
♠️♠️ 'GELİNİM YAPTIM SENİ...'
Tam on ikiden vuran Tomris sırıtarak önünde ki insan labutuna bakıyordu.
Düğün günü, evet... düğün günü!
Atış yapası tutmuştu hanımefendinin.
" Allah aşkına Tomris! Senin yerinde ki kızlar şu saatte kuaförden çıkmaması lazım, sen poligondan çıkmıyorsun " diye kınayan Alparslanı takmadan tekrar hedeften bir atış yaptı.
" iyi o zaman Alparslan sen git ve hazırlan. Ben stresimi atmak için bir saat daha buradayım."
" of tomris of! Sem adamın hevesini kaçırırsın, ben gidiyorum. Ha bu ara da saat öğlene geldi bile!" Diyerek çıkan Alparslanın peşinden sırıttı.
Onun burada kalma nedeni elbette ki stres değildi. O ilk ve tek defa evleniyordu, tabiki o da kendine kuaförde özenmek isterdi.
Onun nedeni şu anda kapıdan giren adamdı...
" hoş geldin!" Dedi. İlk defa sesi bu kadar heyecanlı çıkmıştı Tomrisin.
" Hoş buldum Tomris, beni bu özel gününüze davet ettiğin için teşekkür ederim "
" ne demek, mürüvetimizi görmek senin de hakkın " dedi ve sıkıca sarıldı.
Adamdan da karşılık aldığında
" şimdi kuaföre gitmenin zamanı geldi " dedi ve ayrıldı.
Onunla birlikte çıkış kapısına giderken
" akşam ben seni anons ettiğimde gir içeri. Süpriz olsun " dedi.
Adam onu onayladı.
♠️♠️♠️
Alparslanın kravatını düzelten Onur, yakasını düzelten Yavuz ve ceketini tutan Buluta sırıtarak bakan bir adet Doğu yani Zafer timinin tüm erkekleri erkek evinde, yani Albayın evinde son dokunuşlarını yapıyordu.
" oğlum az sabit dursana ya!" Diyen Yavuz, kravat ilikleyen Onura sinirle baktı.
" lan ben kravat bağliyrum, az sen bekle da! " dedi ve kravatı tekrar çekiştirdi.
Fazla çekiştirmiş olacak ki Alparslan öksürmeye başladı.
" adamı evermeden öldüreceksiniz, sonra Tomris komutan da bizi öldürecek " diyen Yasinin kafasına Polat bir tane geçirdi.
" salak şey! Adam karı meraklısı mı?" Dedi.
" hee " dedi tuğrul arkadan beri. O elinde telefon ile hem kız tarafı olmanın heyecanını taşıyor hemde bu olanları sırıtarak izliyordu.
" hem karı meraklısı hemde düğünden önce öleceği kesin "
" neden miş o?" Diye alayla sordu Alp.
" neden olacak, bu ikisi pardon üçü, sen evlenmeden ya seni boğarak yada konuşarak öldürecek " dedi ve gülmeye başladı.
Oda da kiler hala gülmeye devam ederken kapı pat diye açıldı.
İçeriye giren Rüzgar elinde ki parfüm şişesini havaya kaldırarak " buldum! Sende ne eksik olduğunu düşünürken buldum!" Dedi ve parfümü göğsüne bastırdı.
Herkes ona garip bakışlar atarken
" ne o Rüzgar bulduğun şey sanki alaaddinin sihirli lambası gibi birşey mi?" Dedi dalgayla İbrahim.
" evet yani hayır. Bu bir lamba olmasa da Er Alaadin Sabit den aldım bu parfümü. Kendileri adeta para sıçarda...
Bu oldukça pahalı mini minimal ve oldukça seksi kokan ve oldukça -"
" hay senin oldukçanı sikiyim ya " dedi Doğu ve elinden parfüm şişesini kaparak 2-3 fıs Alparslana sıktı.
" heh ne kadar uzattınız lan! Biz 3 dakika içinde 200 adet tüfek mermisi taşıyan yeleği giyiyoruz. Bir kıl kadar takım elbiseyi mi giydiremediniz!?"
Dedi ve yanında ki üçlüyü kenara itti.
Takım elbiseyi saniyeler içinde jilet gibi yaparken herkes ona şokla bakıyordu.
Doğu lakabı ciddiyetiyle anılan Gölge de olsa, normalde çok fazla şakacı bir insandı.
O yüzden onu ilk defa ciddi görmüş oluyorlardı.
Taa ki " acaba Sude beni beğenir miğğğğğ?!" Diye aynanın önünde kıvırana kadar.
♠️♠️♠️
" hayatımda gördüğüm en güzel gelinlerden bir tanesisin aşko!" Diyen damla olduğu yerde zıplamaya başladı.
" kız dur topuğun kırılacak!" Diyen Buket ile durdu.
Tomris aynada kendini süzerken beğeniyle baktı.
Straplez olan gelindiği sadeydi ama bir o kadar da kabarık ve uzun.
Zaten selvi boylu olan Tomris üzerinde kar beyazı olan ve uzun kuyruğu olan gelinliği ile bir kuğu gibi olmuştu.
" ayy Tomris sanırım ben ağlıcam " diyen Nihal elinde tuttuğu halay mendilini bir iki kere çevirerek gözlerinde olmayan yaşı sildi.
" hıı " dedi Sude ve sırıttı." O elinde ki de sümük mendilin değil mi?" Dediğinde herkes kahkaha attı.
" aman iyi be! Ben en iyisi gideyim de erkek tarafı geliyor mu diye bakayım " dediğinde kapı çaldı.
" Yavuzlardır " dedi Buket ve kapıyı açtı
Tam da tahmin ettiği gibi Yavuz, Bulut, Onur ve Tuğrul kız tarafı oldukları için gelmişlerdi.
" ooo buket hanım bugün de bayağı şıksınız " diyen Yavuz buketi süzdü ve gözlerini kırpıştırdı.
" off hadi kesin bakışmayı da! Diğer taraf sokağın başından göründi göründi!" Dedi Bulut ve asıl amacı olan kapıdan geçmek ve Damlaya kavuşmak olduğundan bunu elde etti.
" nasulsun bir danem? " dedi ve ona daha da sokuldu.
Damla da ona cilve yaparken " ulan bana de erimi aratman ha! Adamın davası var diye gelemedi zaten! Yavruma da kavuşamıyorum kaç zamandır " dedi Yağmur ve kollarını kendine sardı.
" bendensin Yağmur. Bende Timurumu tam 4 saat 27 dakika 38 saniyedir görmüyorum " diyen Tomrise kınayacıcı bakışlar attı Yağmur.
O sırada sokakta çalan korna sesleri ve aşağıdan gelen davul sesleri ile cama koştular.
Erkek tarafı yani tüm karargah ile beraber aşağıda arabadan inmiş, Alparslan, general, Albay, Doğu ve Rüzgar ortada oynuyor diğerleri de onlara alkış tutuyordu.
Içerdekiler onları sırıtarak izlerken Alparslan gözlerini yukarı, birlikte uyudukları odaya çıkardı ve Tomris ile karşılaştı.
Tomrisin aşık ve hayran bakışları ile.
Alparslan, Doğu, Mustafa, Rüzgar ve Yasin kapıya geldiğinde zile bastılar.
Kapının orada olan Nihal elini dışarı uzattı ve para hareketi yaptı.
Alparslan sırıtarak elini cebine attığında Doğu onu durdurdu.
" lan oğlum ben senin sağdıcınım unuttun mu?"
Dediğinde Doğu cebinden 5 tane iki yüzlük çıkardı ve uzattı.
Nihal paraları aldı ve sırıtarak kpaiyi açtı.
" buyur enişte " diyerek kenara çekildiğinde içeri girdiler.
Bu sefer gelinin olduğu odanın önüne geldiklerinde kocaman bir sandık ve üzerinde oturan Onur, Bulut ve Yavuz ile karşılaştılar.
Erkek tarafı şok ile bakarken " pamuk eller cebe eniştecim " dediler aynı anda.
Kız tarafı kıkırdarken vu sefer Mustafa,Rüzgar ve Yasin de işin içine girdi ve biner lira para verdiler.
Üçü de uyuşuk adımlarla kalktıklarında alparslan kapıyı açtı.
Karşısında gördüğü bu kadın bir rüyamıydı... hayır o, Alparslanın Allah katında eşiydi.
Yüreklerinin ayrılmaz bir bağ ile bağladığı eşiydi.
" Tomris..." diye fısıldadı.
Neredeyse heyecandan küçük dilini yutacaktı.
Tomris de aynı haldeydi. Alparslan ile hep ilklerini yaşıyordu.
Mesela ilk defa elbise, gelinlik giyiyor, ilk defa evleniyor ve ilk defa kına yakıyordu.
" Alp..." Dediğinde bu derin ve aşık bakışmayı odada olan bir başka kişi bozdu.
Büyük bakışmaların bozucusu Tuğrul.
Adeta Beşir'in, Behlül ve Bihteri bastığı sahne gibi olmuştu.
" Allah kahretmesin sizi ya! Ben olmasam kardeşimi yiyecek bu herif " dedi ve elinde ki kırmızı kuşak ile Tomrisin önüne geçti.
Tomrisin yüzü kızarmıştı.
" Kız domates gibi olmuşsun da neyse bari " dedi ve bir dua okuyarak kuşağı iki kere bağlayıp ve çözüp üçüncüsünde bağladı.
Aşağı da davul çalarken hâlâ oynayanlar vardı.
" ben senin gerçek abin olmayabilirim Tomris ama sen benim gerçekten kardeşimsin. Ben bir kardeşimi kaybettim, bir kardeş sahibi oldum.
O gün iyi ki o görevi kabul edip seninle tanışmışım güzel kızım, yoksa bir kardeşimi de kaybediyordum.
Unutma burada hâlâ bir ailen var; ben, Yavuz, Onur ve Bulut, burayı baba evin gibi düşün. Sen bizden rütbeli olabilirsin ama bu yürek ne rütbe nede kıdem dinler." Dediğinde timin üyeleri de onu onaylamıştı.
Tomris bu konuşmayı beklemediğinden dumura uğramıştı. Yüreğini birden bir sıcaklık kapladı ve içinden ona sımsıkı sarılma isteği geçti.
Ve yaptı...
Tuğrul ile Tomris sarılırken Bulut,Onur, ve Yavuz da onalra eşlik etti.
Tomris bir kere daha anladı ne güzel bir aileye sahip olduğunu.
Ayrıldıklarında kırmızı duvağını başına geçirdiler. Tomris Alparslanın koluna girip davullu zurnalı gelin aracına binerken Alparslan kulağına fısıldadı.
" söz verdiğim gibi Tomris...' davullu zurnalı gelinim yaptım seni ' "
***BÖLÜM SONU***
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 44.28k Okunma |
2.72k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |