21. Bölüm

BÖLÜM 21

Aysun Arslan
aysunkayaarslan

Hazan arabanın durması ile sarsıldı. Asya frene o kadar sert basmıştı ki az kalsın öndeki cama kafasını vuracaktı. Asya arabadan inerken Hazan'da hızla onu takip etti. Asya abisinin yatak odasının kapısını açtı. Ayağının altına aldığı sandalye ile dolabın üzerinde duran küçük kutuyu çekti ve aşağıya indi. Kutunun içini açıp Hazan'ın da çok iyi tanıdığı abisinin önceden kullandığı telefonu çıkarıp açma tuşuna bastı. Şarjı vardı abisi bu telefonu her daim şarj ettikten sonra kapalı tutardı. Telefonu tekrar kapatıp kutuya koyduktan sonra yeniden hiç konuşmadan Serap'a gitmek üzere çıktılar yola. Hazan o telefonu açıp neler olduğunu anlamak istiyordu. İçinde yazanları merak ediyordu ama beklemek zorundaydı. Asya yanındaki kadının suskunluğunu suçluluğuna yormuyordu. Hazan kimseyi aldatacak birisi gibi durmuyordu ama olayda bir dengesizlik vardı. Abisi aldatıldığından çok emindi. Asya'da o mesajları görmüştü. Abisinin kırılan kalbi yüzünden de onu aldatan kadına lanetler ederek uzun bir zaman geçirmişti. Umut diğer erkekler gibi değildi. Kolay seven, kolay bağlanan, umursamadan eş değiştiren ayran gönüllü erkeklerden değildi abisi. O birisini sevdiği zaman her şeyiyle seviyordu. Adanmış gibi seviyordu. Kırılan kalbi zaten zor güvenen yapısını daha da fena hale getirmişti. Birçok kadınla görüşmüş ama hiç birisi kalbine girememişti. İlk randevu sonunda genelde abisi görüşmeyi sonlandıran kişi olmuştu. Hazan'ın dediği gibi abisinin onu aldatmış olma ihtimali yoktu. Adam yokluğunda bile, aldatıldığını düşündüğünde bile bu kadına aşık ve sadık kalmıştı çünkü. "Sevgi aşk kalp işidir" derdi abisi Asya ona kızdığında. "Öyle ben buna aşık olacağım deyip seçemezsin aşık olacağın kişiyi. Bunu yaptığını düşünenler kendilerini kandırıyorlardır. Ben birisine aşığım çok seviyorum onu ve bunu engellemek bunu bitirmek elimde değil ne yazık ki." Asya ona kaşlarını çatıp "tıpkı bir ezik gibi konuşuyorsun" dediğinde Umut kardeşine gülmüştü. Bu buruk gülümseme Asya'yı daha çok kızdırmıştı "seni aldatmış, hem de sen askerdeyken aldatmış, yetmemiş gitmiş o adamla evlenmiş, sen hala geçmiş karşıma seviyorum diyorsun, salak mısın abi sen?" Asya dişlerini sıkmış tıslarcasına konuşmuştu. "Ben kimseyi aldatmadım, ne aşkıma ne de kalbimde ki kadına ihanet etmedim. Ben onu sevdim elimde değil hala seviyorum. Ben kendi hislerim ve duygularımdan sorumluyum. Onun yaptığı şey de onun karakterine hislerine ait davranış. Yanlış kişiyi seviyorum belki ama seviyorum işte ve bu kimseyi ilgilendirmez." Asya abisini içi sıkılarak dinlemişti. Dışarıdan bir göz olarak ona bakmaya çalıştı. Abisi yakışıklı bir adamdı. Kızların ona kolayca çekilebileceği bir görüntüye sahipti. İstese kendini sevecek bir sürü kadın bulabilirdi ama bu adam herkesin aksine sevilmeyi sevenlerden değil sevmeyi daha çok sevenlerdendi. Asya buna dayanamıyordu. Bu vericilik onu deli ediyordu "Çok arabesksin gerçekten abi! O kadını unut ve önüne bak artık." Umut masadaki bardağı kafasına dikip kardeşinin saçlarının üzerine bir öpücük kondurmuştu. "Yapabilseydim yapardım inan" demişti Asya'nın karşısından kalkarken. Asya abisinin arkasından dolan gözleriyle bakmıştı. Serap'ın evinin önüne park ettiğinde iki kadın hızla indi arabadan. Hazan sessizliğe gömülmüş Asya'ya her geçen dakika kalbi daha da sıkılarak bakıyordu. Kız o yokmuş gibi davrandıkça onu abisini aldatmadığına ikna edecek yollar arıyordu. Bu kızı çok seviyordu ona minnet duyuyordu. Umut'u aldatmamıştı ama avukatlık yolunda ilerleyen Asya için sözel bir ifade önemli değil bunun kanıtlanmasını istiyordu. İnsanın yapmadığı bir şeyi kanıtlamasından daha zor ne olabilirdi ki? Yokluk nasıl kanıtlanırdı? Keşke onun da elinde Umut'un o kıza attığı mesajlar olsaydı. Hazan'ın canı yanıyordu hem de çok fazla.

Hazan gözlerini açtığında hastane odasına benzer bir yerde olduğunu görmüştü. Andaç yanında elini tutmuş onu izliyordu. Kolundaki sargı onun tedavi edildiğini gösteriyordu. "İyi misin canın acıyor mu?" dedi kızın yumuşak dalgalarını yüzünden çekerken. Hazan belinin yanında acı hissediyordu. Ona endişe ile bakan yeşillere gülümsedi "İyiyim merak etme. Neredeyiz?" Andaç derin bir nefes aldı. Hazan'ın gözleri yanındaki sürahiye kaydığında çocuk bardağa su doldurup uzattı ona. "O beyinsiz bizi buraya getirdi. Normal bir hastane değil burası babasına ait bir klinik sanırım." Hazan başına gelenleri hatırlayınca korku ile titredi. Andaç onun avucundaki minik elini okşadı "kurşun belini sıyırmış merak etme" dedi. Oysa Hazan sıyırmamışta içindeymiş gibi hissediyordu. Bardağı Andaç'a uzatırken doğrulmaya çalıştı ama bu hareket canının hepten yanmasına sebep oldu. Kasılan yüzüyle çocuğa baktı "herkes iyi mi? Orkun, küçük kız onlara bir şey oldu mu?" Andaç sinirle sıktı dişlerini "iyiler merak etme. Ben uyandığını söyleyeyim." Orkun kızın odasının kapısının önündeki koltuklarda oturuyordu kafasını geriye atmış gözlerini kapatmıştı. Kapı açılıp Andaç'ın dışarıya çıktığını gördüğünde zeytin yeşili gözleri ona dikilmişti. Çocuk içeriye girmesine izin vermemiş Orkun'da onu burada dövmek istememişti. "Uyandı mı?" dedi merakla. Andaç ona ters bir bakış attı. "Uyandı" dedi bakışlarına uygun terslikle. O hemşirelerin olduğu tarafa doğru yürürken Orkun hızla kendisini odaya attı. Hazan çocuğun kir içindeki kıyafetlerine dağılmış saçlarına baktı. Perişan görünüyordu. Orkun onun yanında durup kızı süzdü biraz. "Nasılsın?" Hazan bu çocuğun sesinin çekingen çıkmasını komik bulmuştu. "İyi sayılırım. Kardeşin?" Orkun rahatlamış bir nefes verdi. Eğilip kızı alnından öptü. Geri çekildiğinde Hazan'ın şaşkın bakışları ile karşılaştı. "Teşekkür ederim, kardeşim için oraya gittin ve özür dilerim bütün bunlara sebep olduğum için." Hazan ona kaşlarını çattı "Gerçekten lanet herifin tekisin biliyorsun değil mi?" Orkun'un dudakları hafifçe kıvrılmıştı. "Biliyorum" dedi. Hazan ona kaşlarını çatmaya devam etti "bundan sonra senin telefonlarını cevaplamayacağım." Orkun ona anlayışlı bir gülümseme ile baktı. "Seni yanımda tutmak için başka bir bahane bulmam gerekecek desene." Hazan ona uzun kirpiklerini kırpıştırarak baktığında Orkun'un dudağının tek kenarı hafifçe yukarıya kıvrıldı. "Senden hoşlanıyorum." Hazan beklemediği itiraf karşısında şaşkınlıkla kaşlarını itti yukarıya. Odadan tam o anda giren Andaç ise her şeyi duymuştu. Tehditkar bir şekilde yürüdü Orkun'a "Ondan uzak duracaksın!" dedi en sert sesiyle. Orkun ona bir böcekmiş gibi baktı. "Durmazsam, ne yaparsın?" Havaya kalkan tek kaşı yeşil gözlerindeki tehlikeli pırıltı Andaç'ın dişlerini sıkmasına sebep oldu. "Seni gebertirim" dedi gözlerini kısarak. Orkun ona aldırmıyormuş gibi bir kahkaha attı. "Denemeni çok isterim. Bu kızdan hoşlanıyorum ve o artık benim! O yüzden elinden geleni ardına koyma." Hazan öfkeyle çattı kaşlarını "pazardan mal mı alıyorsun sen? Ben senden hoşlanmıyorum." Andaç derin bir nefes alırken "duydun" dedi. Orkun yeşil gözlerini dikti ona "zamanla hoşlanırsın" dedi gözünü kırparak. Sonra Andaç'a döndü "bak solucan seni görebiliyorum! O yüzden benim olana el uzatmaya kalkarsan o elini zevkle kırarım haberin olsun." Odaya giren doktorla Andaç ağzını açamadan Orkun dışarıya çıkmıştı. Devamında Hazan iyileşene kadar Orkun onu ve kızları arabası ile okula kendisi bırakmış yetmemiş okulda ona göz kulak olsunlar diye para ile öğrenci bile tutmuştu. Hazan evine her gün gelen çiçeklere yazılmış küçük notlara her defasında şaşırıyordu. Orkun'un bu kadar romantik olabileceğini hiç düşünmemişti. Dahası çocuğun okulda onun etrafında dolaşıp duruyor olması zaten popüler olan Hazan'ın daha fazla göz önünde olmasına sebep olmuştu. Kantine gitse Orkun kızın sıcak çikolatasını önüne bırakıyor, yemekhaneye gitse tepsisini taşıyordu. Hazan'ın Orkun yüzünden yaralandığı dedikodusu bütün okula yayılmıştı ve Andaç dışında hiçbir erkek ona yaklaşmaya cesaret dahi edemiyordu. Hazan ister istemez Orkun'un hayatına dahil olmasına daha da kötüsü onun bu daimi ilgisine alışmıştı. Çocuk onu istisnasız her sabah saat on bir de arıyordu ve bu saat azıcık geçse Hazan onu merak ederken buluyordu kendisini. Kahvaltısını yapıp yapmadığını soruyor yapmadıysa eve yiyecek gönderiyor ya da hazırlanmasını isteyip onu almaya geleceğini söylüyordu. Andaç ise onunla yarışacak kadar zengin değildi ama Hazan'ı iyi bir arkadaş olarak korumaya, rahatsız olduğu şeyleri ortadan kaldırmaya gayret ediyordu. Ondan hoşlandığını söyleyememişti. Arkadaşlığını kaybetmekten korkuyordu ama kızın Orkun'a gün geçtikçe yakınlaştığını görmek ellerinden kayıp gidiyormuş gibi hissetmesine sebep oluyordu. Bu his sanki etinden et koparıyorlarmış gibiydi. Hazan bütün bunların arasında Andaç'ın da ona olan ilgisini görüyordu ama çocuktan bir itiraf almamış olması biraz olsun içini rahatlatıyordu. Orkun'a ise ona karşı özel bir ilgisinin olmadığını kalbinin başka bir adama ait olduğunu söylemişti. Orkun zamanla ilgisini kazanacağını söylemişti ona, yine de aralarında olan bu arkadaşlıktan da şimdilik memnundu.

Serap özenle hazırladığı masada oturmuştu. Yaptığı yemeklerin pişmesini bekliyordu. Nazlı ise yine alt katta oturan arkadaşına gitmişti. Asya salonundaki koltuğa oturduğunda iki kadın yanlarına yerleşmişti. Elinde tuttuğu minik kutu kızın elinde sanki ağırlaşmıştı. İçinde çok tehlikeli bir şey varmışçasına dikilmişti gözler o kutuya. Öyleydi zaten o kutunun içinde belki de güzel bir arkadaşlığın bitmesine sebep olacak bir şey vardı. Asya kutunun içinden aldığı telefonu açtığında gözler merakla kızın elindeki alete döndü. Kız bilindik uygulamaya girip abisine fotoğraflı bir mesaj halinde iletilmiş konuşmaları açtı. Serap ve Hazan telefonun üzerine iyice eğilmişti. Hazan okuduğu mesajlara büyük bir şok içinde baktı. Bunları o yazmamıştı ama mesajlar onun numarasından gönderilmişti. Bu nasıl olabilirdi ki? Serap Hazan'a şaşkınlıkla baktı. "Ben yazmadım bu mesajları" dedi Hazan kendini savunur şekilde. Aşk dolu o mesajlar onun için bile fazlaydı. Serap hala kocaman olmuş mavi gözleriyle yanaklarındaki kırmızılıkla okuyordu o mesajları. Asya Hazan'a çevirdi şüpheli bakışlarını, "Numara senin değil mi?" Hazan onu onayladı "Evet ama ben yazmadım." Hazan neler olduğuna anlam veremiyordu. "Kim yazdı telefon kendi kendine mi yazdı?" Hazan gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Serap'a çevirdi gözlerini. Serap çok düşünmüştü kafasında bir şeyler vardı ama emin olmadan ortaya atmak Asya nezdinde bir işe yaramayacaktı. Hazan'ın gözleri dolmuştu bu mesajların Umut'ta olması gözlerini daha da doldurmuştu. Kim bilir canı nasıl yanmıştı bunları görünce. O da buna benzer mesajları Rüya'nın ona gösterdiğini hatırlıyordu. "Bilmiyorum" dedi gözlerinden iki damla yaş düşerken. Serap o sırada çalan kapıyla derin bir nefes aldı. İşte şimdi her şey ortaya çıkacaktı en azından o öyle düşünüyordu. "Nazlı geldi sanırım" dedi Hazan mırıldanarak. Serap kapıyı açtığında karşısında beklediği kadını gördü. Göz altları çökmüş kadın yüzünde gergin bir gülümseme ile baktı ona. "Merhaba" dedi çekingen bir tavırla. Serap kadını süzmeyi bırakıp gülümsemeye çalıştı. "Geldiğin için teşekkür ederim" dedi onu içeriye davet ederken. Kadın telefonda konuşmalarından sonra bebeğini evinde bırakıp gelmişti buraya. İçeriye girdiğinde koltukta oturan Hazan'ı görünce hafifçe gerildi. Hazan karşısında gördüğü yorgun yüzlü kadına şaşkınlıkla baktı. "Se-sen? Rüya?" dedi kocaman olmuş gözleriyle. Rüya derin bir nefes aldı. Kendisini çok rahatsız hissediyordu. Ne olursa olsun bu yüzleşmeyi yapmak zorundaydı. Serap hemen açıklar gibi konuya girdi "onu ben çağırdım bize anlatacakları var." Asya gözlerini bu kadına dikmişti. Hazan'ın kaşları çatılmıştı. Asya'nın kafasındaki sorulara cevap olsun diye konuştu "Abinin benden önceki sevgilisi ve beni aldattığı kadın." Asya kadını süzdü biraz. "Daha neler" diye homurdandı. Serap'ın ona işaret etmesi ile Rüya rahatsız bir şekilde oturdu koltuğun kenarına. Bütün gözler kendisine doğrulduğunda kendini toparlamak ve biraz da olsa zaman kazanmak için Serap'tan bir bardak su istedi. Serap mutfağa giderken o mahcup gözlerini Hazan'a dikti. "Seni yeniden gördüğüme sevindim." Hazan için aynı şey söz konusu değildi. "Neden buradasın?" dedi merakla. "Ben size o zamanlar olanların doğrusunu anlatmak için geldim. Aslında Serap beni aradığında çok şaşırdım bu eski olayın bugün karşıma çıkacağını hiç düşünmemiştim o zamanlar. Gençlik aptallık artık her neyse..." dedi Serap'ın elindeki bardağa uzanıp bir yudum aldı. Sonra gözlerini yeniden Hazan'a dikti. "Ben özür dilerim..." Sanki odada sadece ikisi varmış gibi konuşmaya başladı. "O zamanlar Umut'a çok aşıktım. O sana ilgi duymaya başladığı anda bana durumu açık yüreklilikle anlatıp benimle artık birlikte olamayacağını söyledi. Ben senin bana tercih edilmiş olmanı kendime bir türlü yedirememiştim. Senden de ondan da nefret ediyordum. Sizin birbirinize kısa sürede bu şekilde bağlanmanız gözlerimin önünde yaşadığınız o aşk sanki her geçen gün beni daha da dibe çekiyordu." Hazan kollarını bağlayıp arkasına yaslandı. Asya kıza kaşlarını çatarak baktı. "Günah çıkarmanı saatlerce dinleyecek değilim senin, sadede gel." Rüya'nın gergin olduğu her halinden belliydi. "Anlatıyorum izin verirsen." Asya dişlerini sıkıp gözlerini devirdi. "Umut askere gittiğinde herkes sizin o dönünce evleneceğinizi konuşuyordu. Ben bir gün seni bırakıp bana geleceğine olan inancımı kaybetmiştim o zamanlar. Sonra bir plan yaptık. Sizi ayırmak için. Umut askere giderken telefonunu ev arkadaşlarına bırakmıştı." Hazan'ın nefesi iyice daralmıştı. "Ne planı?" Asya ağrıyan başına bastırdı elini. "O mesajları bana kocan attı. Andaç. Umut giderken telefonunu bırakmıştı Andaç'ta o telefonu alıp her gün bana mesajlar attı ben bunun bir oyun olduğunu biliyordum. Sonra mesajları sana göstereceğini ve bunun ayrılmanızı sağlayacağını söylediğinde ona güvendim. O seni ben de Umut'u geri kazanacaktım." Hazan kadının yüzüne bir tane patlatmamak için kendisini zor tutuyordu. Asya ise araya girdi. "Abim onu aldatmış gibi gösterdin?" Rüya dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini ellerine dikti. "İzne geldiği zaman ona evde kavga çıktığını babamın onunla olan geçmiş ilişkimi öğrendiğini ve beni tartakladığını söyledim. Umut merhametlidir onunla görüşmek istediğimde bu yüzden itiraz etmedi. Geri döneceği gündü. Yanımdan babamı arayıp durumu düzeltmeyi teklif etti bende benimle buluşsun diye kabul ettim. Yanına geldiğimde aramasına engel oldum çünkü öyle bir şey olmamıştı. Ağladığım için beni avutmak için ellerimi tuttu saçlarımı okşadı. Ben o sırada Andaç'ın bana attığı mesajdan senin dersten çıktığını ve bize geldiğini biliyordum. Sen olanları görüp onu aramıştın beklediğim gibi de yanlış anlamıştın. Umut yanıma döndüğünde bana senin geldiğini bizi görmenin seni üzeceğini söyledi. Ben size bir dost gibi mutluluklar dilediğimde ise bana teşekkür ederek sarıldı. Sonra ben yanından ayrıldım. O gün olanlar bundan ibaretti. Yani Umut seni benimle hiç aldatmadı." Hazan boğulmak üzereydi Umut bunları ona anlattığında ona neden inanmamıştı? Gördüklerinin her zaman doğru olduğunu düşünüyordu. Asya ise beklediği cevabı alamamıştı. Telefonu kadına uzattı abisine atılmış mesajları Hazan'ın Andaç'la olan aşk dolu konuşmalarını gösterdi kıza "bunlar ne o zaman? Bunları biliyor musun?" dedi sert bir şekilde. Rüya'nın kaşları çatılmıştı. "Bunları Ayça'ya sorabilirsiniz." Hazan'ın gözleri şaşkınlıkla açıldı. Birden kafası geriye gitti. Ayça zaman zaman kontörü olmadığını söyleyerek onun telefonunu alır birilerine mesaj atardı. Gece giden mesajları da muhtemelen Hazan uyuduğu zaman telefonunu alarak atmış ve sonra silmişti. "Ama Ayça neden böyle bir şey yapsın?" Rüya, Serap'ın sorusuna omuzlarını silkti "o, Hazan'ın Umut tarafından sevilmesini istemiyordu." Hazan şaşkınlıkla baktı. "Ama neden? O benim arkadaşımdı." Rüya derin bir nefes aldı. Hazan nasılda saftı böyle. "Gerçekten mi?" dedi Rüya dalga geçer gibi. "O sadece seni deli gibi kıskanan hastalıklı birisi. Neye sahipsen onu kendine istiyordu. O zamanlar Umut'u, sonra Orkun denen o çocuğu, sonra Andaç'ı. Sonuncusunda başarılı oldu galiba." Serap'ın midesi bulanmıştı. Ayça nasıl bu kadar aşağılık olabilmişti? Hazan gözlerini yanında oturan Asya'ya dikti. Asya kafasını geriye atmış gözlerini kapatmıştı. "Neden o zaman anlatmadın bana bunları?" dedi. Üstünden geçen kocaman seneler, ömrünün işkence tadında berbat geçen zamanları. Herkesin gülüp eğlendiği zamanlarda onun yaşadıkları. Ona ve Umut'a oynanmış koca bir oyunun sonucu muydu yani? Kıskançlık zehirli bir sarmaşık gibi insanın ruhuna bir kere girince onu esir alıyordu. Rüya başını öne eğdi yaptıklarından pişmandı belki de. Şimdi gergin bir şekilde tırnaklarının kenarını yolmaya başlamıştı. Asya bu harekete yüzünü buruşturdu. Kadının kızarmış tırnak kenarlarında gezdirdi gözlerini. "Benim bir bebeğim var. Bir buçuk yaşında bugün sma hastası olduğunu öğrendim." Asya derin bir nefes aldı sinirle homurdandı "Allah'ın sopası yok işte." Hazan ve Serap ona onaylamayan gözlerle baktığında yanakları kızardı. Rüya ise onu başıyla onayladı "Serap beni aradığında bu yüzden hemen geldim. Yavrum belki de benim yaptığım kötülüklerin ceremesini çekiyor diye düşündüm." Hazan'ın gözleri dolmuştu. Böyle bir şeyin küçücük bir bedenden çıkmasını ne onun ne Umut'un kalbi kabul etmezdi "öyle söyleme bu bir sınav" dedi hemen. Rüya ise yerinden kalkıp Hazan'ın önünde diz çöktü ellerini kadının dizlerine dayadı yaşlı gözlerini gözlerine dikti "salaklıktı, aşkta her şey mübah diye düşünmüş yaptığım kötülüğün farkına varamamıştım. Affet beni ne olur? Belki evladım yaptığım kötülüğün cezası olarak…" Onun ağzından çıkan hıçkırıkla Hazan kadının kollarından çekip ona sıkıca sarıldı. "Şş, affettim. Öyle birşey yok. Gençtik salaktık. Ben Umut'a inansaydım güvenmeyi seçseydim belki olmazdı böyle. Şşş tamam!" Asya Hazan'ın nasıl yüce gönüllü olduğuna şaşırıyordu. Kendisi her şeye rağmen bu kadını parçalamamak için zor tutuyordu kendini. Hazan anneydi. Asya anne olduğunda anlayacaktı onu. Hazan kadının sırtında ellerini dolaştırırken "adı ne?" diye sordu. "Güneş." Hazan kadının sırtını sakinleşmesi için sıvazlıyordu. Bir evladı kaybetme korkusu onun gibi olmasa bile kendisinin de çok iyi bildiği bir korkuydu. "Ağlama sana yardım ederiz kampanyalar yaparız çocuğunu yaşatmak için her şeyi yaparız." Rüya akan burnunu elinin tersi ile sildi "Özür dilerim Hazan, çok özür dilerim..."

 

Bölüm : 15.12.2024 16:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...