Bir süre televizyon izledikten sonra rüzgarın araması ile şarjda olan telefonumu elime aldım
Rüzgar : Güzelim bana cv’ni atar mısın ?
Rüzgar : bir yere göndereceğim
Bu gün tüm “seni seviyorum” kotasını doldurmuş olmayı diledim bir an , telefonu kapatıp cv’mi rüzgara gönderdim. Artık sıkıntıdan sarmaya yer arıyordum sanırım hemen handeye mesaj attım
Hande : bende sana yazacaktım evi temizledim şimdi bitti sen ?
Bende oturuyorum bana gelsene kahveye
Hande : Ben kahveleri yapmaya başlıyorum ve sen bana geliyorsun hadi.
Üzerimi değiştirip anahtarımı alıp evden çıktım , asansörü beklerken gelmemesine sinirlenip fırsattan istifade rüzgarı aradım
Sevgilim handeye kahveye gdiyorum
Bir yandan telefonla konuşurken bir yandan merdivenleri hızla iniyordum , tam kapıdan çıkarken
Telefnu henüz kapatamadan , binadan çıkamadan birine çarptım , ah aden önüne bakmadan nereye gidiyorsun acaba ? “Ayy kusura bakmayın” diyerek geri bir kaç adım attım
Karşımda ki adama göz ucuyla baktığımda gülümsüyordu elimle tekrar kusura bakmayın der gibi işaret yapıp binadan çıktım. Telefonda merakla beni bekleyen rüzgarın derin bir şekilde nefes alıp vermesinden sinirlendiğini anlamam zor değildi
Birine çaptım binadan çıkarken
Rüzgar : Aden artık önüne bakarak yürümeyi öğrensen iyi olur , çarpıştığın herifleri öldürüp hapise gireceğim yoksa artık.
Rüzgar : Baktığın halde çarpıyorsan bu daha büyük bir sıkıntı aden.
Hayır ya öyle demedim , normalde bakıyorum zaten hızlı çıkarken görmedim.
Rüzgar : Ben senin yüzünden katil olacağım bir gün ama hadi hayırlısı.
Rüzgar : Önüne bakarak dön evine tamam mı ? Millete çarpma.
Telefonu kapatıp handelerin merdivenlerini tırmanmaya başladım , sanki bilerek çarptım adama bilerek çarpmak istesem bilerek çarparım zaten , of aden ne diyorsun yine... Adam fazla tanıdıktı sanki daha önce görmüş olabilir miydim acaba ? Ankaradaki adamı nerden göreceksin aden hadi konuşma yürü. Kendi iç sesimle olan kavgamı bitirip handenin kapısına tıkladım.
Salona geçtiğimizde hande çok lezettli görünen tatlıları ve kahvemizi hazırlamıştı bile.
Hande ya ne yaptın , çok güzel duruyorlar
Hande : Vardı , olanları çıkardım gel hadi.
Oturup kahvelerimi içerken , fırsattan istifade handenin ağzını yokladım
Hande : Yani iyi sayılır bilirsin ben herkesle samimi olmayı sevmem ama bir yanlışını görmedim.
Hande : Kendim halletmeye çalışırım
Hande : sen ikinci seçenek olursun.
Hande : evet , bir oğlu varmış
Hande : Seni tedirgin edecek bir durum olsa haber veririm merak etme.
Rüzgarın benden uzaklaşmasından çok korkuyorum
Hande : böyle bir şey söz konusu bile değil
Ne bileyim hande , değişeceğim fazlasıyla ya gözü başkalarına kayarsa
Hande : Rüzgar abiyi tanımıyormuş gibi konuşuyorsun , eğer böyle bir durum söz konusu olsaydı görüşmediğiniz sürede olurdu
Haklısın ama ne bileyim hande ya
Hande : Düşünme böyle , sen iyiye odaklan ki öyle olsun
Hande ile bol bol sohbet edip eve geçmek için ayaklandım , kapıya çıktığımızda vedalaşıp ayrıldım. Eve geçip rüzgarı aradım
Sevindim , bu arada yarın İzmire gitmişken düğün mekanlarına bakalım.
Bir de akşam bizim ekiple dışarı çıkacağız.
O zaman tamam ben hazırlanayım
İlk olarak hızlı bir duş alıp kendime kahvemi yaptım ve yavaş yavaş hazırlanmaya başladım o sırada rüzgar gelmişti , kapıya gitmeden seslenmekle yetindim
Rüzgar odaya girdiğinde ellerinde çiçeklerle gelmişti. Hemen ayaklanıp boynuna atladım
Rüzgar : biraz üzdüm seni galiba
Rüzgar : çok seviyorum çok. Güzelim ben bir duş alayım sonra hazırlanıp çıkarız
Rüzgar duşa girdiğinde bende giyinmeye başladım üzerime dar siyah mini ama uzun kollu bir elbise giyip altıma ise uzun topluklu bordo çizmelerimi giydim. Artık hazırdım takılarımı takarken rüzgar duştan çıkıp beni süzerek ıslık çaldı
Diyerek ellerini belime dolayıp beni kendine çekti
Neden
Ama normal elbise bu , çok beğendim
Rüzgar : sorun da orda çok güzel
Rüzgar bu konuda tartışmak istemiyorum
Rüzgar : bence benim katil olmamı istiyorsun
Sen yanımdayken giymeyeceğim de nerde giyeceğim , bana senin yanında kim bakabilir sevgili nişanlım
Rüzgar : yavaş gel yavaş , hayırdır kim bakıyo
Rüzgar : aklımı başımdan alıyorsun artık ne diyeceğimi de unutuyorum
Rüzgar kalkıp giyinmeye başladığında Handenin araması ile telefonuma yöneldim
Tamam
Telefonu kapatıp çantamı aldım ve kürkümü giyip rüzgarı beklemek için salona geçtim. Rüzgar salona girdiğinde buram buram bir parfüm kokusu sardı odayı
Üzerine mi boşalttın parfümü ?
Neden hazırlandın özendin bu kadar ?
Rüzgar : Senin yanına yakışabilmek için sevgilim hadi çıkalım
Rüzgar elini uzattığında ona göz devirerek elini tuttum ve arabaya geçtik , handeler kapıda bekliyorlardı. Mekana geldiğimizde bize ayrılan büyük masaya yerleştik
Rüzgar : Güzelim çok içme olur mu ?
Rüzgar : ben bilmiyordum özür dilerim , istersen biraz oturur kalkarız
Hayır canım , içmiyorum diye eğlenmeyecek miyiz ?
Iyiyim ben sevgilim keyfine bak
Şarkılar eşliğinde hepimiz eğlenmeye başlamıştık , masadakiler kalkmış dans edip eğlenirlerken bir kız masaya doğru yaklaştığında hande ile onu görüş alanımıza aldık. Kız Emrenin yanına gidip bir şeyler fısıldadığında emre hafif gülümseyerek yanıt verdi ve kız ayrıldı. Bu olay masadan “yürü be” “hadi iyisin yine” tarzı sesler yükselmesine sebep olurken hande emreye kaş göz yaparak sordu emre hiç umursamadan elindeki bardağı tek hamlede içip “önemsiz” diyerek gözlerini eğlenen devrelerine yöneltti. Bu çocuk neden kızlara bir şans vermiyordu anlamıyordum. Hande ve ali de dans etmek için ayaklandığında masada emre rüzgar ve ben kalmıştık.
Rüzgar : Yani , tersledin mi ?
Emre : Yenge bu ortamlarda çok tekin ayak çıkmaz be
Emre : Şimdi bu kız kim bilir kaç kişiye yapmıştır bu haraketi anladın mı ? Ben uğraşamam öyle işlerle
Rüzgar : Keşke bu dediğine karşı çıkabilsem ama haklısın
Rüzgar : Gayet normal bir düşünce
Konuyu kapatarak dans etmek için ayaklandım , rüzgarın yanı başında dans ediyordum , çok kaptırmadan. Zaten bir eli sürekli olarak bedenimdeydi ya kolumu tutuyor ya belimi tutuyordu. Kısa süre sonra üzerimde yabancı bir bakış hissetim , çok uzakta değildi masamızda oturan emreydi...
Ona baktığımı fark ettiğinde gözlerini hemen etrafa çevirdi , rüzgar fark etmemiş olmalıydı yada içimde olmamasını diliyordum. Emrenin yaptığı bu haraket istemeden de olsa rahatsız etmişti hemen yerime oturup onlarla birlikte oynayanları izlemeye başladım. Kısa süre sonra
Rüzgar : bir sorun mu var güzelim ?
Evet
Rüzgar hiçbir şeyin farkında değildi , ya da ben yanlış anlamıştım. Eğlencemize oldukça keyifli bir şekilde devam ettik , yemekler yendi sohbetler edildi saat ilerledi…
Rüzgar başıyla onayladığında ayaklanıp vedalaştık ve handelerle birlikte ayrıldık mekandan. Eve gidip hızlı bir duş aldım anlamadığım veya anlamak istemediğim bir şekilde yorgundum ve başım ağrıyordu. Duştan çıktığımda rüzgarın bana kahve yaptığını fark edip yanına geçtim
Sevgilim sen cv nereye gönderdin ?
Rüzgar : Aslının eşi yardımcı olacak okul konusunda
Rüzgar : senin çalıp çalışmadığını sordu bende yanıtladım. Eşinin yardımcı olabileceğini söyledi.
Kahvemi içip bir yandan açık olan fakat sadece ses olması için açık olan televizyone çevirdim gözlerimi
Rüzgar : rahatsız mı oluyorsun ?
Yanıma gelip beni kendine çekti saçlarıma öpücük kondurup elimdeki kahveyi sehpaya koydu.
Rüzgar : Odasını değiştirmeye çalışırım
Rüzgar : rahatsız oluyorsun bana yansıtmamak için çabalıyorsun , fakat için içini yiyor görebiliyorum.
Bir süre daha oturup odamıza geçtik sabah erken yola çıkacaktık ve artık yiğite kavuşacaktım.
Çalan alarm sesi kafamın içinde çalıyordu sanki ,
Gözlerimi açmadan rüzgara seslendim , alarm kapandığında ise hiç uykumu bölmeden devam ettim.
Rüzgar : güzelim çıkmamız gerek
Rüzgar : istemiyorsun demek , yiğit de halasının geleceğini öğrendiğinde mutlu olmuştur diye düşünmüştüm. Neyse ben arası arayayım da gelmiyoruz diyeyim.
Rüzgar : Günaydın öpücüğümü alabilir miyim ?
Rüzgara yaklaşıp öptüğümde belimden kavrayıp üzerine çekti ,
Rüzgar : sen çok tehlikeli bir kadınsın
Rüzgar : nerde hangi kozu kullanman gerektiğini biliyorsun fıstık.
Rüzgar dudağıma bir öpücük bırakıp üzerimdeki sıkı ellerini gevşetti ve ayaklanmam için müsaade etti. Yüzümdeki gülümsemeyi toparlayıp hazırlandım. Evden çıkıp hemen bir kahve almaya gittil birkaç atıştırmalık da aldıktan sonra yola koyulduk.
İzmire girdiğimizde kendimi yuvama gelmiş gibi hissettim , burası benim yuvamdı sevdiğim adamı bana kavuşturan şehirdi. İçim rahatlamış , huzurla dolup taşıyordu. Abimlerin evine vardığımızda hızla arabadan inip yukarı çıkmaya başladım hızlı adımlarla rüzgarın arkamdan güldüğünü anlayabiliyordum.
Kapıyı sabırsız bir şekilde üst üste çaldım kapı açıldığında o mas mavi küçücük gözler karşıladı beni.
Sevgilimmmm , çok özledim seni ya büyüdün mü sen
Diyerek hiç kimseyi umursamadan yiğiti aldım kucağıma , hoşgeldiniz faslını geçip salona ilerledik
Deniz : biz de buradayız aden hanım
Geldiğimden itibaren tek odağım yiğit olmuştu , bol bol koklayıp içime , en derinlerime çektim kokusunu. Mis gibi kokuyordu , bebek kokusu eşsiz bir kokuydu.
Özledim , hepinizi çok özledim
Sohbet edip konuşurken yiğitin uyuklaması ile deniz alıp yatağına götürdü. Kahve yapmak için onunla mutfağa geçtik
Deniz : Gerçekten iyi misin aden ?
Bilmiyorum ama iyi olmaya çalışıyorum.
Deniz : bu da geçecek sizin sevginiz çok güçlü bunu da atlatır
Umarım , beni bırak şimdi sen bensiz nasıl duruyorsun anlat bakayım ?
Deniz : ay hiç sorma ilk gün büyük bocaladım , alışamadım hala daha ama sen mutlu olduğun için bende mutluyım.
Bende orada tek başıma sıkıntıdan patlamak üzereyim.
Kahveleri yapıp içeri geçtik abim ve rüzgar sohbet ederlerken bizde deniz ile sohbet ediyorduk. Akşam olduğunda yemeklerimizi yiyip tatlı ve kahve eşliğinde sohbetimize devam edip özlem giderdik.
Sabah yiğitin ağlama sesine uyanıp , sessiz adımlarla odadan çıktım.
Sen besle sonra git uyu ben ilgilenirim
Deniz : yok ya sen uyu sorun değil
Git dinlen işte çok yorgunsun belli
Deniz yiğiti beslerken bende kendime kahve yaptım , yiğit ile baş başa kaldığımızda ilk olarak denizin kapısını kapatıp seslere uyanmasını engelledim. Ve hemen yiğitle oynamaya başladım bol bol çocuk müzikleri söyleyip onunla vakit geçirmeye başladık. Uykusu gelmiş olmalıydı ki huysuzlanmaya başladı buzlukta denizin süt birktirdiğini hatırlayıp hemen gidip onu yiğite hazır hale getirdim ve onu içerken uyuya kalmıştı bile. Onu salondaki taşınabilir yatağına koyup mutfağa geçip kahvaltı hazırladım. Sofrayı kurarken kapı sesi duyup kimin uyandığını öğrenmek ister gibi bakışlarımı yönelttim
Aras : teşekkür ederim denizi dinlendirdiğin için
Abi sabah sabah saçmalama perilerin mi geldi , hadi ekmek yok git ekmek al
Aras : aaa yok öyle şey biz ekmek almaya oğlumla gidiyoruz.
Ooo ama küçük bey uyanana kadar soğur bunlar
Aras : neyse bir günlük affeder babasını herhalde
Abim gülerek içeri geçip üzerini değiştirdi ve ekmek almak için ayrıldı. Gerçekten her sabah yiğit ile ekmek almaya mı gidiyorlardı? Büyük ihtimalle her sabah alınacak kadar ekmek tüketmiyorlardı ama rutin haline getirmek istemişlerdi belli ki. Deniz ve abim çok güzel anne baba olmuşlardı.
Yiğiti öpüp koklarken çoğu zaman gözlerimin dolmasını engelleyemiyordum. Sanki kalbime işliyordu benim. Rüzgarın da böyle hayalleri vardı ve o da her sabah kızıyla ekmek almaya gitmeyi çok isterdi , eminim.
Düşüncelere dalmışken yiğit bey mırıldanmaya başlamıştı bile onu kıcağıma alıp tüm sofrayı beraber hazırladık. Abim gelmiş ve denizi uyandırmaya gitmişti o sırada kapıda duran iki çift göze ilişti gözlerim
Rüzgar : günaydın güzelim , küçük beyi ben alabilir miyim biraz da ben hasret gidereyim. Dünden beri vermedin çocuğu bana
Kahkaha atarak yiğiti rüzgara verdim , rüzgarın o geniş omuzları ve kaslı kolları arasında yiğit ufacık kalmıştı. Yiğiti koklarken gözlerini kapamış ve derin bir nefes aldı. Bir süre onu izledim çok yakışırdı , babalık rüzgara fazla yakışırdı.
Rüzgar : geldi benim korkulu rüyam
Rüzgar ile abim şakalaşırken deniz yanıma gelip elimi tuttu
Hepimiz sofrada yerlerimizi aldığımızda rüzgar hala yiğiti bırakmamıştı
Deniz : ben alayım sen rahat ye
Rüzgar : hiç bu kadar rahat olmamıştım , keyfine bak
Rüzgar tek eliyle yiyebildiği kadar yemeye çalışırken bir yandan da yiğiti oyalıyordu , hızla yemeğimi yiyip rüzgardan aldım yiğiti
Kahvaltını yap sonra yine sen alırsın
Yiğiti alıp içeri geçtim altını temizleyip yine müzik söyleyip oyuncaklarıyle oynatmaya başladım
Deniz : aden ben onu bir besleyeyim
Aşkım dolaptaki sütlerden verdim ben çok aç olmayabilir ama dene bir istersen
Deniz : sen buraya geri gelmelisin
Denizin son cümlesine kahkaha atmıştım resmen. Yiğiti denize verip öutfağa geçtim bir yandan mutfağı topluyor bir yandan kahvemi yapıyordum.
Aras : Kalksana lan kardeşime yardım et
Rüzgar : Ben misafirim oğlum sen yardım et kardeşine
Aras : kardeşim bu nasıl misafirlik ben anlamıyorum
Rüzgar : hadi arascım hadi bana da bir kahve yaparsın
Rüzgar kahkaha atıyordu , şaka değil gerçek. Kahkaha atmıştı yılda bir görünecek bir olay. Onlar birbirleri ile uğraşırken çoktan mutfağı toparlamış ve herkese kahve yapmıştım.
Kahveleri alıp yerlerimize oturduk ve dün akşam kalan sohbetimize devam ettik
Sohbet esnasına rüzgarın aklına gelmeseydi hatırlayacağımı asla sanmıyordum. Bol bol sohbet edip artık gitme vaktine yaklaştık.
Rüzgar : güzelim ufaktan kaçalım
Hepimiz ayaklandığımızda yine bir veda klişesi yaşandı abim tarafından. Yiğit uyuduğu için ona sadece uzaktan bakmakla yetinip ayrıldık.
Rüzgar : güzelim iki yer var ikisine de bir bakalım karar verelim olur mu ?
Arabayı çalıştırıp yola koyulduk , ilk mekana geldiğimizde çok fazla gösterişli bir yerdi asla benim tarzım değildi burası. Detayları henüz öğrenmeden
Burası olmaz boşuna konuşmayalım kimseyle
Rüzgar : sen nasıl dersen , diğer tarafa bakalım o zaman
Olur
Tekrar arabaya dönüp yola koyulduk bu sefer geldiğimiz yer daha benim tarzıma yakındı. Beyefendi ile konuşmaya başladığımızda ise söylediği rakam karşısında dudağım uçukladı.
Biz bir konuşalım sizlerle tekrar iletişime geçeriz olur mu ?
Beğendim ama sarayda düğün yapacakmışız gibi fiyat veriyor şuna bak.
Rüzgar : güzelim ortalama hep böyle
Yapmam o zaman ben dört beş saatlik bir mekana yüz binler veremem kusura bakmasınlar.
Rüzgar : sakin ol başka yer bakarız.
Duyduğum rakam şaka gibiydi insanlar mutlu günlerini paylaşmak için yüz binlerce liralar veriyor mı gerçekten diye düşünmeden edemedim. O sırada aklıma gelen hatta belki de hayallerimde olan bir fikri rüzgara sundum
Neden ki bahçesine güzel bir organizasyon yaptırdıktan sonra çok güzel olur orası.
Rüzgar : güzelim herkes gelicek şimdi gerek yok
Herkesi çağırmayız bizde sadece yakınlarımız olur.
Rüzgar : konuşuruz bunu güzelim gel hadi
Arabaya geçtiğimizde Ankara için yola koyulduk , ilk olarak kahveleri aldık ve sohbet eşliğinde yolculuğumuza başladık.
Ankaraya vardığımızda tam arabadan iniyorduk ki ali bizi camda bekliyor olmalıydı ki hemen seslendi
Rüzgar : çok yorgunuz kardeşim başka zaman
Ali : hadi hadi hande bekliyor
Rüzgar düşüncemi merak eder gibi bana baktığında başımla onayladım. Handelere geçip yemeklerimizi yedik. Mutfağı toparlarken hande bir anda gidip kapıyı kapattı
Hande : sana bir şey soracağım ama aramızda bak aden
Ne oldu sor ? Niye fısıldıyoruz
Hande : Duyarlarsa ortalık karışır
Ay yine ne oldu allah aşkına artık
Hande : odışarı çıktığımız gece emrenin senin üzerindeki bakışlarını fark etmedim deme bana.
Saçmalama hande , rüzgar duymasın bak. Yok öyle bir şey
Hande : var aden var , sana baktıkça içti çocuk. Rüzgar abi fark edecek diye aklım çıktı.
Hande her şeyin fazlasıyla farkındaydı ve sanırım artık kaçacak yerim yoktu.
Of evet farkındaydım ama yanlış anlıyorum diye düşünmek istedim.
Hande : aden ben emreyle konuşsam mı ?
Hande bence ortalığı hiç bulandırmayalım. Bana karşı bir yanlışı olmadı bu zamana kadar . Rüzgar var istese de bir şey yapamaz.
Hande : ya benim yerime rüzgar abi fark etseydi ?
Beni germe gözünü seveyim zaten stres topuna döndüm artık
Hande elindeki çay tepsisini alıp salona doğru ilerlerken kendi kendime “ sürekli bir olayın içindesin be adan helal olsun valla” diye geçirmeden edemedim.
Salona geçtiğimizde hep birlikte sohbet edip çaylarımızı içtik ve evimize geçtik. Aklım hala Emre konusundaydı , rüzgara söylememek çok mantıklı bir karar olsa da sonradan böyle bir şeyi suyduğında aramızın açılacağını tahmin etmek zor değildi. Eve geçip kendimize sert bir kahve yaptım ,
Rüzgar : güzelim iyi misin sen
Gözlerimi televizyona çevirdiğimde ciddi anlamda yorgun olduğumu fark ettim. Bir an önce uyumak istiyordum ki çok da uzun sürmeden gözlerim kapanmıştı.
Kalktığımda yanımda rüzgarın olmaması ile elime telefonu aldım ve saat oldukça ilerlemişti. Rüzgardan ise bir mesaj vardı
Günaydın güzelim çok yorulmuştun uyandırmaya kıyamadım , uyanınca ara beni.
Rüzgar : günaydın sevgilim ne uyudun be kızım
Çok yorulmuştum ve ilaçlar da uyku yapıyor sanırım
Ben bu gün biraz dolaşmaya çıkarım belki
Telefonu kapatıp kendime kahvaltı hazırladım her ne kadar tek çıkmaktan korksam da tek kalmak istiyordum. Sürekli etrafımda birileri var ve tek kalıp düşünecek bir vaktim yok. Kahvaltımı yapıp hazırlandım ve her zaman gittiğim yere gidip kulaklığımı taktım , boş duvara saatlerce bakmış olabilirim.
O sıradada çalan telefonuma baktığımda rüzgar hemen olaya el atmış görünüyordu çünkü arayan handeydi
Hande : anladım bende Avm deyim birkaç eksiğim vardı da
Yalnız kalma sürem maksimum bu kadardı işte , rüzgar el atana kadar. Hande geldiğinde tüm merakı ile bana bakıp duruyordu
Hande : of aden düşündüğüm gibi bir şey varsa büyük bir sorun var demek.
Emre bana karşı bir şey hissetse de hissetmese de benlik bir durum yok. Eğer öyle bir şey yaptıysa bu rüzgara karşı yaptığı büyük bir ayıp olur ama yine benlik bir durum yok. Rüzgar ne yapması gerektiğini bilir. Ama umuyorum ki biz yanılıyoruzdur.
Ne yapabilirim hande yenge dediği bir insana bir şeyler hissetmek onun karaktersizliği ve rüzgar da tabiki karşılığını verir. Haklı olarak.
Cümlelerimi kurarken oldukça net ve emin konuşuyordum hande şaşkın bir şekilde tek kaşı havada beni dinliyordu
Hande : umrunda olmaz yani aralarının bozulması
Rüzgar adına üzülürüm çünkü emreye değer veriyor ama yaptığı şey yüzünden asla umrumda değil.
Hande : yalnız aralarındaki konu sensin
Hande tamamen suçlayıcı konuşuyordu geldiğinden itibaren onların arasının bozulmasını istemiyor ve kötü kişiyi ben olarak seçiyordu.
Aralarındaki konu abi dediğin insanın nişanlısına karşı bir şeyler hissetmek. Sen ne demek istiyorsun ben onu anlamıyorum. Aynı şeyi yaşıyor olsaydın da bunları düşünebilecek miydin? Ayrıca şu an sadece bir ihtimal üzerinden konuşuyoruz.
Hande : beni yanlış anlıyorsun sadece aralarının bozulmasını istemem emre bizim aevdiğimiz biri. Rüzgar abinin de aynı şekilde böyle bir durum olursa rüzgar abi de sarsılır.
Hande gerçekten umrumda değil ve konuşmak istemiyorum. Öyle bir şey varsa ikisi çözsünler banane.
Hande : sen öyle diyorsan peki , umarım yoktur böyle bir durum
Hande ile kahvelerimizi içip kalktık
Hande : bizimkilerin yanına geçicem gelmek ister misin ?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
37.46k Okunma |
2.02k Oy |
0 Takip |
74 Bölümlü Kitap |