
Elbiselerin nerden geldiğini çok iyi biliyordum. Yavaşça yataktan kalktım ve Çağrı'yı bulmaya gittim. Çağrı'nın hala uyuyor olduğunu düşünmüştüm ama o ve Sinan çoktan kalkmış kahvaltı hazırlıyorlardı.
"Selam uyuyan güzel."
"Yağmur bir an hiç uyanmayacaksın sandık."
"Abartmayın ya! O kadar uyumadım bile."
"Sen saatin kaç olduğunu biliyor musun?"
"Hayır. Saat kaç ki?"
"Saat 9:30."
"Ne gerçekten mi? Ben neden bu kadar erken uyanmışım ki? Neyse ben gidip biraz daha uyuyacağım."
Yağmur odadan çıkınca Çağrı ve Sinan birbirlerine baktı.
"Yok ya ben bu kıza inanamıyorum."
"Bende inanamıyorum."
O sırada aklıma elbiseler gelince mutfağa geri döndüm.
"Bu arada o elbiseler nereden çıktı?
"Ne elbisesi?"
"Dün benim yüzümden üzüldüğün için hatamı telafi etmek istedim. Bedeni doğrumu elbiselerin."
"Evet tam benim bedenim. Bu arada ne kadar tuttu sana parasını geri vereyim."
"Yok hayır parasını vermene gerek yok onları sana ben hediye olarak aldım özür dilemek için."
"Özür dilemene gerek yoktu sen sadece kendi fikrini söyledin alınganlık yapan bendim."
"Hayır sana bu kadar kaba davranmamam gerekiyordu."
"Önemli değil ben yine de elbiselerin parasını vermek isterim."
"Ne kadar itiraz edersen et elbiselerin parasını almayacağım."
"Peki o zaman senin parti kıyafetlerini de ben alacağım."
"Peki tamam o halde kabul sende benim kıyafetlerimi al."
"O zaman tekrar avmye mi gidiyoruz."
Evet avmye gidiyoruz hem kendime ayakkabı ve takı almam lazım."
"Tamam benim arabamla gidebiliriz."
"Tamam hazırlandıktan sonra çıkarız."
Herkes hazırlandığında avmye doğru yola çıktık. Avmye geldiğimizde ilk önce bir erkek giyim mağazasına girdik içeri girdiğimizde bir sürü takım elbisenin olduğu bir reyonun başına geldik.
"Hadi bakalım bir kaç takım elbise beğen kendine."
"Bir tane yeter."
"HAYIR! Sen nasıl bana birden fazla aldıysan bende öyle yapacağım."
"Yağmur emin misin? Burası çok pahalı bir mağaza paran yetecek mi?"
Kendimi aşağılanmış gibi hissettim. Sinirli bir şekil de Sinan'a döndüm.
"Tabi ki param yeter isterse bin tane takım alsın umurumda değil!"
"Pardon ya öyle demek istememiştim. Sadece zor durumda kalma diye dedim."
Sinan'a göz devirdikten sonra önümüzdeki takım elbiselere bakmaya başladım. Aralarından biri dikkatimi çekti; lacivert, bileklerinde siyah işlemelin olduğu şık bir takımdı.
"Çağrı buna ne dersin?"
Çağrı kafasını salladıktan sonra kabinlere doğru ilerlemeye başladı.
"Nereye gidiyorsun?"
"Seçtiğin takımı denemeye."
"Bekle ilk önce diğerlerini de seçelim en son denersin."
"Evet abi ya bir daha ne gerek var tekrar gelip gitmeye."
"Bir daha gelip gitmemize gerek kalmayacak ki."
"O nasıl olacakmış?"
Çağrı omuzunu silkti.
"Bir takım alacağım."
"Birincisi kim demiş bir tane alabilirsin diye? İkincisi alacağım derken? Unutma çağrı bu takımları ben sana alacağım."
"Neden param varken sana ödeteyim ki?"
"Çünkü benim param varken sen benimkileri ödedin!"
"Abi Çağrı haklı iki adam dururken kıza hesap ödetmek olur mu?"
Sinan'ın söyledikleri beni aşırı sinirlenmişti. Ateş saçan gözlerle ona döndüm.
"Sana bunun böyle olması gerektiğini kim söyledi!"
Sinan bu ani yükselişime şaşkınca bakarken ben devam ettim.
"Ayrıca şimdiden söyleyeyim bu hayatta en sevmediğim şey cinsiyetçiliktir ve bence bir kadın istediği her şeyi yapabilir buna yanında erkekler varken bir şeyler ödemek de dahil."
Sinan ellerini havaya kaldırdı.
"Tamam bir şey demedim say."
Ona gözlerimi devirdim ve az önce beğendiğim bir kaç takımı daha Çağrı'nın ellerine tutuşturdum. Çağrı her ne kadar istemese de kabine girdi ilk önce siyah bir takım elbise ile daha sonra da gri bir takımla çıktı. Bütün kıyafetleri denedikten sonra kendi kıyafetlerini giyip yanımıza geldi.
"Eeee seçebildin mi bari hangisini alıyoruz."
"Tabi ki hepsini alıyoruz."
"Yağmur sen dalga mı geçiyorsun az önce on bir tane takım denedi adam ve şimdi onların hepsini alacağını mı söylüyorsun?"
"Aynen öyle diyorum."
"Yağmur bu çok fazla bir tana alıp gidelim işte."
"Hayır hepsini alacağız."
Çağrı ile Sinan arkamdan söylenirken ben kıyafetleri alıp kasaya gitmiştim bile. Tam kıyafetleri ödemiş giderken karşıdan dün derste yanım da oturan çocuğun geldiğini gördüm.
"Selam ne yapıyorsun?"
"İyi alışverişe gelmiştik peki sen?"
"Ben de öyle."
"Kıyafet baktığınıza göre partiye geliyorsunuz değil mi?"
"Evet geliyoruz."
"Bu arada ben hala senin ismini bilmiyorum."
"Doğru ben de seninkini bilmiyorum. Ben Yağmur, sen?"
"Ben de Burak."
"Tanıştığımıza memnun oldum."
"Ben de öyle. Bu arada Yağmur sana bir şey soracağım."
"Tabi sor."
"Acaba benimle partiye gelmek ister misin?"
Burak'ın teklifini duymasıyla Çağrı öne atıldı.
"Olmaz çünkü benimle geliyor!"
"Öyle mi? Tamam o zaman başka bir zaman beraber bir kahve içeriz."
Aşırı şaşkındım biz ne zamandan beri partiye Çağrı ile beraber gidiyorduk?
"Tabi içeriz."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |