3. Bölüm

3.BÖLÜM-TANIŞMA

ilkim GÜNAYDIN
ayshe.myfirst

PERŞEMBE GÜNÜ GECE

 

METEHAN'DAN

 

Havalimanına geleli tam 2 saat 37 dakika olmuştu ve bu lanet uçak hala havalimanına inememişti ailesiyle telefonda konuşmuş, dosyaları halletmiş hatta uçağın piste inmesini beklerken bir yarım saat kadar da uyumuştu.

 

"Nerede kaldı bu siktiğimin uçağı lan! Ben kullansam şimdiye beş kere indirmiştim piste!"

I

Tam o sırada telefonuna mesaj düştü;

 

•ben uçaktan indim. Neredesiniz? Bende beni alacak olan arkadaşın fotoğrafı yok, lütfen sizi daha kolay bulabilmem için bir fotoğraf atabilir misiniz?•

 

Cevap yazmaya başladı, bitsin ve eve gidip uyuyalım kafasındaydı.

 

•hayır bacım, atamam. Bende senin fotoğrafın var ben seni bulurum bekle sen beni.•

 

•size nasıl güvenmemi bekliyorsunuz acaba? Müneccim miyim ben?!•

 

Derin bir iç çekti ve kafasını kaldırıp işi olmadığı zamanlarda ezberlemek için baktığı fotoğraflardaki kadını aradı, bulamayınca geri mesaja döndü.

 

•bak bacım, zaten sinirli bir gün geçiriyorum daha fazla canımı sıkma benim bekle ve bana tam olarak nerede olduğunu söyle, ben seni bulurum.•

 

•ya arkadaşım anladım sen beni bulursun ama ben seni bulamam, at şu fotoğrafı artık!•

 

Kaşlarını çattı, gerçekten bu kadar meraklı ve inatçı olmak zorunda mıydı? Tekrar bir umutla kafasını kaldırdı ve etrafına bakındı. Tam o sırada kafasını telefona gömmüş kumral bir kadın gördü, vücudunu inceleyince Ateş denen kadının o olduğunu anladı ve sabahtan beri içten içe onu uğraştırdığı için sövdüğü kadını bulduğu için mutlu oldu.

 

•geliyorum, buldum seni. Merak etme, seni kaçırmam ve kaçırmalarına da izin vermem•

 

•ne?•

 

•Ne kaçırması beyefendi?•

 

•neler oluyor?•

 

•heyyy•

 

•baksanıza buraya!•

 

•size söylüyorum!•

 

Elinde titremeye devam eden telefonuyla beraber kadının yanına gitti ve tam ekranda yeni bir mesaj yazmak için dolaşan parmaklarının üzerine elini koydu. Kadının çatık kaşlarına baktığında onu gerçekten sapık sandığını anlayınca, elindeki telefonu kadının yüzüne doğru tutarak

 

"Ben Yüzbaşı Metehan korkmaz, siz de Ateş Caymaz okuyorsunuz herhalde."

 

"Size hiç güvenmedim, ama evet ben Ateş, tanıştığıma memnun oldum Metehan bey."

 

"Sağolun Ateş hanım, lütfettiniz."

 

"Efendim?"

 

"Yok bir şey, valizi alayım mı?"

 

"Olur."

 

ATEŞ'TEN

 

Şu herife hiç güvenmemiştim. Ama bana mesajları göstermesi, asker traşı ve yapılı vücudu ile bir asker kızı olarak söyleyebilirdim ki bu adam net askerdi. Ama ben yine de güvenlik için askeri kimliğini görmek istiyordum. Yolda bana e-mail hesabımdan bir mesaj gelmişti, beni askeriyeden alacaklardı. Orada babamın çook eskiden yakın arkadaşı varmış, annem rahat durmadığı için ben yiğitle vedalaşırken evde adamı aramış olmalıydı. Evime ulaştığımda ilk işim onu gerçekten bu konuda azarlamak olucaktı artık, koskoca askeri peşime taktırmıştı,gerçi hala kimliğini görmemiştim ama, olsundu. Tam bu sırada siyah bir Mercedes'in yanına geldik, askerler iyi kazanıyordu ama pek kendilerine harcayamıyorlardı anlaşılan. Ben ise bu düşünceyi bir kenara bırakıp Metehan denen adamın valizimi çalıp çalmadığını kontrol etmeye başladım, tam bagajın yanında kollarımı göğsümde birleştirdim ve onu izlemeye başladım.

 

Hayır,hayır adamın pazılarını değil valizlerimi izlemeye başladım, evet valizlerimi izliyordum. Pazı değil valiz evet valiz. Çok kaslıydı! Acaba benim boynumu koluyla sıkıştırsa boğulur muydum? Aman Ateş! Ne diyorsun kızım? Kendine gel! Ateşsin sen su koyverme hemen, kurut o suyu kızım, kurut. Ben bu düşüncelerle savaşırken bir anda gözümün önüne sallanan eli ile ne yaptığımı fark edip boğazımı temizledim.

 

"He bir şey mi oldu?"

 

"Sırtınızdaki çantayı da koyayım mı bagaja diye sordum ama? Sormasam mı?"

 

"A yok dalmışım, teşekkürler. Valizler yeterli."

 

"Tamamdır savcım, siz bilirsiniz."

 

Kafamı onaylar bir biçimde salladım o bagajı kapatırken ön koltuğa doğru yöneldim, ilk onun binmesini bekleyecektim. Güven problemlerim vardı, ya arabada bomba varsa ve bu şahıs onu bilmiyorsa, o zaman pazılarla birlikte havaya uçardık, ve ben hem canımı hem de, ne yalan söyleyeyim, pazıları seviyordum. Yalan yok adalet var. Onun arabaya bin esini beklediğimi anladığında bana garip garip baktı.

 

"Binsene savcım, merak etme bomba yok henüz o kadar kör değilim. Ayrıca al, askeri kimliğim."

 

Hiç utanmadan askeri kimliğin açık olduğu cüzdanı elime aldım ve iyice inceledim, babadan kalan deformasyonlardı bunlar da. Yapacak bir şey yoktu. Tam cüzdanı kapatıp geri vereceğim sırada gözüme bir kız fotoğrafı takıldı. Bu pazıları kapan kapmıştı demek ki, neyseydi artık başka pazılaraydı.

 

"Al yüzbaşı, hafif bir güven oluşturdun içimde."

 

"Ah ne büyük bir fedakarlık, çok teşekkür ederim savcım, minnettarım size."

 

"Bana minnettar olmanı sevdim yüzbaşı, bu konuşmaları da daha dinlemek isterdim ama , malesef hava şartları bu durum için ideal değil, başka zamana artık."

 

"Tüh ne kadar üzüldüm bak savcım yaa görüyor musun? Başka zamana artık."

 

Bunları söylerken bir yandan da kapısını açmıştı. Ben de binmek için kapıyı açarken, ölümün altında kalıp lafın altında kalmayan biri olaraktan

 

"Başka zaman bana olan sevgisi dinlerim yüzbaşı, egomu tatmin ediyorsun."

 

Sinsi bir gülüşle arabanın içine doğru süzüldüm. Ben çantama attığım telefonumu ararken o da kafasını kapıdan içeri sokmuş

 

"BOM!"

 

Diyerek bomba etkisi vermişti, yerimde sıçrasam bile, ben bir erkek kardeşe sahiptim. Ve bu numaralara alışıktım, yer miydi Anadolu çocuğu? Yemezdi.

 

"Neydi bu şimdi? Patlama efekti mi?"

 

Arabaya binerken konuştu

 

"Yani, öyle bir şeyler. Korkmadın mı?"

 

"Aman ne korktum ne korktum sana anlatamam yüzbaşı, o kadar korktum ki ellerim bile nasıl titriyor bak."

 

Diyerek ellerimi abartılı bir şekilde sallayarak ona gösterdim. Oda bu hareketine hafifçe sırıtıp arabayı çalıştırdı. Ben ise bu arada telefonumu bulmuştum! Canım telefonum yaa.

 

"Eee savcım, evinin konumu bana atmaya ne dersin?"

 

Derken arabayı çalıştırmış ve havalimanından uzaklaştırıyordu.

 

"Aa doğru numaran neydi senin?"

 

Bana ciddi misin? Adlı bir bakış yolladı ve derin bir nefes verdi.

 

"Az önce mesajlaştık ya savcım. Nasıl yok sende numaram?"

 

"Seni denedim, neyse bak burdan."

 

Diyerek telefonumdan evin konumunu açtım, ve bakması için ekranı ona doğru tuttum.

 

"Gerçekten sana kimliğimi bile göstermişken beni mi denmeye çalışıyorsun?"

 

"Evet, olamaz mı? Allah Allah."

 

"La havlee."

 

Gözümü devirdim ve yola odaklandım. Ama her şey o kadar hızlıydı ki bir süre sonra metehanı uyarmak zorunda kaldım.

 

"Metehan bey bir tık yavaş mı olsak acaba?"

 

"Neden korktun mu?"

 

"Hayır yolda olan şeyleri görmeye ve görsel hafızama kaydetmeye çalışıyorum. Benden kurtulmak istemenizi anlıyorum ama ben arabanızdan indikten sonra ezbere bildiğiniz yolları 200 ile gidersiniz."

 

"Niye İstanbul Türkçesi ile konuşuyorsun sen? Burda kaç savcı tanıdım. Biri bile böyle konuşmadı."

 

Yavaşlamıştı artık dışarıdaki şeyler daha netti.

 

"Mesleki deformasyon diyelim, eminim tanıdığınız savcılar da benim gibi konuşuyorlardır, sadece siz onlarla yakın olduğunuz için daha şiveli ve rahat konuşmuşlardır."

 

"Sen de,"

 

"Ne?"

 

"İlk olarak, benimle sizli bizli konuşmana gerek yok, ikincisi ise, sen de benimle onlar gibi rahat konuşabilirsin savcım. İşini iyi yap iyi anlaşalım."

 

"İyi bakalım sen de işini iyi yap da kör bir kurşuna gidip benim başka bir timle çalışmamı sağlama."

 

Histerik ve sinir bir şekilde sırttı bu sırıtmanın altında büyük bir ego yatıyordu, ve ben şuanda onun egosunu çekemezdim. Tam konuşmak için ağzını açınca, elimi kaldırıp onu durdurdum.

 

"Lütfen, yorucu ve bir hayli uykulu bir yolculuktu benim için yolculuğumuzun geri kalanına nefes seslerimizi dinlemek daha iyi olur."

 

'Bana uyar' der gibi kafasıyla beni onayladı. Bir beş veya on dakika sonra ise evime gelmiştik, bahardan valizlerimi indirdi ve beni sollayarak apartmanın önüne gidip yere koydu.

 

"Eee savcım, nefes sesinden devam yoksa bu güzel havada orada öylece dikilecekmisin?"

 

Hızlı adımlarla yürümeye başladım, ama kafamı kaldırıp gökyüzüne bakmayı da ihmal etmemiştim. Yağmur bulutlarıyla doluydu, Yağmur geliyordu anlaşılan. Yanından geçerken lafın hiç bir zaman altında kalmadığım için ona bana yaptığı imanın aynısını yaptım.

 

"Ben dikilmeyeceğim ama sen daha fazla dikilirsen ağaç olucaksın. "

 

Dudağını kenarının yukarı kalktığını gördüm, çantamdan binanın dış kapı anahtarını çıkardım. Ev sahibi bana çok büyük bir güven göstererek evin anahtarını kargolamıştı, uzun zaman sonra bana biri ilk defa bu kadar güvenmişti. Bu güven göz dolduracak derecedeydi. Apartmanın kapısını açınca valizleri almak için geri dönmüştüm ki, o valizleri eline almış ve yanımdan geçmişti.

 

"Ben hallederdim."

 

"Biliyorum savcım, ama ben bu işi daha zorlanmadan yapıyorum. Gördüğün üzere."

 

Kendini övmesine yime gözlerimi devirip peşinden yukarı çıktım.

 

"Hangi katta yaşadığımı nereden biliyorsun?"

 

"Bilmiyorum, sen ne zaman arkamdan gelmeyi bırakırsan o zaman varmış oluruz."

 

"Mantıklı."

 

Dudaklarımı öne doğru büzerek kafamı sallamıştım. Üçüncü kata geldiğimizde yavaşladım ve altı numaralı olan apartman dairesinin önünde durdum. Arkamdaydı, nefesi saçlarıma vuruyordu. Kapıyı hızla açıp içeri adımımı attım, arkamı döndüğümde valizleri içeri bırakmış evi inceliyordu.

 

"Bir şey ikram ediyim mi diyeceğim ama, evde olan tek şey su, ama çöm istersen su da verebilirim."

 

"Yok savcım kalsın, albayım seni cumartesi günü askeriyeye çağırdı, haberin olsun. Ben yine seni almaya gelirim, sen hazır olunca mesaj atarsın."

 

"Keşke yorulmasaydın diyeceğim, ama hiç içimden gelmedi. Bu yüzden, bugün ki yardımların için sağol yüzbaşım."

 

"Bir şey değil savcım, dikkat et kendine sen bize lazımsın."

 

Kıkırdadım, o da hafifçe gülüp önüne döndü. Merdivenlerden aşağı inene kadar onu izledim, sonra ise kapıyı kapatıp içeri girdim.

 

 

Nasıldııııııııııııı ama bu bölümü yazarken başıma gelenler... bölüm aslında böyle değildi bir tık daha uzundu ve ben o bölümü taslak olarak kaydetmeyi unuttum... ŞAKA GİBİ sonra değiştirdim ve bu şekilde yazdım.Uzunlukları hemen hemen aynı ama yine bir fark var.Karakterler tanıştııııııı soğuk bir tanışma olsun istemiştim,istediğime kısmen ulaştım ama KISMEN silinen bölümden bazı yerleri hatırladım ve öyle yazdım ama büyük çoğunluk aklımdan o anda geçti.Ama bir yandan da olacağı varmış diyip geçtim açıkçası. Hadi size diğer bölümden spoiler vereyiimmmm.Diğer bölüm erkek karakterin ağızından olucak onu anladınız umarım ama aklımda ondan sonraki bölüm için bomba şeyler vaaaararar ateşin baba bölümü yakın yaniiiiiihihihi.Ama şimdi gelecek bölümün hakkını yemeyelim onun için de düşündüm bir şeyler.Klasik uyarımızı geçelim ve noktalayalım o zimaaann.Bu bir amatör kurgudur tamamen mizah amaçlı yazılmıştır.ilk hikayemdir bunları bilerek okursak sevinirim.:)(

 

 

 

                                                                                

 

Bölüm : 19.09.2024 22:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...