
♠️♠️BEN BÖYLE OPERASYONUN!
Aradan geçen 1 hafta da düğün günü 1 hafta sonraya alınmış ve kına da ondan önce ki gün için belirlenmişti.
Ama şöyle de birşey vardı ki, karargâhta şu bir hafta içinde bir hareketlilik vardı.
Çünkü kimi askerler Fısıltı Timinin iki aylık görevini 1 hafta sonraya alındığını söylüyordu.
Doğruydu...
Fısıltı Timi düğün sabahı iki aylık göreve çıkacak ve aradıkları Arkın itini bulacaklardı.
Fısıltı Timi toplantı odasında görevle ilgili oldukça ciddi bir şekilde konuşuyordu.
" Bu dağ olmaz general! Ben buralardan kaç defa geçtim hemde yarılmadık tek bir yerim kalmazken. Askerlerimi bu tehlikeye atamam " dedi ayağa kalkarken.
General sinirlenmişti, o da ayağa kalktı.
" sen bana karşı mı geliyorsun yüzbaşı!?" Dedi hiddetle.
" Hayır! Ben askerlerimi koruyorum.
Oraya gidip o uçurumda çatışacak olan siz değilsiniz! Başka bir yolu var diyorum illa ki burayı seçiyorsunuz, ne o general planlarınız mı var?" Dedi sinir ve ima ile.
General afalladı.
" sen ne diyorsun Yüzbaşı! Beni neyle itaam ettiğinin farkında mısın?! Kendine gel." Dedi.
Tomris yaptığının bir hata olduğunu biliyordu ama aklında ki plan işe yaramıştı.
Gülümsedi
" özür dilerim komutanım ama birşey denemem gerekiyordu." Dediğinde olayı başından beri sakinlikle dinleyen albay ve timine baktı.
General sinirle
" Bu beni bir vatan hainliği ile suçlaması değiştirmez! Sana tutanak tutacağım " dediğinde Tomriste yaprak oynamadı.
" ben sizin bir hain olup olmadığınızı öğrendim ve içimde gayet rahat komutanım, siz şimdi isterseniz ihtar yazın isterseniz de tutanak bu size kalmış birşey ama aramızda bir hain olup olmadığı konusunda bunu yapmak zorundaydım. Ve değilsiniz " dediğinde General bu sefer şok geçirdi.
Tomris tekrar timine döndü ve göz kırptı.
" Bu arada hâlâ o dağda konuşlanmama konusunda ısrarcıyım..." dedi ve Albay ve General baş selamı vererek timini de alıp dışarı çıktı.
" ne oynadınız komutanım be! Valla bir an gerçekten yapıyorsunuz sandım " diyen Yavuza bir bakış atıp önüne döndü.
" bugün hiç keyfim yok Yavuz başım ağrıyor, odama gideyim ben en iyisi..."
Dedi ve odasına girdi.
Postallarını çıkarıp yatağa uzandı ve gözlerini kapattı.
O sırada da kapı çaldı.
Sabırla kalktı ve kapıyı açtı. Elbette Alparslanı görmeye bekliyordu ama onun baş ağrısına bu denli iyi geleceğini bilmiyordu.
Alparslan tam konuşacakken,
" ben de seni bekliyordum ağrı kesicim, nerelerdeydin? " diye sordu alayla.
Alpaeslan sırıttı ve Tomrisin açtığı boşluktan geçti.
" bir hastam vardı ona bakıp geldim " dediğinde Tomris kaşlarını çattı ve " yaa kimmiş bakalım bu hastan? Yani seni boğmamak için bir neden söyleyebilirsin " dedi kaşlarını kaldırarak.
Alparslan kapıyı kapatarak şuh bir kahkaha attı.
Ne de güzel gülüyordu gavurun oğlu...
Alparslan ellerini Tomrisin beline koydu ve kendine çekti.
" yok canım öyle değil! Tuğrul aşk acısı çekiyormuş bizimkilerle bir yokladık "
" sende Tuğrulla can ciğer kuzu sarması oldun artık ha..." dedi ve Alparslanın maskesini çıkarttı.
Alparslan anında kaşlarını çattı.
" yok be ne sarması olacağım onunla! Gitsin Doktoru sarsın onu!" Dediğinde Tomris merakla ona baktı ve çıkarmayı unuttuğu maskesini çıkarttı.
" durum o kadar ciddi mi ya ?" Dedi sıkıntıyla.
Onunla 1 seneye yakın bir geçmişi vardı ve elbette üzülmesini istemezdi.
" evet bayağı ciddi! Kız eskinden Batuyu seviyordu ya şimdi de Tugrula umut verip bir başkasına aşık olmuş." Dediğinde Tomris iç dudağını ısırdı.
" anladım ama bunu kendisi atlatmak zorunda. Biz karışmayalım " dedi ve maskesini geri taktı. Alparslana maskesini uzattığında " dinlenmicek miydin?" Diye sordu.
" evet ama seni görünce geçti şimdi sadece içtima yaptırmak isiyorum " dediğinde aslinda başının ağrısı biraz hafiflemişti ama geçmemişti.
" timi topla iyi bir içtimaya hazır olun, helikopterde yapacağız " dedi pis bir sırıtış ile odayı terk etti.
♠️♠️♠️
" asker! Eğer takım arkadaşınızı düşürürseniz askerliğinizi yakarım. Hepinizin, benim için o zaman ne kadar geçmişi varsa silerim. Sıkı tutun "
Dedi Tomris helikopterin açık kapısının önünde, yani sarkan iki askerinin ve onu tutan iki askerinin ardında...
" komutanum şimdi biz ha burada barfiks mi çekeceğuk? " diyen sarkan onur çoktan rahat bir şekilde ellerini havaya kaldırmış hem çay elinden öteye mırıldanıyor hemde konuşuyordu.
" öyle Onur öyle de! Sen allah aşkına ne yapıyorsun?" Dedi Tomris merakla.
Onur aşağıya baktı ve derin bir iç çekti.
" aşağuda ki orman bana geçmişimi hatırlatay komutanum. Valla ha boyle çok anularum vardu da!" Dedi onur gözleri dolarken .
Onun yanında sarkan Bulut ona bir bakış attı.
" seni böyle duygulandıran nedir Onur? " diye sordu.
Onur gözlerini elleri ile sildi ve " ben, emmi oğlu ve halamun oğlu toplanır ormana giderduk. Ama gitme nedenumiz hep tuvaletti. Ah eski günler ah! O ormanda ne hatıra biraktuk senun haberin yok! Bu arada gözlerumin dolma nedenu ise şu;" dediğinde ekip arkadaşlarının gülmesini takmadan pilota döndü.
" ula oğlum az yavaş döndü da şu pörvaneyi! Gözlerum bendan bağımsız ağlay da " dedi ve cık cıkladı.
Tim artık yerlerdeyken şu anda bir helikopterin açık kapısının önünde durumlarını, hatta sarktıklarını takmıyorlardı.
İşte türk olmak böyle birşeydi. Bazılarının anne babası ne kadar kötü olsa da damarlarında hep bir tc kanı taşıyordu yav!
Yaşasın türk milleti! Yaşasın genlerimiz!
" neyse beyler oyalamayın bu helikopterin mazotunu biz dolduramıyoruz! Başlayın" dediğinde hem barfiks çekiyorlar hemde dedikodu yapıyorlardı.
Hatta hep suskun olan Alparslanın bile bir konuda dili çözülmüştü.
" aynen oğlum ya! Bu ne pahalılık aldığımız ciklet bile 5 lira olmuş " diye yakınan Buluta hak verdi tim.
" lan hatırlıyon mu eskiden 25 kuruşa hüptirik satıyorlardı. Daha bir erkek 5 liraya 20 tane hüptirik alıyorduk şimdi tanesi 2 lira olmuş amk " dedi Alparslan.
Tomris ve tim ona şaşkınca bakarken o hiç aldırmadan saydırıyordu.
" mazot, benzin , yağ, kahvaltılık lan peynir bile 20 misli arttı. Ekonominin ağzına sıçtılar! Hadi bizim maaş iyi de bu erler, emekliler ne yapacak ona şaşırıyorum." Dediğinde yanlışlıkla elini gevşettiğinde Onur bir çığlık attı.
" amk oğlum düzgün tusana lan! Daha anamı görmeden göstermeyu düşüniysun herhalde ha kardeşim " dedi. " Alp duzgun tut şunu ödü bokuna karıştı " dedi Tomris ve diğerlerine katılarak güldü.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra yer değiştirdiler ve işlerini bitirip karargâha döndüler.
Odalarında duşlarını alıp yeni formlar giydiler ve oturma odasına gittiler.
" yoruldunuz mu lan?" Dedi Tomris sırıtarak " yok be komutanım bunlar bize vız gelir tırıs gider! Peh " dedi Yavuz ve olmayan saçını savurdu.
Tim onlara gülerken oturma odasına giren Zafer ile gülümsediler.
" hoş-" diyen Alparslanın sözünü Zafer timinin ardından giren en az 8 kişilik kaslı ve son derece yakışıklı olan asker ile dumura uğradı.
En önde ki asker Tomrisin önüne geldi ve elini Tomrise uzattı.
" Binbaşı Kazım Pakdemir iki haftalık görevinizde size eşlik edeceğiz timimizle. " dedi ve Fısıltı timine " size de merhaba fısıltı biz Köstebek timi " dedi.
Alparslan ise ağzının içinde sinirle
" Ben böyle operasyonun!" Dedi ve dişlerini sıktı.
Anlaşılan bu iki ay ona ölüm gibi gelecekti.
***BÖLÜM SONU***
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 44.28k Okunma |
2.72k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |