

Bölüm 4: Gülüşümün ardındakiler
Bu sabah neyseki sınıfa erken girdim,dün olanlardan sonra Kuzeyle göz göze gelmemeye çalışarak sırama kuruldum.
Bu rezillik bana bir hafta yeterdi.
En az bir hafta diye düzeltmeliyim sanırım, muhtemelen üç gün sonra yeni bir rezillik yaşarım.
Ders coğrafyacı Hikmet hocanındı.Kendisi dersi kağnı gibi işliyor gerçi bizde kağnı gibi dinliyoruz ama olsun.
Her zamanki gibi perdeleri çekip akıllı tahtayı açan Hikmet hoca uykumuzu getirecek türden dersi anlatmaya başladı.
Kübra ve Tuana dışında dinleyen yoktu.
Sırama bir kağıt uçak kondu.Hoca bir saniyeliğine arkasını dönsede fark etmedi.
“Pistt Ceroo” sesini duyunca gönderinin kim olduğunu da anlamıştım.
Kağıt uçağı açıp içindeki yazıyı okudum.
Çok sıkıldım cero acil bi şey bul.
-Emre böceği-
Dipnot : sonu ben yazmadım Baran böceği yazdı.
Güldüm,bunlar hiç rahat duramazdı değil mi?
Gene de en son derste böyle bir halt işlediğimizde başımıza gelenleri hatırlayınca kafamdakinin aksine bir şeyler yazdım.
Ne bulayım emre Allah aşkına ya dersi dinle.
Sessizce notu uçak yapıp gönderdim.
Tam isabet!
Kaldı iki ( iç ses)
Üçte genelde hoca fark ediyordu.
Notu uçak şeklinde geri geldiğinde hocaya tekrar göz attım,her şey normal gözüküyordu
Hadi bakalım kaldı bir ne zaman rezil olacaz acaba (iç ses)
Bekle ve gör iç ses. (Havalı emoji)
Kağıt uçağı açıp okudum;
Sanki sen çok dinliyorsun da.
Emre gene haklıydı tabi gene bir şeyler yazıp notu gönderdim ve dersi dinliyormuş gibi yaptım.
Not bana tekrar gelirken şom ağızlı iç sesim gene yaptı yapacağını.
Aha iyi izle nasıl rezil oluyoruz.( İç ses)
Tövbe yarabbim bi sussana naciy-
“CEREN?”
“Aaa şey merhaba hocam.”
Merhaba ne Allah aşkına Ceren Allah aşkına biraz IQ kullan.(İç ses)
İç sesim de Ceren dediğine göre başım belada kesin.
“Gene mi çocuğum?” dedi Hikmet hoca bezgin gözlerle.
“Nasıl yani hocam?”
“Tamam bakalım dersi dinlemiş misin?”
Bakalım diyecekken iç sesim susturdu.
“Tahtaya gel.”
Ahannnnn piyanist çal birşeyler.
Rezilliğine gelsin bi halayy ( iç ses)
Tahtadaki soruyla bakıştık .. bakıştık.. bakıştık..
Hikmet hoca sınıf defterini karıştırıyomuş gibi yaparken sınıfa baktım,Tuana gözleriyle bir şeyler ima ediyordu,ah bir anlasam zaten..
Haaaaahh!
“Çözemedin dimi?” diyen hocayı duyduğumda tam da jetonum yeni düşmüştü, Tuana bu konuyu daha önce anlatmıştı,yani çözebilirdim.
“Çözeceğim hocam ancak hatırladım biliyorsunuz b-12 ol-”
“Otur.”
“Nasıl yani hocam?”
“Çözemeyeceğini biliyorum.”
"Çözerim hocam, hatırladı-”
“Otur ceren.”
“Ama hocam çözebili-”
“Otur dedim.”
Gülerek gözlerimin buğulanmaması için çabalarken yerime oturdum.
Çözebileceğime inanmamıştı.
Bana kimse inanmıyordu ki.
Sırama geçtim kapüşonumu kapatıp Defterime yıldızlar çizmeye başladım.
Tuananın elini sırtımda hissettim.
Yanındayım mesajı veriyordu.
Hayır.
Ağlama Ceren.
Sen güçlü durmak zorundasın.
Zilin çaldığını duyunca Emre ve Baran sırama gelmeden buğulanan gözlerimi kuruladım.
“Abisi ?”
“Ceeroo?”
Kafamı kaldırıp uyumuş numarası yaptım ve “Ay ne var uykumu böldünüz.” Dedim gülerek.
Emre kafasını sağa sola salladı ve cıkcıklayarak “İyilik yaramıyor buna Baran nck nck gençlik bitmiş diyen teyzeler haklıymış.” Dedi gülerek.
Göz devirip Tuanaya döndüm.Hiç bir şey olmamış gibi davranmaya devam ettim.
Gün boyu güldüm ama içimde neşeden eser yoktu.
***
Okuldan gelip çantamı köşeye fırlattığımda annemin “Cereen sen mi geldin?” diyen sesini duydum.
“Evet annea.”
Hırsız olmayacağına göre bendim.
Mutsuzken mizahın yerlerde. (İç ses)
lArtık günlük rutini haline gelen telefonla konuşuyordu, anlamıyorum nasıl sıkılmıyor?
Sorun şu ki annem son günlerde oldukça gergin ve sinirli, tabi buna evdeki olayların da etkisi var ama olsun.
“Cereeen!”
“Geliyorum anne.”
“Gel bi zahmet zaten.”
Heh işte bu kadar sinire ne gerek var anlamıyorum.
“He?” diye mırıldandım yanına gidince.
“He değil efendim diyeceksin.”
“Efendim işte anne !”
“Bağırma bana!”
“Bağırmıyorum.”
“Sesinin tonunu ayarla o zaman !”
“Offf tamam anne.”
“Uflama.”
“Tamam.”
“Heh,aferin git şimdi çamaşırları as,sabahtan beri canım çıktı.”
“Ama daha yeni geldim anne bi dak-”
“Uff iyi ki senden birşey istedim bırak bırak!”
“Anne ben öyle mi dedi-”
Bugün neden kimse cümlelerimi tamamlamama izin vermiyordu?
“Sus, kapa çeneni git anca telefonuna gömül dilin pabuç kadar aman mazallah bana yardımın dokunur falan.”
“Ama anne lütfen bak asıcam-”
“Olmaz Ceren bırak.”
Üstümde hala okul formam vardı, şalımı bile çıkartmamıştım ama hemen makineye doğru yürüyüp sepeti aldım.
Yeter ki o mutlu olsun, benim hislerimin bir önemi yok artık.
“CEREN BIRAK!”
Neden inadı tuttu ki?
Ama olsun yeterki annem üzülmesin.
Ya da kalbimi daha fazla kırmasın...
“Tamam anne bak asıcam.” Dedim zoraki bir sesle makinenin yanına giderken.
Annemle çok uzun süre konuşmazdık çünkü böyle anlarda onun radarında girersem illaki içimi paramparça edicek bir söz söylerdi.
“ONU BIRAKMAZSAN-”
“TAMAM!”
Sepeti yere attım,bende insandım ve benimde bir sabrım vardı.
Hemen buradan gitmeliydim yoksa ne diyeceğini biliyordum,ve ben çıkarken maalesef ki duydum.
“Senin gibi evlat olmaz olsun.”
Hayır ceren..
Merdivenlerden odama çıkarken önümü göremiyordum, gözlerim buğulanmıştı.
Artık rol yapamazdım..
Keşke odamın kapısını açıp içeri girerken kulaklarımı kapatsaydım belki daha iyi olurdu.
“Senden razı değilim Ceren.. hem de hiç...”
Bu bir ilk değildi.
Bir anne kızının canını başka hangi sözlerle acıtabilirdi?
Sanki,sokaklarda gezimişim, kötü şeyler yapmışım ya da sigara içmişim gibi tepki veriyordu annem,ben ona ne yapmıştım ki?
Ben Ceren...
Belki de hikayemi en başta anlatmalıydım..
Maalesef ki öyle süslü ve afilli kelimelerle anlatacağım bir hayatım yok,ya da çok acıklı bir hikayem.
Ama hayatımın her yerinde kırıklar var...
Kimsenin sözlerimi tamamlamama izin vermediğini fark etmişsinizdir, işte o sözler benim boğazımda hep bir yumru kaldı.
İnsanlara sorunlarımı anlattığımda güldüler, hisselerimden bahsettim gene dalga geçtiler ve ben bu yüzden hissettiklerimi bir daha kimseye anlatmadım.
Yaralarımın üstünü kapatmayı öğrendim.
Hiç bir şey yokmuş gibi davranmayı ve içim kan ağlarken gülmeyi öğrendim.
Her şeyi şakaya vurmaya başladım,hiç bir şey belli etmemenin tek yolu buydu.
İnsanlar bir çok kez bilmeden konuşurdu ve bunun geri kalanda nasıl bir etki bırakacağını bilmezlerdi..
İçimde bir yerlerde kimsenin bilmediği hayal kırıklıklarım vardı.
Bir çoğunun önemsemeden yaptığı veya söylediği şeyler vardı.
Unuttular...
Hepsi unuttu...
Ama ben unutmadım.
“Sinirliydim işte”
“Günümde değildim”
“Ağzımdan kaçtı”
“Bir anlık sinirle oldu.”
Zaten her şey öyle olmuyor muydu ?
Annemin köşede ağladığı gün ona sarılmaya gittiğimde bana ne dediğini unutmadım.
Babamın beni yere çivileyen soğuk bakışlarını da.
Selmanın çaldığı umutlarımı da unutmadım.
Herkesi mutlu etmeye çalıştıkça ne kadar dibe battığımı da..
Unutkan olabilirdim.Dik kafalı.Aptal olabilirdim.
Ama unutmazdım,affederdim belki,özür dilemeseler bile affederdim, ama unutmazdım.
İçimde bir köşede her gece kanayan yaralarım vardı.
Ben Ceren.
Herkesin aptal gibi gördüğü, yüzüne söyledikleri onca şeyi unuttuğunu sandıkları Ceren.
Çocukluğum Dilaranın gölgesinde geçti.
Evet ablam, çocukluğumu ablamın gölgesinde kalarak geçirdim.Herkesin gözdesiydi Dilara,ilk göz ağrıları...
Babamın prensesi...
Annemin papatyası..
Teyzemin ay parçası...
Herkeste farklı bir yeri vardı onun.
Bense öylece pat diye doğmuş üçüncü çocuklarıydım ve evet benden önce doğan bir abim varmış daha bebekken vefat etmiş.
Belki de onlar için bu yüzden hayal kırıklığıyımdır..
Herkes Dilarayı çok severdi,kendinden emin bir duruşu vardı, planlıydı, düzenliydi,ne yapması gerektiğini iyi bilirdi.
Benden daha güzeldi.
Dilara korkmaz..
Onsuz gittiğim yerlerde bile onun gölgesinde kalmak çok kötüydü,benim bir adım yoktu, ben “Dilaranın kardeşiydim” Ceren Korkmaz yoktu Dilara Korkmaz’ın kardeşi vardı.
Gittiğim her yerde Dilara nerde? Dilaranın kardeşi sendin dimi ? Dilara nerde okuyor ? Ee Dilara da ne yaptı? sorularını cevaplıyordum.
Ben ablamın kardeşi kadardım işte...
Hiçbir zaman kendim olmama izin vermediler, konuştuğumda susturdular,beni sürekli birilerine benzettiler.
Sahiden kimdim ben ?
Kendim olamıyorum ki..
Onlar ne istedilerse yaptım.
Onların istediği gibi davrandım.
Onların istediği gibi konuştum.
Onların istediği gibi oldum.
Sırf biraz olsun sevilmek için...
Sonra kendimi kaybettim.
Cereni kaybettim..
Birileri hep benden daha iyiydi ben hep yetersizdim.
Çocukluğumdan beri kendimi bir tabloya sonradan eklenmiş bir parça gibi,buraya ait değilmiş gibi fazlalık hissediyorum.
Hepinizin aklına gelen o ihtimali bende düşündüm.Evlat edinilmiş olabileceğim ihtimalini ama bu mümkün değildi çünkü yeni doğduğumda hastanede annemle çekilmiş fotoğraflarım vardı.
Hem öyle bir şey olsaydı bana şimdiye kadar tesettüre girme kararı aldığımda bunu söylemiş olmaları gerekirdi babam bana haram olurdu çünkü.
İhtimaller dahilinde bu mümkün değil ama keşke mümkün olsaydı..
Öz ailem olmalarına rağmen beni hiç önemsememeleri çok daha koyyor.
Hem keşke evlatlık olsaydım belki o zaman biyolojik ailem beni severdi..
Tabi ki saçmalıyordum.
Öz ailem beni sevmiyordu işte.
Ne yapabilirdim ki.
Dilara ve babamın muhteşem bir takımları vardı, o babamın prensesiydi birbirlerine çok düşkünlerdi..
Burakla annem de öyle,annem on yaşına merdiven dayamış kardeşimi bebek gibi severdi.Bir şey olduğunda Burak da anneme koşardı.
Bense ailemin vermediği sevgiyi dışarda aradığım için hayatım boyunca bende iz bırakacak şeylere sebep olmuştum...
Ben Ceren Korkmaz.
Gözyaşlarımı gülüşlerime sığdırdım ve tek isteğim geçmişimin bir daha karşıma çıkmaması..
Tüm bunlara rağmen benimle misin ?
...
Ruhuna bir çizik atarlarsa, sen de üstünü karala.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.74k Okunma |
465 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |