22. Bölüm

BÖLÜM 22

Aysun Arslan
aysunkayaarslan

Geçmiş Zaman...

Andaç, okuldan çıkan Hazan'ı gizlice takip etti. Kız onu bekleyen motora yaklaştı. Orkun motordan inip kaskını kafasından çıkardı. Kızın gerisindeki arabanın arkasındaki saliselik hareket gözünden kaçmamıştı. Gözlerini bir süre Andaç'ın arkasında saklandığı arabaya dikti "Beyinsiz bu çocuk ya" diye homurdandı. Hazan onun baktığı yere merakla çevirdi kafasını. Bir şey görünmüyordu. "Kim?" dedi Orkun'un yeşil gözlerine bakarken. Orkun motorun arkasındaki kaskı kızın kafasına yerleştirirken sırıttı. "Boş ver sen, sen sadece beni düşün." Hazan çocuğun kendisine çapkınca göz kırpmasından dolayı hafifçe homurdandı. "Aklım sana yer olmayacak kadar dolu başkasıyla." Orkun ona aldırmaz bir şekilde gülümsedi "Evet Hazan Hanımdan bilmem kaçıncı baskı. Adamla rekabette edemiyorum burada değil kendisi, aaa hatta hayatında bile değil. Bil bakalım kim hayatında? Tabii ki ben!" Hazan kaskın içinden boğuk bir şekilde konuştu "kalbimde ruhumda olması için hayatımda olması gerekmiyor." Orkun kaskın camını sert bir şekilde indirdi aşağıya "Çok konuşma yoksa o diline yapacaklarımı düşünmek istemezsin. Üstelik bunlar kalbinin ruhunun çok hoşuna gider." Hazan kulaklarına kadar kızarmıştı. Bu adamdan etkilenmemek gerçekten çok zordu. Kızmış gibi homurdandı "terbiyesiz." Orkun kaskını kafasına takarken bir kahkaha attı. "Sana ne kadar terbiyesiz olabileceğimi göstermek için yanıp tutuşuyorum gerçekten. Tabii bunun için kalbinin ruhunun aklının işte daha neyin varsa hepsinin bana ait olmasını bekleyeceğim." Hazan onun omuzuna bir şaplak attı "öyle bir şey olmayacak." Orkun motorun üstüne yerleşirken sırıtmasını engelleyemedi. "Yoksa benimle gönül mü eğlendiriyorsun sen?" Hazan bu soru karşısında duraksamıştı. Binevi öyle sayılırdı Orkun'un ilgisi onun yaralarına iyi geliyor ondan etkilense bile yine de onu Umut'un yerine koyamıyordu. "Öyle de denilebilir" dedi çocuğun arkasına oturup kollarını beline dolarken. Orkun bir kahkaha daha attı. "Hassas kalbim çok üzüldü ama." Hazan istemsiz gülümsedi. "Ben ciddiyim" dedi sonra. Orkun motoru ayakları ile ittirirken konuştu "Ah, bak buna sevindim ben de seninle ciddiyim hem de son derece." Hazan kafasını sağa sola salladı "gerçekten uslanmaz bir serserisin." Orkun onu onayladı. "Biliyorum ve seninle didişmeyi seviyorum. Arkadaşın olmakta yetiyor bana. Hadi bakalım sinemaya gidiyoruz." Motoru çalıştırırken Andaç arabanın arkasından onların gidişini izledi. Elleri iki yanında yumruk olurken öfkeyle önündeki taşa bir tekme savurdu. "Onun bunun çocuğu! Onun bunun çocuğu! Kahretsin ya! Kızı ayırmak için onca çabamdan sonra hazır nimete kondu herif!" Dişlerini sıktı öfkeyle. Sonra eline telefonunu aldı. Ayça'nın ona attığı Hazan'ın abisinin numarasında dolaştırdı parmaklarını. "Bir şey yapmalıyım bu kızı bu herife bırakmayacağım!"

Andaç sahil kenarında sakinleşmek için biraz oturdu. Sonra eline telefonunu alıp Ayça'yı aradı. Neredeyse ilk çalışta açılmıştı telefon. Bu ezikte benim aramamı bekliyor herhalde, diye geçirdi içinden. "Efendim Andaç?" Andaç derin bir nefes aldı. "Neredesin bitti mi ders?" Ayça onu onayladı. Tuvalette dişlerini fırçalıyordu birazdan okuldan çıkacaktı. Kusmak dişlerini ve boğazını kötü etkiliyordu. "Çıkacağım birazdan" dedi. Andaç banklarda oturan insanlarda gözlerini gezdirdi. "Sahildeyim çıkınca yanıma gel konuşmamız lazım." Ayça ağzını çalkaladı. "Tamam gelirim." Telefonu kapatıp saçını başını düzeltti. Dudak lipsini dudaklarında dolaştırdı. O sırada Serap tuvaletten çıkmıştı. "Andaç mı aradı?" Ayça onu onayladı. "Ders notları lazımmış sen eve geç ben verip gelirim." Serap ona gülümsedi "Ben biraz kütüphaneye gideceğim proje ödevi için. Siz takılın." Ayça onun yanaklarına birer öpücük kondurdu "evde görüşürüz o zaman." Çantasını omuzuna asıp çıktığında Serap aynanın karşısında sarı saçlarını topluyordu.

Andaç bankta oturan adama yaklaştı. Adam gözlerini sırıtarak baktığı telefon ekranından kaldırıp Andaç'a dikti. "Abi kusura bakma bir arkadaşımı aramak için telefonunu kullanabilir miyim?" Adam öğrenci olduğu belli olan çocuğa uzattı telefonu. "Sağ ol abi hemen vereceğim" dedi cebinden telefonu çıkarıp Hazan'ın abisinin numarasını tuşlarken. Telefon açılınca adamın yanından biraz uzaklaştı. Sesini kalınlaştırdı. "Selamın aleyküm Hasan'la mı görüşüyorum?" Hasan tanımadığı numarayı bir daha kontrol etti "Evet?" Andaç onu izleyen adama yüzünü dönüp gülümsedi. "Bacına sahip çık biraz birader! Andaç diye bir çocuk çok dolaşıyor etrafında benden uyarması." Hasan öfke ile sıktı dişlerini "Bana bak lan it. O ağzını kırarım senin bacımın derdi sana mı düştü? Kimsin lan sen?" Andaç telefonu kapattı aradığı numarayı sildi. Adama telefonu geri verip teşekkür ettikten sonra yanındaki banka geçip oturdu. Dudakları yavaşça kıvrıldı yukarıya. Ayça kızın ailesinin muhafazakar bir yapıda olduğunu söylemişti. Hazan bunun altından nasıl kalkacaktı bakalım. Abisi ona soracak o da arkadaşım diyecekti.

Hazan sinemada titreyip duran telefonunu sessize aldı. Abisi arıyordu. Çıkınca arardı artık ara verilmesine çok bir zaman kalmamıştı. Orkun onun kulağına eğilip "önemlidir belki, abiler merak ettirilmez çık konuş ben sana bu kısmı anlatırım" dedi. Hazan ona gülümsedi doğru söylüyordu. Abisinin bu saatlerde aramak huyu değildi belki önemli bir şey olmuş olabilirdi. Salondan çıkıp sessiz bir yere geçip hemen aradı abisini. "Efendim abi?" Hasan derin bir nefes aldı "Neredesin kızım sen niye açmıyorsun?" Hazan biraz gerilmişti abisi sinirliyken bir orangutana dönüşebiliyordu. "Alışveriş merkezindeyim" dedi yalan söylemeye gerek duymadan. Abisi kaşlarını çattı "Andaç'la mı?" Hazan sorunun saçmalığını anlamamıştı. "Yoo, Andaç okulda sanırım." Abisi derin bir nefes aldı "Okulda diyor Allah'ım ya! Kim bu Andaç?" Hazan ne olduğuna anlam veremiyordu. "Arkadaşım abi..." Hasan öfkeyle köpürdü "Lan geri zekalı kız dediğin kızlarla arkadaş olur erkekten arkadaş mı olur? Andaç falan yok yaklaşmayacak yanına bak kırarım bacaklarını he! Adam gibi okuluna git evine gel." Hazan gözlerini devirdi "Tamam abi" dedi uzatmaya gerek yoktu bu kazanacağı bir savaş değildi. "Aferin benim güzel bacıma. Hadi çok oyalanma neredeysen de eve geç geçince de beni görüntülü ara yüzünü özledik." Hazan gülümsedi. "Tamam abi ararım görüşürüz." Gerilmişti ve Andaç'ın ne alaka olduğunu anlamamıştı. O içeriye girmeden film ara vermiş Orkun uzun adımlarla yanına gelmişti. "Bir şey mi olmuş?" Hazan bilmem der gibi dudaklarını büktü "Bende anlamadım ki Andaç'ı sordu bana. Uzak dur falan dedi kızdı kapattı." Orkun'un tek kaşı havaya kalktı "Tanıyor mu Andaç'ı?" Hazan olumsuz anlamda salladı başını "Yok ailem kızar öyle şeylere yani erkek kız yakın arkadaş falan." Orkun sırıttı "Ben de kesinlikle kızıyorum ve sende maşallah çok laf dinliyorsun. Abini dinle beni katil etmeden uzak dur bence de o kıl kuyruktan." Hazan ona kaşlarını çattı "kimle görüşeceğimi sana soracak değilim." Orkun ona çarpık bir gülümseme ile baktı. "Sor demedim minik bir dost tavsiyesiydi. Hem ben yerinde olsam abime Orkun diye çok seksi bir adamla sinemadayım merak etme o beni korur derdim." Hazan bir kahkaha attı "Sen bakıyorum da bu yaşında ölmeye pek meraklısın. Seni abimden kim koruyacaktı o zaman acaba?" Orkun ona göz kırptı "orasını ben hallederdim ya. Sen yeter ki böyle bir şey söyle paşa paşa gider dayağımızı yeriz abinden. Onu da dövecek değiliz ya." Hazan kollarını göğsünde bağladı "Orkun çok tatlısın gerçekten, ama..." Ben başkasını seviyorum olarak tamamlayacaktı bu cümleyi Hazan, Orkun bunu biliyordu. O yüzden uzun parmaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Gözlerinde yaramaz bir pırıltı belirdi "Tatlı olduğum kısım da kalalım bence. Belki daha sonra yemeyi düşünürsün o yüzden amadan sonrasını duymak istemiyorum." Hazan bıkkınca bir nefes çekti içine "Gerçekten bezdiriyorsun insanı he!" Orkun ona sırıttı "Ben bu tatlıyı şimdilik dolaba kaldırıyorum o zaman ama çok soğutma bak tadım kaçar!" Hazan ona ters ters bakarken film anonsu yapılmış ikisi yeniden salonun yolunu tutmuşlardı.

Ayça Andaç'ın yanına oturduğunda çocuğun planını dikkatlice dinledi. Öncelikle birkaç gün arayla abisini farklı numaralardan ya arayıp ya mesaj atarak Andaç ve Hazan arasında olanlar konusunda uyaracaklardı. Sonrasında Ayça, Hasan'a yaptıkları yalancı konuşmaların fotoğraflarını gönderecekti başka bir hat alıp. En sonunda da Hazan'ı evde yalnız bırakıp Serap'la dışarıya çıkacak. O arada yine bir numaradan mesaj çekeceklerdi abisine ve Andaç'ın kız kardeşinin evinde olduğunu söyleyeceklerdi. Andaç'ta o sırada Hazan'ın evine gidecek ve abisine basılmış gibi yapacaktı. Andaç, Hazan Orkun denen o çocukla daha fazla yakınlaşmadan bu planı uygulamaya koymak istiyordu. Üstelik Umut'un yeniden izne gelmesine çok az kalmıştı ve o ikisinin konuşmasını engellemesi için de Rüya ile bir plan yapması gerekecekti. Çünkü Umut hala telefonda konuştuklarında ona Hazan'ı soruyor Andaç'ta çocuğa şüphe duyacağı şekilde cevaplar veriyordu. Merak etme geçen gün pikniğe gittik çok eğlendik, hatta benden kalp balon istedi falan gibi. Hazan'ın onunla ilgilendiğini ima eden şeyler söylüyordu. Umut ise bu durum canını sıksa bile Hazan'a güveniyor onun içinde bir kötülük olmayacağını düşünüyordu.

Bu planı bu şekilde yürüttü Ayça ve Andaç. Gerçekten artık ilk zamanlar bu laflara kulak asmayan Hasan kardeşinden şüphe duymaya başlamıştı. En kısa zamanda okuluna gidip Andaç kimse ona bir görünmesi iyi olacaktı. Umut'un izne gelmesi ile de Andaç'ın kalbinde sıkışmalar başlamış o ikisinin arasını hepten açacak planlarını kurmaya başlamıştı. Umut gelir gelmez Andaç'la, Hazan'la onu görüştürmesi için konuşmuştu. Andaç ona "konuşacak bir şey yok Hazan önüne bakıyor" demişti ama Umut'u ikna edememişti. Sonuç olarak olayların kendi istediği şekilde gerçekleşmesini sağlayacak Rüya planını devreye sokmuştu. Rüya Umut'u arayıp onunla görüşmek istediğini söyleyince Umut Andaç'ın yanında reddetmişti onu. Ama Rüya konunun Hazan'la ilgili olduğunu söylediğinde Umut beklediği gibi kabul etmiş ve okul çıkışında onu bekleyeceğini söylemişti. Andaç'a mevzuyu anlatıp Hazan'ı da görmek istediğini söyleyince çocuk "Tamam getiririm okulun karşısındaki pastanede olun bari" demişti. Umut'a göre Andaç Hazan'ı çay içmek için davet edecekti. Umut'u söylemeyecekti çünkü kızın gelmemesinden korkmuştu. Onunla konuşup daha önce defalarca telefonda anlattığı şeyleri bir de yüz yüze anlatmak istiyordu. Hazan yüz yüze olduklarında onun samimiyetine kesinlikle inanacak ve bu konu kapanacaktı.
O gün, Umut Rüya ile buluştu pastanede. Bilerek Hazan'ın çıkış saatini seçmişlerdi buluşmak için. Telefonundan Andaç'ın ona gönderdiği mesajları açtı kız ve Umut'un önüne koydu. İntikam ateşi ile yanıyordu resmen. "Bana tercih ettiğin kız seni başından beri en yakın arkadaşınla aldatıyor" demişti. Umut mesajları okudu tekrar tekrar okudu tarihlere saatlere baktı. Bunlara göre o daha askere gitmeden önce bir ilişkileri vardı ve askere gideceği için ona söyleyememişlerdi. Kulakları uğulduyordu telefonu sıkan parmaklarının boğumları bembeyaz olmuştu. Kalbi sanki dağılıp dağılıp tekrar toparlanan bir cam haline dönmüş o kırıklar bütün iç organlarına batıyormuş gibi hissediyordu. "Olamaz" dedi. Arkadaşının ve sevdiği kadının ona böyle ihanet edeceği aklından bile geçmemişti. Rüya umursamaz bir şekilde silkti omuzunu. "Olmuş ama" Umut yerinden hışımla kalktı. Okulun kapısına gidecek ve Hazan'ı bekleyecek hesap soracaktı. Rüya da peşinden kalkmış kaldırımda çocuğun yanında durmuştu. Umut'un yeşil gözleri ağlamak üzere gibi kızarmış alt dudağı bir çocukmuş gibi titremeye başlamıştı. Rüya o sırada okuldan çıkmak üzere olan Andaç'ın koluna girmiş Hazan'ı gördü. Şanslıydı ki Umut'tan önce görmüştü. Umut'un eline uzattı elini. Adam şaşkınlıkla ona döndü "üzülmene dayanamıyorum" dedi Rüya ve çocuğu kendine çekip dudaklarının üzerine bir öpücük kondurdu. Umut'un şaşkınlığından olsa gerek tepki vermemesi öpücüğün süresini arttırmış Hazan onları o şekilde gördüğünde olduğu yerde donakalmıştı. Zaman durmuştu sanki. Gördüğü şey her şeyi doğrulayan bir şeydi kız acı ile geriye doğru sendelemişti. Başı dönüyor yer ayağının altından kayıyor gibi hissediyordu. Andaç hızla belinden sarıldı ona. Kendine çekip sıkı sıkı sarıldı. Hazan gözyaşlarına boğulmuş kafasını Andaç'ın omuzuna gömmüştü. Andaç kızın titreyen bedenini kendine yaslamış usul usul sırtını okşuyordu. Hazan gözlerini sımsıkı yummuştu. Gördüğü şey korkunç bir kabusmuşçasına gözlerini açmaktan korkuyordu. Umut Rüya'yı geriye doğru itip okulun kapısına bakışlarını çevirdiğinde Andaç ve Hazan'ın birbirlerine sarılı bedenlerine gördü. Yumruğunu sıktı. Gidip Andaç'ın ağzını burnunu dağıtacaktı. Rüya ise çoktan arkasına bakmadan yürümeye başladı. Umut yanlarına gidip Andaç'ı kızın bedeninden söker gibi almış çenesinin üzerine sağlam bir yumruk indirmişti. Kardelen'in ona bakan nefret dolu gözleriyle karşılaşınca dişlerini sıkmıştı. Kız Andaç'a eğilip onun kolundan tutmuş sonra Umut'u bütün gücüyle geriye itmişti. "Defol buradan! Defol şeytan görsün yüzünü." Gözyaşları içinde aşığına eğilmiş Kardelen'e kalbini sökercesine bakmıştı Umut son defa. Sonra ağzından tek kelime çıkmadan hızlı adımlarla kaçar gibi uzaklaşmıştı oradan. Andaç düştüğü yerde oturmuş gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Bu hareket çenesine yediği yumruk yüzünden canını yakıyordu ama o acı o kadar tatlıydı ki kalbi heyecanla atıyordu. Şimdi sırada Orkun vardı. Onu da hallettiği zaman Hazan onun olacaktı.

Andaç beklediği günün bu kadar erken geleceğini düşünmemişti. Çünkü Ayça'nın anlattığına göre Hazan kendisini odaya kapatmış bütün gece ağlamış yarın okula gitmeyeceğini söylemişti. Bu durumda evde yalnız kalacaktı hem de çok uzun bir süre. Planı hemen değiştirdiler. Ayça o gece Hazan'ın abisini bizzat aradı. Hasan telefonu açtı "Alo?" Ayça dışarıya çıkmış kapıyı kapatmış kızlara bakkala gideceğini söylemişti. "Ayça bir şey mi oldu?" dedi Hasan ses gelmeyen telefona. Ayça nefes nefese konuştu "Hasan abi, sana bir şey söyleyeceğim ben ama nasıl söyleyeceğim bilmiyorum beni de yanlış anlamanı istemiyorum." Hasan oturduğu yerden kalktı. "Hayırdır kızım söyle?" Ayça kendini toparlamak için derin bir nefes aldı "Abi ama bak önce bana bir söz ver bunları kesinlikle benden duymadın tamam mı? Yani Hazan bunu asla bilmeyecek arkadaşımı kaybetmek istemiyorum ben. Sadece onu korumak istiyorum." Hasan öfkeyle soludu burnundan. "Ayça bak getirmeyin beni oraya! Ne bok yiyorsunuz yine?!" Ayça gülmemek için bastırdı dudaklarını birbirine "Böyle yapacaksan anlatmam, kapatıyorum abi ben." Hasan sinirle ellerini saçlarından geçirdi okkalı bir küfür savurdu “Söz tamam söyle şunu!" Ayça derin bir nefes aldı. "Abi Hazan okuldan bir çocukla birlikte Andaç ismi. Yani bu zamana kadar iyiydiler ama şimdi şöyle bir şey oldu, yarın Hazan okula gitmeyecek evde kalacakmış Andaç'la zaman geçirmek için sözleşmişler yani baş başa. Tamam bu çocuk biz evdeyken de ara ara uğruyordu ama yani şimdi yarın biz okulda olacağız ne bileyim benim içime sinmiyor yalnız kalmaları. He, biz olmaz dedik Hazan'a yani öyle evde erkekle baş başa olmaz dedik. O da alt tarafı film falan izleriz bana güvenmiyor musunuz falan deyince bir şey de diyemedik. Hazan'a tabii güveniyoruz da biz, yani çocukla yalnız kalması ne bileyim benim içim almadı abi. Ateşle barut hesabı şeytan doldurur maazallah. Ben arkadaşımın başına kötü bir şey gelmesinden korktum anladın mı abi? Böyle ispiyoncu gibi oldum ama n’olur Hazan'a söyleme. Çocukla yaşadığı şeyleri biliyorum ben, yani Hazan bizden hiçbir şey gizlemez çocuğun attığı mesajların ekran görüntüsünü bile gönderir bize ama bu durum farklı biraz abi anladın mı?" Hasan öfkeyle önündeki masaya bir tekme savurdu "Kızım senin ağzından çıkan kulağına varıyor mu lan? Ne saçmalıyorsun sen?" diye kükredi. Ayça yalandan titreyen bir ton verdi sesine "Abi n’olur bak ben onu korumak için sadece, gözünü seveyim bir şey yapma kıza..." Hasan dişlerini o kadar sıkmıştı ki çenesi ağrıyordu. "Gönder şu şerefsizin mesajlarını bana hemen. Ayrıca yarın kaçta gelecekmiş o kardeşimin yanına?" Ayça sevinçten yerinde zıplamamak için zor tutuyordu kendisini "Bir de buluşacaklar sanırım." Hasan burnundan soludu. "Mesajları at, beni aradığını sakın söyleme Hazan'a, gelsin bakalım eceline gelsin it." Ayça ona sevimli sevimli "tamam abicim" dedikten sonra neşeyle telefonu kapatıp mesajları yolladı. Hasan elindeki telefonu fırlatıp kırmamak için kendini zor tutuyordu. Taksidi bitmemişti daha cihazın. Öfkesinden yerinde duramıyordu. Şerefsiz bir gibi gelecekse o daha öncesinde gelip binanın önünde bekleyecekti.

O sabah Hazan dün gördüğü şeyi kendine yediremediği için evde kalmış, sinirini atmak içinde temizlik yapmaya karar vermişti. Andaç eline aldığı simitlerle kızın evine yürürken gözleri etrafta Ayça'nın fotoğrafını gönderdiği adamı arıyordu. O gelmeden eve girmek istemiyordu. Ayça Andaç'ın fotoğrafını da Hasan'a yollamıştı görünce tanısın diye. Andaç apartmanın karşısında dikilen Hasan'ı hemen tanımıştı. Hasan'da bu çocuğu tanımıştı hemen. Gidip eve girmeden ağzını burnunu kırmamak için kendini zorluyor yumruklarını iyice sıkıyordu. Nitekim Hazan kapıyı açtığında karşısında Andaç'ı görmeyi beklemiyordu çocuk ona simit almış Hazan evde yalnız olduğu için onu içeriye davet etmemişti. Çocuk su istediğindeyse beklemesini söylemişti. Andaç adamın ne zaman geleceğini kestiremediği için içeriye girip kapıyı aralık bırakmıştı. Merdivenlerden çıkan ayak seslerini duyacaktı illaki. Nitekim saydığı merdivenlerden sesler gelmeye başlayınca içinden sayarak Hazan'la konuşmaya devam etti ve rakam tamamlandığı anda kızın dudaklarına yapıştı. Kükreyen adam tam beklediği tepkiyi vermişti. Andaç ona kardeşini sevdiğini evleneceklerini söylediğinde kızın yüzündeki şok umurunda bile değildi. Nasılsa o artık herkesi aradan çıkardığına göre Hazan'ın kalbini çalacak bir yol illaki bulacaktı.

 

Bölüm : 15.12.2024 16:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...