13. Bölüm

13. Bölüm

Gizliyazar_1907
ay.gece

12.BÖLÜM

2 GÜN SONRA

 

Derin ve İlyas Ankara'ya dönmüşlerdi. Yeni binalarının önünde arabanın içinde sessizce oturuyorlardı. Samsun'dayken herşey olağandı. Derin ve İlyas birbirlerine sahip olmuşlardı.

Oysaki bu şehirden çıkarken aralarında ast-üst ilişkisi dışında birşey yoktu.

O gece bombanın fitili ateşlenmiş ve birbirlerine saklanan duygular ortaya çıkmıştı. Bu son iki gün boyunca o gecenin konusu hiç açılmasa da tutkunun emareleri aralarında bir fay hattı gibi geriliyordu. İlyas Derin'e bir kez sahip olmuştu, birdaha olacağını düşünmüyordu ama hoşuna gitmişti ve tekrar delice istiyordu. Keza Derin de öyle.

İkili göz göze gelince kalplerinde bir çarpıntı hissettiler. Aralarında adlandırdıkları şey onlara göre sadece tutku olsa da kalplerinde minik sevgi tohumları ekilmişti bile. O tohumları ya büyütecekler yada kökünden sökeceklerdi.

Derin hayatında hiç gülmediği, mutlu olmadığı gibi eğlenmişti bu iki gün boyunca. Samsun'dan hiç bu kadar zevk almamıştı. Keza İlyas da öyleydi. Şehirler gezmişti ama hep tekti, hiç tadı olmadığını anlayınca gezmeyi bırakmıştı. Kendini resmen karargaha kapatmıştı. Fakat bu son günlerde o kadar zevk almıştı ki Derin'i çok benimsemişti.

" Timin evlerinin olduğu bina burası. Ben, Aslan komutan ve Yakup bir evde; Sinan, İlker ve Yiğit bir evde; Sen, Toprak ve Ozan da bir evde kalacaksınız. " Dedi İlyas sessizliği bozarak. Derin başını sallayarak İlyas'ın gözleri ve dudakları arasında mekik dokudu. Şuan dudaklarına yapışmamak için zor duruyordu.

İlyas da bunu fark ederek Derin'in gözleri ve dudakları arasında mekik dokudu. İkisi de fark etmese de koltukta birbirlerine yaklaşmışlardı. Dudaklarının arasında mesafe kalmadığını nefesleri birbirine çarpınca anladılar. Durdular ama mesafe açmadılar. Göz göze geldiklerinde İlyas, " Yasaklı bölgedeyiz gülüm, ölüm tehlikesi var. " Dedi. Derin yandan bir gülüşle gülerken İlyas'ın dudaklarına doğru fısıldadı.

" O zaman bizde ölürüz. "

Bombanın pimi çekilmiş ve iki gündür bastırılan duygular tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Dudakları birbirlerine o kadar hızlı çarptı ki dudakları sızladı. Birbirlerinin dudaklarını talan ederken Derin bir elini İlyas'ın yüzüne atmış diğer elini de saçlarına atmıştı. İlyas da bir elini Derin'in çenesine koymuş, diğer eli direksiyonun üzerindeydi.

O kadar kısıtlı bir alanda oldukları için İlyas sinirle hırladı ve Derin'in belinden tutarak yerinden kaldırdı. Derin'i direksiyon ile kendi arasına, kucağına oturtup tekrar dudaklarına yapıştı.

Bu sefer başkaydı. Bambaşka. Yasak olan şeyler onları daha da tetikliyor gibiydi. Gizli saklı bu işi yapmak onları birbirlerine daha da itiyor, onlar da yasak elmayı yemek için vakit kaybetmiyorlardı.

Hayatlarında hiçbir zaman bu denli kendine sahip çıkamamazlık, arzu, tutku... İşte her ne boksa yaşamamışlardı.

 

İlyas elini Derin'in tişörtünden içeri soktu. İlyas'ın soğuk eli Derin'in beline temas ettiğinde Derin İlyas'ın dudaklarına doğru inledi. Kendini İlyas'ın kucağına daha da bastırdı. Altında büyüyen sertliği hissediyor ve daha da teşvik oluyordu.

" Beni mi istiyorsun? " Dedi İlyas. Derin tekrar onun dudaklarına atılmak istemiş ama İlyas tarafından durdurulmuştu. Derin'in iki elini de sırtına kıvırmıştı. Gece vakti olduğu için etrafta tek tük insan vardı, onlar da arabanın camları tamamen filmli olduğu için göremezlerdi.

Derin sabırsızlıkla " Evet " Dedi. İlyas çapkınca sırıtarak " Anlamıyorum, neye evet diyorsun? " Dedi. Derin dişlerini sıktı ve kalçasını İlyas'ın kalkan aletine sürttü. " Bunu istiyorum. Seni istiyorum! "

" Siktir. "

İlyas daha da erekte olabilecekmiş gibi isteğin son anına kadar geldi. Derin'in ellerinin serbest kalmasından dolayı Derin elini İlyas'ın kemerine attı. Kemeri hızlıca çıkarttı ve pantolonun düğmesini açtı.

 

(Bundan sonrası +18'dir. Okumak istemeyenler bir sonraki işarete kadar atlasınlar. )

 

İlyas Derin'in dudaklarına atılıp dilini de devreye soktu. Derin boğukça inlerken İlyas'ın aletini çıkarmış ve okşamaya başlamıştı. İlyas hissettiği haz ile beraber yalnışlıkla Derin'in dudağını ısırınca kan tadı geldi. Derin için inlemek kavramı yalnızca zevkten olduğu için acımış olsa bile inlemedi. İlyas onun dudaklarından ayrılarak yaptığına baktı.

" Özür dilerim yavrum. " Dedi. Dudağında kanayan yere minik bir öpücük kondurdu. Derin gülümseyerek " Kuru özürleri hiç sevmem. Hadi ödeşelim. " Dedi. İlyas Derin'in tişörtünü bir hamlede çıkartıp sütyenin içinden bir memesini çıkardı. Ağzına aldı.

Islak özür buna derlerdi.

Derin, elinin altında ki aleti okşamaya devam ederken alt bölgesi yanmaya ve zonklamaya başlamıştı. Hemen istiyordu. Vakit kaybetmek istemiyordu.

İlyas onun bu halini anlayıp Derin'in giydiği pantolonun düğmesini açtı ve tek hamlede çıkartıp yan koltuğa koydu. Derinle beraber aradan arka koltuğa geçerlerken İlyas Derin sırtüstü önden iki koltuğun arasına yatırdı. Hâlâ kucağında olduğu için dümdüz göbeği dikkatini çekti. Islak bir öpücük bıraktı kızım karnına. Derin bundan bile tahrik olurken sabırsızlıkla bekledi.

İlyas kızın siyah dantelli iç çamaşırın üzerinden okşamaya başladı. Derin inlerken " Vakit kaybetmek istemiyorum, seni içime almak istiyorum. " Dedi. İlyas onun iç çamaşırını çıkartırken " Zaten biraz daha okşasam elime gelecek gibisin. Şuna bak... " Dedi. Sesi zevkin binbir tonuyla yıkanmıştı.

" Benim için ıslanmışsın. " Derken aletini kızın kadınlığına sürtüyordu.Derin o aradan doğrulmaya çalıştı, İlyas'ın saçlarını çekiştirmek istedi ama İlyas buna izin vermedi. Kızın memesinden tutup geri itelerken Derin sabırsızlıkla homurdandı.

İlyas da daha fazla dayanamayacağını anlayıp Derin'in içine girdi. İkisi de inlerken İlyas bu sefer Derin'in doğrulmasına izin vermişti. Derin dudaklarını İlyas'ın dudaklarıyla birleştirerek ellerini onun omuzlarına koydu. İlyas'ın kucağına oturup kalkarken zevkten ikisi de delice inliyordu.

İlyas Derin'in sütyenini tamamen çıkardı ve Derin üzerinde oturup kalkarken memesini emdi. Derin ise zevkten zevke giriyor, İlyas'ın kucağında kıvranıyordu.

" Ah, İlyas! " Diyerek İlyası kendine daha da bastırdı. Kızın daracık amcığı İlyas'ı mahvederken İlyas inleyerek kızın göğüslerinden ayrıldı. Derin'in belinden tuttu ve kucağında hızlı ve sert bir şekilde zıplatmaya başladı.

" O daracık amcığını öyle bir sikeceğim sabaha üstüne oturamayacaksım. " Dedi arsızca. Derin bundan da zevk alırken İlyas kendisini hızlandırdı ve kızın içine kendini kökleyip durdu. Derin zevkten çığlık atıyor ve ağlama derecesine geliyordu.

O gece bile böyle olmamıştı. Bu sefer yasaklı bölgede, time yakalanma olasılıklarının olduğu yerde yaptıkları için daha da keyifli gelmişti onlara. Aralarında ki şeyin her geçen gün büyüdüğünün farkında değillerdi.

Derin'in gözünün önünde yıldızlar havai fişeği misali parlarken resmen çığlık atarak İlyas'ın dudaklarına gömülmüştü. İlyas aletine gelen sıvı ile Derin'in boşaldığını anlayıp kendisi de son kez gidip geldi. O da erkeksi bir inlemeyle kızın içine boşalırkem öylece durdular. Dudakları bu sefer yorgunlukla birbirlerinin üzerine örtüldü. Aralarında tutku yavaş yavaş ayrılıp yerine sevgiye bırakmıştı.

(+18 son bulmuştur!)

İlyas belki Derin üşür diye yandan ceketini çıkartıp kızın omuzlarına örttü. Aleti hâlâ içinde olduğu için erekte olmadan Derini hafif kaldırdı ve içinden çıktı. Boxerini giyip Derin'i tekrar kucağına çektiğinde Derin, başını İlyas'ın göğsüne yasladı. Kalp atışlarını dinlerken gözleri kapanacak gibiydi. Uyudu.

İlyas onu uyandırmaya kıyamazken kızın tişörtünü aldı ve uyandırmamaya dikkat ederek ona giydirdi. Ankara'nın ayazı adamı hasta ederdi. İlyas zaten bir çift ela göze hasta olmuştu, Derin'in hasta olmaması önemliydi.

❄❄❄❄❄

Toprak yemek masasına tabakları taşıması için İlker'e uzattı. İlker oflayarak Aslan komutana bakınca tekrar keskin bakışları ile karşılaşmasıyla hızla mutfaktan kayboldu.

Bu gece tim olarak Toprak'ların evinde toplanmış beraber yemek yiyeceklerdi. Toprak ise onca yemeği tek başına yapmış kimseden yardım almamıştı. Aslan da biraz sinirlenmiş sonra bari masaya beraber hazırlayalım demişti. İlker ve Sinan hemen kaytarmak için ekmek alma bahanesine başvursa da Aslan enselerine birer tane geçirmiş ve mutfağa kovmuştu.

" Ne gerek vardı bu kadar uğraşmana? Bir çorba bir makarna yeterdi bize. " Dedi Aslan çeşit çeşit yemeklere bakarken. Kuru patlıcan dolması ve yaprak sarması, taze fasulye, pilav, Et kavurması ve pide...

" Olur mu hiç öyle şey komutanım, ne uğraşması. Yemek yapmak benim için bir zevk. " Dedi. Gerçekten de asker olmasa aşçı olurdu.

Aslan salatayı karıştırırken Toprak taze fasulyenin altını kapatmak için hareketlenmişti. Aslan da salataya tuz almak için geri döndüğü vakit çarpıştılar. Aslan'ın göğsü betondan farksızdı, kızı sersemletmişti. Toprak geri doğru sendeleyi ayakları birbirine dolanırken Aslan onun düşmesini engellemek için kızın belinden tuttu.

Göz göze geldiler. İkisi de bu yakınlıktan utanarak hemen ayrıldı. Toprak'ın yanakları al al olurken Aslan'ın da eli ayağı birbirine dolanmış, elini ensesine atmıştı.

" Şey... Ben bir lavaboya gideyim. " Dedi Aslan salata yapmayı unutarak. Hızla mutfaktan çıktı. Toprak arkasından şaşkınca baksa da yüzünde anlamlandıramadığı bir gülümseme vardı.

Aslan önüne çıkan İlker'i kafasından ittirerek lavaboya girdi. İlker son anda duvara yapışmaktan kurtulurken, " Adamda Azerbaycan gücü var amına koyim! Deldi kafamı" Dedi.

Onlar masada ki eksikleri kapatırlarken Aslan lavoboda aynanın karşısında kendine dik dik bakıyordu. " Kendine gel oğlum! O senin emrinde ki bir asker! "

Kendi kendini böyle telkin ederken yüzüne su çarptı. Havlu ile kurularken gözlerini kapatmak zorunda kalınca o geldi yine aklına. Kahverengi yuvarlar gözler... Yüzü o kadar tatlıydı ki... İnsan kıyamıyordu. Görev için emir verirken bile sonuna lütfen yapar mısın? Diye rica etmek geliyordu içinden.

Aslan sinirle elini ısırdı ve sakinleşmeye çalıştı. Kendini biraz toparlayınca lavobodan çıktı. Tamda o sırada kapı çalıyordu. Aslan kapıya yakın olduğundan, " Ben bakarım " Demişti. Kapıyı açtığında Derin'i gördü.

" Vay be kaçak! Evin yolunu bulabildin demek. " Dedi alayla. Derin sırıtarak içeri girdi ve montunu çıkardı. Elinde ki poşetleri kapını kenarına koydu. " Öyle oldu komutanım. Çok özletmedik inşallah. "

Aslan, İlyas'ı beklerken İlyas gelmemişti. " İlyas nerede? Bu sefer de o mu kaçtı? "

Derin gözlerini kaçırarak, " Sizin eve uğrayacaktı bir, üzerini falan değişecekmiş." Dedi. Tabi abdest almaya gitti diyemezdi.

 

Aslan onaylayarak kapıyı kapattı. Timin diğer üyeleri gelince onlarla da selamlaşıp odaya geçtiler. Masa hazırdı. Derin kirli olduğu için iki dakikalık bir duş almak için izin aldı. İlyas da masaya gelene kadar duşunu alırdı. Toprak ona kendi odasını gösterdi. Siyah tonlarında döşenmişti genel olarak. Derin bu tarz severdi zaten.

Hemen duşa giriyorum abdest alırken 3-4 dakika içinde çıkmıştı. Saçlarını üzerinden kurulayarak taradı ve siyah boğazlı kazak, siyah yüksek bel bol paça pantolon tercih etmişti.

Odadan çıkıp oturma salonuna gidince herkesin masada olduğunu gördü. İlyas haricinde. O hâlâ gelmemişti anlaşılan.

" Ee komutanım neler yaptınız Samsun'da anlatın bakalım. " Dedi Sinan. Derin yutkunarak masaya oturdu. " Şey... "

Aslan sözünü kesti, " Sanane oğlum, ne yaptıysa yaptı. " Dedi. Derin'in gerginliğini anlamış ve üzerine gidilmesini engellemişti. O sırada tekrar kapı çaldı. Toprak kalkıp kapıyı açtı. Saçları ıslak bir şekilde oldukça keyifli bir şekile giriş yaptı İlyas ortama.

" Selamünaleyküm! " Dedi. Herkesle selamlaşırken Derin'in yanında ki boş sandalyeye oturdu.

" Samsun İlyas konutanıma yaramış. " Dedi Yiğit. Normalde de neredeyse Ozan kadar hiç konuşmazdı ama bu konu onun da dikkatini çekmişti.

" Nasıl yani yiğido? " Dedi İlyas elini çatal alıp salataya takarken. Aslan Toprak'a yemek koymasında yardım ediyordu o sırada ama kulakları masadaydı.

" Ne bilim işte komutanım; yüzüne bir renk gelmiş, gözleriniz parlamış, önceden barut gibiydiniz şimdi az da olsa yumuşamışsınız. " Dedi. İlyas'ın boğazından geçmek üzere olan salata sözleri ile orada kalırken öksürdü. Derin gülmekle ağlamak arasında gidip gelirken İlyas'ın sırtına vurdu " Helal helal. "

İlyas ve Derin göz göze gelirken Derin ona su da uzatmıştı.

Masada ki herkes birşeylerin farkındaydı çünkü bu ikili genelde birbirine laf sokardı. Ses etmediler yine de. Afiyetle yemeklerini yediler.

❄❄❄❄

Çaylar içilirken İlyas ve Derin Samsun'dan aldıkları hediyeleri sahiplerine vermişti. Aslan ona telefon geldiği için yanlarından kalktı. Tesisten arıyorlardı.

" Buyrun komutanım. "

" Aslan hemen Dikmen Timi'ni topla tesise gel. Operasyon var '

" Emredersiniz Komutanım. "

Geri odaya dönerken oturmadı. Bakışlar ona dönmüştü.

" Dikmen Timi, görev var. Toplanın "

Uzun zaman olmuştu göreve çıkmayalı. Hemen ayaklandılar. Hep beraber evden çıkıp tesise geldiler.

Bu operasyon diğerlerine benzemiyordu. Daha zor ve meşakatliydi.

❄❄❄

Helikopter onları konumun 1 km gerisinde bırakıp gözden kayboldu. Tüm duygular silinmişti zaten o helikoptere binince. Yalnızca kafalarda görev düşüncesi ve vatan aşkı kalmıştı. Birde İntikam!

Sessizlik içinde gecenin karanlığında ilerlediler. Kimse konuşmuyordu. Şaka bile yapmıyorlardı. Bu görev harbiden ciddiydi. Mağara da ki heval sayısı bilinmiyordu ama en az 30 diyorlardı. En fazlasını düşünemiyorlardı bile. Pusu çok muhtemeldi. Belki de pusuya doğru gidiyorlardı ama görmeden emin olamazlardı.

Hedefe 100 metre kala sağ taraftan bir kurşun ıslığı duyuldu. " Yere yatın! "

Gecenin karanlığı kurşunlarla beraber havayı delen kıvılcımlarla aydınlandı. Silah sesleri hiç susmuyor ve timi çarpraz ateşe tutuyorlardı.

" Koduğumun piçleri! " Dedi İlyas. Görebildiğini indiriyordu. Keza diğerleri de. Ama bitecek gibi değillerdi. Çok olmaları time dezavantaj sağlarken itler oldukları yerde durmuyor ve daha da yaklaşıyordu.

" Destek ekip çağıralım. " Dedi Toprak. Kafasını çıkaramıyordu bile.

" Ekipler buraya 1.5 saatte anca gelir. Vaktimiz yok. Ya hep ya hiç! " Dedi Aslan.

Ve olan oldu. Şerefsizler Dikmen Timi'ni esir aldılar. Bir asker için esir alınmak küçük düşürücü ve acı birşeydi.

O kansızların ise hesaplamadıkları birşey vardı. Dikmen Timi'nin görevi onları yok etmek değildi.

Onların baştan beri hedefi esir düşüp, yuvalarına girmekti. Keza öyle de olacaktı. Bu şerefsizler birisürü asker esir aldık diye onları burada ki merkezlerine götürecekti.

Aslan'ın postalında ki herşeye dayanıklı takip cihazı ise onları kolay bulmalarını sağlayacaktı. Cihaz sinyal kesicilere bile dayandığı için sorun yoktu. Asıl sorun, tesisten ekip gelene kadar çekecekleriydi.

 

❄❄❄❄❄❄

 

BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ? LÜTFEN OY VE YORUM ATIN. SİZLERİ SEVİYORUM.

 

 

Bölüm : 03.03.2025 18:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...