
♠️♠️♠️YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE...
Kimsesiz olmak öyle birşeydi ki, bir kedinin bile o anlarda boynu bükük kalırdı.
Kimsesiz, yetim olmak öyle birşeydi ki bir arkadaşının annesi yada babası ona sarıldığında kızım-oğlum dediğinde içinde illa ki bir burukluk olurdu.
Tomris ve Alparslan, iki yetim birbirine tutunmuş sırdaş olmuşlar, yoldaş olmuşlar, devrem olmuşlar, aşık olmuşlar...
Onlar birbirlerine aile olmuşlardı...
Arkadaşları, Albay veya eşi onlar için bir aile gibiydi ama hiçbirisinin yerini gerçek aile doldurmazdı.
Tomrisin ailesini teröristler şehit etmiş, Alparslanın ailesi ise ona bir evlada davranılmayacak kadar kötü şeyler yapmış ve bir aile yerine koyduğu, gerçek ailesi sandığı kişileri ise terör örgütü şehit etmişti.
İkisini birleştiren, aynı yetimhaneye koyan kader şimdi de onları aynı dünya evine sokacaktı.
Bunun için bir adım olan gelenek olan kına ise yapılmak üzereydi.
Onlara öyle hissettirmemek için ellerinden geleni yapan arkadaşlarına ise sadece gülümsüyorlardı.
Yalandan.
Tomrisin üzerinde sanki bir bayrağın rengini taşıyormuşcasına kırmızı bir bindallı, Alparslanın da üzerinde bir ayyıldız kadar parlak ve beyaz olan takım vardı.
Onlardan başka kimse ne kırmızı giymiş nede beyaz giymişti.
" off ne sıkıcı bir kına bu " diyen Nihal ayağında en az 10cm olan topuklularla ortada çalan oyun şarkısından sıyrılarak çıktı.
" Allah Allah nesini beğenemedin acaba süslü?" Diye sordu bulut sıkıntıyla.
Bu Nihalin şu soruyu en az 18 defa tekrar etmesinden kaynaklanıyordu.
" aaa ben size - erkekleri eli ile işaret ederek - bir spoi vermek istiyorum ama sizde tık yok!" Dedi ve kollarını birleştirip oturdu.
Erkekler anlarken Ibrahim ve Polat hızla ayağa kalkıp şarkıyı çalan ekibin yanına gitti ve birşeyler söylediler.
Kızlar merakla bakarken Nihal hınzırca sırıtıyordu.
Çalan halay şarkısı ile Kamer, Ayyıldız ve Zafer Timinin erkekleri ortaya çıkarken Alparslan da timi ile birlikte ayaklandı.
Sonra halaya katılan Albay ve yeni General ile ekip tam kadro olmuş Alparslan halayın basında kırmızı desmalı sallayarak aynı ritim ile dönüyordu. Gittikçe hızlanan halayda yaşlı bir kurt olan Albay ve General ikilisi masaya otururken halaya kızlar da dahil olmuştu.
Masalarda tek tük oturan kişilerin arasında Tomris de vardı.
O oyun bilmezdi ki...
Anlık gelen bir dürtüyle etrafına bakındı. Yanında kimsesi yoktu, annesi olsa ona oyun oynamayı öğretir ve gösterirdi. Babası olsa belki de şu halayın içinde yer alırdı...
Derin bir iç çekti ve İnci hanımın kucağında ki Timuru izin isteyerek aldı.
" annem, bak ben senin hep yanındayım. Baban da burada, sana oyun oynamayı öğreteceğiz..." Dediğinde timur garip gurup sesler çıkardı.
" lan oğlum tamam silah tutmayı öğreneceksin de oyun oynamadan da olmaz ki! Bak ben silah tutuyorum ama oyun oynamayı bilmiyorum. Bak babana dört dörtlük. " dediğinde Timur gülerek tekrar birşeyler söyledi bebek dilinde.
" hee anladım ben seni! Sen diyorsun ki babam 'gül gibi karıyı bulunca öğreneyim bari ' dedi diye. Az hınzır değilsin ha " dedi o da gülerek.
O sırada yanında bir hareketlilik oldu. Baktığında Alparslan gelmişti.
" Allah aşkına Tomris çocuğun bezinin kokusu 2 metre öteden geliyor sen neler düşünüyorsun " diye hem gülen hem yakınan Alparslanın kafasına bir tane geçirdi.
" öyle mi Alp bey he öyle mi? Yani sen öyle düşünmüyorsun ?" Diye sordu tek kaşını kaldırarak.
O sırada Yağmur ve Damla geldi ve Timur alıp bezini değiştirmek için götürdü.
Alp ise o sırada ne diyeceğini yeni yeni idrak etmeye başlamıştı.
" hiç öyle şey olurmu hayatım. Ben harp okulunda senin gözüne havalı olmak için öğrendim yoksa kim öğretcek bana " dedi ve ensesini kaşıdı gerginlikle.
Tomrisin ona kızmasını hiç sevmiyordu...
" tamam tamam birşey demedim de bu şey beni iyice gerdi. Bir önce çıkarıp üniformamı giymek istiyorum " diye yakındı.
Alp onun bu hâline gülerken saate baktı. 10a doğru geliyordu.
Etrafına bakınırken ışıklar söndü ve Sude hızla gelip Tomrisin kafasını örttü.
Alparslanın sırtına serilen yeşil örtüyle de içeriye ellerinde bir tepsi ve mumlar ile giren kızlar arka fonda söylenen şarkıya eşlik ederek Tomrisin ve Alparslanın etrafında dönmeye başladı.
" yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar,
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar,
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler,
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler..."
Diyerek dönen kızlara gelecek satırlarda eşlik etti tomris. Alparslan ona destek verircesine elini tuttu ama Alparslan Tomristen destek aldı .
" Annesinin bir tanesini hor görmesinler,
Annesinin bir tanesini hor görmesinler,
Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim.
Hem annemi hem babamı ben köyümü özledim...
Köyümün dikenleri olsa elime batsa,
Köyümün dikenleri olsa elime batsa,
Duru duru akan ırmağı aksa da taşsa,
Duru duru akan ırmağı aksa da taşsa...
Annemin yelkenleri olsa uçsa da gelse,
Babamın bir atı olsa binse de gelse,
Kardeşlerim yollarıma düşse de gelse,
Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim,
Hem annemi hem babamı ben köyümü özledim..."
♠️♠️♠️
Tomris düğünden önce tek başına kalacağı odaya girdi ve yavaşça yatağa çöktü.
Hayır ağlamıyordu, ağlamazdı, ağlayıpta o itleri güldüremezdi.
Başında ki duvağı yatağa attı.
Sonra onun peşini bindallısı, iç çamaşırları ve saçını adeta koparan tokalar takip etti.
Kendini hızla duşa attı ve yüzünde ki şu zamana kadar yapmadığı makyajın akmasına izin verdi.
Duştan çıktığında hızla üstüne geceliklerini giydi ve saçını kurutma gereği duymadan yatağa girdi.
Gözlerini kapattı ve hayatında ilk defa kendi başına uyudu.
Ama keşke uyumasaydı. Gördüğü rüyalar ile hemen geri sıçradı ve hızla öbür odada da ki Alparslanın odasına girip kapıyı kapattı.
Onun illaki ki geleceğini bilen Alparslan yine uyumamıştı.
" geleceğini biliyordum sevgilim " dedi ve kollarını açtı.
" Bu gece ağlamadın, bende ağlamadım... ne dersin? Gel beraber ağlayalım " dediğinde Tomris vakit kaybetmeden Alparslanın kolariam girdi. Allah katında nikahlı olan kocasının yanına.
Hıçkıra hıçkıra ağladılar o gece. İkisi de...
Bir-birlerine bir söz verdiler.
" bizden ailemizi alan, aile olmamızı engellemek isteyen itlere karşı hep dik duracağız. Birimizden birisi şehit olursa eğer bir diğeri peşinden ağlamayacak yoluna bakacak çünkü öyle olması gerek. Eğer yoluna bakmazsa o itleri güldürürse, sevdiğinin intikamını almazsa sevgilim, hakkımız hangimiz olursa olsun haram olsun!
Çünkü bu vatan bizler kadar değersiz, itler kadar Çakal değil!
Biz birbirimizin ailesi olacağız..."
***BÖLÜM SONU***
Aynen öyle, bu vatan bizler kadar değersiz, itler kadar Çakal değil!
Tüm şehitlerimiz önemlidir ama elbette
Vatan Sağ Olsun!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 44.28k Okunma |
2.72k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |