18. Bölüm

18. Bölüm

Gizliyazar_1907
ay.gece

♠️♠️♠️TİMUR

 

Yerde yatan kadın Dilsiz değildi...

Tomristi...

 

Aile sevgisinden mahrum kalmış, orada burada dışlanmış bir kızdı tomris...

 

O sevgiyi Timura göstermek istemiş ama olmamıştı.

 

Değişmişti...

 

O yere bastı mı titreten Tomris, aşık olmuş, evlat edinmiş bir anneydi artık.

O meslek arkadaşlarının önüne hiç düşünmeden atlayan Tomris artık bir kere değil iki kere düşünüyordu.

 

Alparslan onun baygın bedenini kaldırdı ve arabaya bindirdi. Hem ağlıyor hemde sürüyordu arabayı.

 

Hep Tomris acı çekmiyordu...

 

Mesela Alp de çok acı çekmişti. O da aile sevgisi görmemiş, hatta üvey babası ve annesi tarafından taciz edilmişti.

Onun bir kere çocuk fobisi vardı. Hiç-bir bebeğe dokunamaz, sevemez ve bakamazdı. Ama sevmişti...

O kadar çok sevmişti ki kendinden korkmuştu.

Ama dokunmuştu...

Onun gece gündüz bezini değiştirmiş, Oyun oynamış ve uyusun diye sallamıştı.

 

Hastahanenin önüne geldiklerinde hızla indi Alparslan ve sedye istedi.

Sedye gelirken Alparslan Tomrisi sedyeye bindirdi.

Doktorlar Tomrisi aldı ve kontrol ettikten sonra sakinleştirici serum taktılar.

 

O sırada hiç beklenmeyen bir şey oldu.

Nihal elinde timur ile gülerek acilinin kapısından çıktı...

 

Alparslan sinir ve panikle hızla Nihalin yanına gitti ve kolundan tuttu.

 

Nihal şaşırarak ona döndüğünde dumura uğradı.

 

" abi?" Dedi sorgularca ve etrafa bakmaya başladı.

O sırada baygın yatan bedeni gördüğünde gözleri büyüdü.

" Tomris ablaya birşey mi oldu?" Dedi panikle.

 

" onu sana sormalı Nihal? Neredeydin?"

 

" Timur ateşlendi, o anlık panikle hızla çıktık evden. Sizi kaç defa aradım ama ulaşamadım. Sonra babamla bir toplantı yaptığınızı, sizin görünce arayacağınızı söyledi."

Dediğinde Alparslan derin bir nefes aldı ve Timuru aldı.

" babacığım iyi misin sen? Ateşlendin mi?" Dedi onu göğsüne bastırırken.

 

" doktor onun biraz soğuk algınlığına geldiğini söyledi. Birkaç şurup verdi." Dedi ve elinde ki reçeteyi Alparslana verdi.

" Tomris ablaya ne oldu iyi mi?" Dediğinde Alparslan ayıp olmasın diye

" yok birşeyi ya, kan şekeri düşmüş." Dedi.

 

" anladım... O zaman ben gideyim. Tomris ablaya geçmiş olsun dileklerimi iletirsin " dedi ve gitti.

 

Alparslan Tomrisin yanına döndüğümde Tomrisin kıpırdandığını gördü.

 

Timuru Tomrisin üstüne koydu ve Timurun, Tomrisin yüzünü mıncırmasına izin verdi.

Tomris askerdi, ani bir hareket ile Timuru düşman sanabilir ve onu tek hamlede öldürebilirdi.

Ama bunu Alparslan daha önce denemişti.

 

Kendisi bile Tomrisin yanına uyurken temkinli giderken, Timur Tomrisin yanına adeta balıklama atlayıp, onu cimcirirken Tomris sanki onun olduğunu hissediyor gibi sarıyordu onu.

 

Yine aynısı oldu...

 

Tomris Timuru sarıp sarmalarken gözlerini açtı ve yaşların akmasına izin verdi.

 

" ben sensiz ne yaparım bebeğim...

Neredeydin?" Dediğinde Alparslan azıcık kıskanmıştı.

" Ateşlenmiş. Nihal bizi kaç defa aramış ama ulaşamamış. Demin onlar acilden çıkarken karşılaştık." Dediğinde Tomris Timurun alnını öptü.

 

" iyi iyi düşmüş ateşin." Dediğinde kolunda ki serumu çıkardı ve ayaklandı.

Ilk başta gözü kararsa da çabuk toparlandı ve Timurun yüzüne sayısız öpücük kondurdu.

" hayatım, hadi gel gidelim." Dedi Alparslan ve Tomrisin koluna girdi.

 

Ailecek hastahneden çıktılar ve şu anlık timi ile kaldıkları ortak eve geldiler.

Tim dahaca eve gelmemişti. Onlar da odaya çıktılar ve ilk önce Timurun üstünü değiştirip, ardından da kendi üzerlerini değiştirdiler.

Saat gece 9 a geliyordu ve tim hala gelmemişti.

 

Alparslan merak edip aradı Yavuzu.

 

" lan oğlum neredesiniz!? Sizi bekliyoruz "

" beklemeyin abi, biz bu gece Zaferlerle aynı evde kalacağız. Siz de bu gece bebeğinizle baş başa kalın " dedi ve telefonu pat diye kapattı.

Alparslan ne olduğunu anlamasa da sırıttı ve fırsat bu fırsat diyerek odaya koştu.

 

" Tomris! Gel kız halledek şu işi." Diyerek üstünü çıkarmaya başlamıştı bile.

Tomris ise kucağında Timur ile yanina gitti ve sırıttı.

" nah!" Dediğinde Alparslan bozguna uğradı ve kıvırta kıvırta giden Tomrisin ardından bakakaldı.

 

" ulan! Ulan " dedi ve elinde ki kazağı yere attı.

" Timur uyumuyor hayatım " diyerek seslenen Tomris gülüyordu.

Ama Alparslan için bu geçerli değildi.

 

Yere çöktü ve ellerini başına koydu.

 

" ulan evlenmeden olmaz diyen! Evlendikten sonra da yüz vermiyen! Ne yapsın bu garip alp! Hangi çakalı avlasın! " diyerek yere boylu boyunca uzandı.

 

Neymiş?

 

Gelin ata binmiş, ya nasip demiş...

 

♠️♠️♠️

 

Aynanın karşısında kendini süzerken beğeni ile baktı. En son ne zaman elbise giydiğini bile hatırlamıyordu.

 

Üzerinde yeşil midi boy kollarında ve yakasında dantel dekoltesi olan bir elbise vardı. Saçları su dalgası yapılmış ve yüzünde hafif bir makyaj vardı. Kapı çaldığında " gir " dedi.

Içeriye giren kızlar ıslık çalarken

" heyyy yavrum! Seni alan yaşadı " diyerek var olmayan sakalını sıvazladı Buket.

Onun bu haline gülen tomris de " valla bilmem onu da, ben kesin yaşadım " dediğinde kızlar kıkırdadı.

 

Hepsi aşağı inerken timin erkekleri ıslık çaldı." Ooo komutanım çok şıksınız." Dedi Yavuz.

Tomris bir sabır çekti.

" Lan manyak! Neredeyse 5 senedir sana söylemekten dilimde tüy bitti!

Bana. İş. Dışında. Komutanım. Deme!

Anlaşılmayan birşey " dediğinde onu hızlı hızlı onayladılar.

" Bu arada siz benim kardeşimsiniz. Bana da kız kardeşinizmiş gibi davranın "

 

" tabi ki bacım. Sen bizum bacimuzssun! Onlar da seni biraz zor alir gibi geliy " dediğinde Tomris sitem edercesine baktı.

Ama onur omuz silkti.

 

Tomris tam birşey diyeceği sorada kapı çaldı. Ne diyeceğini unuttu ve kapıya doğru koştu. Kızlar da peşinden gittiğinde sırasıyla Albay, eşi, Nihal, Doğu, Yasin, Ferit, Mustafa, Ibrahim, Güney, Samet ve Polat girdi. En sona kalan Alparslan ise elinde çiçeği ve çikolatası ile göründüğünde Tomris sırıtmadan edemedi.

 

Bu anı bozan şey ise, Timurun ağlama sesi oldu.

 

Tomris Alparslanı falan bıraktı, yukarıda uyuyan oğluna bakmak için hızla üst kata çıktı.

Alparslan ise ya sabır dercesine kafasını yukarı kalırdı ve elindekileri Sudeye verdi, ardından da salona geçti.

Erkekler koyu bir sohbete dalmışken kapı çaldı.

Herkes merakla kimin geldiğine bakarken Tomris gülerek kapıyı açtı ve gelen kişiyi sarılarak karşıladı.

 

" hoş geldin "

" hoş buldum " dedi ve ondan ayrıldı.

 

Herkes dumura uğramış bir şekilde onlara bakarken Alparslan sinirle soludu.

 

" senin ne işin var burada Yüzbaşı?"

Dediğinde Tuğrul sırıttı.

" kardeşimi kimden isteyeceksin ki? Halıdan mı?"derken kahkaha attı.

Birtek o ve Tomris.

Tomris onu eliyle oturmasını işaret ederken gergin havayı dağıtmak için " kahvelerinizi nasıl içeriniz?" Diye bir soru attı ortaya.

 

Herkes cevabını söylediğinde kızlar, Nihal de dahil mutfağa girdiler.

" kızlar hadi siz onların kahvesini yapın, ben Alpimin kini yapacağım." Dediğinde kızlar güldü.

" bak hele bak, daha dün buz olan kız, şimdi resmen erimiş " diyen Yağmura katılarak güldüler.

Tomris panikle " Timur nerede?" Diye sordu.

" korkma korkma Albayın eşi İnci Hanım pek sevdi Timuru onunla oynuyor " diyen Sude ile derin bir nefes verdi.

Kızlar kahveyi yaparken

" Damla bu aralar pek durgunsun, hayırdır?" Diye sordu Tomris.

Damla da sıkıntılı bir nefes verdi.

" kızlar ben aşık oldum ama bu duyguyu daha önce hiç tatmadığım için ne yapacağımı bilmiyorum..." Dediğinde hepsi anlamıştı ama ses etmedi.

" çok basit arkadaşım, git çok geç olmadan açıl, sonra senden bir gitti mi pişman olursun!" Dedi Yağmur.

Onun da bir derdi vardı ama söylemiyordu.

 

Gerçi, bu timde ki herkesin kendine özgü bir derdi vardı. Tabii dermanı da...

 

" söyleyemem, utanırım ben. Hem... ya başkasını seviyorsa " dediğinde Tomris hemen söze atıldı.

" yok yok gözü senden başkasını görmüyor onun. " dediğinde ne dediğinin farkına vardı ve hemen topladı ama Damla çoktan mesajı almıştı.

" yani şeyy, görmüyordur canım " dedi ve taşmak üzere olan kahveyi fark etmedi.

" saat 3 yönünde ki cisim taşmak üzere " diyen Buketle Tomris hızla ocagi söndürdü ve taşmak üzere olan köpüğü fincana koydu.

Buketin arkası dönüktü, üstelik elinde de telefonu vardı, nasıl görmüştü onu.

" sen nasıl bildin kahvenin taşacağını?"

 

" keskin nişancı olmanın faydaları. Bu arada Tomris eğer az daha tuz koyarsan adama evlenemeden böbreğini vermek zorunda kalabilirsin " dediğinde kızlar tekrar şok olmuştu.

" peki bu?"

" salak şey! Görüyorum ya " dedi konuşmaya başlandığından beri onlara dönük olan Buket, Damlaya karşı.

 

Onlar da ona göz devirip tepsilerle salona girdiler. Edilen sohbet son bulduğunda herkes kahvesini önüne aldı.

 

Her anı kameraya alan İbrahim ve Polat ise Alparslanın kahveyi içme anını yakaladı.

İfadesiz...

 

Bir bordo berelinden ne beklerdin ki?

 

Alparslan tek dikişte kahveyi bitirirken ifadesiz görünüyor olabilirdi ama Tomris onun göz bebeklerine kadar ezberlemişti.

Tomris onun eğer bir bordo olmadığnı düşündüğünde nasıl yüzünü buruşturup gözlerinin yaşardığını hayal etti.

 

Tomris ile onun bakışmasını albay bozdu.

 

" evey efendim, sebebi ziyaretimiz belli. İki genç birbirlerini 12 seneden beri tanıyor, ama bunun farkına geç vardılar. Sağlık olsun. Gençler birbirlerini görmüş, sevmiş, beğenmiş.

Allahım emri peygamberin kavliyle kızınız Tomrisi, oğlum Alparslana istiyoruz" dediğinde cevap direkt Tugruldan geldi.

 

" vermiyorum "

 

***BÖLÜM SONU***

 

Bölüm : 28.01.2025 12:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...