Öyle bir üşüyordum ki onun beni sonsuza dek terk etmiş olması ruhumu buz tutturmuştu sanki.
İçim yanıyordu. Dizginlenemeyen alevler içinde, cayır cayır.
Ruhum kalbime tezat buz gibiydi. İlmek ilmek ördüğü yasın merkezinde nöbet tutuyordu.
Onsuz bir daha aynı olmayacaktım, biliyordum. Hiç kimse olmayacaktı.
Usul usul yağan yağmurun altında, yeni kazılmış toprağının kokusu burnumda, adının yazılı olduğu musalla taşının önünde...
Birileri günlerdir ağlamaktan gözünde yaş kalmayan kadını zorla ayırmıştı toprağın üzerinden. Kendi matemimden sıyrılıp onu kimlerin, nereye götürdüğüne bakamamıştım bile.
Sonra herkesin yavaş yavaş gidişini hissetmiştim yanımdan geçerlerken.
Tek bir tanesi bile onlarla gitmeyi teklif etmemişti bana.
Hiçbirinde öyle bir cesaret yoktu.
Beni buradan ben istemedikçe alıp götürmeye kimsenin gücü yetmezdi.
Gözlerim çok acıyordu. Başım sanki kopacakmış gibi acıyordu ancak hiçbiri kalbimdeki ağrıyla boy ölçüşemezdi.
Ellerimi ilk kez toprağına değdirirken delicesine titriyorlardı.
Kaderde onun toprağına sarılıp ağlamak da varmış.
Ömrümde ilk kez onun sayesinde gülmüyor onun yokluğu yüzünden hıçkırarak ağlıyordum.
Hıçkırıklarım haykırışlara dönüştü. Eğer beni görüyorsa ağladığım için çok kızıyordu, biliyordum. Ağlamak derdime deva değildi ve onu geri getirmeyecekti ancak içimdeki zehirdi, akıyordu.
Bu zamana kadar kimsenin kötülüğünü istememiştim. Benim kalbimden yalnızca iyilik geçerdi. Kötülüğe çalışmazdı aklım. Herkes iyi olsun, mutlu olsun isterdim çünkü doğrusu buydu.
Ciğerime ateş düşürülüne kadardı o devir.
Çektiğim acı kalbimde ebediyete dek hakimiyet sürecekti artık.
Bir ölümle bir gecede büyümüştüm.
Ve bunun bedelini ödetecektim.
Benden onu alanlar, kara toprağa yoldaş edenler başlarını yastığa rahatça koyamayacaklardı. Onları bir kere değil bin kere öldürecektim.
Kendi ellerimle alevlerin içine atıp yanışlarını izleyecektim.
Benim kalbimin temiz yanı onunla birlikte bu toprağın altına gömülmüştü.
Onu benden aldıkları anda bir canavar yaratmışlardı.
Ve bu canavar önce onları mahvedecekti.
Sonra da geriye kalan herkesi.
Gün geceye dönerken omzumda bir el hissettim.
Biliyordum, herkes gitmişti ama o yerinden bir saniye bile kıpırdamamıştı.
Hep yaptığı gibi arkamı kollamıştı.
O artık benimle değildi belki ama omzumdaki elin varlığı sayesinde yapayalnız da değildim.
Sağ elimi toprağın üzerinden ayırıp omzumdaki elin üstüne koydum.
Bugünden itibaren bu hiç dinmeyecek acıya ve hayata karşı yalnızca ikimizdik.
Bu savaşı ya kazanacaktık ya da onların da kaybetmesini sağlayacaktık.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
2.54k Okunma |
151 Oy |
0 Takip |
11 Bölümlü Kitap |