
♠️♠️B E R T A R A F
Alparslan hızla morg odasına ilerledi.
Herkes neredeydi böyle? Niye morg odasına yönlendirmişti Albay?
Morg odasına yaklaştıkça içeriden ağlayış sesleri geliyordu.
Alparslan gözlerini büyüttü ve
" Allah'ım inşallah düşündüğüm şey değildir " diyerek kapıyı açmaya yeltendi ama kapı açıldığında içeriden kazım ve elinde küçük bir oğlan çocuğuyla çıktı.
Kazımın gözleri mi kızarmıştı?
Çocuk neden hıçkırarak ağlıyordu?
" n-ne oldu size?" Diye sordu.
Kazım sesini çıkarmadı ama başını öne eğdi. Çocuk göz yaşlarını silerek Kazımın elinden kurtuldu ve Alparslanın bacağına sarıldı.
" asker abi bu abiler ve annem bana babamın cennete gittiğini söylüyor doğru mu? " diye soran küçük erkek çocuğuna içi titredi Alparslanın.
Eğildi ve saçlarını okşadı.
" senin baban kim oğlum?"
" Güray Tekin o benim babam " dedi çocuk ellerini yüzüne kapatarak.
Alparslan çocuğu göğsüne bastırdı ve ağlamamak için kendini zor tuttu.
" evet evladım, senin baban şu anda cennete ve senin ağladığını görüyor. Çok üzülüyor, sen ağlama " dedi ama boğazında ki yumru sanki konuşmasına engel oluyordu.
Çocuk Alparslandan ayrıldı ve elini yüzünü sildi. Kafasını yukarı kaldırdı ve " canım babacığım, bende senin gibi asker olup senin yanına geleceğim " dediğinde Kazım artık dayanamadı ve koridorda yere çöktü.
Çocuk kazımın yanina giderken Alparslan derin bir nefes alıp cesaretini topladı ve içeri girdi.
İlk önce bakışları Tomrisi aradı ve gözleri ileride duvara yaslanmış bedeni buldu. Her zaman dik başlı olan Tomrise, Dilsize ne olmuştu böyle?
Alparslan derin bir nefes verdi ama o nefes ciğerlerini iflasa sürükledi.
Zafer timi, Onur, Yavuz, Olcay ve Burak buradaydı. Ek olarak üstünde beyaz örtülü 6 beden o demir sedyenin üstünde yatıyordu.
Demir sedyenin üstünde ki çarşaftan çıkan nasırlı ayaklara numara asmışlardı, bir tane bedenin başında kadının birisi hıçkırarak ağlıyor ve ellerini sürekli beyaz örtünün üstünde gezdiriyordu.
" ne oluyor?" Dedi Alparslan korku ile. Oysa ki o çok iyi biliyordu ne olduğunu ama duymak istemiyordu.
Sonra birşey gördü, Yavuz ve Onurun başında durduğu sedyeden sarkan eli vs bileğinde ki o bilekliği...
" Bulut " diye fısıldadı ve Bulutun silah tutmaktan nasır bağlayan ellerini tuttu.
O bu eli 2 km öteden tanırdı...
" oğlum şu ellerimizin haline bak " diyen Yavuz sahte bir hüzün ile olmayan gözyaşlarını siliyordu.
" ne varmış lan ellerimizde bebek gibi cildimiz var maşallah! " diyen Bulut da ellerini kaldırarak gülümsedi.
Onur ile Alparslan ile sadece sırıtmak ile yetiniyordu.
" ne olcak lan şu zamana kadar hiçbir kız arkadaşım bu elleri tutmadı... " diyen Yavuz yine sahte bir hüzne boğulmuştu.
" sen de ne yaptın bro?" Diyen Yavuza bakarak sırıtan Bulut ve ona eşlik eden Alparslan ve Onur,
" Siktir ettik gitti " dediler hep bir ağızdan.
O sıradan arkadan onlara yaklaşan tomris de " ben de siktir etcem az sonra içtima da " dediğinde hep birlikte koşturarak yerlerine geçtiler.
Alparslan sedyenin kenarında dizleri üstüne düştü. Tomris hızla Alparslanın yanına çöktü ve " güçlü ol sevgilim güçlü ol ki itler gülümsemesin " dediğinde Alparslan sanki onu duymuyordu.
" bunu bize yapma Bulut! Bizden bir kişi daha götürmeye nasıl kalkışırsın?!
Utanmıyormusun büyükler dururken öne atılmaya? " dediğinde Onur ve Yavuz da yanına çöktü.
" Vuralın gittiği yerde siz tartışırsınız oğlum?! Geri gel lan! Geri gel " dediğinde ise ne dediğini sadece Fısıltı anlamıştı ve bu da onların buz kesmesine yetmişti.
Fısıltı Timi 3 sene önce bir kış günü bir arkadaşlarını şehit vermiş,
3 sene sonra da bir sonbahar günü arkadaşlarını şehit vermişti.
Birisinin sevdiğim kadın dediği ama terörist çıkan kişi şehit etmiş,
Birisini de yine teröristler şehit etmişti.
Fısıltı Timi 3 senede 2 şehit vermişti kara toprağa...
♠️♠️♠️
" Rahat! " diyen generalle orada bulunan tüm askerler 6 türk bayraklı tabutun önünde rahatta durmuştu ve
" hazır ol!" Emriyle büyük bir gurultu kopmuş ve aynı hizada hazır olmuşlardı.
" naaş yüklen!" Talimatıyla da 6 tabut havaya kalkmış, askerler devrelerine son görevini yerine getirmiş ve helikopterlere taşınmıştı. Hepsi memleketine gidecekti.
Üniformaları ile bu karargaha geldikleri günü hatırladı Alparslan,
Ne çok kıskanmıştı onları.
Kazımın uzattığı eli o sıkmıştı.
Buruk bir şekilde gülümsedi Alparslan ve Tomrise döndü.
" onlardan seni ne çok kıskanmıştım hatırlıyorsun değil mi Tomris?
Şimdi de kara topraktan kıskanıyorum,
Keşke ben şehit olsaydım, keşke ben girse-" diyen Alparslanın dudağına ellerini koydu ve " sus Alparslan sus ve benim canımı daha fazla yakma " diyerek içinde Tabut bulunan helikoptere bindi.
Işte en zor yer de burasıydı, nasıl derdi Tomris, Bulutun garip anasına bulut şehit oldu diye.
Alparslan ve diğer tim üyeleri de binince helikopter havalandı ve Bulutun memleketine doğru yol aldı.
" biz şehit olsak Tomris, ne söylemeye anamız ne de gidecek belli bir memleketimiz var " diyen alparslana
" Türkiyenin her yeri bize memleket Alp, nereye gömerlerse gömsünler beni ama onların eline bırakmasınlar " dediğinde yol boyunca zaten tek bir çit bile çıkmadı.
Helikopter indi ve onu bekleyen cenaze arabasına bindi Bulut, Babasının olmadığı baba evine doğru yol aldılar.
Evin önüne çıktıklarında sokak sakinleri merakla dışarı çıkmıştı ama sonradan bu merak acıya döndü.
Seneler önce yine böyle gelen bir cenaze arabası ve askerler vu evden bir can daha almıştı ve yine öyle olduğunu anladı ahali.
Tomris sabır ve hüzün ile kapıyı çaldı ama başı dikti.
Kapı saniyeler sonra elinde tesbih ve başında yazması ile çıkan Sakine nine tarafından açılmıştı.
Tomrisi görünce gülümsedi " Kızım hoşgel-" dediğinde sözünü yarıda kesen şey arkada gördüğü nakil aracıydı.
Anladı sakine nine ve dayanak olarak Tomrise tutundu.
" ne oldu? Birşey mi oldu Bulutuma?" Dediğinde zaten anlamıştı ama bunu birde Tomristen duymak istemişti.
" beni konuşturma nine " dedi ve avcunda tuttuğu künyeyi Sakine ninenin avcuna bıraktı.
Dayanamıyordu artık.
Yıllar önce Vural da da böyle olmuştu...
" yavrum..." yakarışları bir yandan komşunun ağlamaları bir yandan sokak anlayışlara boğuldu. Ama sakine nine ise " vatan sağ olsun! Yıllar önce kocamı verdim kara toprağa olsun, yine de Vatan Sağ Olsun " dediğinde mahalleli daha da bir ağladı.
♠️♠️♠️
21.10.2023
Radyodan cılız çıkan Türküye ses verdi Onur,
" artık seninle duramam,
Bu akşam çıkar giderim,
Hesabım kalsın mahşere
Elimi yıkar giderim " şarkıyı söyleyen Ahmet Kayaya eşlik eden Bulut, onu dinleyen timine gülümsedi ve devam etti.
" sen zahmet etme yerinden,
Gürültü yapmam derinden,
Parmakların üzerinden,
Su gibi akar giderim..."
Bu sefer ona tüm tim eşlik etti,
" artık süresin bir sefa...
Ne cismim kaldı ne cefa?
Şikâyet etmem bu defa,
Dişimi sıkar giderim...
Bozar mı sandın acılar?
Belaya atlar giderim.
Kurşun gibi, bir mavzer gibi
Dağ gibi patlar giderim...
Bozar mı sandın acılar?
Belaya atlar giderim.
Kurşun gibi,bir mavzer gibi
Dağ gibi patlar giderim ..."
♠️♠️♠️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 44.28k Okunma |
2.72k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |