
Zeynep, son zamanlarda Ali, Ege ve Mustafa ile daha çok vakit geçiriyordu. Özellikle Ege ile aralarındaki samimiyet giderek artmıştı. Ali’nin düzenlediği küçük bir buluşmada, Zeynep ve Ali bir şeylere gülerken Ege onları izliyordu. Bir tuhaflık hissediyordu ama nedenini bilmiyordu.
Mustafa, Ege’nin yüzündeki ifadeyi fark edip hafifçe gülümsedi. “Bu kadar sahipleniyorsun, yoksa hoşlanıyor musun?” dedi alaycı bir sesle.
Ege, hızla başını çevirdi. “Saçmalama Mustafa, Zeynep benim arkadaşım,” diye cevap verdi, ama sesinde bir tereddüt vardı.
Mustafa omuz silkerek, “Öyle olsun,” dedi ama Ege’nin kafasına çoktan bir şüphe tohumu ekmişti.
O akşam, eve döndüğünde Ege kendini huzursuz hissediyordu. Zeynep’in kahkahasını, onun yanında kendini ne kadar rahat hissettiğini düşündü. Daha önce bunu hiç sorgulamamıştı ama şimdi Mustafa’nın sözleri aklına takılmıştı.
Sonraki günlerde Ege, Zeynep’le konuşurken kendini farklı hissetmeye başladı. Daha dikkatli bakıyordu ona. Eskiden fark etmediği küçük şeyleri fark ediyordu artık. Gülüşü, ses tonu, heyecanlı konuşmaları… Ve en önemlisi, Ali’yle yan yana gördüğünde içinde tuhaf bir sıkıntı hissediyordu.
Ege, Zeynep’in onun için sadece bir arkadaş olmadığını anlamaya başlamıştı. Ama şimdi ne yapması gerektiğini bilmiyordu…
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |