Bütün gün karısının arkasından koşmuş, saatlerce dil döktükten sonra aynı odada kalmak için zor ikna etmişti.
Aziz Ağa, bir elini başının altına koymuş yatakta boylu boyunca uzanır bir pozisyonda yatıyordu. Neredeyse iki saattir karısının gönlünü almak için kasının banyodan çıkmasını bekliyordu, karısının ona hazırladığı tuzaktan habersiz..
Sabah karısıyla ne güzel hasret gidermeyi umarken Xêce Hanım yüzünden muradına ermediğiyle kalmamış, üstüne karısından trip yemişti.
Ne vardı canım azıcık hasret giderseydi?
“Ah ulan! Evren hep bana ters işliyor anasını satayım!” Yatakta kendi haline hayıflanırken nihayet küçük karısı banyodan çıkmıştı.
Öğlen mutfakta olanlardan sonra kaynanası bütün gün imada bulunmuş, bakışlarıyla küçümsemişti.
Gerçi hoş, kocasıyla ne yaptığı kimseyi ilgilendirmezdi ama yine de tüm bunlar kocasının arsızlığı yüzünden başına gelmişti.
Aziz Ağa karısını gördüğü anda ağzı açık kalmış zira karısının hep geldiği pijama takımlarının aksine, dizinin iki karış üstünde, saten, göğüs dekoltesinin sadece dantelleri olduğu, beyaz tenine uyumlu beyaz bir gecelikle görmeyi beklemiyordu.
Ayşe kocasının aç bakışlarını görmezden gelerek, makyaj masasının önüne geçip, tarağı alacakmış gibi yapıp bilerek yere düşürmüştü.
Tam kocasının karşısında ağır çekimde eğilip yerden tarağı alırken çaktırmadan kocasına baktı alttan.
Tam tahmin etiği gibi eğildiği için ortaya serilen göğüs dekoltesine, kocası koyulaşan bakışlarını eğildiği için ona görsel şöleni sunan beyaz gerdandaydı.
Kocasının yutmakta zorlandığını yarım kalmış adem almasından net bir şekilde anlamıştı.
Gülmemek için dudaklarını ısırıp yerden aldığı tarakla makyaj masasının karşına oturup ıslak saçlarını taramaya başladı.
Hala ıslak olan saçının uçlarından süzülen damlalar geceliğin göğüs kısmını ıslattığı için göğüs ucu ayan beyan ortadaydı.
Ayşe ise kocasının aç bakışları karşısında ağırdan alıp saçlarını taramaya devam etmişti.
Aziz ağa testosteron hormonu basıncını artırmış, vücudunu terlemeye başlamıştı.
Ona göre karısının farkında olmadan onu neredeyse kalp krizi geçirtecek durumuna getirmişti.
Damarlarında akan kanın basıncı artırdıkça kasıklarında ki hareketlilik, odanın aniden ısısını artırmıştı sanki. Üstündeki tişörtü bir hamlede kafasından çıkarıp odanın bir tarafına attı.
Kocasının kızaran yüzünü görünce zafer çığlığı atmamak için zor tutmuştu kendini.
“Ne oldu Aziz, bir şey mi oldu?” O kadar masum sormuştu ki neredeyse o kendine masum olduğuna inanacaktı.
Aziz Ağa bir eliyle yüzünü yerlerken, “Yanıyorum kadın, öyle böyle değil!” dedi.
“Haklısın dur ben pencereyi açayım.”
Pencereye doğru ilerlerken, Aziz Ağa birinin karısının bu şekilde görme ihtimaliyle yataktan fırlayıp onu durdurmuştu.
“Dur kadın bu halde ne penceresi?”
“Ama sen dedin sıcak diye, açmayayım mı pencereyi?”
Aziz Ağa kendi kendine mırıldandı.
Ayşe omuz silkip yatağın kendi tarafına gidip, yorganı kaldırıp içine girdi.
Aziz Ağa aniden kalktığı için kasıkları sızlarken, üstüne hiç bir şey olmamış gibi onu öylece bırakıp, uyuyan karısının arkasından baka kaldı.
Ayşe kocasının bakışlarını sırtında hissederken hiç bir şey olmamış gibi öylece uykuya hazırladı.
Yatağın diğer tarafı çöktüğünde kocasının nefesini ensesinde hissetmişti.
Aziz Ağan bu sefer elleri çıplak sırtında hissetmişti.
Ayşe yerine biraz daha sinerken, “Aşağıda ilaç vardı Fatma abla versin,” dedi.
Aziz ağanın sabır çekip elleri yorganın altından usulca kadının çıplak teninde gezintiye çıkarken, dudakları kadının boynunu talan etmeye başlamıştı çoktan.
Ayşe yatağın köşesine biraz daha kayarken, “Olmaz “demişti.
Aziz ağanın gözlerinde şimşekler çıkarken kadının omuzlarından tutup kendine çevirmişti.
Aziz Ağa, karısının o pişkin ses tonunu duyunca kapıya birkaç adım kala geri döndü. Gözleri büyümüştü, sinirle tutku karışımı bir parıltı vardı içinde.
“Evet soruyorum! Hem yak, hem söndürme... Bu nedir ya? Hem ateşi tutuştur, sonra ‘günah’ de! Günahsa senin işin bu, benimkisi mağduriyet!”
Ayşe yorganın altından başını çıkarıp göz kırptı. “Mağdur musun yani şimdi?”
“Ben şu an dini bütün bir zavallıyım!” dedi Aziz, göğsünü göstererek. “Kalbim hızlı, kasıklarım gergin, ahlakım çatallaşmış!”
Ayşe kendini gülmemek için zor tutarak yastığa gömüldü. Aziz Ağa banyoya yürümek üzere tekrar yöneldi ama bu kez dramatik adımlarla, başı hafif öne eğik, kolları iki yanda.
“Gidiyorum! Suyun altında günahımı yıkamaya! Allah da biliyor ki tek suçum... seni sevmekti!”
Kapıya vardığında durup geri döndü, bir elini kalbine koydu.
“Eğer sıcak sudan çıkamazsam... beni hatırla, olur mu kırlangıcım?”
Ayşe başını yastıktan kaldırıp mırıldandı.
“Sabunla kayıp düşersen dikkat et... düşüp bir yerini kırma da sonra yine bana dert olma!”
Aziz Ağa döndü, kapının eşiğinde durmuş, bakışları karısına kenetlenmişti. Gözlerinde önce bir şüphe, sonra pes etmiş bir adamın mağrur bakışı vardı.
“Ben zaten çoktan kırıldım kadın... Kalpten, akıldan, sabırdan... ama en çok da iffet sınavından!”
Bir elini kapıya yasladı, Shakespeare edasıyla iç geçirdi.
“Bu gece muradıma eremedim ama sabah olur da gusle niyetlenirsem... sebebi sen olacaksın! Bunu böyle bil!”
Kapıyı açtı, bir ayağını dışarı atarken arkasından gelen Ayşe’nin kahkahası odada yankılandı. Ardından Ayşe’nin neşeli sesi duyuldu.
“İyi de Aziz... su ısınmamıştı daha, yakma kendini!”
Aziz başını usulca kapının kenarına vurdu, içinden söylenerek uzaklaştı.
“Yanmaksa... ben zaten cayır cayır yanıyorum kadın... bu saatten sonra su değil, sen soğutsan da fayda etmez!”
Ayşe yastığa başını koyup gülümseyerek gözlerini kapattı.
“Bu gece de yine kalbime sarılıp yatacağım... belki rüyada görürüm, kim bilir!”
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
31.94k Okunma |
2.25k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |