
Dolunay annesinin kendisini battaniyeye sarıp kucağına almasıyla uykusu açılır. '' Annecim neler oluyor, nereye gidiyoruz ? Hiçbir şey göremiyorum.'' Annesi endişeyle merdivenlerden inerken . '' Önemli bir şey yok hayatım, ufak bir problem çıktı ama baban halledecektir. '' diyerek giderken önlerine yanan kalasın düşmesiyle annesi çığlık atıp sendeler. Kendisine koşarak gelen eşini görür.
Alina'nın önünde durur ve eşinde bir zarar görüp görmediğini kontrol eder.
'' Göktay ben iyiyim ama Dolunay çok fazla dumana maruz kaldı, buradan hemen çıkmalıyız. ''
Göktay kapıya çıkış yolunu tamamen buzla kaplayıp '' Buzum çok direnmez buradan hemen çıkalım. '' diyerek Alina'yla birlikte evden çıkarlar.
Alina dışarı çıktıklarında Dolunay'ı battaniyeden çıkarır ve onu kontrol eder. Dolunay biraz öksürür ardından kendisine gelip '' Annecim neler oluyor? ''Alina, Dolunay'ın iyi olduğunu görünce gülümser ve Dolunay'ın alnında öper. '' İyisin şükürler olsun. ''
Alina bakışlarını Dolunay'dan çeker ve yanan evi izleyen Göktay'a çevirir. '' Göktay , Kuzey nerede? '' Göktay umutsuzca başını olumsuz anlamda sallar ve : ''Kuzey'i içeride bulamadım . ''
Alina üzüntüyle '' Korktuğunda her zaman aynı yere saklanır. Onu hemen bulup getireceğim. '' diyerek Dolunay'ı Göktay'ın kucağına bırakır ve yanana evin içine koşarak girer. Göktay endişeyle yanan eve bakar. ''İçimde kötü bir his var gidip onları korumam gerekiyor. '' Göktay kucağındaki kızına bakar. '' Minik parlak ayım, ben annenle abini almaya gideceğim sen de güçlü bir kız olup bizi burada bekleyeceksin tamam mı ? '' diyerek kızını kucağından indirip ağacın yanına bırakır. Dolunay kucağındaki ayısına daha sıkı sarılır ve başını olumlu anlamda sallar. '' Ama yanıma çabuk gel olur mu ? Seni çok özlerim. '' diyerek gözleri dolu dolu bir şekilde babasına bakar. Göktay , kızının iki yanağından öper ve Dolunay'ın eline bir saat verir. '' Saat tam 5 'i gösterdiğinde yanında olmuş olacağım tamam mı? . '' der ve eşinin peşinden koşarak yanan eve girer. Dolunay kucağındaki ayıcığına sıkıca sarılır ve babasının kendisine verdiği saate bakar.
'' Üzülme Bay Pofuduk, babacığım her zaman verdiği sözleri tutar. Saat 8 olduğunda anneciğim ile birlikte yanımda olacaklar. ''
Dolunay saatin bir an önce 5 olması için sabırsızlanır ve gözlerini saatten ayırmadan bakar. Artık saat 04.55 olduğunda Dolunay ayıcığını ağacını yere bırakır ve ağaçtan güç alarak ayağa kalkar.
'' Bay Pofuduk saat 5 olduğunda ailem burada olacak, çok heyecanlıyım.''
Dolunay bir yandan eve bakar bir yandan ise saatin kaç olduğunu görmeye çalışır. Saat 04.59 olduğunda Bay Pofuduk'a döner ve heyecanla '' Bir dakika sonra hep birliket olacağız. '' diyerek gülümser. Dolunay saatler yaklaşırken saati yere bırakır ve heyecanla eve bakmaya başlar. Birinin üstüne atlamasıyla korkuyla gözlerini kapatır. Gözlerini açtığında ise bir alev duvarının içinde kaldığını görür. Alevlerin bitmesiyle gözlerini alevlerden yanmaya devam eden evine diker.
*******************
Arenada alevler yükselirken öğrenciler arasından sesler yükselmeye başlar. '' Eğitmenim Dolunay'ı kurtarın. '' Savaş gözlerini arenaya dikmiş bir şekilde öylece durur ve olanları izler. Masal 'ın , Savaş' ın kolundan tutmasıyla bakışlarını Savaş bakışlarını Masal'a çevirir. '' Eğitmenim bir şeyler yapmazsanız, Dolunay alevlerin arasında yanacak.'' Savaş bakışlarını Masal' dan çeker ve arenada alevler arasında kalan Dolunay'a çevirir. ''Dolunay'a hiçbir şey olmayacak.'' Masal kaşlarını çatar ve sitemkar bir şekilde : '' Arena alev aldı , nasıl bu kadar rahat olabiliyorsunuz ?! '' diyerek söylenir. Savaş, Masal'ın sözlerini duymazdan gelir ve Dolunay'a dikkat kesilir. Arenada alevler her yeri sarmış olsa da Dolunay' a küçücük bir ateş parçası bile dokunmuyordu. Dolunay alev çemberinin içinde kalmış bir şekilde öylece duruyordu ama Dolunay gücünü aktif etmediği için aurası parlamıyordu buna rağmen tek bir alev bile kendisine ulaşmamış ancak ona ulaşabilecek en yakın noktaya kadar alevler gelmişti.
Arenada alevlerin iyice yükselmesiyle birlikte öğrenciler Dolunay'ı kurtarmak için arenaya girmeye çalışıyorlardı ama her girmeyi denediklerinde arenanın büyülü çemberi yüzünden güçlerini kullanamıyor ve alevler yüzünden geri çekilmek zorunda kalıyolardı. Savaş gözlerini Dolunay ve Berk ' ten çekip bakışlarını seyirci koltukların arasında aurası parlayan siyah kapşonlu kişiyle göz göze gelir. Savaş göz göze geldiğinde kişinin kim olduğunu anlamasıyla kaşlarını çatar.Siyah kapşonlu kişi ayağa kalktığında aurası ile birlikte arenadaki alevlerde anında yok olur. Kuzey kapşonun bozduğu saçlarını düzeltir ve çıkışa doğru yürür.
Savaş bakışlarını tekrar arenaya çevirdiğinde öğrencilerin Dolunay'ın etrafında çember olduğunu görür. Savaş da arenaya girer ve öğrencileri geçerek Dolunay'ın yanına ulaşır. Dolunay'a doğru eğilir ve nefes alışverişlerini kontrol eder. Berk de Savaş 'ın yanına gelir ve '' Hocam gerçekten özür dilerim gücüme hakim olamadım. '' diyerek üzgün bakışlarla Savaş'a bakar. Savaş, Berk'in görmezden gelir ve arkasından bir kıza '' Revire haber ver gelip Dolunay ile ilgilensinler, Afra sen de revir gelesiye Dolunay'ın yanında ol. '' der. Kız arenadan koşarak çıkar ve revire gider o sırada Afra Dolunay 'ın yanına çömelir. Ellerini Dolunay'ın üzerinde tutar ve gücünü aktifleştirir. '' Ben gerçekten isteyerek yapmadım özür dilerim hocam. '' diyerek Savaş'ın dikkatini tekrar üzerine çekmeye çalışır. Savaş, Berk'e bakar ve '' Özür dilemen gereken kişi ben değilim Berk, arkadaşını zaten etkisiz hale getirdiğin halde gücünü kullanmaya devam ettin. ''
'' Hocam, gerçekten gücüm kontrolden çıktı ama söz arkadaşım içinde bu hatamı telafi edeceğim. '' Revirden gelen iki kişinin Dolunay'ı götürdüğünü görünce Berk'e döner ve '' Cezanı düşünüp daha sonra vereceğim. '' diyerek revir ile birlikte arenadan çıkar. Berk, Savaş'ın çıkmasıyla ve insanların dağılmasıyla birlikte : '' Alacağım ceza, verdiğim dersten etkili olamaz. '' diyerek sırıtır.
***********************
Savaş ofisine giderken Kuzey'i görmesiyle Kuzey'in yanına gider ve : '' Arkadaşlar biraz müsade edin bize. '' diyerek Kuzey 'in yanındaki arkadaşlarını uzaklaştırır. Kuzey'in arkadaşları gidince Kuzey'e döner.
'' Kuzey konuşmak ister misin ? ''
Kuzey kaşlarını çatar ve '' Ne hakkında? '' diyerek cevap verir.
'' Arenada olanlar hakkında. ''
Kuzey şaşırır ve'' Arenada ne olmuş ki ? '' diyerek cevap verir. Kuzey'in cevabıyla sırıtır.
'' Bilmemezliğe yatacaksın demek, öyle olsun ama bil ki Dolunay bugünkü arenada alevler içinde kalarak ağır bir hasar aldı. ''
Kuzey 'in şaşkın bakışları bir anda öfkeyle bakmaya başlayınca Savaş, Kuzey' in omzuna elini koyar ve kulağına doğru fısıldar : '' Kız kardeşini ziyaret etmelisin bence.'' der ve yanından uzaklaşır. Kuzey, Savaş'ın gittiğinden emin olmak için Savaş'ın arkasından bakar. Savaş gözden kaybolunca revire koşarak gitmeye başlar. Revirde baygın yatan Dolunay'ı görünce Dolunay 'ın yanına yaklaşır ve elinden tutar.
''Yemin ederim seni korumak için yaptım, sana asla zarar vermem. '' diyerek Dolunay'ın yüzünü okşar.
'' Sen benim kanımdansın, canımsın, biricik kız kardeşimsin. ''
İçeriye doktor girince Kuzey panikle Dolunay'ın elini bırakır ve doktorun yanına gider.
'' Ben çok iyi hissetmiyorum da bana bir ağrı kesici iğne yapabilir misiniz? ''
Doktor Hanım şaşırır : '' Kuzey'cim ilk defa bir şikayetle geldiğini görüyorum. Sen acıdan kıvransan da ilaç almazdın neler oldu sana böyle'' diyerek dolaptan iğne ve ağrı kesici ilacı çıkartır.
'' Bugün biraz fazla antreman yaptım da kendimi halsiz hissediyorum. '' diyerek Dolunay' ın yanındaki sedyeye oturup kolunu açar.
Doktor elindeki ağrı kesiciyi iğneye enjekte ettikten sonra Kuzey' e yaklaşır.
'' Elini yumruk yap ve hafif sık bakalım. '' der ve Kuzey'in koluna iğneyi yapar. Doktor gülümseyerek geri çekilir ve
'' Geçmiş olsun Kuzey'cim. ''
'' Dolunay'ı çok kötü görünüyor. Kendisine ne oldu? Durumu nedir? ''
Doktor gülümser ve '' Dolunay'ın durumu gayet iyi arenada ateş elementine sahip bir arkadaşı ile karşı karşıya gelmişler ama ne zehirlenme ne de hiçbir yanık izi yok. Dolunay çok güçlü bir kız sanırım yorgun düştüğü için bayılmış biraz dinlensin kendine gelecektir. ''
Kuzey kaşlarını çatar ve öfkeyle :''Bana durumu ağır demişlerdi her yeri yanık içindeymiş.''
Doktor ufak bir kahkaha atar ve :'' Dolunay alevlerin içinde çıktığı anda herkese Dolunay 'ın sadece baygın düştüğünü biliyordu. Kim dediyse büyük ihtimalle seni korkutmak istemiştir canım. '' diyerek odadan çıkar.
''Ben nasıl kanarım Savaş'ın oyununa Allah kahretsin, şimdi her şeyi duymuştur. '' diyerek sinirle sandalyeye tekme atar.
Savaş, Kuzey'in dediklerini duymasıyla keyiflenirken, ofisinin kapısı hızla açılıp duvara çarpmasıyla kaşlarını çatarak gelen kişiye bakar.
''Barlas, neler oluyor? ''
Barlas elindeki not tuttuğu defteri Savaş'ın masasına bırakır. Savaş defteri masadan alır ve Barlas 'ın notlarını okumaya başlar.
'' İblislerin yoğunlukta olduğu Kara Bölgedeki iblislerin güzergahında işler gittikçe karışıyor. Edindiğim bazı bilgilere göre bizim gibi element sahibi bir kızı oraya götürmüşler. Tahminlerime göre bizi kolayca alt edebilmek için kızın genetiğine bakarak zayıflıklarımızı bulmaya çalışabilirler. Hatta o kaçırılan kızın Akademiden biri olduğunu düşünüyorum ve bu teorimi güçlendiren, güncel olaylardan biri ise geçen Akademiye kolay bir şekilde iblis girmiş olması, girdiği zaman öğrencilerden birini kaçırmış olabilir.''
Savaş defteri açık bir şekilde masaya koyar ve '' Akademiden hiçbir öğrenci kaçırılmadı, kaçırılamaz. İblis alarmı sonrası gerekli sayımlar yapıldı, eksik bir öğrenci bulunmamakta. Ancak eğer güzergahta bizden birinin üstünde deneyler yapılıyorsa o kişiyi kurtarmalıyız o yüzden uzmanlardan bir ekip kur. Bu akşam güzergaha giderek kızı oradan kaçıracağız.''
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |