Alper Yıldız/Türkiye İstanbul 4
Sabahtan beri gözlerimden uyku akıyordu. Kafeteryadan aldığım günün üçüncü kahvesini de bitirip çöpe attım. Son günlerde gördüğüm rüyalar beni rahatsız ediyordu. Geceleri uyuyamıyordum.
"Hayrola Alper ? Ne bu haller ?" diyen Mert'e baktım.
"Var var, takmışsın kafana bir şeyi"
"Yok oğlum cidden yok, vize haftası yaklaşıyor ya ondan, biliyorsun bu yıl üniversiteyi bitirmeliyim."
"Amaan takma kafana be, hallederiz bir şekil"
Mert hallederdi. Varlıklı bir ailenin tek çocuğuydu, rahat yetiştirilmişti.
Konunun parayla alakası yoktu.
Ben de hallederdim tabii,ama benim üniversitem bu yıl bitmeliydi...
"Heeyy daldın gittin gene Alper."
Telefonumu çıkarıp saate baktım.
"Ders başlayacak, hadi gidelim."
***
Amfinin üst katlarında bir yere yerleşmiş odaklanmaya çalışıyordum. Kafam çok doluydu ve uğulduyordu.
Sebebini bilmiyordum, normalde çok umursamaz biriydim.
Son günlerde uyuyamıyordum ve belki de kafama taktığım şey vize haftasıydı.
Üniversite bu yıl bitmezse babamın tepkisini biliyordum. Üstümdeki bu baskının bir an önce inmesini istiyordum. En azından şu vizeleri bir atlatsaydım, belki sonunda mezun olunca ailemin gözünde"işe yaramaz tembel" evlat olmazdım..2
Zaten bu yıl da üniversite bitmezse...
Profesörün dersi bitirdiğini duyunca düşüncelerimden çıktım, bu karamsar halim sinirlerimi bozmuştu, hızlıca ve hışımla amfiden indim.
Kapıda imza toplayan kapalı bir kız gördüm.
Aman, bunlar da heryerde.3
Mırıldanarak ve göz devirerek kızın önünden geçiyordum, bir ses duydum.
"Pardon, beyefendi, Filistin'e destek yürüyüşü için imza topluyorum, katılmak ister misiniz? "
"Pabucumun Filistini"2
"Ne işin var ki senin bu ülkede, s****git lan çok istediğin Filistine"
Sinirimi çıkarmak için iyice bağırmıştım.
"NE SAÇMALIYORSUN YA SEN, DAĞ AYISI, beğenmediysen çek git, düzgün konuş, terbiyeni takın."4
Terbiyeni takın da ne demek !?
Resmen bana terbiyesiz demeye çalışmıştı!
İçimde biriken tüm öfkeyi ve kini boşaltmak istedim.
Ailemden yüzlerce kez duyduğum bu kelimeyi en son ondan duymak bardağı taşıran son damla olmuştu.
"DAĞ AYISI KİMMİŞ ULAN , SEN KİM DA OLUYORSUN DA BENİMLE BÖYLE KONUŞABİLİYOSUN HE ? BENLE BÖYLE KONUŞMA GÜCÜNÜ KİMDEN BULUYOSUN LAN "
Beni çıldırtan şey önümdeki kızın rahatlığıydı. Avazım çıktığı kadar bağırmama rağmen en ufak bir korku göstermiyordu.
"Bana bağırmayın Beyefendi, böyle konuşma gücünü kimden mi buluyorum? Allah'tan. Size konuşma yetkisi veren de o, umarım verilen bu yetkiyi daha hoş kelimeler için kullanırsınız. Sizi dağ ayısına benzettim çünkü görgü nedir bilmiyorsunuz,ah bu arada dağ ayılarından özür dilerim, onlar bile tanımadığı birine çok daha kibar davranır eminim."
Sakin bir şekilde söyledikleri sinirimi bozarken gözdağı vermek için imza standına vurdum.
Zaten başım dönüyordu gözlerimin karardığını hissettim.
"Şiddet isteyeceğim son şey beyefendi, beni buna mecbur bırakmayın."
Kolumun döndüğünü hissettim ve acı ile inledim.
Göz kapaklarım kapanırken duyduğum son cümleler; "bir kadına bağırmaya ve şiddet uygulamaya meyilli tam bir dağ ayısı." oldu.
Etrafımı birilerinin toplandığını hissettim..
Heryer karardı...2
Okur Yorumları | Yorum Ekle |