56. Bölüm

38. Bölüm(28 ekim)

Avin Mirza
avinmirza12

İYİ OKUMALAR❅

 

Şairine kavuşmayı bekleyen bir mısraydı onların sevdası.

Ayrılık yazılmıştı alınlarına, ama kader kalemi henüz bitirmemişti o hikâyeyi.

Adamın yüreği yuvaydı, kadınınsa kanadı kırık.

 

Ayşe elinde ki çubuğa saatlerdir bakıyordu inanmamak, inanmaktan daha kolaydı.

 

Kaynanasına hırsına kurban gitmiş daha varlığından kaybettiği gün haberdar olduğu evladının sızı yüreğindeyken doktorların imkansız dediği rabbimin armağanı rahminde can

Bulmuştu.

 

Gözlerinden süzülen yaşlar karnına düştü;

sanki her biri bir dua, her biri bir teşekkür gibiydi.

 

Elleri usulca kaynına giderken giderken geçmişin derinlerine kaybolmuştu zihni.

 

──✧❅✦❅✧──────❅•

 

Geçmiş:

 

Hasta ziyaretine geldiklerine geldikleri eve ayak basar basmaz Ayşe'nin yüreği sıkışmıştı sanki ayakları geri ,geri gidiyordu.

 

Normalde hiç bir yere kendini götürmeyen kaynanası bu gün onunla gelmesi için ısrar etmişti aslında mutlu olmuştu ilk kez Xece hanım onu bir hizmetçi gibi görmek yerine gelin gibi yanında getirmişti.

 

Lakin bilmediği Xece hanım başka planlarının olmasıydı. Oturduklarından beri kadınların aşağılayan ezici bakışları altında rahatsızca kıpırdandı.

 

Hayatında ilk kez gördükğü kadınların bakışları tuhafına gitti.

 

Xece hanımın sürek sanki düğüne gidermiş gibi süslenen kızı övmeside cabasıydı.

 

""Maşallah Zuhal de pek bi güzelleşmiş, maşallah... Duyduğuma göre tahsilini de bitirmiş bu sene," dedi Xece Hanım, dudaklarının kenarında tatlıymış gibi duran ama içinde zehir gizleyen bir gülümsemeyle.

 

Kadınların bazıları başlarını sallayıp onayladı, bazılarıysa göz ucuyla Ayşe'ye baktı.

Sanki ortada konuşulmayan bir şey vardı, ama herkes biliyordu.

Herkes, bir tek Ayşe hariç...

 

Ayşe tepsiyi dizlerinin üstünde sıkıca kavradı.

Ellerinin titrediğini hissetti ama kaynanasının yanında belli etmemeye çalıştı.

"Ne kadar da güzel kız," dedi usulca, saf bir gülümsemeyle. "Allah bahtını da yüzü gibi açık etsin."

 

Ayşe kahvesini yeni eline almıştı. İncecik fincanın kenarında titreyen parmakları, içindeki huzursuzluğu ele veriyordu.

 

Tam bir yudum alacaktı ki, Xece Hanım dudaklarının kenarına yapıştırdığı o zehirli gülümsemeyle söze girdi:

 

"Aziz ağaya da böylesi yaraşır vallahi," dedi, sesi odadaki her kulağa değecek kadar yüksekti.

 

"Sonuçta ağa dediğin yanına maraba değil, şanını soyunu hakkıyla sürdürecek kadın almalı."

 

Bir anlığına her şey sustu.

Sadece duvardaki saat "tik tak" diye işliyor, o ses Ayşe'nin kalbine çivi gibi saplanıyordu.

 

Fincan elinden kaydı, tabakla birlikte sehpaya çarptı. Kahve sıçradı, oysa hiçbir kadın bu sesi duymadı.

Çünkü herkes Xece Hanım'ın ne dediğini anlamıştı.

Herkes, bir tek Ayşe hariçti.

 

Xece Hanım'ın gözleri kısa bir an için onun gözleriyle buluştu. O bakışta öyle bir soğukluk vardı ki, Ayşe'nin içini buz tuttu.

 

Elinden düşen fincanın içindeki kahve tenine değip yakarken, Xece Hanım'ın sözleri yüreğini daha çok kavurmuştu.

 

Kuma.

 

Sevdiği adamın gelini olacak kızın kahvesini mi içmişti yani?

Kahvesini içtiği kadına kendi elleriyle kocasını mı verecekti?

 

O anda boğazına düğümlenen acı, yutkunmasını bile engelledi.

Gözleri bulanıklaştı, dudakları titredi.

Kadınlar fısıldaşıyor, uğultular odada yankılanıyordu ama Ayşe artık hiçbirini duymuyordu.

Sadece kalbinin çarpışını... o delice ritmi.

 

Bir adım atmak istedi ama ayakları sanki toprağa kök salmıştı.

Sonra birden ayağa kalktı; gözleri hiçbir şeyi seçmeden kapıya yöneldi.

Kadınların şaşkın bakışları arasında sendeleyerek çıktı odadan.

Nefesi kesik kesikti, boğazından "Rabbim..." diye bir fısıltı döküldü.

 

Merdivenlere vardığında elini korkuluğa attı.

Dünya dönüyordu.

Sanki altından zemin kayıyor, yüreğiyle birlikte bütün benliği boşluğa düşüyordu.

Dizleri çözüldü, kendini zor tutabildi.

 

O anda uzaklardan bir uğultu duyuldu.

 

Aziz ağa Annesinin oyununu öğrendiği gibi geldikleri konağı basmıştı.

 

Sevdiği kadın neredeyse dokunsan yere yıkılacakmış gibi güçsüzce tutunuyordu taş ravzaları.

 

Dudakları titremişti sevdiği kadını o halde görünce sanki yanında olduğunu hissettirmek istermiş gibi:

"Kırlangıç"o kadar içten sahiplenici söylenmişti ki.

 

Bir kaç büyük adımda sevdiğinin yanına varmış tuttuğu gibi kollarına almıştı onun gelişiyle. Herkes avluya çıkarken .

 

Aziz Ağa'nın keskin bakışları üst kattaki Xece hanımı buldu.

 

""Ne o, Aziz Ağa?" dedi Xece Hanım, dudaklarının kenarında ince bir tebessümle.

"Yeni kadını görmeye mi geldin yoksa daha şimdiden karını teskin mi ediyorsun... kuma için?"

 

Sesi öyle sakindi ki, o sakinliğin içinde buz gibi bir zehir gizliydi.

Avluda çıt çıkmadı.

Kadınlar nefesini tuttu, gözler Ayşe'yle Aziz'in üzerindeydi.

 

Ayşe'nin başı Aziz'in göğsüne yaslanmıştı.

Kollarında sığınak bulmuş gibiydi.

Aziz başını kaldırıp annesine baktığında, bakışları bir hançer gibi saplandı.

 

"Ben buraya sadece bir tek kadın için geldim," dedi, sesi gür ama titremeyen bir kararlılıkla.

"O da uğruna öleceğim kadındır."

 

Ayşe'yi kollarında biraz daha sıktı.

 

"Benim tek karım, elini tuttuğum... kollarımda taşıdığım bu kadındır."

 

O an herkes sustu.

Xece Hanım'ın yüzündeki renk çekildi, ama dudaklarındaki sahte tebessüm donup kaldı.

Sanki kendi kurduğu oyunun altında kalan o olmuştu.

 

Sevdiği göğüsüne sığınan kadının elinden tutup oradan çıkarmıştı Aziz ağa...

 

──✧❅✦❅✧──────❅•

 

Günümüz :

 

Elindeki çubuğu yeniden poşete koyup çekmecenin el altına sakladıktan sonra Ayşe derin bir nefes alıp banyodan çıktı.

 

Odaya yönelmişti ki birden durdu.

Gözleri, koltuğun üzerindeki elbiseye takılı kaldı.

 

Parmak uçlarıyla ipek kumaşa dokunduğunda, kalbi sanki yerinden oynamıştı.

O ipek dokunun altında Aziz'in sessiz sevgisi, fark edişi ince düşüncesi gizliydi.

 

Yutkundu.

Aziz'in o "beğenmedim" deyişinde aslında neyi fark ettiğini düşündü.

Oysa o elbiseden yalnızca pahalı olduğu için vazgeçmişti...

Ama o, Ayşe'nin gözlerinden beğenisini okumuştu.

 

Tam o anda beline dolanan kollarla irkildi Ayşe.

İlk sevdiğinin kokusu sardı her yanını.

 

Tenine sinen sıcak nefesle kalbi yerinden fırlayacak gibiydi.

Aziz'in göğsü sırtına dayanmış, nefesi ensesinde gezinirken Ayşe'nin bütün bedeni titredi.

 

"Sevmek, ezberini bilmekti..." dedi Aziz, sesi alçak ama gülümseyişle doluydu.

Ayşe'nin dudakları aralandı, cevap vermek istedi ama boğazına düğümlenen his izin vermedi.

Sadece başını eğip gözlerini kapadı.

 

Aziz Ağa'nın dudakları sevdiği kadının boynunu keşfetmeye başladığında, elleri usulca Ayşe'nin karnının üzerinde durdu.

Ayşe, ellerinin üstüne kendi ellerini koydu...

İçten içe şükretti.

 

Aziz Ağa ise, her şeyden habersiz, Rabbine bir kez daha yalvarmıştı...

Sevdiği kadına benzeyen bir can nasip etmesi için.

 

Oysa sevdiği kadın, yarın hayatının en güzel haberini verecekti.

 

Aziz ağa nefesi kadının kulağına doğru üflerkek

Şevkle fısıldadı kulağına doğru:

 

"Özledim kadın seni"

 

Bu istiraf kadının tenini kavururken aynı istekle kocasına dönmesine sebep olmuştu Ayşe'nin parmak uçlarından yükselip kocasının dudaklarına kapandı çölde susuz kalmış bir Bedevi gibi .

 

Aziz Ağa'nın dili kadının dudaklarının arasından sızıp kadının dudaklarına ahenk içinde dansa tutuşmuştu .

 

Kadının kor gibi yanan teni kadının sıcak elleriyle her milimiyle ezber tutuyordu.

 

Üstlerinde ki her kumaş parçası fazlalıktan ibaret kalıyordu.

 

Dışarıda çekinken duran kadın kocasının teninde özgürleşiyordu.

 

Saniselerler içinde ayrılan dudaklarler tekrar aynı doyumsuzlukta buluştu.

 

Aziz Ağa'nın elleri karısının kalçasına geldiğinde iki yarından tutup kucağınına alırken Ayşe anında bacakların kocasının beline dolamıştı başını geriye atıp kocasının kasıklarına doğru ihtiyaçla kendini bastırırken .

 

"Azizz "

Dudaklarından kaçan inilti Aziz ağa sevdiği kadınla beraber yatağa doğru ilerleyip onu yatağın üstüne bırakıp üstünü çıkarmaya başladığında. Eli tam kemerine gitmişti ki .

 

Karısının küçük elleri kemerin tokasını tutup.

 

"Ben yapmak istiyorum" bu istek kırılma noktasıydı Aziz ağa için karısının yatakta gün geçtikçe daha cesur bir kadına bürünüyordu.

 

Ayşe kocasının önünde ki şişliği görünce duduklarını ısırmıştı.

 

Ayşe'nin parmakları Aziz Ağa'nın kemerini çözerken titriyordu ama bu titreme korkudan değil içindeki alev alev yanan arzudan geliyordu.

 

Kemerin tokası çözülürken çıkan keskin metalik ses odanın sessizliğinde bir kıvılcım gibi yankılandı ikisinin solukları hızlanmıştı.

 

Ayşe, kemerin son halkasını çekip pantolonu aşağı indirirken Aziz'in sertliği gözler önüne serildi; bu görüntü Ayşe'nin dudaklarını daha çok ısırmasınaiçindeki açlığın kontrolden çıkmasına neden oldu.

 

Aziz'in gözleri Ayşe'nin yüzünde kilitlenmişti;

Gözlerinde alışığın dışında gördüğü başka bir kadın vardı cesur ve davetkar bu Aziz'in kanını kaynatıyordu.

 

Eğilip kadının ısırdığı dudakları sertçe öperken

"Kadın, beni mahvediyorsun," diye hırladı Aziz, sesi kalın neredeyse hayvansı bir tonda.

 

Ayşe'nin bacakları, Aziz'in beline sımsıkı dolanmış bedenleri birbirine yapışmıştı; aralarındaki mesafe sadece tenlerinin sıcaklığıyla ölçülüyordu.

 

Tek eliyle kadının ince biletlerini başının üstünde tutarken diğer elli kadının tenine hükmediyordu.

 

Diğer eli Ayşe'nin tenine hükmediyordu; ipek elbisenin eteğini sıyırıp yukarı kaldırırken parmakları onun iç uyluklarında gezindi yavaşça ama kararlı bir şekilde nemli sıcaklığına ulaştı.

 

Ayşe'nin nefesi kesildi, kalçaları Aziz'in eline doğru yükseldi, bir inilti dudaklarından kaçtı:

 

"Aziz... Durmaa."

 

Aziz'in boğazından derin bir homurtu yükseldi, ama dudakları Ayşe'nin kulağına eğildi.

 

" Tenin benim miladım kadın" diye mırıldandı nefesi teninde dans ederken.

 

Parmakları,Ayşe'nin hassas noktasını keşfederken yavaş dairesel hareketlerle onu okşadı.

 

Ayşe'nin iniltileri odayı doldurdu göğsü inip kalkıyordu; her nefeste,..

Aziz'in dokunuşlarına teslim oluyordu.

 

Aziz Ayşe'nin bileklerini bırakıp ellerini onun kalçalarına kaydırdı onu kendine daha sıkı bastırırken:

 

"Seni böyle hissetmek... kalbimi durduruyor," diye fısıldadı sesi aşk ve tutkuyla tutkuyla harman olmuş sesi titriyordu.

 

Ayşe, Aziz'in gömleğini yırtarcasına sıyırıp attı; çıplak göğsüne dokunduğunda, kaslarının sertliği ve terle parlayan teni avuçlarını yaktı.

 

Parmakları Aziz'in sırtında gezindi tırnakları deriyi gecenin hatıralarını nakşederken:

 

"Sana ait kıl beni tenim tenin olsun"

 

diye mırıldandı Ayşe gözleri Aziz'in gözlerinde kilitlenmişti.

 

Aziz'in elleri, Ayşe'nin ipek elbisesinin eteğini aceleyle sıyırdı; kumaş, teninde kayarken serin bir his bıraksa da.

Aziz'in avuçlarının yakıcı teması her şeyi gölgede bırakıyordu.

 

Parmakları Ayşe'nin iç uyluklarında gezindi, yavaşça ama kararlı bir şekilde onun nemli sıcaklığına ulaştı.

 

Ayşe'nin nefesi kesildi, kalçaları istemsizce Aziz'in eline doğru yükseldi, bir inilti dudaklarından kaçtı:

 

"Aziz... dayanamıyorum."

 

Aziz, bu yalvarışla birlikte gözlerini kapadı sanki kendini tutmak için son bir çaba sarf ediyordu.

 

Ama Ayşe'nin sesi onun içindeki zincirleri koparmıştı.

 

Dudakları Ayşe'nin boynuna gömüldü; dişleri tenini hafifçe ısırırken, diliyle o noktayı okşuyordu. Her ısırık, her yalama, , Aziz'in boğazından derin bir homurtu yükseldi.

 

"Özledim seni... her zerresini," diye fısıldadı Aziz, sesi tutkudan titriyordu. Ayşe, bu sözlerle birlikte parmak uçlarında yükseldi.

 

Aziz'in boynuna sarılıp dudaklarını onun dudaklarına gömdü.

 

Öpücük, açgözlü ve vahşiydi; dilleri, birbirine dolanırken, sanki birbirlerini yutmak ister gibiydi.

 

Ayşe'nin elleri Aziz'in sırtından aşağı kaydı pantolonunu tamamen indirip onun sertliğini avuçladı. Yavaşça ama kararlı bir şekilde okşarken, Aziz'in nefesi hızlandı, gözleri karardı. "bunu yaparsan Ne yatağa nede dört duvara sığarız" diye mırıldandı ama cümlesini tamamlayamadı; Ayşe'nin parmakları, onu çıldırttı.

 

Aziz son iradeside kırılmış acıtmayacak bir şekilde ensesinden tutup Onu yatağa yatırdığında bir an durup ona baktı; Ayşe'nin saçları yastığa dağılmış göğsü hızla inip kalkıyor gözleri arzudan yanıyordu. "Sen... bir ateşsin," dedi Aziz sesi boğuk.

 

Ayşe'nin elbisesini tamamen sıyırıp attı; artık aralarında hiçbir engel yoktu. Aziz, Ayşe'nin bacaklarını ayırdı, parmakları tekrar hassas noktasını bulduğunda Ayşe'nin bedeni kasıldı.

 

Yavaş, dairesel hareketlerle onu okşarken, Ayşe'nin iniltileri odayı doldurdu; her ses Aziz'in içindeki ateşi körüklüyordu.

"Lütfen... şimdi Azizz" diye yalvardı Ayşe sesi kırık ihtiyaçla dolu.

 

Aziz kendini Ayşe'nin girişine konumlandırdı; sertliği onun ıslaklığına değdiğinde ikisi de nefeslerini tuttu.

 

Yavaşça içeri girdi, Ayşe'nin duvarları onu sıkıca sararken her santim, ikisini de titreten bir hazla doluydu.

 

Ayşe'nin dudaklarından bir çığlık kaçtı; zevkle karışık bir sancı ama hemen ardından gelen yoğun bir tatminle bedeni teslim oldu. Aziz tamamen içeri girdiğinde bir an durdu göz ,göze geldiler...

 

Ayşe'nin gözlerinde saf bir teslimiyet, Aziz'inkilerde ise vahşi bir tutku vardı. :

"Seni hissediyorum... her yerimde," diye fısıldadı Ayşe sesi titrerken.

Aziz yavaşça hareket etmeye başladı; her itiş, Ayşe'nin içinde bir yangın gibi yayılıyordu.

 

Tenlerinin çarpışması, odada yankılanan ıslak sesler nefesleri ve iniltileriyle birleşti.

Ayşe'nin bacakları, Aziz'in beline daha sıkı dolandı onu derine çekmek istercesine.

 

Aziz'in ritmi hızlandı, her vuruş daha güçlü daha talepkar; sanki yılların özlemini sevgisini ve tutkusunu boşaltıyordu.

 

Ayşe'nin elleri, Aziz'in kalçalarına indi, onu yönlendirirken kendi kalçalarını kaldırıyor ritmi hızlandırıyordu. "Daha hızlı... lütfen" diye inledi Ayşe sesi boğuk çaresiz.

 

Aziz'in dudakları Ayşe'nin göğsüne indi; meme uçlarını emerken diliyle onları uyarıyordu.

 

Ayşe'nin bedeni bu çift taraflı hazla sarsılıyordu; klitorisi Aziz'in penisine sürtünürken zevk dalgaları onu ele geçiriyordu.

 

Aziz'in hareketleri vahşileşti; her itiş Ayşe'nin içinde bir fırtına koparıyordu. Ayşe'nin bedeni kasıldı, orgazm yaklaşırken tırnakları Aziz'in sırtına gömüldü tenini çizdi.

 

"Aziz... geliyorum!" diye haykırdı bedenini sarsan dalgalarla, zevkin doruğuna ulaştı.

 

Aziz, bu anla birlikte kendi sınırına geldi; derin bir homurtuyla, sıcaklığı Ayşe'nin içine dolarken ikisi de titredi.

 

Bedenleri, terle sırılsıklam, birbirine yapışmış halde yattı. Aziz, Ayşe'nin alnına bir öpücük kondurdu, parmakları saçlarında gezinirken.

 

"Sanırım sana doymak mümkün değil" diye fısıldadı sesi yumuşak ama dolu dolu.

 

Ayşe, gözlerini açtı, Aziz'in yüzüne bakarken dudaklarında bir gülümseme belirdi. "sen doyumsuz bir adam mı oldun acaba" diye mırıldandı sesi hâlâ hazdan titriyordu.

 

Aziz ağa başını iki yana sallayıp tekrar karısını altına aldığında .

 

"Konu sen olunca asla"

 

☾࿇࿇☾࿇࿇☾࿇࿇☾࿇࿇☾࿇

Bölüm : 28.10.2025 23:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...