6. Bölüm

Sarı Bez Çetesinin Başı Beladan Kurtulmuyor

Ayşe Durcan
ayseninkitapdunyas

Hayriye'den

 

1 haftadır olduğu gibi yine yalnız bir sabaha uyandım. Yatağın diğer tarafına elimi uzattığımda boşlukla karşılaştım. Yavuzla birlikte uyumaya artık ne kadar alıştıysam tek başıma uyanmayı garipsiyordum. Kendi kendime "Her şey biteli 1 hafta oldu artık Hayriye. Bu duruma alışıp önüne bakman lazım. Kendin için olmasa bile bebeğin için" dedim. Elimi karnıma götürüp okşadığımda" Bundan sonra her şey senin için annecim. Önceliğim sensin artık. Yıkılmak yok." diyerek ayağa kalktım.

 

Giysi dolabını açtığımda kendi kıyafetlerimin yanında Yavuzun kıyafetlerini gördüm. Bir türlü elim değmedi onları oradan kaldırmaya. Belki de kıyamadım. Boşanmaya ve onun yokluğuna yeni yeni alışmaya çalışırken kıyafetleri dolapta görmek yaşadığımız evliliğin bir hayal ürünü olmadığını hatırlatıyor. Tam elimi gömleklerinden birine uzatmışken bir anda ateşe değmiş gibi geri çekildim." Sana o kadar lafı söyleyen birinin gömleğine niye dokunup ne yapacaksın ki? Her şey biteli çok oldu." diyerek kendi kıyafetlerimi alıp dolabı sertçe kapattım.

 

"Bu kıyafetleri en kısa zamanda Yavuza yollamak lazım" diyerek üstümü değiştirip mutfağa inmeye başladım. Etrafa göz gezdirdiğimde her yerde yaşanan anıları hatırlamak daha da kötü hissettiriyor.Mutfak,salon,yemek masası, yatak odası. Bu evde yaşamaya karar vermekle doğru karar mı verdim emin değilim. Her yere bakınca gözümde anılar canlanıyor. Duvarlar üstüme üstüme gelmeye başlayınca "En iyisi ablamın yanına gitmek" diyerek evden çıktım.

 

Kafamdaki düşüncelerle Feyyaz Beylere geldiğimde kapıyı çaldım. Kapıyı açan ablam bana bakıp "Hoşgeldin Hayriye. İyi misin yüzün bir tuhaf görünüyor? Bir şeye mi üzüldün sen? "dediğinde "Bir şeyim yok abla ya. Aynı şeyler. Uykudan uyanınca biraz sersem oluyorum biliyorsun ondan olmuştur iyiyim yani. "dediğimde ablam üzerime gelmek istemediğinden "Geç bakalım içeri bir şeyler hazırladım. Sıcak sıcak yersin. Feyyaz Beyle Nergis ve Canan Hanım da içeride." dediğinde içeri girdim.

 

İçeri girmemle karşıdan gelen Feyyaz Beyi gördüm. Beni görünce "Oo Hayriye hoşgeldin. Göremedik seni bayadır özledik valla. Gel salona da az sohbet edelim ya." dediğinde ablam "Hadi sen salona geç ben yiyecek bir şeyler hazırlayıp geleceğim." dediğinde bende salona geçtim.

 

Salona girdiğimde Nergis Hanım beni görünce ayağa kalkıp "Hoşgeldin Hayriye. Nerelerdesin sen ya yüzünü gören cennetlik. Özledik seni." dediğinde "Yaşanan olaylar malum. Biraz kafamı dinlemek istedim." dediğimde Canan Hanım "Tabi ayol kolay değil kızın yaşadığı şeyler. Kocası dolandırmış. Cezaevine girdi çıktı. Başına gelmeyen kalmadı. Normal tabi." dediğinde daha ben bir şey diyemeden Feyyaz Bey "İlahi Canancım bu pat diye söylenecek laf mı? Patavatsızlığın tuttu yine" dediğinde Canan Hanım "Sanki yalan ayol.Acı gerçekler bunlar" dediğinde ben bu konuyu kapatmak istercesine "Tamam konuşmayalım artık bu konuyu." dedim

 

Feyyaz Bey tam bir şey diyecekti ki ablam elindeki tepsiyle salona girdi.Ablam"Bak Hayriye börek yaptım sıcak sıcak ye" diyerek önüme tepsiyi koydu. Ben börekten bir dilim alıp ısırdığımda hem kokudan hem tadından midem bulandığı için yüzümü buruşturup ablama dönüp "Abla sen bu böreğin içine ne kattın ya? Tadı da kokusu da tuhaf." dediğimde o "Kızım her zaman yaptığım ıspanaklı börek işte. Sen şimdi hamilesin ya senin miden kaldırmıyordur normal" dedi.

 

Ben büyüyen gözlerle ablama bakarken o da aynı bakışla "Eyvah ağzımdan kaçırdım iyi mi" dediğinde salondan topluca yüksek sesle söylenen "NE?" sorusu duydum. Feyyaz Bey, Nergis ve Canan Hanım bana dehşete düşmüş şekilde bakıyordu. Şoktan çıkan ilk Nergis Hanım olmuş olacak ki "Songül'ün dediği doğru mu Hayriye? Hamile misin?" dediğinde "Evet Nergis Hanım.Hamileyim"dediğimde bir an Feyyaz Beyle göz göze geldik.

 

Feyyaz Bey şoka girmiş halde karnıma bakıyordu. Garip bir cismi incelermişcesine olan bakışlarına dayanamayıp "Feyyaz Bey öyle garip garip bakmasanız mı artık. Alt tarafı hamileyim dedim ya." dediğimde hemen "Ne yani şimdi senin karnında bir bebek var. Babası Yavuz olan bir bebek. Soyadı Bayraktar olacak bir bebek öyle mi?" dediğinde "Evet Feyyaz Bey Yavuzla bizim bebeğimiz" dediğimde bir anda bayıldı.

 

Hepimiz onun bayılmasına şok olmuşken Canan Hanım "Aa bir anda bayıldı kaldı. Feyyaz kendine gel" dediğinde Nergis Hanım "Songül hemen bir kolonya getir." dediğinde ablam koşa koşa kolonya alıp geldi. Biz onun bileklerini ovup burnuna kolonya koklatırken yavaş yavaş kendine geldi.

 

Nergis Hanım ayıldığını görünce "Feyyaz ya niye bayıldın. Kız sadece hamile olduğunu söyledi." dedi. Feyyaz Bey hiddetle doğrulup"Nergis ne demek hamile olduğunu söyledi? Hamile olması bir tane daha Yavuz Bayraktar demek anlatabiliyor muyum?" dediğinde ben dayanamayıp "Aa Feyyaz Bey lütfen ya.O benim de çocuğum farkındaysanız. Çocuğun illa Yavuza benzeyecek hali yok ya." dediğimde Canan Hanım bana destek çıkarak "Tabi canım. Her çocuk babasına benzeyecek diye bir kural yok sonuçta"dedi.

 

Feyyaz Bey "Çocuk umarım sana benzer Hayriye.Junior bir Yavuzu ne biz ne de krizantem sitesi sakinleri kaldıramaz." dediğinde Nergis Hanım Feyyaz Bey'in haline daha fazla katlanamazmış gibi bana sarıldığında "Tebrik ederim Hayriye. Sen bakma Feyyaza. Her zamanki hali bu biliyorsun." dediğinde Canan Hanımda "Tebrikler Hayriye." dedi.

 

"Teşekkür ederim" diyerek ortamdan sıvışmak için "Evde eksikler vardı markete gidip onları almam lazım." dediğimde ablam halimi anlamış olacak ki "Tamam Hayriye. Birlikte gidelim o zaman. Evde de eksikler vardı. Ben de onları alırım. Nergis hanım ben çıkabilir miyim?"diye sorduğunda Nergis Hanım da ruh halimdeki değişikliği fark edip "Tamam Songül çıkabilirsin.Çok geç kalma." dediğinde "Abla seni dışarıda bekliyorum gelirsin" diyerek dışarı çıktım.

 

"Aman ya bir hamileliği öğrenmedikleri kalmıştı o da oldu.Benim önceliğim babanın bilmesiydi diğerlerinin değil.Feyyaz Bey bu tepkiyi verdiyse diğerleri ne düşünür kim bilir?"diye düşünürken karşıdan Medine'nin geldiğini gördüm.

 

Medine beni gördüğünde yüzümde nasıl bir ifade oluşmuşsa artık endişeyle yanıma gelip"Hayriye sen iyi misin?Yüzünde tuhaf bir ifade var.Üzgün bir haber mi aldınız?Kız bir şey söylesene"dediğinde "Bir şey yok kardeşim ya.Nergis Hanımlar hamile olduğumu öğrendiler"dediğimde Medine"Nasıl tepki verdiler sevinmişlerdir herhalde"dedi

 

"Nergis ve Canan Hanım sevindi de Feyyaz Bey için aynı şeyi söyleyemeyeceğim"dediğimde o "Aa o niye sevinmedi ki"dediğinde "Önce garip bir cisim görmüş gibi karnıma baktı.Sonra dehşete düşmüş gibi gözüme bakıp bir anda bayıldı adam"dedim.

 

Medine"Oha ama yani.Alt tarafı hamilesin bayılacak bir durum yok ki ortada"dediğinde ben "Daha ondan sonrası var kardeşim.Kolonya falan filan ayılttık neyse sonra bir anda Nergis Hanım'a hamile olması bir tane daha Yavuz Bayraktar demek.Umarım bebek sana benzer yoksa ne krizantem ne biz junior Bayraktar'ı kaldıramayız dedi"dediğimde Medine bir anda gülmeye başladı.

 

Medine"İlahi Feyyaz Bey ya.Adam iki dakikada neler düşünmüş.Hem bebek illa Yavuz Bey'e benzeyecek diye bir kural yok sonuçta.Belki sana çeker yani ne var bu kadar ayılıp bayılacak yani dimi"dediğinde ben "Orası öyle Medine de Feyyaz Bey sonuçta bu.Yavuzdan deli gibi korkuyor.Elinde olsa onu görünce korkudan saygı duruşuna geçecek"dediğimde "Haklısın Hayriye"dedi.

 

"Hem sen niye burada bekliyorsun?"dediğinde"İçerideki ortamdan sıyrılmak için markete gidiyorum dedim.Zaten evde de eksikler vardı.Ablam da benimle beraber gelecek.Onu bekliyorum" dediğimde Medine"İyi o zaman beraber gidelim benimde marketten alacaklarım vardı"dedi.

 

Biz böyle konuşurken ablamı gördüm. Ben "Abla nerede kaldın ya?Bekle bekle ağaç olduk burada"dediğimde ablam "Napayım kızım ya anca çıkabilirim.Ay biz bu Feyyaz Bey'in ayılıp bayılmalarıyla ne yapacağız kızlar?Ben çıkarken hala şoktan sayıklıyordu"dediğinde ben "Aman abla ya yapacak bir şey yok.Hem Feyyaz Bey Yavuzdan evvelden beri korkuyordu zaten.Böyle şok olması normal"dediğimde Medine "Hayriye haklı abla.Feyyaz Bey Yavuz Beyden hala çok korkuyor."dedi

 

Ablam "Hadi bu kadar konuşma yeter.Herkes tamamsa hadi markete gidelim.Nergis Hanım çok geç kalma dedi"dediğinde markete gitmeye başladık.

 

Markete girdiğimizde elime sepet alıp evdeki ihtiyaçları almaya başladım.Turşuların olduğu yere geldiğimde canımın fena halde salatalık turşusu çektiğini fark ettim.Turşuyu da sepete attığımda ablam yanıma gelip"Hayriye sen şu ara çok fazla ekşi şeyler yiyorsun.Ekşi mi canın çekiyor?dediğinde "Evet abla ya.Ne kadar ekşi şey varsa yiyesim geliyor"dedim.

 

Medine konuşmalarımızı duymuş olacak ki "Kız Hayriye senin bebek kız mı olacak acaba?Ne derler bilirsiniz.Ye ekşiyi doğur Ayşeyi"dedi.

 

Bebeğin kız olduğu düşüncesinin içimi kıpır kıpır yaptığını fark ettim.Minicik bir kız çocuğu hayali bile çok güzeldi.Hayal dünyasından çıkıp "Kız ya da erkek fark etmez ki Medine.Sağlıklı olsun yeter"dedim.

 

Kasada aldıklarımın parasını ödeyip dışarı çıktık.Yolda giderken "Kızlar ya.Akşam yanıma oturmaya gelsenize.Koca evde tek başıma canım sıkılıyor"dediğimde ablam "Olur tabi geliriz Hayriye.Yiyecek bir şeyler yapayım diye uğraşma.Durduk yere kendini yormana gerek yok.Çay içsek yeter"dedi.

 

Evin önüne geldiğimizde "Tamam o zaman.Akşam görüşürüz"dediğimde ablam ve Medine"Görüşürüz Hayriye.Dikkat et kendine"dediklerinde hepimiz evlere dağıldık.

 

Kapının önüne geldiğimde çantamdan anahtarı çıkartırken izleniyormuş hissiyle kafamı kaldırıp etrafımı inceledim."Allah Allah.Niye sanki birileri beni izliyormuş gibi hissediyorum.Kuruntudur ya.Kim beni niye izlesin"diye söylenerek kapıyı açtım.

 

İlerleyen saatlerde Seyfi ve adamlarının bizi kaçıracağını ve olacak olan olayları bilseydim acaba yine kuruntu der miydim.

 

Marketten aldıklarımı dolaba yerleştirirken acaba akşama çayın yanına ne yapsam diye düşünmeye başladım.Sonuçta kuru kuru çay içmek olmuyor değil mi?

 

Bir anda kek yapmaya karar verdim.Malzemeleri çıkartıp keki yapmaya başladığımda aklıma Yavuzla balayına gitmeden önce yaptığım kek geldi."Kek yaparken bari gelme aklıma ya.Ben aklımdan çık diye elimden geleni yapıyorum sen bir şekilde aklıma gelmeyi başarıyorsun"diye söylenerek keki çırpıp fırına koydum.

 

Odaya çıkıp üzerimi değiştirip yeniden salona geldiğimde koltuğa uzandım.Üzerime yük bırakmışlar gibi hissediyorum.Ben uykuya direnmeye çalışırken fırının alarmı çaldı.Keki fırından çıkarıp yeniden koltuğa uzandım.Uykuya daha fazla direnemeyip gözlerimi kapattım.Kısa sürede uykuya daldım.

 

Gözlerimi açıp uyandığımda elime telefonu alıp saate baktım."Anam ne kadar uyumuşum ya.Çoktan akşam olmuş bile.Neyse ben kalkıp çay demleyeyim bari"diyerek koltuktan kalkıp mutfağa gittim.

 

Çayı demleyip keki kesip tabağa koyduğumda zil çaldı.Ben "Ablamlar geldi sanırım.Geldim geldim"diyerek kapıya ilerledim.Elimi kapının kulbuna atınca içimi huzursuz bir his sardı.Sanki kapıyı açtığımda başıma felaket gelecekmiş gibiydi.

 

İçimdeki hissi bastırıp kapıyı açtığımda karşımda ablamlar yerine iki tane siyah takım elbiseli adam gördüm.Onların arkasında bir sürü adam daha gördüm.Noluyor ya?Dejavu yaşamış gibiydim.Önce Seyfi,Yavuz şimdi de bu adamlar.Kimdiler acaba?

Bunlar başka birinin adamları gibiydi.

 

Ben daha bir şey diyemeden karşımdaki adam "Merhaba Hayriye Hanım.Bizimle bir yere kadar gelmeniz gerekiyor"dediğinde "Hayırdır kardeşim siz kimsiniz ve benim niye sizinle gelmem gerekiyor?"dediğimde adam "Abinin emri böyle.Sizi almamızı istedi.Kendi isteğinizle gelmezseniz zora götürmemiz gerekiyor"dedi.

 

Ben bu saçmalığa daha fazla dayanamayıp"Ya kardeşim başlatma şimdi abinin emrine.Abin kim bilmiyorum ama umrumda değil.Hadi güle güle"diyerek kapıyı kapatmaya çalıştım.

 

Adam ayağını kapının arasına koyup "Hayriye Hanım sizi zorla götürmek istemiyorum lütfen"dediğinde ben adama bakakalınca adam boşluğumdan faydalanıp kolumu tutup dışarıya çektiğinde ablamın bağırarak"Ne oluyor burada?Siz kimsiniz kardeşim?Ne işiniz var Hayriyenin yanında?"dediğini duydum.

 

Medine korkudan öylece dikilirken "Noluyor ya?Kimsiniz siz?Ne istiyorsunuz?"dediğinde adamlar daha fazla dayanamamış olacak ki "Hayriye Hanım siz bizimle geliyorsunuz.Siz de bu kadınları alın gidiyoruz"dedi.

 

Adamlar onları kolundan tutarak götürmeye başladı.Ablam adamların koluna vurup kurtulmak için kollarını çekiştirirken "Bıraksanıza kardeşim.Allah Allah bırakın diyorum.Bizim kime ne zararımız dokundu da bizi götürüyorsunuz?"dediğinde adamlar bir şey demedi.

 

Medine korkudan bir şey demeden ilerliyordu.Adamlar hepimizi arabaya bindirdiğinde yola çıktık.

 

Ben daha fazla bu duruma dayanamayıp "Ya kardeşim siz kimin adamsınız?Bizimle ne gibi bir derdiniz olabilir?Bir cevap versene ne aval aval bakıyorsun suratıma?"dediğimde adam cevap vermeden ablam"Hayriye bir de hala kimin adamısınız diye soruyorsun.Belli ki Yavuzun düşmanlarından biridir ya da Yavuzun adamlarıdır.Doğruyu söyleyin kimin adamısınız?Yavuzun mu yoksa bir başkasının mı?İyi de Yavuz Bey cezaevinde değil miydi?Nasıl oldu böyle bir şey?" dediğinde adam bağırmamıza daha fazla tahammül edememiş olacak ki eline silahı alıp "Bakın kadınsınız diye size zarar vermek istemiyorum ama zorlamayın.Zorlarsanız sonucunun ne olacağını hepimiz biliyoruz değil mi?"dediğinde susmak zorunda kaldık.

 

Arabanın camından bakıp nereye gittiğimizi anlamaya çalışıyordum ama camlarda siyah film olduğu için bir şey anlaşılmıyordu."Off ya biz nereye gidiyoruz bir şey söyleyin artık"dediğimde Medine "Niye bütün olaylar bizi buluyor.Bela mıknatısı gibi her şeyi çekiyoruz"dediğinde ablam "Bela mıknatısıyla alakası yok kızım.Biz başımızı belaya Yavuz Beyle tanışınca soktuk.Adam hayatımızdan çıktı hala bela oluyor ya"dediğinde ben dayanamayıp"Abla her olan olayı Yavuza bağlama artık.Biz boşandık bitti gitti olay.Nereye gidiyoruz bilmiyorum ama gidince her şeyi öğreniriz"dedim.

 

Ablam tam bir şey diyecekken araba fren yaptı.Adam"Geldik inin bakalım aşağıya"deyip kapıyı açtığında kolumuzu tutmalarına fırsat vermeden arabadan indik.

 

Geldiğimiz yer eski depo tarzı bir yerdi.Adamlardan biri"Bu kapıdan giriyorsunuz içeride oturun abi birazdan gelir"dediğinde üçümüz de adama ters ters bakıp etrafı inceleyerek ilerlemeye başladık.

 

Kendi kendime"Biz nereye düştük böyle ya?Nasıl kurtulacağız buradan?Kaçmanın bir yolu olmalı"dediğimde Medine "Sanırım buradan kurtulmamız zor olacak.Baksanıza her yerde adamlar var"dediğinde ablam"Hepsi Yavuz Bey yüzünden.O olmasaydı bunlar olmazdı"dediğinde ben "Abla Yavuz da Yavuz Yavuz da Yavuz.İçim şişti yeter ya.Nedir sendeki bu Yavuz nefreti anlamıyorum ki ben?"dediğimde ablam"Neler yaptığını teker teker yeniden anlatayım mı Hayriye ne dersin?"dediğinde Medine dayanamayıp "Aa tamam yeter ya zaten korkuyorum daha fazla konuşmayın.Dertleri ne öğrenelim"dedi.

 

İçeride eski bir koltuk ve bir projeksiyon aleti ve beyaz perde gördük.Koltuk neyse de projeksiyon aleti ne alaka?diye düşünerek koltuğa oturduk.Adamlar yanımıza iplerle gelip ellerimizi arkadan bağladılar.

 

Biz öylece birbirimize bakıp ben"Sizde de bir dejavu hissi oldu mu?Yavuzun bizi kaçırdığı zamana geri döndük gibi.Tek fark mekan değişikliği."dediğimde Medine"Aynen ya.Tek fark mekan farkı"dedi.

 

Ablam bir şey diyecekken karşıdan arkasında bir sürü adamla buraya gelen Seyfi Beyle sustu.Seyfi Bey mi?Seyfi Bey ne alaka?

 

Adamlar deponun çeşitli yerlerine geçerken Seyfi Bey bize bakıp"Yeniden merhaba Hayriye Hanım.Görüşmeyeli nasılsınız?Siz beni misafir ettiniz bende niye sizi misafir etmeyeyim ki dedim.İyi yapmış mıyım?"dediğinde ablam bana dönüp "Hayriye sen bu adamı nereden tanıyorsun.Senin ne işin olur bu adamla?dediğinde ben "Abla Seyfi Bey Yavuzun bir arkadaşı.Hani biz Aylinin tahlillerini bulmak için hastaneye gidecektik ya o günün akşamı Yavuzla olan evliliğimizi tebrik etmek için ziyarete gelmişti"dedim.

 

Ablam"Yavuz Bey'in arkadaşı demek öyle mi?Ya kızım Yavuz Bey ne ki arkadaşı ne olsun Allah aşkına.Adam da pek tekin birine benzemiyor"dediğinde Medine"Abla adamın yüzüne baka baka da tekin birine benzemiyor deme bari.Ne olacağı belli değil zaten"dedi.

 

Seyfi Bey"Hanımlar aranızda konuşmayı bırakıp bana odaklanır mısınız?Hayriye Hanım sizi buraya niye apar topar getirdiğimi düşünüyorsunuzdur.Ben size o gün daha size anlatacağım şeyler var demiştim hatırlıyor musunuz?Anlatmam yarım kalmıştı devam edeceğim."dedi.

 

Ben"Seyfi Bey anlatmak istediğinizi anlatın eyvallah ama bundan sonra sizin anlatacaklarınız beni ilgilendirmez.Bilmiyorsunuz sanırım biz Yavuzla boşandık.Aranızda bir bağ kalmadı yani"dediğimde o gözümün içine her şeyi bilircesine bir ifadeyle bakıyordu.

 

Seyfi Bey"Boşandığınızı biliyorum Hayriye Hanım.Bizim gibi adamların eli kolu uzun olunca her şeyi öğrenmek kolay oluyor.Sizi buraya getirmemin başka bir nedeni daha var.O da Yavuzun bana verdiği maddi zarara karşılık vereceğim manevi zarar"dedi.

 

Kaşlarım çatık"Maddi zarara karşılık manevi zarar vermek derken?Neyi kast ediyorsunuz?"dediğimde Seyfi Bey"Her şeyden habersiz olduğunuz o kadar belli ki.Yavuzla son zamanlarda aramızda bazı anlaşmazlıklar oldu.Öyle olunca da Yavuz mallarımın olduğu depoları patlattı ve gemilerimi batırdı"dediğinde "eski(!)"kocamı koruma içgüdüsüyle"Kusura bakmayın Seyfi Bey ama Yavuzu biraz olsun tanıdıysam bunu yapmak için haklı sebepleri vardır"dedim.

 

Seyfi Bey"Gözü kara birine benziyorsunuz Hayriye Hanım.Aynı Yavuz gibisiniz.Bu kararlı bakışları nerede görsem tanırım"dedi.

 

Gözlerimi devirme isteğini bastırmaya çalışarak"Ee Seyfi Bey bizi buraya niye getirdiğinizi söyleyecek misiniz artık?Çok sıkılmaya başladım ben bu durumdan"dediğimde o "O zaman anlatmaya başlıyorum.Hazır mısınız?"dediğinde kafamızı sallayıp dinlemeye başladık.

 

"Evliliğinizin kurulduğu temelden başlayayım anlatmaya.Yavuzun amacı üstünüze ait şirketin üzerinden bizim paraları aklamaktı.Bunu biliyorsunuzdur zaten.Ki paraları akladı da.İmzalarınızı aldı ve işler o zaman başladı.Her şey güzel giderken bir anda işler değişti"dedi.

 

Ablam araya girip"Sizde biliyordunuz yani öyle mi?Buna göz yumdunuz yani?Hiç mi vicdanınız sızlamadı mı ya?"dediğinde Seyfi Bey"Biliyordum ve göz yumdum.Bizim dünyamızda vicdan ve merhamet kavramı yoktur.Birine merhamet duyarsan veya vicdan gösterirsen o zayıflık demektir.Bunu Yavuz da çok iyi biliyordu.Bu yüzden başta bu durum benim de onun da işine geldi yalan yok"dedi.

 

Medine"Ee Seyfi Bey sonra ne oldu?"dediğinde o "Sonra biz Yavuzdan yeniden imza almasını istedik işler devam etsin diye ama Yavuz Bey daha fazla imza yok demiş"dedi.

 

Ablam"İyi de zaten bu evliliğin amacı Hayriyenin imzasını almak için değil miydi?Niye bir anda bundan vazgeçmiş?"dediğinde Seyfi Beyle aynı anda "Çünkü aşık oldu"dedik.

 

Benim kafamdaki taşlar yavaş yavaş yerine otururken bir an nefes alamadım sanki."Ne yani şimdi Yavuzun duyguları gerçek miydi?Niye bana yalan söyledi o zaman?"diye düşünerek Seyfi Beye baktığımda aklımdaki soruları duymuş gibi konuşmaya devam etti.

 

"Tabi ben durumun gidişatını anlayınca Yavuza gözdağı vermek için sizin eve ziyarete geldim.Niyetim size gerçekleri anlatıp Yavuzun gerçek yüzünü göstermekti ama siz erken kalkınca bir şey anlatamadım.Siz kalkıp gittikten sonra Yavuz bana bu işlerden çekilmek istediğini söyledi"dedi.

 

Ablam"Yavuz Bey ve mafya işlerinden çekilmek?İkisi o kadar anlamsız geliyor ki"dediğinde ben içimdeki garip hislerle başa çıkamamanın siniriyle"Ya abla yeter artık ya.Yavuza olan öfkeni ve kinini bırak ta dinleyelim adamı.Duyduklarım kulağıma hiç hoş gelmiyor"dediğimde ablam bana yandan bir bakış atıp sustu.

 

"Ben de madem bu işlerden çekileceksin olacak maddi zararı karşılarsan bunu düşünürüm dedim.Ertesi gün de elinde bir çanta parayla gelip benden ve karımdan uzak duracaksın diye tehdit etti"dedi.

 

Belli belirsiz dudağımın kenarı kıvrılıp"Kimin kocası bu be.Helal olsun sana Yavuz"dedim kısık sesle.

 

"O beni tehdit edince bende boş durmadım tabi.Hani siz Kıbrısa balayına gidecektiniz ya onu seni ihbar ettiklerini öğrenince ayarlamış.Bunu duyduktan sonra şirketin önüne gidip adamlarımla yolunu kestim.Bizim dünyamıza giriş vardır çıkış yoktur Hayriye Hanım.Yavuz bunu bile bile çıkmak istedi ama ben izin vermedim"dedi.

 

Duyduklarımla o kadar çok sarsıldım ki"Yani Yavuzun başta kandırma adı altında başlattığı evlilik işi gerçeğe döndü.O benim bizim için bu dünyadan ve işlerden çekilmek istedi ama buna izin vermedin öyle mi?Ulan şerefsiz herif.Senin Yavuza garezin mi var?Niye Yavuza izin vermedin?O yıllar sonra mutlu olmuşken her şey yoluna girmişken niye böyle yaptın?Ama ben ertesi gün Yavuza dedim bu adam hiç tekin birine benzemiyor dedim.Haklıymışım.Sen bu dünyada gördüğüm en gerizekalı insansın "dediğimde kahkaha atmaya başladı.

 

O "Hayriye Hanım o benim yanımda olduğunda 13 yaşındaydı.Babasını kaybedince bir yerden sonra ben yanımda yetiştirdim.Birçok işi beraber yaptık.Öyle bir anda buradan çekilmek mi yok öyle bir dünya"dedi.

 

Ben"Yavuz beni korumak için tüm suçu üstlenip itiraf etti ve cezaevine girdi.Sende bunu sindiremedin tabi.Yavuz içeriden senin depolarını patlatıp gemilerini batırınca sen de kuyruğuna basılmış kedi gibi gelip bizi kaçırdın yani öyle mi?"dediğinde o"Öyle oldu diyelim"dedi.

 

Ben Yavuzun beni korumak için suçu üstlendiğini ve iyiliğimi düşünerek beni kırma pahasına kurduğu kırıcı cümlelerin boşanmanın beni ondan ve bu dünyadan kurtarmak için bir çözüm olarak düşündüğünü sindirmeye çalışırken o konuşmaya devam etti.

 

"Hayriye Hanım 1 ay hapishanede kaldınız değil mi?Yavuz bir kez bile ziyaretinize gelmedi.Nedenini biliyor musunuz?"dediğinde aklıma gelen ihtimaller içimde fırtınalar koparmaya yetti.

 

Ben dehşete düşmüş vaziyette yüzüne bakarken "Doğru tahmin 1 ay boyunca onu yanımda misafir ettim ama ne kadar iyi bir ev sahibiydim bilmiyorum.Yavuzun 1 ay boyunca neler yaşadığını dair bir kesit izleyelim mi ne dersiniz?Bence izlemek istersiniz.Oğlum açın oradaki videoyu izlesinler neler olduğunu?"dedi.

 

Ben dehşete düşmüşüm gibi bir vaziyette ablam ve Medineye bakarken ikisinde de benim yüz ifademe benzer bakışlar vardı.Ablam"Ne yani bunca şeyi Yavuz Bey seni korumak için mi yapmış.Bu Seyfi denen adam manyağın tekine benziyor.Bu şerefsizin elinde 1 ay neler yaşadı acaba?"dedi.

 

Medine"Bu adamın tipinde meymenet yok zaten.Ama ben size dedim Yavuz Bey Hayriyeyi seviyordu dedim ama beni dinlemediniz.Şimdi olaya değil neticeye bakmak lazım.1 ay neler yaşadı da seni görmeye gelemedi?"dediğinde Seyfi denen herif "Hanımlar konuşmanız bittiyse izleyelim mi?"dedi pişkin pişkin.

 

Gözlerim dolu halde aklımda Yavuzun 1 ayda neler yaşadığına dair bir sürü ihtimal geçiyordu.Allah'ım dayanma gücü ver diyerek ablam ve Medineye iyice yaklaştım.Şuanda birilerinden güç almaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki.İçimden"Bebeğim birazdan babanın neler yaşadığını öğreneceğiz ama ben hiç hazır değilim annecim.Bana güç ver" dedim.

 

Üçümüz gözlerimizi projeksiyonun yansıttığı videoya dikip pür dikkat izlemeye başladık.

 

Sanırım Yavuzu da bizi getirdiği depoda tutmuş.Bakış açıma ilk giren şey ayakta elleri yukarıya doğru bağlanmış olduğuydu.Yüzünün birkaç yeri morarmış kanamış olan Yavuz dikkatimi çekti.Yüzünü görünce içim öyle bir acıdı ki.Elimde olsa videonun içine girip yaralarını saracaktım.

 

Sonra kadraja Seyfi girdi.Yavaş yavaş gözlerini açan Yavuzun yanına gidip "Oo Yavuz Bey uyanmışsınız bakıyorum da.Nasılsın iyi uyuyabildin mi bari?"dediğinde Yavuz yorgun çıkan sesiyle gülerek"Ya ya ne demezsin o kadar iyi uyudum ki anlatamam sana.Beni buraya kapattın da ne oldu sanki?Amacın ne senin?Beni nereye kadar burada tutacaksın?dediğinde Seyfi"Sen akıllanana kadar buradasın Yavuz.Ne zaman akıllanırsan o zaman buradan çıkarsın" dedi.

 

Yavuz"Buradan bir kurtulayım var ya kimse seni benim elimden alamayacak.Beni burada tutmanın hesabını vereceksin duydun mu?Zaten karımın yanına gidip onu kurtarmama fırsat vermedin.Şuan kim bilir ne halde.Suçsuz olmasına rağmen içeridedir şuan" dedi.

 

Seyfi"Ben sana dedim ama Yavuz.Ortaklık devam etsin.Kurulu düzen bozulmasın her iki taraf da memnun dedim.İlla bu işlerden çekileceğim dedin.Dinlemedin şimdi sonucu görüyorsun.Sen buradasın Hayriye hapiste.Gerçi burada kurunun yanında yaş ta yandı ama yapacak bir şey yok" dedi.

 

Yavuz"İlk başta çıkarlarımı gözeterek girdim bu evlilik yoluna.Bir anda duygularım aşka dönüştü.Ben onun için bizim için bu dünyadan çekilmeye karar verdim ama senin saçma sapan davranışların yüzünden her şey birbirine girdi.Ben buradan kurtulayım var ya seni mahvedeceğim.Ölümlerden ölüm beğeneceksin.Hayriyenin bir damla gözyaşına dünyayı yakarım Seyfi duydun mu beni.Ben buradayken dışarıda onun saçının tek bir teline zarar gelirse var ya elimden seni kimse alamaz" dedi.

 

Seyfi"Sen yine çok konuşmaya başladın ya.Oğlum getirin malzemeleri.Yavuz Beyin canı yine işkence görmek istemiş galiba.İsteğini yerine getirelim değil mi?" dediğinde adamın biri bir sürü malzeme getirdi.

 

Seyfi"Ee Yavuz neyden başlayalım.Demiri ısıtıp sırtına bastıralım mı ne dersin?Sen seversin bunu" diyerek ısıttığı demiri hiç acımadan sırtına bastırdı.

 

Yavuzun acı dolu inlemesini duyduğumda gözlerimi sımsıkı kapattığımda sol gözümden bir damla yaş aktığını hissettim.Ama ben biliyordum ya.Hissediyordum onun kötü olduğunu canının yandığını.Biliyordum o her türlü benim yanımda olurdu.Ben kocamı tanıyordum.Ah be Yavuz keşke tüm acılarını dindirmenin bir yolu olsaydı.

 

O anlık hissettiğim öfkeyle Yavuzun daha fazla acı çekmesini duymak istemeyerek"Kapat şu videoyu kapat diyorum sana kapat.Seni aşağılık şerefsiz herif.Sen benim kocama böyle davranma hakkını nereden buldun ha?Nereden buldun?Ona nasıl işkence yaparsın?Hiç mi vicdanın sızlamadı ya?O iyi ki bu işlerden elini çekmek istemiş.Senin gibi düzenbaz şerefsiz biriyle iş yapılmayacağını o da anlamış demek ki"dediğimde yanıma doğru yürümeye başladı.

 

Ben sözlerime kaldığım yerden devam ediyordum."Yavuz bu dünyada sana ve sana benzeyen insanlar arasında bir şekilde masum kalmayı başarmış.Sadece içindeki o masum çocuğu iyice gizlemiş.Ben bu sert görüntüsünün altındaki masum Yavuzu gördüm"dedim.

 

O tam karşımızda durup "İstediğin kadar konuş Hayriye Hanım.Bu dünyadan çıkmak o kadar kolay bir şey değil.Yavuz gibi biri kolay kolay yetişmiyor.O yüzden onun bu dünyadan çıkmasına izin yok"dedi.

 

Bir şeyler daha söyleyecekti ki çalan telefonu konuşmasını böldü.Arayan her kimse keyifli bir sırıtma kapladı yüzünü."Kuşlar haberi çoktan uçurmuş sanırım.Arayan Yavuz.Burada olduğunun haberini verelim bakalım ne diyecek?"diyerek yanımızdan uzaklaştı.

 

Ben içimdeki kopan fırtınalarla karşıya bakakalmışken Medinenin "Yavuz Bey her şeyi seni korumak için yapmış Hayriye.Biz adama o kadar kızarken o senin iyiliğini düşünmüş"dediğini duydum.

 

Ablam da benim gibi şoka girmiş olacak ki dehşete düşmüş bir ifadeyle bana bakıp"Yani bizim imzaları alıp kesin yurt dışına kaçmıştır çoktan diye düşündüğümüz adam 1 aydır işkence görüyor anca kurtuluyor ve seni korumak için suçu üstlenip hapse giriyor.Kafamdaki Yavuz profili yerle bir oldu.Adamın boş yere günahını aldık iyi mi.Özür dilemek şart oldu"dediğinde dolu gözlerle ablama baktım.

 

Sesim titreyerek"Abla yaşadığımız hiçbir şey yalan hayal değilmiş.Yalanla başlamış olsa bile sonra her şey gerçeğe dönmüş.Bana aşık olmuş.Suçu beni korumak için üstlenmiş.Kalbimi kırmak pahasına kurduğu kırıcı cümleleri boşanmayı ben ondan uzakta mutlu olayım diye istemiş.Abla ben şimdi ne yapacağım?"diyerek ağlamaya başladım.

 

Medine beni teselli etmek istercesine"Hayriye tamam şuan olana üzülmek yerine buradan nasıl çıkacağımızı düşünmemiz lazım.Bu adamın elinde tutsak olarak kalacak halimiz yok"dediğinde ablam "Medine haklı.Buradan çıkmanın bir yolu olmalı."dedi.

 

Ben kendimi toparlamaya çalışarak "Tamam sakin olalım.Seyfinin dediklerine Yavuzun dayanamayacağını biliyorum.Onun sinirlenince gözünün bir şey görmediğini hepimiz biliyoruz.Yavuz bizi buradan kurtarmak için bir plan yapar.Bizi bu şerefsizin eline bırakmaz.Ben ona güveniyorum.Siz de bu konuda bari bir kez olsun ona güvenin"dediğimde ablamla Medine aynı anda"Yavuz Beyin gelmesini beklemekten başka çaremiz yok"dediler.

 

Seyfi telefon konuşmasını bitirmiş olacak ki bizim olduğumuz yere doğru gelmeye başladı.

 

Yüzündeki saçma sırıtışıyla"Haberler güzel Hayriye Hanım.Kuşlar Yavuza haberi uçurmuş.Sizin burada olduğunuzu da söyledim.Şuan sinirden dört döndüğüne eminim.İçeride olduğunu unutup beni tehdit ediyor.Gelip bana günümü gösterecekmiş.Sanki kolayca içeriden çıkabilecekmiş gibi ahkam kesiyor"dedi.

 

Bende gülerek"O kadar çabuk sevinme derim.Sinirden gözü dönen bir Yavuz Bayraktarın ne yapacağı hiç belli olmaz.Bir bakmışsın ensene çökmüş soluğunu kesmiş.Sonuçta yapmadığı bir şey değil alışkınsındır.Ben Yavuzu tanıyorsam bizi buradan kurtarıp seni bitirmek için plan yapıyordur.Her an ortaya çıkabilir.Bence sen can sağlığın için endişe et"dediğimde o "Siz öyle sanın kim ne olur hiç belli olmaz bu işler.Neyse siz şimdi oturun burada sonra görüşürüz"diyerek kapıdan dışarı çıktı.

 

Ablam ve Medineyle bakışırken ben"Bundan sonra ne olacak?Gerçekleri bilmeden Yavuza kızmak kolaydı.Şimdi bildiğim ne varsa hepsi üzerime yıkıldı.Bir yanda bebeğimiz bir yandan Yavuz.Napacağım?"dediğimde ablam "Sen sıkma canını Hayriye.Elbet her şey yoluna girecek.Önceliğimiz buradan çıkmak"dedi.

 

Medine"Ablam haklı Hayriye.Her şey yoluna girecek.Yavuz Beyin seni sevdiği belliydi.Her şeyi seni korumak için yapmış.Sen Yavuz Beyi söylediği o kadar kırıcı cümleye rağmen affedebilecek misin?Sonuçta kalbini kırdı"dediğinde "Ne amaçla yaptığını öğrenince yumuşadım ama hemen öyle affetmek yok.Biraz süründüreceğim onu.Sürünsün ki bir daha beni koruma adı altında arkamdan saçma sapan işler çevirmesin"dedim.

 

Ben böyle söyleyince hepimiz gülmeye başladık.Ablam"Hayriyenin peşinde koşan bir Yavuz Bayraktar.Kulağa hoş geliyor"dediğinde bende kafamı sallayarak "Bence de"dedim.

 

Aradan kaç saat geçti bilmiyorum ama bir anda adamlar sağa sola koşturmaya başladı.Biz ne olduğunu anlamlandırmaya çalışırken bir anda Seyfi çıkageldi.

 

Seyfi kapının olduğu tarafa giderken bağırarak"Yavuz ne ara içeriden çıktı da yerimizi buldu inanamıyorum"dediğinde adamlardan biri"Patron dışarıda bir sürü adam var ve hepsi de deponun etrafını sarmış.İşin kötü tarafı Yavuz Bey ve adamlar haricinde dışarıda 2 Bayraktar ve 6 mafya daha varmış."

 

Sevinçle birbirimize bakıp "Yavuz geldi"dedim.Bir dakika 2 Bayraktar ve 6 mafya mı dedi o.Bunlar kim diye düşünürken Seyfi kim olduklarını anlamış olacak ki büyüyen gözlerle"2 Bayraktar ve 6 mafya mı dedin sen?Lan o 6 manyağın burada ne işi var.Kahretsin ya işte şimdi ayvayı yedik "dedi.

 

Bu sefer ben keyifli sesle"Ee Seyfi Bey ben size ne dedim sinirli bir Yavuz Bayraktarın gözü hiçbir şey görmez.Şimdi kaçacak delik ara bakalım.Seni Yavuzun elinden dışarıdaki diğer adamlar bile alamaz"dediğimde bir anda kapı açıldı.

 

Seyfinin adamları silahlarını kaldırıp kapıya doğrulttuğunda Yavuzun içeriye tek başına girdiğini gördüm.Ne demek tek başına?Dışarıda o kadar adamı varken içeriye tek girecek kadar kafayı mı yedi bu adam?diye düşünürken Yavuzun Seyfiye seslenmesiyle kendime geldim.

 

Yavuz"Ee Seyfi bir hoşgeldin demek yok mu?Aklınca beni öldürmek ve haber uçurmak için içeriye adam soktun ama başarısız oldun.Sence ben bu ucuz numaraları yer miyim?Sen benim zekamı hafife almışsın.Halbuki ne kadar zeki olduğumu senden daha iyi kimse bilemez değil mi?"dedi.

 

Seyfi gülerek"Hoşgeldin Yavuz.Amacım seni öldürmek değildi uyarmaktı.Zekanı hafife almadım.Sadece seni bu kadar erken beklemiyordum"dedi.

 

Yavuz bir nefes vererek"Sen benim kırmızı çizgimi geçtin.Kırmızı çizgim diyerek gözlerimin içine bakıp Hayriye dedi.Benim kırmızı çizgim Hayriye.Sen bu çizgiyi geçtin Seyfi.Sana daha önce de dedim.Hayriyenin gözünden bir damla yaş akarsa saçının teline zarar gelirse seni mahvederim dedim ama sen beni anlamamışsın ama şimdi ben sana şimdi uygulamalı anlatacağım"dedi.

 

Kendi kendime"Onun kırmızı çizgisi bizmişiz.Bir damla gözyaşımıza saçımızın teline zarar gelse herkesi mahvedermiş.Seni çok seviyor bu adam "dedim.

 

Seyfi "Sen hangi ara 6 kişilik ekibini topladın da bu kadar çabuk yerimizi buldun?"dediğinde Yavuz "Bilirsin meslek sırrı bu.Söylenmez"dedi.

 

Yavuz gömleğinin kollarını yukarı doğru kıvırırken adamlara göz atıp"Ee geldim boş boş birbirimize bakıyoruz biriniz de atağa geçmiyor ki saldıralım birbirimize"dediğinde karşısındaki adamın bir şey yapmasına müsade etmeden suratına yumruğu geçirdi.Adamın toparlanmasına müsade etmeden karnına tekmeyi geçirip yere serdi.

 

Adamların elindeki silahları umursamadan yumrukla ve tekmelerle hepsini teker teker yere sererken adamın birinin elinde odunla Yavuzun arkasına doğru ilerlediğini gördüğümde "Yavuz arkanda"diye bağırdım.

 

Yavuz anında arkasına dönüp adamın kolunu geriye büküp kafayı geçirip yere serdi.Kalan son bir adamı da yumruk ve tekmelerle yere serdiğinde aval aval yüzüne bakan Seyfiye dönüp"Sana beni hafife almaman gerektiğini söylemiştim ama beni dinlemedin.Şimdi ölümlerden ölüm beğenirsin"diyerek bir şey yapmasına izin vermeden kafayı geçirip onu yere serdi.

 

Yavuz adamların hepsini tek başına mahvettiğinde onunla göz göze geldik.Bir yerimde hasar var mı diye kontrol ederken olmadığına kanaat getirmiş olacak ki yüz ifadesi yumuşadı.

 

Tam yanıma gelecekti ki kapıdan 8 tane takım elbiseli adam girdi.Maşallah ne çoklarmış diye düşünürken saçları geriye taranmış sakallı gözünde güneş gözlüğü olan adam Yavuzun yanına doğru ilerlemeye başladı.Gözündeki gözlüğü çıkarıp "Ya Yavuz her seferinde tek başına içeri dalıyorsun ve ne kadar adam varsa hepsini indiriyorsun.Anladık yıllardan beri dövüş dersi alıyorsun ama bize de adam bırak da indirelim ya.Böyle olunca insanın canı sıkılıyor"dediğinde Yavuz onu hiç takmadan yanıma ilerlemeye başladı.

 

Benimle göz temasını kesmeden konuşan adama hitaben"Çok konuşuyorsun Alparslan.Konuşacağına gel de Medine ve Songül Hanımın elindeki ipleri çöz"dedi.Alparslan denilen adam söylene söylene "Ya ben adam indirmeden canım sıkılıyor diyorum adam bana ne diyor"diyerek ilerlemeye başladı.

 

Yavuz yanıma gelince hepimize bakıp "İyi misiniz?"dediğinde "İyiyiz"dedik.

 

Yavuz bir yandan gözleriyle bedenimde hasar tespiti yaparken bir yandan bileğimdeki ipleri çözüyordu.İplerden kurtulunca bileklerimi ovuşturmaya başladım.İplerin bileklerimi kızarttığını fark ettim.

 

Ayağa kalkıp bende Yavuzun vücuduna bakıp hasar tespiti yapmaya başladım.Vücuduna bakarken aklıma videodaki işkence gördüğü anlar geldiğinde hızla boynuna atlayıp sımsıkı sarıldım.O an çevremizde kim var kim yok umrumda olmadı.O an sadece Yavuzla ikimiz vardık.

 

Sarılırken fısıltıyla "Geldin buradasın"dediğimde o da sıkıca sarılıp "Geldim Hayriye'm sen nerede olursan ol ben her zaman gelirim"dediğinde o an benden mutlusu yoktu.

 

Herkese merhaba.

 

Nasılsınız iyi misiniz?4753 kelimelik bir bölümle karşınızdayım.

 

Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz?

 

Yavuzun 6 kişilik arkadaş ekibi de an itibariyle hikayeye giriş yaptı.

 

Yavuzun bir anda tek başına depoya gelip adamları teker teker indirmesi?

 

Yavuzun kardeşleri ve arkadaşları hakkında kafamda modeller oluştu.İleride karakter tanıtımı yapacağım bilginiz olsun.

 

Bir sonraki bölümü Yavuzdan okuyacağız.Arkadaşlarıyla ve kardeşleriyle bacoları kurtaracaklar.

 

Bir sonraki bölümde neler olur sizce?

 

Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.Seviliyorsunuz

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 04.09.2024 12:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...