
ÇARŞAMBA GÜNÜ:
Evde ki annemin çırpınışları ve onu sakinleştirmeye çalışan yiğit ve ben. Şu an Ankara'daki güzel apartman dairemizde olan bu rönesans tablosu niteliğindeki olay gerçekten kayda alınmalıydı. Ve bu olayın sebebi ise benim yeni çıkan tayinimdi, evet tayinim. Aslında olay tayin istemem değil, yıllar önce babamı kaybettiğimiz ve daha önce annemin babası olan dedemi de orada şehit verdiğimiz il olan şırnağa tayin istememdi, yani annemin tabiri ile lanetli şehir olan Şırnak/ Uludere'de görev almak istemiştim, bunun bir sebebi yoktu. Babamın naaşı Ankara şehitliğindeydi, annemin bu çırpınışları beni de kaybetme korkusunaydı.
"Ateş, gitme. Bak sabahtan beri sana çırpınıyorum burada, helak oldum kızım. Yapma, gel burda ailecek yaşayalım. He kızım beni yine sınama, hadi babama dayandım, arkamda kocam vardı. O da gitti aynı yere, ben ona da dayandım, arkamda dağ gibi kızım küçük bir de oğlum vardı. Ama sen yapma Ateşim bana evlat acısını çektirme, koca,baba bir şekilde dayanılır da evlat acısına dayanılmaz yavrum. Yapma etme, tekrar iste tayinini hadi benim güzeller güzeli kızım. "
"Anne, bak biliyorum zor, lanetli yer orası senin için. Haklısın da oraya giden geri dönmüyor, ama söz annem ben gelicem. Hem, ben onlar asker değilim ya savcıyım ben silahla işim olmaz benim, davadan davaya. He anne asıl sen yapma, sen böyle yapınca içim acıyor. "
"Madem için acıyor niye gidiyorsun be kızım?"
Koltukta yanına oturup elini öptüm, yanağıma koydum.
"Zorunda hissediyorum anne, bir güç beni oraya çekiyor belki de bilmiyorum. Ama gitmeliyim bunu biliyorum, hem, sen beni tanıyorsun sence ben orada yapamayacak olsam orayı yazar mıyım? Hım?"
Kafasını olumsuz anlamda salladı. Gözleri dolu doluydu, beş dakikada bir tuvalete gidiyordu, her gidişinden sonra gözleri daha kızarık geliyordu.
"Yapamadığın ilk an beni arıyorsun, anlaşıldı mı? Ayağına taş deyse beni arayıp söyleyeceksin. Tamam mı? Bak vallaha göndermem seni tutarım evde bağlarım koltuğa!"
Kıkırdadım. Kafamı olumlu anlamda sallayınca kollarının altına çekti beni. Annemle yaşadığım bu sevgi dolu anı canım kardeşim yiğit bozmasa bu şekilde sabaha kadar kalabilirdim.
"Aman anne ne abarttın, sanki askere gidiyor. Beni askere yollarken bu kadar çırpınmadın yasemin sultan yazdım bunu bir köşeye."
Diyerek işaret parmağıyla oturduğu tekli koltuğa bir şeyler çizdi. Büyük bir kahkaha attım, bir yandan da elimle buraya gel işareti yaptım.
"Gel buraya üvey evlat, seninki zorunluluktu benim ki iş için, istemesem yapmazdım cınım."
"En azından ben seçimim canım sen zorunluluksun."
Bir yandan da yanıma gelip kolumun altına girdi. Onun da üzüldüğünü gözlerinden görebiliyordum, ama henüz gelişme çağında olan erkeklik gururu yüzünden kendine yediremiyordu.
"Ay havanı yesinler senin"
"Tamam, tamam. Tartışmayın, Ateş senin ne zaman yola çıkman lazım bakıyım."
"Yarın akşama aldım uçak biletini."
"Bu kadar erken mi?"
İkisinin de aynı anda sorduğu soruya kafamı salladım.
"Ne kadar erken, o kadar iyi yapacak bir şey yok. Eve daha erken yerleşirim hem."
"Ha sana onu söyleyecektim. Madem kararlısın gidiyorsun aklımın kalmayacağı bir yerde kalıcaksın."
"Hayır anne, lojmanda kalmayacağım. Unut bunu."
"Hayır efendim, lojmanda kalacaksın. Madem sözümü dinlemeyip taa Şırnağa gidiyorsun, o zaman söylediğim yerde kalacaksın."
Gözlerimi devirdim. Beni korumak için yaptığını biliyordum ama yine de lojman babam varken güzeldi. Onunla olan anılarım vardı lojmanda, şimdi o anıların üzerine başka bir anı koyamazdım. Küçük Ateş'e saygısızlık olurdu.
"Hayır anne, ne dersen de ne yaparsan yap istersen benimle oraya gittiğim için konuşma bile ama ben lojmanda falan kalmayacağım. Küçükken orada güzel zamanlarım oldu çok da güzel unutulmaz anılar biriktirdim şimdi ise hiç bir güç beni o anların olduğu yere götürüp o anıları berbat etmemi sağlayamaz."
Kafamı olumsuz bir şekilde sallayıp devam ettim. Ona bu şekilde bir rest çekmem gerekirdi, yoksa dediklerini yapabilecek bir kadındı.
"Umarım anlamışsındır, maaşım iyi orada eşyalı bir ev buldum. Uçağım yarın akşam olduğu için de ev sahibimden rica ettim, evi temizlemesi için o da sağolsun temizledi sadece gidip yerleşicem, tamam mı?"
"Tamam Ateş, tamam ama o evde başına tek bir şey gelsin o zaman ilk uçakla yanına gelir iş miş dinlemem alır götürürüm seni ona göre."
Ona umutsuz bir gülümseme yolladım. Yiğit de bir yandan annemi desteklemek için kafa sallıyordu. Eşek herif!
"Neyse madem yarın akşam yolcusun, o zaman ben bir kek çırpayım da son gecemizde bir film izleyelim şöyle ailecek."
"Portakallı olursa çok sevinirim sultanım. Ben de mısır patlatırım yanına yiğit de filmi seçer. Ohh miss."
"Hadi bakalım o zaman herkese işinin başına."
"Emredersiniz sultan hazretleri!"
Yiğitle aynı anda bağırmamızla annem korkarak sıçradı ve ardından ikimizin de sırtına terlik darbesi yememiz kaçınılmaz oldu.
PERŞEMBE GÜNÜ AKŞAM:
Sabahtan bavulumu hazırlamış kapının yanına koymuştum. Dün gece yaptığımız film keyfinden sonra odama çekilip bavuluma koymuştum sabah da eksikleri tamamlamıştım. İki saatlik bir yolculuktan sonra Şırnak /Uludere'deydim. Derin bir nefes aldım, umarım bir sıkıntı çıkmazdı. Yiğit benimle birlikte havalimanına gelecekti, sonrasında arabayı alıp geri dönecekti. Annemin gelmemesini ben istemiştim, evde vedalaşmak benim için daha iyiydi. Babamdan sonra annem her şey olmuştu benim için, hayatımın merkezine koydum diyemem ama yine de istese adam öldürebilecek kadar seviyordum. Her anne öyleydi herkes için benim biraz aşırıydı sadece o kadar.
Şuanda bile bana gözleri dolu dolu bakması içimi acıtıyordu. Ama maalesef beni kararımdan geri döndüremeyecekti, gidecek ve orada adaleti yerine getirmeye devam edecektim. Görevim buydu ve ben aşırı derecede iş kolik sayılabilirdim. İş dışında pek arkadaşım yoktu, onlarla da zaten işten farklı yerlerde çıkıp buluşmuyorduk. Gittiğime bazılarının haberinin bile olmadığına emindim.
"Varınca ara, tamam mı annem? Habersiz bırakma beni, merak ederim bak sonra başına ekşirim."
"Tamam annem, tamam sabahtan beri söylüyorsun. Anladım, varınca arayacağım ev arkadaşım olursa seninle tanıştıracağım ilk fırsatta yanıma geleceksin ve her akşam arayacağım."
"Gel bakıyım tekrar sarılayım sana."
"Ay anne yeter! Sabahtan beri sarılıyoruz ne bu böyle ilk defa gitmiyorum sensiz bir yere!"
"Tamam tamam kızma, ama ne yapayım be kızım anne yüreği dayanmıyor. İster ilk olsun ister son sen evlenirken bile göndermeye niyetim olmayacak belki. Anne olunca anlarsın hem sen, şimdi söylemesi kolay tabii, anne ol da göreyim ben seni."
"Anne benim anne olabilmek için önce senin bir damat adayına ihtiyacın var. Ve sana üzücü bir haberim var o damat adayı henüz karşıma çıkmadı, umarım da çıkmaz zaten de, neyse"
Arkamda valizimi arabaya indiren yiğitin sesini duydum.
"Çıkmaz inşallah."
Ona doğru eğilerek,
"İnşallah be yiğit, senin başına kalırım."
Bana uyuz bir şekilde dil çıkardı. Bu erkek kardeşler niye var ya? Hayır yani ben yetmedim mi size de bir de bunu yaptınız yani? Şuna bak şempanzeye benziyor. Hayır çok laf da söyleyemiyordum ki! Aynı genleri taşıyoruz, neyse en azından benim burnum onunkinden güzeldi.
O yaş aldıkça babama benziyordu, babamın burnunda sadece yakından bakıldığında belli olacak bir kemer vardı, aynısı şuan yiğitin yüzünde de vardı. Yapılı ve uzun vücutları vardı ikisinin de, sadece yiğit ODTÜ de diş hekimliği okumak istemişti. Kalıbımı basabilirdim ki yiğit asker olmak istese onu sadece ben desteklerdim, annem ise yaklaşık iki ay kadar yiğitle konuşmazdı. Travması vardı kadının haklıydı da ama şimdi hakkını da yememek lazım yiğit asker olsa ayrı bir gurur duyardım.
"Neyse, hadi çıkalım biz artık. Az daha kalırsak iş çıkış saatine yakalanıcaz."
"Tamam kızım. Hadi güle güle git benim ilk göz ağrım."
"Öptüm annem."
Son kez annemle sarılıp öptüm ve koşarak arabaya gittim. Yiğit ben gelene kadar çoktan binmişti, ben de yanına kurulunca arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.
Ankara trafiği yüzünden uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra havalimanına varmıştık. Valizlerimi indirmiş havalimanının kapısına kadar getirmiştik bir tek vedalaşmak kalmıştı, annemle vedalaşmak yine bir nebze kolay oluyordu ama yiğiti bırakmak biraz daha içimin acımasına kalbimin sızlamasına sebep oluyordu.
Kollarımı açarak gülümsedim, anında kendini kollarıma atıp belime sarıldı 21 yaşında koskoca adamdı ama yine de bazen bu şekilde çocuklaşabiliyordu seviyordum bu halini.
"Anneme ve kendine iyi bak yiğit. Önce Allah'a sonra birbirinize emanetsiniz, tamam mı?"
"Tama ablam gözün arkada kalmasın, evin erkeği bundan sonra ben olucam."
Kıkırdadım. Salak şey.
"Şımarma hemen eşek sıpası, hadi annem merak etmeden git."
"Emredersin ya!"
"Emrederim ya! Hadi!"
"Tamam be tamam! İki duygusal an yaşayacağım içine ettin."
"Ederim ben haydi! Naş naş!"
Elini kaldırıp bana asker selamı verdikten sonra arkasını dönüp arabaya gitti. Arabayı çalıştırınca bir kez kornaya bastı kaşlarımı çatıp arabaya doğru bir adım attığımı gördüğünde ise hızla havalimanından uzaklaştı. Güldüm.
"Salak çoçuk."
Yüzümdeki sırıtmayla havalimanından içeri girdim. Asıl savaş şimdi başlıyordu. Ben Ateş Caymaz, albay Ayaz Caymaz'ın kızıyım. Babamın öldürüldüğü şehirde yeni bir hayat kurucaktım, babamı havaya uçuranları ben havaya uçuracaktım. Hem de elimi gayet temiz tutarak, kırmızı rengini severdim ama üstüme bulaştığında değil o zaman leke gibi gözükürdü sevdiğim kan kırmızısını babamı öldüren itlerin üzerinde görecek ve ifade odasının camından keyifle bunu seyredecektim.
ağağağaaağğağağağaaa nasıldıııı bir tık kısa oldu sanki ama ilk bölüm için idealdi benceee sizce nasıldıııııı
karakterleri pek tanımdaınız ama tanıdığınız kadarıyla yorum yapsanız ne olurdu? merak merak merak
bir sonraki bölümde erkek ana karakteri tanıtıcam ve yüksek ihtimal de daha uzun bir bölüm olur onun çevre biraz geniş de:)
bu da sonraki bölüm spoi olusuuuunnnnnnnnnn babayı ve hikayesini yaşadıklarını falan sonra düz yazı şeklinde bölüm atıp öyle yazmayı planlıyorum ama bakıcaz artık duruma göre inş rayında gider bölümleri de iki haftada bir mi yapsam diye düşünmekteyim okul falan var ya sizceeee nasıl olmalııı??????
bu arada uygulamayı yeni keşfettim ve açıklamasına da yazdığım gibi amatörce bir hikayedir ve ilk hikayemdir.Bunu bilerek okuyalım lütfen.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.21k Okunma |
76 Oy |
0 Takip |
17 Bölümlü Kitap |