Bir süre sarılı kaldık , ayrıldığımızda elimden tutup büyük koltuğa geçti uzanıp beni yanına çekti
Rüzgar : iki gecedir sensiz uyuyuyorum , biraz huzura ihtiyacım var
Hemen yanına kıvrılıp başımı göğüsüne yasladım , televizyonu açıp bir şeyler izlemeye başladık. O sırada çalan telefon ile gözlerimiz buluştu rüzgar cebinden telefonunu çıakrtıp ekranı kendine çevirdiğinde yerinden hafif doğruldu
Ali : Halletiniz diye umut ediyorum
Rüzgar : Halletik sorun yok hayırdır ?
Rüzgar : aden ile konuşayım haber veririm
Telefonu kapatıp bana baktığında
Dedim ve televizyona bakmaya devam ettim , rüzgar aldığı cevap karşısında tatmin olmuş görünmüyordu
Rüzgar : bir sorun mu var hande ile ?
Hayır sadece baş başa kalalım istiyorum
Rüzgar : tamam güzelim ne dersen o.
Telefonunu alıp aliye mesaj attı , Hande buradaki tek arkadaşımdı ama bir insandan soğuduğumda eskisi gibi yakın davranamıyordum. Burada tek o olsa bile ona güvenerek burada değildim , ve beni kötü olarak göstermesinin benim açımdan mantıklı bir açıklaması yoktu.
Rüzgar : O zaman baş başa güzel bir yemeğe çıkalım
Rüzgar : Hadi hazırlan o zaman
Tamam
Yatak odasına geçip hazırlanmaya başladım , bu sıralar iştahımın fazla artmış olması dikkatimden kaçmamıştı ama bu beklediğim bir değişimdi , hala kıyafetlerimin oluyor olması ise benim için yeterliydi. Hızla üzerimi değiştirip siyah bir elbise giydim altına siyah çizmelerimi de giydikten sonra hazırdım. Rüzgar odaya hazırlanmaya geldiğinde
Rüzgar : Çok güzel olmuşsun , hadi bana da bir kombin yap bakalım
Hep aynı tarz giyiniyorsun ya o yüzden
Hayır beğeniyorum sadece zor bir şey değil sana kombin yapmak
Rüzgarın kıyafetlerinin olduğu dolabı açıp kısa süre göz gezdirdim dolabı sadece siyahlardan oluşuyor diyebilirdim ve ya boğazlı kazak yada gömlek vardı tabi aralarda gözüüme çarpan polo yakaları unutmamak gerek. Hemen bir boğazlı siyah kazak verip altına ise siyah bir kumaş pantolon verdim.
Rüzgar : en azından kazakla hiç giymedim.
Başıyla onaylayıp denemeye başladığında bende takılaı takıp çantamı hazırlıyordum. Rüzgar aynanın karşısında kendini izleyip üzerini düzeltiyor ve alışık olmadığı tarzına kendince korkutucu bakışlar atıyordu. Gülmemek için yanağımı dişlemeye başladığımda aynadan beni fark etti
Rüzgar : güzelim gülme , alışkın değilim kumaş pantolonu normal günlerde giymeye.
Rüzgar : sen beğendiysen tamam
Gülümseyerek makyaj masamın önüne geldi çekmeceden ona aldığım saati çıakrtıp takmaya başladı , montunu ve siyah botlarını da giydiğinde hazırdık. Evden çıkıp arabya yöneldik , ikimizde de fazlasıyla değişiklikler vardı. Arabaya binene kadar el ele tutşmamıştık hala.
Yola koyulduğumuzda radyodan bir şarkı açıp kendince mırıldanmaya başladı ben ise telefonumda ırmağa cevap veriyordum.
Irmak
Rüzgar : Bu arada ırmağa gönder aldığın parayı
Mekana vardığımızda şık bir restorana benziyordu , burayı nerden biliyor olabilirdi ? Arabadan inip yürüyüşümü yavaşlattım yanıma gelmesi için anahtarı valeye verip bana doğru hızlandı. Bana bakmadan , yanımdan geçip elimi sıkı sıkı tuttu. İçeri girdiğimizde ismini söyledi ve masaya yöneldik. Ne ara rezarvasyon yapmıştı ki ? Masa bizim için hazırlanmıştı , kırmızı güller ve kırmızı mumlar vardı çok şık görünüyordu. Oturduğumuzda
Başımla onayladım ve yemekleri sipariş ettik
Rüzgar : Güzelim sana bir şey soracağım , ama yanlış anlamanı istemiyorum.
Sor
Rüzgar : Emrenin sana olan yaklaşımından ve hareketinden rahatsız oluyor musun ?
Işte... Anlıyordu , anlamaması için kör olması gerekirdi zaten o gece hala neden eve geldiğini anlamamıştım ve rüzgara bunu söyleyemezdim
- Emre ile iyi anlaşıyoruz , yanlış bir hareketini görsem ben uzaklaşırım.
Rüzgar : biliyorum sadece bir şeyleri yanlış anlamış olmayı umut ediyorum.
Dediğimi yapmam gerekiyordu çünkü bir şeylerin fazlasıyla farkındaydım ama öncelikle emre ile konuşmam gerekiyordu. Yemeklerimiz geldiğinde , onlarla birlikte bir buket papatya da gelmişti.
Teşekkür ederim , ev çiçek bahçesine dönecek.
Rüzgar : Senin mutluluğunu göreceksem , çiçek bahçesini sererim önüne.
Hafif gülümseyerek yanıtladım rüzgarı. Çok romantikti ama onun hemen eski haline döndüğü gibi ben dönemiyordum , o da farkındaydı. Yemeklerimizi yiyip kahvelerimizi içip kalktık. Binanın önüne geldiğimizde
Rüzgar : gel Alilere kahveye gidelim
Rüzgar : bir şey olmuş benden saklıyorsun
Handeye bir konuda kırıldım , gitmek istemiyorum.
Rüzgar : farkındayım ama konuşarak hallebilirsiniz , lütfen.
Başımla onayladığımda kendine çekip alnıma öpücük bıraktı ve handelere çıkmaya başladık. Kapıyı çaldığımızda hande kapıyı açtı
Hande : Aaa hoş geldiniz , gelin hadi
Içeri girdiğimizde salona ilerledik Ali bizi gördüğünde ayaklandı rüzgar ile görüştü
Rüzgar : hoş bulduk , bir kahveniz vardır herhalde
Hande : olmaz mı , hemen yapıyorum
Alinin bana karşı bakışları değişmişti , gözlerini sıklıkla kaçırıyordu. Ya öğrenmişti emre olayını yada tahminleri vardı rüzgar gibi. Handeye yardıma gitmek için mutfağa geçtim
Hande : bırak yardımı gel otur şöyle
Hande elimden tutup mutfak masasına yönlendirdi beni , karşılıklı oturduk.
Hande : Bana kırdıldığının farkındayım ama sen beni yanlış anladın aden. Ben senin kötü hissetmen için söylememiştim sadece fikrimi paylaşmıştım seninle. Kusura bakma lütfen , bana kırgın olma.
Kırılmadım sana kendi fikrini söylemene saygım var sadece beni hikayenin kötüsü olarak seçtin resmen.
Hande : Hayır , yani en azında öyle düşünmüyorum yanlış kelime kullanmış olabilirim ama asla öyle düşünmüyorum. Öyle düşünsem neden yanında olayım aden?
Hande : Yapma , sen benim en yakınım oldun tanıştığımız günden itibaren seni kırmak asla istemem
Hande : sevindim , bir de bir şey daha var
Hande : Aden senin o otele gittiğin gece ilk emre geldi kapıya bende aşağıda sizi bekliyordum. Çok stresli ve sinirli görünüyordu bende kendimi tutamayıp “ sende bir haller var ama hadi hayırlısı” dedim. Bi süre bana baktı “ne görüyorsan o” dedi , bende bir an şoka uğradım tabi beklemiyordum. Kapının önündeki banklara geçip oturduk bende “ ben herşeyin farkındayım ama dua et sadece ben farkındayım , yapma emre sakın yapma. Mesleğini ve sana güvenen herkesi kaybedersin” dediğimde bana baktı ve güldü “ bu dediklerin onu bana getirecek olsa razıydım ama imkansızı istediğimi biliyorum” bende bir şey diyemeden ali geldi. Duymuştu çoktan ama kim olduğunu anlamamıştı. Bir kaç saat sonra bana mesaj attı “abla aramızda kalsın , aden de bilmesin” diye yazmış. Ama telefonum bende değil alideydi.
Harika gerçekten , ali de rüzgara söyleyecek tabiki
Hande : Ben ali ile konuştum , tabi yıktı geçti ortalığı ama senin rüzgara söylemek istediğini ve başkasından duyarsa daha da kötü olabileceğini anlattım. O da bu hafta söylesin ben kardeşimden bir şey saklayamam kusura bakmayın dedi.
Hande ben nasıl söylebilirim bunu rüzgara ? Ben emre ile konuşacağım
Hande : Konuş veya konuşma diyemem ama kıyamet kopacak.
Of hande of , neyse ya halledeceğim bir şekilde hadi kahveleri götürelim.
Hande ile ayaklanıp kahveleri götürdük , Ali ve rüzgar sohbet ediyorlardı o sırada Alinin tek lafı ile odağım onlara kaydı
Ali : Kimseyi çağırmaya gerek yok kardeşim dördümüz gideriz , Özellikle emreye ayar olmaya başladım elimde kalacak haberi yok.
Ali gözlerini bri an benimkilerle buluşturup derin bir nefes aldı içimden şimdi her şeyi söyleyecek diye geçirsem de handenin sözünden çıkmamıştı
Ali : Genel olarak sevmiyorum hareketlerini
Rüzgar : allah allah seneler sonra hem de ?
Hande konuyu değiştirmek ister gibi hemen sesli bir şekilde “ aa aden nikah elbisem geldi sana göstereyim hadi gel” dediğinde hızla yerimden kalktım. Yine kurtarmıştı beni. Ama alinin çok zor durduğunun farkındaydım , ve rüzgar ile en kısa sürede konuşmam gerekiyordu ama önce emre.
Hande kendi derdimizden size de destek olamadık yarın nikah var ama bir eksiğiniz var mı ?
Hande : yok yok herşeyi hallettik.
Hande : Yok sadece nikah olacak gelmelerine gerek yok diye düşündük yazın onların orda küçük bir düğün yaparız babamın gönlü olsun diye.
Içeri geçip sohbetlerine dahil olduk ,
Rüzgar : e yarın haberleşiriz o zaman kalkalım biz
Dediğinde hemen ayaklandım şu an Ali ile aynı ortamda bulunmak beni fazlasıyla geriyordu. Eve geçip üzerimizi değiştirdik. Ve saat oldukça geç olduğu için direk yatağımıza geçtik. Rüzgar hemen beni kendine çekip sıkı sıkı sarılmaya başladığında ellerimi boynuna doladım
Öpmeye başladığında durmayacağını anlamıştım , ve benim de ona olan özlemimin de dur durağı yoktu.
Sabah kalktığımda rüzgar hala uyuyordu , yanına iyice yanaşıp saçları ile oynamaya başladım , bir süre onu izledim fakat onun uyanması çok da geç olmamıştı.
Ayaklanmaya başladığımda bir an beni kendine çekip
Diyerek beni iyice kendine çekti başını boynuma gömüp bir süre kaldı. Yaklaşık on beş yirmi dakika sonra başını kaldırıp “bu kokun var ya benim aklımı başımdan alıyor” dediğinde gülümseyip dudağına kısa bir öpücük bırakıp geri çekildim.
Rüzgar : Bu gün kahvaltınız benden hanım efendi
Bende bir duşa gireyim o zaman
Rüzgar mutfağa geçerken bende duşa girdim , çıktığımda üzerimi giyip mutfağa geçtim
Rüzgar : saçlarını kurutmamışsın , hasta olursun
Diyerek elimden tutup yatak odasına götürdü ve saçlarımı kurutmaya başladı.
Rüzgar : Saçların uzamaya başladı
Saçımı kurutup mutfağa geçtik kahvaltımızı yaptıktan sonra ben mutfağı toparlarken o ise duşa girdi. Mutfağı toplayıp kahve yaptım ve hazırlanmak için yatak odasına geçtim
Rüzgar da giyinirken bir yandan kahvesini içiyordu , makyajımı yapıp saçlarımı dalgalandırdım ve yine benim için en büyük sorun olan dolabımın önüne geçtim. Elbiselerimin arasından bir şeyler bakmaya başladığımda en son gözüme çarpan mavi elbisemi giymeye karar verdim.
Rüzgar : olur da üşümez misin ?
Giyindikten sona Rüzgar Aliyi aradı ve aşağı inip onları bekleyeceğimizi söyledi. Evden çıkarken nefret ettiğin topuklu ayakkabılarımı elime aldım , spor ayakkabıları giydim. Kapıda handeleri beklerken rüzgar ile bir kaç fotoğraf çekildik
Rüzgara fotoğrafı attığımda hemen sosyal medya hesabına girip fotoğrafımızı paylaştı , seneler sonra ilk defa bizim fotoğrafımızı paylaştı.
Istemediğin bir şeyi yapmak zorunda değilsin. Paylaşım yapmayı sevmediğini biliyorum.
Rüzgar : istmediğimi kim söyledi , hala sevmiyorum , seni paylaşmayı sevmiyorum ama bu fotoğraf paylaşılacak kadar güzel.
Kısa süre sonra tüm ekip kapıda toplanmışlardı , tabi emre de. Ali ve hande de aşağı indiklerinde hepimiz arabalara geçip yola koyulduk. Bu günün en büyük sorunu ise Açelyaydı , abisinin nikahına elbette ki gelecekti.
Nikah sarayına vardığımızda içeri geçip saatin gelmesini bekledik. Emre ile bu gün konuşmam gerekiyordu ama rüzgarın yanından nasıl ayrılacağım hakkında en ufak bir fikir sahibi değildim.
Kısa süre sonra görüş açıma açelya ilişti , gözlerimi üzerine dikip rahatsız edecek şekilde ona bakıyordum ki rüzgarın elimi sıkması ile gözlerimi ona çevirdim
Rüzgar : yapma güzelim , uslu dur
Rüzgar : Gözlerin ile dövdün kızı
Rüzgar gülümseyerek bakışlarını yanında duran ekibine yöneltti. Ali be hande gelin odasındalardı , nikah saati geldiğinde hepimiz salona geçtik nikah şahitleri ben ve rüzgardık. Yerlerimize oturup bu mutlu günlerine şahitlik yaptık. Nikah bittiğinde takı töreni için ayrılan kısma geçtik üzerimde rahatsoz edici bir göz hisettiğimde çevreyi taradım açelyaydı gözlerim onun gözleri ile buluştuğunda hemen bakışlarını başka yöne çekti. Rüzgar ile takımızı takıp kenara çekildik. Herkes dağılmaya başladığında
Rüzgar : güzelim ben arabayı getireyim sen bekle
Rüzgar arabayı getirmek için gittiğinde fırsattan istifade hemen emreye doğru yöneldim
Emre bana doğru yürümeye başladığında adımlarımı binanın kapısına doğru yönelttim ve hızla konuya girdim
Her şeyin farkındayım , seninle aramda olan sohbeti yanlış anlıyorsan veya kendince farklı anlayıp yorumluyorsan eskisi gibi sadece komutanının nişanlısı olarak devam edelim. Bu konudan fazlasıyla rahatsızım ve rüzgardan gizlediğim için de kendimi kötü hissediyorum. Lütfen sınırını bil , ona göre davran.
Emre : bu konuşmayı yapacağını az çok tahmin etmiştim ama sen şu an istediğini söyle , bende çok şey söyledim kendime ama kalbe söz geçmiyor maalesef . Rahatsız oluyorsan da artık komutanımın nişanlısısın gözümde. Sen yeterki canını sıkma.
Emre başıyla onaylayıp yanımdan ayrıldı , derin bir nefes alıp arkamı dönüyordum ki bir çift göz ile buluştu gözlerim. Açelya…
Açelya : vay be , demek nişanlının yakın arkadaşıyla fingirdeşiyorsun çok iyi bir haber bu
Bana bak ağzını topla yoksa ben toplayacağım.
Açelya : sen bu saaten sonra ancak rüzgardan arta kalanları toplarsın. Sahi nerde o ?
Açelya seni burada öldürürüm bak
Açelya : korkma ya ben sadece doğruları konuşacağım , yalanları anlatacağım.
Açelyanın kolundan tutup kadınlar tuvaletine çekiştirdim “bırak canım yanıyor” dese de gözüm dönmüştü artık. Tuvalete girip biri var mı diye kontrol ettikten sonra kapının arkasına paspası dayayıp kilitledim.
Sana benimle ve nişanlımla uğraşma uzak dur dedim. Ne istiyorsun kızım sen.
Açelya : sen tam bir oro**** ve rüzgar bunun farkında değil.
Açelyanın o kelimesi artık sabrımı taşıran son damlaydı , siyah uzun saçlarını elime dolayıp , defalarca kafasını dizime vurdum , ellerimle çenesini kavrayıp
Açelya bağırmaktan konuşamaz hale gelmişti , zar zor durduğu ayaklarına çelme takıp yere düşmesini sağladım , şu an fazlasıyla korumasızdı. Üstüne çıkıp tekrar çe esinden tutup sarstığımda
O çeneni kapatacaksın ve hayatımızdan si*** olup gideceksin. Seni bin beter ederim anladın mı beni.
Açelya gözleri ile onayladığında içimdeki öfkeyi durduramıyordum , tekrar saçlarını kavrayıp kafasını sarsarken kapının zorlandığını fark edip ellerimi açelyadan ayırmadan durdum.
Hande : Öldürün birbirinizi sizde rahat edin bizde
Dışarıdaki sesler yükselmeye başladığında açelyayı saçlarından tutarak kaldırdım ve kapıya sürükledim. Kapıyı açıp onu bir poşet gibi topluluğun ortasına fırlattım
Si**** git gözüm görmesin seni defol
Derken bir yandan da ellerimde toz varmışcasına ellerimi sirkeledim. Handenin bana göz kırpması ile bana kızmadığını anlamıştım.
Hiç bu kadar rahatlamış hissetmemiştim , kuş gibiyim.
Ali : Aden sen ne yaptığını sanıyorsun ?
Bana bak ali o kardeşine anlattım defalarca anlattım ama anlamıyor onun dilinden konuştum. İster kız bana ister konuşma ama bunu yapmak zorundaydım.
Açelya göz yaşlarını temizleyip kendine geldi ve bana doğru birkaç adım atarak
Açelya : o zaman oyun yeni başlıyor aden hanım , rüzgar bu çocuğu tanıyor musun?
Diyerek emreyi gösterdiğinde Ali açelyayı çekmeye çalıştı susması için fakat açelya bu dayağın karşılığını vermek istiyordu.
Hande : tek bir cümle daha kurarsan her şeyi abine anlatırım
Dediğinde hepimiz handeye yönelttik bakışlarımızı
Rüzgar : biri hemen bana ne olduğunu anlatsın. Çabuk.
Ali : aden ile konuşacaksın onu bizimle değil.
Sana her şeyi anlatıcam ama baş başa.
Emre : Konunun muhattabı benim benimle konuş.
Rüzgar : lan hayırdır benim arkamdan ne işler çeviriyorsunuz hepiniz ?
Eve gidip konuşalım rüzgar lütfen
Rüzgarın bir yandan kolundan tutup çekiştiriyordum bir yandan ise handeye bakıyordum
Hande : hadi herkes evine dağılsın yeter bu kadar
Rüzgar gözlerini bir an olsun emreden ayırmıyordu. Ve şu an daha öğrenmediği halde emreyi öldürmek istediğini anlayabiliyordum. Rüzgar hemen elimi sıkı sıkı tutup beni çekiştirmeye başladığında açelya son golünü atmıştı
Açelya : Dikkat et elini tuttuğun kıza , az önce başkasıyla fingirdiyordu
Si*** işte şimdi dayağı hak etmişti tam anlamıyla rüzgarın boşluğunu fırsat bilip elini bırakıp açelyanın üstüne atladım. Tırnaklarım artık yüzünde iz bırakanada kadar tüm sinirimi çıkartmıştım. Rüzgar bir anda gelip beni çekerek açelyayı ayaka kaldırdı ve baş parmağını sallayarak
Rüzgar : o ağzını topla , o yaptığın çirkin imayı sen yıllardır abinin kardeşim dediği adama yavşayarak yapıyorsun kimse sesini çıkarmıyor. Sen benim nişanlımla böyle konuşamazsın haddini bil.
Rüzgar : söyle , buyur yalan mı söylediklerim hayırdır ?
Ali : adam akıllı konuş karşındaki benim kardeşim
Rüzgar : sahip çık o zaman kardeşine , hadi eyvallah
Rüzgar elimi tutup beni çıkardığında hemen arabaya yerleştik. Arabayı kullanmasından bir an önce eve varmak istediğini anlamam zor olmamıştı fakat böyle giderse eve varamayacaktık.
Beş dakika sonra evdeydik , rüzgar hızla yukarı çıkıp üzerindeki montu çıkardı ve salondaki tekli koltuğa oturdu
Rüzgar : Bana lütfen düşündüklerimin doğru olduğunu söyleme , lütfen.
Elimdeki çantayı ve montu koltuğa atıp
Rüzgar : aden bana yalan söylemeden gizlemeden her şeyi anlatman için beş dakikan var.
O eğlenmeye gittiğimiz gün emrenin bakıişlarından rahatsız oldum , sonra yanlış anlamışımdır diyip üstünde durmadım ama hande de fark edip bana söyledi. Sonra kavgamızda kapıya gelmiş handeye açık açık söylemiş
Rüzgar : neyi söylemiş lan neyi
Henüz cümlemi bitirmeden cam olan orta sehpa tuzla buz olmuştu. Sinirden ayağa kalkmış ortalıkta dönerken bir yandan bağırarak küfür ediyor ve kapıları yumrukluyordu.
Bende konuşmam gerektiğini düşündüm bu gün rahatsız olduğumu beni eskisi gibi sadece komutanının nişanlısı olarak görmesini istedim. Konuşurken açelya duymuş.
Evet
Rüzgar : emin misin başka bir şey olmadı değil mi ?
Rüzgar : aden o herif sana yaklaşmaya kalktı mı ?
Hayır rüzgar hayır yemin ederim bir şey olmadı hepsi bu.
Rüzgar montunu alıp kapıya doğru giderken hemen elinden tutup geri çektim
Rüzgar : bırak , canını yakmak istemiyorum
Rüzgar , çok sinirlisin şimdi değil.
Rüzgar tek hamlesi ile elimden kurtulup kapıyı kırarcasına kapatıp gitmişti. Hızla telefonumu elime alıp handeyi aradım
Hande rüzgar öğrendi evden çıktı ne yapacağım
Hande : aliyi gönderiyorum peşinden sen sakin ol yanına geliyorum.
Telefonu kapattığımda evde volta atmaya başlamıştım , kapı çaldığında hemen gidip açtım
Hande : en iyisini yaptın boşver
Rüzgarın daha fazla kızgın olabileceğini düşünmüyorum.
Hande : evde beklememiz daha iyi .
Hande : rüzgar yablış anlar , emreyi düşündüğün için gittiğini sanar yapma. Gel şuraları toplayalım
Hande ile yaklaşık iki saat haber alamadık onlardan , iki saat sonra kapı açıldığında ali rüzgarı içeri zorla sokmaya çalışıyordu , rüzgarın eli ise sargılıydı.
Ne yaptın rüzgar ya ? Acıyor mu ?
Rüzgar koltuğa oturup başını ellerinin arasında koydu ,
Rüzgar : aden bana bir kahve yapsana başım çatlıyor
Hemen ayaklanıp mutfağa ilerlediğimde peşimden hande de geldi. Handeye kahveleri yapmasını rica edip gizlice ali ve rüzgarı dinlemeye başladım
Rüzgar : lan sen niye izin vermiyorsun öldürecektim o p*çi
Ali : kardeşim sakin ol tamam o aldı cezasını
Rüzgar : bir de geçmiş karşıma kalp söz mü dinler diyo. Beynini si**** bana diyor bunu bak bana.
Rüzgar hala ateş saçıyordu , mutfağa geçip handenin yanına geçtim
Gözlerinden alev çıkıyor görebiliyor musun ?
Hande : güldürme beni aden ya içeri gitmeye korkuyorum
Hande : bence içeri geçelim seni görünce sakinleşir
Daha sıra bana gelmedi ama bir de bana patlayacak
Hande tepsiyi alıp içeri geçerken “gel hadi gel” dediğinde peşine takıldım. İçeri geçip rüzgarın yanına oturdum sargılı olan elini tutup bakmak istediğimde elimi tutarak öptü ve gülümsedi
Hande : artık çatlayacağım anlatsanıza ne oldu ?
Rüzgar aliye bakıp kaşlarını kaldırdı , anlatmasını istemiyordu
Hande : hayır şimdi biz eve gidince ali bana anlatacak , rüzgar sende adene anlatırsın herhalde sen anlatmasan bile ben anlatacağım. Yani biz öğreneceğiz zaten hadi dökülün.
Ali : ağzına sı*** zor aldım elinden ne olacak ?
Rüzgar bir şey söylemeden ali hemen atladı
Ali : he yok o bana sinirlenip camı kırdı
Ali : emreyi elinden aldım döverken
Ali : bayıldı zaten , hastanelik oldu daha fazlası kendine zarardı.
Ali : orasına pazartesi bakacağız
Rüzgar : bakacak bir şey yok gidecek
Ali : Gidecek zaten sen sakin ol sadece
Rüzgarın yanlış anlamasından korkup ağzımı açmıyordum bile bir şey sorsam yanlış anlardı. Sadece oturup kahvemi içmeye başladım rüzgar benimle konuşmak için sanırım alilerin gitmesini bekliyordu. Henüz ben payımı almamıştım.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
36.84k Okunma |
2k Oy |
0 Takip |
74 Bölümlü Kitap |