
10. BÖLÜM
Timin erkekleri tesise geri döndüğünde hemen Derin'in yanına gittiler. Derinin odası boş ve düzenliydi. Banyoda bile kimse yoktu.
" Ne oluyor? " Dedi İlyas kaşları çatık bir şekilde bakarken.
Aslan da revirin salonuna çıktı ve bir hemşireye, " Üsteğmen Derin odasında değil. Bir yere mi gittiler. " Dedi.
Hemşire, " Evet. Üsteğmen çıkmak için ısrarcı olunca doktor hanım tesisten çıkmaması kaydıyla onu çıkardı. " Dedi.
Aslan Toprak'ın ona haber vermediği için biraz sinirlendi ama kontrolünü koruyup tim ile birlikte odaya girdiler. Toprak düşünceli bir şekilde tek başına oturuyordu.
Timi görünce ayağa kalktı ve hazır ila geçti.
" Derin nerede Toprak? "
Toprak gergin bir şekilde
" Komutanım o gitti. " Dedi.
Tim şaşkınlıktan küçük dilini yutarken İlyas hızla " Nereye gitti? " Dedi.
" Samsun'a "
Aslan sakin kalmaya çalışarak
" Toprak lütfen başından beri düzgün şekilde anlat şu olayı " Dedi.
Toprak, " Şimdi ben Derin Komutanıma banyoda yardımcı olurken birisi gelip mektup bırakmış yatağın üzerinde. Mektupta ne yazıyorsa artık Derin komutanım delirdi. Hemen Albayın yanına giderek izin istedi. Bana da sadece Samsun'a gideceğini söyledi. " Dedi.
" Mektupta ne yazıyordu acaba da komutanım delirdi. " Dedi İlker.
İlyas ve Aslan olayı araştırmak için odadan çıktı. Aslan kameralara bakmaya gitti, İlyas ise Derin'i aradı. Sürekli meşgul çalıyordu.
Acaba o mektupta ne yazıyordu?
---------
SAMSUN
Derin, önünde duran zarfa boş gözlerle bakıyordu. Ha birde tam karşısında sıra gibi dizilmiş aileye.
" Derin Hanım, yaptığımız DNA'ya göre %99.87 oranıyla Cahit Bey'in kızısınız. Hastahanemiz de karıştığınız için çok üzgünüz. '
Doktor yalandan bir mahcubiyetle bakarken Derin sinirle doldu.
" Sırf Yüce bir mesleği yapıyorsunuz diye size çok çıkışmayacağım ama şunları söylemek isterim ki yalancı mahcubiyetinizi paramparça edeceğim sizin. Bu hastaneyi de sizi de karakollarda sürüm sürüm süründüreceğim. Ben Üsteğmenim, emin olun sözümün arkasında çok iyi dururum. " Diye doktora rest çeken Derin'e şaşkınlıkla bakıyordu aile. Aile tam 4 kişiydi şuanda.
Derin'e küçümseyen gözlerle bakan kişi onun hayatını yaşayan kızdı Muhtemelen.
" Çok özür dileriz Derin Hanım. "
Doktor korkmuş görünüyordu ama onun bir suçu yoktu.
" Sen korkma doktor. Hesabı sen değil o zaman görevi başında olan doktorlar verecek. " Diyerek ayağa kalktı Derin. Ailesinin yüzüne bile bakmak istemiyordu. Bunca zaman hayatında yoktular madem, şimdi de olmasındılar.
O odadan çıkarken annesi olan kadın. " Kızım dur! " Dedi. Derin olduğu yerde çaıkılırken içinde birşeylerin sızladığını hissetti.
Onlara dönmeden, " Bunca zaman yokluğunuzu aramadım, şimdi de aramam. Eğer o kızın ailesini bulmak istiyorsaniz gidin *** yetimhanesine sorun. Onlarla ben bile tanışamadım. " Dedi. Böylece Derin'in gerçek olmayan ailesini bile görmeden yetimhane köşelerinde büyüdüğünü anladılar.
Derin odadan çıkıp hastahaneden de son hızda çıktı. Telefonu son hızda çalmaya devam ediyordu.
İlyas tam 24 kere aramış ve 65 kez de mesaj atmıştı. Derin deniz kenarında ki kayalıklardan birine oturdu. Memleketine gelmeyeli çok olmuştu. Özlemiş miydi? Hayır.
Nefret ediyordu buradan çünkü hiç güzel anısı yoktu. Kötü anılarla dolu bir şehre kimse gelmek istemezdi.
Kafasında ki bu düşüncelerden sıyrılmak için İlyas'ın attığı mesajlara baktı.
Üsteğmen: Derin neredesin? Neden aniden çıktın gittin?
Üsteğmen: O mektupta ne yazıyordu?
Derin ilk mesajları atlayarak en son mesaja baktı. Mesajı atma saati bundan 3 saat önceye dayanıyordu.
Üsteğmen: Samsun'a geliyorum, konum at.
Ne yani, İlyas Samsun'a mı geliyordu. Derin afalladı ve tekrar çalan telefonunu açtı bu sefer.
" Kızım beni deli ediyorsun sen! Konum at, iki saattir havalimanın önünde duruyorum. "
Derin olayın saçmalığına gülmemek için kendini zor tuttu.
" Tamam. " Diyerek telefonu kapattı ve konum attı. Havalimanı olduğu yere 30 dakika uzaklıktaydı. Derin o süre zarfında kafasını biraz toplayabilirdi.
----------
" Maşallah, rahata bak. Biz taa Ankara larda meraktan çatlayalım, sen burada manzara seyret. " Diye Derin'in yanına kendini atan İlyas elinde ki poşeti Derin'in kucağına bıraktı. Derin sessizce ona bakarken düşündü. Kimse bu zamana kadar onu düşünmemişti. Çok garip bir histi.
Derin sessiz kalınca İlyas onun iyi olup olmadığı konusunda süzdü. İncelerken Derin'in kolunda ki iğne izi dikkatini çekti. Küçük bir kan topağı toplanmıştı ve daha yeni iğne yediği anlamına geliyordu. İlyas hemen Derin'in kolunu tuttu.
" Ne oldu buraya? " Diye sordu Derin ona bakarken gözlerini kapattı.
" Çok yorgunum Üsteğmen... "
Derin'in gerçekten de yorgun çıkan sesi onu sarstı. Her zaman sert konuşan ve dik başlı olan kadın, şimdi çok yorgundu.
" Bana içini dök Derin. Her zaman senin yanında olurum. Yaralının hepsini bana göstermesen de birkaçını anlatabilirsin. "
İlyas elini Derin'in omzuna koydu ve ona destek olurca sıktı.
Derin anlatıp anlatamamak konusunda kalırken senelerce içinde biriken şeyleri bir an olsun anlatmak istedi. Birazı olsa da anlatacaktı.
" Biliyorsun, çoğumuz yetimhanelerde büyüdük. Kaybedecek hiçbirşeyimiz olmadığı için bizi o tesise çağırdılar zaten. Bana o odada gelen mektupta ise doğduğum gün hastahanede başka bir bebekle karıştığım yazıyordu. " Derin gözlerini yumarak esen bir rüzgara kendini kaptırdı. İlyas ise son derece şaşırmış ve Derin adına üzülmüştü.
" Senelerce ya, senelerce! Ben bir ev sıcaklığı tatmazken, aile sıcaklığı bilmezken bugün gelmişler senin gerçek ailen budur diyorlar. " Diyerek saçlarını geri savurdu Derin. Ağlamazdı o ama sesi ağlayacak gibi çıkmıştı. Gözlerinde bir yaş parıltısı bile yoktu ama üzgündü.
" Biliyorum çok üzgünsün ama yaşadıklarını anlamadığım için böyle konuşurum mazur gör.Bak, senin o yetimhanede yaşadıklarının aynısı bende yaşadım. Orada ki hayatı bende biliyorum. Annesizliği, babasızlığı, sıcak bir yuva bilmemezliği bende biliyorum. Ama inan bunlar bizi güçlü yapan şeyler, biz bu acılarımız sayesinde şimdi bu haldeyiz. Ben sen belki öyle düşünmesen de yaşadığım şeylerden memnunum çünkü hepsi bana bir yaşanmışlık kattı, beni bu hâle onlar getirdi. " Diyerek Derin'e destek vermeye çalıştı.
Derin ona hayranlıkla bakakalmıştı çünkü İlyas çok ustaca bir şekilde Derin'e moral vermişti. İlyas'ta biraz manipülasyon yeteneği de vardı.
" Ne? Neden öyle bakıyorsun yanlış bir şey mi söyledim? " Dedi İlyas çekinerek. Derin İlyas'a gülümsedi ve " Hayır " Dedi.
" Bana nasıl aniden bu derece moral verebildin ona şaşırıyorum. "
İlyas yandan çapkın bir gülümseme ile baktı ona. "Sana moral verebildiysem ne mutlu bana. " Dedi. Derin'in kucağına bıraktığı poşeti tekrar aldı.
" Bu nedir? "
İlyas poşetin içinden iki tane ekmek arası köfte çıkardı. Birisini Derin'e uzatırken " Yolda buraya gelirken bir seyyar köfteci gördüm. Millet kuyruk oluşturmuş neredeyse, çok da övüyorlardı. Bende sen birşey yememişsindir diye aldım. " Dedi. Derin teşekkür ederek köfte nin dışında ki kağıdı yırttı ve bir ısırık aldı. " Tadı gerçekten lezzetliymiş."
İlyas ona bakarken daldığının farkında değildi ama son anda kendine gelerek poşetin içinden iki ayran daha çıkardı. Birisini çalkaladı ve ağzını açarak Derin'in yanına koydu. Kendi köftesinden bir ısırık aldığında diğer insanların haksız olmadığını fark etti.
Sessizce köftelerini bitirdiler ve ayranlarını içip çöpleri poşete tıktılar.
" Hemen Ankara'ya dönecek misin? " Diye sordu Derin. İlyas geri yaslanırken " Sen ne zaman dönersen bende o zaman dönerim."dedi. Derin gülerek ayağa kalktı ve " O zaman hadi gel bir otel bulalım. Bir iki gün işim var burada. " Dedi. İlyas da ayağa kalkıp Derin'le yan yana yürürken Derin büyük alışveriş merkezi gibi yere dalıp gitti.
" Burası neresi? " Dedi İlyas.
Derin buruk bir şekilde gülümsedi. Seneler önce hiç parası olmadığı için giremediği yere baktı. Şimdi parası vardı ama girmek istemiyordu.
" Burası Yabancılar Çarşısı. Buralıların deyimi ile Rus pazarı. " Dedi. İlyas gülümsedi ve " Madem iki gün buradayız biraz gezmek benim de hakkım değil mi. Hadi gel içeri girelim. " Dedi. İlerlemek üzereydi ki Derin onu kolundan tuttu.
" Gidelim bence " Dedi. İlyas çok hevesli görünüyordu. " Hadi ama Üsteğmen çok istiyorum içeri girelim. " Dedi Derin'e. Aslında çok istemiyordu, girmese de olurdu ama Derin'in gözlerinde bir şeyler farketmişti.
Derin onu kırmak istemeyerek ofladı ve içeri adımladı. İnsanlar etrafta gülerek alışveriş yaparken Derin somurtuyordu. İlyas ise onun aksine keyifliydi ve Derin'e o kadar yakındı ki kolları birbirine değiyordu.
" Hadi gel bizimkilere hediyelik eşya alalım. " Diyerek hediyelik eşya satan dükkana girdiler.
Samsuna özgü süslemelerle dolu bir bandana almıştı Derin Toprak'a. İlyas da erkekler için tesbih, anahtarlık vb. Şeyler seçmişti. Ödeme kısmına geldiklerinde İlyas zorla hesabı ödemiş ve ona öldürücü bakışlar atan kıza, " Hadi ama Derin biraz yüzün gülsün. Tamam sende bana bir hediye alırsın ödeşiriz. " Dedi. Derin onun bu çocukça yakınmasına güldü ve çarşının içinde dolanmaya devam ettiler. Renk renk elbiselerin ve eteklerin olduğu bir kısımda İlyas durunca Derin onu fark etmedi ve ilerlemeye devam etti. İlyas gözüne çok güzel gelen ve Derin'in gözlerinin renginde olan yeşil bir elbiseyi satın aldı. Derin ondan bayağı uzaklaşmasına rağmen fark etmemişti. Kafası gerçekten dalgın olmalıydı.
Hızlı yürüyerek Derin'e yetişti. Derin, onun varlığı ile irkilerek kaşlarını çattı. Birşey demedi ama. Onlar çarşıdan çıkıp meydana doğru geldiklerinde mağazalar onlara göz kırptı. Derin, " Sen istediğin bir mağazaya gir, benim şu mağazada biraz işim var. Gelirken kıyafet getirmedim. " Dedi. Orada tekrar buluşmaya karar vererek yolları ayrıldı.
Derin mağazaya girerek kadın reyonundan iki tane kot, iki tişört, bir ceket ve bir pijama takımı alarak ücreti ödedi. Sonra erkek reyonuna girerek İlyas'a hem teşekkür etmek hemde ödeşmek için bir tanesi siyah, bir tane de gri sweatshirt aldı.
İlyas ise Derin'e hoşuna gittiği için aynı renklerde ve aynı markanın sadece kadına özel sweatshirt'ünü almıştı.
Farketmeselerde de birbirlerine hediyeler almışlardı.
Meydanda tekrar buluşup internetten buldukları otele gittiler. Saat epey geç olmuştu ve orada ki kadın sadece bir tane odanın boş olduğunu, o odanın de çift odası olduğunu söylemişti. Derin ve İlyas sokakta kalmamak için kabul ettiler.
İkisi de askerdi ve dağda da beraber aynı yerde uyuyorlardı. Onlar için sorun olmazdı.
Ama sorun olan şuydu ki dağda değillerdi ve baş başa bir çift odasına kalacaklardı.
________
Bölüm sonu.
Bölümler bundan sonra her pazartesi atılacak. Böylece bölüm nerede kaldı kavgası yapmayacağız.
sizleri seviyorum. Takipte kalın.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |