26. Bölüm

BÖLÜM 26

Aysun Arslan
aysunkayaarslan

Hazan, bir masada oturmuş servis peçetelerini katlıyordu. Umut ona ve kendine birer çay alarak karşısına oturdu. Hazan her zaman yaptığı gibi rahatsızca kıpırdandı karşısında. Abisinin şüpheli olarak gösterdiği üç kişi de bugün buradaydı ve masalarında ellerinde telefonlarıyla ilgileniyorlardı. Acaba birisi fotoğraflarını falan mı çekiyordu? Gidip telefonlarını da kontrol edemezdi ya. Umut kadının etrafa yönelen bakışlarında gezdirdi yeşil gözlerini. Bu şekilde inceleniyor olmak adamın gözlerini üzerinde hissetmesi Hazan'ı utandırmıştı. Önceden yüzünde gözünde gezinen bakışlar bu yeşil gözler hoşuna giderdi şimdi yaklaşık on beş kilodan biraz fazla vermiş olmasına rağmen rahatsız oluyordu o bakışlardan. Umut'un kızın ona bakmamak için direnen gözleri canını sıkıyordu. Hazan birazdan bir bahane bulup kalkacaktı yanından. Umut bu sefer buna fırsat vermek istemiyordu. Çayı yavaşça kızın önüne itti ve peçetelerin katlananlarını kutusuna yerleştirdi. Önüne katlanacak olanlardan aldı. "Tek şekerli limonlu" dedi Hazan'a çayı işaret ederken. Hazan çayını böyle severdi. Çayın sade tadı hoşuna gitmiyordu. Hazan gözlerini kaldırmadan konuştu "artık şekersiz içiyorum." Umut bunu elbette fark etmişti. Sadece ona eski günleri biraz hatırlatmak onu unutmadığını göstermek istiyordu. Belki bu, kadının onunla biraz daha uzun konuşmasını sağlardı. İş dışında bir konuşma. "Önceden böyle severdin" dedi gülümseyerek. Hazan onu başıyla onayladı "öncedendi o, artık hiçbir şey eskisi gibi değil." Umut yerinde huzursuzca kıpırdandı. Böyle olmayacaktı, doğrudan konuya girmesi gerekiyordu. "Kardelen" dedi fısıldayarak. Hazan isminin adamın ağzından çıkan tınısı ile dolmuş gözlerini kaldırdı ve ilk defa baktı adama. Limonlu çayından boğazındaki düğümü yok etmesi umuduyla bir yudum aldı. Umut kadının çaresiz bakışlarında bırakmıştı kalbini. "Neden benden kaçıyorsun?" Hazan derin bir nefes aldı. Söyleyeceklerinin altında ezilircesine baktı adama. "Rahatsız oluyorum" dedi. Kelimeler sanki ağzından zorla çıkmıştı. Umut'un kaşları şaşkınlıkla kalktı havaya. Ondan rahatsız oluyordu. Fark etmişti bunu ama bunu kendine söylemesi Hazan'ın söylemesinden başka bir şeydi. Şimdi bir el kalbini çok güçlü bir şekilde sıkıyormuş gibi hissediyordu. "Neden?" dedi sakince. Gözlerini denize dikmişti bu soruyu Hazan'dan çok kendisine sorar gibiydi. Kadının cevap vermesini beklemeden yine kendisi cevapladı. "Bir geçmişimiz olduğu için mi? Bu yüzden mi benden kaçıyorsun?" Hazan nefesini verirken göğsü hafifçe havalandı ve indi. "Geçmiş, dediğin gibi Umut geçmişte kaldı." Umut'un bugünü yarınıydı o geçmiş. Kaşları hafifçe çatıldı. "Evet geçmişte kaldı, geçti gitti. O yüzden benden kaçmana gerek yok. Burada çalışıyorsun diye rahatsız olmana gerek yok. Ne yaşandıysa yaşandı ve bitti. Sana kırgın kızgın değilim ben. Burada rahatsız bir şekilde çalışmanı istemiyorum." Hazan'ın gözleri kocaman açıldı. "Beni işten mi çıkarıyorsun?" dedi korkuyla. Belki de sevgilisi öyle istemişti. Kıza geçmişlerini anlatmıştı ve o da işten çıkarılmasını istemişti. "Hayır, hayır bunu nereden çıkardın?" dedi Umut endişe ile. "Rahatsız bir şekilde çalışmanı istemiyorum dedin." Umut ona gülümsedi. Gülme dedi Hazan içinden, gülme çok güzelsin... Gülme duruyor zaman ve ben kayboluyorum. Haksızlık bu gülüş, güzel olan her şeye... "Rahatsız olmanı istemiyorum anlamında söyledim. Senin bir işe benim de birkaç elemana ihtiyacım var. İş ve özel hayatlarımızı ayrı tutalım." Sonra Hazan'a rahatlamış bir şekilde göz kırptı. Hazan kalbinden bir kere daha vurulmuştu sanki. Bu adam kaç kere daha nişan alacaktı kalbine onun? Hazan rahatlamış bir nefes verdi. Biraz belki biraz daha açık olabilirdi ona. Ellerindeki peçeteleri bıraktı arkasına yaslandı. Çayından minik bir yudum daha aldı. "Biliyorsun boşanma aşamasındayım ve bu anlaşarak değil. Andaç beni bırakmak istemiyor ve kızımı benden almakla tehdit ediyor..." Umut'un yeşil gözleri öfke ile yanmaya başlamıştı. "Şerefsiz" diye tısladı. Hazan onu başıyla onayladı. "Benim aleyhime sahte kanıtlar oluşturmak istiyor. Abimin söylediğine göre peşime bir adam takmış ve birileriyle samimi görünen fotoğraflarımı falan çekerse onu aldattığımı iddia edecek ve kızımı benden alacak." Umut'un kaşları iyice çatıldı. "Ben Nazlı olmadan yaşayamam anladın mı? Bu yüzden benden uzak durmalısın." Umut'un küçük kızın adının geçmesiyle gözleri kısa bir an ışıldadı. Hazan'ın kızı tıpkı küçük bir Hazan'dı. Bir zamanlar onun bu kadından sahip olmak istediği gibi. İlk zamanlar çekimser yaklaşmıştı Umut'a ama sonra Umut onun da kalbini çalmayı başarmış ve birbirlerine aşık olmuşlardı. Hazan ise Nazlı'nın kısa sürede birisine bu kadar hızlı alışmasını şaşkınlıkla karşılaşmıştı. Yine de durum içten içe hoşuna gidiyordu. "O şerefsizi öldürürüm" dedi Umut. Gözleri öfkeyle yanarken. "Kızını kaybetmeyeceksin sana söz veriyorum. Peki peşine kimi takmış biliyor musun?" Hazan kafasını olumsuz anlamda sağa sola salladı. "Şu anda burada oturan üç kişi de olabilir daimi gelenler bunlar. Abimin bana fotoğraflarını gönderdikleri." Umut masalarda gözlerini gezdirdi. O sırada birisi Hazan'a seslendi. "Bir çay daha alabilir miyim?" Adam kahvaltısını bitirmişti. Hazan yerinden kalkıp onun masasını toplamaya başladı. Umut bu sırada diğer masalarda gözlerini gezdirdi. "Çayımız yok şu anda" dedi Umut "biraz beklerseniz yeni yapıyoruz." Adam kendisi ile konuşan adama çevirdi gözlerini. Masayı toplayan kadınla ilgilenmiyor gibiydi. "O zaman hesap alayım ben." Umut masadan kalkarken bu adamı kafasında elemişti.

Hazan mutfaktan dışarıya çıktığında Didar kafeden içeriye girdi. Hazan kızı görünce kalbi burulmuş sinirleri bozulmuştu. Sert bir şekilde "hoş geldiniz" dedi. Boşanma davasına bu kızın babasının çok yakın arkadaşının yardımcı olacak olması, kıza karşı onu yumuşatamıyordu. Babası dişli bir ağır ceza avukatıydı. Arkadaşı da en az Asya'nın yanında staj yapacağı ablası kadar dişliydi. Didar kızdan aldığı soğuk elektriğe rağmen gülümsedi. Umut'u ondan kıskandığını anlamak için müneccim olmasına gerek yoktu. Bu durumu kullanmakta onun işine geliyordu. Kızın Umut'a olan ilgisini görmemek için aptal olmak lazımdı. O ilgiyi arttırarak kendince biricik arkadaşına iyilik yapıyordu Didar. "Hoş buldum." Umut onu görünce ışıl ışıl gülümsedi ve Hazan'ın devrilen gözleri Didar'ın gözünden kaçmadı. Kız Umut'un yanağına yalandan bir öpücük kondurdu. "Nasılsın patron? İşler nasıl?" dedi keyifle. Umut onu masaya davet ederken "Bu saatler çok yoğun değil ama birazdan dolar burası. Sen neler yaptın güzellik?" Didar keyifle arkasına yaslandı "Kar... Hazan Hanım, bir Türk kahvesi alabilir miyim şöyle okkalı olsun." Hazan içinden zıkkım iç, diye söylendi. "Getiriyorum hemen." Umut çayından bir yudum alırken Didar'a dikti meraklı yeşillerini. "Ee keyfin yerinde anlat bakalım." Didar ona kocaman gülümsedi. "Ay evet sonunda açılışı yapabiliriz. Birazdan Serap'ta gelecek detayları konuşacağız. Mükemmel olacak bu hafta sonu yaparız açılışı diyorum sen ne diyorsun?" Kız heyecanla ellerini çırparken Umut ona neşe ile gülümsedi. "Bir hafta erteleyelim önümüzdeki hafta sonu yapalım olur mu?" Didar dudaklarını çocuk gibi sarkıttı. Umut bu haliyle Asya'ya hepten benzeyen kızın burnundan bir makas aldı. "Bu hafta içi Hazan'ın boşanma davası var. Herif peşine birilerini takmış onun başkalarıyla samimi fotoğraflarını yakalamak için." Didar'ın kaşları çatıldı. "Pislik adam! Ama Canan teyzenin elinden kurtulamaz ne yaparsa yapsın." Umut onu kafasıyla onayladı. "Yine de dikkatli olmakta fayda var Kardelen'in daha rahat olmasını istiyorum hem boşanma kutlaması gibi olur ona da. O yüzden erteleyelim güzelim." Didar içini çekti "patron sensin ben küçük ortağım öyle olsun diyorsan öyle olsun." Umut kızın eline uzanıp elini tuttu "Saçmalama patron yok aramızda. Anlayışın için teşekkür ederim." Hazan o sırada elindeki kahve tepsisi ile mutfaktan çıkıp onları el ele görünce elleri titremeye başladı. Dişlerini sıktı. Saçmalama elbette önüne bakacaktı. Kız çok güzel hem diye konuştu kendi kendine. Yine de öfkeyle çatılan kaşlarına engel olamadı içi zehir içmişçesine yanıyor Umut'un ellerine dokunan o elleri kırmak istiyordu bir yanı. Kahveyi masaya sert bir şekilde bıraktığında Didar Umut'un elini daha sıkı tuttu. "Hayatım burada da bazı dekoratif değişiklikler yapsak diyorum?" dedi tatlı tatlı. Umut'un kaşları şaşkınlıkla yukarıya kalktı ve Hazan'ın öfke dolu bakışları ile karşılaşınca hızla elini çekmek istedi ama Didar ona uyarıcı bir bakış atınca olduğu gibi durdu. Kadınların lanet sözsüz iletişimleri diye geçirdi içinden. Hazan ise donmuş gibi hala tepelerinde dikiliyordu. "Ne gibi?" dedi Umut gergin bir gülümseme ile. Didar ona ışıl ışıl gülümsedi. "Serap'la konuşuruz o kısmı." Sonra derin kahve gözlerini Hazan'a çevirdi "bir şey mi oldu niye dikiliyorsun?" Hazan kafasında kızın elini mutfaktan aldığı bıçakla parça parça doğruyordu. Bu şekilde güçlü bir şey hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Sanki böyle bir hissin varlığını unutmuş gibi irkildi birden. "Yok başka bir şey ister misiniz?" dedi nasıl ölmek istersin der gibi sormuştu bunu. Didar ona sevimli sevimli gülümseyip teşekkür ederken, Umut güzel dişlerinin hepsini gösterir şekilde ışıl ışıl gülümsemişti. Sevgilisi yanında mutlu tabii diye geçirdi Hazan içinden. Gülme lanet olası gülme! Benim içim kaynar yağ içmişim gibi sen gülüyorsun. Kahretsin çok güzel gülüyorsun... Umut hala başlarında dikilen Hazan'a imalı bir bakış attı "özel konuşuyoruz da sen işinin başına dönebilirsin." Hazan neredeyse kükreyecekti. Özel konuşan yerlerini kopartacaktı. Sonra bütün bunları eski sevgili olarak yapacağını düşününce tadı kaçtı. Kafası ile onaylayıp mutfağa döndü. Şimdi bütün sinirini sebzelerden çıkaracaktı işte. O ikisini kesiyormuşçasına hunharca doğramaya başladı leğende duran yıkanmış sebzeleri. "Kızım cinayet mi işliyorsun yemek mi yapıyorsun canına okudun nimetin!" Nurdan'ın sesiyle bıçağı sert bir şekilde parmağına indirmişti Hazan. "Ay koptu parmağı!" Nurdan bir çığlık atıp gözlerini kapatınca Hazan aldığı peçetelerle parmağını hızlıca sıktı. "Yok birşey bağırma." Nurdan gözünün tekini açmış diğer kadınlarda kopan parmağı arıyorlardı. Hazan acıyla buruşmuş yüzüyle "kopmadı saçmalamayın" dedi. Peçeteler kırmızıya boyanmıştı ve Hazan'ın gözü kararmaya başlamıştı. Çok derin kesmişti parmağını. Aynı anda midesi bulanırken Umut mutfağa doğru koşturdu. O kendini kenarda duran tabureye bıraktı, bayılmamak için kendini sıkmaya başladı vücudundan soğuk terler boşalıyordu. Umut kızın elindeki kanlı peçetelere şaşkınlıkla baktı. "Elini mi kestin?" dedi telaşla. Hazan'ın rengi atmıştı. Kan tutuyordu onu. Başı dönerken sadece onayladı. Umut önünde diz çökerken, kızın peçete ile sarılı elini avuçlarının arasına aldı. Yarayı açınca neredeyse kemiğe kadar görünen kesiğe bakarken gözleri büyümüştü. Hazan oluk oluk akan kanla kendinden geçti. Umut o düşmeden onu tuttu "Nurdan abla, çabuk bir ip getir buraya." Kadınlardan birisi ona bir bez parçası uzatırken Umut Hazan'ın parmağını kesiğin biraz altından sıkıca boğdu ve kendinden geçmiş kızın dizlerinin altından kollarını geçirerek onu kucağına aldı. "Didar, arabayı aç bize." Didar bayılmış kadına şaşkınlıkla baktı. Çok mu ileri gitmişti kadın onun yüzünden fenalık mı geçirmişti? Pişmanlıkla arabaya doğru koşturdu. Umut Hazan'ı arka koltuğa yavaşça bırakıp telaşla ön koltuğa oturdu. "Elini kötü kesmiş hastaneye gidiyoruz, buralar sende" dedi arabayı çalıştırırken.

Sonunda dikiş atılmış ve sarılmış parmakla hastaneden çıktıklarında Hazan'ın yüzü sirke satıyordu. Kalbi parmağından daha çok acıyordu. Umut ona bir kutu vişne suyunu uzatırken Hazan vişne suyuna yüzünü buruşturdu. Oysa ki en sevdiğiydi Umut bunu biliyordu. "İç hadi" dedi Umut tatlı tatlı. Hazan ona gözlerini devirdi "diyetteyim meyve suyu içmiyorum." Umut'un kaşları şaşkınlıkla havaya doğru itildi "diyet mi? Niye ki?" Hazan utançla yüzünü astı "Şişman ve çirkin olduğum için olabilir mesela." Umut'un kaşları hafifçe çatıldı. Onunla kimse bu şekilde konuşamazdı kendisi bile. "Seni kucağıma aldım arabaya getirirken..." Hazan hafifçe kızarmıştı. "ve hiç zorlanmadım seni taşırken..." Hazan ona şaşkınlıkla baktı yaklaşık yetmiş beş kilo civarındaydı. Umut'un gömleğinin altından kollarına çevirdi gözlerini, öyle abartı bir kas yığını yoktu ama güçlü olduğu barizdi. "Senin güçlü olman benim şişko olduğum gerçeğini değiştirmez" dedi memnuniyetsizce. Umut kızın asılan yüzüne öpücükler kondurmamak için zor tutuyordu kendisini. Biraz daha o dudakları sarkıtırsa dayanamayacaktı. Gülmeye başladı. "Şişman demeyelim de güzelliğinin boyutu artmış, o küçük kız halinden çıkmış, kıvrımları olan çok güzel bir anneye dönüşmüşsün diyelim." Hazan duyduğu iltifatla kıpkırmızı kesilmişti "hadi oradan" dedi başını çocuk gibi öne eğerken. Umut o dalgalı saçları okşamamak için sıktı direksiyonu. "Gördüğüm en güzel şeysin sen, hep öyleydin." Hazan kendisine ışıl ışıl gülen adama eriyerek baktı. Sonra birden kaşları çatıldı "Hıı, bunları kafede bekleyen sevgiline de söyle. Bu kadar çapkın olduğunu bilmiyordum. Hayatında birisi varken başka bir kadına neler söylüyorsun..." Umut kahkaha atmamak için dudaklarını birbirine bastırdı. Gerçekten kıskanıyordu onu. Keyifle sırıttı. "Didar'ın bundan rahatsız olacağını sanmam. Kadınların her daim iltifatı hak ettiklerini düşünür o." Hazan yüzünü buruşturdu kafasını cama çevirdi "Sevgilin yani?" dedi sesindeki hayal kırıklığı ile. Umut ona çapkınca gülümsedi. "Fark eder mi?" Hazan derin bir nefes aldı tadı kaçmıştı "beni ilgilendirmez" dedi. Umut ona hafifçe kıkırdadı biraz daha üstüne gitmek istiyordu "ilgilenmiyorsan niye soruyorsun?" Hazan ona kaşlarını çattı "Sormadım kadınlar sadakatsiz adamlardan hoşlanmaz o yüzden hayatında birisi varken başka bir kadına umut verecek şekilde davranmamalısın. Uyardım sadece." Umut'un gülümsemesi küçülmüştü. "Ben her daim sadığım seni de hiçbir zaman aldatmadım Kardelen. Bana inanmıyorsun hiç inanmadın..." Hazan içini çekti. Pişmanlıkla dolmuştu gözleri şimdi "İnanıyorum Umut." Adam bir an dondu kaldı "İnanıyor musun?" Hazan onu kafasıyla onayladı "o zaman inanmamıştım ama şimdi inanıyorum." Umut rahatlamış bir nefes aldı. Sonunda masum olduğuna inanmıştı bu kadın. Yine de içinde onu yiyip bitiren başka bir zehir vardı. "Sen peki? Sen beni neden aldattın?" Hazan derin bir nefes aldı. "Aldatmadım" dedi. Umut ona inanmayan bakışlarla baktı. Kırmızı ışıkta durduklarında Hazan ona dikti gözlerini "Aldatmadım seni hiçbir zaman, ben nasıl sana inanıyorsam artık sen de bana inan." Umut derin bir nefes verdi "Ama mesajları..." Hazan ona yalvaran bakışlarla baktığında adam sustu onu üzmek istemiyordu. "İnanmıyorsun" dedi Hazan üzgün bir şekilde. Umut'un kafası karışıktı. "Bir önemi yok kırgın kızgın değilim sadece sebebini bilmek istemiştim. Seni aldattığımı düşünerek yaptın diyecektim ama mesajlar senin bizi görmenden çok önce, sonra onun kolunda mutlulukla yürüdüğün o düğün var..." Hazan başını öne eğdi "Özür dilerim, sana o zaman inanmadığım için. Şimdi sen de bana inan seni hiç aldatmadım ben ama başka bir şey sorma lütfen." Umut derin bir nefes aldı. Sonra Hazan'ın asık yüzüne dayanamadı. "Neyse çok yakında muhteşem kıvrımları olan dul bir 'bağyan' olacaksın. Dullara çok özel bir ilgim olduğunu söylemiş miydim sana?" Hazan kıkırdamamak için zor tuttu kendini. Umut'un ağzını yayarak bayan demesi komiğine gitmişti. "Edepsiz, seni Didar'a şikayet edip bana yol boyunca asıldığını söyleyeceğim. Ayrıca Asya'ya da söyleyip patron tacizine uğradığımı dava açmasını söyleyeceğim!" Umut kıkırdadı "iyi alıştın bakıyorum da davalara. İyice gıcık mı oldun sen tehdit şantaj her şey var maşallah!" Hazan ona gözlerini devirdi "he gıcıktım yani daha çok gıcık oldum öyle mi?" Umut ona çapkın çapkın gülümsedi. "Evet!" Hazan kaşlarını çattı. "Sevgiline ayıp oluyor ama!" diye homurdandı bir daha. Umut ona yandan bir bakış attı "Taktın sende sevgilime görende rahatsız oldun sanacak." Hazan sinirle burnunu kırıştırdı "yo ne takacağım beni ilgilendirmez. Sonuçta ikimizde özgür insanlarız nasıl benim hayatımda birisi olabilirse senin de olabilir. Eskiden sevgiliydik diye birbirimizin hayatına müdahale edecek değiliz ya!" Umut kaşlarını çattı "senin hayatında birisi olamaz" diye homurdandı. Hazan'ın dudakları yavaşça yukarıya kıvrıldı. "Nedenmiş o?" Umut kaşlarını çattı "hala evli bir kadınsın daha boşanmadın bile." Hazan ona gözlerini kıstı "Çok yakında o da olacak. Hem okulda da benimle ilgilenen oldukça hoş adamlar var." Umut direksiyonu sıkarken ellerinin boğumları beyazlamıştı. "Bak seeen," dedi. Hazan onun kasılan yüzüne gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. "Olamaz mı?" Umut derin bir nefes aldı. Hazan her zaman popüler bir kız olmuştu şimdi de olmaması için bir sebep yoktu. "Olabilir tabii" dedi sıkıntıyla. Rahat görünmeye çalışıyordu ama Hazan arabayı kullanma şeklinden bile bunun kocaman bir yalan olduğunun farkındaydı. "Peki senin ilgilendiğin birisi var mı?" dedi Umut. Hazan onu taklit etti "Olabilir tabii." Bu cevap adamın pek hoşuna gitmemişti. "Sen Didar'la birlikte mi yaşıyorsun?" dedi Hazan birden kafasındaki diğer soruyu sorarken. Umut ona gülümsedi "Fark eder mi?" Hazan ağzının üstüne bir tane yapıştırmamak için zor tutuyordu kendisini. "Evlenmeden hoş değil kız için yani. Toplumda böyle şeyler pek hoş karşılanmıyor." Umut ona sırıttı "toplumun iki ayrı kutbu var bu ülkede. Nişantaşı gibi bir yer bu tarz durumlara pek aldırmıyor." Hazan onu sarsıp ben aldırıyorum ama dememek için zor tuttu kendini. "Anladım." Umut onun küçük burnunun üstüne bir öpücük kondurup aynı evde değil aynı apartmanda altlı üstlü yaşıyoruz dememek için tuttu kendini. "Boşanınca ne yapacaksın?" Hazan derin bir nefes aldı. "En kısa zamanda bir ev tutup oraya geçeceğim kızımla. Sen de evine geri dönersin milletin evinde kalmak zorunda kalmazsın." Umut ona buruk bir gülümseme ile baktı. "Orası da benim evim. Başkasının evinde kalmıyorum." Demek Didar senin evinde kalıyor diye düşündü Hazan. "Neyse işte." Umut ona gülümsedi. "Kızlar çıkınca buradaki evime dönmeyi düşünüyorum. Yakında çıkarlar." İçinden senin de o evde kalman için her şeyi yapacağım diye geçirdi. Sonunda kafeden içeriye girdiklerinde Serap, Didar'la organizasyon hakkında konuşuyordu. Sinem ve Zeynep masalar arasında koşturuyordu. Hazan Nazlı'nın yanına oturup onunla biraz okul hakkında konuştu. Serap ve Didar endişe ile ona baktıklarında "önemli bir şey değil dikiş atıldı" dedi. Kendisi okula gitmeden önce kıza ödevlerini yaptırmak istemişti ama Nazlı ödevleri Umut'la yapmak için inat edince pes etti. Umut'ta onların masasına oturunca Hazan masadaki varlığının tuhaf kaçtığını düşündü. Sonuçta biraz önce flört eder gibi konuştuğu adam sevgilisi ile birlikte kızı ve onun yanına oturmuştu. Bu görüntüye daha fazla dayanamayacaktı. O yüzden kalkıp Sinem ve Zeynep'e yardım etmeye başladı. Okul saatine kadar kafasını başka şeylerle oyalaması iyi olacaktı.

 

Bölüm : 15.12.2024 16:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...