
Ertesi sabah kahvaltı ederken öğleden sonra ki plânı şekillendirdiler. Sadece girmeleri gereken iki ders vardı.
Her iki derste de kızlar birlikte olacaktı. Lora ve Teresa Mila'ya kıskançlıkla bakıp duruyorlardı. Dersler için ayaklanıp salondan çıktılar.
İlk ders bu kez giriş kattaydı. Sınıfa girip boş birer sıraya oturdular. Öğretmen gelene kadar sohbet ettiler. Arada Loriyn, Forin ve Doryan'da onlara katılıyordu.
İki gün içinde ikizler ve Doryan iyi anlaşan arkadaşlar olmuşlardı. Mila ikizlerin biraz daha rahat olduklarını görünce mutlu oldu.
Öğretmen gelince ders başladı. İki saat süren ders biterken öğretmen bir araştırma ödevi verdi. Şehirde bir bölge gezip hakkında ödev hazırlayarak bir hafta sonra teslim etmelerini istedi.
Oradan çıkınca bir sonraki derse kadar ödev hakkında konuştular.
Cecelia "yarın ilk kez göreve çıkacağız. Görev yerimi ödev olarak sunabilirim," diye fikrini söyledi.
Jade ve Lisandre onunla aynı fikirdeydiler. İkinci derse girip iki saatlik süreyi tamamladılar. Lisandre ve Maria'nın başka plânları olduğu için onlara katılmayacaklardı.
Birlikte yurda girip odalarına yöneldiler. Ama bir sorunla karşı karşıya geldiler. Taraina ve Liyena Ruvor bir temizlikçiyi köşeye sıkıştırmış ondan bir anahtarı almaya çalışıyorlardı.
Mila kaşlarını çatarak oraya ilerledi.
"Burada neler oluyor. Derhal bir açıklama bekliyorum," dedi.
İkili temizlikçiyi anında bırakıp geri çekildiler. Kadın nefesini düzene sokmaya çalıştı. Mila elindeki anahtarın üzerinde kendi odalarının numarasını gördü.
Anahtarı eline alıp inceleyince yedek anahtar olduğunu anladı. Kadın biraz toparlanınca:
"Odayı toparlayıp yeni çıkmıştım. Bu iki öğrenci odaya girmek istediler. Benden yedek anahtarı istedikleri için vermedim. Beni sıkıştırıp zorla almaya kalktılar efendim," dedi.
Mila Cecelia'ya anahtarı gösterince o da ne olduğunu anladı. Mila bu kez iki kıza döndü:
"Size ait olmayan bir odaya niçin girmek istiyorsunuz. Umarım bunun iyi bir açıklaması vardır," dedi.
Taraina kinle bakarak:
"Senin nasıl biri olduğunu anlamak istiyoruz. Bu kadar soylu insan etrafında dolanıp duruyor. Bir nedeni olmalı belki büyü vardır diye kontrol edecektik. Ama bu aptal yaratık bizim emirlerimizi dinlemedi. İşinden olduğu zaman bakalım ne yapacak," dedi.
Cecelia ona:
"Biz soyluları düşünmek siz ikinize mi kaldı. Avcı sınıfının aklı başında bir üyesi var mı merak ediyorum. Bu bayan doğru olanı yapmış. O yüzden bir ödülü hak etti. Siz ikinizde iyi bir ceza alacaksınız," dedi.
Liyena "buna sen mi karar vereceksin. Bildiğim kadarıyla lider olmayı bile olamayan bir beceriksizin tekisin," dedi.
Mila "becerikli biri olup olmadığına sen mi karar veriyorsun. İlk yüze bile girmeyi beceremeyen birinden beklenmeyecek kadar büyük laflar," dedi.
Sonra çalışana dönüp:
"İşlerin ne kadar kaldı," dedi.
"Sadece koridor kaldı. Bir de kirlilerin yıkama odasına götürülmesi efendim."
"Birincisi benden yaşça büyük birisin. O yüzden bana efendim demene gerek yok. İkincisi şimdi gidip bana şefini çağırır mısın."
Kadın "hemen" diyerek ayrıldı.
Taraina ve Liyena ayrılmak istediler. Ama Mila, "siz ikiniz hiç bir yere gitmiyorsunuz. En azından benim vereceğim cezayı öğrenmeden yerinizden kıpırdamayın."
Taraina tam bir şey söyleyeceği sırada ablasının geldiğini görerek sustu. Şef ile aynı anda yanlarına gelmişti.
Adaleyda Ruvor "burada neler oluyor," diye sordu.
Jade ona:
"Kardeşin ve yiğenin olay çıkardılar. Kendilerine ait olmayan bir odaya girmek için bir çalışanı köşeye sıkıştırdıklarında bize yakalandılar. Liderimiz şimdi onlara bir ceza verecek. Sen bile buna engel olamazsın," dedi.
Şef gelince selam verdi. Mila ona:
"Bu katta ki diğer temizlikçilere haber verin. Bugün öğleden sonra burada kalan işler Taraina ve Liyena Ruvor tarafından yapılacak. Herhangi bir şekilde işten kaçmaya çalışırlarsa size ve dolayısıyla bana rapor edilmesini istiyorum.
Dora Aymin sende bu akşam yemeği saatine kadar izinlisin. Biraz dinlen ve boğazını revirde tedavi ettir. Rapor verirlerse eğer ikisinin cezası ayrıca artacaktır. Anlaşıldı mı?" dedi.
Şef böyle bir ceza olayıyla ilk kez karşılaştığı için şaşırdı.
"Böyle bir ceza verilmesi doğru bir karar mı emin değilim. Sonuçta bu iş Dora Aymine aittir."
Cecelia araya girerek:
"Senin görevin gerekirse çalışanını korumaktır. Görevini doğru bir şekilde yaptığı için ödülü de hak etmiştir. Bir de arkadaşımızın arkasından dedikodu yapanlara müsade etmeyeceğiz. Girmek istedikleri odanın sahiplerinden biri olarak Dora Aymin'e bir ödül vereceğim. Dora Aymin revirden sonra hemen gidip hazırlanmanı istiyorum. Bizimle birlikte dışarı çıkıp alış veriş yapacaksın. Alacağın her şeyin bedelini ben ödeyeceğim," dedi.
Şef bunun üzerine sessizce kabul etti. Taraina ağzını açıp itiraz edecekken ablasının bakışlarını görüp sustu. Kızlar onları bırakıp odalara dağıldılar.
Yarım saat sonra dışarıya çıkınca Dora'yı da kapıda gördüler. Yanlarına yaklaşıp teşekkür etti. Hediyeye gerek olmadığını söyledi. Ama Cecelia onu durdurdu.
Küçük iki kızı vardı. Eşi bir kazada ölmüştü. Onlara bakmak için çok çalışıyordu. Kızlar kendi aralarında konuşup destek olma kararı almışlardı.
Jack ve diğerlerinin de haberi vardı. Jack olayı ve sonrasında olanları duyunca Mila'nın ne kadar iyi bir lider olduğunu anlamıştı. Mila gerçekten lider olma özelliklerini taşıyordu. Her geçen gün Mila'ya biraz daha çekildiğini hissediyordu.
Birlikte dışarıya çıkıp araçlara bindiler. Bir çok mağazanın olduğu bir alış veriş merkezine gittiler. Dora'nın annesi çocukları getirmişti. Biraz alış veriş yapıp çocuklara ve büyüklere bir şeyler aldılar.
Dora Aymin itiraz etmek istedi. Jack müdahale ederek:
"Sen doğru yerde doğru bir hareket yaptın. Bu sadece burasıyla sınırlı kalmayacak. Kızların hayatlarının geri kalanında da destek alacaklar. Okula başlama zamanı geldiğinde tüm masraflarını karşılayacağım. En iyi okullarda eğitim alacaklar," dedi.
Kadın ne diyeceğini şaşırmıştı. Sadece görevini yapmıştı. Kızların oyun alanında keyifleri yerindeydi. Bir iki saat daha orada kalacaklardı. Her şeyin ödemesi yapıldığı için gençler onları yanlız bırakmışlardı.
Mila çıkışta biraz sessizdi. Jack onun ne düşündüğünü merak etti. Lora ve Teresa'nın yaptıkları dedikoduyu herkes gibi o da duymuştu. Ailenin hikayesinden önce bile bunu umursamamıştı.
Güzel bir semtte bir restoranın önünde durdular. Görevliler gelip araçları parka çekmek için aldılar.
Kapısı sarmaşık gibi süslenmiş beyaz bir girişti. İçeriye girince onları genç bir kadın karşıladı.
"Saklı bahçe restoranına hoş geldiniz. Yer ayırmışmıydınız acaba."
Revın şakayla karışık dalga geçer gibi konuştu.
"Tabii ki yer ayırtmıştım. Bu arada aile restoranımdan kapı dışarı edecek değilsin herhalde ne dersin Niera."
Niera ona ters ters bakıp listeyi kontrol etti. Sonra da:
"Eğer yer ayırtmamış olsaydın. Bu kapıdan içeriye giremezdin," dedi.
Kenara çekilip yanında ki görevliye işaret etti. Genç garson önden ilerleyip onları cam kenarında bir masaya götürdü.
Oturup menüden sipariş verdiler. Sohbet ederken yanlarına yaşlı bir adam geldi. Revın'ın yaşlanmış haline benziyordu.
Yanlarına gelince ortaya "hoş geldiniz çocuklar," dedi.
Sonra Revın'a ters ters bakıp:
"Yine kapıda Niera ile uğraşmadan duramadın. Brendın birazdan canına okumaya gelecek. Hayır yanlızken istediğiniz gibi didişebilirsiniz. Ama iş saatinde düzgün davranman gerekiyor," dedi.
Sonra kızlara dönerek:
"Bu serseri yüzünden sizinle doğru düzgün tanışamadım. Benim adım Roys Firez Revın'ın babasıyım," dedi.
Hepsi sırayla kendini tanıttı. Bir süre sonra Roys Firez diğer masalarda ki müşterilerle ilgilenmek için yanlarından ayrıldı. Oğluna sitem etse de mizah anlayışı aynıydı. Kızlar onu sevmişti.
Cecelia "Revın babana oldukça benzediğini daha önce kimse sana söyledi mi? Sadece görünüş olarak değil davranış ve mizacınızda aynı," dedi.
"Eh yüzlerce kez duyduğuma eminim. Ben babama abimde anneme benziyoruz."
O sırada yanlarına genç bir adam yaklaştı. Revın'ın ensesine tokat atıp:
"Kapıda sevgilime sataşıp burada rahat rahat oturabileceğini nerden çıkardın. Seni arkada ki bulaşık yığınının arasına almama ne dersin," dedi.
"Yaa abi sen benimle uğraşacağına sevgili nişanlına kızsan nasıl olur. Bizi tanıyor ve misafirlerimiz var. Ona göre davransaydı."
"Oğlum bu Niera'nın görevi tersini yapsa işini yapmamış olurdu. Niera ile uğraşma yoksa çok kötü olur. İlerde sevgilin olduğunda bizde sizinle uğraşırız. Bu güzel kızlardan biri sevgilin mi acaba."
Kızlar aynı anda ellerini havaya kaldırıp, "biz sevgili değiliz. Sadece arkadaşız," dediler.
Brendın Firez gülümseyerek "afiyet olsun," dedi ve geri çekilip onları yanlız bıraktı.
O uzaklaşınca Jack arkadaşına dönüp:
"Sen biraz rahat dursan nasıl olur. Niera ile uğraşırsan abin bize sarar biliyorsun. Abin Niera sayesinde kendini toparladı," dedi.
Revın eski anıları hatırlayıp hüzünlü bir şekilde başını salladı.
Yemek keyifli bir sohbetle devam etti. Mila onu biraz daha iyi tanımak için sordukları sorulara cevap verdi.
Evlatlık olduğunu bildikleri için bilinmeyen konulara değindi. Kasabanın ara sokaklarından birine terk edilmişti. O gün yılın en soğuk günlerinden biri olduğunu biliyordu.
Anne babası ilk bir hafta arayan soran çıkar mı diye beklemişti. Ama onlara dair bir iz veya haber çıkmamıştı.
Jack artık umrumda değil dese de sesinde ki ve yüzünde ki hüznü fark etti Mila'ya:
"Ne olursa olsun seni seven ve kollayan bir ailen var. Seni gayet güzel bir şekilde yetiştirmişler. Diğer ailene gelince bir gün onlar hakkında araştırma yapmak istersen sonuna kadar destek olurum. Bu yükü tek başına taşımak zorunda değilsin," dedi.
Diğerleri de Jack'i onayladılar. Mila destek oldukları için hepsine teşekkür etti.
Yemek bitince hesabı ödeyerek kalktılar. Roys Firez onları yolcu ederken:
"Beyler daha sık gelmeye çalışın. Ama gelirken bu genç bayanları da getirmeyi unutmayın. Sizden bile daha çok seveceğimize eminim. En azından sizinle baş edebiliyorlar," dedi.
Revın şakayla karışık:
"Arkadaşlar yandık. Babam kızlar olmadan sakın gelmeyin. Yoksa sizi içeriye almam diyor galiba gitsek iyi olacak," dedi.
Roys Firez oğlunu ensesinden tutup:
"Hadi ordan serseri ben onu mu dedim. Kaybolun yoksa seni ayaklarımın altına alırım. Arkadaşlarına ve kızlara rezil olur kalırsın," dedi.
Bunu söylerken gülüyordu. Saat 7.30 olmuştu. Yakında ki bir müzikli eğlence merkezine girdiler.
Piste yakın boş bir masaya oturdular. Jack o sırada içeriye girenleri görünce gerildi.
Devin Ruvor, Atrias Dortis, Lora Darov ve Teresa Xawier gelmişti. Onları takip edebilecekleri bir masaya oturdular.
Atrias'ın gözü onların daha doğrusu Mila'nın üzerindeydi. Revın gerilimi fark etmişti.
"Jack biraz sakin olmaya çalışsan iyi olur. Seni kızdırıp olay çıksın istiyor olabilir. Bir olaya karışırsan siciline işlenir ve sorun yaşarsın. Onun yapmak istediği de tam olarak bu."
"O serseri şansını fazla zorluyor. Şu grup seçimleri bir an önce yapılsaydı da Mila'yı korumamız daha kolay olurdu."
Biraz sonra bir garson gelip siparişleri aldı. Mila bugüne kadar sadece aile arasında alkol almıştı. O da ufak kutlamalardaydı.
O yüzden hafif bir içki kokteyli istedi. İçkileri gelince sohbete devam ettiler. Hareketli müzik sonrasında hafif bir dans müziğine dönüştü. Dans edenleri izlemeye başladılar.
Jack Mila'ya dönerek elini uzattı ve, 'dans etmek ister misin' diye sordu.
Mila bir an şaşırmıştı ama elini tutup ayağa kalktı. Piste geçip dans etmeye başladılar. Masadaki herkes ikisine bakıyorlardı. Bu durumdan oldukça memnun kalmışlardı.
Jack Mila'nın kulağına eğilip:
"Beni red etmediğin için teşekkür ederim. Çok güzelsin ve bu arkadaşlığın ilerlemesini çok isterim. Biraz düşün ben seni beklerim," dedi.
Mila bir şey söylemeden sadece başını salladı. O an söyleyecek bir şey bulamamıştı.
İki saat sonra çıkıp araçlara bindiler. Araç kullanacakları için erkekler fazla alkol almamıştı. Saat 10 olmadan Akademiye geri döndüler.
Odalara dağılıp uyumak için hazırlandılar. Ertesi gün ilk kez göreve çıkacaklardı. O yüzden hemen yattılar.
Mila bugün etrafına sardığı o koruma duvarlarını yıkmaya başlamıştı. Jack'in teklifini düşünerek uykuya daldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 729 Okunma |
79 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |