
6. BÖLÜM
Hava bayağı serinlemişti. Gecenin bir yarısydı ama ekip uyku falan dinlemiyor ilerliyordu.
" Biraz dinlenelim. Sabaha karşı yola çıkarız " Dedi Aslan Yüzbaşı. Derinin zaten uykusu yoktu. Öldürdüğü şerefsizlerin acı çığlıklarının verdiği zevki uyanık tatmak istiyordu.
" Ben kalırım ilk nöbete komutanım " Dedi. İlyas ona ters bir bakış atarak " Senden rütbeli ben varım. Ben kalırımm " Dedi. İlyas ile Derin göz göze gelince aralarında oluşan akım bir mahallenin elektiriğine yeterdi.
" İlyas Üsteğmen, zaten uyumuyorum ben bu saatlerde. Siz uyuyun ben sabaha kadar beklerim sizi. " Dedi. İlyas dişlerini sıkarak
"Hayır " Dedi.
Aslan, bir İlyas'a birde Derine baktı. Derdi neydi bunların.
" İkiniz de yatın zıbarın ben kalırım." Dedi en sonunda. İlyas ile Derin birbirine tip bakışlar atarak kayanın dibine uzandılar. Ekip vakit kaybetmeden diken üstünde uykuya daldı ama Derin uyuyamıyordu. Yinede de arkadaşlarını rahatsız etmemek için sessiz kaldı.
Birkaç saat boyunca Aslan nöbetteydi. Derin artık dayanamadı ve sessizce ayağa kalktı. Aslan komutanın yanına giderek nöbeti devraldı.
Aslan eyvallah dercesine Derin'in az önce uzandığı kısıma yattı.
Derin rahat bir nefes alarak etrafı Kolaçan etti. Gün ışımasına son bir saat kalmıştı. Hava çok güzeldi.
Aslan uyanıp diğerlerini de uyandırınca yola çıktılar.
Sessiz ama hızlı ilerliyorlardı. Hava tamamen açmadan o mağara yok olmalıydı.
Bir süre sonra kayalardan oluşan bir tepenin dibinde durdular. Aslan eliyle toplan işareti yaptı. Tim, Aslan'ın etrafına toplandı.
" Gelen bilgilere göre burada kırmızı kodlu bir terörist yer alıyormuş. Şimdiye kadar burada düzenlenen çoğu eylemi o ve yandaşları planlamış. Yani anlayacağınız bu adam bize sağ lazım. Kim bilir daha ne boktan fikirleri vardır. Sağ alınacak duydunuz mu? "
" Emredersiniz komutanım. "
Aslan tepeye bir bakış attı.
" Mağara iki çıkışlı. İçeride birde köstebeğimiz var. Onu tehlikeye atamayız. Bizim şuan burada olduğumuzu biliyor ama çıkmak için bizi bekliyor. Ben ve İlyas tepeye yaklaşıp bir yere konuşlanacağız. Mağara be durumda bir öğrenelim. Size kulaklıktan emir veririz. "
Tim, onları iki kişi olarak ileriden göndermeye pek razı olmasa da ses etmemişlerdi. Aslan ve İlyas tepeye gizlice tırmanmaya başladı. Derin ve diğerleri onlar gözden kaybolunca ya kadar tetikte durdu.
Ardından da birkaç kayanın dibine kamufle oldular.
Aslan ve İlyas tepeye yaklaşınca durdu. Etrafı dinlediler. Küçük küçük konuşma sesleri geliyordu ama muhtemelen nöbetçi itlerin sesiydi. Çünkü köstebeğin söylediğine göre bu şeref yoksunları gece geç saatlere kadar alem yaptıkları için sabah da geç uyanırlarmış.
" Kurt, sen git temkinlice şu iki kayanın arasına konuşlan. Ben burada seni bekliyorum. Benim de konuşlanabileceğim bir nokta bul. "
" Emredersiniz komutanım "
Biraz daha yukarıda, mağara girişinin bile birkaç metre üst kısmında kalan, mağaraya 200 metre uzaklıkta birsürü kayalık arazi vardı. İlyas kapıda duran 6 iti atlatarak o kayalara ulaştı. Çok güzel bir Keskin nişancı yeriydi ama o kayaların üç-dört adım ilerisi uçurumdu. Aşağısı keskin kayalarla doluydu ve çok yüksekti. Oradan düşen bir insanın kurtulma şansı yoktu.
İlyas konuşlandı ve tüfeğini çıkartıp Aslan komutanı için de bir yer aramaya başladı. Mağaranın 100 metre sağ tarafında da kayalıklar vardı ama İlyas'ın gözü orada bir parıltı seçti. Bir Keskin Nişancı.
Lanet olsun. İlyası buraya gelirken görme ihtimali kaçtı?
Ama görseydi vururdu.
Muhtemelen uyuyordu gerizekalı.
İlyas dürbün ile dikkatlice oraya bakarken Keskin nişancının bir kolunun üstüne yatarak götünden soluduğunu gördü. Beyinsiz.
Birde su uyur düşman uyumaz derlerdi. E bunlar uyuyordu.
Ama doğru ya, onlar bizim için düşman değillerdi. Onlar bir hiçti.
Başkalarının vatanına göz diken, yıllardır yurt istedikleri toprakları bölmeye çalışan, bebek katilleri... Ve daha nice pislik.
" Komutanım bir Keskin nişancı var ama uyuyor. "
" Zıbarsın it oğlu. Sen bana yer buldun mu onu söyle. "
" Buldum komutanım.Keskin nişancının yanına gitmeye ne dersiniz? "
" Olur derim. Gözle beni. "
Aslan komutan heybetli bedenini kayanın ardından çıkardı ve hafifmeşrep şerefsizlerin yanından süzülerek geçti. İlyas Keskin nişancının uyanıp uyanmadığını kontrol ediyor, hemde etrafı gözlüyordu.
" Az sonra asla zahmet edip kalkmayacaksın puşt. Ebedi uykuya merhaba de " Diyerek dalga geçti İlyas. Kulaklıktan baştan beri herşeyi duyan timin gerisi gülmeye başladı.
Aslan Keskin nişancının yanına vardığında elini kasaturasına attı. Onunla öldürmeyi planlıyordu ki kayaların üzerinden süzülen kırmızı şeyler dikkat çekti.
Bu da nesi?
Aslan, adamı temkinlice yüz üstü çevirince adamın zaten ölmüş olduğunu gördü.
" Burada çok büyük boklar dönüyor. Bir pusuya düşmüş gibi hissediyorum. Bu adam ölü." Diye sessizce uyarı yaptı Aslan. İlyas az önceki halinden sıyrılarak etrafa baktı. Gerçekten de bir gariplik vardı. Bu adamlar hafifmeşrep gibi gözüküyorlardı ama gözleri hiçte öyle bakmıyordu.
" Komutanım bir pusu olabilir. Ne yapacağız? " Diye sordu İlyas. Tim tüm sessizliğiyle ve bir kurt gibi etrafa bakıyor en ufak tehlikeyi sikecek halde duruyorlardı.
Tüm bunlar oladursun tepenin aşağısında Derin yerinde duramıyor, kaşınan avcunu kaşıyacak birşeyler arıyordu.
" Siz buradan ayrılmayın, mağara iki çıkışlı dememiş miydi komutanım? Ben bir arkasına bakıp geleyim. " Dedi. Yakup, ondan sonra en rütbeli kişi olarak " Aslan komutanım burada bekleyin dedi. " Diyerek ona açıklama yaptı.
" Aslan komutanın bu açıklamayı yaparken bir pusu yoktu ortada. Şuan bir tuzağa çekiliyor olabiliriz. Her ihtimali değerlendirmemiz lazım. " Diyerek tepeye tırmanmaya başladı. Tim soğukkanlılığını koruyarak sakince duruyordu.
Derin, tepenin arkasına doğru ilerledikçe gördüklerine inanamadı. Mağaranın önü gerçek bir mağara gibi olabilirdi ama arkası resmen köy yolu gibiyidi. Beş tane kasalı araç vardı ve birsürü it kutularla birşeyler taşıyordu. Evet, onlar pusuya düşürülmüştü.
Mağaranın arkasından bu adamlar kaçarken, önden de onlara ateş açacaklardı.
Dikmen Timi'ne pusu kurmak istemişlerdi ama asıl pusuyu onlar yiyecekti haberleri yoktu.
------------
Çok uzun zaman oldu biliyorum ama hayatımın en zor dönemini geçiriyorum. İlk defa aşık oldum... Ama o beni sevmiyor. Birde mal gibi açıldım ben buna. Of!
Neyse bunu konuşmak istemiyorum. Moralim dahada bozuluyor. Üstelik ailemden de uzak bir şehre ilk defa geldim. Bu sene benim için ilkler senesi olabilir.
İçimdeki tüm yazma isteği kaybolmuştu ama geri gelmeye başladı. İnşallah aktif olacağım bundan sonra.
Yılbaşında iki bölüm atmayı planlıyorum.
Size bir soru soracağım ve görüşlerinize göre kitap o halde gidecek.
Sizce Derin, Aslanla mı olmalı?
İlyasla mı olmalı?
Yoksa başka bir karakter mi getirmeliyim?
Kitap bu sorulara göre ilerleyecek.
Sizleri seviyorum. İyi ki varsınız.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |