21. Bölüm
Dolunay / SON İKİ / 17-Kabuk bağlamayan yaralar..

17-Kabuk bağlamayan yaralar..

Dolunay
aykrateri

Selamün aleykümm 🌴 ✨

Benden beklenmeyecek derecede çevik haraketler dhdhdhd

Bu bölüm biseyler yavaş yavaş başlıyacak ayy ben ileriki bölümler için aşırı heyecanlıyımm

Keyifli okumalarr 😻

...

Bölüm 17: Kabuk bağlamayan yaralar..

~Bazı yaralar da kabuk tutmaz.

 ...

Dolunay...

İyi geceler dolunay..

Duyduklarım gerçek miydi?

O bana dolunay demişti..

Dolunayı kendinle özdeşleştirdiğini söylediğin için mi acaba ? (İç ses)

Hemde ayın en sevdiği halinin Dolunay olduğunu söylemişti..

Kapının önünde dikildiğim için sonunda kendimi toparlayıp içeri girebildim.

Ona sadece gülümsemiştim..

Ayaklarımın ucunda sessizce yürümeye çalışırken anahtarımı kapıdan çıkarıyordum ki,mutfaktan sesler duydum.

Stor perdeden kenara loş ışık sızıyordu.

Mutfakta biri olmalıydı,ama bu saate kim uyanık olurdu ki?

Tam cesaretimi toplayıp mutfağa doğru adım atacağım sırada bütün sorularımın cevabı karşımda duruyordu.

Babam..

Mutfaktan çıktığı sırada beni görünce şaşırdı.

O bu saate uyanıktı..

Ve beni almaya gelmemişti.

“A,gelmişsin.” Dedi kısık bir sesle.

Uyduğunu sandığım için aramalarıma cevap vermeyen babam tam da karşımda uyanıktı.

Beni almaya gelmemişti.

Az önce ruhumda uçuşan kelebekler kaybolmuştu sanki, artık buğazımda koca bir yumru hissediyordum.

Sesimin titremesine engel olmaya çalışarak “Geldim.” Diyebildim.

Ama neden sonra sessizce ekledim; “Beni almaya gelmedin..”

Sesim bir fısıltıdan farksızdı.

Siz üzüntüyü en çok nerenizde hissedersiniz?

Ben eminim ki üzüntü buğazda hissedilir.

Hani kelimeler düğümlenir ya buğazınızda, işte o çaresizlik size hüznü en derinden hissettirir.

“Gelmem mi gerekiyordu?” Diye sordu umursamazca elindeki kahve kupasıyla.

Sakin ol Ceren.. (iç ses)

Sakın ağlama. (İç ses)

Cevap vermediğimi fark edince aynı tonda ekledi “Sen gelmişsin zaten.”

Baba saatten haberin var mı acaba..

“Herkesin ailesi almaya geldi.” Derken sesim neredeyse duyulmayacak bir fısıltı gibi çıkmıştı.

Babamın cevap vermediğini fark edince ekledim. “Seni aradım, defalarca yazdım..Duymadın mı ya da görmedin mi?”

Sanki umutla sormuştum,sağlam bir mazeret bekliyordum belki de..

“Ha?” Diye cebinden telefonunu çıkarıp baktı, muhtemelen cevapsız aramaları gördü, sonra da umursamazca telefonunu tekrar cebine koyarken bana cevap verme lütfunda bulundu: “Görmemişim,kahve yapıyordum.”

Kahvesinden umursamazca bir yudum aldı.

Sadece iki cümle.

“Peki ya geçen seferki gibi olsaydı..” diye bir fısıltı döküldü dudaklarımdan.

Babamın şaşırmış yüzünü görünce de pişman oldum söylediğime ama artık çok geçti.

Bana inanmadıklarını bilmeme rağmen tekrar hatırlatmıştım..

Kaşları havaya kalkan babam sesinden hissettiğim alayla sordu “3 yıl önce yaşadığını iddia ettiğin olaydan mı bahsediyorsun?”

Baba..

“Yaşadım Baba.Bunu defalarca konuştuk.”

Ve ben kafamın içinde binlerce kez tekrar ettim.

“İlgi çekmek için farklı yöntemler kullan Ceren,artık büyüdün.” Dedi bir anda ciddileşerek ve arkasını dönüp gitti.

O gün orda sen olmalıydın baba, başka biri değil..

Neyse.

Sorun yok sağ salim geldim sonuçta.

“Bir dahakine anneni de ara, duymadığımızda, başına bişey gelebilirdi.”

Babamın uzaktan gelen sesini duyduğumda gözlerim fal taşı gibi açıldı.

Bu adam neden böyle davranıyordu?

Sanki koruması gereken ben değilmişim de benim himayemdeki bir mücevhermiş gibi..

Ben bir araçmışım gibi.

Yutkunarak belli belirsiz kafamı salladım.

Gözlerimden uyku akıyordu, gün içerisinde farklı farklı duygular yaşamıştım üç beş bir şey atıştırıp sahurumu yaptım ve kafamdaki milyonlarca düşüncenin ağırlığıyla, geçmişin silik izleriyle uykuya daldım.

***

5 gün sonra...

Allah’ım,annemin arife günü bahanesiyle bize nerdeyse tüm evi temizletmiş olduğuna inanamıyorum..

“Valla benden bu kadar, oruçlu halimle çok bile!” Dedi elindeki toz beziyle doğrulan Dilara.

“Oldu paşam,daha banyo temizlenecek heheyytt evin büyüğü olarak sana düşer, benim işim burda bitti.” Dedim kamburluğumu düzeltip Dilaraya meydan okuyarak.

“Bişey mi dediniz?? Duyamadıım?” Diye bağırdı annem alt kattan aspiratör sesi eşliğinde.

Meydan okumamız böylece sonlanmak zorunda kaldı,annem aşağı mutfakta bayram için bir sürü şey hazırlıyordu.

Hâliyle temizlik bize kalmıştı,evimize aslında o kadar çok ziyaretçi gelmemesine rağmen -genelde giden taraf biz oluyorduk- annem her bayram gelenekten midir nedir? Sürekli evi baştan aşağı temizletiyordu.

Belki de evi temizlemek için iyi bir bahane,malumunuz normal şartlar altında bir Allah’ın kulu temizliğe yardım etmez (İç ses)

Evet tabii,ben hariç kimse etmez.

Hiç inandırıcı gelmedi (iç ses)

En azından arife bahane edilerek evde olağanüstü hal ilan ediliyor da babamla Burak da boş boş oturamıyor.

Babam bayram hazırlığı için alışverişe gitmişti,Burakta sırf eline toz bezi felan tutuştururuz diye ‘güçlü kaslı kollarmla babama poşetleri taşımasında yardım ederim’ diyerek resmen babamla alışverişe gidip temizlikten kaçmıştı!

“Biraz daha çalışırsam akıl sağlığımı yitirip viladanın suyunu içeceğim! Ağzım kurudu, yoruldum artık,daha iftara Allah bilir ne kadar var.”

Sözlerimi ciddiye almış olmalı ki “Molaa mola alıyoruzz.” Dedi Dilara uzatarak.

Aslına bakarsanız bayrama yakın evimizde şenlik havası olurdu.

Tabi babam ve annem genelde bu şenlik havasından mahrum kalırlardı,Dilara ile ben zaten evimizde genelde gergin bir hava olduğu için bu tarz fırsatları değerlendirirdik,kendine şamata arayan Burak da bize katılınca az da olsa evimizde bayram havası olurdu.

Ablamla alt kata inip kendimizi salona attık, koltuğa boylu boyunca uzandım.

“Kızlaaarr??? Bitirdiniz mi temizliğii??”

“Hayır anne,ama biz bittik.”

“NEEEYY??”

“Anne bağırmana gerek yoook aşşağıdayız biz.”

Dilaraya cevap olarak annem az sonra eli belinde salona geldi ve ‘hayrola?’ bakışı attı.

Yattığı yerden doğrulan Dilara anneme ne kadar yorulduğumuzu anlatmak için bir nutuk çekecekti ki annem umursamaz bir şekilde “Ceren gel de şu harcın tadına bak böreğe koyacağım tuzu nasıl?” dedi.

Oruç tutamadığım dönemlerdeydim ve bu yüzden herşeyin tadına ben bakıyordum.

“Kıymalı ve patatesli mi?” diye sordu Dilara açlık ve umutla.

“Evet Dilara ve sen yiyyemezsin.” Diyen annem bu gerçeği bir kez daha Dilaranın yüzüne vurduğu için tekrar koltuğa devrildi Dilara.

“Ay bende sanki oruçluymuş gibi susadım da su içmiyorum.” Dedim kendi kendime,Ramazan da oruç tutamasanız da tutmuş kadar oluyordunuz.

Annemin ardından mutfağa gidip tadı tuzu kontrol edilecek ne varsa baktım,sonra da temizliğe devam etmemiz gerektiğini yastıklar aracılığıyla Dilaraya hatırlattım.

“KALK ARITEEKK!” diyerek aldığım yastığı kafasına geçirdim.

SAVAŞ BAŞLASIN (iç ses)

Dilara hızla yerinden doğrularak ona fırlattığım yastığı aynı hızla bana geri iade etti.

Kısacası yüzümün ortasına yastık yedim!

Bu yastık savaşı kurallarında çok onur kırıcı bir şeydir, yüze ve kafaya yastık yemek..

Karşılığını en şiddetli şekilde vermek için daha büyük bir yastık aldım ve açıyı ayarlayıp hızla fırlattım.

Baaam! Tam isabett!

Kafasının ortasına yastık yedi!

Zaferimi kutl-

Dank.Kafama kocaman bir yastık daha yedim.

Ortalık yanlışlıkla hengameye dönerken annem kesin birazdan bize müdahale etmeye gelecekti.

Saç baş yastık savaşı yapıyorduk!

Herşeyi biz başlattık yalnız (iç ses)

Aa doğru, ablam da oruçlu şimdi,acıdım biraz, neyse bitirelim iç ses.

ÇEKİLME KARARII (iç ses)

Ama iç sesim duyurusunu çok geç yapmıştı, anahtarıyla kapıyı açan babam ve salona ‘bunlar ne halt ediyor?’ diye bakmaya gelen annem aynı anda büyük bir şaşkınlığa uğradı.

Azıcık etrafı dağıtmıştık..

Azıcık...

Ama napayım? Yirmili yaşlarda aklı başında olan ben miydim?

Ben hala liseli bir ergendim ve 17’ime bile daha yeni ayak basacaktım!

Yani bir suçlu varsa o da Dilaraydı!

İnandırıcılık 10/10 (iç ses)

Babam ‘bunlar asla olgunlaşmaz’ bakışı atıp üstünü değiştirmeye giderken Burak da hâlâ temizlikten kaçmanın derdindeydi.

“ALLAHIM! BU NE HAL? AY NE ZAMAN OLGUNLAŞACAKSINIZ SİZ?”

Anne biz muz muyuz? Diyecektim ki neyseki sustum. Dilara da sessizliğini korudu.

“Hadi bakalım marş marş, toparlayın burayı, sonra da temizliğe devam edin!”

“Aff peki annee,Buraaak gel burayaaa!”

Burağı çağıran Dilara oflayarak kalkarken aklıma sinsice bir plan gelmişti.

TUANADAN BENİ KAÇIRMASINI İSTEMEK!

Burdan beni sadece wolf bakışlım kurtarabilirdi..

Hemen planımın ilk adımını uygulamaya geçtim.

Zaten sadece tek adımlık bir plan. (İç ses)

“Geliyorum ablaa bi saniyee” Dilara ona abla dediğimde özellikle yumuşardı bu da bana bir iki saniye daha verdi.

Siz: ACİL DURUMM KANKAA

Siz: NOLUR ÇABUK BAK WOLF BAKİSLİM

Tabi ki de mesaj anında geldi.

WOLF BAKİSLİMM 😻: Noldu lan iyi misin

Evet,size Tuananın benimle mantıksal ve resmi konuşmadığını söylemiştim.

Siz: ne yap ne et beni bügün kaçır!

WOLF BAKİSLİMM 😻: 🤨🤨

WOLF BAKİSLİMM 😻: Gene hangi hanım teyze saçma sapan şeyler söyledi?

WOLF BAKİSLİMM 😻: Ya da Berfin teyze zorla misafirlerin yanına mı oturttu?

WOLF BAKİSLİMM 😻: Gerçi ramazan ramazan ne misafiri?

Siz: Hayır kızım öyle bisey degil ya

Siz: BAYRAM TEMİZLİĞİ

WOLF BAKİSLİMM 😻: heee

WOLF BAKİSLİMM 😻: Desene olağanüstü hal

WOLF BAKİSLİMM 😻: Anlasılan bi planın var ve seni kaçırmam gerek

WOLF BAKİSLİMM 😻: Pekala ben bu planın neresindeyim

Siz: TAM ORTASINDA!

Siz: Lafı dolandıramıyorum kanka ablam bekliyor yukarda zebellah gibi,plan kısaca şu GEL VE BENİ AL.

WOLF BAKİSLİMM 😻: Harika bir kız kaçırma operasyonu

WOLF BAKİSLİMM 😻: Keşke karısıyla kaçarak evlenen Rakıf abiyi dinleseydim

WOLF BAKİSLİMM 😻: Böylece ondan kız kaçırmanın detaylarını öğrenebilirdim

WOLF BAKİSLİMM 😻: Sahi tüfek falan da alayım mı babanla kovalamaca oynarız

WOLF BAKİSLİMM 😻: ĞWOSJWKXJSKJD

Siz: Olm vakit yok vakitt

Siz: BEKLİYORUM NOLUR GEL GİTMEM LAZİM.

WOLF BAKİSLİMM 😻: 17 dakika içinde orda olurum komutanım 💅🏻

“CEREEEĞNN İŞTEN KAYTARMAK İÇİN NAPTIN GENEE HADİİİ!!”

Üst kattan Dilaranın darlamasıyla telefonumu kapatıp zoraki yukarı çıktım.

Hadi be kızım çabuk gel kurtar beni.

..

Beklediğim gibi de oldu,17 dakika sonra Tuana gelmişti.

Tabi bundan benim dışımda kimsenin haberi yoktu,sadece kapı zili çalmıştı.

Koşarak aşşağı inerken de evdekilere doğru bağırıyordum “Ben bakarıeaam.”

Kapıyı açmamla wolf bakışlımın gül cemalini görmem bir oldu.

“Aaa Tuana gelmişş.” Derken gözlerimle Tuanaya affet beni bakışları atıyordum.

Hemen arkamda doğrulan Dilara sinsice gülümseyerek Tuanayı içeri buyur etti “Aa Tuana hoş geldin,gel içeri gel.”

“Yok sağol Dilara abla ben almıyım,Cereni almaya gelmiştim de.”

CERENİ ALMAYA GELMİŞMİYDİN...

HARİKA PLANIMI ELE VERDİN WOLF BAKIŞLIM..

Gözlerimle Tuanaya bişeyler ima ettiğimde artık çok geçti,hainin mumu yatsıya kadar yanardı,arkamda beliren annem olaya hızlıca el koydu ve korktuğum şey başıma geldi.

“Oo hoşgeldin Tuana,gel içeri canım, aslında tam zamanında geldin.”

..

10 dakika sonra..

Harika,harika,harikaa.

Planımın mahvolması sadece iki dakika sürmüştü,belki de o kadar iyi bir plan değildi.

10 dakika sonra Tuana ile ben ellerimize paspaslar tutuşturulmuş bir şekilde,kamburumuz çıkmak üzere üst katta beraber yerleri paspaslıyorduk.

Bu,Tuananın benim yüzümden ikinci kez paspas yapışıydı.

Aradaki en mühim fark, orada paspası attırıp gidebilmişti burda öyle bir imkan yok.. (iç ses)

O kadar haklısın ki iç ses, şuan o huzurevinde paspas yaptığı güne bile razıdır eminim ki.

“Alacağın olsun Ceren,ben bunu sana ödetirim, düştüğüm hallere bak ya.” Diye sızlandı Tuana sessizce.

“Ay ne bileyim kızım,annem pat diye şey yapıverdi,neyseki dua et de Baran seni böyle görmüyor.” Dedim fısıltıya sırıtarak.

“Çok da umrumdaydı.” Diue mırıldanıp göz devirdi.

Sırıtarak bir kişi daha güçlendiğimiz için gayet mutlu olan Dilara ara ara Tuanaya da motivasyon vermeyi unutmuyordu tabii.

“Helal helall aferim size kızlar Bravooo devaamm!”

Az sonra annem içeri gelip Tuanaya “Bizimle yemeğe kalacaksın değil mi Tuana? İtiraz kabul etmem bu konuda,o kadar temizlik yaptınız biraz otur dinlen.” Dedi samimiyetle.

Ve Tuana itiraz kabul edilmeksiniz akşam bize iftara kaldı.

***

Bayram...

Harikaaa, günaydın iç ses halkım mükemmel bir güne merhaba deyin, bolca el öpme ve baklavalarla dolu bir gün olucak.

“CEREEEEEENN??? KALKTIN UMARIM?”

Ve evet bayram olması annemin bu bağırışlarını yapamayacağı anlamına gelmez.

“GELİYOREEMM.”

Bari sabah tavana bakarak hayatı sorgulamama izin verseydin anne demek yerine geliyorum diye bağırdım.

Gözlerimi ovuşturarak yatağımdan kalkıp yüzümü yıkadım.

Bakalım annemle babam gene neye karar vermişti? Kahvaltıyı evde mi yapacaktık,yoksa baba tarafına mı gidecektik?

Hade bismillah (iç ses)

Yüzümü yıkayıp odaya döndüğümde çoktan giyinip hazırlanmış Dilara, kapıya yaslanarak kısaca “Çabuk hazırlan Ceren,babanemlere gidiyormuşuz.” Deyince bu bayram da kahvaltıya baba tarafına gideceğimizi anladım.

Bu da anne tarafına yemeğe gideceğiz demeeekk.

MERVE! Merve gelmiş olmalıydı,bu bayram arife gününden önce gelemediği için görüşememiştik.

Hemen giyinme bahanesiyle Dilarayı odadan kovup yatağıma oturarak sabahın köründe guruba yazdım.

RÜZGARDA UÇAN ÇATILAR WHATSAPP GURUBU:

Siz: GUNAYDİİİNN EN MANYAK SABAHLAR BENİMLE BASLAARR

Siz: CANİM KUZENİM MERVEEEMM GELDİN DİMİİİ

Siz: YEMEĞE ANNEANNEMLERDEYİZZZ

Telefonumu kapatıp hızlıca giyinmem gerekiyordu çünkü muhtemelen annem birazdan kapıma dikilecekti.

Altıma bol kesim, dökümlü siyah bir etek,onun üstüne de siyah kazağım ve oversize deri ceketimi giydim.

Tabi ki siyah şaldan da vazgeçmedim.

..

Çantama rastgele bişeyler doldurup merdivenlerden aşağı indiğimde bütün ev halkı hazır,beni bekliyorlardı.

‘Side eye’ bakışları arasında “Ee ben hazırım gidiyor muyuz?” Dedim hemen.

Ev halkının bir göz devirmediği kalmıştı, bütün sabah mahmurluğuyla evden çıkıp arabaya bindik,ama uyku sersemi olduğum için cam kenarını kaptırmıştım.

Ortaya oturmaktan nefret ediyorum.

Bittin Burak sen, dönüşte sana yedirir miyim ben orayı! Dilara hayatta vermez cam kenarını, en iyisi Buraktan almak.

Araba tekerleği dışında hiç ses yoktu, çünkü henüz sabahın sekiziydi! Ama baba tarafı güne erken başladığından biz de sabahın köründe yola çıkmıştık.

Orta koltukta çantamı önüme almış yola bakarak hayatı sorguluyordum.

Göz altlarımın mor olduğuna emindim!

Ama hep ten rengi de olmasın canım, azıcık renkli olsun mor gayet güzel bir seçenek (iç ses)

İstersen de ağlayayım bordo ile kırmızı karışımı hafif pembeye çalan hoş bir geçiş yapalım he renk katar?

Salak yav vallaha salak.

Ben mi. (İç ses)

EVET SEN.

Ne bu sinir sabah sabah? (İç ses)

Kendin söyledin ya işte! Sabah sabah!

Sabah olması bile benim için yeterli bir sebep ben babamın kızıyım,uykumu alamayınca millete çatıyorum.

Neyseki yol sonuna kadar uykum biraz daha açıldı,en azından gereksiz öfkem gitti,sadece biraz sabah mahmurluğu kaldı.

Babaneme girer girmez herkesle bir bayramlaştık,kadro tamdı, herkes gelmişti.

Money talkss (iç ses)

Çok ayıp paragöz iç ses, bayram beraberliktir.

Diyene bak be, aynı zamanda para da demektir (iç ses)

İç sesimle kavgama devam etmeye lüzum görmeden bayram kuyruğuna girdim.

Evet evet,bayram kuyruğu.

Ramazan bitti pide kuyruğundan sıyrıldık derken birde bu çıktı.

Torunlar çok e bide kalabalık aile olunca.

“Hadi gene iyisiniz,maaşımı dün aldım.”

“Olum sen gene naptın da bu kadar para topladın?Saat daha kaç be?”

“Abi bayram namazında baya hasılat oldu bu sene.”

“Konuştuğunuz mevzuya bak ck ck ayıp be”

“Ay diyene bak.”

“Sende zenginsin herhalde bu bayram,artık bir şeyler ısmarlarsın?”

“Sen iste yeter bee ayıptır demesi ekmek almaya giderken bir teyze iki yüz verdi,hemen bugün ezebiliriz o parayı!”

“Sizde de daha yengem tarafına gitmeyecek misiniz? Anne tarafı olum daha çok toplarsın şimdi”

“Anneee Aras paramı kaçırdı geri vermiyor!Hey gel buraya!”

“Burak sende artık şu paranı sakla be kardeşim her bayram aynı şey.”

“Bizim zamanımızdaaaa bayramlar böyle miydi bee,mendiller vardı ha böyle kocaman kocaman”

“Yok be kız Hatice o kadar da değil kandırma çocukları.”

“Sen ne bilecen ya Mehmet!”

“Hatırlıyor musun abi biz de Arasla Burak kadardık, karşı komşunun bahçesinden bir sepet erik aşırmıştık.”

“Hahaha Allah senii hatırlıyorum kız,unutur muyum hiç? Ne günlerdi ya.”

“Hiç gerek yoktu babane yaa teşekkür ederim.”

“Hiç gerek yokmuş,tabi canım yerler mi?Peh!”

“Valla hiç reddedemem meteliğe kurşun atıyorum abi.”

“Öğrenciyiz neticede lazım lazım,istek değil ihtiyaçç.”

Bütün bu karışık bayram kuyruğu muhabbetini çok seviyordum,her kafadan bir ses çıkıyordu.

Nihayet ailedeki küçük torunlardan -onların içinde benim de olmam tuhaf- sıra sonunda bize gelmişti.

Dedemin elini öptüm ve bayramlaştık.

İşte bu duyguyu çok seviyorum, onları çok seviyorum.

Ve bir gün onların öleceğini düşünemek istemiyorum.

Ama hepimiz öleceğiz.. (İç ses)

Şu anda bunların düşünmenin sırası değil, BAYRAM BAYRAAAMM.

Babanemle dedemin elini öpüp bayramlaştıktan sonra Halam,yengelerim ve amcalarımla bütün kuzenlerle de bayramlaştığımda nihayet kuyruk bitmişti ve hep beraber kahvaltı sofrasına geçtik.

Ama benim hala uykum vardı.

İçeriye sonradan giren Hakan abim “Oo fıstık gene gece uyumadan geldin galiba? Göz altların seni ele veriyor.” Dedi o abi zorbalamasıyla.

Hakan abim büyük kuzenimdi ve 20'li yaşlardaydı.

Küçükken de bana hep fıstık derdi ve yanağımdan makas alırdı,tabi artık büyüdüğüm için arada muhabbet ediyorduk o kadar.

“Ya abi ya off, gözaltlarımı kapatmıyorum diye zorbalanıyorum resmen.” dedim gülerek.

O da gülerek masaya oturdu ve herkes kendi arasında muhabbet etmeye başladı.

Benimse daha önemli meselelerim vardı!

Evet, evet,masadaki herşeyi silip süpürmek!

Ama telefonuma gelen mesajla dikkatimi dağılınca hemen baktım.

RÜZGARDA UÇAN ÇATILAR WHATSAPP GURUBU:

Onur <3 : Kızım bu ne lan sabah sabah

Onur <3: ne bu enerji daha horozlar ötmeden

Siz: ay gerizekalı horozlar öteli saatler oluyor sen anca uyu

Siz: olm bizim baba tarafı erkenci

Siz: neyse şimdi kahvaltı gömecem

Onur <3 : sabah sabah miden nasıl alacak o kadar şeyi?

Siz: Sabahın körü olması bişeyler yememe engel değil dostum

Siz: Merak etme benim midem çöplük gibidir zaten herşeyi alır

Onurdan cevap beklemeden hemen telefonumu kapatıp kahvaltıma odaklandım.

...

Kahvaltıdan sonra biraz daha oturduk çünkü sofra ve bulaşıklar dahil her şey halledildiğinde saat daha yeni 11.15’ di.

Bu yüzden herkes salonda oturuyordu ve muhtemelen bir yarım saate de kahve yapılırdı.

“Ee, işte zaman..Çok çabuk geçiyor,daha 35 sene önce ha böyle bir bayramda babaannenizle evlenmiştik.”

“Siz bayramda mı evlendiniz dede?”

“Uydurma Mehmet ya,bayram değildi yavrum dedene inanma.”

“Hatice sen niye böyle yapaysın da,bayramda evlendik diyorum.”

“Getir aile albümünü kızım,baban görsün ha ne zaman evlenmişiz.”

“Yav Hatice bayramdı diyorum!”

“Değildi bey! Değildi!”

“Ay anne,baba,bir sakin olun ya,ayda yılda bir bir araya gelmişiz.” Dedi halam babannemle dedemin bu atışmalarına bir son vermek için.

“Beraberiz güzel güzel,ama şu annene göstereyim, çünkü bayramdı!”

“Değildii diyorum değildiii!”

“Babanee!”

“Bükra,gir getir yavrum konsolun çekmecesinden bizim albümü getir, görsün bakayım deden bayramda mı evlenmişiz!”

“Getir Bükram getir, görsün bu babaannen bayramda evlendiğimizi!”

“Tamam babane,ama siz gene de çok tartışmayın belki ikisi de değildir.” Dedi Bükra ablam ve bir koşu albümü alıp geldi.

Hepimiz babanemle dedemin bu tatlı atışmasını iziyorduk.

Eğer ileride bir gün evlenirsem -ki asla olmayacak bişey, ömür boyu baba evinde kalacağım– evliliğimin böyle olmasını isterdim.

“Getirdim,burada olduğuna emin misiniz evliliğinizin?” dedi Bükra ablam şüpheyle.

“Evet yavrum, ilk kısımlarda olması lazım,getir hele bakayım.”

Herkes toplanıp aile albümüne bakmaya başladı.

“Aaa,Fadime halaa!”

“Vay be, unutmuşum rahmetliyi...”

En çok amcamlar ve halam albüme ilgiliydi,dedem onların albüme doğru işaret eden ellerini indirerek “ Oğlum bir durun! Düğün fotoğrafına bakacaktık.” Dedi azarlar gibi.

Yaş kaç olursa olsun ailenizden azar hep yerdiniz.

Hehe hep azar yiyen taraf biz mi olacağız baba (iç ses)

Yaaaanii.

“HA İŞTE BURDA!”

Dedemin sesiyle hepimiz albüme doğru kafamızı eğdik.

Babanemin ve dedemin gençlik zamanlarıydı, düğünlerinde çekilmiş bir fotoğraftı,ikisinin de gözlerinin içi gülüyordu.

Dedenin de maşallahı varmış (iç ses)

Evet,babanem de çok güzelmiş...

“HA BUNDA YOKTUR!”

Dedem tarihin fotoğrafta yazmadığını fark edince genlerini ondan aldığım inatçılığıyla biraz -şüpheli- sinirlenmişti.

“E tamam da, biliyordum zaten bayramda degildi!”

“HAYIR, HANIM! BAYRAMDA EVLENDİK BAYYRAMDAAA”

“Hayır bey! Bayram değildi!”

“Baba! Bayramdı veya değildi boşverin işte, albüme felan bakalım bir sakin olun.” Dedi halam.

“OLMAZ!!”

Tabi ki bir çok şey gibi bununda sonu kaosla bitti.

Evet evet bizim ailemizde bir çok küçük şey anında bir kaosa dönüşür.

“Ben inat ettim, Mehmet de etti,Fadime halayı arayıp soralım,o hatırlar belki!” dedi babaannem,evet onda da inatçılık fazlasıyla mevcuttu.

“Fadime halam öldü ya anne?”

“Ne?Öldü mü? Ne zaman? Benim niye haberim yok.”

“Estağfurullah baba, kadın öleceği zaman sana mı haber verecekti.”

“Düzgün konuşun bakayım! Arayın Fadime halayı soralım.”

“Dede kadın vefat etmiş diyoruz.”

“Geçen yıl cenezesine gittiniz ya dede, annemler abimle beni teyzeme bıraktı hani.”

“Haa öyleydi demiii.”

Nihayetinde babaannemle dedemin inatları az da olsa geçince hemen mutfağa kahve yapmaya gittik.

Ama kahveyi genç kızlar yapar felsefesi burda da geçerliydi, kız kuzenler olarak mutfağa doluştuk.

Kahve paketini çıkaran Dilara mutfak halkına dönerek “Off demin neydi yaa..” dedi.

“Harbiden,dedemle babanemin aşkı bir inat edince sönüyor.” Dedi Bükra ablam ve dolaptan fincanları çıkardı.

“Oyy oyy valla sıkıldım.” Dedi Zehra 13 yaşındaki kuzenim.

“Bende.Şu kahveleri yapsak da gitsek.” Dedim.

Bir an önce Onurla Merveyi görmek istiyordum.

“Demek bizden bu kadar çabuk sıkıldın Ceren.” Dedi alayla Sude ablam.

“Ay hayır,biliyorsunuz ya o yüzden şey ettim.” Dediğimde hepsi güldüler.

Kahveler hazır olup fincanlara döküldüğünde aramızdaki en büyük olarak Sude ablam hepimize döndü.

“Bükra ve Dilara taş kağıt makas yapın.”

“Hayır yaaa hayır,tahmin etmiştim.”

“Ne? Ne oluyor ya? Neyi tahmin etmiştin.”

Bükra ablam herşeyi çözmüşken benim zeki ablam saf saf duruyordu.

“Kızım işte gelenek ya,kahveyi her bayram evlilik yaşı gelen kız götürür.”

“NEE ?”

“Saçmalık.”

“Artık bende nişanlı olduğuma göre, yaş olarak sıra Bükrayla Dilarada.”

“Ayy bu rezil şeyi kim uydurmuş?”

“Aa deme öyle ama babaannem kızar bak.”

“Uff tamam hadi biriniz yapın da gidelim.”

“Size demesi kolay tabii,üf Dilara gel hadi.”

Böylece Zehra ve Berrayla benim rahatım yerimdeyken ablam ile Bükra abla taş kağıt makas yaptılar.

Çok şükür ki Bükra ablam çıktı,ablamın evlenip gitmesi isteyeceğim son şeydi.

Ama tabi ki gıcık kız kardeş olma konusunda biçilmiş kaftan olduğumdan “Of ya demek bir yıl daha aynı odayı paylaşacağız,ne güzel kitapların bana kalırdı.” Dedim düşüncelerimin aksine.

Dilara bana göz devirdi ama o çıkmadığı için mutlu olmuştu.

“ABİ BU NE YA OFF!” Diye söylene söylene kahve tepsisini aldı Bükra ablam ve içeri geçti,biz de arkasından kıkırdayarak onu takip ettik.

Kahveler dağıtıldı bayram şekeri ve kolanya dağıtma görevi de benle benden iki yaş küçük kuzenim Berke düştü.

Ben kolanya dağıtırken o da arkamdan bayram şekerlerini getiriyordu.

“Biraz hızlı yürü bee.”

“Yürü git ya,zaten hızlıyım.”

Berk beni sıkıştırıp durduğu için, hızlıca yürüyordum.

“Amca kolanya..”

“Az ver bakalım.”

Ama benim az kavramım sanırım biraz farklıydı, aslında herşey Berk yüzünden olmuştu!

Amcamın üstüne yanlışlıkla kolanyayı fazla fışkırtmıştım.

Tamam, doğruyu söylemek gerekirse resmen kolonyayı amcamın üstüne boca etmiştim.

Neyseki küçük amcamdı.

Sakarlığımızı her yerde belli etmesek olmaz (iç ses)

“Oha Ceren ne yaptın...” Diye bir ses duydum arkamdan.

Bi sus Berk zaten herşey senin suçun demek yerine bana şaşkınlıkla bakan amcama döndüm.

Ama o an fark ettim ki bana bakan tek amcam değildi.

Bütün salondaki gözler bana dönmüştü.

Harika.

Babam mahcubiyetle bana bakıyordu.

Bana layık olmayan bu kızım böyle davrandığı için üzgünüm sevgili ailem.

“Şey amca..kusura bakma...” gibi bişeyler geveliyordum ki küçük amcam kahkasını gizleyemedi ve bütün salon gülmeye başladık.

Bende kendi halima gülüyordum.

“Sevda mı başına vurmuş ne?” Diye mırıldanan küçük bekar amcam gülerek arkamdaki Berkten çikolata aldı.

Amcamı duymamazlıktan gelerek tekrar herkese dağıtmaya başladığımızda “Sevda vurmuştur tabii.” Dedi sinsice Berk.

“Sus be,zaten herşey senin yüzünden oldu, bittin olum sen.” Dedim hışımla.

Nihayet herkese dağıtınca köşeye çekildik.

Berk sevdiğim bir kuzenimdi, keşke o da süt kardeşim olsaydı ama sanırım annem baba tarafına pek sıcak bakmıyordu.

“Kardeşim olsaydın çoktan ölüm fermanın imzalanmıştı.” Dedim Berke.

“Şanslıyım o zaman.” Deyip güldü.

***

Çok şükür babanemlerle vedalaşıp arabaya doğru yürürken acaba annemle babam kolanya dökmeme bişey derler mi diye düşündüm.

Umarım demezlerdi.

Arabanın başına geldiğimizde henüz sekiz yaşında olan koltuğun üçte birini bile zor kaplayan velet kardeşim Burak,cam kenarını istiyordu.

Küçük tartışmamız sonucunda annem olaya el atmaya karar verdi ve tabi ki oğluşunu savundu.

“Ceren, Burak geçsin işte cam kenarına o küçük.”

İtiraz edeceğim sırada babamın soğuk bakışları beni yere çiviledi.

“Peki.”

Birinin benden sonra doğması ona bu hakları vermiyor demek yerine susarak diğer cam kenarına geçiyordum ki Dilara beni durdurdu.

Hadi amaaa.

Annemler buna da bir şey demezlerdi değil mi?Küçük olan bendim sonuçta.

“O da büyük.” Dedi Babam.

Aman ne harika ben neyim o zaman?

Ortancaysanız hiçbir şeysiniz.

Ortanca olarak unvanım gibi orta koltuğa otururken aklıma geçen gün gördüğüm komik bir görsel geldi,tam da o görsele uyuyorduk.

(Bunu koymasam içimde kalırdı)

..

Uflayarak geleceğimi haber vermek için guruba girdim.

RÜZGARDA UÇAN ÇATILAR WHATSAPP GURUBU

Merbeemm 💜: ooo erkencisin kuzeenn

Merbeem 💜 : Gel beklliyorummm

Merveye cevap vermedim çünkü zaten gelmiştik,hepimiz arabadan inip içeri girdik.

Buraya her geldiğimde artık aklıma Tuananın beni çağırdığı gece geliyordu.

O geceden sonra nasıl hissettiğinden hiç bahsetmemişti.

“Gelmiş benim küçük kardeşim.” Onurun sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp herkesle bayramlaştım.

Gözlerimin Merveyi aradığını fark eden Onur gülerek bana döndü; “Merveyi arıyorsan eğer gel benle, küçük bir işi var onun.”

“Ne?” Diye sordum merakla, onun peşinden mutfağa giderken. “Ne işler çeviriyorsun gene?”

“Gel gel, bişey yapmıyorum.” Dediğinde mutfağa girmiştik bile.

“Vallahi yeter anne,yetti artık yapamıyorum.” Dedi Merve harap olmuş bir sesle.

Baklava tepsileriyle bir şeyler yapıyordu.

Ama ne yapıyordu ki?

“Onur,galiba artık söylesek iyi olur.” Diye güldü teyzem.

“Ay ne oluyor biri bana söyleyebilir mi ya?” Dediğimde resmen duyuldu yedim.

“Ne?Neyi söyleyeceksiniz ?"diye sordu Merve korkuyla.

Onur kolunu omzuma atarak “Merveye baklava dilimlerini saydırdık ama aslında 200 dilim vardı biz biliyorduk.” Dediğinde Mervenin gözleri fal taşı gibi açıldı ve sinirle Onura baktı.

“Anne?!Sen de mi bu haine ortak oldun?”

“E kızım bu da Onurun bayram geleneği,hem hain dediğin kişi benim süt oğlum oluyor unutma.”

“Uydurma geleneğine ben...Onur! Gel buraya! Bittin sen!”

“Ortaklık için sağol canım süt anneem ben kaçsam iyi olur.” Diye aradan sıvıştı Onur,Merve de peşinden gitti.

Arkalarından gülerken teyzemle de bayramlaşıp salona geçtim.

“Hayır Merve hayırrrr!”

“Ya Onur ama nolur ya.”

Onurla Merve köşeye geçmiş bir şeyler konuşuyorlardı.

“Oo konu ciddi gibimsi?” Diye gittim yanlarına.

“Gel kardeşim gel, şuna bişey söyle yoksa gidip...”

“Tamam ya,bi sakin nolmuş?”

“Kuzen...Alperen yazdı...”

“YUH MERVE!” dememle Onurun beni kolumdan çekip “Lan bağırmasana babamlar duyacak.” Demesi bir oldu.

“Ama yuh değil mi ya?” dedim fısıldayarak.

“Şu konuyu daha sakin bir yerde konuşmaya ne dersiniz?”

“Bayram bayram nereye gideceğiz?Salmazlar ki.”

“Nereye olacak yan odaya!”

Böylece iki dakika sonra teker teker aradan sıvıştık.

Umarım kimse fark etmez bu yokluğu,ki eminim çok belli olacak (İç ses)

“Ne haltlar yedin Merve anlat artık.” Deyip küçük dayımın yatağına hoplayıp oturdum.

Burası küçük dayımın odasıydı.

“Alperen yazmış!” dedi Onur sinirle.

Mervenin tek yaptığı mahcubiyetle yere bakmaktı,halı desenlerini ezberlediğinden emindim.

“Ama neden?”

“Bu gerizekalı hangi akla sana yazıyor?”

“Hayır yani-”

“YA NE YAZDIĞINI SORMAYACAK MISINIZ!?” diye patladı bir anda Merve.

“Doğru,o kadar sinirlendim ki onu sormayı bile unuttum.” Dedi Onur kendi kendine konuşur gibi.

“Şey yazmış...Konuşmamız lazım...”

“VÖHY DEVENİN NALI!”

“Konuşmamız lazımmış,git işine ya vallahi git işine! Ne konuşacakmış Allah aşkına!”

“Çok pişmanım Merveee lütfen affeeett diye yalvarıp gene başka kızlara gidecek tabi ki”

“Aynı terane alıştık artık.”

Biz gülerken Merve sinirle ve hüzünle bize kızıyordu.

“Ya ama...Bilerek mi yapıyorsunuz...”

“Neyi bilerek yapacaz kızım?”

“Lan bi dakika bi dakika, Merve sen ne yazdın çocuğa!?”

“AA HARBİİ!!”

“Affetmem yazdım...O da affet demedim Konuşmamız lazım dedim yazdı..”

“SALAK.”

“Merve ver şu telefonunu.”

“Ben en son o çocuğu engellediğimi hatırlıyorum,o engel ne zaman açıldı?”

“Merve,yapmak istemiyorum ama lütfen herşeyi teyzeme söyletmek zorunda bırakma beni.”

“SAKIN!”

“Anlat o zaman!”

“Tamam ya tamam..Al, Engelle.” Deyip telefonunu bize uzattı Merve.

“Engellemek yetmez, numarasını sileceğiz.” Deyip Onurla Mervenin telefonuna gömüldük.

Neyseki Merve en son yazılan mesaj dışında birşeye cevap vermemişti.

“Bu exler başa bela vallahi.” Dedi Onur.

“Harbi ya.” diye katıldım ona bende.

“Aşık olunca görücem ben sizi.”

“Ya aşk boş iş diyeceğim de neyse..Büyük konuşmıyım..”

“Merak etme Merve inşallah benim aşık olacağım şanslı hanfendi ilk ve son olacak.”

Tam birşeyler söyleyeceğimiz sırada odanın kapısı laps diye annem tarafından açıldı.

Tek kaşını havaya kaldırıp “Hayırdır?Ne işler çeviriyorsunuz burda?” Diye sorunca hemen bir şeyler geveledik.

“Ne bir şeyler çevirmesi ya teyze, azıcık sorulardan kaçalım dedik.”

“Evet, evet.”

“İyi, iyi,baklava yiyeceğiz gelin sizde.”

Baklava lafını duyan Onur heyecanla elindeki yastıkla oturduğu yataktan düştü ve hemen kalkıp içeri koşmaya başladı.

“Valla baklava dedin mi akan sular durur ALLAAAHH !” Diye Onurun peşinden koşmaya başladım.

“Lan beklee!.Daha bana saydırdığın baklavanın intikamını almadım.” Diye bağıran Merve arkamızdan geliyordu.

“Harbiden Mervenin gazabından nasıl kurtuldun?” diye sordum Onur’a koşarken.

“Sana bir şey diyeceğim kızma, karşılığında bende bu baklava meselesinin intikamını aldım sayarım dedi, meğersem Alperenin yazdığını söyleyecekmiş!”

“Ee o zaman niye intikam diye peşinde hala?”

“Çünkü tabi ki de kızdım! Bide sakin mi davranacaktım peh?”

Gülerek salona girdiğimizde herkes salondaydı ve baklava yiyorlardı!

Aslına bakarsanız radarıma ilk giren şey enfes fıstıklı baklavaydı!

“BİZİM BAKLAVALAR NERDE?” diye sorduk nefes nefese Onurla aynı anda, kıtlıktan çıkarcasına.

“İlk sorduğunuz şey bu mu?” Deyip güldü dedem.

“Mutfakta tezgahın üstünde.” Dedi yengem ve aynı hızla mutfağa girdiğimizde Merve de gelmişti.

Heyecanla ve hızla tabaklarımızı alıp geldiğimizde küçük bir sesszilik yaşandı çünkü hepimiz baklavaları gömmekle meşgulduk.

“Ee?” Dedi dayım, “Anlatın gençler,ne var ne yok?”

Ağzımdaki baklava dilimiyle dayıma baktım.

“E ders var dinlenmek yok.”

“Ah bu yeni nesil”

“Ne yapsın bu yeni nesil ya dayı? Darbe gördük,yangın gördük,korona gördük, deprem gördük,dünya üzerindeki bütün felâketleri gördük, psikoloji namına bir şey mi kaldı!”

“Evet yaa, sonra yeni nesil yeni nesil! Ya bi dönem sokağa bile çıkamadık bee.”

İsyanımıza hepsi güldü ve sonra kendi aralarında muhabbete daldılar.Bende hemen telefonumu açıp guruba yazdım.

RÜZGÂRDA UÇAN ÇATILAR WHATSAPP GURUBU:

Siz: Bu konu burda bitmedi Merve hanım! O engel neden açıldı!!!!

Onur <3: EVET EVET AÇIKLAMA BEKLİYORUZ!

Onur <3 :

Merbeemm 💜: Ya ben açmadım aslında

Siz: NEEEE

Onurr <3: Yok nenem açmış

Merbeemm 💜: dalga geçme de dinle bi

Merbeemm 💜: Dila çok ısrar etti açmam için

Siz: Lan Dila kim?

Onur <3: Şimdi işin rengi değişti işte

Siz: Üç dakika arayla çabuk arkamdam mutfağa gelin iki saniye içinde kalkıyorum itiraz yok.

Telefonumu kapatıp “Ben bir su içeyim diye kalkıyordum ki anneannem arkamdan “Dolapta içecek de vardı istersen” diye seslenince kocaman gülümsedim.

Hem içecek hem de bize bir bahane,bir taşla iki kuş vuracaktık.

Mutfağa gittiğimde nihayet bizimkiler de içecek içmeye diye arkamdan mutfağa geldiler.

“Eveet hanımlar artık şu meseleyi halledelim.” Dedi tezgaha yaslanan, kollarını göğsünde kavuşturmuş Onur.

“Bencede.” Deyip sert gözlerle Merveye bakarken bir tabure çektim.

“Dila, sınıftan,Zehradan sonra daha çok yakınlaştık.” Dedi sandalyeye oturan Merve.

“Ee?” dedi buzdolabından içeceği çıkaran Onur.

“Eesi, işte biz yakınlaştık baya,o da Alperenle ne yaptığımızı sordu,bende herşeyi anlattım.”

“OHA,HEMEN GÜVENDİN Mİ!?”

“Yani işte biraz..”

“Offf ne birazı laps diye güvenmişsin kıza, inşallah iyi biridir de.”

“Lan ne iyisi,engeli açtırmış!”

“Anlat kuzen hadi!”

“Sonra işte dedi ki Alperenin yakın arkadaşı onun kuzeniymiş, Alperen çok üzülmüş pişman olmuş...”

“Veh devenin nalı,yok teyzemin kayınçosunun halasının kuzeninin eniştesi!” dedi bardakları çıkaran Onur.

“Sende inandın yani?” dedim şüpheyle.

“Ya tam olarak öyle denemez de, kuzen aşırı ısrarcı bi kız, dedim dinlemedi haram dedim yobaz mısın falan deyip güldü-”

“Şimdi gidip kıza dalacağım ya! Sakın sustum deme Merve!” Dedim sinirle,insanlar artık dinini yaşamaya çalışan insanlara yobaz demekten vazgeçmeliydi.

“Ya Ceren,bak valla dayanamadım sussun diye,tamam aç engeli dedim.”

“BİDE O MU AÇTI!?” diye sordu bardaklara içeceği dolduran Onur kafasını şaşkınlıkla kaldırarak.

“Tam olarak öyle denemez ya,beraber açtık gibi oldu.” Dedi Merve umursamazca.

Bu kızın rahatlığı beni öldürecek!

“Evet güzel kardeşlerim, fikrimi sorarsanız ağzımdan çok hoş olmayan kelimeler bir şiir gibi nağme nağme dökülecek.” Dedi Onur sakin bir sesle içecek dolu bardağı önüme garson edasıyla kibarca koyarken.

“Şimdi ben susuyorum,bir halt ettim ama cezama razıyım gerisi sizde.” Dedi içeceğinden bir yudum alan Merve.

“Eveet, ben başlıyorum o zaman..” dedi Onur tepsideki son bardağı sağıma koyarken ve sandalyeye oturdu.

Ama ciddi meseleyi farkındaydı,espirili halini bir kenara koyup Mervenin abisiymiş ya da çok yakın dostuymuş gibi konuşmaya başladı.

“Merve,bak dalga geçtik, güldük falan ama bu mesele sandığından daha ciddi.Senin iyiliğin için diyorum neticede kız kardeşimsin, böyle insanların niyeti ne asla bilemezsin,Alperenle aranız bozulur bozulmaz seninle yakınlaşması,seninle yakınlaşınca ilk iş Alpereni sorması ve engeli kaldırtması vesaire,bana hiç güven vermiyor.Yobaz demesi ayrı bir mesele oraya girmiyorum bile,bak inan bana bu kız Zehradan daha tehlikeli bile olabilir.”

“Yok artık Onur, abarttın bence,en azından Dila beni sevdiğim çocukla aldatmadı!”

“Evet ama artık Zehra ile aran açıktan bozuk,herkes de biliyor bunu,ama Dila sessiz yılan olabilir,bilemezsin kuzen bilemezsin, babanem hep sessiz kalandan kork açıktan savaşandan değil der.”

Merve Onura 'side eye' atınca içecek bardağımı masaya koyup “Haklı bu arada.” Dedim Onura destek çıkmak için.

“Benim söyleyeceklerim bunlar ama eminim Diko queenim daha fazlasını söyleyip benim hislerimi de tercüme eder.”

Dedi Onur hafiften sırtımı sıvazlayarak.

“Kuzen,klişe gelicek biliyorum ama,kimseye güvenme..Yani arkadaş konusunda çok fazla yara almış biri olarak ve kardeşin olarak uyarmak istedim seni.”

İçeceğimden bir yudum alıp devam ettim,girmek istemediğim konulara girecektim.

“Merve..Biliyorsun,Onur da sende, 3 yıl önce başıma gelenler neden oldu sanıyorsun..En yakın arkadaşım yüzünden! Adını bile anmak istemediğim,evime gelip yemeğimi yiyen,anneme bu kız benim kardeşim diye tanıttığım, bütün sırlarımı paylaştığım güvendiğim,her zaman yanımda olan bana gülümseyen o kız yüzünden...”

Bileklerim kaşınmaya başlamıştı.

Ama hayır burda kaşıyamazdım.

Kaşınıyor.

Hayır şuan olmaz.

Eğer burda bileklerimi kaşırsam yaralarımı görürlerdi.

Onur bana destek olmak istercesine koluma dokunuyordu.

“Arkadaş seçimi çok önemlidir kuzen,seni doğru yola da götürebilir, yanlış yola da.Sana iyi geldiğini sanarsın,yaralarını sarıyor sanarsın,ama sonra anlarsın..Yaralarını kabuk bağlayınca tekrar kanatmak için sardığını.. Yani diyeceğim o ki,Diladan uzak durman senin için en iyisi olur,daha seçimlerine bile saygı duymuyor ki,yobazmış hah şimdi bir şey derdim de,neyse.”

Merve “Haklısınız ikinizde..” deyince Onurla bir gururlandık ama sözlerinin devamını duyunca gururlanmamız yarıda kesildi ve yerini sinire bıraktı.

“Ama kuzen..Dila iyi biri eminim. Hem babanesi hasta onun...” Diye tamamladı cümlesini Merve ellerine bakarak.

“Benim güzel kalpli kardeşim gene birilerine kanmış..” dedi Onur sakinleşmek ister gibi.

“Babanesinin hasta olmasıyla senin ne alakan var?” diye sordum bende.

“Çünkü öyle tanıştık,yani bana babanesinden bahsettiğinde dayanamadım ve ona destek olmam gerektiğini düşündüm yoksa niye gidip Dila ile yakın olayım,ben zaten Zehradan bir kazık yemişken..”

“Bir gün bu kızın kalbini yiyeceğim ya.”

Merve “Yani kızmadınız dimi, görüşebiliriz Dila ile sadece destek oluyorum ben ona.” Deyince ana konuyu kaçırdığını anladık ama Onur sinirini gizleyemedi.

“YA MERVE,BU KIZIN BAŞINA GELENLERİ BİLMİYOR MUSUN? KİMİN YÜZÜNDEN OLMUŞTU! Bir kardeşim yaşadı,bırak diğerini koruyabileyim.." Derken sesi yüksek çıkmıştı ve çaresiz...

Bu konu aramıza hiç açılmazdı, bugüne kadar.

En azından onlar bana inanmıştı.

Ya da sadece öyle hissettirmeleri bile yeterdi.

Merve ile Onur sessizce bakışmaya başladılar.

Kaşınma bileğim...

“Özür dilerim...Sana tekrar hatırlatmak istememiştim..” dedi yanıma gelip bana sarıldı Onur.

Sesinden pişmanlık akıyordu ve bana sarılıyordu.

Sarılması o kadar içten,yumuşak ve samimiydi ki,bir anlığına tüm yaralarım kapandı sandım.

Merve de yanıma gelip sessizce bana kocaman sarılırken “Sorun yok Onur,zaten unuttum bile artık..” dedim.

Oysa her akşam aklıma gelen,her gece ruhumun ızdırap çekmesine sebebiyet veren, sürekli kafamın içinde tekrarlanan ve her yerde karşıma çıkan bir şeyi nasıl unutabilirdim ki?

Zaten aklımdan hiç çıkmayan bir şeyi nasıl unutabilirdim ki.

....

Evet...

Bazı yaralar kabuk tutmaz..

Eminim ki bunu okuduğunuzda aklınıza bişey gelmiştir.

Evet işte o da sizin kabuk tutmayan yaranız..

Umarım hepimiz yaralarımızı sardığımız daha mutlu olduğumuz günler görürüz ♥️

...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 04.08.2025 00:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...