
Ben anlamam öyle şiirden,
Ne güzel cümlelerden anlarım
Ne de sevgiden
Sen öğrettin bana
Aşkı çıkartmayı şiirden...
T.T.İ
♠️♠️♠️TEST
Türk milleti bu vatan için nice şehitler verdi, veriyor.
Ve bunlardan sadece bir tanesi Bulut...
Bulut, arkasında sadece annesini bıraktı ama Bulut seneler önce zaten ölmüştü.
Her aşık, elbet bir gün ölür.
Ya sevdiği öldüğü zaman koyar kendini onunla birlikte toprağa,
Ya sevdiği onu terk ettiğinde atar kalbini bedeninin en ücra köşesine.
Bulut ise iki defa ölmüştü;
Sevdiği kadın onu asker olduğu için terk ettiğinde, ikincisi ise hain teröristler tarafından göğsüne yediği üç kurşunda...
İşte biz böyleydik, onlar (pkk) ve ne için savaştığını bilmeden sadece toprak isterler biz ise çelimizi çocuğumuzu korumak için, bu vatanı kahpelerin eline bırakmamak için savaşırız.
Biz bu yola şehadet yolu derken, onlar daha hangi mezhepten olduklarını bilmezler.
Biz çocuklarımızı eşlerimizi gözümüzden kıskanırken, onlar aralarında paylaşırlar.
Biz ölürken kelime-i şehadet getirmek için can atarken onlar sadece ( apo ) derler.
Bizim farkımız bu!
Biz Türküz!
Biz yenilmeyiz!
Ne Çanakkalede geçit verdik ne de Kafkasyada!
Gerekirse 90.000 askerimiz donarak şehit oldu o dağlarda!
Biz türk askeriyiz!
Yüreğimizde yalnızca bir sevda varken ikincisini sokmamak için çırpınan askerleriz.
Ama buna mağlup olan da yine biziz.
Sevdanın önüne birşey geçemeyeceğini anlayan da yine bu kalbimiz.
Ben Tomris Türkmenov İlkay!
Sevdiğim adamın soyadını taşıyalı tam 6 ay oluyor.
Halimden memnunun;
Sevdiğim adamla çocuğumuz gibi olan Timurumuz, Vatanımız, ekip arkadaşlarımız, biz hepimiz büyük bir aile olduk.
Bulutumu şehit vereli 6 ay oluyor.
Bizim evlendiğimiz günden sonra ki gün şehit oldu.
Onun yerini dolduramayacak olsa da time iki kişi katıldı. Cesur ve Özge...
İkisi de çok iyi askerler. Onur ve Yavuz ile birlikte kalıyorlar.
Onur sayesinde sürekli Sude ve Doğuların timi ile buluşuyoruz.
Neden mi?
Çünkü Onur ve Damla aynı bizim gibi hayatlarını birlikte sürmeye başlayacaklar. Büyük ihtimalle Damla bizim time isteyecek tainini.
Onlarla birlikte şu 6 ayda 20yi aşkın göreve çıktık. Özge sağlıkçımız ve Cesur ise Bulutun yerine Ağır silahlar uzmanı olarak geldi.
Onur ve Cesur da sürekli didişseler de iyi anlaşıyorlar. Görevlerde, karargâh arasında atışmalarda birbirlerinin arkasını kolluyorlar.
Yavuz ise Buket ile çok içli dışlı oldu bu sıralar. Sanırım onlara da bir evlilik yolu gözüktü.
Biz mi?
Biz...
Biz yine aynı biziz işte ama değiştik.
Asla aşkımız değişmedi fakat ben değiştim, o değişti.
Mesela ben artık eskisi gibi sert ve ketum değilim. Bu tabiki bizim aramızda. O ise bana karşı çekingen değil artık. Görevlere giderken arkamızda bir evladımızın olduğunu bilerek gidiyoruz. Sonuçta ikimiz de anasız babasız büyüdük ve evladımıza da bunu yaşatmaya gerek yok. Tabi ki takdir Allahın...
Bu 6 ayda görev sonu izinlerinde birlikte birşeyler yaptık. Kimi zaman bir çocuk gibi parka gidip pamuk şeker yedik kimi zaman Timur oyuncak alırken bizim içinde aldık.
Pikniğe gittik tim olarak, bazı davetlerde bulunduk, hatta Onurun Annesini bile ziyarete gittik Trabzona.
Bulutun annesini de ziyaret ettik.
Ama şimdi karargâhta görevde olduğumuz için bunların hepsi ciddiye dönüşmüştü. Timura Nihal bakıyordu biz buradayken veya operasyondayken.
Fakat karşımda ki şu savcı acayip canımı sıkıyordu.
" ne demek davette görevi düşünmeden adama saldırmak!" Diyerek Cesurda bağıran Savcı Cesurda doğru adımlamıştı ki tim ile birlikte karşısına geçtik.
Acaba benim alnımda enayi mi yazıyordu?
" Cumhuriyet Savcısı falan demem! Benim canımı sıkma Savcı?! " diyerek tıslayarak konuştuğumda Savcı afalladı. Albay arkadan arkadan kaş göz yapıyordu ama o da biliyordu haklı olduğumuzu.
Cesur dün ki görevde Özgeye taciz etmeye çalışan kişiyi yani bizim yakalamaya çalıştığımız kişiyi dövmüştü.
" siz kim oluyorsunuz da bana! Cumhuriyet Savcısına bu şekilde konuşabiliyorsunuz?!" Diyen savcı benim şartellerimi attırmaya yetmişti.
" Ben bu timin komutanıyım! TSK bu askerleri size köle diye göndermedi hele sizin uşağınız hiç değil. Biz zaten elimizden geldiğince görevimizi yerine getiriyoruz! Biz bordo bereliyiz. Zaten bir ölüyüz! Biz aslında görevlerimizi tek başımıza yaparız fakat biz yine de sizinle çalışıyoruz! " dediğimde Savcı put gibi olmuştu.
Son olarak da " görev yine de başarı ile tamamlandı Savcı Bey! Ha yaralı ha ağır yaralı fark etmez sonuçta yaşıyor." Dediğimde arkamı döndüm ve aynı şekilde sinirli olan timime başım ile dışarıyı gösterdim.
Albaya selam vererek dışarıya çıktığımızda Özgenin gözlerinin dolduğunu gördüm.
Evet, birde Özge çok duygusaldı.
Taa ki er meydanına çıkana kadar...
Yüzümde ki maskenin terlettiğini hissettiğimde " oturma odamıza geçelim 2 saat sonra da içtima yaparız " dediğinde beni onayladılar.
Onlar önden giderken Alparslan benimle arkadan ilerliyordu.
" hayatım iyi misin? Bir yorgun bakıyorsun " dediğinde yüzümü buruşturdum.
O da sevmiyordu hayatımlı aşkımlı konuşmayı ama beni gıcık etmeye sanki yemin etmişti.
" iyiyim aşkım sen nasılsın " dediğinde sağ elinin avcunu yüzüme bastırdı ve yana yatırdı.
" söz birdaha sana hayatım yada aşıkım demeyeceğim yavrum. Yavrum kâfi..." dediğinde kısık sesli bir kahkaha attım. Odanın önüne geldiğimizde bizimkiler içeri girmişti.
Bizde tam giriyorduk ki koridorun dönüşünde bir bağırış koptu.
Alparslan ile oraya giderken
Bu kişilerin Nazlı ile Batu olduğunu anladık.
Nazlı siyah eşarbının üzerine iki elini koymuş sinirle Batuya bakıyordu.
Batu ona iki adım attığında Nazlı iki adım geri çekildi.
" artık peşimi bırak Batu! Sevmiyorum ya seni! Sev-mi-yo-rum!"
" ama ben seviyorum Nazlı! Bunu kimse değiştiremez " diyen Batu şu lafla zort olurken " ben değiştiririm koçum!" Diyerek olaya giriş yalan Tuğrul Abiydi.
Tuğrul Abi de yan koridordan olaya giriş yapınca Nazlı ellerini aşağı indirdi ve başını dikleştirdi.
Birkaç kişi daha toplaştığında eminim ki Alparslan ile aynı şeyi düşünüyordum.
İkimiz şu anda düğünde terk edilen Nihalin halini izleyen Cemile ve Makbule ikilisi gibiydik.
" ya sen hayırdır oğlum ya! Dün bir bugün iki? Sanane " dediğinde az daha gülecektim.
" 8 ay oldu adam geleli " diye kısık sesli bir şekilde Alparslanı dürttüğümde sırıtarak sus işaret yaptı.
" bu kızı birdaha rahatsız etmezsen söz sana 1999. Seferini 2000e tamamlayarak kim olduğumu söylerim." Dediğinde Tuğrul Nazlının yanına geçmişti.
Nazlının elini tuttuğunda " uyyy!?" Diye bir ses duydum. Nereden çıktığını bilmediğim Onurdu.
" bu kadın benim müstakbel sözlüm olur! Herkes duysun. Ona yan gözle bakanın gözlerini oyarım " dediğinde Batu artık 2.defa reddedilmeyi kabul edememiş olarak çekip gitmişti.
" ula bağa bak Tuğrul Abi! Eğer bendan önce evlenursen yakani paçani, gömleğunin kol düğmeleruni, pantolonunin paçasina kadar pirakmam! " dediğinde istemeden güldüm. Sonra kenarda ellerinde çekirdekler ile Ayyıldız timini gördüm.
Eh bizimde onlardan bir farkımız yoktu.
" Necmi! Soğuk su getir koçum bana " dediğimde odaya gidiyordum.
Odaya girdiğimde sadece Cesur ve Özge vardı.
Bunlar da bu ara çok yalnız kalıyorlar canım.
( neler geçiyor aklımdan tövbe tövbe)
Kendimi koltuğa bıraktığımda Alparslan yanıma oturdu ve Onur ile Yavuz da kol kola içeri girip kapıyı kapattılar.
Necmi gelip suyu bıraktığımda çıktı.
Bende maskemi nihayet çıkarabildim.
Oh be dünya varmış...
Diğerleri de çıkarttığında herkesin yüzü ortaya çıkmıştı.
Onur esmer bir tene sahipti ve kara kaşlı kara gözlü denilen cinstendi.
Yavuz ise sarışındı hatta kızıl gibimsi...
Gözleri ile kahverengiydi ama bala yakındı.
Cesur ise tam bir kumral güzeliydi.
Kumral saçlar kahve gözler ve sert yüz hatları ile açıkçası Özge ile çok yakışıyorlardı.
Özgenin ise saçları omzuna kadar ve kahverengiydi. Gözleri maviye çalıyordu ama değil gibiydi. Keskin elmacık kemikleri vardı ve yüzü ile de çok uyumluydu.
Alpim ise esmer güzeliydi.
Kara kaşlı, ela gözlü ve gece gibi siyah saçlarıyla tam benlikti.
Benim ise siyah saçlarım belime kadar dökülür, kahverengi gözlerim ve sert çehrem ile tam bir Dilsiz komutan İzlenimi veriyordum.
Açıkçası Alparslan ile çok uyumluyduk...
Yavuz telefonu ile birşeyler yapıyor yada Buketle mesajlaşıyor demeliydim, Onur ise elinde ki Fotoğrafta Damlaya bakıyordu. Damla yani Sudelerin timi görevde olduğu için onunla konuşamıyordu.
Cesur ile Özge fısır fısır birşeyler konuşuyordu.
Ensemde hissetiğim nefes ile irkildim.
" seni özledim " diyen Alparslana tip bir bakış attım ve tövbe çekerek önüne döndüm.
" tomris..." dediğinde istemeden
" hmm" diye mırıldandım.
" Sen bu ay hasta oldun mu " dediğinde ciddi mi diye ilk önce bir bakış attım.
" yuooo" dedim gevşekçe.
O ise sırıtarak,
" şu birkaç hafta ki yorgunluğun, baş dönmelerin ve mide bulantısını da sayarken eşittir hamilesin bebeğim " dediğinde ne diyor bu mal dercesine baktım.
" he?" Diye sorduğumda cebimden bir şey çıkardı ve bana verdi.
" git şu testi yap da gel hadi yavrum " dediğinde daha yeni kavramıştım olayı ve heyecan ile karışık gerginlik ile
" yok be! Yoktur öyle birşey " dediğimde göz devirdi ve " hadi yavrum çatlatma insanı." Dediğinde mırın kırın etsemde diğerlerine çaktırmadan odadaki tuvalete girdim ve testi yaptım.
5 dk sonra
Ellerim titrerken merak duygusu iyice kabarmıştı. Testi bu tarafa çevirdiğimde nefesimi tuttuğumu o an fark ettim.
Çift çizgi?
Neydi ki bu?
Dur tek mi olması gerekiyordu çift mi?
Aman Allahım!
Pozitif...
Pozitif...
Pozitif...
Hamileyim!
Odadan nasıl çıktığını bilmiyorum ama odadakiler korku ile ayağa kalktılar.
" ne oldu!?" Diyen Onur sadece gözlerimin dolduğunu görmüştü.
Elimdeki testi fark edenler ise suspus olmuştu.
Diğerleri sonucun ne olduğunu merak ederken Alparslan yanıma geldi ve ne olursa olsun üzülme gibi teselli bakışlarını bana sundu.
" Hamileyim! " diye öyle bir bağırdım ki eminim ki tüm Hakkari inlemişti.
" nE!" Diyen Onur ve " Omg"diyen Özgeden sonrasını duymadım çünkü Alparslan nefesimi kesecek cinste beni döndürmeye başlamıştı.
" baba oluyorum! Tekrar baba oluyorum! "
Dediğinde benden ayrıldı ve Cesura, Onura, Yavuza ve Özgeye sarıldı.
Ardından koridora çıkıp
" BABA OLUYORUM ULAN!!!"
diye bağırdı.
Bende yalnızca Allah'a dua ettim;
Bana tekrar anne olmayı nasip ettiği için, bana böyle bir eş verdiği için...
♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️
Tomris Hamile!!🎉🎉🎉
Siz bu işe ne diyorsunuz?
Peki Alparslanın cebinde Test taşıması?😂😂
Peki Tomrisin anlatım şekli nasıl?
Cesur ve Özge?
Damla ve Onur ikilisi?
Buket ve Yavuz?
Sizce ilerki bölümlerde nasıl olacak?
Finale sizce ne kadar kaldı?
Takip etmeyi ve beğenmeyi unutmayın!!!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 44.29k Okunma |
2.72k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |