

Selamün aleykümm 🌴 ✨
Dolunay gene iş başındaaa
Bu bölüm iki yıl önce Lovely (o zamanlar bildiğim tek hüzünlü müzik) ve hotline arka planda on kez dinlenilerek yazıldı.
Orjinal hali ile karşınızda sadece küçük düzeltmeler yaptım.
Yalnız geçen binbir emekle attığım bölüme yorum gelmeyince bütün hevesim kaçtı dhdhddjd
O yüzden yorum yapın olur muu inanın oydan daha çok mutlu ediyor beni satır arası yorumlar,birinin kitabımı okuyup yorumlaması eleştirmesi çok önemli benim için 💜
O zaman uzatmadann bölümle geçelimmm ✌🏻
...
Bölüm 18: Altında ezildiğimiz yükler.
...
“Bende dedim ki bizde gidelim gençlerle,ne dersiniz?”
“Harika olur hocaam!”
Bayramdan sonra Beste hocayla ilk dersimizdeydik ve Beste hoca bizi yan okulun basketbol maçına davet etmişti.
Aman ne harika.
“Sen ne dersin?” diye bana döndü Tuana.
“Yani..Basketbol maçı,babam işte..” dedim sessizce.
O karanlıkta beni almaya gelmeyen babam aynı zamanda hiçbir yere de göndermiyordu.
Basketbol maçına gitmeme de hayatta izin vermezdi.
Kendiyle çelişiyordu babam.
Beni korumaya çalışıyor sanıyordum ama daha gece geç saatte kızını merak etmiyordu bile.
Aynı zamanda bir şey olur diye hiçbir yere de göndermiyordu.
“Ha bende gitmeyi düşünmüyorum zaten.” Dedi Tuana
“A neden? Sen git işte, gerçi Baranın maçı değil ama.” Dedim hafiften gülerek.
Göz devirip “Sen yoksan ben napıyım orda.” Deyince ona oturduğum yerden kocaman sarıldım.
İyi ki varsın Tuana.
Zilin çalmasıyla Melis koşarak yanıma geldi.
“Geliyor musun Ceren? İşte sana dediğim çocuk Barış takım kaptanı!!” Dedi heyecanla.Gülümseyerek “Yaa Barış takım kaptanımıymış?Yok ya, ben gelmiyorum.” Dedim.
“A-a niye?” dedi şaşırarak.
“E,babam..”
“E, nolmuş babana?” diyen Melis anlamamış gibiydi.
Ay ne olabilir babama ? (iç ses)
“İzin vermez yani.” Dediğimde bir anda ciddi yüzü yumuşadı ve gülerek “Ben de bir şey var sandım yaa,yemezler kızım, gelmişsin nerdeyse onsekizine, babamdan izin alıcam falan,hani gelmek istemiyorsan söyle.” Dedi.
İşte sorun buydu.
Tuanaya ‘babam’ demem yetiyordu,biliyordu anlıyordu.
Basketbol maçı vardı ve sınıfça gidilecekti zaten akşamdı.
Ne işin var kızım o saatte basketbol maçında?
Bu yüzden önden söyledim gelmeyeceğimi.
“Bahçeye çıkalım mı?Sıkıldım da.” Dedim Melis gittikten sonra Tuanaya.
“Olur.” Deyince nadir zamanlardaki gibi bahçeye çıkıp bir banka oturduk.
Sessizce oturuyorduk,ben ayakkabılarının ucuna,yere doğru bakıyordum,o ise uzaklara bakıyordu ve bir anda sessizliği bozdu.
“Çok şanslısın.”
Bir anda kafamı kaldırıp baktım “Ben mi?Neden ki..”
“Baban..” dedi yüzündendeki ciddiyeti bozmadan.
Benim gibi bir babaya sahip olmanın nesi şanslıydı ki.
“Ya Tuana,bari sen yapma..” dedim sıkıntılı bir nefes vererek.
Oturuduğu yerden doğrulup “Hayır Ceren,dalga geçmiyorum...Baban seni çoğu zaman bir yerlere göndermiyor, 18 yaşına girsen bile göndermeyecek belki ama bunu seni sevdiği için yapıyor, seni önemsiyor anlıyor musun? Sana bir şey olmasından korkuyor.” Dedi.
Ben sessizliğimi korurken uzaklara dalan gözleriyle devam etti.
“Ben her yere gidebiliyorum. İstesem o basketbol maçına da giderim. Çünkü benim için endişelenen bir babam yok.”
Duygulu konuşmuyordu Tuana, ama ben ona kötü hissettirdiğim için söylediklerime çoktan pişman olmuştum.
“Annen?” diyebildim.
“Hah,annem mi? İki gün eve gelmesem haberi olmaz.Ben onun geçmişinden kalan tek şeyim, yoksa şimdiye kadar evden atardı, zaten kocası hala beni istemiyor.” Dedi alaycı bir sesle.
İçimde koca bir pişmanlık duygusuyla sustum. Böyle zamanlarda susmalıydım. Tuana böyle severdi, ona acımadım..Ona hiçbir zaman acımadım.
O hep güçlü bir kız oldu.
“Beni boş ver Ceren. Baban var,sana zarar gelmesinden korktuğu için izin vermiyor. Bu yüzden bunu bir eziklik olarak görme saçmalığından vazgeç. Sadece şunu bilmeni istediğim için konuşuyorum.. Çok şanslısın, yitirmeden kıymetini bil..”
Tuana sözlerini tamamladığında kendimi çok daha kötü hissediyordum.
Ne kadar da bencildim..
Zil sesi içinde bir şeyleri parçaladı.
Yitirmeden kıymetini bil..
***
~Tuana Kartal
“Bıktım, bıktım,bıktım,yemin ediyorum bıktım be adam!”
“Evlenmeseydin be o zaman gerizekalı kadın!”
“İnan şu çocuk olmasa bir saniye durmaz çekip giderdim.”
“Sıkıysa git lan.”
Annem gene Kocasıyla kavga ediyor.
Benim yüzümden.
“Şuncacık kızın sana ne zararı var?!”
“İstemiyorum. O kızı, burada, evimde istemiyorum!”
“O benim kızım!Geçmişimden kalan tek şey o ve bir yere gitmeyecek!"
Kızın olduğum için değil, geçmişinden kalan tek şey olduğum için beni burada tuttuğunu bu kadar rahat söylememeliydin anne..
“Göreceğiz..”
“Görürsün!”
“Sen götürmezsen ben göndermesini iyi bilirim.”
“Hele bir öyle bir şey yap.”
“İstersen hemen bugün yaparım!”
“YAPAMAZSIN!”
“YAPARIM!”
“YAPAMAZSIN!”
Kavgalarını sessizce dinledim.Alışkındım ve ciddiye binmemesi için bekledim.
Artık bir an önce okuldan mezun olup Bir işe girmek ve bu evden ayrılmak istiyordum,annem benim yüzümden sürekli kocasıyla kavga ediyordu ve ben istenmediğim bir evde daha fazla kalmak istemiyordum.
Her zamanki gibi birkaç kırıcı söz, yükselen sesler, belki etrafa fırlatılan birkaç eşya...
Sadece..annem strese girdiğinde, astımı artardı ve şu an tam da astım krizinin gelebileceği bir andı.
Umarım ilacını almıştır...
“BANA SESİNİ YÜKSELTME!”
“BAĞIRAN SENSİN!"
Ve annemin korkusu... Korkarsa astım krizine girebilir..
“YAPAMAZSIN!”
“YAPARIM.”
“Yh-yh-ap..”
Bir şeylerin kırılma sesi geldiğinde annem kesin astım krizi geçirmişti, böyle zamanlarda ilacını getirmemiz yetiyordu. Ama bu bir şeylerin kırılma sesi...
Ben bildim bileli annem bir şeylerin kırılmasından çok korkardı. Tabak kırılınca bile geçirdiği krizleri biliyordum,ama kocası bilmiyordu. Geçmişine dair ters bir hareket yapmış olabilirdi.
Sesler kesildi.
“Çiğdem?Çiğdem?Canım iyi misin?”
Kesin bir şey olmuştu.
Hemen koşarak salona indim.
Koray bey, annem ve çocuklar Çınar.
“Çiğdem,Çiğdem,kendine gel.”
“Anne!Anneme ne oldu?”
“Oğlum koş ilacını getir.”
Annem nefes alamıyordu, Çınar ilacı aramaya gitti,bulacağını sanmıyordum, peşinden gidiyordum.
“Ambulansı ara salak kız nereye gidiyorsun?!”
Ben böyle zamanlarda sakindim ama annem ilk kez bu kadar kötü olmuştu, Koray bey ise çok panikti.
Hemen ambulansın numarasını tuşladığımda titreyen ellerime engel olamıyordum...
“Alo?Buyrun acil çağır merkezi?”
“Ş-şey.. annem...”
Gözlerimi anneme çevirdiğimde baygın bir şekilde yerde yatıyordu, kocası zaten kendini kaybetmişti.Oğlu Allah bilir ilacını nerede arıyordu.
“O..Yani annem..Bayıldı, astım hastasıydı, ilacını bulamıyoruz.”
“Hanımefendi,lütfen bize yerinizi bildirir misiniz?”
Kadının sesini duyuyordum ama cevap veremiyordum, algılarım kapanmış gibiydi.
Korku dolu bakışlarım anneme takıldı.
Gözleri kapanıyordu.
Kan..
Kan!?
Dudaklarımdan firar eden çığlığa engel olamadım.
“ANNE..”
Herkesin mantıksız davrandığı zamanlar vardır, ve her zaman mantığımı kullanabilen ben,bugün mantığımı kaybetmiş gibiydim.
Kendime engel olamıyordum.
Sesimi duymadı.
Eğer o ölürse..
“Ver şu telefonu gerizekalı.” Diyen Koray bey, titreyen ellerimden telefonu alırken,donmuş kalmıştım.
Ya ona bir şey olursa?
Herşey benim suçum..
Sesler kafamda uğulduyordu,ama ben hiçbir şey yapamıyordum.
Bir şeyler oldu,bir kaç kişi konuştu,sanırım ambulans gelmişti, sağlık ekipleri eve girmişti.
“Yaşıyor, yaşıyor,nefes aldı!”
Ancak bu sesle kendime gelebildim.Kafamı kaldırıp baktığımda sağlık ekipleri annemi sedyeye alıyorlardı.
Koray beyi görmüştüm,Çınara sarılıyordu.
“Sakin ol oğlum..Annen iyi olacak, herşey geçti..”
Geriye doğru sendeledim.
Beni teselli edecek kimse yoktu.
Sarılabileceğim kimse yoktu.
Annemi ambulansa aldılar,Koray bey de onunla gidecekti.
Bir şey hissedemiyordum,annemin yanına da gidemedim.
“Ben gidiyorum oğlum,seni almaya geleceğim.” Dedi Koray bey giderken oğlu Çınara.
Gözlüklerim buğulandı, etrafı göremiyordum başım uğulduyordu ve dönüyordu.
Koltuğa tutunarak dengemi sağlamaya çalıştım.
Bir anda tüm sesler kesildi.
..
Sessizlik..
Kulağıma gelen ağlama sesiyle gözlüklerimi çıkarıp sildim.
Oturduğum yerden kalktım, başım ağrıyordu.
Ne olmuştu?
Her şey parça parçaydı.
Annem..
Bilincim yavaş yavaş yerine geliyordu.
Salondaydım, sürahi kırılmıştı ve yerler ıslaktı,bir kaç damla kan izi vardı.
Ağlama sesleri salanon köşesinden geliyordu.
Çınar...
Ağlıyor muydu..?
Annem için?
Annesi için?
Annemiz için...
Bir dakika.
Yerdeki kan izleri?
Annem düşerken kafasını bir yere mi çarpmıştı?
Yok hayır, Koray bey onu tutmuştu.
Öyleyse..
Birinin eli kanadı sanırım.
Ağlama sesleri devam etti, kısık kısık sessizce.
Gözlüklerimi çıkarıp sildim ve tekrar taktım.
Sevecen biri değildim,hiçbir zamanda olmamıştım.
Diğer insanlara göre soğuktum,biraz daha ciddi,kendinden emin..
Gene de o merhametli abla rolüne hiç giremedim.
Kimseyi teselli edemezdim.
Ceren bu hayatımın içinde bir istisnaydı.
Yaralarımı gören ve sarmak isteyen tek kişiydi.
Gene de vicdanlıydım.
Çınara ablalık yapmadım,yapmam da.
Ama bugün her şey farklı.
Salonun en köşesindeki armut koltuğa oturmuş, başını dizlerinin arasına gömmüş ağlıyordu.
Elimi omzuna koydum, insanları teselli etmeyi pek beceremezdim.
“Üzülme Çınar,o şimdi iyi.”
“...”
“Baban onu kurtarmıştır.”
“...”
“Bir şey ister misin?Yardım lazım mı?”
“Git başımdan!”
Pekala... Kimseyi zorlayamam.
“Annemiz iyi olacak üzülme.” Deyip çömeldiğim yerden kalktım.
Tam gidecektim ki, kalbimi paramparça eden o cümleyi söyledi.
“Her şey senin yüzünden oldu.”
Yutkundum.
Gerçekler can yakardı.
Benim yüzümdendi.
“Eğer sen olmasaydın bu evde...O zaman kavga etmezlerdi.Annem de ağlamazdı..”
Buğazımda bir şey düğümlendi.
Omuzlarım düştü.
“Eğer o ölürse...”
Hayır.Hayır.Böyle bir şey olamaz.
“Ki inşallah olmaz..öyle bir şey.”
“...”
“Ama eğer o ölürse..Bil ki,katili sensin.
Katili sensin!
Senin yüzünden.
“Ve babam da seni yaşatmaz."
Yaşatmaz mıydı sahiden..
Sekiz yaşındaki bir çocuğun anlık travması sonrası söylediği şeyler beni neden bu kadar derinden yaraladı..
Gözlerim dolmaya başladı.
Hayır Tuana.
Hayır Tuana.
Gözlüklerim buğulandı.
Şimdi olmaz.
Şimdi olmaz.
Güçlü dur.
Katili sensin!
“O iyi..” diye fısıldadım sessizce ve gözlüklerimi çıkarıp tekrar taktım.
Şimdi olmazdı.Şimdi güçlü durmalıydım.
Duygusallığımı bir kenara koyup mantığımı çalıştırdım.
Çınar ağlamayı kesmişti, belki de bana olan nefretini kusunca rahatlamıştı.
Henüz sekiz yaşındaki bir çocuğa kin besleyemezdim.
Onun suçu yoktu.Onun elinde değildi.
Onun tek suçu doğmaktı.
Sadece doğmuştu ve sonrası..
Benim tek suçum annemin kızı olmamdı.
Annemin kızı olarak bu ailede doğmak.
Ve hayatım boyunca istemeden sebep olduğum yüklerin ağırlığı altında ezilecektim.
Yerdeki kan izlerini umursamamaya çalışarak sürahi kırıklarını topladım,bir kağıda sardım ve bantlayıp çöpe attım.
Hayvanları düşünecek kadar vicdanlıydım.
Yerdeki ıslaklığı kuruladım ve kan izlerini sildim.
Soğukkanlı ol Tuana.
Sen zaten hep öylesindir.
Ya da öyle gözükürsün mü demeliyim?
Odama çıkıp üstümü değiştirdim ve tekrar salona inip Çınarın yanına gittiğimde “Hangi hastane olduğunu biliyor musun?” diye sordum.
Bana tiksinerek baktı..
“Yonca..Merkezdeki.”
Ettiği laflardan sonra yanına gelmek istemezdim ama mecburdum.
Kural 2= Kovulduğun kapıya geri dönme,kimseye muhtaç değilsin.
Ama öyleyim.
Evden çıkıp minibüs durağına yürüdüğümde saat 10.30’du.
Minibüs kartımı okutup en arka koltuklardan birine geçtim.Benimle beraber iki kişi daha vardı.
Sessizce ayakkabılarının ucuna baktım.
Senin yüzündendi...
Hadi ama ben naptım ki..
İnsanlara fazlalık olmaktan başka..
Ve yanlış ailede doğmaktan..
Yanlış biri olarak yanlış ailede..
Yonca hastanesini gördüğümde minibüsü durdurup indim.Yağmur çiselemeye başlamıştı.
İleriye girip danışmana annemin odasını sordum.
8 numarada kalıyordu.
Odasına çıktım,ama sadece koridordan kapısı açık odayı izliyordum.Serum veriyorlardı, Koray bey annemin elini tutmuş sakinleştimeye çalışıyordu.
Biraz daha yaklaşıp kapının önünden izledim onları.
Gizli saklı değil, öylece durup izledim.
Annem ona bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi.
“Özür dilerim...özür dilerim hayatım,bir daha asla olmayacak.”
“Koray..”
“Söyle canım, burdayım, yanındayım.”
“Ben..ben onu öldürmeye çalıştım..”
“Ne?”diyen Koray bey şaşkın bir şekilde hemşireye döndü.
“Bilinç dışı konuşuyor olabilir, anlattıkları gerçek de olabilir ama %90 hayal ürünüdür.” Diye cevapladı hemşire.
“Onu.. Denedim ama-”
“Geçti...Hepsi geçti..”
“Ondan kurtulmak iste-”
“Sorun yok..Sorun yok...”
“Yapacaktım aslında ama-”
“Düşünme bunları canım..”
“O geldi..”
“Hayatım sakin ol,bitti..”
“Yapacaktım! O durdurmasaydı..”
“Çiğdem,sakin ol.Bunların bir önemi yok.”
Annem neyden bahsetmeye çalışıyordu ?
Daha fazla dinleyemedim,beni fark etmiyorlardı,her yerde olduğu gibi burda ds görünmezdim..
İçimden annemin anlattıklarının hayal ürünü olmasını umarak odadan çıkan hemşireyi durdurdum.
“Çiğdem Akar’ın durumunu sorabilir miyim?Kızıyım da..”
“Aslında babanıza bilgi vermiştim ama..”
Sustum,o benim babam değildi.İnsanlara açıklama yapmaktan yorulmuştum.Evet içerdeki annemdi ama yanındaki babam değildi.
“Serum veriyoruz, ancak yarın taburcu olabilir,sakinleşmesi lazım.”
“Peki, teşekkür ederim.”
“Girmeyecek misiniz?Annenizle konuşabilirsiniz.”
Gülümsedim,belki de hayatımdaki en buruk gülümsememdi bu.
“Gerek yok..”
Çünkü benim yüzümden burda.
Sabaha kadar beklemeye niyetim yoktu.
Kocası buradayken bana ne oluyordu ki?
Zaten benim suçumdu burda olması.
Gök gürüldedi,şimşek çaktı.
Çocuklar gök gürültüsünden korkar.
Ben korkmam.
Çünkü ben çocuk olmadım.
Ben sığınak bilirim gökyüzünü,gök gürültüsü atamadığım çığlıkları bastırır, yağmurlar göz yaşlarımı saklar, şimşekler haykıramadığım gerçekleri gizler.
Ben gökyüzünü evim bilirim.
Tam kapının önünden çekilip gidecektim ki kahretsin Koray beye denk gelmiştim.
“Sen...Hala buraya gelebilecek kadar..” dedi bana tiksinerek bakarak.
Gözlüklerimi burnuma doğru ittirdim.
Güçlü dur Tuana.
Ya da sadece öyle gözüksen yeter.
“Sen lanet bir şeysin.Baban seni istememekte haklı.”
Hayır Tuana,bu cümlenin kalbini parçalamasına izin verme.
Gülümsedim.
“En azından sizin kızınız değilim.”
O da gülümseyerek cevap verdi;
“En azından ben her gece içip karımı ve kızımı döven bir baba değilim..”
...
~Ceren Korkmaz
10.45
Ayaklarımı sallayarak yatağımda oturuyordum,daha doğrusu overthink yapıyordum.
Gene iğrenç bir geceydi,annemle babam sürekli kavga ediyorlardı.Artık en küçük bir olaydan bile kavga ediyorlardı ve gene aynı konu açılmıştı.
Boşanmak.
Böyle bir şey tabi ki olmayacaktı..yani olmazdı değil mi..
Gerçi boşanmaları daha iyiydi.
20 yıl sonra 3 çocukla boşanmaları falan..
Hayır,hayır..
Peki ya boşanırlarsa...
Ben kiminle kalacağım?
Annem?
Babam?
Ya başka bir adamla evlenirse annem?
Ya başka bir kadınla evlenirse babam?
Ya beni istemezlerse?
Uf hayır saçmalama Ceren.
Ama ya olursa öyle bir şey?
Olmaz ya..
“10 yıl daha dayanamam ben bu adama valla.”
Annem onu bir anlık sinirle demişti ya.
Dilara gene harıl harıl ders çalışıyordu.Moralimiz bozulsa da artık alışmıştık,kavgalar hayatımızın bir parçası haline gelmişti.
Benim korktuğum şey boşanmaları değildi.
Benim korkum yıllardır kendime bile ifade edemediğim bir şeydi.
Bunları Tuanaya anlatamazdım, hiç anlatmadım da,kızın yeteri kadar derdi vardı,birde annemle babamın saçma sapan kavgalarıyla meşgul edemezdim onu.
Ya annemle babam boşanır ve..
Artık bizi istemezlerse.
Tekrar evlenirlerse ?
3 çocuk...
Ablam zaten işini kurar belki de evlenir giderdi.
Kardeşimi yanına alırlardı,illa biri alırdı.
Peki ya ben?
Ben ne yapacaktım?
Başımın çaresine bakamazdım.
Öyle güçlü bir kız da olamamıştım hiçbir zaman..
Uff Ceren ergen ergen saçmaladın gene.
Öyleyse neden öyle demişlerdi o gün?
Üç çocuk canıma yetti be!
“Ben yatıcam.” Diyen Dilara ışığı kapatıp yatağına geçti.
Heryer karardı,bende yorganımın altına girerken şimşek çaktı, çok şiddetli yağmur damlaları gök gürültüleri eşliğinde cama vuruyordu.
Acaba bu gece kimin kalbi kırıldı?
...
~Tuana Kartal
10.55
Yutkundum.
Ondan bahsediyordu.
Hiç görmediğim babamdan..
Dudağımı ıssırdım,kayan gözlüklerimi tekrar burnuma ittirdim.
Cevap vermemi beklemeden gitmişti.
Hoşgeldin Tuana.
Bu sensin.
Anla artık.
Yağmur yağmaya başlamıştı, dışarı çıktım.
Şemsiyem yok,sorun değil.
Yağmur benim evim.
Daha fazla duramazdım zaten iyi dayanmıştım.Çaresizce bir banka oturdum.
Bu gece de dolunay vardı.
“Bu gece misafirin olabilir miyim?”
Ağzımdan fısıltı halinde çıkan son cümle bu oldu.Daha fazla dayanamadım, ağladım.
Annem için ağladım.
Kendim için ağladım.
Beni hiç arayıp sormayan babam için ağladım.
Sadece ağladım.
Gökyüzü de benimle birlikte ağladı.
Bunları kimseye anlatamazdım, zayıf yönlerimi gösterdiğim tek kişi Cerendi,onu da dertlerimle yeterince yoruyordum zaten.
Herşey senin yüzünden oldu.
Baban seni istememekte haklı.
Hata bendeydi.
Daha öz babam bile beni istemezken başka bir adamdan bana evini açmasını istemem saçmaydı.
“Teşekkür ederim gökyüzü..” diye fısıldadım.
“Bu gece benimle beraber ağladığın için...Ve teşekkür ederim Allahım..Bir tek sen varsın..Benim başka kimsem yok."
...
Genç kız o gece yağmurun altında saatlerce ağladı, sırılsıklam olmuştu ama umursamadı.
Gökyüzü ona insanların vermediği şefkati vermiş, yağmur damlalarıyla ona sarılmıştı.
İçinden Allaha yağmuru yarattığı için teşekkür etti.
Ama arkasında onu izleyen bir çift mavi gözü fark etmemişti.
Ve o mavi gözlerin sahibi birazdan yanına gelecekti.
...
Eveeettttt
Nasıl buldunuz bu bölümü 👀
Şimdiden söyleyeyim bir dahaki bölüm bu sahneden devam etmeyecek bu bölüm bu kadardı,bir dahaki bölüm başka bir zaman dilimi olacak.
Ama merak etmeyin sonra herşeyi öğreneceğizz 🎀
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.74k Okunma |
465 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |