
Not :arkadaşlar sürgün sevdam hikayesinede bir göz atar mısınız bu arada ben bir karar aldım ailem olarak size danışmak istiyorum bir kitap yayınlıycam ve bu kitapta bir çok yazarın bir tanıtımı olacak hem yeni yazarlarımız büyüsün hem siz fikir sahibi olun çünkü bir çok yeni yazarın desteği ihtiyacı var .
İstgram:@penumbra36/@avin.elif
İyi okumalar....
~~~8.Bölüm~~~~
Ayşe yerinden rahatsızca kıpırdandı o hareket ettikçe sanki etinden parçalar koparıyorlarmış gibiydiydi.
Başıyla etrafına bakındı burası ne bir hastane odasına nede evinin küflü iz kokan duvarlarına başlıca zenginlik temsil ediyordu ne dişim var burda veya nasıl geldim diye geçirdi içinden sonra gözlerini yumdu biraz düşündü .
"Tabi ya Azîz abi getirdi beni buraya ama neresi ki burası "
Kafasını sağ tarafa çevirdiğinde kocaman bir pencere ve kocaman bir avluyu gösteriyordu.
Yerinden usulca kalkıp pencereye doğru yavaş bir şekilde ilerliyordu gün daha yeni doğuyordu güneşin günün en güzel ışıkları pencereye daha sonra yüzüne vuruyordu.
Pencerenin camına yasladı küçük avucunu güneşi hapsetmek istermişcesine.
"Kırlangıç"
Ayşe duyduğu hitapla yüzünde güller açtı.
Bir rivayete göre kırlangıç ve Güneşin aslında çok iyi dost olduklarını söylenir.
Kırlanğıçların mefsimi geldiğinde Güneş Güneş hasretinden erkenden doğarmış am gün gelip göç vakti çattığında yası başlar doğmamak için direnirmiş .
Aziz ağa içinde küçük kız artık onun kırlangıçıydı .
Yüzüne dünyanın yedi harikasını kıskandıracak bir gülüşle genç adama döndü.
"Aziz abi sen mi? beni kurtardın."
Genç adam bu duyduğu cümlede tek dikkat ettiği kurtardın kelimesiydi .
Oysa evlat canı yandığında ilk annesine koşmaz mıydı?
Anneler çocuklarını gözünden sakınmaz mıydı?
Hayatın adalet terazisinde hep zalimler mi ağır basıcaktı mahsumlar ezilecek hor görülecekti .
Ama Azîz ağa buna izin vermeyecek kızı zalimlere kurban etmeyecekti bu sefer olmayacaktı masumlar kazanacaktı.
Hemen kızın yanına gidip kolundan tuttuğu gibi tekrar yatağına geri götürdü tabi bu sırada kızı azarlamayıda ihmal etmedi doğrusu.
"Ah be bücür ben sana kalkma dedikçe inadımamı kalkıyorsun anlamadım yaw"
Ayşe dudaklarını büzüp genç adama masum bir bakış attı .
"Ama abi ne yapayım sıkılıyorum hem baksana güneş ne güzel doğdu "
Pencereye bakıp söylendi.
Aziz'de aynı şekilde pencereye bakıp iç çekti.
"Her doğan güneş kederli bir kader getiriyor aslında "
Bunu fısıltı şeklinde dile getirmişti.içini keder basmıştı yine aslında o keder hiç geçmiyordu ona göre karısı çocuk olabilirdi belki ama onun içinde de daha büyümemiş bir çocuk saklıydı.
Küçük yaştan bu yana hep ağa olacaksın ona uygun davran insanlarla arada mesafe olsun onlar çalışan sen ağasın diye diye onu istedikleri kalıba sokmaya çalışmıştı .
Bir gün sokakta çocuklar salçalı ekmek yiyip oynarken canı çekmiş oda çalışanlara zorlana yaptırmış sokağa çıkıp aralarına karışmıştı belkide hayatta geçirdiği tek mutlu andı .
Ama kısa sürmüş işte her mutluluğu gibi babaannesi onu sokakta gördüğü gibi bütün çocukların içinde yüzüne tokatı indirmiş kolundan tutuğu gibi kilere attırmıştı bununla kalmamış ona salçalı ekmek yapan çalışanı o kadar yalvarışına rağmen kovmuştu.
Geçmiş gözlerinin önünde yeniden canlandı . Her şeye rağmen iyi bir insan kalacaktı onlara inat.
"Abi ne dedin anlamadım."
Aziz kızın sesiyle ona döndü .
"Hım boşver bücür yat dinlen sen "
Ayşe huysuzlaşıp
"Ama abi ne yapayım yat yat uykum yok artık "
"Tamam o zaman yemek yiyelim sonra sana anlatmam gereken birşey var tamam"
Aziz artık kızla konuşup ona herşeyi anlatmalıydı .Ayşe bakışlarını ellerine indirip sessizce
"Abi birşey soracağım sana ama kızma tamam "
Genç adam kıza bakıp yüzünde şefkat barındıran bir ifadeyle başını salladı.
Kız bulutlu göz bebeklerini kaldırıp genç adama dikti .
"Abi.i anam bana vurunca neden vurduğu yerler değilde"
Gözünden bir damla yaş aktı gitti boynundan aşağı o bir damla yaş Aziz'i sanki fırat'ta boğulmuş gibiydi .
Kız elleri kalbinin üstüne getirdi bu sefer göz yaşları sicim sicim akmaya başladı .
"Burası daha çok ağrıyor abi hani yanlışlıkla ateşe dokunursun ya ondan bile daha çok yanıyor "
Aziz diyecek birşey bulamıyordu o an ona doğru gelen tek şeyi yapıp kızı tuttuğu gibi başını göğsüne koydu.
"Keşke bütün dertlerini rabbim bana verse çektiğin bütün acıları ben çeksem"
Ayşe geç adamdan ayrılıp elbisenin kollarıyla göz yaşlarını sildi sonra kesik kesik konuşmaya başladı
"Öyle deme Aziz abi sonra senin canın yanında ben daha çok üzülürüm"
Aziz kızın bu halde bile onun iyiliğini düşünmesi onu çok mutlu etti.
Ellerini uzatıp kızın buruna ufak bir fiske vurdu.
"Hem bir daha ağlama ağlayınca aynı çirkin ördek yavrusuna benziyorsun görsen kendini karşıdan bir daha ağlamazdın"
Ayşe iki kolunu göğsünden bağlayıp başını küskün bir edayla diğer tarafa çevirip omuz silkti .
"Ama hep sen benle dalga geçiyorsun küstüm ben senle"
Aziz tek kaşını kaldırıp .
"Öyle mi tüh bende sen yersin diye çok güzel bir şey getirmiştim oysa ki"
Ayşe merakına yenik düşmek istemese bile işte merak cazip geliyor değildi çaktırmadan genç adama bakıp.
"Ne getirdin "
"Küsmedin mi sen vazgeçtim bende"
Ayşe hemen yeriden Kalkıp Aziz'in kolunu tuttu .
"Yok abi vallah şaka yaptım ne aldın sen "
Aziz kızın bu haline hayran bırakacak bir gülüş sundu.
"Tamam otur yerinde fazla hareket etme hem daha iyileşmedin daha"
Kızın iki kolundan tutup yerine oturdu sonra elini iç cebine atıp içinden iki çikolata çıkardı ve kıza uzattı.
Ayşe hevesle hemen çikolataları aldı
bir çok arkadaşının elinde görmüş canı çekmişti lakin hiç bir zaman tatdamamıştı yemeğe bile kıyamadı.
Aziz kızın bu halini görünce
"Ne oldu bücür niye yemiyorsun sana aldım ben onları"
Kız derin bir iç çekip
"Abi bir kere arkadaşımda gördüm canım çok çekti biliyormusun birazcık istedim ama çok utandım isteyince ama o git baban ,annen alsın dedi olar bana almazdı ki paramız yoktu"
Sonra başını kaldırıp zeytin karası gözlere dikti bakışlarını.
"Sonra yediği kağıdı yere attı bende."
Utandı ama yinede sözlerine devam etti .
"Bende gidip kağıdı aldım abi belki biraz kalmıştır diye ama yoktu toprak tadı geldi abi azıma hani arkadaşım yere atmıştı ya ondan"
Aziz kızın yüzünü avuçladı baş parmağıyla usulca yanağını sevdi .
"Budan sonra bütün çikolatalarını ben alacağım oldumu ama sende söz ver bir daha kimsenin senin böyle üzülmesine izin vermeyecek canın ne çekerse bana söyleyeceksin tamam mı"
"Tamam söz ama abi anamla ,babam"
Konuşmanın tam zamanı diye geçirdi içinden Aziz ağa.
"Bak bücür sana şimdi birşey söyleceğim ama sözümü kesme tamam"
"Tamam abi"tatlı bir sesle cevap verdi küçük kız.
"Şimdi kırlangıç benim bizim bu akşam nikahımız kıyılıcak tamam mı"
Kız anlamaz gözlerle Aziz'e baktı ilk ilk onu sonra kendini gösterdi parmaklarıyla
"Nasıl abi yani şimdi biz karı kocamı olacağız"
"Herkes öyle bilecek ama öyle olmayacak başka türlü seni koruyamıyorum kırlangıç ne zaman arkamı dönsem kanatlarını kırıyorlar"
"Gelin mi olacağım şimdi mahalledeki filiz abla gibi "
"Şimdi nikah yapacağız sen okuyacaksın"
Ellerini tutup avcunu okşadı usulca şefkatle ,incitmekten korkar gibi .
"Bu eller hak ettiği gibi kalem tutacak özgür olacaksın tıpkı bir kırlangıç gibi"
Ayşe'nin boğazları düğümlendi
"Abi izin vermezler ki anama ,babama kim bakacak ben çalışmassam aç kalırlar "
Bu halde bile o vicdansızları düşünüyordu kalbi kırık kanatları kül olmuş bir kırlangıç misali hala çırpınıyordu yüreği ona prangalar bağlayan kalbi kömür karası olmuş insanlar için.
"Bazen özgürlük için gaddar olmak lazım kırlangıç ateşte yanıp kül olduktan sonra dirilsen ne fayda"
"Abi onlar annemle ,babam canımı yaktılar ama belki pişman olmuşlardır olamaz mı Aziz abi hem belki benim suçumdur."
" Çocuk olmak bizim suçumuz değildir kırlangıç yara açmak yaralarımızdan öpmeliler "
Kız sıkıca sarıldı gelecekteki kocasına sıkıca.
"Beni niye sevmiyorlar abi ben ne yaptım ki onlara"
Kızın başının üstünden öptü Aziz ağa.
" Paslı yüreği merhamet işlenmez kırlangıç"
Kızı yatırıp odadan çıktı ve aşağıda kahvaltı yapan ailesinin yanına gitti.
"Ooo Aziz ağam karını bırakıp gelebildin"
Bunu diyen babasıydı Aziz'in genç adam yerine oturup babasına manidar bir bakış attı.
"Hiç değilse ben evim dediğim yerden geldim ya sen Ali ağa tahtil nasıldı"
Adam bozulmuş bir ifadeyle karısına baktı kesin o söylemişti nerde olduğunu.
"Ah Xece hanım sen yetmedin şimdi oğlumumu bana karşı dolduruyorsun"
Kadın keyifle çayından bir yudum için kocasına döndü.
"Madem demeye yüzün yok o yoldan gitmeyeceksin ,ha gittin diyelim mertçe kabul edeceksin "
Ali ağanın masanın üstündeki eli yumruk oldu.
"Xece hanım lafını bil."
Kadın alayla tek kaşını kaldırıp cesur bakışlarını dikti kocasına .
"Niye kızıyorsun Ali ağa mertçe dedim ama üstüne alınma mertlik nerde sen nerde"
Adam bir hışımla masadan kalktı onu ani çıkışıyla sandalyesi geriye doğru devrildi ve karısına doğru parmağını salladı.
"Bak kadın dediklerine dikkat et yoksa"
"Yoksa ne yaparsın döver misin ,aç mı? Bırakırsın belki sürgün edersin hoş oda benim işime gelir"
Kadının bu söylediği adamın yüreğine derin bir iz bıraktı.
"O ne demek"
Kadın ayağa kalkıp kocasını karşısında durdu.
"Her gün katilinle yüz yüze olmaktansa sürgün yiyip hiç
görmemek bir mükâfat ".
Kadın adam tam elini kaldırıp sevdiğim dediği ama kendine yasak kılınan kadına vuracakken kolu başka bir el tarafından tutuldu.
"Özgürlük gökyüzünü görmek değildir , gökyüzü olmak aslında"
Aşk-ı derun
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 74.02k Okunma |
5.43k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |