28. Bölüm

BÖLÜM 28

Aysun Arslan
aysunkayaarslan

Hazan o kadar heyecanlıydı ki evde bir oraya bir buraya koşturup duruyordu ve Nazlı'da giydiği sevimli pembe elbisesi ile annesini takip edip duruyordu. Giydiği kıyafetin açılış için uygun olup olmadığından emin değildi. Telefonunu eline aldı, WhatsApp'a girdi. En son Umut yazmıştı ve en üstte onun konuşması vardı. Adamın profiline girip konuşmaya bir daha baktı "seni almaya geliyorum" yazmıştı. Hazan içindeki kelebeklerle birlikte o andan itibaren etrafta uçuşup duruyordu. Adamın profil resmine bir kere daha tıkladı.

Bu fotoğraf koyulur mu buraya insafsız, diye söylendi kendi kendine. Sonra fotoğrafa gülümserken yakaladı kendisini. "Ne oldu anne komik mi?" Hazan kızının sorusu karşısında kıkırdadı "yok bir şey kızım." Bu adamın varlığı bile yüzünü güldürüyordu onun. Gülmesi için en ufak bir çabaya gerek kalmıyordu. Hızla kızlarla ortak olan gruplarına girdi.

Hazan: Kızlar hazır mısınız? Ne giydiniz?
Asyarella:

Birazdan çıkıyorum ben ama seni abim alacakmış 😏 ben de senin davar abini alacağım 😒

Hazan telefona kıkırdadı. Peşinden gelen bildirim sesiyle yeniden ekrana döndü.

Daphne:

Ben de hazırım birazdan çıkacağım 😉

Hazan: Oha çok güzel olmuşsun 😍

Asyarella: Tişikkirler 😏
Daphne: Sana değil bana dedi 😑
Asyarella: Nah! Bana söyledi sen en fazla güzel olursun 'çok' güzel dedi, benim o 😏
Hazan: 👀 🤐
Serap:

Bende hazırım. Hazan sen ne durumdasın?
Hazan: Ölüyorum heyecandan 😅
Asyarella: Onu mu soruyoz biz ne giydin onu soruyoz?
Serap: 👍
Daphne: Yes.
Hazan: Bir dakika çekmem lazım 🙄

Hazan telefonunu otomatik çekime ayarladı ve tutacağa yerleştirdi. Duvarın önüne geçip poz verdi. En beğendiğini seçip kızlara yolladı.

Hazan:

Daphne: 🤌
Serap: 😍
Asyarella: Saçların 🧐
Hazan: 🙄👀
Asyarella: SAÇLARINI TARA DOĞRU DÜZGÜN! 😒
Hazan: Ne bağırıyon be 🥺 tamam.
Asyarella: Aferin 😒
Daphne: Bence ÇOK güzelsin 😉
Serap: skfjdldldn 😂
Hazan: 😚

Asya Hasan'ı kontrol etmek için konuşma sayfasını kapatıp adamın profil sayfasına girdi. Adamın değişen profil fotoğrafı dikkatini çekmişti önce ona tıkladı.

Sonra kaşlarını çattı. Hayır yani kime gülüyosan sen, ne var ne? neye gülüyon?

Asyarella: Ne sırıtıyorsun pişmiş kelle gibi? 😒

Hasan da o sırada kızın profil fotoğrafına bakıyordu.

Bildirim sesiyle sohbet ekranına döndü ve okuduğu cümle karşısında tam da söylediği şekilde pişmiş kelle gibi sırıtmaya başladı.

Hass.. : 😂 sana ne kızım? Vardır bizimde yüzümüzü güldürenler illaki.

Asyarella: siz kimsiniz? Onlar kim? Hayır yani kendinden çoklu kişilik sahibiymişsin gibi bahsediyor olman da bir garip. Diğeri daha iyiydi hem. Ağzı açık ayran budalasına benziyorsun burada 😒 dikkat et fotoyu görünce yüzünü güldürenler tiksinmesin senden.

Hasan'ın kaşları çatıldı. Fotoğrafı beğenmişti nesi vardı ki? Asya gözlerini kısarak ekrana bakmaya devam etti.
Hass...:

Bu mu?

Hass...: Yoksa bu mu? Hangisini diyon?

Asya fotoğraflara kaşlarını çatarak baktı. Sonra siyah beyaz olanı geri gönderdi.

Asyarella: Bu, en azından yüzün daha az görünüyor. Gelince ben çekerim onu koyarsın şimdilik bunu koy da milletin göz zevkini şey etme.

Hass...: Çirkin mi diyorsun sen bana?

Asyarella: Yok hayvansın ama güzel bir hayvansın. Neyse ne giydin üstüne o yırtık tişörtünle gelmiyon inşallah? 🙄

Hass...: Çıplak geleceğim 😒

Asyarella: Iyyk 🤢

Hass...: Sana ıyk! Sende inşallah profilinde şişirilmiş balon gibi duran dudaklarını kırmızı falan yapıp hepten uçan balona benzememişsindir 😂

Asyarella: Ulan yapmamıştım ama sana inat yapacağım şimdi! Geri zekalı hayvanat bahçesi! 🤬

Hass...: Sen yap ben silerim 😏

Asyarella: Nasıl silersin 😳

Hass...: Nazikçe 😅 oyalama beni süslü işim var hadi çıkınca ara.

Asyarella: Oldu paşam uşağın vardı. Hazırlan da öyle bekle, geldiğimde hazır bulamazsam seni basar giderim ona göre.

Hass...: Gel sen gel. Sen gel hele bi 😉

Asyarella: Allah'ın öküzü sanki tarlasına maraba seçiyor. Sanki kavgaya adam çağırıyor. Sanki kahvede okeydaşıyla konuşuyor. Sığır herif! Rujumu değiştirtip geliyorum 🤨

Hass... : Bekliyorum 😉

Asya yüzündeki gülümseme ile telefonunu bırakıp saçlarını şekillendiren adamın ellerine teslim etti kendini. Dudaklarına koyu bir kırmızı ruj sürdürdükten sonra da ödemeyi yapıp çıktı.

Umut, arabasını park edip arka koltuğa bıraktığı kır çiçeği buketini eline aldı. Evine giden merdivenleri yavaş yavaş çıktı. Kapıyı çaldığında Hazan hala elindeki maşa ile saçlarını yapmaya çalışıyordu. Nazlı koşarak kapıyı açtı ve kendini Umut'un kollarına attı. "Yaşasın Umut!" diye haykırışından sonra Hazan şekil alma konusunda direnen saçlarına gözlerini devirerek baktı. Umut Nazlı'yı kucağından indirdi. Hırpalanmamasına özen gösterdiği bukete bir kere daha baktı. Sevimli kız da afacan gözlerini çiçeklere dikmişti. Umut onun boyuna eğilirken sevimli sevimli sordu "bana çiçek mi aldın?" Umut ona gülümsedi çiçekleri uzattı kıza. "Evet küçük prensesim beğendin mi?" Nazlı kucağını dolduran çiçek demeti ile neşe içinde cıvıldadı "çok güzeller" sonra Umut'un yanağına küçük bir öpücük kondurdu pembe elbisesinin eteklerini savura savura elindeki çiçeklerle annesinin yanına koştu. "Anne, anne! Bak Umut bana çiçek almış!" Hazan kızının parıldayan gözleriyle elinde tuttuğu çiçek demetine ardından yüzündeki muhteşem gülümsemesi ile omuzunu kapıya yaslamış kollarını bağlamış adama baktı. "Çok güzellermiş annecim hadi suya koy da solmasın." Nazlı annesini onaylayıp hızla ellerindeki çiçeklerle yanlarından uzaklaşırken Hazan aynada öfke ile baktı saçlarına. "Kuaföre gitseydin keşke" dedi Umut. Keşke, diye geçirdi Hazan içinden. Asya onu götürmek istediğinde gitmediğine pişman olmuştu. Umut kızın maşa ile verdiği savaşa daha fazla dayanamadı birden arkasına geçip maşayı ellerinden çekip aldı. Adamın arkasındaki varlığı Hazan'ın vücuduna sanki bir elektrik dalgası göndermişçesine irkildi kadın. Umut ellerini tarağa uzatırken Hazan dikkatle onu izliyordu. Kızın bukle bukle karışmış saçlarını nazikçe taradı önce. Hazan kulaklarına kadar kızarmıştı, arkasında duran, saçlarını okşar gibi ellerini nazikçe hareket ettiren, adama bakıyordu. Umut dudaklarını büzmüş kaşlarını hafifçe çatmış işini ciddiye aldığını gösteren bir tavırla hareket ediyordu. Sonunda kızın saçlarını dalga dalga düzeltirken gülümsedi. "Saçlarını uzun seviyorum" diye fısıldadı kızın kulağına. Hazan adam sanki çok müstehcen bir şey söylemişçesine mümkünmüş gibi daha da kızardı. Kulağına çarpan nefes tüylerini diken diken etmiş bütün vücudunu sarsmış kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Umut kadının bedeninin kasılmasından hoşnut bir şekilde gülümsedi. Hazan'ın gömleğinin derin yakasına uzattı ellerini omuzlarının üstünden bu hareketle ona yaslanmış bedenleri arasındaki mesafe kapanmıştı. "Ne yapıyorsun" diye sordu Hazan heyecandan titreyen sesiyle. Göğüslerinin üzerine uzanmış adamın eline şaşkınlıkla bakıyordu. "Yakanı düzeltiyorum" kızın saçlarından yayılan şampuan kokusunu hafifçe içine çekip nazikçe yakasını düzeltti. Olabildiğince bedenine temas etmemeye çalışmıştı. Kardelen'i rahatsız etmek istemiyordu ve ona dokunması kendi bedeninde de şu anda pekte zamansız olacak reaksiyonlara sebep olabilirdi. Kızın saçlarından burnuna dolan şampuan kokusu bedeninden yayılan bebek pudrası ve gül kokusu ve aralarındaki bu küçük temas damarlarında akan kanın coşmasına sebep olmuştu ki Umut kendisini geriye çekti. "Şimdi oldu" dedi kızın kızarmış yüzüne gülümseyerek. Hazan heyecandan sesini bir yerlerde unuttuğunu düşünüyordu. Sonunda sesini bulduğunda "teşekkür ederim" diyebildi. Umut geriye çekildiğinde, derin bir soluk aldı sanki nefessiz kalmış gibiydi. "Ben yukarıya çıkıyorum Nazlı'nın ayakkabılarını giydireyim" dedi arkasını dönüp çıkarken. Hazan onun gitmesi ile arkasını lavaboya dönüp kollarıyla tutundu ve derin derin birkaç soluk aldı. Adamın üzerindeki yakıcı etkisi yeniden bütün hücrelerine dolmuştu sanki. Kendine geldiğinde o da üst kata doğru yürümeye başladı.

Asya, kendisine gönderilen konuma geldiğinde kafasını kulübeden uzatan adama camdan baktı. "Hasan Bey'e gelmiştim." İçerideki genç adam bariyeri kaldırırken ona gevrek gevrek gülümsedi. Sonra elindeki telsizle bir anons geçti. "Yenge geldi galiba Hasan abi!" Asya herife kaşlarını çattı. "Yenge ne be? Asya Hanım geldi diyeceksin." Hasan kızın sesiyle oturduğu sandalyeden doğrulup yandaki camda yansımasını bir kere daha kontrol etti. "Asya Hanım'a (burayı vurgulayarak söylemişti) eşlik edin aslanlar yazıhaneye gelsin." Kulübedeki adam "Tamamdır abi" derken Asya güneş gözlüğünü burnunun ucuna düşürüp üstten bir bakış attı adama. "Ver bakim şu elindeki şeyi bana!" Adam ona şaşkın şaşkın bakarken telsizi uzattı. Asya aleti biraz inceledi "nasıl konuşuyorsun bununla?" Adam ona sırıtıp yandaki düğmeyi işaret etti "basılı tut yenge." Asya ona gözlerini devirdikten sonra düğmeye bastı. "Buraya gelmek için 5 saniyen var ayağına gelecek değilim. 5-4 tik tak tik tak..." Otoparktaki bütün telsiz sahiplerinden bir kıkırtı yükselirken Hasan hızla telefonunu cebine tıktı ve yazıhaneden dışarıya fırladı. "Ulan küçük ateş madara ettin beni çocuklara ya, ben sana bunu sorarım." Koşar adım kendine doğru gelen adamı görünce Asya'nın dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. Hasan arabanın kapısını açıp kızın yanına attı kendisini. "Kızım niye telsizden konuşuyorsun lan arayıp söylesene ne söyleyeceksen!" Asya ona yandan bir bakış attı "niye kapıdaki arkadaş arayıp mı söyledi? 'obo yongo goldo' nereden yengesi oluyorsam" dedi. Sanki kelime hiç hoşuna gitmemiş ve yanındaki adamı klasik bir kıyafet içinde görmek kalbini heyecanlandırmamış gibi. Hasan kıza doğru döndü "Evet kusura bakma bizimkiler ne zaman güzel bir kız sorsa beni yapıyorlar böyle gereksiz yakıştırmalar." Asya navigasyona dikkat etmeye çalışarak cevapladı onu "güzel olduğumu mu söylemeye çalışıyorsun yoksa etrafında benim gibi çok kız olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?" Hasan derin bir nefes aldı "İkisi de olabilir." Asya ona yandan bir bakış attı "çok kız soruyor mu ki seni yoksa hayvan severler derneği ara ara gelip kontrol ediyor da onlardan mı bahsediyorsun?" Hasan tek kaşını kaldırdı. "Sana ne kızım? Görende bana yazıyorsun sanır he!" Asya bir an şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. "Sana yazıyorum mu sanır? Çüş artık." Hasan ona sırıttı "ne çüş artık, yazık o sevgiline var ya gerçi belli ki baya geniş kendisi şu hale bak!" Asya ona kaşlarını çattı "ne sevgilisi be?" Hasan camdan dışarıya çevirdi kafasını "Ne sevgilisi mi? Varmış ya lan sevgilin Hazan dedi." Asya bir an duraksadı. Hazan niye böyle bir şey söylemişti ki? Sevgilisi falan yoktu onun. "Ah, canım arkadaşım benim. Demek seni bana layık görmemiş de böyle bir şey uydurmuş." Hasan camdan dışarıya bakarken duyduğu cümle ile birden kıza çevirdi kafasını. "Nasıl yani yalan mı söyledi bana? Yok mu kızım senin sevgilin?" Asya'nın dudakları zevkle yukarıya doğru kıvrıldı. Şimdi anlıyordu bu geri zekalının sürekli ondan neden kaçtığını yakınlaşmamak için kıvranıp durmasının sebebini. "Önce sen söyle neden yazıkmış benim sevgilime?" Hasan ona kaşlarını çattı sonra gözleri bir kere daha kızın dudaklarına kaydı. "Sen benim sevgilim olsaydın o ruju hayatta süremezdin mesela." Asya dişlerini göstererek sırıttı. "Sürdüm diyelim ki ne yapacaksın dövecek misin beni?" Hasan derin bir nefes aldı. Kız kırmızı ışıkta durduğunda "öğrenmek için önce sen cevap ver yok mu sevgilin?" Asya kafasını ona çevirdi, gözlerini gözlerine dikti. "Yok" dedi dalga geçer gibi. Hasan kızın çelik gibi bakan kahve gözlerine dikti gözlerini kalbi deli gibi atıyordu. "Emin misin bak? Yok gerçekten yok yani?" Asya ona sırıttı "yok diyorum ya Türkçe mi bilmiyorsun? Ben de hayvanca bilmiyorum nasıl anlatacağım sana olma..." Hasan gözlerini kızın sürekli hareket eden dudaklarına dikmişti o anda birden kıza yaklaşıp dudaklarını dudaklarına bastırdı. Asya ne olduğunu şaşırmıştı. Bir anlık duraksamadan sonra Hasan tam geri çekilecekti ki çünkü kız ona karşılık vermemişti Asya adamın ensesine elini koyup Hasan'ı kendisine çekip karşılık verdi adama. Işık yeşile, tekrar kırmızıya dönerken arkadan duydukları korna sesleri küfür seslerine karışırken onlar için sanki etrafta ikisinden başka kimse yoktu ve trafiğin ortasında durmuyorlardı. Sonunda geriye çekildiklerinde Hasan kıza mahcup bir bakışla baktı. Kızın dudaklarındaki ruj tamamen silinmişti. "Sorunun cevabı buydu. Sen benim sevgilim olsaydın o ruju süremezdin!" Asya nefes nefese kalmıştı ama yeşile dönen ışıkla arabayı önce hareket ettirdi sonra tepe aynasını indirip dağılmış rujunda gözlerini gezdirdi. Yanındaki gözden aldığı peçete ile dudaklarının etrafına dağılmış ruju temizledikten sonra Hasan'a döndü. "Hm, o zaman sevgiline Allah sabırlar versin." Hasan kıza şaşkın şaşkın baktı. "Bundan sonra sana diyelim." Asya hiç anlamamış gibi gözlerini adamdan kaçırıyordu "bana niye olsun ben senin sevgilin miyim? Bir soru sordum sende bana cevap verdin uygulamalı oldu ama çokta önemi yo..." Hasan kıza sırıttı "Çok konuşuyorsun küçük ateş, sen konuştukça ben seni susturmak istiyorum, bil bakalım bunun için de en güzel yöntemin ne olduğunu düşünüyorum? " Asya kulaklarına kadar kızardığında Hasan bir kahkaha attı. "Hı, hı doğru bildin. O yüzden o dudaklarını sürekli hareket ettirmeyi bırak. Ayrıca bugünden itibaren benim sevgilimsin." Asya ona doğru döndü şimdi bütün kelimeleri uçup gitmiş gibiydi sanki. Verecek bir cevap aradı ama kafası bomboştu "haber verdiğin için sağ ol" dedi sonra. Hasan bir kahkaha attı "rica ederim ne demek? Ruj sürmek ister misin?" Asya'nın bu sefer kulakları bile kızarmıştı. İlk durdukları ışıkta hafif bir tonla tazeledi rujunu. Hasan ona sırıttı "kırmızı yok muydu ya?" Asya onun koluna bir tane vurdu. "Arsızım diyorsun?" Hasan ona göz kırptı "sen de öpüle öpüle uslanırım diyorsun..."

Açılışı olan kafe-restorana vardıklarında, Hazan, Serap'la bir kere daha gurur duydu. Arkadaşı etrafı çok güzel süslemişti. Çocuklar için sevimli hayvan ve palyaço kostümlerinde animatörler hem broşür veriyorlardı hem de gelenleri eğlendiriyorlardı. Gümüş ve kırmızı balonlarla süslenmiş giriş oldukça dikkat çekiciydi. Giydiği kırmızı elbise içinde Didar salına salına yanlarına geldiğinde Hazan istemsiz yüzünü buruşturdu. Kız ise ona sıcak bir gülümseme ile sarıldı. "Tebrik ederim davayı da kızını da almışsın." Hazan ona yapmacık bir gülümseme ile karşılık verdi. "Teşekkürler." Nazlı animatörlerin yanında zaman geçirirken, Umut etrafta gözlerini dolaştırdı. "Şahane olmuş Serap teşekkür ederim." Serap Umut'a göz kırptı. "İleride açık büfe var, bugün yemekler ücretsiz verilecek." Umut onun peşinde etrafı dolaşırken, Didar'da Hazan'la birlikte gelenleri karşılıyordu. Defne ise kendi çapında minik bir keşfe çıkmıştı mekanda ve duvarlardaki son moda dekor olarak kullanılan neon yazılar ve güzel çizimlere bakıyordu. Mekanın altındaki barı gördüğünde gülümsedi "klas bir yer he abim görse baya takdir ederdi" diye mırıldandı kendi kendine. Abisini özlemişti yakın zamanda görüşecek olmaları onu biraz avutuyordu.
Asya ve Hasan içeriye girdiğinde diğerleri yeniden bir araya toparlanmış içeride keşif gezisi yapan insanları değerlendiriyorlardı. Onların gelmesi ile gözler onlara çevrildi. Hazan abisinin dudaklarında gördüğü kırmızılığa gözlerini dikmişti ve Umut'ta aynı yere baktıktan sonra hızla kız kardeşinin rujunun rengine baktı. Kızın rujunun şeftali tonlarında olması içini biraz rahatlatırken merak ettiği soru Defne'den geldi. "Ruj mu sürdün sen?" Asya hızla gözlerini yere dikerken Umut kıstığı gözleriyle kardeşini izliyor Hazan ise meraklı bakışlarını abisinin yüzünde dolaştırıyordu. Hasan hafifçe kızardı "yok ne ruju ya dudaklarım biraz çatlamıştı da şu dudaklara sürülen şeylerden sürdüm renklisi varmış galiba evde." Hazan ona tek kaşını kaldırırken Serap çantasından çıkarttığı ıslak mendili uzattı. "Lips var bende renksiz sil de vereyim onu sür. Tuhaf görünüyorsun böyle." Defne bu yalanı yememiş kızaran Asya'nın suratına bilmiş bir şekilde sırıtmıştı "Hıı hayvan yemiş gibi duruyorsun. Ya da bir kadının kanını yeni emmiş vampir gibi." Hasan ona çevirdi gözlerini yanakları hafifçe kızarmıştı "Tövbe tövbe ya" dedi mendili dudaklarına sürterken Asya'ya da kaşlarını çatmayı ihmal etmemişti. Asya bu durumu bilerek yapmıştı. Bu adamın bir sevgilisi olduğu bilinsin istediği için kendince ruju ile işaretlemişti onu. Umut Asya'ya döndü "Sen biraz gelsene benle." Hazan Umut'un çatılan kaşlarına bakınca "ben de geleyim mi?" diye sordu. Umut ona hayır anlamında salladı kafasını. Asya telaşla abisine bakarken sorun yok dercesine döndü Hazan'a. Abisinin koluna girip yürümeye başladı. Umut onu sakin bir yere çektiğinde kollarını göğsünde bağladı "Küçük Hanım bana yanınızdaki adamın dudaklarında neden ruj olduğunu açıklamak ister misiniz?" Asya abisine sırıttı "ımm, düşünüyorum ve istemediğime karar verdim." Umut bezgin bir nefes verdi "Asya bu adamla aranda bir şey var mı?" Hasan onları kontrol ediyordu. Asya'nın gözleri ona sorun olmadığını anlatmaya çalışıyordu ama o gerilmişti. "Bunu sonra konuşsak olur mu abi?" Umut yavaşça içini çekti. "Şimdilik erteliyorum tadımız kaçmasın diye." Asya onlara doğru gelen Hasan'ı görünce kafasını sağa sola salladı ama Hasan pek duracak gibi değildi. Yanlarına vardığında Umut ona sorgular bakışlarla baktı. "Birader biraz konuşalım mı senle?" Asya çok gerilmiş gözleri korkuyla kocaman açılmıştı. Kaşlarını hayır anlamında yukarıya ittirdiğinde Umut kollarını göğsünde bağladı "Konuşalım dinliyorum..." Hasan Asya'ya baktı "yalnız" dedi. Umut kardeşine gülümsedi "sen kızların yanına geç biz erkek erkeğe biraz konuşalım." Asya tam itiraz etmek için ağzını açmıştı ki Hasan ona git der gibi bakmaya başladı. Asya omuzlarını düşürüp aklını geride bırakarak arkadaşlarının yanına doğru yürüdü. Hazan'ın gözleri de bu iki adamdaydı şimdi. "Seni dinliyorum" dedi Umut merakla. Hasan derin bir nefes aldı. "Nasıl başlanır bilmiyorum, bak beni yanlış anlamanı istemiyorum ama ben kardeşine aşık oldum..." Umut gözlerini kısmıştı "yani liseli bebeler gibi bunu saklamak arkandan iş çevirmek falan da bana göre değil. Ben de bir abiyim sonuçta, o yüzden açık olmak istedim..." Umut ona tek kaşını kaldırdı bu adam Hazan'ın abisiydi sevdiği kadının abisi, "Sen aranızdaki yaş farkının bilincinde misin?" diye sordu sert bir şekilde. Hasan başını öne eğdi "Evet on yaş." Umut derin bir nefes aldı acaba abisini dövse Hazan ona çok kızar mıydı? Kendisini zor tutuyordu çünkü. "İyi, benden sizi onaylamamı bekleme bu işin oluru yok. Asya'ya farklı geldiğin için dikkatini çekiyor olabilirsin yapısal olarak yani. Bu fark zamanla rahatsızlığa ve kardeşimin kalbinde kırıklıklara dönüşür. İyi bir insansın bunu görüyorum bak ama birbiriniz için doğru insanlar olmadığınızı düşünüyorum. O yüzden bu işi ileriye götürmeden burada kapatın..." Hasan ellerini sıktı acaba abisine bir tane patlatsa Asya ona ne yapardı? "Bak birader kardeşini korumak istemeni anlıyorum ama aşk dediğin şey iki kişiliktir. Ben de bir abi olarak sana duyduğum saygıdan durumu bil istedim ama senden onay falan alacak değilim. Kardeşini seviyorum ve sonuna kadar gideceğim." Umut dişlerini sıktı. "Sen beni anlamadın, neyse açık olduğun için sağ ol. Ben durumu Asya ile konuşacağım daha sonra. Benim yanımda hareketlerinize dikkat edersiniz diye umuyorum" dedi arkasını dönüp Hazan'a doğru yürürken. Hazan ona merakla bakıyordu. Umut yanına varamadan Hazan, ona bir kafa işareti yaptı ve işaret ettiği yere doğru yürümeye başladı. Umut kızın gittiği yere vardığında Hazan meraklı bakışlarını dikti adama "ne oldu?" Umut sakin olmak ister gibi bir nefes aldı "Birliktelermiş" Hazan'ın gözleri şaşkınlıkla büyüdü "Abim ve Asya mı?" Umut onu onayladı "e ne yapacağız şimdi?"

 

Bölüm : 15.12.2024 16:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...