9. Bölüm

0.7

Asya Dilmaç
asyanin_avrupasi

Bismillah, uzun bi aradan sonra tekrardan merhabaa hepinizi öpüyorumm hadi baslayalımm.

0.8'inci bölüme 25 vote 20 yorum

"Ya abi yapma. Atma sakın o kartı atma." Diye söyleniyordu Enes.

Efe yüzündeki sinsi gülümsemeyle sandığım kadarıyla artı kart atacaktı. Kendi kartlarıma baktım artı ikim vardı inşallah elimde patlamazdı.

Hamle sırası Efe'de olduğu için Enes'in yakarışlarını duymazdan gelerek artı iki atmıştı. Enes elindeki son kalmış iki kartın yanına iki tane daha kart çekmişti.

Bu oynadığımız üçüncü turdu. İlk eli kazanan Eray, ikinci ve üçüncümüz ise Emir ve Giray'dı. Onlar kazandıktan sonra kenara çekilmiş bizi izliyorlardı. Ve bizde kalan beşli tam bir çember oluşturmuş oyuna devam ediyorduk.

Açıkçası Giray ve Eray kazandıktan sonra Ege baya hırslanıp saldırıya geçmişti. Ondan küçükler nasıl kazanırmış diye söyleniyordu. Ege'den sonra sıra gelen Demir'e sürekli artı kartlar atıyor, rengi sürekli değiştirip sinir ediyordu. Açıkçası yüzlerine bakıp gülmesem de bıyık altından gülüyordum. Demir'in sinir olması beni acayip eğlendiriyordu. Hele o yüz ifadesi...

"Mirayy. Miray sıra sende."

"Ha?"

"Sıra sende."

"Hee."

Elimde kalmış son üç karta baktım. İki tanesi artı kartıydı diğeri ise engel kartıydı. Artı olanı attım. Benden sonra sıra Ege'deydi. Bir attığım karta sonra bana bakıp kart çekti. Sonrada Demir'in yanına daha çok yaklaştı.

Sanırım trip yiyoruz.

Yüksek ihtimal son kartı kaldığı için oyunu kazanacağını düşünüyordu ama benim attığım artı kartı yüzünden trip yiyordum.

Efe, kart çekip trip atan Ege'ye bakıp bir kahkaha attı sonrada elini bana çakmam için uzattı. Bende ona uyarak gülerek çakmıştım.

Sanırım ilk defa bu kadar samimi ve ait hissetmiştim ortama.

Sonrasında Efe'nin başlattığı artı bombası Demir'in elinde patlamıştı. Oldukça komik bir yüz ifadesiyle kartları çekmişti. Hatta gülerken ona yakalanmıştım. Dördüncü bitiren ben olduktan sonra iyice hırslanan Ege sonuncu olmuştu... Acayip komik yüz ifadeleri ve tripleriyle hepimize trip atmaya başlamıştı.

Demirden yapılmış Demir bile bu hallerine gülmüştü.

Eve gelenlerle Doruk da uyanmış güzelce yemek yiyorduk. Gün içinde yapılanlarla, işler falan konuşuluyordu. Uzun zamandır ilk defa bu kadar keyif alıyordum.

Yemekten sonra bahçedeki çardakta çay içmek için dışarı çıkmıştık. Sezen teyzemler bugün kalacaklarmış yarında gideceklermiş.

Şu anda çalan telefonumla içeri geçmiştim. Eslem arıyordu. Yemekten önce dün hakkında konuşmuştuk. Şimdi neden aradığı hakkında bir fikrim yoktu.

"Alo."

"Miraaayy." Sesi ağlamaklı geliyordu.

"Eslem niye ağlıyorsun? ne oldu?"

"Babam ve abimle kavga ettim. Çok mutsuz ve kötü hissediyorum buluşalım."

Eskiden evimiz yakındı bu yüzden saat geç olsa da birbirimizin evine gidebiliyorduk. Saate baktığım da sekiz buçuktu.

"Tamam ben geleceğim sen sakin ol ağlama."

"Parka gelsen yeter ben oradayım çünkü."

"İnsan haber verirdi."

"Gelmeseydin evine baskın yapacaktım. Haber vermemem lazımdı." Bu dediğini cidden yapardı. İkimiz de bu ihtimali düşünüp güldük.

"Çabuk gel ağlayacak omuza ve beni dinleyecek eşeğime ihtiyacım var."

"Hemen geliyorum Eslem sultan."

"Tamam." Telefonu kapatıp dolabımın karşısına geçtim. Üstümdekiler düzgündü ama pantolon beni rahatsız etmişti. Hemen siyah bir eşofman aldım. Üzerime de aynı renk hırkasını aldım. Telefonumu da cebime attıktan sonra tek şey izin almaktı.

Hadi bakalım Miray hanım başına buyruk hallerinden hanım hanımcık kıza dönüş.

Susar mısın? Oldukça gerginim zaten.

Merdivenler inip bahçeye çıkarken Eray'la karşılaştım. Beni süzüp bir şey demedi. Herhalde rahat olmak için giydiğimi sanmıştı. Çardak tarafına geldim. Herkesin dikkatini çekmek amacıyla öksürdüm. Sarıbasanlar içerdeydi. Burada oturanlar büyüklerdi.

"Şey Tayfun bey arkadaşımla buluşabilir miyim?" İzin almama şaşırmış gibi baktı. Sonra saatine bakıp cevap verdi.

"Tabi ki kızım ama çok geç kalma buralar fazla tekin olmuyor gece. Hatta abinlerden biri gelsin rahatsız olmazsan."

"Hayır hayır yani kimseyi rahatsız etmeye gerek yok. Tek başıma gidip gelirim."

Tayfun bey cevap verecekken araya beklenmedik isim daldı. Doruk.

"Hayıy Miyay ben izin veymiyoyum. Bu saatte tek başına çıkamazsın kötü adamlay sana zayay veyebiliy. Annem beni hiç bu saatte çıkaymaz bu yüzden. Bu yüzden bende geleceğim. Seni kötü adamlaydan koyuyum"

Doruk'un dedikleri ile herkes gülmeye başladı. Bense Doruk'un boyuna eğilip sarılıp öpmüştüm. Doruk ona gülenlere sinir bakış atıyordu. Sinirli bakışları bile çok tatlıydı.

"Teşekkür ederim Doruk'cuğum ama ben kendimi koruyabilirim."

"Tamam o zaman." Doruk memnun olmamış bir ifadeyle annesinin yanına gitmişti.

"O zaman size iyi geceler. Bende gideyim artık."

"Gidelim." Kapıya baktığımda tüm sarıbasanlar hazırlanmış bir biçimde duruyorlardı.

Gözlerimi belerttim.

"Gidelim derken?" Diye sordum.

"Tek mi gidecektin?" Diye cevap verdi Emir.

"Şey evet."

"Bizde geliyoruz. Tek başına gitme geç oldu."

Sekiz buçuk geç miydi?

Geç galiba. Ay of bilmiyorum. Panik oldum şuan bunlar niye böyle davranıyor.

Bende şaşırdım. Yorum yapamıyorum.

Sen bile böyleysen.

Tam cevap verecekken Seren hanım konuşmaya başladı.

"Kızım işine karışmak istemem ama abilerin de gelmesi senin için daha iyi olur."

Şimdi ne yapmalıydım. Zaman geçtikçe geçiyordu. Eslem beni bekliyordu. Tek başına oradaydı.

"Tamam o zaman acele edin gidelim."

Hepsi arabaların olduğu tarafa giderken onlara hitaben konuştum.

"Nereye gidiyorsunuz. Yürüyerek gideceğiz. Hadi acele edin."

Şuan ben en önde arkamdaki sürüyle yürüyorduk. Hepsi arabasız gideceğimiz için mırın kırın etse de 'isteyen evde kalabilir' dediğim de gelmişlerdi.

Şimdi ise parka baya yaklaşmıştık. Bende bu sayede yürüyerek evin yolunu öğrenmiştim. Yani en azından parka doğru olan yolunu öğrendim.

Parka girdiğimiz de tek başına oturup elindeki çilekli sütü içen arkadaşımı gördüm. Evden nasıl çıktıysa üstünde Gökhan abiye ait bol siyah bir tişört, altında düz sade gri bir pijama altı vardı. Saçları dağınık bir ev topuzu. Ve eminim yanında sadece telefonu ve kılıf arkasına sakladığı elli lirası vardı.

Yanına gidip sarıldım. O da sıkı sıkı sarıldı. Yanına geçip oturdum. Sarıbasanlar ise boş olan banklara oturdular. Oturduğumuz büyük piknik yapılan çardak tarzındaydı. Eslem hepsine çatık kaşıyla bakmaya başladı.

Sonra bana dönüp baktı. Kulağıma eğilip konuştu. "Bu taşların bana abilerin olduğunu söyleme."

"Öyleler." Verdiğim cevaptan dolayı gözleri biraz büyüdü.

Sonra birbirimizden uzaklaşıp bizde boş olan yere oturduk. Şu an ortam çok ciddiydi ve benim gülesim geliyordu. Herkes birbiriyle bakışıyordu. Hava esmeye başlayınca Eslem bana daha sokulmaya başladı. Onu itip hırkamı çıkardım herkesin bakışı bana düşmüştü. Umursamadan Eslem'in üzerine bıraktım. Bana dolu gözlerle bakmaya başladı. Evet geliyordu.

"Mirayy."

Evet ağlamaya başlamıştı. Bana daha sıkı sarıldı. Bende ona sarıldım. İçli içli ağlıyordu. Babası ve abisinin bir tanesiydi o. Kimse kıyamazdı evde ona bu yüzden biraz hassastı. Normal bir kavga olmadığı belliydi. Normal bir kavga da bu derece kendini hırpalamazdı.

Onun ağlamasıyla bende ağlamaya başladım. Yanımda biri ağlayınca davanmıyordum hele bu kisi yakınımsa. Sarıbasanların bakışları üzerimizdeydi. Eslem de bu bakışlardan rahatsız olmalı ki onlara dönüp bağırmaya başladı.

"Ağlayan insan mı görmediniz. Ne bakıyorsunuz hödük gibi."

"Hödük mü?" Benim ağzımdan kaçan bu kelimeyle az önce ağlayan biz değilmişiz gibi gülme krizine girmeye başladık.

Bu Gökhan abi, Eslem ve benim aramda olan o sihirli kelimeydi. Bunu duyduğumuz da gülmekten ölürdük. Bundan önce Gökhan abi trafikte bir yunus polise hödük demişti. Tabi ki bunu sessiz söylemişti ama polis duymuştu. Asıl komik olansa Gökhan abi polisi erkek sanmasıydı. Polis önümüzü kesmiş kaskını çıkarmış kadın olduğunu görmüştük.

Gökhan abinin bir yüz ifadesi vardı acayip komikti. Kadın bana hakaret ettin deyip Gökhan abiden şikayetçi olmuştu. Bir gün falan nezarethanede kalmıştı. Babası gelince kendini açıklaması olanları anlatması acayip komikti. Evdekiler gülmese de bizim her şeye gülme potansiyelimiz olduğu için bunu da sihirli sözcük yapmış her kullandığımız da ya da duyduğumuzda gülüyorduk.

İşin daha komik ve iyi yanı polisle yani Nisan ablayla Gökhan abi şu an nişanlıydı. Bu olaydan sonra bir süre ikisi tesadüf üzeri karşılaşıp konuşmuşlardı. Gökhan abinin aldığı çiçekler, yaptığı özürler sonucu kafaları uyunca sevgili olmuşlardı.

Gülmelerimizi benim telefon sesim böldü.

Telefonumu cebimden çıkardım. Arayan Gökhan abiydi. Telefonu Eslem'e gösterdim. Mırın kırın etse de aç dedi.

"Alo Gökhan abi."

"Miray, Eslem senin yanında değil mi?"

"Evet abi benim yanımda." Dikkatim Eslem de olsa da diğerlerinin abi dediğimdeki bakışlarını hissediyordum.

"Neredesiniz siz güzelim? Eslem'i almaya geleceğim."

Telefonu kulağımdan çekip Eslem'e döndüm.

"Gelmek istiyor gelsin mi?"

"Gelsin de yüzleşelim."

Telefonu kulağıma geri koydum.

"Ben sana konum atarım abi."

"Tamam güzelim. Dikkatli olun." Ve telefonu kapatmıştık.

"Geliyor mu?"

"Geliyor."

Ortam yine ciddileşmişti. Eslem yanındaki bim poşetinden bana süt uzattı. En sevdiğim sade sütten almıştı. Gülümseyerek aldım ve içmeye başladım. Bu sıra da Eslem de sarıbasanlari inceliyordu.

"Ben Eslem. Miray'ın en en yakın arkadaşıyım. Bu yüzden bana alışsanız iyi olur. Beni sevmemiş olabilirsiniz bende size bayılmıyorum. Hele de benim kuzumu o evde nel-" ağzını kapatıp susturdum son dakika. Eslem'in çenesi kadar belalı şey yoktur. Bir açıldı mı herkesi zehirlemeye bayılır. Tabi ki hak eden birisine konuşuyorsa daha da zor tutulurdu.

"Sussana kızım." Gözüme dik dik bakıyordu.

Bir süre telefonlarla ilgilendik. Sonra Gökhan abinin sesiyle dikkatimizi çekti. Eslem'i inceliyordu. Sarıbasanları daha fark etmemişti.

"Eslem. Hadi kalk eve gidelim abiciğim."

Eslem bana bakış attı. Gideyim mi? Demekti bu. Gözümle onayladım. Evde gidip sorunlarını çözmeleri lazımdı.

"Tamam gidelim." Ayağa kalkıp hırkamı çıkardı.

"Sende kalsın."

"Salak bende kalsa sen donacaksın. Hasta olursun sonra sen."

"Bir şey olmaz sen giy yolunuz uzun sizin."

Gözüme emin misin der gibi bakıyordu. Yine gözümle onayladım. Bu sıra Gökhan abi benim sarıbasanlara bakıyordu. O bir şey sormadan konuşmaya başladım.

"Gökhan abi Eslem anlatmıştır benim ailem karışmış ya bunlarda abilerim."

Abilerim. Kabullendin mi?

Bilmiyorum ama ne dememi beklerdin.

Sarıbasanlara döndü. "Ben Gökhan. Eslem'in abisiyim. Miray'ında manevi abisiyim." Deyip bana göz kırpmıştı. Tebessüm ettim.

Kimseden bir karşılık beklemeden iyi geceler deyip gitmişlerdi. Onların ardından bizde eve gitmek için ayaklanmıştık.

Karşıdan karşıya geçecekken omuzlarıma bırakılan hırkayla kalakaldım. Arkamı dönüp baktığım da Demir bana bakmadan duruyordu. Kendisi kısa kolluyla duruyordu. Umursamadım ve hırkayı kollarıma geçirip giydim. Sonra tekrar önden yürümeye başlamıştık.

Tek fark benim yüzümde onların görmediği bir tebessümün olmasıydı.

Bölüm sonu.

Bu sefer cidden uzadı bu kadar uzatmazdım ama kesmek istemedim.

Bu bölüm birazcık Demir'e ısındık gibi valla çok tatlı sahneler yazasım geliyor ama daha zamanı var gibi.

Diğer bölüm Demir'in ağzından yazabilirim.

Diğer bölümde görüşmek üzereee

0.8'inci bölüme 25 vote 20 yorum

(Düzenlendi. 16.12.2024)

 

 

 

 

 

Bölüm : 16.12.2024 18:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...