
Bir süre televizyon izledikten sonra rüzgarın araması ile şarjda olan telefonumu elime aldım
Efendim sevgilim ?
Rüzgar : Güzelim bana cv’ni atar mısın ?
Atarım da ne oldu ?
Rüzgar : At bekliyorum
Ne oldu diye sordum ?
Rüzgar : bir yere göndereceğim
Atıyorum
Rüzgar : seni seviyorum
Seni seviyorum
Bu gün tüm “seni seviyorum” kotasını doldurmuş olmayı diledim bir an , telefonu kapatıp cv’mi rüzgara gönderdim. Artık sıkıntıdan sarmaya yer arıyordum sanırım hemen handeye mesaj attım
Hande ne yapıyorsun ?
Hande : bende sana yazacaktım evi temizledim şimdi bitti sen ?
Bende oturuyorum bana gelsene kahveye
Hande : Ben kahveleri yapmaya başlıyorum ve sen bana geliyorsun hadi.
O da olur geliyorum.
Üzerimi değiştirip anahtarımı alıp evden çıktım , asansörü beklerken gelmemesine sinirlenip fırsattan istifade rüzgarı aradım
Sevgilim handeye kahveye gdiyorum
Bir yandan telefonla konuşurken bir yandan merdivenleri hızla iniyordum , tam kapıdan çıkarken
Rüzgar : dikkat et güzelim
Ederimm
Telefnu henüz kapatamadan , binadan çıkamadan birine çarptım , ah aden önüne bakmadan nereye gidiyorsun acaba ? “Ayy kusura bakmayın” diyerek geri bir kaç adım attım
Rüzgar : iyi misin ne doldu ?
Bir saniye canım
Karşımda ki adama göz ucuyla baktığımda gülümsüyordu elimle tekrar kusura bakmayın der gibi işaret yapıp binadan çıktım. Telefonda merakla beni bekleyen rüzgarın derin bir şekilde nefes alıp vermesinden sinirlendiğini anlamam zor değildi
Birine çaptım binadan çıkarken
Rüzgar : Aden artık önüne bakarak yürümeyi öğrensen iyi olur , çarpıştığın herifleri öldürüp hapise gireceğim yoksa artık.
Önüme bakıyorum ben zaten
Rüzgar : Baktığın halde çarpıyorsan bu daha büyük bir sıkıntı aden.
Hayır ya öyle demedim , normalde bakıyorum zaten hızlı çıkarken görmedim.
Rüzgar : Ben senin yüzünden katil olacağım bir gün ama hadi hayırlısı.
Geldim ben
Rüzgar : Önüne bakarak dön evine tamam mı ? Millete çarpma.
Tamam sevgili tamam
Rüzgar : Hadi dikkat et
Telefonu kapatıp handelerin merdivenlerini tırmanmaya başladım , sanki bilerek çarptım adama bilerek çarpmak istesem bilerek çarparım zaten , of aden ne diyorsun yine... Adam fazla tanıdıktı sanki daha önce görmüş olabilir miydim acaba ? Ankaradaki adamı nerden göreceksin aden hadi konuşma yürü. Kendi iç sesimle olan kavgamı bitirip handenin kapısına tıkladım.
Hande : Hoş geldin
Hoş buldum
Salona geçtiğimizde hande çok lezettli görünen tatlıları ve kahvemizi hazırlamıştı bile.
Hande ya ne yaptın , çok güzel duruyorlar
Hande : Vardı , olanları çıkardım gel hadi.
Oturup kahvelerimi içerken , fırsattan istifade handenin ağzını yokladım
Aslı ile aran iyi mi ?
Hande : Yani iyi sayılır bilirsin ben herkesle samimi olmayı sevmem ama bir yanlışını görmedim.
Görsen bana söylersin ama.
Hande : Kendim halletmeye çalışırım
Bana söylemezsin yani ?
Hande : sen ikinci seçenek olursun.
Evli demiştin değil mi ?
Hande : evet , bir oğlu varmış
Anladım
Hande : Seni tedirgin edecek bir durum olsa haber veririm merak etme.
Rüzgarın benden uzaklaşmasından çok korkuyorum
Hande : böyle bir şey söz konusu bile değil
Ne bileyim hande , değişeceğim fazlasıyla ya gözü başkalarına kayarsa
Hande : Rüzgar abiyi tanımıyormuş gibi konuşuyorsun , eğer böyle bir durum söz konusu olsaydı görüşmediğiniz sürede olurdu
Haklısın ama ne bileyim hande ya
Hande : Düşünme böyle , sen iyiye odaklan ki öyle olsun
Haklısın ya amaan boşver
Hande ile bol bol sohbet edip eve geçmek için ayaklandım , kapıya çıktığımızda vedalaşıp ayrıldım. Eve geçip rüzgarı aradım
Efendim güzelim ?
Ne yapıyorsun ?
-çalışıyorum sen ?
Eve geldim şimdi ben
Millete çarpmadın değil mi ?
Hayır binbaşı
Sevindim , bu arada yarın İzmire gitmişken düğün mekanlarına bakalım.
Olur sevgilim
Bir de akşam bizim ekiple dışarı çıkacağız.
Çıkacaksınız öyle mi ?
Çıkacağız güzelim beraber
O zaman tamam ben hazırlanayım
Adam akıllı giyin tamam mı ?
Bakacağız binbaşı
İlk olarak hızlı bir duş alıp kendime kahvemi yaptım ve yavaş yavaş hazırlanmaya başladım o sırada rüzgar gelmişti , kapıya gitmeden seslenmekle yetindim
Sevgilim geldin mi ?
Rüzgar : evet güzelim
Yatak odasındayım
Rüzgar odaya girdiğinde ellerinde çiçeklerle gelmişti. Hemen ayaklanıp boynuna atladım
Nerden çıktı bunlar ?
Rüzgar : biraz üzdüm seni galiba
Ya seni çok seviyorum
Rüzgar : çok seviyorum çok. Güzelim ben bir duş alayım sonra hazırlanıp çıkarız
Olur sevgilim
Rüzgar duşa girdiğinde bende giyinmeye başladım üzerime dar siyah mini ama uzun kollu bir elbise giyip altıma ise uzun topluklu bordo çizmelerimi giydim. Artık hazırdım takılarımı takarken rüzgar duştan çıkıp beni süzerek ıslık çaldı
Rüzgar : olmaz bu bebeğim
Diyerek ellerini belime dolayıp beni kendine çekti
Neden
Rüzgar : Bu çok fazla
Ama normal elbise bu , çok beğendim
Rüzgar : sorun da orda çok güzel
Rüzgar bu konuda tartışmak istemiyorum
Rüzgar : bence benim katil olmamı istiyorsun
Sen yanımdayken giymeyeceğim de nerde giyeceğim , bana senin yanında kim bakabilir sevgili nişanlım
Rüzgar : yavaş gel yavaş , hayırdır kim bakıyo
Bende onu diyorum
Rüzgar : aklımı başımdan alıyorsun artık ne diyeceğimi de unutuyorum
Hadi kalk ve hazırlan
Rüzgar kalkıp giyinmeye başladığında Handenin araması ile telefonuma yöneldim
Efendim canım ?
Hande : Hazır mısınız ?
Beş dakikaya hazırız
Hande : bekliyoruz sizi
Tamam
Telefonu kapatıp çantamı aldım ve kürkümü giyip rüzgarı beklemek için salona geçtim. Rüzgar salona girdiğinde buram buram bir parfüm kokusu sardı odayı
Üzerine mi boşalttın parfümü ?
Rüzgar : hayır
Neden hazırlandın özendin bu kadar ?
Rüzgar : Senin yanına yakışabilmek için sevgilim hadi çıkalım
Rüzgar elini uzattığında ona göz devirerek elini tuttum ve arabaya geçtik , handeler kapıda bekliyorlardı. Mekana geldiğimizde bize ayrılan büyük masaya yerleştik
Rüzgar : Güzelim çok içme olur mu ?
Ben içemem zaten
Rüzgar : Nasıl , neden ?
Ilaçları kullanırken içemem.
Rüzgar : ben bilmiyordum özür dilerim , istersen biraz oturur kalkarız
Hayır canım , içmiyorum diye eğlenmeyecek miyiz ?
Rüzgar : sıkılırsan haber ver
Iyiyim ben sevgilim keyfine bak
Şarkılar eşliğinde hepimiz eğlenmeye başlamıştık , masadakiler kalkmış dans edip eğlenirlerken bir kız masaya doğru yaklaştığında hande ile onu görüş alanımıza aldık. Kız Emrenin yanına gidip bir şeyler fısıldadığında emre hafif gülümseyerek yanıt verdi ve kız ayrıldı. Bu olay masadan “yürü be” “hadi iyisin yine” tarzı sesler yükselmesine sebep olurken hande emreye kaş göz yaparak sordu emre hiç umursamadan elindeki bardağı tek hamlede içip “önemsiz” diyerek gözlerini eğlenen devrelerine yöneltti. Bu çocuk neden kızlara bir şans vermiyordu anlamıyordum. Hande ve ali de dans etmek için ayaklandığında masada emre rüzgar ve ben kalmıştık.
Rüzgar : ne dedi hayırdır ?
Emre : Ne diyebilir abi
Rüzgar : Yani , tersledin mi ?
Emre : Başka ne yapacaktım
Neden peki ?
Emre : Yenge bu ortamlarda çok tekin ayak çıkmaz be
Rüzgar : öyle deme oğlum
Emre : Şimdi bu kız kim bilir kaç kişiye yapmıştır bu haraketi anladın mı ? Ben uğraşamam öyle işlerle
Rüzgar : Keşke bu dediğine karşı çıkabilsem ama haklısın
Çok ön yargılı bir düşünce
Rüzgar : Gayet normal bir düşünce
Değil
Emre : Yenge bana ters ya
Rüzgar : bana da
Neyse uzatmayacağım.
Konuyu kapatarak dans etmek için ayaklandım , rüzgarın yanı başında dans ediyordum , çok kaptırmadan. Zaten bir eli sürekli olarak bedenimdeydi ya kolumu tutuyor ya belimi tutuyordu. Kısa süre sonra üzerimde yabancı bir bakış hissetim , çok uzakta değildi masamızda oturan emreydi...
Ona baktığımı fark ettiğinde gözlerini hemen etrafa çevirdi , rüzgar fark etmemiş olmalıydı yada içimde olmamasını diliyordum. Emrenin yaptığı bu haraket istemeden de olsa rahatsız etmişti hemen yerime oturup onlarla birlikte oynayanları izlemeye başladım. Kısa süre sonra
Rüzgar : bir sorun mu var güzelim ?
Yok sevgili neden ?
Rüzgar : iyi misin ?
Evet
Rüzgar : öyle olsun bakalım.
Rüzgar hiçbir şeyin farkında değildi , ya da ben yanlış anlamıştım. Eğlencemize oldukça keyifli bir şekilde devam ettik , yemekler yendi sohbetler edildi saat ilerledi…
Rüzgar : artık biz kalkalım
Ali : bizde gelelim
Rüzgar başıyla onayladığında ayaklanıp vedalaştık ve handelerle birlikte ayrıldık mekandan. Eve gidip hızlı bir duş aldım anlamadığım veya anlamak istemediğim bir şekilde yorgundum ve başım ağrıyordu. Duştan çıktığımda rüzgarın bana kahve yaptığını fark edip yanına geçtim
Sevgilim sen cv nereye gönderdin ?
Rüzgar : Aslının eşi yardımcı olacak okul konusunda
O nerden çıktı ?
Rüzgar : senin çalıp çalışmadığını sordu bende yanıtladım. Eşinin yardımcı olabileceğini söyledi.
Anladım
Kahvemi içip bir yandan açık olan fakat sadece ses olması için açık olan televizyone çevirdim gözlerimi
Rüzgar : rahatsız mı oluyorsun ?
Öyle bir şey demedim
Rüzgar : Hissettiriyorsun
Bilmiyorum
Yanıma gelip beni kendine çekti saçlarıma öpücük kondurup elimdeki kahveyi sehpaya koydu.
Rüzgar : Odasını değiştirmeye çalışırım
Gerek yok
Rüzgar : rahatsız oluyorsun bana yansıtmamak için çabalıyorsun , fakat için içini yiyor görebiliyorum.
Sana güveniyorum sorun yok
Rüzgar : öyle olsun bakalım
Bir süre daha oturup odamıza geçtik sabah erken yola çıkacaktık ve artık yiğite kavuşacaktım.
Çalan alarm sesi kafamın içinde çalıyordu sanki ,
Kapat şunu
Gözlerimi açmadan rüzgara seslendim , alarm kapandığında ise hiç uykumu bölmeden devam ettim.
Rüzgar : güzelim çıkmamız gerek
Uykum var
Rüzgar : arabada uyursun hadi
İstemiyorum
Rüzgar : istemiyorsun demek , yiğit de halasının geleceğini öğrendiğinde mutlu olmuştur diye düşünmüştüm. Neyse ben arası arayayım da gelmiyoruz diyeyim.
Hayır ya tamam kalkacağım
Rüzgar : Günaydın öpücüğümü alabilir miyim ?
Rüzgara yaklaşıp öptüğümde belimden kavrayıp üzerine çekti ,
Çıkmamız gerek binbaşı
Rüzgar : sen çok tehlikeli bir kadınsın
Nedenmiş ?
Rüzgar : nerde hangi kozu kullanman gerektiğini biliyorsun fıstık.
Rüzgar dudağıma bir öpücük bırakıp üzerimdeki sıkı ellerini gevşetti ve ayaklanmam için müsaade etti. Yüzümdeki gülümsemeyi toparlayıp hazırlandım. Evden çıkıp hemen bir kahve almaya gittil birkaç atıştırmalık da aldıktan sonra yola koyulduk.
İzmire girdiğimizde kendimi yuvama gelmiş gibi hissettim , burası benim yuvamdı sevdiğim adamı bana kavuşturan şehirdi. İçim rahatlamış , huzurla dolup taşıyordu. Abimlerin evine vardığımızda hızla arabadan inip yukarı çıkmaya başladım hızlı adımlarla rüzgarın arkamdan güldüğünü anlayabiliyordum.
Kapıyı sabırsız bir şekilde üst üste çaldım kapı açıldığında o mas mavi küçücük gözler karşıladı beni.
Sevgilimmmm , çok özledim seni ya büyüdün mü sen
Diyerek hiç kimseyi umursamadan yiğiti aldım kucağıma , hoşgeldiniz faslını geçip salona ilerledik
Deniz : biz de buradayız aden hanım
Geldiğimden itibaren tek odağım yiğit olmuştu , bol bol koklayıp içime , en derinlerime çektim kokusunu. Mis gibi kokuyordu , bebek kokusu eşsiz bir kokuydu.
Çok özledim ne yapayım
Aras : bizi özlemedin galiba
Özledim , hepinizi çok özledim
Sohbet edip konuşurken yiğitin uyuklaması ile deniz alıp yatağına götürdü. Kahve yapmak için onunla mutfağa geçtik
Deniz : iyi misin ?
İyiyim
Deniz : Gerçekten iyi misin aden ?
Bilmiyorum ama iyi olmaya çalışıyorum.
Deniz : bu da geçecek sizin sevginiz çok güçlü bunu da atlatır
Umarım , beni bırak şimdi sen bensiz nasıl duruyorsun anlat bakayım ?
Deniz : ay hiç sorma ilk gün büyük bocaladım , alışamadım hala daha ama sen mutlu olduğun için bende mutluyım.
Bende orada tek başıma sıkıntıdan patlamak üzereyim.
Deniz : okullara başvursana
Başvurdum birkaç yere bakalım
Kahveleri yapıp içeri geçtik abim ve rüzgar sohbet ederlerken bizde deniz ile sohbet ediyorduk. Akşam olduğunda yemeklerimizi yiyip tatlı ve kahve eşliğinde sohbetimize devam edip özlem giderdik.
Sabah yiğitin ağlama sesine uyanıp , sessiz adımlarla odadan çıktım.
Sen besle sonra git uyu ben ilgilenirim
Deniz : yok ya sen uyu sorun değil
Git dinlen işte çok yorgunsun belli
Deniz : teşekkür ederim
Deniz yiğiti beslerken bende kendime kahve yaptım , yiğit ile baş başa kaldığımızda ilk olarak denizin kapısını kapatıp seslere uyanmasını engelledim. Ve hemen yiğitle oynamaya başladım bol bol çocuk müzikleri söyleyip onunla vakit geçirmeye başladık. Uykusu gelmiş olmalıydı ki huysuzlanmaya başladı buzlukta denizin süt birktirdiğini hatırlayıp hemen gidip onu yiğite hazır hale getirdim ve onu içerken uyuya kalmıştı bile. Onu salondaki taşınabilir yatağına koyup mutfağa geçip kahvaltı hazırladım. Sofrayı kurarken kapı sesi duyup kimin uyandığını öğrenmek ister gibi bakışlarımı yönelttim
Aras : günaydın güzelim
Günaydın abicim
Aras : ne alemde bizimki
Oynadık süt içti uyudu valla
Aras : yordu mu
O beni hiç yorar mı ?
Aras : teşekkür ederim denizi dinlendirdiğin için
Abi sabah sabah saçmalama perilerin mi geldi , hadi ekmek yok git ekmek al
Aras : aaa yok öyle şey biz ekmek almaya oğlumla gidiyoruz.
Ooo ama küçük bey uyanana kadar soğur bunlar
Aras : neyse bir günlük affeder babasını herhalde
Abim gülerek içeri geçip üzerini değiştirdi ve ekmek almak için ayrıldı. Gerçekten her sabah yiğit ile ekmek almaya mı gidiyorlardı? Büyük ihtimalle her sabah alınacak kadar ekmek tüketmiyorlardı ama rutin haline getirmek istemişlerdi belli ki. Deniz ve abim çok güzel anne baba olmuşlardı.
Yiğiti öpüp koklarken çoğu zaman gözlerimin dolmasını engelleyemiyordum. Sanki kalbime işliyordu benim. Rüzgarın da böyle hayalleri vardı ve o da her sabah kızıyla ekmek almaya gitmeyi çok isterdi , eminim.
Düşüncelere dalmışken yiğit bey mırıldanmaya başlamıştı bile onu kıcağıma alıp tüm sofrayı beraber hazırladık. Abim gelmiş ve denizi uyandırmaya gitmişti o sırada kapıda duran iki çift göze ilişti gözlerim
Rüzgar : çok güzelsiniz
Aaa günaydın sevgilim
Rüzgar : günaydın güzelim , küçük beyi ben alabilir miyim biraz da ben hasret gidereyim. Dünden beri vermedin çocuğu bana
Aşk olsun al bakalım
Kahkaha atarak yiğiti rüzgara verdim , rüzgarın o geniş omuzları ve kaslı kolları arasında yiğit ufacık kalmıştı. Yiğiti koklarken gözlerini kapamış ve derin bir nefes aldı. Bir süre onu izledim çok yakışırdı , babalık rüzgara fazla yakışırdı.
Aras : günaydın damat
Rüzgar : geldi benim korkulu rüyam
Rüzgar ile abim şakalaşırken deniz yanıma gelip elimi tuttu
Deniz : çok teşekkür ederim.
Geç otur hadi , ne teşekkürü
Hepimiz sofrada yerlerimizi aldığımızda rüzgar hala yiğiti bırakmamıştı
Deniz : ben alayım sen rahat ye
Rüzgar : hiç bu kadar rahat olmamıştım , keyfine bak
Rüzgar tek eliyle yiyebildiği kadar yemeye çalışırken bir yandan da yiğiti oyalıyordu , hızla yemeğimi yiyip rüzgardan aldım yiğiti
Kahvaltını yap sonra yine sen alırsın
Rüzgar : öyle olsun bakalım
Yiğiti alıp içeri geçtim altını temizleyip yine müzik söyleyip oyuncaklarıyle oynatmaya başladım
Deniz : aden ben onu bir besleyeyim
Aşkım dolaptaki sütlerden verdim ben çok aç olmayabilir ama dene bir istersen
Deniz : sen buraya geri gelmelisin
Denizin son cümlesine kahkaha atmıştım resmen. Yiğiti denize verip öutfağa geçtim bir yandan mutfağı topluyor bir yandan kahvemi yapıyordum.
Aras : Kalksana lan kardeşime yardım et
Rüzgar : Ben misafirim oğlum sen yardım et kardeşine
Aras : kardeşim bu nasıl misafirlik ben anlamıyorum
Rüzgar : hadi arascım hadi bana da bir kahve yaparsın
Aras : sik*** git lan
Rüzgar kahkaha atıyordu , şaka değil gerçek. Kahkaha atmıştı yılda bir görünecek bir olay. Onlar birbirleri ile uğraşırken çoktan mutfağı toparlamış ve herkese kahve yapmıştım.
Hadi geçin içeri hadi
Kahveleri alıp yerlerimize oturduk ve dün akşam kalan sohbetimize devam ettik
Rüzgar : ilacın ?
Ay unuttum iyiki hatırlattın
Sohbet esnasına rüzgarın aklına gelmeseydi hatırlayacağımı asla sanmıyordum. Bol bol sohbet edip artık gitme vaktine yaklaştık.
Rüzgar : güzelim ufaktan kaçalım
Tamam hazırım zaten
Rüzgar : o zaman haydi
Hepimiz ayaklandığımızda yine bir veda klişesi yaşandı abim tarafından. Yiğit uyuduğu için ona sadece uzaktan bakmakla yetinip ayrıldık.
Arabaya yerleştiğimizde
Rüzgar : güzelim iki yer var ikisine de bir bakalım karar verelim olur mu ?
Olur sevgilim
Arabayı çalıştırıp yola koyulduk , ilk mekana geldiğimizde çok fazla gösterişli bir yerdi asla benim tarzım değildi burası. Detayları henüz öğrenmeden
Burası olmaz boşuna konuşmayalım kimseyle
Rüzgar : beğenmedin mi ?
Çok abartılı gerek yok buna
Rüzgar : sen nasıl dersen , diğer tarafa bakalım o zaman
Olur
Tekrar arabaya dönüp yola koyulduk bu sefer geldiğimiz yer daha benim tarzıma yakındı. Beyefendi ile konuşmaya başladığımızda ise söylediği rakam karşısında dudağım uçukladı.
Rüzgar : ne dersin ?
Biz bir konuşalım sizlerle tekrar iletişime geçeriz olur mu ?
Tabi nasıl isterseniz ?
Mekandan çıktığımızda
Rüzgar : beğenmedin mi ?
Beğendim ama sarayda düğün yapacakmışız gibi fiyat veriyor şuna bak.
Rüzgar : güzelim ortalama hep böyle
Yapmam o zaman ben dört beş saatlik bir mekana yüz binler veremem kusura bakmasınlar.
Rüzgar : sakin ol başka yer bakarız.
Duyduğum rakam şaka gibiydi insanlar mutlu günlerini paylaşmak için yüz binlerce liralar veriyor mı gerçekten diye düşünmeden edemedim. O sırada aklıma gelen hatta belki de hayallerimde olan bir fikri rüzgara sundum
Sevgilim ?
Rüzgar : söyle güzelim
Benim kasabadaki ev var ya ?
Rüzgar : eee
Orda yapalım düğünü
Rüzgar : saçmalama aden
Neden ki bahçesine güzel bir organizasyon yaptırdıktan sonra çok güzel olur orası.
Rüzgar : güzelim herkes gelicek şimdi gerek yok
Herkesi çağırmayız bizde sadece yakınlarımız olur.
Rüzgar : konuşuruz bunu güzelim gel hadi
Arabaya geçtiğimizde Ankara için yola koyulduk , ilk olarak kahveleri aldık ve sohbet eşliğinde yolculuğumuza başladık.
Ankaraya vardığımızda tam arabadan iniyorduk ki ali bizi camda bekliyor olmalıydı ki hemen seslendi
Ali : yemeğe yetiştiniz
Rüzgar : çok yorgunuz kardeşim başka zaman
Ali : hadi hadi hande bekliyor
Rüzgar düşüncemi merak eder gibi bana baktığında başımla onayladım. Handelere geçip yemeklerimizi yedik. Mutfağı toparlarken hande bir anda gidip kapıyı kapattı
Hande : sana bir şey soracağım ama aramızda bak aden
Ne oldu sor ? Niye fısıldıyoruz
Hande : Duyarlarsa ortalık karışır
Ay yine ne oldu allah aşkına artık
Hande : odışarı çıktığımız gece emrenin senin üzerindeki bakışlarını fark etmedim deme bana.
Saçmalama hande , rüzgar duymasın bak. Yok öyle bir şey
Hande : var aden var , sana baktıkça içti çocuk. Rüzgar abi fark edecek diye aklım çıktı.
Hande her şeyin fazlasıyla farkındaydı ve sanırım artık kaçacak yerim yoktu.
Of evet farkındaydım ama yanlış anlıyorum diye düşünmek istedim.
Hande : aden ben emreyle konuşsam mı ?
Hande bence ortalığı hiç bulandırmayalım. Bana karşı bir yanlışı olmadı bu zamana kadar . Rüzgar var istese de bir şey yapamaz.
Hande : ya benim yerime rüzgar abi fark etseydi ?
Beni germe gözünü seveyim zaten stres topuna döndüm artık
Hande : sen bunu bir düşün
Hande elindeki çay tepsisini alıp salona doğru ilerlerken kendi kendime “ sürekli bir olayın içindesin be adan helal olsun valla” diye geçirmeden edemedim.
Salona geçtiğimizde hep birlikte sohbet edip çaylarımızı içtik ve evimize geçtik. Aklım hala Emre konusundaydı , rüzgara söylememek çok mantıklı bir karar olsa da sonradan böyle bir şeyi suyduğında aramızın açılacağını tahmin etmek zor değildi. Eve geçip kendimize sert bir kahve yaptım ,
Rüzgar : güzelim iyi misin sen
Evet canım neden ?
Rüzgar : dalgınsın
Yok ya yoruldum sadece
Rüzgar : öyle olsun
Gözlerimi televizyona çevirdiğimde ciddi anlamda yorgun olduğumu fark ettim. Bir an önce uyumak istiyordum ki çok da uzun sürmeden gözlerim kapanmıştı.
Kalktığımda yanımda rüzgarın olmaması ile elime telefonu aldım ve saat oldukça ilerlemişti. Rüzgardan ise bir mesaj vardı
Günaydın güzelim çok yorulmuştun uyandırmaya kıyamadım , uyanınca ara beni.
Hemen rüzgarı aradım
Günaydın canım
Rüzgar : günaydın sevgilim ne uyudun be kızım
Çok yorulmuştum ve ilaçlar da uyku yapıyor sanırım
Rüzgar olabilir güzelim
Ben bu gün biraz dolaşmaya çıkarım belki
Rüzgar : handeyi de al
Bakarız
Rüzgar : haber verirsin
Tamam kolay gelsin sevgilim.
Telefonu kapatıp kendime kahvaltı hazırladım her ne kadar tek çıkmaktan korksam da tek kalmak istiyordum. Sürekli etrafımda birileri var ve tek kalıp düşünecek bir vaktim yok. Kahvaltımı yapıp hazırlandım ve her zaman gittiğim yere gidip kulaklığımı taktım , boş duvara saatlerce bakmış olabilirim.
O sıradada çalan telefonuma baktığımda rüzgar hemen olaya el atmış görünüyordu çünkü arayan handeydi
Efendim hande
Hande : nerdesin ?
Kahvecide
Hande : ne yapıyorsun
Kahve içiyorum
Hande : anladım bende Avm deyim birkaç eksiğim vardı da
Gel hadi o zaman
Hande : rahatsız etmeyeyim
Gel hadi
Yalnız kalma sürem maksimum bu kadardı işte , rüzgar el atana kadar. Hande geldiğinde tüm merakı ile bana bakıp duruyordu
Söyle içindekileri bakma öyle
Hande : of aden düşündüğüm gibi bir şey varsa büyük bir sorun var demek.
Umrumda değil
Hande : nasıl yani ?
Emre bana karşı bir şey hissetse de hissetmese de benlik bir durum yok. Eğer öyle bir şey yaptıysa bu rüzgara karşı yaptığı büyük bir ayıp olur ama yine benlik bir durum yok. Rüzgar ne yapması gerektiğini bilir. Ama umuyorum ki biz yanılıyoruzdur.
Hande : araları bozulacak ?
Ne yapabilirim hande yenge dediği bir insana bir şeyler hissetmek onun karaktersizliği ve rüzgar da tabiki karşılığını verir. Haklı olarak.
Cümlelerimi kurarken oldukça net ve emin konuşuyordum hande şaşkın bir şekilde tek kaşı havada beni dinliyordu
Hande : umrunda olmaz yani aralarının bozulması
Rüzgar adına üzülürüm çünkü emreye değer veriyor ama yaptığı şey yüzünden asla umrumda değil.
Hande : yalnız aralarındaki konu sensin
Hande tamamen suçlayıcı konuşuyordu geldiğinden itibaren onların arasının bozulmasını istemiyor ve kötü kişiyi ben olarak seçiyordu.
Aralarındaki konu abi dediğin insanın nişanlısına karşı bir şeyler hissetmek. Sen ne demek istiyorsun ben onu anlamıyorum. Aynı şeyi yaşıyor olsaydın da bunları düşünebilecek miydin? Ayrıca şu an sadece bir ihtimal üzerinden konuşuyoruz.
Hande : beni yanlış anlıyorsun sadece aralarının bozulmasını istemem emre bizim aevdiğimiz biri. Rüzgar abinin de aynı şekilde böyle bir durum olursa rüzgar abi de sarsılır.
Hande gerçekten umrumda değil ve konuşmak istemiyorum. Öyle bir şey varsa ikisi çözsünler banane.
Hande : sen öyle diyorsan peki , umarım yoktur böyle bir durum
Umarım.
Hande ile kahvelerimizi içip kalktık
Hande : bizimkilerin yanına geçicem gelmek ister misin ?
Olur gelirim
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 56.3k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
74 Bölümlü Kitap |