
Yavaş bir şekilde etraf aydınlanmaya başladı. Gözlerimi araladığımda ilk başta nerede olduğumu anlayamasam da daha sonra revirde olduğumu anladım.
"Çağrı, yağmur uyandı."
"Çekil lan şuradan."
"Yağmur, iyi misin beni duyabiliyor musun?"
Ben hala neden burada olduğumu sorgularken aklıma Çağrıya şaka yaptığımız ve daha sonra Çağrının sinirlenip bana vurduğunu hatırladım.
"Sinan, çağrıyı şuradan çıkarabilir misin? Onu görmek istemiyorum."
"Yağmur, lütfen böyle yapma."
"Abi kız haklı biraz zaman ver affedecektir."
"Abi sende biliyorsun bilerek yapmadım ki."
"Evet biliyorum ama yağmur bilmiyor ben onunla konuşur anlatırım olayı sen sakinleşene kadar gözüne gözükme yeter."
"Tamam ama olayı anlatır anlatmaz beni çağır."
"Tamam."
Çağrı kapıdan çıkarken arkasından çağrıyı izledim, biran acaba Çağrıya haksızlık mı yapıyorum diye düşündüm.
"Sinan acaba çağrıya haksızlık mı yapıyorum?"
"Hayır seni anlaya biliyorum ama bu küslük çok uzamasın."
"Sinan sana bir şey sorabilir miyim?"
"Tabi ki sorabilirsin."
"Çağrı..."
"Çağrı ne yağmur?"
"Çağrı hep böyle şiddete meyilli midir?"
"Hayır, o karıncayı bile incitemez."
"Yani ben bir karıncadan bile daha mı değersizim?"
"Hayır, öyle demek istemedim."
"Sinan, ben daha ne kadar burada yatacağım?"
"Ben onu sana söylemeyi unuttum. Kendini iyi hissettiğin zaman kalkabilirsin."
"O zaman şimdi kalkmak istiyorum."
"Tabi ki, ben sana yardım edeyim."
"Sağol, kendim kalka bilirim."
Sinan:Tamam, yardım gerekirse söyle.
Yağmur:Tamam.Bu arada çağrı nereye gitti?
Sinan:Bilmem odadadır.
Yağmur:Pekala
Sinan:Kantinden su alma mı ister misin?
Yağmur:Hayır, teşkkürler.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |