31. Bölüm

30)SON KISIM

Aysel Gürel akgüç bektaş
aysel_akguc_bektas

İz sürücü olarak seçilen dörtlü önden yola çıktılar. Geçtikleri yerlere işaret bırakarak ilerlemeye devam ettiler.

Mila bir süre sonra etrafın gereğinden fazla sessiz olduğunu fark etti. Atrias'ta bunu fark etmiş olmalı ki dönüp Mila'ya baktı.

"Burası biraz fazla sessiz bir hayvan izine veya dışkısına bile rastlamadık. Bu biraz tuhaf dikkatli olalım. Neyle karşılaşacağımız belli olmaz.

Mila özellikle sen dikkat etsen iyi olur. Sana bir şey olursa Jack Rondak benim canıma okuyacaktır. Düelloda olduğumuzu umursamaz. Yola çıkarken bana ters ters bakıp duruyordu."

Mila gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Sonra da:

"Bu sessizlik benimde hiç hoşuma gitmiyor. Zırhınızı aktif hale getirmek için hazır olun. Bu arada Atrias bunun bir düello olduğunu hepimiz biliyoruz. Jack'in bir şey olduğu takdirde sana saldırmaya çalışmayacağına eminim. O yüzden için rahat olsun," dedi.

Daniel Hartan:

"Bu bir düello her şey olabilir. Yine de birbirimizin arkasını kollamamız gerekiyor. Kişisel sorunları başka bir zamana bırakın," diye uyardı.

Ağaçların bittiği bir alana denk geldiler. Biraz ilerde orman tekrar başlıyordu. Bir kaç adım atınca Mila ve Clara Asvold ters bir şey olduğunu anladılar.

Mila elini kaldırıp durmalarını işaret etti. Çimenlik bir alan vardı. Ama sanki bir çember gibi ortaya doğru yükseliyor gibiydi.

"Kimse yerinden kıpırdamasın. Bu bir alev çemberi kara cadı tuzağı var. Ama henüz içine girmedik. Erken fark ettiğimiz için şanslıyız," dedi.

Clara Asvold:

"Bu çemberin merkez noktasına bir nokta atışı yapmamız gerekiyor. Ama benim bulunduğum nokta buna uygun değil. Kim daha iyi görüşe sahip," diye sordu.

Atrias yayını ortaya çıkardı:

"Benim görüşüm oldukça iyi patlama etkisinden korunmak için zırh taşlarını aktifleştirin. Patlamanın ne kadar etki edeceğini bilmiyorum," dedi.

Sözünü bitirir bitirmez zırh taşını aktive etti. Diğerleri de aktive edince bir alev oku oluşturdu. Tam olarak çemberin tepe noktasından vurdu. Çok güçlü olmasa da şiddetli sayılabilecek bir patlama meydana geldi.

Dördü de yarım metre geriye savruldular. Mila hemen ayağa fırladı. Çünkü yakınlarda hırıltı sesleri geliyordu.

Beş başı boş Varg ortaya çıktı. Aynı anda üç tane kara cadı ortaya çıktı. Ekipler de yetişti ve çatışma çıktı. Jack Mila'nın yanına koştu.

Mila üstüne gelen kara cadıyı dondurma koruması ile etkisiz hale getirdi. Güç kullanmasını engelleyen kelepçeler taktı. Diğer ikisi de zor da olsa etkisiz hale getirildi. Varglar ile ilgilenmeye döndüler.

Varglar yaralı ve bir tanesinin gözü kördü. Onlarla işleri bittiğinde rahat bir nefes aldılar.

Jack ilk iş Mila'nın yarası var mı diye kontrol etti. Gelen araç vargları ve kara cadıları aldı.

Neler olduğunu konuşup biraz daha ilerlediler. Öğlen saatlerinde biraz mola verip bir şeyler yediler.

Etraf yine biraz sessizdi. Jack ve Francesca birbirlerine baktılar. Jack:

"Yine fazla sessiz bu hiç hoşuma gitmedi. Dikkatli olsak iyi olacak," dedi.

Mila diğer üçüne bakıp ekibe döndü:

"Bize yine tuzak kuruyor olabilirler. Kara ateş tuzağını son anda fark ettik. Bir adım daha atmış olsaydık. Şu anda iyi bir tedaviye ihtiyacımız olurdu. Diğer ekipler ne durumda onu merak ediyorum. Benzer tuzaklar onlara da kurulmuş olabilir," diye fikir yürüttü.

Francesca ve Adaleyda Ruvor Mila'ya bakıp başlarını salladılar. Göle batı tarafından yaklaşmaya devam ettiler. Herhangi bir tuzak ihtimalini göze alıp yavaş yavaş gidiyorlardı.

Bu yüzden açıklık bir alan bulup geceyi geçirmek için hazırlandılar. Etrafa bir kaç koruma ve erken uyarı sistemi yerleştirdiler. Nöbet için yine kura çekildi. Önce ki gece nöbet tutanlar kura dışı bırakıldı.

Jack ve Cecelia 3 ile 5 saatleri arasında nöbete kalkacaklardı. Mila hazırladığı köşeye oturdu. Ortaya yine bir ateş yakılmıştı.

Beş kişi yakında ki küçük ırmağa giderek iyi bir miktar balık ile döndüler. Balıkları temizleyip ateşte pişirmeye başladılar.

Mila bir an duyularının açıldığını hissetti. Ayağa kalkıp etrafı dinlemeye başladı. Jack bunu görünce yanına geldi.

"Mila bir sorun mu var. Ne oluyor," dedi.

Mila elini kaldırıp "bir dakika" dedi. Sonra da:

"Yakınlarda bir şeyler var. Ama tam olarak ne olduğunu anlamadım. Biraz daha dikkatli olsak iyi olacak," dedi.

Devin Ruvor bunu duymuştu. Laf etmeden duramadı.

"Ne o şimdide olmayan bir tehlike veya sorunu mu hissettin. Bu çok saçma sapan bir şey oldu. İlgi çekmek için kendini ve sevgili sözlünü küçük düşürmeye başladın," diyerek yine zehrini döktü.

Mila ona cevap verme gereği bile duymadı. Ama aynı anda nehir kenarında bağırma sesleri gelmeye başladı. İnsan ve ork sesleri birbirine karışmıştı.

Herkes ayaklanıp sesin geldiği yere koştu. Başka bir ekip orkların saldırısı altındaydı.

Mila Akbar ve Merida Turoy'u fark etti. Bu ekip Çöl Fatihleri Akademisi ekibiydi. Yardım etmek için koşmaya başladılar.

Mila Merida'nın üzerine atlayan orku ok ile vurdu. Saldırıya uğrayan ekip yeni gelenleri görünce rahat bir nefes aldılar.

Ork sayısı oldukça fazlaydı. Bu yüzden oldukça zorlanmışlardı. İki de Gron ortaya çıkınca zorluk seviyesi iyice arttı.

Mila, Cecelia ve Merida biri ile uğraşıyorlardı. Jack ve Akbar yardıma geldiler. İkisi Gron ve binicilerinin dikkatini dağıttılar.

Kızlar da çevik hamleler ile grona tırmandılar. Orkları bir kaç dakika içinde öldürülmüştü.

Mila'nın işareti ile kızlar grondan atlayıp uzaklaştılar. O da yine bir alev oku oluşturdu. Üzerinden atlarken gronun ağzının içine fırlattı.

Gron onu yutmak için açtığı ağzından giren okla vuruldu. Yere düşerken altında ve yakınında olan 25 kadar orku da ezdi. Mila tek bir atışla gronla birlikte 26 hedefi birden öldürmüştü.

Kral John bu durumdan oldukça memnun kalmıştı. Yanında oturup kızını takip eden arkadaşına dönüp:

"Kendin gibi harika bir savaşçı yetiştirmişsin. Tebrik ederim arkadaşım izleyen herkesi kendine hayran bıraktı. Senin ve annesinin yeteneği geleceğin kraliçesine de geçmiş. Bu yüzden içim daha da rahat," dedi.

Damais bir şey söylemeden sadece başını sallayarak teşekkürü kabul etti. Yakında bir çok göz ve kulak onların üzerindeydi.

Çöl Fatihleri Akademisi ekibi ile grup üç ekip oldu. Onlar da kamp alanına girip yerleştiler.

Çöl Fatihleri Akademisi ekibinin lideri Mark Tovers adında bir son sınıf öğrencisiydi. Akbar ile diğer ekiplere yaklaşıp selam verdi.

Jack onlara neler yaptıklarını sorunca Mark Tovers:

"İlk gün bir kaya oyuğu bulup kamp kurduk. Ama daha ilk gece bize saldırdılar. Kırk kadar orku öldürdük. Belki daha fazlası da vardı. Ama bir süre sonra saymak zor oldu. Beş Varg ve iki gronu da sayarsak baya uğraşmamız gerekti. Peki siz ne yaptınız," diye sordu.

Jack olup biteni anlattı. Akbar kaşlarını çatıp:

"Bu anlatılanlardan sonra bizi takip ettiklerini düşünmeye başladım. Biz kara cadılara veya Tepegözlere denk gelmedik. Tepegöz saldırısı büyük ihtimalle dağlara oldukça yakın olmanız yüzünden oldu. Yine de saldırıyı yarıda kestikleri ne görülmüş ne de duyulmuş bir şey değil. Herhalde bir ilki yaşadınız," diye fikir yürüttü.

Gece nöbeti için kalkan Jack ve Cecelia yerlerini aldılar. Bir saat dolmadan Mila Jack'in yanına gidip nöbete ortak oldu.

Bu şekilde nöbeti sonlandırıp sonraki gruba devrettiler. Bu saatten sonra uykuları olmadığı için ateşi harlandırdırıp yiyecek bir şeyler çıkarmaya başladılar.

Bir saat içinde gün aydınlandı. Uyuyan herkes yavaş yavaş uyanmaya başladı. Hazır yiyecekleri görünce hepsinin keyfi yerine geldi.

Bir şeyler yedikten sonra toparlanıp yola çıktılar. Diğer üç Akademi ise sorunsuz bir gece geçirmiş ve dinlenme fırsatı bulmuşlardı.

Bir süre sonra üç ekip bir harabeye denk geldi. Burası Mila'nın sözünü ettiği felaketi yaşayan yerdi. Etrafta sanki büyük bir alev topunun sebep olduğu yanık izleri ile doluydu.

Burası aslında sadece büyücülerin bildiği bir gerçekti. On milyon yıl önce insan nüfusu bir kaç milyonu geçmemişti. İnsanlar burada yaşarken gelen bir kuyruklu yıldız çarpmıştı. Bu büyük bir felakete neden olmuştu.

O gün buradan uzak olan topluluklar kurtulmayı başarmışlardı. Burada ise tam bir yıkım yaşanmıştı. Burada yaşayan herkes ölmüştü.

Şok dalgaları gezegen genelini etkilemişti. İnsanların soylular ve sıradanlar olarak ikiye ayrılmasına neden olmuştu.

Oradan uzaklaşıp yola devam ettiler. Merida ve Akbar ortadan kayboldular. Bir süre sonra geri döndüler. Ellerinde bir kaç tavşan vardı.

İlk mola da onları pişirip yediler. Yanlarında olan az erzakta bitti. Göle doğru akan bir nehire denk geldiler. Burada başka bir ekiple karşılaştılar.

Bunlar Dağ Şahinleri Akademisi ekibiydi. Başları bir ork grubuyla dertteydi. Yardım yetişince onları da öldürdüler.

Serelya ve İsabel, Rodrik ile Maria'yı iyi görünce rahat bir nefes aldılar. İkisi de kızları görünce rahat bir nefes aldılar. Liderleri Arthur Torens adında biriydi.

Ekiplerin birleşmesi ile baya kalabalık bir grup olmuşlardı. Diğer iki ekibi de bulmak için çevreyi araştırmaya başladılar.

Jack ve Mila birlikte göle doğru yaklaşıp etrafa baktılar. Burada Büyülü Adalar Akademisi Akademisi ekibiyle karşılaştılar.

Onlar da yeni gelenleri fark etmişlerdi. Diğer ekiplerde gelince bilgi alış verişi yaptılar.

Yeni ekipten biri dikkatle Mila'yı izliyordu. Ekip arkadaşları bu yüzden biraz gerildiler. Kuzeni onu bir kenara çekti.

"Morta nereye veya kime baktığına dikkat et. Onun kim olduğunu biliyorsun. Başını derde sokarsan bu kez babam veya amcam bile sana yardım edemez," diyerek uyardı.

"Sador sakin ol, o yüzden dikkat etmedim. Kortas adı bana tanıdık geldi, o yüzden baktım. Merelya merkeze yeni atanan komutanlardan bahsetmişti. Onlarla yakın akraba olmalı, belki de kızlarıdır."

Sador o zaman ne demek istediğini gayet iyi anladı.

Devin Ruvor yakın mesafede durmuş onları dinliyordu. Sador ve Morta Asort geçmişten tanıdık bir aileydiler. Avcı sınıfının önde gelen aileleri arasında yer alıyorlardı. Ama suikast girişimi olayından sonra Avcı sınıfından çıkmışlardı. Kendi işlerini kurup yollarına devam etmişlerdi.

O yüzden Devin Ruvor ikisini göz hapsine almıştı. Babaları gibi düşünüp düşünmediklerini anlamaya çalışıyordu.

Merelya Asort merkezde eğitmen olarak yeni çalışmaya başlamıştı. Onun aracılığıyla içerden bilgi almanın derdine düşmüşlerdi. Ama genç kadın onlara yanaşmayı red ediyordu. En son gönderilen ara bulucu tutuklanmıştı. Bu yüzden Torik ve kız kardeşi Diana Ruvor oldukça öfkeliydiler.

Son ekibi arama çalışmaları yapıldı. Onları da gölün başka bir yerinde buldular. Kuvars Akademisi ekibi son günlerinde üst üste yapılan baskınlar yüzünden baya yorulmuşlardı.

Diğer ekipleri görünce rahat bir nefes aldılar. O sırada garip sesler duyulmaya başladı. Müzik sesini andıran sesler geliyordu.

Bu seslerden erkekler etkilenmeye başlayınca kızlar birbirlerine baktılar. Gölde sirenler vardı ve güçlerini kullanıp erkekleri kendilerine çekmeye çalışıyorlardı.

Jack bir an sersemlese de kendini çabucak toparladı. Kulak tıkaçları ile güvenlik önlemi aldı. Etki altına girenlere müdahale etmeye başladılar.

Bir kaç dakika içinde hepsi normale döndü. İlk iş tuzak kurup sirenleri yakalayıp etkisiz hale getirdiler.

Altı siren vardı ve ekip başına birer tane düşmüştü. Bu sırada havada bir işaret gördüler. Bu düellonun sona erdiğini gösteren işaretti.

İki araç havada göründü. Biri tuzakta ki sirenler içindi. Diğeri de ekipleri almak için gelmişti.

Araca binerek bölgeden ayrıldılar. Jack ve Mila yan yana oturmuş sohbet ediyorlardı. İki saat süren yolculuğun ardından başladıkları noktaya geri döndüler.

İzleyiciler onları ayakta alkışlayarak karşıladılar. Araçtan inerek platformda toplandılar. Borays bu sırada müdürler ile konuşuyordu. Bir süre sonra ekiplere dönüp konuşmaya başladı.

"Yıllardır izlediğimiz en güzel düellolardan birine imza attınız. Bu nedenle hepinizi tebrik ediyorum. Bir ilke imza atıldığı için puanlama sisteminde bazı değişiklikler yapıldı.

Birinciliği iki ekip birden kazandı. İlk günden beri iş birliği içinde hareket eden Yıldız Akademisi ve Asil Soy Akademisi ekipleri bu başarıdan dolayı ekip başına 1000 tam puan almışlardır. Ayrıca arada ki görüş farklılıklarına rağmen iş birliği yapabildiklerini kanıtladılar.

Ayrıca yakalanan veya öldürülen yaratık başına her iki ekibe üye başına 250 puan veriyoruz.

Bu düelloda şaşırtıcı bir olaya tanık olduk. Bir Tepegöz saldırısı daha başlangıç aşamasında sona erdi. İlk kez insanlara saldırmaktan vazgeçip geri çekildiler.

Buna sebep olan olayın bebek Tepegözün öldürülmemiş veya ele geçirip zarar verilmemiş olması olduğunu düşündüren sebepler vardı. İlk başta bebeğe dokunulmasına engel olduğu için Yıldız Akademisi ekibinden Öğrenci Süvari Mila Kortas'a ayrıca 300 puan verilmesi uygun görüldü.

Mila Kortas, Atrias Dortis, Clara Asvold ve Daniel Hartan ateş çemberi tuzağından başarılı bir şekilde çıkmayı başardıkları için kişi başı 350'şer puan almışlardır.

Bu istatistiklerin sonucunda sonuçlar şöyledir.

Birincilik Yıldız Akademisi ve Asil Soy Akademisi ekiplerinindir. 11.000 tam puan almışlardır. Ekip üyeleri kişi başına 8000 Duro para ödülü ve 850 kredi puanı almışlardır.

İkincilik Çöl Fatihleri Akademisi ekibinindir. 8000 tam puan almışlardır. Ekip üyeleri kişi başına 6500 Duro para ödülü ve 650 kredi puanı almışlardır.

Üçüncülük Dağ Şahinleri Akademisi ekibinindir. 7500 tam puan almışlardır. Ekip üyeleri kişi başına 6000 Duro para ödülü ve 600 kredi puanı almışlardır.

Dördüncülük Büyülü Adalar Akademisi ekibinindir. 7000 tam puan almışlardır. Ekip üyeleri kişi başına 5000 Duro para ödülü ve 500 kredi puanı almışlardır.

Beşincilik Kuvars Akademisi ekibinindir. 4500 tam puan almışlardır. Ekip üyeleri kişi başına 4000 Duro para ödülü ve 400 kredi puanı almışlardır," diyerek sonuçları ilan etti.

Yıldız Akademisi ve Asil Soy Akademisi ekipleri çok mutlu oldular. Jack hatırladığı bir ayrıntı ile her iki ekibe dönüp konuştu.

"Yeni bir rekora imza attık. Yıllar önce ailemin de yer aldığı düello için herkes tam bir efsaneydi diye söz ediyordu. Bu durumda biz yeni bir efsane yarattık," dedi.

Asil Soy Akademisi ekibi bundan bir şey anlamamıştı. Ama Yıldız Akademisi ekibi ne demek istediğini gayet iyi anladılar. Onlar da diğer ekibe tam olarak neyden söz ettiğini anlattılar.

Bu gerçek onları da oldukça memnun etti. Kutlama biterken Kral John ayağa kalkıp konuşmaya başladı.

"Bizlere oldukça güzel ve iyi bir düello izlettiğiniz için tebrik ederim. Yıllar önce yer aldığım başka bir düelloyu hatırladım. Yeni bir rekora imza attınız ve tüm ekiplerle de gurur duyuyorum.

Akademilerde ki eğitime iki hafta ara verilmiştir. Bu arada hepinizi ve ailelerinizi başkentte ağırlamaktan da onur duyarız.

Ayrıca Kraliyet ailesini ve tüm diyarın geleceğini etkileyecek önemli bir olayda onur konukları olarak davetlisiniz ," dedi.

Önemli olay dediği an herkes yan yana durup Kral John'un konuşmasını dinleyen Jack ve Mila'ya bakmışlardı. Nişan yapılacağını anladılar.

Ekipler bir süre sonra hazılanan bölümlere geçerek bir kaç gündür giydikleri giysilerden kurtuldular. Yeni giysilerini giyerek çıktılar.

Mila onu bekleyen ailesini görünce yanlarına gitti. Damais ve Maruzka ona sarılıp tebrik ettiler. Jack yanlarına yaklaşıp selam verdi. Bir süre sonra ekipler yine tek bir araçla Kolorian'a doğru yola çıktılar.

Yolda Cecelia ve Jade kendi aralarında sesizce sohbet eden ikiliye bakıp gözlerini kıstılar. Cecelia sonunda dayanamayıp konuşmaya başladı.

"Abi bizi sözlüyüz nişan yapacaĝız diye kandıramazsın. Mila'ya güzel bir evlenme teklifi yapmazsan bizden çekeceğin var," dedi.

Jack sohbete ara verip kardeşini dinledi. Sonra da:

"Merak etme bazı özel plânlarım var. Yani bana işkence etme plânlarınızı unutsanız iyi olur. Mila benim değerlim ve üzecek bir şey yapmam. Yapanı da asla affetmem," dedi.

Revın gülmeye başladı ve:

"Yanlız bu nişan işine Dadain ne tepki verecek ben asıl onu merak ediyorum. Mila'nın bir sevgilisi olmasına izin vermem diye konuşup duruyordu. Asıl ben senin onu nasıl ikna edeceğini görmek istiyorum," dedi.

Bunun üzerine tanıyan herkes gülmeye başladı. Doryan gülmeye ara verip:

"Zaten Dadain gibi kıskanç bir çatlaktan başka bir şey beklenmez Jack çok işin var. Benden söylemesi," diye uyardı.

Dağ Şahinleri Akademisi ekibinden Amara Strayt lafa girip:

"Bir Prensin izin almak gibi bir sorunu olacak şey değil. Üstelik böyle bir fırsata ne diye itiraz etsin ki," dedi.

Maria Qins ve Rodrik Strala aynı anda, "Amara kapa çeneni " diye azarladılar.

Mila onun derdini anlamıştı. Yine de bozuntuya vermeden cevap verdi.

"Ailem için Jack'in sahip olduğu konum veya kimliği önemli değildir. Onlar için önemli olan bana verdiği önem veya değerdir. Bugünlere gelirken de bana destek oldular.

Dadain'in tepkisine gelince artık alışmayı öğrenecek yapacağı hiç bir şey yok," dedi.

Edward Ricmond:

"Yanlız üçunü kontrol edebilirsin umarım, bazen tam bir baş belası olabiliyorlar," dedi.

"Ben kardeşim Dadain'den dolayı baş belalarını alışkın sayılırım. O yüzden üçü ile baş edebileceğimi düşünüyorum."

Jack arkadaşına takılmadan duramadı.

"Revın sen bizi bırakda kendini bir düşün istersen Almina için Tridat Balind'i ve Alanis'i ikna etmen gerekiyor. Asıl sen yandın," dedi.

Doryan "sadece onlar olsa iyi Dadain ve kız kardeşim Marina'yı da hesaba katsan iyi olacak. Marina gittikçe ikisine benzemeye başladı. En ufak bir sorun olduğu anda başınız fena halde derde girecektir. Benden arkadaşınız olarak uyarması," dedi.

Yol boyunca sohbet etmeye devam ettiler.

BÖLÜM BİTTİ İKİNCİ KİTAPTA GÖRÜŞMEK ÜZERE

 

 

Bölüm : 02.03.2025 20:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...