
♠️♠️♠️SİNİR KRİZİ
30 AĞUSTOS GÜNÜ
Harekat merkezinde kahvesini yudumlayan Tomris ve diğer Komando tinlerin komutanları dikkatle büyük ekranda ki 81 ile bakıyordu.
Mit ile yapacakları bu operasyon o planları bulunduğu için çok kolaydı.
Fakat planlarının bulunduğunu dış güçler bilmiyordu.
Ankara ilinde hareketlilik olduğunda dikkatle iyice yaklaştılar.
Ve görüntü kayboldu.
Tomris sırıtarak " birinci Atakan!" Dediğinde Istanbul ve Izmırde de aynı anda görüntü kayboldu.
" Buket ve Bulut aynı anda bitirdi."
Derken sırasıyla Alparslan, Doğu, Sude,Onur, Damla, Polat,Yağmur, Ferit, Yasin, Mustafa ve Yavuz bitirdi.
Onun peşine diğer özel harekat ve mittekiler de bitirdiğinde artık 30 ağustos zafer bayramını batıracak.
olan kimse kalmamıştı.
" işte bu be!" Diyerek Tuğrul Rüzgâra bir beşlik çattı.
Batu da sevinmişti ama belli etmiyordu.
Albay odaya girdi " tebrik ederim kızım! Timin, timlerin ile bizi büyük bir kaostan kurtardın. Sana ne kadar minnettar olduğumuzu bilmiyorsun." Dediğinde Tomris sırıttı.
" ödeşiriz komutanım " dediğinde Albay merak ile kaşlarını çattığında
" Eğer Alparslanın yanında beni istemeye siz gelirseniz neden olmasın " dediğinde Albay dahil herkes güldü.
Batu hızla çıkarken, Tuğrul " aman Allahım karımı, Karaya kaptırdım " diyerek elini başına koydu.
Tomris ona gülerken Albay " tabii kızım, ne zaman müsait olusanız eşim İnci ve ben isteriz " dedi ve çıktı.
Tuğrul bir elini Tomrisin koluna koydu ve " bunu bana yapma! Ben sensiz ne yaparım! Hamileyim! Senden 5iz çocuk taşıyorum! BAK!" Dedi ve elini karnında birleştirdi.
Yüzünü öyle bir hale sokmuştu ki odada ki herkes katıla katıla güldü.
Tomris de bu oyuna dahil oldu.
O da bir elini kafasına koydu ve iki adım geriledi.
" nolamaz! Ben evliyim! Zaten bir yavrum var! Yuvamızı yıkamayacaksın!" Dedi ve en sonunda elini yüzüne kapattı.
" hayır bunu sende bana yapamazsın " dedi ve Tomrisin elleirni yüzünden çekti.
" beni beni Tuğrulunu!" Dediğinde artık kimi komando yerlerde sürünüyordu.
" neyse beyler artık evlenince ev görmeye gelirsiniz! Birde çocuk görmeye " dediğinde şaşırırlar.
" sen şaka yapmıyormuydun? " diye sordu şaşkınca Rüzgar.
" yoo " diye geniş bir cevap verdi.
Tuğrul Tomrisin karnına baktı.
" haçan! " dediğinde Tomris güldü.
" akıllı binbaşı evlat edindim ama çok güzel baksanıza gelin" demişti de telefonundan Timurun bir fotoğrafını açtı ve onlara gösterdi.
Komandolar sert halelrinden sıvı hallerine geçmişlerdi.
" komutanım bu sizi gece unutmaz ki!" Dedi bir komando.
" sen benim gece uyuduğunu nerden biliyorsun? " dedi tek kaşını kaldırarak. " doğru ya siz Dilsiz Komutansınız " dedi ve elini başına vurdu.
" haa bu arada" dedi ve sırt çantasından onlara yetecek kadar zarf çıkardı.
" herkesi düğünüme davet ediyorum " dediğinde havaya uçtular.
" komutanım o zaman sizi maskesiz göreceğiz "
" Ben zaten iş dışında maske takmıyorum. Siz de benim Dilsiz olduğumu söylemezsiniz biter " dedi ve Tuğrul bir kenara çekti.
" seni ben bilmesem de 8 ay boyunca bir abim gibi gördüm. O yüzden seni istememde görmek isterim " dediğinde Tuğrul sırıttı.
" ayy yahşi cazibeme dayanamadın değil mi kız?!" Dediğinde Tomris göz devirdi.
" he he yahşi cazibene dayanamadım " dedi ve elinin tersi ile ona vurdu.
" neyse Dilsiz hazretleri gelirim " dedi ve homurdanarak arkasını döndü.
" böyle lakap mı olurmuş ya!" Diyerek çıktı merkezden.
♠️♠️♠️
" hepiniz ile çok güzel vakit geçirdik Zafer ama ayrılma vaktimiz geldi. Sınır kapılarında ki doluluk azaldı ve biz dış güçlere karşı yine Zaferimizi kazandık.
Çok büyük bir aile olduk. Kimi zaman güldük,kimi zaman üzüldük ama yıkılmadık yıkılmayacağız!.
Dağda ki it sürüleri bizden bir kere korktu, bundan sonra böyle bir plan yapmazlar diye düşünüyorum ama atalarımız ne der "
Dedi ve toplantı salonunda ki herkeste göz gezdirdi.
" uyuz it yarasız durmazmış." Dediğinde salonda kıkırdama sesleri duyuldu.
" Biz vatanımızı korumak için elimizden geleni yaptık. Biz bu gibi durumlarda devreye girecek olan timiz. Allah nasip etmesin ama illaki yine buluşuruz." Dediğinde herkes onu başı ile onayladı.
" Benim lakabım Dilsiz di... sizin yanınızda lakabımı unuttum.
Soğuk bir kişiliğe sahiptim, sizin yanınızda hiç soğuk yapmadım. Sizinle hir kere göreve çıktık Zafer! Ama bu bana hiç gibi geldi. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.
Görev sırasında kimi zaman şok olduk, güldük, ağladık hatta doğum bile yaptırdık...
Ben hep bir silah tutarım sanıyordum ama elime doğan bir bebeği tutuyorum. Oğlumu...
" dediğinde gözleri dolmuştu.
Herkes ona dolu gözler ile bakarken Albay onlar yalnız kalsın diye çıkmıştı.
" bu yaptığımızın karşılığı hiçbir zaman ödenmez ama karargah da bir parti verilecek ve hepimiz de onur konuğuyuz. Ailelerinizi alın gelin...
Sonra herkes işine. Şafak timinden Sude, Güney, Ferit, Mustafa ve Yasin Mardine. Gece timinden Doğu, İbrahim, Yağmur, Damla, buket ve Polat da Hakkariye giderken biz ise Şırnakta kalmaya devam edeceğiz. " dediğinde herkes ile tek tek sarıldı.
" Bu arada, istememde ve düğünümde sizi görmezsem vururum, ha birde ev görmeye gelceksiniz " dediğinde güldüler.
" Bu arada isteme ne zaman? " diye sordu Doğu.
" yarın akşam isteme var, sonra ki gün parti var karargahta. Zaten hir ay izinliyiz, burada kalın. Düğünü de bir ay içinde yaparız " diyen Tomrise Alparslan hak verdi.
" tamam da erkek tarafı kim, kız tarafı kim?" Diyen Bulut merakla cevabı bekledi.
" kızlar ve benim tim kız tarafıyken, diğer erkekler de Albay ve eşi ile istemeye gelecek " dediğinde herkes onayladı.
Hepsi odadan çıkarken bu aralar çok yorulan ikili kalmıştı.
" hayatım saat daha 2.5 mobilya bakmaya gidelim mi?"
" olur aşkım" dediler ve birlikte çıktılar.
Bir mağazaya geldiklerine içeri girdiler ve ilk önce oturma grubu baktılar.
Alparslan ve Tomris Mavi koltuk takımında karar kılarken ona uygun beyaz mavi çapraz şeritleri olan bir halı aldılar. Beyaz bir orta sehpaya ve zigon sehpaha, koltuğa uygun yemek masası takımı, ve birkaç süslük eşya da alıp yatak odası bölümüne gittiler.
Burada da lacivert tonlarını kullanıp hol için ve yatak odası için halı aldılar.
Bebek odası için bebe mavisinde karar kıldılar.
" ayy Tomris şunun güzelliğine bak " diyerek kucağında mavi bir oyuncak ayıyla geldi.
Tomris kıkırdarken " oğlumuza bunu da alalım " dediğinde Alparslan Tomrisin dudağına bir buse kondurdu.
" senin oğlumuz diyen ağzını yerim yerim!" Dediğinde iksi de gülerek yatak ve dolap aldılar. Oda için aynı zamanda puset, halı, perde birkaç birşey daha aldılar.
Aslında vardı ama o eşyaları Alparslanın orada ki odasına koyacaklar, oraya gittiklerinde Tomrisin odasını onlar kullanacaktı.
Mağazadan çıktılar ve Timuru almak için Nihale gittiler.
Nihal Albayın kızıydı ve Timura o bakmak çok istemişti. Şu kısa zamanda da Tomris ile çok iyi anlaşmışlardı.
Kapıyı çaldığında kapı içeriye doğru açıldı.
Hızla kapıdan giren Tomris ve Alparslan her odaya baktılar ama yoktu...
Timur yoktu...
Tomris yere çöktü ve ellerini kafasına bağladı.
" hayır, hayır, hayır! Benim bebeğim yok değil! Var ki!" Dedi ve Alparslanın yakasına yapıştı.
" oğlumu bul Alp! Oğlumuzu bul! Onsuz yapamam! O bana emanet! Onu bana Allah gönderdi. Sahip çıkmak lazım. Mucizemi bul Alp! " dedi ve yere doğru cansızca düştü. Alparslan da ağlayarak onu sarmalarken Tomris aynı şeyleri tekrar ediyor ve sinir krizi geçiyordu.
En sonunda Alparslanın kolları arasında bayıldı...
Oğlunu sayıklayarak...
***BÖLÜM SONU***
Belki sorarsınız Tomris ne ara bu kadar yumuşak oldu diye ama inanın bana aşk insanı değişitiriyor.
Hele de bir evlat sevgisini tadınca...
Dünya duruyor. Yani taş bile çatlarmış sevgiden.
O yüzden garipsemeyin.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 44.28k Okunma |
2.72k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |