30. Bölüm

30. Bölüm

Gizliyazar_1907
ay.gece

💚💚💚ÖZEL BÖLÜM

ONUR

; ( Onurun anlatımıyla )

 

Köy okulunda okuyan bir çocukken, annemin ısrarı ile şehire okumaya gittim. Babam çok iyi bir çiftçiydi yani kendimizi geçindirmeye yetiyordu paramız ama beni okutacak güçte değillerdi. Bende burslu bir şekilde yurtta okudum ve lise eğitimimi tamamladım.

 

Ama ne tamamlamak...

 

Ben liseyi Tokat'da okudum ama Trabzonluyum. Hem şivem ile alay edenler hemde aile özlemi gerçekten de ağır basıyordu. Üniversite okumayı düşünmüyordum.

Köye gittiğimde babam geçti karşıma, dedi ki " senin madem öyle okuyacağun yok! Bir hedefun bir amacun yok! O zaman ben sağa bir görev verirum " dedi.

Meraklandım ve babamın da benimle bu kadar ilgilenmesi beni heyacanlandırdı.

 

" Biliyrum, zaten aile özlemi çekeysun ama bu görev seni cennetluk edecek.

Sen asker olacasun!" Dediğinde şaşırdım ama itiraz da etmedim.

Zaten hep polislere ve askerlere karşı bir sevgim vardır.

 

Ertesi gün belediyeye dilekçemi verdim. Ben askerlik yaptıktan sonra tam bir asker olmak istiyordum.

 

Tez zaman sonra beni askere çağırdılar. Diyarbakıra çıkmıştı görev yerim. Annemin ağlamaları, kız kardeşimin de onu tesellileri ve bana olan iyimser yaklaşımı ile gittim Diyarbakıra.

Evet, birde kız kardeşim var.

Adı Selvi, adı gibi selvi boylu ve çok güzel bir kardeşim var. Tam bir laz kızı ve inşallah bir öğretmen adayı.

 

Diyarbakırda askerlik yaparken benim gibi laz bir komutan vardı. Hemşerim çıktı. Beni hiç ezdirmedi ama askerleri arasında ayrımcılık da yapmadı. Gel zaman git zaman aradan 9 ay geçti. O zamanlar askerlik 12 aydı ve benim tezkerimi almama 3 ay kalmıştı. Fakat ben gitmeyecektim.

Bu dokuz ayda ailemi görmeye hiç gitmedim. İzin günlerinde karargâhta olan timlerden birkaç taktik topladım ve kendimi geliştirdim. Ailemle hep konuşarak özlem giderdik. Özlem duygusuna alışmaya başlamıştım.

 

Askere ilk başladığım zamanlarda sıska olan vücudum artık kaslarla dolu ve iriydi. Burnumu saymazsak.

 

Sonra bir gün şans eseri bir kadınla tanıştım. Kendini gizlemeye çalışıyordu. Kaşlarımı çattım ve saçlarını maskesinin içine sinirle tıkıştırmaya çalışıyordu. Askerdi, hemde bir uzman. Yani komutanım sayılıyordu ve kızdı. Ama saçları dışında hiçbir özeliği kadın gibi değildi. Tamam, vücudu benim vücudundan iri ve kuvvetliydi fakat göğsü bile belli değildi.

 

" siz..." dediğimde beni daha yeni fark etti. Aslında o beni daha önceden fark ederdi fakat o konsantresini saçlarına vermişti. Hemen kendini topladı ve kaşlarını sert bir edayla çattı.

" sen kimsin asker?!" Dediğinde sesini kalınlaştırmıştı. Hemen tekmil verdim.

" Er Onur Yıldırım/ Sürmene! Emredin Komutanım "

 

Dediğimde bana yaklaştı ve " senin burada ne işin var " dedi. Doğru ya, benim burada sahiden ne isim vardı.

Heh, buraya temizlik yapmak için gelmiştim.

 

" temizli-"

 

" Gördün mü? " dediğinde ne olduğunu anlamıştım. Bu kadın kendini kesinlikle saklıyordu.

Ses vermeyince seslice

" Gördün mü?" Diye tekrar sordu ama sesi daha da bir yüksekti. Sadece kafamı sallamakla yetindim.

Sıkıntılı bir nefes verdi ve beni kolumdan tutarak bir odaya götürdü.

 

Korku tüm bedenimi sarmıştı ama o da bir türktü yani yamyam değildi.

Di mi?

 

Oda boştu ve sadece iki tane çalışma masası vardı.

Komutan ilk başlarda sessizdi fakat sonradan yakama yapışıp beni duvara sertçe yasladığında neredeyse küçük dilimi yutacaktım.

 

" Ya gördüklerini unutursun ya da tüm izinlerini iptal eder seni buralarda köpek gibi süründürürüm "

Dediğinde ona zaten ben izne çıkmıyorum diyemedim.

Onun yerine daha iyi bir şekilde,

" eğer beni da sizin gibi tam bir asker yaparsanuz gördüğum tüm şeyleri unuturum " dediğimde yakamı bıraktı ve derin bir nefes aldı.

" o zaman git dilekçeni yaz - arkasında ki masayı gösterdi- bırak. Dilekçeme bende bazı eklemeler yapacağım, alt tarafını boş bırak." Dediğinde heyecanlanmıştım.

 

" neden boş bırakıyorum."

 

" seni ben eğiteceğim de ondan " dediğinde bu güçlü kadını merak etmiştim. İsimlikte sadece Türkmenov yazıyordu ve kan grubu.

 

" Emredersiniz Komutanım " deyip selam verdim.

 

O günden sonra o selam verdiğim son selam olmadı o kadına. Hep selam durur oldum önünde.

Beni eğitmek için gerekirse bağırdı gerekirse dövdü, öyle zor sınavlardan geçtim ki bazen annemin ve babamın adını bile unuttuğum oldu.

 

Artık teskeremi almış ama yerine Albaya başka bir kağıt daha sunmuştuk Tomris komutan ve ben.

Artık tam anlamıyla askerdim.

Sadece şu an çavuştum.

 

Tomris komutan ile aramız iyiydi fakat bana adını söylememişti. Onu da şans eseri onun yanında gezen diğer komutandan öğrenmiştim.

 

Aradan yıllar geçti, bir tim kurdu Tomris. Fısıltı Timi...

Kendisi gibi çok sessiz bir tim olmasa da çok bilgili bir timdi.

Bu time beni de ekledi. Tomrise herkes Dilsiz diyordu ama o dilsiz değildi. Sadece Tomris, diğerleri gibi boş konuşmayıp az ve öz konuşurdu.

 

Alparslan komutanım da çok iyi bir adamdı ama içtima da olsun normalde olsun çok sinirli bir adamdı. Tomris komutanım ile tanıştığımız zaman da onun yanındaydı ve ona çok başka bakıyordu.

 

Kıdemlı Üsteğmen Tomris Türkmenov...

Kıdemli Üsteğmen Alparslan İlkay...

Üsteğmen Onur Yıldırım...

Teğmen Bulut Alaca...

Teğmen Vural Güz...

Asteğmen Yavuz Boz...

Asteğmen Zeynep özçelik...

 

Biz Fısıltı timiydik...

 

💚💚💚

 

İlk şehidimizi bugün toprağa defn ettik...

 

Vural, sevdiği kadın tarafından göğsünden hançerlenerek şehit oldu.

Şehit oldu çünkü?

 

Çünkü Zeynep bir hain çıktı...

 

İlk önce Vuralı öldürdü sonra da kendini. Zeynep savaştığı o dava da yanlışlıkla başka birşeyle de savaşmıştı. Aşkla.

Zeynep eminim ki Vurala aşık olmuştu, bize alışmıştı ama o buna atıştırılmamıştı. Bulduğu ilk fırsatta aşkından kurtulmak için Vuralı şehit etti. Ardından dayanamadı ve kendini öldürdü çünkü aynı hançeri kendi kalbine de saplamıştı.

O karların üzerinde Vuralın elini tutarak ve gözleri yaşla ölmüştü o da...

 

Vural, Bulut ile çok didişirdi. Vuralın Zeynebe aşık olduğunu herkes biliyordu ve Bulut da bunu desteklemiyordu. Nedenini eminim ki o da bilmiyordu ama zaten zeyneple de araları iyi değildi.

 

Tomris komutanım zaten sessizdi şimdi hiç konuşmaz olmuştu.

 

Aynı evde kalıyorduk tüm tim ve bazı geceler onun sesini duyuyordum.

Kabus görüyordu...

 

Biz bordo bereliydik ve kadınların sahaya çıkması yasaktı bir zamanlar ama artık sahaya çıkıyorlardı. Tomris de gördüklerine dayanamıyor diye yorumluyorum ama eminim ki tek sebebi bu değildi.

 

💚💚💚

 

Hakkariye atanmıştık ve geldiğimiz ilk gün bize pusu kurmuşlardı.

Fakat bilmiyorlardı ki, biz ne badireler atlatmıştık.

 

Çesitli görevlere çıkacağımız bir dönem olacaktı ama çok karışık bir dönem oldu.

Tomrisin kimliğini başka bir tim öğrendi...

Tomris vuruldu...

Tomris hainleri yakaladı...

Tomris bize aşkını ilan etti...

Tomris bir evlat edindi...

Tomris evlendi...

 

Hep Tomris vardı işin başında ama Tomris timi dışında bir şeyin başında olmayı sevmezdi. Zamanla zaten Tomrisi tam tanıyamadığımı anladım.

 

Tomrise Alparslan iyi gelmişti. Tomrisi bize daha çok bağlamıştı.

 

Onlar timde aşklarını sessizce yaşarken bende aşık olmuştum.

 

Tomris dini bir şekilde evlenmişti ve bu akşam da düğünü vardı.

O düğünde de melek gibi olan sarı saçlı ve yeşil gözlü bir kız.

 

Onu 2 senedir tanıyordum ama birlikte yakın olduğumuz bir görevde onu daha yakından tanıdım. Sevdim...

 

Düğün sonuna kadar hiçbirimiz yerimize oturmadık. O da oturmadı tabi...

Oynarken hem hararetten hemde ona birisi bakacak korkusuyla yanıp bittim. Takı töreninde şaka olsun diye ben Tomris ile Alparslana bomba takarken Yavuz kasatura, Bulut da Nazmiyenin mermilerini takmıştı.

 

Gece olduğunda düğün dağılmış hepimiz evlere dağılmıştı. Ev artık bomboştu... yavuz ve Bulut dışında.

 

Telefonuma gelen acil arama ile karargaha dolmuştuk ve ardından kendimizi başka bir tim ile suriye sınırında bir köyde bulduk.

 

Köy sessizdi, tıpkı öbür akşam evde yalnız olacağımız gibi...

 

Hepimizin güle oynaya gittiği görevden 6 şehit ile geri döndük.

 

Bulut... Bulutum şehit olmuştu!

Kardeşim benim düğünümü göremeden gitmişti...

Hani bırakamayacaktı beni?

Hani birlikte çifte düğün yapacaktık?

 

Onun zaten iki hayali vardı biri gerçekleşti. Şehit oldu ama tam bir aileye sahip olamadı. Babasız büyümüş ve abisini de şehit vermişti genç yaşta.

 

O bence şehit olacağını biliyordu.

Zaten her asker şehit olmadan önce bunu görürmüş.

 

Ben Tomrise takı takarken ona sormuştum, " neden taktın? " diyerek.

Çünkü Bulut, Kimseye vermezdi mermilerini. Ona göre bir asker ilk önce vatanını, sonra ailesini en son da silahını ve emanetlerini korumalıydı.

Mermi ise asla bir dosta bile verilemezdi. Ona göre, kimi zaman dost düşmandan bile tehlikeli olurdu...

 

Onun Ölümünün üstünden 4 ay geçmişti. Evde yalnızca Yavuz ve Ben vardık ilk zamanlar ama sonra time yeni elemanlar eklendi. Cesur ve Özge...

 

Cesur timin yeni ağır makine uzmanıyken Özge ise bomba imha ve tahrip uzmanıydı. Zaten Tomris keskin nişancımızdı fakat komutan o olduğu için bir Diğer keskin nişancı olan Yavuz yapıyordu. Alparslan ve ek olarak Tomris timin istihbaratçısıyken ben hem bomba tahrip uzmanı hemde sağlıkçıydım.

 

Yanisi artık evde yalnız değildik fakat yine de etrafta Bulutun kokan çoraplarını, dağınık kitaplarını, sürekli bize olan sataşmalarını asla unutamıyorduk.

 

Neyse, bir gün yani evi temizleme sırasının bende olduğu gün aylardır görmediğim odaya, Bulutun odasına girdim. Hâlâ dağınıktı.

En son okuduğu kitap bile duruyordu öyle ayracı içinde bir şekilde.

Masasının üzerinde annesi ile olan fotoğraf çerçevesi vardı. Yatak başlığının yanındaki komodinde ise hem abisi ile hemde annesi ile çekilmiş bir fotoğraf vardı. O kadar fotoğraf çekiyordu ki, hatta bir gün ben, Vural, Alparslan, Yavuz ve onun orta parmak çektiğimiz fotoğrafını bile asmıştı. Hatta bir duvarı boydan boya fotoğraflarla doluydu.

 

Timurun ailemize katıldığı gün, ona hediye almaya gittiğimiz gün, operasyona giymeden önce tim ile keko pozu verirken ve Tomrisin bizi haşlarken çektiği, ceza yediğimizde gülerek bizi izlerken çektiği, Tomrisin Alparslana ve Vurala gıcık olup onlara üstü çıplak bir şekilde karda şınav çektirdiği, tim ile hep birlikte gülümserken hatta Tomrisin bile gülümserken çektiği fotoğraflar...

Ve onlarcası...

 

Gözlerim dolarken bir ah çektim ve yatağına oturdum.

Etrafta gözlerini dolaştırdığımda aklıma bu odada ettigimiz ilk kavga gelmişti. Ben ona, odası hatta yatağı çok dağınık olduğu için kızıyordum o ise sadeece gülümseyerek beni gıcık ediyordu. Keşke, keşke hep odasını dağıtsa da toplasam...

 

Yatağını söktüm ve tekrar toplayacakken yere bir kağıt düştü.

Bir mektup...

 

Hani demiştim ya size, Bulut şehit olacağını biliyordu diye? Evet biliyordu. O mektubu da düğünden geldiği anda yazmıştı. Eminim...

 

Bizim laza;

 

Eğer bu mektubu okuyorsan, ki okuyorsun...sana, size hakkımı köküne kadar helal ediyorum. Sizde bana edin.

Bu bir şehitin son mektubudur koca burunlu kardeşim.

 

Şehit olacağımı biliyorum, yüreğimde öyle bir his var ki, en yakın zamanda şehit olacağımı biliyorum. Bunu en son abim şehit olduğunda yaşamıştım.

Üzülmeyin arkamdan, boş boş ağlamayın da. Ne varda üzülyorsunuz oğlum! Tabiî kıskanın siz orda! Çatlayın.

Hele sen laz; çatla da patla ilk ben şehit oldum.

 

Neyse uzun lafın kısası, anama çok selamımı söyle. Onu sık sık yokla, ihtiyacı varmı sor. Olsa bile söylemez zaten...

Sana tek vasiyetim şu! Git ve Damlaya olan hislerini açıl. Benim gönlüm dolu gidiyorum kalbimde hâlâ yarim var ama yok yanımda.

Senin bari olsun! Git ve ona açıl Onur...

 

Hakkını helal et.

Hakkınızı helal edin.

 

...Bulut Boz...

 

Ve bende onun dediğini yaptım.

İlk önce ona evlenme teklifini ettim.

Sonra da onu ailesinden istedik...

 

Ve bu benim sadece Bulutu dinlemem ile olan birşey değildi. Damlaya olan aşkım o kadar büyüktü ki annemin bu kız bize uygun değil diye olan dırdırlarını, Damlanın anana birşey söyle diyerek dişlerini sıkmasını bile çekiyordum. Kardeşimin öğretmen olduktan sonra 8 tane sevgili yapmasını, Yavuzun Buket ile olan tatlı ve çekilmez olan bakışlarını, Polatın ve İbrahimin aynı anda kardeşime yavşamasını bile-ne?

 

Doğru lan! Onlar benim kardelene yavşıyordu değil mi?

 

Siktim belanızı İbPol!

 

İşte buda benim kısacık hayatımdan bir kesitti...

 

♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️

 

Bölüm : 28.01.2025 12:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...