17. Bölüm
Dolunay / SON İKİ / 14-Bir şemsiye meselesi

14-Bir şemsiye meselesi

Dolunay
aykrateri

Selamün aleykümm <33

Buraları o kadaarr çok özledim kii..

Bahar gelince dersler işler güçler etkinlikler çok daha yoğun oldu ve bu bölümü bile anca tamamladım.. (hüzün)

Özür olarak eğlenceli ve uzun bir bölüm olduu 🥳🥳

Neyse bu bölüm iç ses olmadığı kadar kafa dengi.

Hatta bu bölüm iç ses yüzünden ve Ceren tam bir odun olduğundan tatlı sahneler bile çok komik oldu fkrjfk

Bu arada mekanlar, aradaki mesafeler vs. illaki mantık hatası olmuştur çünkü özellikle araştırmadım.

Zaten bu bölüm birazcık değişik olabilir çünkü üçüncü yılını tamamlayacak olan bölümü elimden geldiğince düzenledim.

(Üç yıl önce mübarek ramazan gününde neden müzik dinletmişim bilmiyorum fkrhfkr)

Çok emek verdim oy verin bari (çaresizlik)

Dipnot: Kişilerin kayıt edilme şekilleri değişmiş olabilir çok takılmayın sınıf gurubu kalabalık anlaşılmaz diye öyle yaptım.

Bölüm şarkıları:

Ömrümün en güzel yarısı

Love your voice (☔ sahnesine özell)

Bu arada italyanca kısmını ben yazdım 🌝 (elimden geldiğince öğreniyorumm)

Uzatmadann efsane bir bölümmm geliyorrr!

... 

"Şemsiyeni bırak,belki de bu ıslandığın son yağmur."

Bölüm 14: Bir şemsiye meselesi

Gezi günü gelip çattığında sabah 7’de hazırlanıp evden çıktım.

Evet tek başıma,kimse beni uğurlamaya gelmedi.Şaşırmıyorum,bu ilk değil,gezi günleri..Karne günleri...Sabah yalnız kalkarım, kahvaltı da yapmam.Ben bildim bileli bu böyle, sorgulamadım..

Bugün zaten ramazan olduğu için kahvaltı yapmayacaktım.Uykumun açılmasını beklerken Tuanaya mesaj attım.

Siz: Günaydın çaklıtt

Siz: Geliyor musun geziyee?

Siz: wodkwkdjs

Siz: saka saka tabi gelirsin.

Bunun gibi bir sürü mesaj yazdıktan sonra saçmaladığımı fark edip mesajları sildim.Kızı sabah sabah rahatsız etmiyim.

Bir tek günaydın mesajını bırakıp ekledim.

Siz: Çok konuşuyorum diye sildim.

Uykum yeteri kadar açıldığında giyinmeye gittim.

Ne giysem acabaa??

Hava soğuk aslında,aylardan mart,ara ara yağmur yağıyor.

Mor oversize sweatshirt altına da geniş bir siyah kot giydim.Şalımın rengini genelde değiştirmiyorum.

Siyah penye şal bizimdirr (iç ses)

Tabii.

Hava bulutlu, yağmur yağmaz herhalde hatta ilerleyen zamanlarda güneş bile açar diye düşündüğümden -ve asla vazgeçemediğimden- konverst giymeye karar verdim.

Sonunda herşeyimle hazır olduğumda -içini gerekli gereksiz herşeyle doldurduğum- siyah sırt çantamı da alıp evden çıktım, çünkü 08.30’da okulda olmamız gerekiyordu.

Tuana sildiğim mesajlara cevap vermişti,herkesle aşırı mantıksal ve soğuk konuşurken benimle gayet samimi ve saçma konuşabiliyordu.

Tuanayı tanımasam ikimiz arasındaki mesajları gördüğümde ‘oha bu kız Boyle konuşuyor muymuş?’ derdim,o derece.

WOLF BAKİLSİMM 😻:Sana da günaydınn

WOLF BAKİLSİMM 😻: Saçmalama Ceren istediğin kadar konuşabilirsin.

Nadir zamanlarda olduğu gibi acele etmeden okula yürüdüm ve bizim sınıfın çoğunun toplanmış olduğunu gördüm.

Gezi sabahı hava bile bir başka oluyordu.

“Selam millett.”

“Oo Ceroo hoşgeldin.”

“Günaydın abisii.”

“Selam sana da.”

“Gün daha aymadı bee.”

“Sabah sabah bu enerji nerden?”

“Açımm,çok açımm.”

Sabah sabah bu açlık isyanının kimden geldiğini tahmin etmek çok da zor olmasa gerek,evet Ege..

Bahçedeki kamelyalardan birine oturmuş konuşuyorduk.

“Kusura bakma Ege oğlum,ama kim yeni gelirse tekrar tekrar anlatıcam, gençler bu Ege napmış bilin bakalım.” dedi Baran heyecanla.

“Gene napmış?” diye sorduğumda Ege olayları pek takmıyor gibi gözüküyordu.

Baran keyifli keyifli anlatırken Nazlı’nın annesi tekerlekli sandalyesini sürerek yanımıza geldi.Bize selam verdi ve Nazlı ile vedalaştılar.

“Egee...”

Nedense az önce bundan hiç rahatsız olmayan Ege bir anda “Sus..Sus...Lütfen sus Baran.” diyerek telaşla Baranın ağzını kapatmaya çalıştı.

Bunun sebebinin Nazlı olduğundan %387 emindim.

“Nolmuşş??” dedi Nazlı heyecanla,Ege yalvaran gözlerle Barana bakarken Kuzey de “Herkese günaydın.” diye tek omzuna attığı siyah sırt çantasıyla enerjisiz bir giriş yaparken Baran neşesi gayet yerinde “Oo paşam,bu enerjini neye borçluyuz?” diye ona gönderme yaptı.

Kuzey kamelyanın köşesine kıvrılırken “Hiç sorma oğlum,yol boyu uyuyacağım.Beni rahatız etmeyin.”dedi.

Baran şaşırmıştı.“Noldu beyimizi üzecek bir şey mi yaptık?” diye sordu.

Derin bir nefes alıp çantasını önüne koyan Erez “Yok,sahura kalkamadım.”diye cevapladı.

Baran gülerek “Allahım ya,bu muydu oğlum? Sana da bizim Ege’nin yönteminden-” diyordu ki,Ege onun koluna vurdu.

Erez “Bir de niyetliyim ya.." diye devam etti.

“Napcaktın kanka sırf sahura kalkamadın diye kaza mı edicektin ?”

Gülüşmelerden sonra Baran tam, şu hepimizin merak ettiği ‘Ege olayını’ anlatacaktı ki, Hilal ve Defne de geldi.

“Oo herkes toplanmış biz kalmışız.”Diyen Hilal ve yanındaki sessiz Defne de yerine oturdu.

Neşesi iyice yerine gelen Baran devam ediyordu ki,Beste hocanın arabasının okula yanaştığını gördü.

“Allah aşkına devam et Baran,Ege napmış? Tam kadro buradayız hadi ya.” dedim merakla.

Ege çaresizce kabullenmiş,Baranın anlatmasını bekliyordu.

Geziye katılacak diğer şube de karşı kamelyada toplanmıştı.

Neyseki bizimle beraber 11/B geliyordu.

11/E ve 11/A geziye başka bir zaman katılacaklardı.Çok şükür bize 11/E düşmemişti.

“Şimdi bu oruç tutmayan insanların yemek yediği dükkanlar var ya sahilin oralarda.” diye anlatmaya başladı Baran.

“Ee?” dedik biz de ful odak ona bakarken.

“Bizim bu çok duyarlı kıvırcık,yemek yiyyen insanları görünce acıkıyor diye kafasına karton kutu geçirip sahilde dolaşmış!”

“NEEE!!??”

“Ya abi bi anlık açlıkla ne yapacağımı şaşırdım ondan öyle oldu.” diye kendini savunmaya çalıştı Ege ana herkes güldü,sabah sabah bahçeyi gürültümüzle doldurduk.

En çok da sen.. (iç ses)

Bende nerde kaldı diyordum.

Burdaymışsın.

“Oo gençler, neşeniz yerinde maşallah.”Diyen beste hocam kıvır kıvır siyah saçları ve mavi gözleri ile parlıyordu.

Çok güzel bulduğum hocalardan biriydi.

“Açız hocam açız.”

“Az daha dayan Ege,İftara 11 saat 22 dakika 39 saniye 53 salise var.”

“Çok yardımcı oldun Tuana sağol ya.”

“Gençler gezide bize eşlik edecek iki öğretmen daha var.Bir kaç dakikaya onlar da burda olur.Sonra araç gelir kalkarız.”

Herkes hocaya başını salladı.

“İftar yapacağımız yer güzel mi bari hocam?” diye sordum.

Saçmalıyordum galiba,ama bende acıkmıştım.

Daha şimdiden iftarda ne yiyeceğimizi düşünmeye başladım.

“Merak etmeyin,yani ben hocanızın zevkine güveniyorum.Gideceğimiz bütün durakları ve aracı Serkan hocanız seçti.İşte, bakın geldiler." diyen Beste hoca eliyle okula giriş yapan servis aracını gösterdi.

Diğer şubeyle beraber herkes araçta yer kapmak için itişe tepişe binmeye başladı.

Beste hocam hüzünlü bir sesle ‘Gençler yapmayın böyle şeyler beni Serkan hocanıza mahcup etmeyin’ falan dedi.

Emre arkadan ‘Serkan hocamızın yabancı mı bee!’ diye bağırdı.Aynı anda hem Serkan hocaya hemde Beste hocaya tezahürat yapıldı.

Beste hoca ve Serkan hoca birbirine ilgi duyan iki bekar hocamızdı.Okulca düğünlerini bekliyoruz, inşallah bir gün.

Tuanayla orta koltuklardan birine oturduk.Çok ısrar ettiği için cam kenarını ona verdim, ama bir şekilde oranın bana geçeceğinden emindim, çünkü arkamıza hemen Baran ile Kuzey oturdu.

Anlamadık sanki. (İç ses)

Hemen telefonumu çıkarıp Barana özelden mesaj attım.

Siz: Yalnız çok belli ediyosun he.

Siz: Sadece kardeş tavsiyesi.

En sinir bozucu gülenyüzlerden birini yolladım.

Emoji kullanmaktan nefret ettiğimi söylemiş miydim?

Mesaj gecikmedi.

Baranlikk : KAPA ÇENENİ ABİSİ.

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırarak arkamı dönüp “A-aa Baran,siz de mi buradaydınızz? Tesadüfe bakk.” dedim.

İlk biz geldiğimiz için rahatlıkla Baranı sıkıştırabilirdim.

Barana olan göndermemi yanlış anlayan Kuzey oturduğu yerde toparlandı ve “Of olum Baran,hepsi bunun marifeti,benim hiçbir şeyle uzaktan yakından alakam bile yok.” Dedi.

Lan yoksa bu da mı Tuanayı seviyor?

Araç hareket ettiğonde herkesin keyfi yerindeydi,önümüzde Melis ile Hilal vardı.

Sohbet edecek birini arayan zavallı Hilal,Defnenin yanında felsefeden komaya girdiği için Aylinle yer değiştirmişlerdi.

Çaresiz Defnenin yanına Aylin düşmüştü çünkü Kayra bugün gelmemişti üç gündür de yoktu.

Sahi nerede bu Kayra ? (İç ses)

Nereden bileyim?

“Evlenseler de rahatlasak.” Dedi Melis yanındaki Hilale,köşede tatlı tatlı sohbet eden Serkan hocayla Beste hocayı göstererek.

Sohbet edilecek insan kıtlığı çeken Hilal için Melis gibi bir dedikodu bombasının yanına düşmek büyük bir şanstı doğrusu.

Telefonumun siyah ekranını arka koltuktaki Baran'a doğru salladım ve hafiften kaşlarımı çatıp gülümsedim.

Bu bir meydan okumaydı.

Siz: İki taraflı saldırmayın

Siz: Tuanam elden gidiyooo

Kendi halinde müzik dinleyip yolu izleyen Erez,bize bakarak olayı anlamaya çalışıyordu.İki düşman gibi birbirimize bakarak telefonumuzu gösteriyor ve kafamızı sallıyorduk.

“Noluyor lan?”

“Birileri kaşındı.” Dedi Baran bana bakarak.

Ahanda bittik,abisi demedi,kesin çok sinirlendi.

Tam gözünün içine bakarak “Evet birileri kaşındı.” Dedim Tuanayı hafifçe başımla işaret ederek.

Tuanaya sataşana sataşırızz.

“İyi o zaman.” deyip gözlerini gözlerime diktiğinde,yeşil harelerinde tanıdık bir şey vardı.

Çok tanıdık..

Hemen gözlerimi çektiğimde “Mesajlarına baksana bi.” Dedi imalı imalı.

Erez bir bana bir de Barana bakıyordu.

“Bakıyorum.” Dedim yutkunarak.

Meydan okuma başlasın yürü be kızım! (İç ses)

Bu tam olarak neyin meydan okumasıydı?

Baranlikk: Saldırımız tek taraflı (alaycı gülüş)

Baranlikk: Belki elden giden sensindir.

Eyvahlar olsun,Kuzeye ima yapıyor pislik.

“Aranızda tam olarak ne yaşanıyor.” Diyen Erezi duyunca bir öksürük krizine tutuldum.

“Baran Tuanaya ne dinlediğini soracaktı da çekiniyor.” deyip hemen Tuananın kolunu dürttüm.

Başını cama yaslamıştı.Siyah kulak üstü kulaklığını çıkarıp boynuna taktı.

“Noldu Ceren?” deyince sırıtarak arkamı döndüm ve “Baranla Kuzey ne dinlediğini soruyorlar.” dedim durumu kurtarmak için.

Baranı yakmamak için kendimi ve Kuzeyi de katmıştım.O kadar da iyiliğim olsun yani.

Kuzey ben ne alaka der gibi koltuğundan doğruluyordu ki Baran onu susturdu.

Tuana da ‘Ne saçmalıyorsunuz?’ der gibi baktı.Kuzey olayı tamamen yanlış anlamıştı.

Hemen durumu kurtarmak için “Ne dinlediğimizi soruyorlar.” Dedim.

Tuana derin bir nefes alıp Baranla Kuzeye baktı ve gözlüğünü burnun üstüne ittirip “Piyano” dedi.

“Bu kadar mı?”

“Evet,detaya gerek yok.”

Herkes kaşlarını kaldırıp ‘hmm’ yaptı.

Tuana önüne dönüyordu ki durdu.

“Cerene sormacayacak mısınız?”

“Neyi?”

“Ne dinlediğini,hani bize soruyormuşsunuz ya.”

“E- sende bize sormadın.”

“Ben soracağım demedim ki,merak eden sizdiniz.”

“Tamam,tamam.” Dedim konuyu kapatmak için,yoksa çok yanlış şeyler olacaktı. “Ne dinliyorsun Kuzey?” Diye ekledim hızlıca,Tuana önüne dönerken.Bir an önce bitseydi şu saçmalık.

Baran hafiften gülerek “Neden bana sormadın?Neden sadece Erez?” Dedi sorgulayıcı bir şekilde.

Has-

Ramazandayız.(İç ses)

Doğru.

Hemen Barana mesaj attım.

Siz: Ben konu kapansın diye uğraşıyorum,senin yaptığını bak!

Baran umursamazca ‘neyse ne.’ Dedi elini sallayıp “Benim ne dinlediğimin bir önemi yok,siz Erezle şey yapın.”

Ney? (İç ses)

İç ses sus.

“Ee?” dedim bıkkınlıkla,yeter ki şu konu kapansın diye “Ne dinliyorsun Erez?” diye sordum.

Erez dedin. (İç ses)

Siyah airportsunu kulağına takıp ekrana baktı ve kaşlarını çattı.

Benim şarkı listesi kulaklığımda çalmış gidiyordu.O söylemiyorsa bari ben söyleyeyim dedim ve;

“Zaaf- Ömrümün en güzel yarısı” dedik aynı anda.

Yok artık o da mı bunu dinliyor?

Niyeyse mantıklı gelmedi,kafanda kurmuş olabilir misin Ceren? (İç ses)

Az önce söyledi ya iç ses.

İkimiz de susmuştuk ki,durumu anlayan Baran beyaz bluetoothlu kulak içi kulaklığının tekini çıkarıp koltuğunda doğruldu.

Sus baran dercesine gözlerimi büyütebildiğim kadar büyüttüm.

Baranın “TESADÜFE BAK.” Dediğini duyan Tuana da kulaklığını çıkardı ve “Ne olmuş?” dedi.

Baran ilgiden memnun ağzını açıyordu ki sustu.Aklına hangi tehdidim gelmişti Allah bilir.

“Yer değiştirelim mi Ceren?” diyen Tuanaya döndüm.

“A-a,sen cam kenarına bayılırsın.”

“Olsun, bugünlük.”

Baranın arkasına geçeceğini bile bile bunu neden yapmıştı ki.

Sırf cam kenarı diye razı olmuştum.

Ayağa kalkıp yer değiştirirken Barana baktım,gram umursamış gibi gözükmemeye çalışıyordu.

Aşık köpekk (iç ses)

İç sesimi duyunca istemsizce dudağım kıvrıldı.

“Ne oldu abisi?Yer değiştirince yüzünde güller açtı.”

EYVAHLAR! (İç ses)

“Cam kenarı.” Dedim sadece onun anlayabileceği yapmacık bir sesle, gülümseyerek.

Tabi canım.(İç ses)

Zaten senin yüzünden güldüm iç ses,Allah için kapa çeneni.

Vaay öyle mi oldu şimdi? (İç ses)

Heh iyi, hiç olmazsa triplenir de bir iki saat rahat ederim.

Nihayet cam kenarında perdeyi sonuna kadar açtım.Kablolu kulaklığımı takıp başımı cama yasladım.

Sanırım Kuzey de aynısını yapmıştı.

Bir bakayım şu şarkıya neymiş dedim ve dinlemeye başladım.Nakarat kısmı çok hoşuma gitmişti.

Sen, ömrümün en güzel yarısı.

Dudaklarımda tek şarkısın

Hiç bitmeyecek rüyamsın.

 

Ve sen benim tek gerçeğim,

Umudumla süslediğim.

Büyülü bir düşün içindeyim.

Şarkı içimde garip bişeyler uyandırdı, azıcık kestireyim deyip gözlerimi kapattım.

***

Kafamı kaldırdığımda şarkı listem Semicenke geçmişti.Evet şarkı listem dünyanın en karışık ve saçma şarkı listesi.

“Günaydın,gece uyyamadık galiba?” Gözümü açıp doğrulduğumda Tuana başımda dikilmiş soruyordu.

“Yok bee.” Derken servise göz gezdirdim.

11-B’deki herkes buharlaşmak üzereydi.Ön koltukta -muhabbet sardıysa- Hilal hala Melisin yanında oturuyordu,Melis de ona,ramazan olduğu için dudağına bir şey sürememesinden dert yanıyordu.

Hemen kulaklığımı çıkarıp ana odaklanmaya çalıştım.

Tuanaya“Ne kadar kaldı?”diye sordum.

“Gideceğimiz yere ne kadar kaldı bilmiyorum ama İstanbula 51 kilometre,8 metre var.Yani 1 saat 13 dakika 23 saniye.”

Tuanaya başımı sallayıp,arka koltuktaki Barana baktım,kafasını kapşonuna gömmüş uyyordu.

Tuanaya başımla Baranı işaret ederek “Ben yokken muhabbet nasıldı?” Diye sordum.

Tuana kayan gözlüğünü burnun üstüne ittirip nutuk atmaya hazırlanıyordu ki,ön koltuktaki Melis ondan önce davrandı.

“Bayağı sardı sardı, kulak göz ne varsa misafiri oldum, sana da anlatırım Ceren kuşum.”

Tam gülümseyerek cevap vereceğim sırada Tuana “Uydurma be,Ceren yalan zaten tahmin edersin.” Falan dedi.

Melis gülerek önüne dönerken arka dörtlüden Emre’nin sesi ile beraber kulaklarımıza ilahi sesi ve gülüşmeler doldu.

“GENÇLERR HAZIR OLUNN!”

Ve müthiş ilahi Kabenin Yolları..

11-B’den “Bu ne ya kapatın şunu!”diyen Cihangir ve Halili duymazdan gelerek sesi daha da kökledi Gökhan.

Ondan sonra bütün servis ileri geri sallanmaya başladık.

Kabe de hacılar hu der Allah

Yer gök inim inim iniler Allah

Melekler defteri yeniler Allah

 

İzin verde Kabeni görelim Allah

İzin verde yolun da ölelim Allah

Göster cemalini görelim Allah

Kabenin yolları taşlıdır Allah...

Dönüp arka dörtlüye bakmaya çalıştım.Tuana “Bu ne ya.” Deyince hızlıca yer değiştirdik ve koridor tarafına ben cam kenarına da o geçti.

Emre elindeki tesbihle zikir çeker gibi ileri geri sallanıyordu.

“Tesbihi nerden buldunuz?” diye seslendim arkaya doğru.

Emre gururla “Fitnat hocamın tesbihi Ceroo” dedi kafasıyla bütün hengamenin içinde köşede kindılından kitap okuyan Fitnat hocayı göstererek.

Gökhan elinden tesbihi almaya çalışınca “Hoşt,bu Fitnat hocamın mübareeek tesbihi.” Diyerek tesbihi öpüp alnına koydu.

“Kutsal tesbih 5 sinemalardaa!”

Gülerek önüme döndüm.Yolculuğumuzu ‘Arafat dağında’ gibi ilahilerle devam ettirdik.

11-B gıcık olsa da Emreler inadına devam ettiklerine“EMRE ALLAH SENİ BİLDİĞİ GİBİ ETSİN BİTTİN OLUM SEN!” diye arkamızdan bağıran Baranı Emre’nin pek de taktığı söylenemezdi.

“Evet gençlerr, an itibariyle İstanbul’a giriş yapmış bulunmaktayız.”

“AÇIMM HOCAMM AÇIMM!”

“YAĞ hocammm,nereye gideceğizğ kiiğğ şimdi benim alerjimm felan varyaa.”

Aha işte bu, 11-B’nin pick me kızı.

İnsanları etiketlendirmeyi sevmem ama bu kız isminin hakkını veriyor.

Ağzını yamulta yamulta konuşuyor bi gün bir çarpçam hepten yamuk ağızla gezicek. (İç ses)

İsmi Nilsu,ama siz ona İlgisu da diyebilirsiniz.

Tam bir ilgi meraklısı, istediği şeyler olmayınca tribal enfeksyona uğruyor.

“Ay ay doğru diyor hocam,mazallah birinin üstüne YANLIŞLIKLA düşebilir.”

“Mesela Ege’nin, Baran’ın İbonun Tahanın felann.”

11-B’deki bazı erkekler homurdandılar kızlar da güldü.

Melis ve Aylin bu kızı hiç sevmiyor.

Gerçi evrende bu kızı seven var mı o da tartışılır da.(İç ses)

Ya iç ses öyle denmez.

Baran “Kapayın çenenizi,kalkmıyım.” deyince gülüşmeler bir anda kesildi.

Çok sevilen biri olmadığını anlamışsınızdır.

Düşünün Ege bile, bakın kafasına koli geçirip dolaşan Ege,Nile doğru dönüp “Aklından geçen saçma şeylere nokta koy ve adımı bir daha ağzına bile alma.” Dedi.

Gözüm Nazlıya çarptı,mutlu mu olmuştu sanki? Garibim sandalyesi arkada sabitlendiği için Emrelerle arka dörtlüde yolculuk yapmak zorunda kalmıştı.

Beste hoca bütün servise yüksek sesle, gideceğimiz yere az kaldığını, düzgün konuşmamız gerektiğini söyledi ve oruçlu olduğumuzu hatırlattı.

Doğru ya, oruçluyduk.

Kulaklığımın kablolarını kıvırıp çantama koyduğumda telefonuma sınıf gurubundan mesaj gelmişti.Hemen açıp okumaya başladım.

SUİİ WHATSAPP GURUBU

Melis: arkadaşlar beni tutun vallahi billahi dalacağım ben bu kıza,sabah sabah elli kilo gloss sürmüş oruçluyum diye geziyor saniye başı dudağını yalıyor piskolojim bozuldu !

Hilal: iki saattir zor zapt ediyorum kızı Allah için yeter ya

Defne: Dünyayı oynatacak insanlar önce kendilerini haraket ettirsinler (Garl gustav Jung)

Emre : ne diyon defne Allah aşkına ya

Baran : Emre olum bak zaten sinirliyim sana bi de utanmadan buraya yazmışsın seni gebertmek için iftar sofrasını bekliyorum

Tuana: İstatisik olarak yaptığınız çok saçmaydı

Aylin : hangisi çünkü birsürü halt yemiş bunlar

Emre : Baran noldu lan niye gebertiyon beni

Nazlı : yanlız fitnan hocam sen geberemezsin demişti hatırlatayım

Hilal : niye ki nolmuş

Ege : o zaten geberik çünki

Emre : sallama yok öyle birşey

Baran : çünkü Emre uykumun enn güzel yerinde beni babanemin telefon müziğiyle uyandırıp üstüne servisi ayağa kaldırıp..

Nazlı: hayır salak hani Emre müslüman ya fitnan hoca geçen gün o yüzden geberemez dedi ya

Kübra : dersi dinlemediğinizi bu kadar belli etmeyin.

Emre: ya olum banane mübarek ramazan günü ilahi dinledik zikir cektik t -t-t hayra engel ol sen anca ayrıca babanene selam söyle telefon müziği güzelmiş

Siz : ya yeminle şu kızın ağzına bit tane çarp diyo şeytan dalcam görücek

Baran : dalma abisi sen mübarek kızsın

Melis: lan napsak guruba mı eklesek iki saydırır çıkarrız

Ege: o kızı benden uzak tutun

Siz : ORUÇLUYUZZ !! SAÇMALAMAYINN!!

*İlgisu guruba eklendi*

Siz: LAN SAÇMALAMAYIN ALLAH ÇARPAR

Nilsu: neyi çarpar Allah ? Ne bu gurup ?

Tuana : cümlelerini devrik kurmamanın şiddetle tavsiye ediyorum!

Ceren : dalıcam desene sen şuna türkçe

Nilsu: ya beni niye buraya eklediniz yaa

Emre: oha ağzını yamultmadan konuşabiliyomuş

Nilsu: yaağ benim hakkımda mı konuşuyorsunuzz emreğğ

Melis: çarpayım mı bi tane

Ege : çıkarın şunu guruptann

Kübra Ay noluyor ya 153 mesaj bir susun da kitap okuyalım YKS ye son 255 gün

Siz:abi abart yani

Tuana : 258 gün 2 saat 53 dakika 48 saniye.

Nilsu : ay nereye düştüm ben deli bunlar

Defne: Delilik bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun tepkidir (Philip K.Dick)

Siz: tövbe tövbee

Emre: Cero artık şu üç cümleden çıkar mısın tövbe tövbe,Allah çarpar, dalıcam he, kızım hayatın bu üç cümle arasında geçiyor

Hilal: he bi de şey vardı osmanlı tokadı

Nilsu: a aağğ Emreğğ sende mi burdaydınn

Nazlı: yok kanka aslında paralel evrende falan

Gökhan : ne sandın olum ege bile var

Emre : oo paşamız uyanmış nihayet

Nilsu: siz yan yana değil misiniğzz

Emre-Gökhan:

Kurtlar Vadisi Pusu 22.Bölüm 1.saat 19.dakika 56.saniye

Nilsu: o ne be

Baran: atın şu kızı guruptan

Kuzey: niye eklediniz ki zaten

Siz: Seni Hiç alakadar etmez

Siz: ay ben sana demedim kurtlar vadisi seyi 56.saniyede o var Seni hiç alakadar etmez diye ya ben onu dedim off

Aylin: abi bu ne ya bu salak niye burda

Melis : heheh gelmişsiniz nilsu hanım naber

Nilsu: ben gelmedim ki siz eklediniz

Emre : hasminallahhh

Aylin: o değilde ilgisu hepimizin numarasını nerden biliyor

Nilsu: BENİM ADIM İLGİSU DEĞİL NİLSU

Melis : pardon aşkım ya öyle kaydetmişiz kusura bakma

Emre: ne var canım sucuk işte

Ceren: off emree sucuk dedine canım cekti yaa bi yarım ekmek iyi giderdi bee

Ege: bu kızı üç dakika daha gurupta tutarsanız çıkıyorum

Melis: Tamam gülüm rahat ol bende

Nilsu: gülüm müğğ

Baran: siz mi çıkarırsınız ben mi atıyım

Gökhan: _sucuklu tost linki_

Siz: Allahimmm sana geliyorummmm

Emre: çıtırr çıtırrr

Ege: Şu dakikadan sonra o kızı atmazsanız benden veda bile beklemeyin gidiyorum

Emre: nereye ya aynı servisin içindeyiz

Aylin: aman ne komik ya

Ceren: o kadar çok güldüm ki bahçeye diktiler

Baran: bak bu iyiydi abisi

Ege : hadi ya atın şunuuu

Melis: kızım bana bak bu çocuklar benim kardeşim onları yaklaşmanı istemiyolar ve ayıptır söylemesi ama senden nefret ediyolar, kardeşlerimi rahatsız etmeye devam edersen karşında beni bulursun bu yüzden gezi boyu ayağın kulağın gözün kalbin ne varsa sahip çık bizden uzak dur 💋

Ceren: türkçesi “dalarız”

*İlgisu gurubtan çıkarıldı*

Aylin: yazık kız bir cevap yazsaydı bari

Siz: Kralsın meliss kardeşim ya

Emre: abi ben diyorum bu kızda var bir şeyler

Gökhan: sana göre o kızda çok şey var zaten de neyse

Öksürerek Gökhana ölümcül bakışlarımı füze gibi yolladım.

Kuzey: abi biraz uyyım dedim bi baktım gurupta bir sürü mesaj

Telefonumu kapattığımda “Evet gençler,ilk durağımız Topkapı Sarayı,burada yaklaşık 1,5-2 saat kalacağız.”dedi Beste hocam ve bütün servis toplanmaya başladık.

“Gezi gurubuna yazacağım,isteyen guruplar halinde, isteyen tek tek dolaşabilir ama kaybolmamaya özen gösterin.Toplanma saatinde yerinde önce Rehberi dinleyeceğiz.”

Gözümü ovuştura ovuştura servisten inerken Melisin Nile gönderdiği ‘side eyeler’ gözüme çarptı.Yapışık yalaka insanlardan ben bildim bileli nefret ederdi.

Hava biraz açmaya başlamıştı, ılıktı.

Herkes servisten inince 11-B ve 11-C olarak ayrıldık.

Bizi enerjik bir rehber abi karşıladı

“Selam gençler!Siz çok sıkmak istemiyorum kısa bir bilgi vereceğim sadece.” diyen Rehber abi bilgi verirken bende fotoğraf çekmeye çalışıyordum,bu ay Dilara ile dump yarışı yapacaktık.

Rehber abi konuşmasını bitirince guruplar halinde müzeyi gezmeye başladık.Tuana ile mumyalara bakıyorduk,o kadar gerçekçilerdi ki bir an korktum.

“Mumyalar nasıl yapılıyordur sence?”

“Mısır'da bulunan mumyaların en eskileri doğal yollarla bulundu,Çöl kumları içindeki mezarlara gömülüyordu. Çok sıcak ve kuru olan çöl kumları suyun cesetlerden uzaklaşmasına neden oluyor ve çürümeyi engelleyerek mumyalar oluşuyordu.Ama burdakiler mumya değil Balmumu heykeli,o da;Döküm tekniğinde eritilen balmumu katılaştığı an şekil verilerek kalıba dökülerek yapılıyor.Döküm yapılan maddenin içinde ise cam ve elyaf gibi maddeler de oluyor. Tüm bu işlemler bittiğinde son aşama ise şeklin kalıptan doğru bir şekilde çıkması oluyor.”

‘Sence?’ kısmını kenara atarak açıklamasını bir paragraflık yapan Tuanaya minnetle baktım.

Herkese lazım böyle bir ayaklı ansiklopedi.(İç ses)

Zaten mumya dediğim şeyler de balmumu heykeli çıktı!

“Pov, ödevim için iki satırlık araştırma yapıyorumdur,arama motorunun bana yaptığı şov.”dedi arkamızdaki Baran.

Tuana ona göz devirdi.

“Kızma ya,hem benim de merak ettiğim şeyler var, sorabilir miyim?”

“Kibarlığa bak.” Diye bir ses geldi Baranın yanındaki Erezden.

Baran hemen Tuananın sağına geçti.

Tuana gözlüğünü burnuna doğru ittirerek ciddi bir şekilde cevapladı, “Sor.”

“Şimdi ben tam anlayamadım bu mumyalar nasıl oluşuyor?”

“Niye algılama bozukluğun mu var?” diyecektim ki, karnıma kimden geldiği belli olmayan bir dirsek yedim.

“Şimdi şöyle, ölülerin kalp ve böbrekleri dışında iç organları ve beyin özel bir aletle burundan alınır,sonra da çürümemesi için yağlanmış tahta tabutlara konur.”

“Hmm.”

‘Hmm’ ne ya ?‘hmm’ ne ?Allah aşkına Baran.

“Bir anda kültürlenesi geldi.” Dedi yanımdaki Kuzey,biz biraz onların gerisinde kalmıştık.

“Dimi ya.”

Baran sorularını ard arda sormaya devam ederken gittikçe hızlanmışlardı.Bende fotoğraf çekmeye çalışırken biraz yavaşlamıştım.Zaten Tuana,Baran ve Kuzey de bir süre sonra gözden kayboldular.

Bir sürü fotoğraf çekerken düşündüm, yalnız kalmayı seviyorum.

Çünkü benimle baş başaa (iç ses)

Ne demezsin,(göz devirme emojisi hayal et)

Ahahaha bide hayal et diyor (İç ses)

İç sesimle konuşmamızı bölen,tam arkamdan gelen -belki de yanımdan – sesti.

“Çok sessizsin.”

Evet keşke sende olsan (İç ses)

İrkilerek arkamı döndüğümde Evreni görmeyi beklemiyordum.

Ama doğru,o da gezideydi 11/B’den.

“Korkutmadım değil mi?”

“Ha, yok.Sadece sessizce fotoğraf çekiyordum bir anda sesini duyunca şaşırdım.”

Hayat şaşırtır hep zateeen (İç ses)

İn turkish ‘ Kendi dünyamda mutlu mesut fotoğraf çekerken anda kaybolmuştum,sende her şeyi mahvettin’ (İç ses)

Yani birazCIK öyle,ama olsun, konuşayım da kırılmasın çocuk.

“Kusura bakma,bizim sınıf biraz dağıldı da, bende seni görünce yanına geleyim dedim.”

Hayırdır koçum?Kahvehanedeki abin miyim ben senin niye yanıma gelesin?(İç ses)

Tövbe hasa iç ses noluyor sana?Baran gibi davranmayı bırak çabuk.

“Estağfurullah,bizimkiler de biraz önden gittiler zaten.”

Ama kendi kendimize mutluyduk gayette,sana gerek yoktu yani,kamu spotu. (İç ses)

Ya iç ses..

Yalan mı ayol (iç ses)

Bugün çok muhabbetkârsın bakıyorum.

O ne ? Yeni kelime mi ‘muhabbetkâr’ (iç ses)

Bilmem,ben uydurdum.

Bi saniye ya.

Bazen iç sesimle konuşurken yanımdakilerin varlığını unutuyordum.

“Abi çok garip.” Dedim bir anda, muhabbet olsun diye.Çocuk yanımdaydı sonuçta, öyle konuşmasam çok ayıp olurdu.

Ayıp felan olmazdı uydurma (İç ses)

Bugün neden müstakbel kayınvalidem gibi davranıyorsun iç ses, herşeye atlamasana.

Çok ayıp,kaynanalar atlar mıymış herşeye,ck ck ckckck (iç ses)

“Garip olan ne?”

Elimle Efendimiz (a.s.) hırkasını ve eski eşyaları gösterdim.

“Eski zamanlarda bizim yaşıtlarımız bile bunları kullanıyordu,ya da ne bileyim Peygamberimizin hırkasına bak,kocaman.Belki de eski zamanlardaki insanlar çok büyüktü.Ay, eski zaman diye diye kendimi geçmişini anlatan nineler gibi hissettim.”

Önce güldü sonra da “Gerçekten de öyle, çok garip.” Dedi.

Hayır yani sadece bunları mı ekliyorsun sözlerine? (İç ses)

Sana makale mi yazsaydı iç ses.

İç sesimle konuşmamızı gene arkadan gelen bir ses böldü.

“Dov é la taxim piazza?”

Yanımızdan geçen bir turist çift bize sesleniyordu.

BİR SANİYE BU İTALYANCAYDI.

Taksim meydanını soruyorlardı.

Cidden inanmıyorum,italyanca çalışmam sonunda işe yarayacaktı demek.

İtalyaya gidemiyoruz bari turistlere yardım edelim.(İç ses)

Gene de kendimi garantiye almalıydım,rezil olmamam lazımdı.

“How can I help you?” Dedim hızlıca.

“Biz var Yeerbatan gitmek?Burası güzel çok,amma çıkamadık başka yer var?Gezmek ister.”

Gülmemeye çalışarak iki turiste baktım,Evren de donmuş gibiydi.

“Türkçe biliyor musunuz?” dediğimde ikisi de tip tip bakınca sadece birkaç kelime bildiklerini anladım, belki de çeviriden bakmışlardı.

Genel olarak dilini bilmediğim ülkeye gitmeyi çok saçma bulduğumdan şaşırsam da hemen toparladım.

Aksanları da italyan olduklarını belli ediyordu zaten.Bende azıcık bilgi birikimimden yararlanayım dedim.

Yani bedava pratik yapma imkanı buldun ve hemen fırsatın üstüne çöktün.(iç ses)

“Di dove sei ?”

[Nerelisiniz?]

Evren şaşırarak bana baktı.

Ne sandın olumm biliyoruz bir kaç bişey tabii (iç ses)

“Io sono İtaliana di dove sei?” dedi kadın olan turist.

[Ben italyanım,sen nerelisin?]

“Io sono Turciha.”

[Ben türküm]

Bir saniye ne kadar saçma bir muhabbet,Türkiyedeysek Türk olmam gerek zaten değil mi?

Canım nezaketen sormuşlardır (iç ses)

Ya da benim de turist olduğumu düşünmüş olabilirler.

“Dove la taxim piazza?Per favore.”

[Taksim meydanı merede ? Lütfen?]

Taksim meydanını soruyorlardı ve ben sadece bir kaç cümle italyanca biliyordum.

Ayrıca taksim meydanının burayla alakası neydi ya?

Evrenin pek yardım edeceği yoktu anlaşılan, Podcast dinler gibi dinliyordu bizi, bişeyler anladığı şüpheliydi belkide, sonuç olarak iş gene bana kalmıştı.

“Can you speak english?I know so less words for italian.”

[İngilizce konuşabiliyormusunuz? İtalyancada çok az kelime biliyorum.]

“Ah god thanks,finally,yes we can speak English.By the way you speak so good italian.Where is taxsim square?How can we go?”

[Ah Allah'ım sonunda, teşekkürler.Evet ingilizce konuşabiliyoruz.Bu arada çok güzel italyanca konuştun.Taksim meydanı nerede ? Nasıl gidebiliriz?]

Bir saniye tamam da taksim nerde nasıl ingilizce söyleyeyeyim, navigasyondan baksınlar ama ‘navigasyon’ ingilizcede ne demekti ki.

Ben böyle paniklerken Evren şaşırmış bir şekilde bir bana bir de turistlere bakıyordu.

“Yetenek yetenek mübareek.”

“Ay yok be Evren.” Dedim gülerek. “Ortaokulu ingilizce ağırlıklı proje sınıfında okumuştum ordan bildiklerimle falan işte.”

Ama yetmedi eyvahlar olsun.

Ya neydi o kelime neydi? Biliyordum ya unuttum!

Turistler cevap vermemi bekliyorlardı,ben böyle panik içinde kesin rezil oldum diye düşünürken arkamdan bir ses duydum.

“She sometimes has difficulty in gathering her thoughts, I can help you. I think you asked about Taksim Square. It is a little far from here, you can look it up on the navigation application. If you are looking for the exit, continue straight and turn right when you see the statues, you will see it there, if you still cannot find it, you can ask someone.”

[O Bazen düşüncelerini toplamakta zorluk çekiyor, size ben yardım edebilirim. Sanırım Taksim Meydanı’nı sormuştunuz. Buradan biraz uzakta, navigasyon uygulamasından bakabilirsiniz.Çıkışı arıyorsanız, burdan düz gidin heykelleri görünce sağa dönün orada göreceksiniz.Hala bulamazsanız birine sorabilirsiniz.”]

Bu ses Kuzeye aitti.

BİZİ KURTARDI REZİL OLMAKTAN!ÇOK ŞÜKÜR,ZATEN BİR EL ALEMİN İTALYANINA REZİL OLMADIĞIMIZ KALMIŞTI O DA TAM OLURDU (iç ses)

Turistler bu kadar akıcı İngilizce konuşmasına şaşırmışlardı,ne yalan söyleyeyim ben de çok şaşırmıştım.

“This is very imperessive.Thank you very much.”

[Bu çok etkileyici.Çok teşekkür ederiz]

Arkamı dönünce ela gözleriyle karşılaştım.

CEREN HARAM HARAAAMM ÇEK GÖZÜNÜ BACIM ÇEEEKK (İç ses)

Estağfurullah cidden.

Hemen gözlerimi çektim,turistler de bana doğru “Grazie mille, arrivederci.” Deyince onlara gülümseyip “Prego,pieachere arrivederci.” Dedim.

[Çok teşekkür ederim, hoşça kalın]

[Rica ederim.Tanıştığıma memnun oldum, hoşça kalın]

E o kadarını da bileyim dimi.

Tabee kızımm (iç ses)

İç ses bugün çok kafadarsın hee, açlık sana yaramış.

Rejim yapıyoruz bahanecek (İç ses)

“Tuana seni çağırıyor.” Dedi Kuzey ortaya doğru.

Evreni çağırarak hali yoktu ya,bu çocukta da isim kullanmama olayı var,bana en son ne zaman Ceren demişti Allah bilir.

“Baran hala onla mı?” dedim Kuzeye doğru.

“Evet,ama kızı o kadar çok bunalttı ki birazdan yan yana kalmaları imkansız."

Sesi çok tekdüzeydi.

“Yalnız Ceren italyancana hayran kaldım.”Dedi Evren gülerek.

“Yaa ne var pislik dalga geçmee,anca bu kadar.” Dedim çantamı tehditvari bir şekilde her koluna vuracak gibi.

Kuzey Evrene bir ‘side eye’ atıp,bana “Geliyor musun?” Diye sordu.

Doğru ya Baranı da Tuanayı da kurtarmam lazım.

Her anlamda.

Çünkü Efendimiz (a.s.) ne demiş;

"Bir erkekle (yabancı) bir kadın başbaşa kalırsa, onların üçüncüsü şeytan olur."

(Tirmizî rivâyet etmiş, Elbânî de “Sahîhu’l-Câmi’; hadis no: 2165’de hadis sahihtir, demiştir.)

Biz şuan üç kişiydik ama ikisi erkekti yani gitsem çok iyi olurdu, derken diğer şubeden Pelin geldi.

Pelin ile Evren kuzenlerdi.

“Ben yokken muhabbet sarmadı ya!” Dedi Evrenin yanına geçerken gülerek.

Ortam iyice saçmalaşmadan gitmeliydim.

“Neyse, gidiyordum bende.” Diyerek yürüdüğümde,hayatımın klasiği haline gelen, yolda ne kadar taş çukur göçük tepecik varsa ayağıma takılması rezilliğini yaşadım.

Neyseki düşmüyorum.

Sadece tökezliyorum.

Kimsenin beni takmadığını fark edip içimden şükrederken Pelinin sesini duydum.

“Bir de yürüyebilse.”

“En azından düşmüyorum!” dedim sert bir sesle.

Ne bu atar sanki Pelin düşüyor.(İç ses)

Yarabbim..

“Kime?”

Hey onu hangi salak dedi.( İç ses)

Bilmiyorum tam duymadım, duysaydım çantamı ağızlarına tıkardım zaten.

Aslında 11-B çok iyi bir sınıftı.

Hele de 11-E’ye göre.

Pelin de iyi biriydi,laf sokmak artık karakterine işlemişti sadece.

Tıpkı Aylin gibi, içinde bir kötülük yoktu ama laf sokmadan da duramıyordu.

“Hayatta da böyle misindir?” dedi Evren.

“Sürekli tökezliyor işte.” Dedi Pelin.

Allah’ım ben nerelere düştüm.

Bu saçmalığa son vermek için ağzımı açacağım sırada telefonum çaldı.

WOLF BAKİLSİMM 😻 arıyor...

“Alo, selamün aleyküm.”

“Aleyküm selam,Cerenim sen neredesin acil yardımın lazım gülüm yakında arama motoruna dönüşeceğim.”

“Ya fotoğraf çekiyordum, görsen o kadar estetik çık-”

“Ya kızım çabuk, Erezi yolladım gelmedi mi hâlâ,biz bayağı ilerledik, bekliyoruz sizi çabuk gelin.Yoksa akıl sağlığımı kaybetmem yakındır.”

“Tamamm." Diyip telefonu kapattım.

“Hadi.”

“Ne hadi?” dedi Evren.

“Gitmem lazım da, birilerini kurtarmak için.”deyip Kuzeye baktım.

“Tamam o zaman size iyi eğlenceler.” Dedi Pelin.

“Unutmayın buluşma saati yaklaşıyor,toplanma yeri-”

“Biliyoruz.” Dedi Kuzey ve bana gözüyle işaret edince ortaya doğru “Allaha emanetsinizz.” Deyip yürümeye başladım.

Kuzeyle beraber yürüyorduk çünkü beni Tuanaya götürecek olan oydu, arada bir dünya kadar mesafe bırakarak sanki onu hiç tanımıyormuş gibi yapmam da ayrı bir olaydı da neyse.

Ama hadisten dolayııgg (İç ses)

İç ses sana bugün bi haller olmuş.

Niye? (İç ses)

Hiçbir şeyime muhalefet etmedin,dediklerime katıldın.

Aşk olsun ben öyle biri miyim senin gözünde? (İç ses)

Evet.

Göz devirme emojisi hayal et (iç ses)

İkimiz de susuyorduk.

Belki sınıf gurubunda yazışmışlardır bir bakayım diyerek telefonumu açınca yanılmadığımı anladım.

SUİİ WHATSAPP GURUBU

WOLF BAKİLSİMM 😻: Yardım edin.

Emre: Noldu lan TUANAAAĞĞ

Hilal: Tuana? İyi misin?

Defne: Bazen yardım çığlıkları gerçekten yardıma ihtiyacın olduğundan değildir.Ruhunun çığlıklarıdır.

Melis: Tuana? Kız iyi değil arkadaşlarr

Nazlı: S.O.S yardım çağırınn

Kuzey: Sakin olun gençler,Tuana burda.

Gökhan: Ohh öldü sandık bir ann

Kuzey: Ama Baranla beraber ve Baran kızı gayette arama motoru gibi kullanıyor.

Baran: WİĞHH ne alakası VARR!

WOLF BAKİLSİMM 😻: Şey, sınıfça gezsek olmaz mı?

Emre: Tuana ve ‘şey’ aklı uçmuş bu kızın

Güldüm,alemlerdi.

“Geliyorum aşkımm rahat oll, kurtarıcam senii.” deyip sesli mesajımı Tuanaya yolladım.

“Sevgilin mi ?”

“Ne?”

“Boşver.”

“İnsanlar aşkım kelimesini sadece sevgililerine kullanmazlar,hem aşkım ne ya çok toksik geliyo bana ayrıca haram yani hem ne alaka bir de-”

“Geldik.”

“Haa...”

Neden bu kadar çok açıklama yaptın çocuk dinlemedi bile. (İç ses)

-999 aura (iç ses)

Baranla Tuanayı görür görmez yanlarına gidip “Baran, Allah aşkına yeter artık.Git arama motorundan bak.” dedim hemen.

“Çok ayıp ama,ben kızı sorularımla bunaltmıyorum ki.”

“Sabahtan beri müzedeki heykelleri felan sormuyor musun?”

“Yoo,sadece azıcık evrenin genişlemesi hakkında sohbet ediyorduk.”

“Bu kısmı şüpheli.” Dedi Kuzey

“İyi ki geldin Cerenim.” diyen Tuana hemen yanıma geldiğinde “Hep sen beni kurtaracak değilsin ya,biraz da ben seni kurtarayım.” dedim ona göz kırparak.

Tuana ile ne zaman bir erkekle beraber kalmamız gerekse birbirimizi kurtarırdık.

Ben bugün biraz geç kalmıştım.

“Toplanma yerine gidelim,vakit geçiyor.” Diyen Kuzeye kafa sallayıp yürümeye başladık.

Toplanma alanından sonra herkesin sayımı yapıldı ve servise bindik 20 dakikalık yolun sonunda Yeni durağımıza gelişmiştik.

..

“Ya hocam ya açlıktan nöronlarım yandı ramazandaki derslerde ne yapacağız ?”

Sabahtan beri yakınıp duran Ege ye “Allah yardım ederr.”dedim.

“Sıradaki durağımız Yere Batan sarnıcı gençler, isteyenler serviste kalabilir." diyen Beste Hocaya döndük hepimiz.

“Geliyoruzz hocamm” diye bizim sınıf ful servisten inerken nil “Ya hocaaam ben gelmesem olur muuu klastrofobim var daa.” dedi ağzını yayarak.

“Ay nil uydurma bee.”diyen Melis kesinlikle haklıydı.

“Tamam nilsucuğum sende serviste durursun aşkım.”dedi Ravzanur.

Ravza neyin kafasını yaşıyordu?

“Gidiyoruz dimi?” dedim Tuanaya “Bu sefer de arama motoru gibi kullanılmayacaksam gidelim.” Dedi.

Gülerek "Merak etme" derken servisten yeni inmiştim ki guruba mesaj geldi.

Aylin:Yalnız ben çok acıktım.

Emre: E biz ne yapalım peki bu gerekli bilgiyi

Aylin: serviste nil var gerizekalı duramıyorum.

Baran: sanki serviste kalınca acıkmıycan mı?

Aylin:evet sen ne anlarsın zaten ya

Aylin:

Sanrıca girdiğimizde hepimizin dili tutulmuştu adeta.

Büyüleyiciydi.

“Muhteşem...” diye bir fısıltı geldi Hilalden.

“Böyle yerlere bayılıyorum.” Dedi Tuana.

Bende bütün bu anı telefonuma depolamaya çalışıyordum.

“HOCAMM BEN ÇOOOK AÇIMM.”

Bu açlık isyanının normal şartlar altında benden gelmesi gerekirken Ramazanda asla dayanamayan Egeden geliyordu.

“Ege, sakın bozayım deme!”

“Ay yok yok,bu gidişle öbür tarafa gidicem zaten bari son orucumla gideyim ayhh.”

“Ne dram yaptın be abi.”

“Zaten bozamaz,yani o kadar cesaretin yoktur herhalde Ege.”

“Niye?”

“60 gün cezası var.”

“Artı bir gün bozduğun gün.”

“Yaa hayırr huhugg.”

“Tam bir drama Kingsin Ege.”

“Kırk yılın başı geziye gelmişiz yaptığınıza bak.”

Sanrıç için çok az süre ayarlandığı için bir saat içinde tekrar servise doluşmuştuk.

Cam kenarını kapmıştım,Tuana da yanımdaydı.Bu seferki yol biraz daha uzun olduğu için Tuana'nın kulaklığını araklayıp müziklerimden birini açmıştım.

Kendi kulaklığım sesi az verdiği için telefonumun sesi fulde kalmıştı.

Kulaklığın sesini kontrol etmek için şarkı listemden rastgele bir şeye bastım.

Şarkı listem de tıpkı kafam gibi karmakarışık çünkü bazen sadece melodisi hoşuma gittiği için,ya da edit yapmak için indirdiğim müziklerim oluyor.Hatta sadece bir nakaratı için indirdiklerim.

Bir anda yüksek sesle şarkı bütün servisin içinde çalmaya başladı.

ALLAH KAHRETMESİN, KULAKLIĞI BLU BAĞLAMAYI UNUTMUŞTUM!

Affet beni sevgilim,

Sensiz olmak istedim.

Herkes aşkı ararken,

Bense kaçmayı seçtim.

Anında tüm servisin gözleri bana döndü, heyecandan birbirine dolaşan parmaklarım yanlışlıkla ses kısma düğmesine değil, ses açma düğmesine bastı.

Affet beni sevgilim,

Mutlu olmanı istedim.

Şimdi yanındakiyle mutluluklar dilerim.

“OOOooooo!”

Hay denk gelen şarkıya.

Nihayet sesi kısıp içimden kulaklığa küfür ederken, servisteki herkes hala bana bakıyordu.

Rezil olduk babaaag (iç ses)

“Öhm şey..”

“Birileri aşk acısı çekiyor galibaa.”

Servisteki herkesin keyfi yerine gelmek üzereyken canım Beste hocam neyseki onları susturdu.

En azından sadece kendi sınıfım tarafından zorbalanacaktım.Telefonuma gelen bildirimler de bunun habercisiydi.

SUİİ WHATSAPP GURUBU

Melis:Şey Cerencim,bizimle paylaşman gereken bir şey var mı?

Hilal: Ayıp,ilk biz bilmeliydik.

Baran: Abisi? Gerçekten çok kırıldım.Beni abin olarak azıcık bile mi görmedin.İlk ben duymalıydım..

Aylin: Kusura bakma da Baran yani ben olsam bende söylemezdim gider döverdin çocuğu falan mazallah

Siz: ORTADA ÇOCUK FALAN YOK!

Baran : Ne alakası var ya, nazikçe uyarırdım 🥰

Nazlı: Nazikçe (şüpheli)

Emre: Yakışmadı bu ceroo

Ege: Bizden nasıl sakladın Ceren ühühühğğ, nasıl yaparsın bunu bizee

Siz: Ya size diyorum

Siz:NEYDEN BAHSEDİYORSUNUZ YA

Kuzey: Senin

Siz: YOK LAN ÖYLE BİR ŞEY

Siz: HANGİ SALAK UYDURDU

Gökhan: Birilerininin aşk acısı derin...

Siz: GÖKHAN OSMANLI TOKADINI CARPARIM KAPA ÇENENİ

Aylin: Dinlediğin şarkılar hiç öyle demiyor ama

Siz: Allah aşkına ülkede içinde aşk olmayan şarkı mı var ya, ayrıca dinlemek için aşk acısı çekmem birini sevmem gerkemiyor kafanızdan bişeyler uydurmayın öyle bişey yok.

WOLF BAKİLSİMM 😻: Katılıyorum, öyle bir şey olsa bana anlatırdı.

Aylin: Nerden biliyorsun belki de anlatmadı herkesten saklardı Allah allaa

WOLF BAKİLSİMM 😻: Aramızda 13,5 yıldır yaşananlar istatistik olarak yüzdeye bölündüğünde %99.7 bana anlatırdı :)

Baran : PUAKQJKSHWS

Siz: YA SİZE DİYORUM!

Aylin: Bu arada Ceren aşk olmayan şarkılar çok fazla var.

Siz: TAMAM MADEM ÖYLE HERKES ŞUAN ŞU SANİYE NE DİNLEDİĞİNİ ATSIN

Emre: Ya şey

Siz: yargılamak yok hadi atın çabuk

*Aylin guruptan ayrıldı*

*Kuzey guruptan ayrıldı*

*Emre guruptan ayrıldı*

*Melis gruptan ayrıldı*

*Baran gruptan ayrıldı*

WOLF BAKİLSİMM 😻: Tabii

WOLF BAKİLSİMM 😻: Compediatrun de’atre

Hilal: İki dakika kestireyim dedim nolmuss kızz

Siz: Dinlediğin şarkıyı at

*Hilal guruptan ayrıldı*

Güldüm.

ZAFER BİZİMDİR! (İç ses)

“Evet gençler, minyatür parka geldik,isteyen serviste kalabilir.”

Herkes dersini aldığına göre Nazlı herkesi tekrar guruba ekleyebilirdi.Nazlı böyle zamanlarda toplayıcımızıdır ne olursa olsun çıkamaz onun görevi buydu.

“Ya kalk hadi.”

“Oğlum Allah aşkına sal beni.”

“Ya banane ya kalk,sabahtan beri yat yat sahura da kalkamamışsın zaten ne uykusu bu?”

“Zaten o yüzden gerizekalı,AÇIM AÇ! Sahurda yemedim çünkü kalkamadım.Midem sahra çölüne döndü burda.Sal beni nolur,acımla baş başa bırak.”

“Tamam be.”

Arkamızdaki Baran Kuzeyin kolunu fırlatırcasına bıraktı.

“Geliyor musunuz?” Diye sordu Tuana.

Baran hafiften sırıtarak “Geliyoruz tabii.” Dedi.

“Beste hoca sormuştu.”

“Hee,öhm şey ben geliyorum yani.”

“Erez, geliyon mu koçum?”

“Yok abi gelmiyorum işte.”

“Gençler, şemsiyelerinizi alın,şemsiyeniz yoksa da serviste kalan birinden alın, çünkü şakır şakır yağıyor gideceğimiz daha üç durak var.”

Harika.Şemsiyem yok.

“Tuana,benim şemsiyem yok sen git.”

“Sen benimkini alsana,ben gitmesemde olur.”

“Saçmalamaa,sen git ben birinden bulmaya çalışırım.”

“Fazladan şemsiyesi olan var mı acabaa?”

“Ben kullanmasaydım verirdim.” Diyen Nisaya teşekkür ettim.

“Benim var ama sana vermem.” Diyen Nile göz devirdim.

En fazla serviste kalırım diyordum ki,Kuzeyin sesini duydum.

“Bende var.Al,uyuyacağım zaten.”

Uzattığı şemsiyeye baktım.

“Teşekkür ederim,şey olunca getiririm.”

Kafasını gömdüğü monttan kaldırmadan boğuk bir sesle cevapladı.

“Sorun yok,uykum var zaten.”

“Gençler gelenler gelsin,kimler serviste kalıyor, sayı alacağım.”

“Biz geliyoruz hocam.” Dedi Baran, peşinden de bizi sürükledi.

“Serviste kalanlar Erez,Nilsu,Ravzanur.Tamam, başka kimse yok değil mi?”

“Bende geliyorum hocamm.” Diyen Ravzanur,elinde Nilin şemsiyesiyle yanımıza geldi.

“Tamam,Erez,Nilsu,iki kişi serviste kalıyor,gerisi hadi iniyoruz.” Dedi Serkan hocam.

Erez bir anda kafasını montundan kaldırdı, gözlerini sonuna kadar açarak “Ne..” Diyebildi.

Ravzanur “Tamamdır hocam iniyoruz.” diye sersviten atladı,biz de peşinden tabii.

Minyatür parka girdiğimizde Kuzeyin verdiği şemsiyeyi açtım,Allahım lütfen bir sakarlığım tutmasın.

“Hocam şimdi bu yağmur damlaları bir anda ağzımıza girse orucumuz bozulur mu?” diyen Beyzaya kafa sallamakla yetindi Fitnat hoca.

Sırayla minyatürlere bakıyorduk,burası bütün güzelliklerin minyatür haliydi.Gene bir sürü fotoğraf çekiyordum.

İyice de acıktım yaa.

Telefonum gene titredi,guruptan mesaj gelmişti.

SUİİ WHATSAPP GURUBU

Kuzey: YARDIM EDİN.

Gülerek bir şeyler yazacağım sırada,az önce minik kız kulesine bakan Tuana yanıma geldi.

Şemsiyemin ucundan tutarak tamamen başıma yağmur gelmesini engelledi.

“Şu şemsiyeni düzgün tut.” Derken kapşonumla da kafamı iyice kapattı.

“Hasta olacaksın ama,dikkatli ol biraz.” Diye eklediğinde, yüzümdeki sırıtma tahmin edilebilir.

Tuanam mükemmel biri.

“Tamam, tamam.” Dedim gülerek ve şemsiyelerimizle yürümeye başladık.

“Çok tatlılar ya.”

“Dimi, küçücük küçücük.”

İkimizin de telefonu aynı anda çalmaya başlayınca açıp baktık.

Suii grup araması,Kuzey tarafından.

“Uff.” Deyip telefonunu tekrar cebine koydu Tuana.

Emre,Melis,Baran,Gökhan ve Hilal aramayı açanlardandık.

“Aloovv??”

“Noldu Erez?”

“Bu ne abicim bi gezdirtmediniz insanı!”

“Niye aramışkine?”

“Evet arkadaşlarr galata kulesindeyiz ama küçücük ahahaha.”

“YA BENİ DİNLEYİN!”

Gurup aramalarında sonuç her zaman, kimsenin kimseyi anlamadığı bir gürültü ortamı olurdu.

Yani bildiğiniz dingonun ahırı (iç ses)

“Tamam Erez ne bağırıyon ya.”

“Hayat şaşırtır hep zateen,az önce yanlışlıkla-”

“Onu bunu bırakın da Serkan hocanın düğün ne zaman,az önce onları Beste hocayla gördüm.”

“Neey,nerdeler çabuk söyle! Okulda denk gelsinler diye uğraştığım çabalarım boşa gitmemişş.”

“Ha bu arada Erez niye aramıştı?”

“Kanka bence o senin sayende değil de tarihçinin işi,kadın tam bir çöpçatan!”

“LAN SİZE DİYORUM!”

“Bağırmasana olum duyyoruz.”

Hilal ve ben aramadan çıkarken Tuana yanında taşıdığı defterine notlar alıyordu.

Telefonumu tekrar çantama koyup yanına gittim.

“Gene gözlem defteri mi?”

“Evet,bir sürü şey gözlemledim iki dakika içerisinde.”

“Ben boş boş telefonla konuşurken.” Deyince güldük.

Sessizce minyatürleri gezmeye devam ettik.Tuana gözlem yaparken sessizlik isterdi.

Neyi gözlemliyor minyatürlerle bilmiyorum.

Ama ben insanları gözlemlemeye bayılıyorum.

Hatta bazen onlar hakkında kafamda küçük hikayeler yazıyorum,istemsizce oluyor ama ben seviyorum.

Yazarlık ruhundan olsa gerekk (iç ses)

Öhöm, şey ,tabii canım.

Biz böyle on dakika kadar takıldıktan sonra Baran telefonla konuşarak yanımıza geldi.

“Yav oğlum yağmur yağıyor zaten,tamam,tamam be,a-aa.Biz minik Ayasofyanın ordayız.”

“Şemsiyeni düzgün tut.” Dedi Tuana yanımıza gelen Barana.

“Merak etme hasta olmam benn.”

“Yamuk tutuyorsun sinirim bozuluyor.”

“Haa..”

“Tuananın simetri takıntısı var da Baran..”

Baran iptal ahahaha (iç ses)

Sus be.

“Geliyor.” Diye Kuzeyi işaret etti, Baran,konuyu değiştirmek için.

Bu serviste kalmayacak mıydı?

Niye geldi ki şimdi?

Kapşonuyla kafasını kapatsa da ıslak saçlarından bir tutam alnına düşmüştü.Ellerini gözlerine siper ederek yanımıza geldi.

“Of oğlum ya, saçım mahvoldu.”

“Sen hani uyuyacaktın?”

“Uyuyacaktım uyumasına da Nil başımı şişirdi,serviste tek ikimiz vardık.Sevmiyorum zaten öyle birileriyle hele kızsa tek kalmayı.Yağmur çamur demedim geldim valla.”

“Teknik olarak mantıklı değil zaten iki kişinin tek kalması.” Dedi Tuana ciddiyetle.

İSLAMA DA UYGUN DEĞİL YA BACIM.(İç ses)

TÜRKÇESİ BU YA HANİ. (İç ses)

Kuzeyin çok dinle alakası yok ya,ondan öyle dedi kız.

Nereden biliyorsun abi,belki var! (İç ses)

Bilmiyormuş gibi yapma iç ses, biliyoruz..

En son cumaya gidiyordu sanki amaa (iç ses)

“Hahah,desene Nilin planları suya düştü.” Dedi yanımıza gelmekte olan Melis.

“Al.” Dedim Kuzeye,şemsiyesini açık bir şekilde uzatarak.Uzattığım şemsiye ikimizin de kafasının bir kısmını kapatıyordu.

Sanki o an bütün dünya durmuştu.

Herkes donmuştu.

Baranla Tuana kendi arasında bir muhabbete dalmış,gelen Melis de onlara katılmıştı.

Bizse uzattığım şemsiye ile öylece duruyorduk.

Neden olduğunu bilmediğim saçma bir bakışma anı oldu,hemen toparlandık.

Zaten boyu da benden uzundu ,kolum biraz daha şemsiyeyi uzatamayabilirdi.

“Sende kalsın.”

“Yok, gerçekten teşekkür ederim.Al.”

Uzattığım şemsiyeyi hala almıyordu.

Alsana gerizekalı hadi! (İç ses )

“Hayır,sende kalsın.Hasta olma.”

Niye senin garanti belgen mi var? (İç ses)

Uff iç ses bi sus.

“Alır mısın lütfen.Sen de hasta olabilirsin,zaten senin şemsiyen.Ben yağmuru severim.”

Baran ve Tuana şaşkınla bizi izliyordu.

“Abartılacak bişey yok abisi, sende kalsın işte.Erez de sever zaten yağmuru.” Dedi Baran gayet normal bir sesle.

Tam Kuzey bana hayır diyecekken ağzımdan ‘Alsana gerizekalı hadi!” Diye bişey çıktı.

Opss..

E haketti ama aval aval bakıyor. (İç ses)

“Şey, kusura bakma bir an ağzımdan kaçtı,yani hasta olmanı istemem,alır mısın şemsiyeni artık.”

“Objektif bakıyorum saçmalıyorsunuz,biriniz alın ya da beraber kullanın.” Dedi Tuana.

Ay bi saniye tabi yaa.

Ben Tuana ile beraber de kullanabilirdim,Kuzeyin şemsiyesini istemeden.

Ama aklımıza gelmemişti o zaman..

“Kesinlikle,abisi?Koçum?"

“İkimiz de kullanabiliriz.” Diyen Kuzey şemsiyeyi aldı.

Yav he he. (İç ses)

Aynen kankaa (iç ses)

Oldu pasam (iç ses)

Host lan köpek (iç ses)

Tercüman olduğun için sağol iç ses.

Ne demek efenm (iç ses)

“İnan,teşekkür ederim,ama hiç gerek yok yağmur durdu sayılır zaten, Tuana ile beraber kullanırız.” Deyip hızlıca şemsiyenin altından çıktım.

“Tabi ya,biz beraber kullanırız, hiç aklıma gelmedi.” Diyen Tuanayı bileğinden tutup adeta sürükledim.

“Fitnat hocaya sormam gerekenler var da acil,size iyi eğlencelerr.” Dedim kimsenin bişey demesine fırsat vermeden,bu saçma an fazla uzamıştı zaten.

Uzaklaşır uzaklaşmaz Tuana şemsiyesini beraber kullanmayı, hatta kendininkini bana vermeyi teklif etse de kabul etmedim.

Kuzeye ayıp olabilirdi,hem zaten yağmur benim evimdi.

Ne ayıpı ya,sen onla aynı şemsiyeyi kullanmak zorunda mısın a aa. (İç ses)

Ayrıca yağmur evimiz olabilir ama böyle havalarda daha sıcak evler tercih etmek lazım. (İç ses)

Malumunuz hasta olan olana.(İç ses)

Şom ağzını hayra aç bari iç ses..

Neyseki Melis, o sırada fotoğraf çekmek için bizden uzaklaşmıştı,yoksa dedikodu ayağına farklı anlamlar çıkarabilirdi,Allah muhafaza.

“Fitnat hocaya ne soracaktın?” Dedi Tuana.

“Hiçç.”

“Nasıl hiç?”

“Öyle işte hiç.”

Türkçesi; kendimi kurtarmak için uydurdum (iç ses)

Ne alaakaa.

Tam Tuana bir şey söyleyecekti ki,Melis yanımıza geldi.

“Kızım neredesiniz yaa.”

Şemsiyesini elinde tutmaya çalışırken bir taraftan da video çekiyordu.

“Hikaye atacağım, gülümseyinn.”

“Yav Melis, yağmurdan ıslanmışım şurda,zaten tipim kayık-”

“Çekiyoruuumm.”

Neyse ya, tipim kayık da olsa güzelim.

Aynen kankaa (iç ses)

Melis her zamanki gibi modellere benzerken ben en kötü halimle çıkmıştım ama olsun.

Kapşonum yağmurdan korunmama yetmiyordu,ama çokta bişey kalmamıştı zaten birazdan toplanma yerine giderdik.

“Oo!” Dedi Melis. “Nolmuş?” Diyerek yanına gittim.

“Erezle Baran hikayemi beğenmişş.”

“Yani?”dedi yanımıza gelen Tuana.

“Normalde beğenmezlerdi,şaşırdım.Gerçi sınıfla alakalı olanları beğeniyorlardı ama.”

“Ee?”dedim. “Yani?”

Melis oflayarak telefonunu çantasına koydu. “Belki bi olay bişey çıkar diye dedim yaa.”

Tam o sırada gülümseyerek telefonuna bakarken yürüyen Kuzeyi gördü.

“Hopp,Erezz.”

Hemen telefonunu kapatıp ciddileşen Erez bize doğru geldi.

Yağmur nihayet durmuştu.

“Ne oldu Melis?”

“Hikayemi beğenmişsin.”

“Ee?”

“Normalde beğenmezdin?” diyen Melis göz kırparak ekledi. “Hayırdırr?”

Kuzey ise yüzünde tek bir mimik oynamadan cevapladı.

“İstersen geri çekiyim.”

“Ay yok hayır, kalsın!”

“E o zaman?”

Yüzünü buruşturup “Off tamam bee.” Diyen Melis,Erezin umutsuz vaka olduğunu anlamış olmalı ki, “Ben bir de Barana gideyim belki ondan bir şey çıkar.” Diyerek yanımızdan uzaklaştı.

Tuana Allah bilir kafasında gene neyi hesaplarken Kuzey de gidiyordu.

“Şemsiyeni neden kullanmıyorsun?”diye sordum bir anda.

Mükemmel.. (iç ses)

Piyanist modumu açayım mı,bir şeyler çalar mıyız,gene rezil olucak gibiyizz en sevdiğim en sevdiğim (iç ses)

Kesinlikle kaostan besleniyorsun iç ses.

Tek bir cümleyle öylesine cevaplayıp gitti.

“Yağmur güzel.”

Al bak,çocuk sana nezaketinden değil,zaten yağmuru sevdiği için vermiş şemsiyesini, keşke alsaydın bu gidişle hasta olucaz he (iç ses)

Şom ağzını kapat demedim mi ben sana?

“Ne oldu Cerenim?” Dedi hesaplarını ya da overthinkini bitiren Tuana.

“Bişey olmadı gülüm.” Dedim.

Cidden şu iç sesim olayları bir abartamasa!

Ne alaka ayoll (İç ses)

“Toplanma saati geldi sayılır, dönelim mi?” Diyen Tuanaya başımı salladım.

Otobüse doğru vardığımızda hafiften karnım ağrıyordu.

ŞOM AĞIZLI İÇ SESİM SENİ Bİ ELİME GECİRİRSEM VAR YA!

Ben aslında yoğum.. (iç ses)

Ağrımın geçmesi için dua ederken cam kenarına oturdum.Tuana bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı “İyi misin?” diye sorunca “Biraz karnım ağrıyor.” Dedim.

Gözünden de bir şey kaçmıyordu mübareğin.

Ön koltuktaki Hilal bir an Ramazan olduğunu unutup “Parol veriyim mi-” diye soruyordu ki Tuana ona bir ‘side eye’ attı.

“Bir şeyim yok yaa.” Dedim bende Hilale.

Tabi canım ya tabii turp gibisin,hatta eşşek!(iç ses)

Sen hiç konuşma iç ses görüşeceğiz senle hele bir iyileşeyim inşallah, kaçacak delik ara!

Ben mi dedim hasta ol diye aa.( İç ses)

Evet!

Hasta olursun dedim ol demedim ki.Herkes de işine gelen tarafından anlıyor bu devirde (İç ses)

“İyi misin abisi?” dedi Baran endişeli bir sesle,arka koltukta toparlanarak.

“İyyim Baran İyyim sağol.” Dedim karın ağrımı umursamamaya çalışarak.

“Hocam yaa, aç susuz gezmek de zormuş.”

“Harbiden yorulduk artıkk!”

“Kendi adınıza konuşun.”

“Tarık uyuyo galiba hocam.”

“Yoruldukkk açlıktann”

“Abartmayalım bence.”

“Bencede.”

“Yoo ne alaka yorulduk.

11-B de biz de birleşince ortaya resmen gürültü kombosu çıkıyordu.

“Gençler, bu gideceğimiz son durak,yoruldunuz diye rotayı kısalttı Serkan hocanız.”

Uyku her derde devadır diyerek gürültüden kaçmak için başımı cama yasladım.

Gözlerim yavaş yavaş kapandı.

***

“Son durağımıza geldik gençler,burada yaklaşık bir saat kadar kalacağız.” diyen Serkan hocanın sesiyle gözlerimi araladım.

Karnım biraz daha iyiydi ama hava da soğuktu,zaten yorulmuştum, serviste kalmak daha iyi olur diye düşündüğümden “Hocam ben burda kalsam,biraz uykum var karnım da ağrıyor.” Dedim.

“İyi misin canım?Bir sorun yok değil mi?” dedi Yanıma gelen Beste hoca.

“Yok hocam yağmurda biraz üşütmüşüm sadece.”

Beste hoca dikkatli olmamı söyleyip giderken Tuanayı da ikna etmeye çalışıyordum.

“Olmaz Ceren!Sen bu haldeyken gitmem.”

“Ne varmış canım halimde?Elim ayağım tutuyor çok şükür.Hem ne demiştikk,o gözlem defterin dolmazsa bozuşuruz.”

Tuana üç ısrarım sonrası nihayet gidince, bende başımı cama yaslayıp zar zor açık tuttuğum göz kapaklarımı tekrar kapattım.

...

Gözümü açtığımda serviste yalnızdım.

Çok şükür artık karnım ağrımıyordu.

Hafifçe doğruldum,her yerim uyuşmuştu.

Tam herkes mi gitmiş diye kontrol edecekken arka koltuktan Kuzeyin sesini duydum.

“İyi misin?”

“A,sen gitmedin mi?” Dedim bir anlık şaşkınlıkla.

“Yok,uykum vardı.”

“Hm..”

“Sen nasıl oldun?”

“Elhamdülillah,daha iyyim.”

Sessizlik ayakkabılarımın ucuna bakmama sebep olurken gumballı çoraplarımla bakıştık.

Muhtemelen serviste sadece ikimiz vardık ve bu hiç iyi bir şey değildi.

Ayrıca o da bundan rahatız olduğunu söylemişti,benim için de İslama uygun değildi.

Tuanaya mı yazsam diye düşünürken Kuzey tekrar konuştu.

“Şemsiyeyi almadın.”

“Biraz öyle oldu.”

“Zaten boşuna vermek istemedim ki.”

Babanın hayrına vermediğini biliyoruz herhalde (iç ses)

“Hasta olma diye..”

Neden kalbim bu kadar yumuşak hissettim ki şimdi of!?

“Ama alsaydım da sen hasta olurdun.”

Belli belirsiz gülümsediğini hissettim,tam bir şey söyleyecekken servise pat diye Defne girdi.

Hayat şaşırtır hep zateen (iç ses)

Kurtarıcım gelmişti ama neden garip hissediyordum?

İkimiz de sustuk.

“Ceren iyi misin?” dedi yanıma gelen Defne.

“İyyim teşekkür ederim,bir şey mi oldu sen de gelmişsin.”

“Uff kusura bakma ya, seni bahane ettim biraz.Kitabım serviste kalmıştı,rehber de boş boş konuşuyordu, sıkıldım,bende bir Cerene bakayım iyi mi falan diye geldim.”

Gülerek “İyi yapmışsın iyi.” Derken içten içe onu Tuananın gönderdiğini biliyordum.

Kural buydu.

Kardeşin karşı cinsle tek kalırsa onu ne olursa olsun kurtar.

Defne arka koltuklardaki yerine geçip kitabını okumaya devam ederken bende hayatı sorguluyordum.

Overthink vakti,olur olmadık yerlerde gelince biz (İç ses)

“Çok ilginç ama bir o kadar da güzel.”

“Ha?”

Kafamı kitap okuyan Defneye çevirdim, sanırım Kuzey de aynısı yaptı.

“Bir japon efsanesine göre..” dediğinde ikimiz de nefesimizi tutmuş bekliyorduk.

“Yağmurlu bir günde,şemsiyenizi paylaştığınız kişiyle kaderiniz bağlanır.."

..

Nasıl bir bölümdü sizce? En beğendiğiniz kısım neresiydi?

Sınav haftasına gireceğim için bu hafta benden bölüm beklemeyinn 😔

Bir dahaki bölüme kadar Allah'a emanet olunn 💘🎀

 

Bölüm : 27.04.2025 21:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...