
Mila aldığı ikinci kredi puanını saklamıştı. Hafta sonuna kadar derslere girip çıktı. Cumartesi günü erkenden kahvaltı yaparak odasına geçti.
Bütün gün Jack ile olacaktı. O yüzden rahat bir şeyler giymeyi tercih etti. Pantalo ve sade beyaz bir tişört giydi. Saçlarınızı bu kez at kuyruğu şeklinde topladı. Sadece parlatıcı kullanıp gözlerine kalem çekti. Rahat yürümek için spor ayakkabısını giydi. Çantasını alıp içine gerekli eşyalarını koyup çıktı.
Jack ile park alanında buluştular. Jack Mila'yı başkentin en güzel meydanlarından birine götürdü. Burada lüks mağazalar vardı. Görev yerinde yapılacak etkinlikler için alış veriş yapmak için elbise baktılar.
Mila üç tane uzun boy elbise beğenip aldı. Biri zümrüt yeşili ince askılı bir elbiseydi. İkincisi deniz mavisi kalın askılı bir elbiseydi. Son elbise siyah beyaz iki renkten oluşan yarım kol bir elbiseydi.
Jack onun seçimlerini dikkate alarak seçim yaptı. Çıkışta bir restorana girip yemek yediler. Etrafta kendilerine üst sınıf sıradan diyen insanlar vardı.
Bir süredir Veliaht Prensin alt sınıf bir sıradan ile sevgili olduğunu duyuyorlardı. Bugün gördükleri genç kız hakkında bir bilgileri yoktu. O yüzden söylentinin doğru olduğunu anlamışlardı.
Mila etrafta ki ilgili ve kuşkulu bakışların farkındaydı. Bir masa da iki kadın iki de genç kız vardı.
Kızlardan biri kıskançlıkla bakıp duruyordu. Diğeri ise ilginç bir durum olduğunu düşünüyordu.
Bir süre sonra süvari adayı bir genç onlara katıldı. Kim olduğunu ilk duyduğu zaman Mila Kortas adını ve ailesini bilmişti. Meraklı kadınlara:
"Mila Kortas adını daha önce duuydum. Daha doğrusu Kortas adını duydum hatta tanıştım. Eğitim merkezinin yeni atanan komutanları Damais ve Maruzka Kortas'ın kızıdır. Bu yıl akademiye başladı diye biliyorum.
Kral ve Kraliçe tarafından bizzat atanan insanlardan söz ediyorum. Hatta Yıldız Akademisinde birlikte okumuşlar. Dayım onlarla aynı dönem olduğu için anlatmıştı.
Uzun süre aktif görev almamışlar. Süvari kod adları ve kimlikleri deşifre olunca dönmüşler. Hatta görevde değilken bile çalışmışlar. Suikast girişiminin olduğu gece yardıma gitmişler. Hatta Kral John, Kraliçe Rosalinda ve o gün doğmuş olan Veliaht Prensin hayatını kurtarmışlar. O yüzden Avcı sınıfının öfkesi onların üzerindeydi," dedi.
Kıskançlık yapan kızın merakı uyandı.
"O zaman daha önceden tanışıyor olmalılar değil mi? Bende nasıl oldu da Prensi etkisi altına aldı diye düşünüyordum. Her şey şimdi anlaşıldı. Kral ve Kraliçe bu yüzden onay veriyor. Yoksa öyle birinden nasıl Kraliçe olur anlaşılır değil," dedi.
Jack ve Mila ise sohbet ede ede yemek yediler. Bir saat sonra hesabı ödeyerek kalktılar. Bu kez de günlük tarzda bir kaç parça giysi bakmaya başladılar.
Mila sade ama üstüne yakışacak giysi seçimleri yaptı. Bir kaç saat gezdikten sonra Akademiye geri döndüler.
Mila'nın aldıkları ise eve gönderildi. Cecelia ve Jade aldıklarını merak etseler de saygı gösterip bir şey sormadılar.
Akşam üzeri bir şeyler yedikleri için yemeğe çıkmayıp kafeteryaya geçtiler.
Jack ile sohbet ederken ne kadar mutlu olduğunu düşünen Mila biraz daha rahattı. Kral ve Kraliçe'nin onayı da rahatlatıyordu.
Yarım saat sonra arkadaşları da onlara katıldılar. Günün kritiğini yaparken hepsinin keyfi yerindeydi.
Kızlar ertesi gün yapacakları alış verişi konuşuyorlardı. Lisandre:
"Düğüne Maria ve ben davetli değiliz ama alış verişe hayır demem," dedi.
Revın ona:
"Kendinizi bu şekilde dışlanmış hissetmeyin. Elbette siz de davetlisiniz. Niera'nın çok fazla yakını yok. Onun konukları olarak katılın," dedi.
İki kız birbirlerine bakıp bunu onayladılar. Alesa Deras ve diğerleri onları görünce sinirle bakmaya devam ettiler. Ne yaparlarsa yapsınlar bir şey değişmiyor olması sinirlerini bozmuştu.
Ertesi gün kahvaltıdan sonra hazırlanıp birlikte dışarıya çıktılar. Kral Edward Rondak'ın büyük bir heykelinin olduğu büyük meydana gittiler.
Kralın bu meydanda zaferini ilan edip Krallığını duyurduğu yer olduğu tarih dersinden biliyorlardı.
Bir çok büyük mağaza vardı. Bunları geçip biraz daha sade görünen birine girdiler.
Bir kadın çalışan tarafından karşılandılar. Bu mağazada özel localar vardı. Birine girip geniş ve rahat koltuklara oturdular.
Görevli kadın:
"Maraykoma hoş geldiniz. Size ben hizmet edeceğim. Ne tür giysi ve aksesuarlar istediğinizi bildirirseniz, ona göre kreasyonlarımızı sunabilirim," dedi.
Cecelia ona:
"Bana burayı sarayın özel terzisi ve modacısı Aleksandra Xarter önerdi. Bir arkadaşımızın düğününe davetliyiz. O yüzden abiye tarzı giysiler gösterirseniz memnun oluruz. Aşırı süslü olmasın. Sade ama göze hoş görünen bir şeyler olabilir," dedi.
Kadın hepsini tek tek inceler gibi bakıp başını salladı. Daha sonra locadan çıktı. Bir çalışan çay kahve servisi yaptı.
Yarım saat sonra kadın yardımcı olacak iki çalışan ile geri döndü. Dört stand dolusu elbise ile gelmişti. Elbiseleri tek tek gösterip tanıtmaya başladı. Kumaş ve dikim özelliklerini anlattı.
Kızların sorduğu sorulara da cevaplar verip iyice anlamalarını sağladı.
Sonunda her biri denemeye başladı. Her denediklerini birbirlerine gösterdikleri için uzun sürmüştü. Her biri elbise seçimini tamamladı.
Mila koyu mavi uzun yarım kollu bir elbise seçti. Elbisenin yakasında renksiz yarı değerli taşlarla süslüydü. Ona uygun bir çift ayakkabı aldı.
Cecelia açık yeşil uzun kollu uzun bir elbise aldı. Altına elbisenin renginden bir ton daha koyu bir çift ayakkabı aldı.
Jade düşük omuzlu gri tonlar da bir elbise aldı. Altına da ona uygun bir çift ayakkabı aldı.
Lisandre kırmızının güzel bir tonu olan uzun bir elbise aldı. Gümüş rengi taşları vardı. Ona uygun bir çift gümüş rengi ayakkabı aldı.
Maria deniz mavisi uzun bir elbise aldı. Altına krem rengi bir çift ayakkabı aldı.
Almina kendine sarı siyah iki renkten oluşan bir elbise aldı. Altına taşlı siyah bir çift ayakkabı aldı.
Dört saatin sonunda alış veriş bitmişti. Çalışanlar paketlenen elbiseleri araçlara taşıdılar. Yüklü bir bahşiş vererek oradan ayrıldılar.
Hepsi oldukça acıkmıştı. Yakınlarda ki bir restorana girip oturdular. O an ne kadar yorulduklarını fark ettiler.
Bir hafta sonra düğün vardı. Bu arada biraz ihmal ettikleri antrenmanlara geri dönmeye hazırlandılar. O yüzden çok durmayıp Akademiye geri döndüler.
O akşamı dinlenerek geçirdiler. Ertesi gün erkenden kahvaltı yaparak derslere girmeye başladılar. Okulun yüksek kalitesi verilen derslerin ve ödevlerin ağırlığından belli oluyordu.
Akşam üzeri ikişer saat antrenman alanında çalışarak günü tamamladılar. Cecelia kısa kılıç alanında biraz kendini geliştirmeyi başarıyordu.
Jack ve Mila onu takip ettikleri için bu durumdan oldukça memnun kalmışlardı. Çarşamba günü denetim görevine çıktılar.
Mila bu kez Devin Ruvor'un denetimi altında göreve çıkıyordu. Geçen defa olanlar yüzünden Jack biraz gergindi.
Onun denetim altında tutacağı Öğrenci Süvari ise Alesa Deras'tı. Kız bu fırsatı sonuna kadar değerlendirip Jack'i etkilemenin yollarını aramaya karar vermişti.
Lora Darov ise Daniel Voran'ın denetimi altında olacaktı. O da benzer hayallere kapılmıştı.
Bu denetim görevi üç kişi için sorunlu öğrenciler ile olmak demekti.
Mila'nın görev yeri oldukça işlek bir caddeydi. Sağlı sollu bir çok mağaza ve dükkân vardı.
Gelir gelmez Devin Ruvor laf etmeden duramadı:
"Bu kez işin çok zor olacak. Burası Avcı sınıfının bölgesidir. Eğer kim olduğunu öğrenirlerse başın belaya girebilir. Benden fazla bir destek veya yardım bekleme," diye yarım ağız tehtit etmeye başladı.
Mila ona:
"Eğer burada ki insanları az çok tanıyorsan. Onları uyarmanı tavsiye ederim. En ufak hatayı bile affetmem asıl bir olaya yol açarlarsa ben kimseye acımam. Bunu en iyi Atrias Dortis biliyor. Aldığı cezanın bitmesine daha 10 gün var. Sende oradaydın, kendin gördün," dedi.
Devin Ruvor başını salladı ve:
"Evet bende bunun farkındayım. Sadece seni uyarmak için laf söyledim. Burada başına bir şey gelirse Jack Rondak başta olmak üzere herkesle başım derde girer," dedi.
Mila daha fazla konuşmak yerine görevine odaklandı. Fiyat çizelge listesini kontrol ede ede ilerledi. Ara ara tezgâhları ve malları kontrol ediyordu.
Bir dükkânın önünde babası yaşlarında bir adama denk geldi. Adam ona kaşlarını çatıp somurttu ve homurdanarak konuşmak istedi. Ama Devin Ruvor'u görünce sustu.
Mila yoluna devam ederken arkasından sürekli baktı. Devin Ruvor:
"O adamın kim olduğunu bildiğini sanmıyorum. O Moris Dortis'in ta kendisidir. Yani Atrias Dortis'in çok sevgili amcası olur.
Senin kim olduğunu bilyor. Yiğenini küçük düşüren birine acımaz diye düşünüyorum. Nedense beni görünce geri çekildi," dedi.
Mila bunun üzerine dönüp Moris Dortis'e baktı. Adamın ters ters attığı bakışlara aynı şekilde karşılık verdi. Sonra da önüne döndü.
Öğlen saatlerinde kısa bir mola verdi. Sonra göreve devam etti. Bir süre sonra bir olaya denk geldi. İki muhafız ve bir çocuk tartışıyor gibi duruyorlardı. Ama muhafızlar çocuğu itip kakmaya başladılar.
Mila kaşlarını çatıp oraya ilerledi. Muhafızlar bir süvari görünce biraz geri çekildiler. Mila:
"Burada neler oluyor. Görev başında bir siville ki, üstelik bu bir çocuk kavga etmek ne demek oluyor," diye sordu.
Muhafızlardan biri:
"Bu çocuk buraya göre biri değil. Bir süredir hırsızlık olayları oluyordu. O yüzden şüphelenip sorular sorduk. Ama doğru düzgün bir cevap vermedi. Sorgulamak için merkeze götüreceğiz," dedi.
Çocuk merkez ve sorgu lafını duyunca korktu.
"Ben hiç bir şey yapmadım. Sadece yapılacak bir iş var mı diye etrafa sormak için gelmiştim," diye kendini savundu.
Mila duruma el atıp:
"Bundan sonrasını ben hallederim. Siz diğer görevleri yapmaya devam edin," dedi.
Sonra da itiraz etmelerini dinlemeyip çocuğu başka bir köşeye çekti. Ona:
"Senin burada ne işin var. Bana doğruyu söyle, okulda olman gerekirdi. Yoksa okuldan mı kaçtın," dedi.
"Okulum öğlene kadardı. Biraz çalışmak ve para kazanmak için gelmiştim. O hırsızlık olaylarından haberim yok."
"Anne baban yok mu? Sen neden iş aramaya geliyorsun?"
"Babam iki yıl önce öldü. Annem ve ikiz kız kardeşlerim var. Annem bazen büyük evlere temizliğe gider. Ama çok fazla yorulunca hasta oluyor."
Mila ailesinin ev işlerine yardımcı olacak birilerini aradığını hatırladı. Bir not kağıdı alıp ona adresi yazdı. Çocuğa uzatıp:
"Yarın sabah erkenden bu adrese gidin. Ev işlerine yardım edecek birini arıyorlar. Evde dört kişi yaşıyor. Gün içinde evde kimse olmaz. Madem kardeşlerin var, onlara örnek olmalısın. Annene yardım etmek istiyorsan derslerine iyi çalış," dedi.
Çocuk başını sallayarak karşılık verdi. Kağıdı alıp oradan hızla uzaklaştı. Her şeye şahit olan Devin Ruvor Mila'nın insanlar üzerinde ki iyi etkisini çok kıskandı.
Bu arada Jack gözetmen olduğu yerde Alesa Deras ile uğraşıyordu. Sonunda bir uyarı cezası vererek onu durdurdu.
Alesa ise istediği hiç bir şeyi elde edememenin verdiği öfkeyle yoluna devam etti.
Daniel ise Lora Darov ile uğraşıyordu. Sonunda:
"Öğrenci Süvari Lora Darov derhal görevine odaklanacaksın. Bu iş çocuk oyuncağı değil," dedi.
"Ama bizden iyi bir çift olurdu. Benim neyim eksik, arkadaş olarak seçtiğiniz Mila Kortas denilen işe yaramazdan daha güzel ve daha akıllıyım."
"Sen ve ben diye bir şey olmayacak bunu unutsan iyi erdersin. Bir arkadaşıma da bu şekilde hakaret etmene müsaade etmiyorum. Güzel olmak tek başına bir işe yaramaz. Zeka konusuna gelince ben yerinde olsam kendime o kadar güvenmezdim."
Lora Darov bu şekilde red edilmeyi hiç beklemiyordu. Söylene söylene görevine odaklandı.
Akşam üzeri serbest kalınca Jack Mila'yı almaya gitti. Cadde çıkışında buluşup oradan ayrıldılar. Arkalarından hırsla bakan bir Devin Ruvor bırakmışlardı.
Bir yerde oturup yemek yiyerek günün kritiğini yaptılar. Mila Alesa Deras'ın ne yaptığını çok merak etmişti.
Jack, "önemli bir şey yok. İlgi beklediği belli ama yüz vermedim. Bir süre sonra pes edip peşimi bırakır. Asıl sen Devin Ruvor serserisi ile ne yaptın," dedi.
"Kötü bir davranış sergilemedi. Bana bir şey olursa onunda başı derde girerdi. O kadar aptal değil."
Akşam Akademiye geri döndüler. Birinci sınıflar yorgun olsalar da mutlu sayılırlardı.
Mila annesini arayarak konuştuğu çocukla ilgili haberi verdi. Yemek yedikleri için kafeteryaya geçti. Jack ile oturup sohbet etmeye devam etti.
Bir sonra ki görev sonrası hem tılsım taşı alabilecekti. Hem de içinde bulunmak istediği grubu yönetime bildirmesinin zamanı geliyordu.
Jack "az kaldı güzelim on gün sonra grup masamızda yanımda oturuyor olacaksın. O günü sabırsızlıkla bekliyorum," dedi.
Sesinde ki heyecan Mila'yı gülümsetti.
"Ben de o günü sabırsızlıkla bekliyorum sevgilim," dedi.
"Sen her bana sevgilim dedikçe oldukça mutlu oluyorum. Yanımda olup bana şans verdiğin için teşekkür ederim."
Ertesi gün derslere devam edip sonrada antrenman yapmaya vakit ayırdılar.
Hafta sonu Jack, Daniel ve Revın restorana yardım etmeye gitmişlerdi. O yüzden kız kıza vakit geçirip dinlendiler.
Mila annesiyle konuşup eve yönlendirdiği ailenin işe başladığını öğrendi. Evin arkasında tek katlı üç yatak odalı bir ev vardı.
Aile o evde kalmaya başladı. Böylece kira derdi olmadan rahat bir yaşam elde etmiş oldular.
Mila biraz olsun yardımcı olduğu için mutluydu.
Pazar günü öğleye doğru yola çıktılar. Restoran düğün için hazırlanıyordu. O yüzden iki gündür kapalıydı.
Kızları kapıda Jack karşıladı.
"Kızlar siz arka tarafta ki gelin odasına geçip hazırlıklarınızı bitirin. Niera ve nedimeleri sizi bekliyor."
Kızlar Jack'in gösterdiği tarafa gittiler. Niera kızları görünce yerinden kalkıp karşıladı. Krem rengi güzel bir gelinlik giymişti. Saçları ve makyajı ile uğraşıyordu.
Nedimeleri ise kahverengi düşük kol elbiseler içindeydiler. Niera'nın teyzesinin kızlarıydı. Sera ve Alissa Mardov adında ikiz kardeşlerdi.
Kızlar sohbet ede ede hazırlandılar. Niera kızlara bakıp:
"Hepiniz harika oldunuz. Özellikle sen Mila Jack fena halde kıskanacak yanından bir an olsun ayırmayacak haberin olsun," diye takıldı.
Mila sadece gülümsemekle yetindi. Ailesi dışında birinin onu bu kadar sahiplenmesi hoşuna gitmişti.
İki saat sonra kapı çaldı. İçeriye yaşlı bir adam girdi. Bu adam Niera'nın babasıydı. Kızlar onları yanlız bırakıp çıktılar.
Jack konuklara yer gösteriyordu. Mila yanına yaklaşınca tüm odağı ona döndü. Mila bakışları değişen sevgilisine kıkırdadı. Beğeni dolu bakışlar hoşuna gitmiş ve gururunu okşamıştı.
Az sonra Kortas ailesi giriş yaptı. Jack onları güzel bir masaya yerleştirdi. Balind ailesi de gelince Kortas ailesinin masasına oturdular.
Michael Rondak ve Carl Gorales gelince Jack önce biraz şaşırdı. Ama bozuntuya vermeden Kortas ailesinin masasının yanına oturttu.
Michael ve Serena koyu bir sohbete dalmışlardı. Dört çift göz onların üzerindeydi.
Cecelia gözlerini kısarak:
"Bunların arasında bir şeyler var galiba en son biz öğreniyoruz. Yine de iyi oldu, Michael biraz olsun değişmeye başlamış. Normalde böyle bir düğüne asla katılmazdı," dedi.
Mila "sadece Serena'nın değerini bilsin. Zor bir çocukluk ve gençlik geçirmiş. Bana biraz anlatmıştı," dedi.
Jack "merak etme güzelim Michael biraz ele avuca sığmaz biri olabilir. Ama değer verdiği birini asla üzmez üzeni de asla affetmez," dedi.
Bir saat sonra tüm konuklar gelmiş ve yerlerini almışlardı. Az sonra tören gerçekleşti ve Brendın ile Niera evlendiler.
Yemekler yenip eğlenceye geçildi. Gençler dans edip eğlenirken büyükler aralarında konuşup kaynaşmaya başladılar.
Roys Firez tüm misafirleri ile tek tek ilgilendi. Kortas ailesi ile de tanışmış ve sevmişti.
Akademiden gelenler 9'da ayrıldılar. Jack ile Mila araca binip sohbet ede ede yola çıktılar.
"Mila yine çok güzel olmuşsun. Etrafta seni görüp beğenen bir çok genç vardı. Ben yanında olmasam büyük ihtimalle şanslarını denerlerdi."
"Bugüne kadar senden başka hiç kimseye yüz vermedim. O yüzden için rahat olsun."
"Mila yanlış anlama ama bu güvensizliğinin bir nedeni var mı? Yoksa kötü bir sevgilin mi oldu. Seni aldattı mı? Daha önce sanki bana biraz bahsetmiştin galiba doğru hatırlıyorum değil mi?"
"Evet doğru hatırlıyorsun 15 yaşındayken birine bir şans verdim. Ama o serseri beni arkadaşım sandığım biriyle aldattı. Henüz üç günlük sevgiliyken yaptı bunu o yüzden erkeklere karşı oldukça mesafeliydim. Benim duvarlarımı yıkan sen oldun," dedi.
"O serseri halen kasabada mı yaşıyor. Çünkü seni bu kadar üzdüğü için canına okumak istiyorum."
"Hayır o olaydan sonra Dadain'den dayak yemişti. Babası kasabanın karakolunda görevli Komutanlardan biriydi. O olaydan bir kaç ay sonra tayini çıktı ve gittiler.
Merida yani aldattığı kızda bir yıl sonra gitti. Bu konuyu artık kapatalım. Biz şimdiye ve birbirimize odaklanalım."
"Bak bu güzel bir fikir sevgilim yarından itibaren çalışmalara ağırlık vereceğiz. Benim de gruba girecek adayları değerlendirme ekibinde olmam gerekiyor. Gelecek yıl grup lideri benim o yüzden iş yüküm arttı.
Francesca son üç yılın acısını benden ve diğerlerinden çıkarmaya yemin etmiş gibi görünüyor. Bir canımızı almadığı kaldı."
Mila bunun üzerine kahkahalarla gülmeye başladı.
"Herkes üçünüzden şikayet ediyor. Bence Francesca Gorales hepsi adına sizle uğraşmaya başladı," dedi.
Jack gülerek, "korkarım ben de öyle düşünüyorum yandık. Gerçi seneye bizim daha çok sorumluluk almamız gerekiyor. O yüzden bizi zorluyor da olabilir. Emin değilim," dedi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 729 Okunma |
79 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |