38. Bölüm

BÖLÜM 38

Aysun Arslan
aysunkayaarslan

Ertesi gün mahkeme vardı. Hastaneden taburcu olmalarının üzerinden yaklaşık on beş gün geçmişti. Orkun herkesi kafa dağıtmak için kulüpte toplamıştı. On beş gün boyunca gündemleri hep mahkeme olmuştu ve bugün mahkemeden konuşulmayacaktı. Didar babasından bir kez daha yardım istemiş ve Nazım Soydemir, Orkun'u savunmayı kabul etmişti. Umut ve Hazan yan yana otururken Orkun yine onları imalı bakışlarıyla rahatsız ediyordu. Netice de Umut'un uyandığını duyunca görmek istemişti ama adamın uyanır uyanmaz Hazan'ın dudaklarına yapışacağı aklına gelmemişti tabii. Bu yüzden onları dillerine dolamış her fırsatta türlü imalarla sinir ediyordu. Umut ise onu gördüğü anda kendisine yalan söylediği için köpürmüş yükselmişti. Orkun ne kadar "sana çocuğum olacak dedim Hazan'dan olacak demedim" dese de Umut öyle dediği konusunda diretip duruyordu. Gerçi çocuğun Hazan yerine Didar'dan olacak olmasını da çok hoş karşılamamıştı. Onu sakinleştiren yine Didar olmuştu. Şimdi hep birlikte oturdukları masada Hasan'ın onlara katılmasını beklerken, Asya ve Defne arasında geçen tartışmaları izliyorlardı. "Hah, Umut abiyi bende çok seviyorum ama abim Hazan'ın peşini bıraktıysa bunun sebebi Didar'ın hamile olması bir kere yoksa abinin abime karşı nasıl bir şansı olabilirdi ki?" Umut bu cümleye tek kaşını kaşını kaldırırken Orkun ciddiyetle arkasına yaslandı "peşini bıraktığımı da nereden çıkardın?" Asya Orkun'a kirpiklerini kırpıştırdı "çüş artık, bu kadından çocuğun olacak sen hala burada gevşek gevşek konuşuyorsun!" Orkun Asya'ya sırıttı "Didar çocuğumun annesi çünkü olaylar öyle gelişti ama aramızda evlilik gibi bağlayıcı bir durum yok sonuçta." Bunu söylerken genç kadının vereceği tepkiyi dört gözle bekliyordu. Masanın üzerindeki suyu alıp kafasından aşağı boşaltsa çok memnun olacaktı ama Didar oldukça rahat bir şekilde burnunu havaya dikti ona istediğini vermeyecek onu önemsediğini göstermeyecekti. "Çok haklısın iyi ki öyle bir şey yok! İkimizde özgür insanlarız istediğine yazılabilirsin" dedi son derece rahat bir tavırla. Kadının bu umursamaz hali Orkun'un egosunu zedeliyordu. Bir kadın onu nasıl umursamazdı üstelik ondan hamile olan bir kadın. Onun peşinden koşup evlenelim diye tutturması gerekmiyor muydu bu kızın? Gerçekten anlam veremiyordu. Didar yüzüne can sıkıcı umursamaz bir gülümseme yerleştirdikten sonra ince topuklularının üzerinde ayaklandı "ben birazdan geliyorum" dedi masadakilere göz kırparak yerinden kalkarken. Orkun onu bir süre gözleriyle takip etti. Kırmızı göbeği açık elbisesinin içinde nefes kesici görünüyordu. Kimse ona yaklaşsın istemiyordu. Kızın tuvalete gittiğini görünce yeniden masadaki muhabbete döndü. "Orkun'un bu içi boş özgüveninden herkese lazım. Kardelen onu hiç erkek olarak görmüş mü acaba merak ediyorum." Umut'un bu lafıyla gözler Hazan'a dönerken Orkun ne olur şuna ağzının payını ver der gibi bakıyordu kadına. "Yani mesele erkeklik vs meselesi değil tabii Orkun benim için her zaman harika bir dost oldu" dedi Hazan. Serap bu konudan oldukça sıkılmıştı. "Kapatalım mı bu konuyu neticede Hazan, seçimini yaptı ve Umut'u tercih etti." Asya hızla onu onayladı "e bizim mükemmele yakın DNA'larımız söz konusu olunca aksi zaten mümkün değildi..." Hazan bu duruma kıkırdadı. O sırada Asya'nın gözü kapıda beliren Hasan'a takıldı "heh DNA'sı maymundan sonra gelişmemiş evrim teorisinin kanıtı da geldi!" Hasan masaya bir selam verdikten sonra Defne'nin yanına oturdu. Asya onun gelişi ile gözlerini devirirken Hasan kendi içinde şimdiden bu kızla yalnız konuşmanın planlarını kuruyordu. Onu çok özlemişti çok seviyordu geçen zaman bitmek bilmeyen bir kabusa dönüşmüştü içinde. Hasan Asya olmadan nefes aldığını bile hissetmiyordu. Ne olduğu ne yaşadığı hiç önemli değildi artık. Onsuz yaşayamazdı. Bunları kıza anlatacak ve ona geri dönmesi için her şeyi yapacaktı. O Asya'yı her şeyden çok seviyordu. Geri kalan her şeyin canı cehenneme demişti kendi kendine. Çıkan slow parça ile Umut elini Hazan'a uzattı. "Dans edelim mi?" Hazan masadaki gereksiz muhabbetten biraz olsun uzaklaşmak için kabul etti. O yarın yapılacak mahkeme için fazlasıyla gergindi. Goy goy muhabbetine ayak uyduramayacak kadar doluydu kafası. Onların piste ilerlemesinin ardından Orkun da elini kardeşine uzattı. "Gel bakalım küçük hanım bizde biraz eğlenelim." Defne abisine sırıttı "Yok abicim kısmetlerimi kapatmaya hiç niyetim yok!" Orkun kardeşine hafifçe sırıttı "kısmetlerini kapatmam gömerim canım. Kalk burada kimse sana kısmet çıkamaz!" Asya bu durum karşısında Orkun'a yüzünü buruşturdu "pardon hangi ayı familyasındansın sen? Türün tükenmek üzereyse korumaya alalım seni. Koskocaman kadın..." Orkun Asya'ya sevimli bir şekilde sırıttı "sana bir çene röntgeni çektirelim müsait bir zamanda bağlarda gevşeklik var gibi..." Hasan tek kaşını kaldırdı havaya "sözlerine dikkat etmezsen senin de kemiklerde sorun çıkacak gibi." Serap bu duruma el atmalıydı "Evet bay testosteronlar bitti mi yoksa gecenin içine etmeye devam mı edeceksiniz?" Bu cümle ile ortamdaki elektrik dağılmıştı. Defne abisinin koluna girdi "edelim madem." Onların kalkmasının ardından masada bir sessizlik oluşurken Hasan, Serap'la ilk göz göze geldiği anda kadına gitmesini işaret etti. Asya ile yalnız kalmak istiyordu. İşareti alan Serap ise tuvaleti bahane ederek masadan kalktı.

Asya bir süre rahatsız edici sessizlikte oturduktan sonra tam bir bahane ile kalkmak üzereydi ki Hasan genç kızın kolunu tutup onu geri yerine oturttu. Bu hareket Umut'un gözlerinden kaçmamıştı çünkü Hazan'la muhabbet ederken bir yandan gözü kardeşinin üzerindeydi. "Abini dövsem bana kızar mısın?" Hazan şaşkınlıkla kafasını abisi ve Asya'nın olduğu tarafa çevirdi hararetli bir şeyler konuşuyor gibiydiler. "Ben senin ailenden birisini dövsem kızar mısın?" dedi cevap olarak. Umut derin bir iç çekti "Abin kardeşimi rahatsız ediyor gibi görünüyor ama..." Hazan ona somurttu "Annen de beni rahatsız ediyor. Ayrıca birbirimize aşıkta değiliz en azından onlar aşık." Umut yüzünü astı "Ayrıldılar Kardelen. Annem konusunda da zamanla kabul edeceklerdir durum onlara biraz tuhaf geliyor sanırım." Hazan'ın yüzü asıldı "açık olalım durum tuhaf gelmiyor, dul ve çocuklu bir kadını biricik hiç evlenmemiş oğullarının yanına yakıştıramıyorlar." Umut'ta durumun tam olarak bu olduğunu biliyordu ama Kardelen'i kırmamak için bunu dile getirmemişti. "Güzelim eski kafa insanlar onlar zamanla alışırlar..." Hazan kaşlarını çattı "Neye alışacaklar Umut? Defolu mal muamelesi yapıyorlar bana. Orta da alışacakları bir durum varsa hiç zahmet etmesinler. Zira bok gibi bir evlilikten çıktıktan sonra evlenmeye pek niyetim yok zaten." Umut içini çekti "Saçmalama Kardelen. Evlenmek istediğim tek kadın sensin. Hep sendin. Ne demek evlenmek istemiyorum." Hazan derin bir nefes aldı. "Bu konuyu sonra konuşsak olur mu? Ben bir evliliği yeni bitirdim daha kendime bile gelemedim ki sana geleyim. Seni hep sevdim ama evlilik başka bir konu..." Umut'un da yüzü düştü "Ne diyorsun yani ömür boyu sevgili mi olalım?" Hazan içini çekti "bilmiyorum ben evliliğe hazır değilim sadece." Umut ısrar edip üstüne düşmeyecekti Hazan'ı tanıyordu bu onun kaçmasına sebep olurdu.
Orkun kardeşine gülümsedi "ee, var mı hayatında birileri?" Defne abisine ukala bir bakış attı "he dizildiler kapıya beni bekliyorlar. Yok ne işim olur." Orkun aldığı cevapla memnun bir gülümseme bahşetti kardeşine. "Aferin olmasın zaten. Erkekler şerefsizdir biraz. Yani bu zamanda sevgiden çok cinsel münasebet peşinde çoğu. Öyle her seviyorum diyene kanma sakın. Çoğunun derdi başka..." Defne'nin yanakları kızardı "abi kız kardeşinle bu konuyu konuşmak istediğine emin misin?" Orkun kaşlarını şaşkınlıkla yukarıya itti "ne var gayet doğal konular bunlar. Tecrübelerimi aktarıyorum küçük kardeşime." Defne yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdi. "Belki konuya dair tecrübe sahibiyimdir kendi tecrübelerini kendine saklayabilirsin." Orkun'un gözleri kısıldı. "Ne demek istiyorsun birisi seni üzecek bir şey mi yaptı?" Defne abisine gülümsedi "birisinin beni üzeceği durumlara kendimi düşürmem ben. Ama aynısını senin için söyleyemeyeceğim. Didar canına okuyor gibi he?" Orkun umursamaz bir şekilde omuzlarını silkti "bunu da nereden çıkardın?" Defne bu numaraları iyi biliyor abisini çok iyi tanıyordu. "Senden. Kıza bakışlarını görüyorum açıkça etkileniyorsun ondan ama umurunda değilmiş gibi rol kesiyorsun." Orkun kardeşinin minik burnundan bir makas aldı. "Bak bak sen şu laflara. Rol kesmiyorum umursadığım şey bebeğim. Ayrıca o beni umursamıyorsa ben onu neden umursayayım?" Defne abisinin gözlerinin anlattığı bambaşka bir hikaye olduğunu görüyor ve onu okuyordu. "Hm, açık ilişki diyorsun yani herkes istediği ile olabilir." Orkun kardeşine sırıttı "elbette tabii." Defne abisine bilmiş bilmiş gülümsedi "hiç sorun yok yani?" Orkun kafasını iki yana salladı "kesinlikle yok." Defne barda oturan ve yanındaki erkekle oldukça samimi bir muhabbet içinde olduğu belli olan Didar'a gözlerini dikti. "Peki sen öyle diyorsan. Yalnız bara bir göz mü atsan?" Orkun kafasını barın olduğu tarafa çevirince Didar'ın kahkahalarla gülüşü ve karşısındaki adamın da kurt bakışlarıyla kızı yiyecek gibi süzdüğünü gördü. Birden kan beynine sıçradı. "Sen otur, ben geliyorum." Defne arkasından kafasını sağa sola salladı. "Abi bir şey yapma." Orkun onu duymamıştı bile. Kalabalığın arasından geçerken sanki vücudundan çıkan elektrik tehditkar bir hava oluşturuyordu etrafta. Didar'ın yanına geldi ve derin bir nefes alarak kendisini sakin olmaya zorladı. Hanzo gibi davranmak istemiyordu. "Hayatım, benim sosyal kelebeğim, bakıyorum da hemen arkadaş edinmişsin." Didar ona gözlerini devirdi "Evet, sorun mu var?" Orkun dişlerini sıktı "yok canım ne sorun olabilir ki? Arkadaşınla beni de tanıştırırsın diye geldim." O sırada adam Orkun'u ölçüyordu. "Kim bu güzelim?" Orkun adama sevimli bir şekilde gülümsedi "Ben bu hanımın, karnındaki bebeğin babasıyım. Sen kimsin?" Adam Didar'a ne diyor bu manyak der gibi bakıyordu. "Eşin mi?" Didar kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır." Adam bu sefer ayağa kalktı boy gösterisi yapmak gibi bir şeydi. "Uza birader rahat bırak kadını." Orkun derin bir nefes aldı. Didar o sırada Orkun'a ters ters bakıyordu. "Sen uza kardeşim. Uza güzel kardeşim yoksa ben uzatacağım seni." Adam ellerini arkasına attı sonra yüzündeki gülümseme genişledi. "Nasıl yapacakmışsın? Kadın eşim değil diyor yürü git iş olma gece gece." Orkun derin bir nefes aldı. Sonra Didar'a döndü. "Canım sen masamıza geçer misin?" Didar ona tek kaşını kaldırdı. "iyiyim böyle keyfim yerinde." Orkun sınırlarının fazlasıyla zorlandığını düşünüyordu. İçinden bir ya sabır çekti. O sırada adam konuştu "Güzelim şu masada benim arkadaşlar oturuyor istersen oraya geç sen bende geliyorum birazdan." Bunu söylerken Didar'a göz kırpmış olması Orkun'un sinirlerini iyice germişti. "Masa diyorsun..." dedi Orkun sırıtarak. "Dur ben seni geçireyim masaya ya!" Daha adam ne olduğunu anlamadan kafasını tuttuğu gibi masaya geçirdi. Didar bir anda korkuyla yerinden ayaklanırken Orkun ona dişlerinin arasından hırladı "Masaya git!" Didar olduğu yerde sıçrayıp arkasını döndü. Gözleri Umut'u arıyordu. Orkun adamın kafasını kaldırıp yumruğunu gözüne indirirken bağırdı. "Benim kadınıma kimse yaklaşamaz!" Didar bu cümle ile olduğu yerde kaldı. Dudakları alaycı bir şekilde yukarıya kıvrıldı. Umut'la göz göze geldiğindeyse panik içinde arkadaşına doğru koşturdu.
Umut önce Didar'la göz göze geldi sonra arkasında bir adamı döven Orkun'u ve ona arkadan yaklaşan birkaç kişiyi görünce Hazan'ı olduğu yerde bıraktı. "Masaya geç kızları topla dışarı çıkın." Hazan telaşla masaya abisine doğru koşarken Hasan'da zaten olayı fark etmiş Orkun'un olduğu yere doğru ayaklanmıştı. Umut adamlardan birisi Orkun'a arkadan vurmak üzereyken yetişti adamın elini kavradığı gibi yumruğunu yüzüne indirdi. Tam o sırada Hasan'da aralarına katılmıştı. Umut ve Hasan Orkun'un sırtından darbe almaması için bir yandan arkasını kolluyor bir yandan karşılarındaki adamları dövüyorlardı. Ortalık karışırken Hazan kızları dışarıya çıkarmaya ikna etmeye çalışıyordu ama, Defne kavgaya girmek için, Asya ve Didar'sa izlemek için ısrar ediyorlardı. En sonunda Serap ve Hazan'dan yedikleri azarla mecburen toparlanıp arabaya geçmek zorunda kaldılar. Çok geçmeden de sorun çıkaranlar bodyguardlar tarafından dışarıya atılmıştı. Orkun ve diğerleri dışarıya çıktığında kızlar rahat bir nefes almıştı. Orkun doğrudan Didar'ın yanına gitti. Kızı kolundan tuttu diğerlerinin yanından çekiştirerek uzaklaştırdı. Umut tam arkalarından gitmek üzereydi ki Hazan onun koluna girerek durdurdu onu. "Bu onların özeli karışmayalım." Didar kolunu çekmek için ne kadar uğraşırsa Orkun o kadar sıkı tutuyordu. "Bıraksana be canımı yakıyorsun!" Orkun yeterince uzaklaştıktan sonra Didar'ın kolunu bıraktı. "Derdin ne senin ne yapmaya çalışıyorsun?" Didar ona kaşlarını çattı. "Ne yapmışım eğleniyordum sadece." Orkun sinirle ellerini geçirdi saçlarından. "Gözümün önünde el alemin adamlarıyla kırıştırarak mı eğleniyorsun?" Didar kollarını göğsünde bağladı. "Ağzını topla Orkun. Hem sana ne? Yeni insanlar tanıyıp sosyalleşmek istedim sadece." Orkun gözlerini kıstı "Bebeğime de bir sorsaydın o yeni insanlar tanımak istiyor mu?" Didar ona gözlerini devirdi. "Konuşamıyor kendisi ama annesi eğleniyorsa o da eğlenir sanırım." Orkun derin bir nefes aldı. "Eğlence anlayışına ben senin şimdi! Bana bak Didar karnında benim bebeğimi taşıdığın sürece hareketlerine dikkat et! Bu akşam çok kötü şeyler olabilirdi birisini öldürebilirdim sakat kalabilirdim..." Didar derin bir nefes aldı. "Derdin sadece bebek mi benimle bir ilgisi yok yani durumun öyle mi?" Orkun gözlerini hızla yere indirdi "ne alakası olabilir seninle?" Didar öfkeyle dudaklarını birbirine bastırdı."Beni kıskanmadın yani?" Orkun ona alaycı bir gülümseme ile baktı. "Daha neler ben sadece çocuğumu korumaya çalışıyorum!" Didar kafasını yukarıya dikti. "Pekala o halde. En kısa zamanda çocuğunu aldırıp ellerine veririm Orkun. Doya doya korursun. Çünkü ben benim hayatımı şimdiden bu şekilde etkileyecek bir şeyi hayatımda istemiyorum tamam mı?!" Orkun bir an olduğu yerde kaldı. "Yapamazsın o çocuğu istiyorum ben. Annesi sen olsan bile." Didar'ın gözünün yaşı kirpiğinin ucundaydı ve düşmemesi için çabalıyordu. Lanet olası bu adamın çocuğunu o da istiyordu. Daha çok istediği bir şey varsa o da bu adamın onu sevmesiydi. Bu söz 'annesi sen olsan bile' sözü kalbine saplanmıştı resmen. "Başka bir taşıyıcı bul kendine sen tamam mı? Buraya kadar." Tam arkasını dönüp gitmek üzereydi ki Orkun onun koluna bir kere daha asıldı. Şimdi daha sakindi ama Didar'ın sinirden başı dönmeye başlamıştı. "Ne istiyorsun?" dedi. Didar bir kere daha seni demek isterdi ama gurur denen lanet buna engel oluyordu. "Hayatımdan defolup gitmeni. Çocuğunu da al ve git. Beni rahat bırak." Kız bacaklarının üzerinde durmakta zorlanıyor yer sanki ayağının altından kayıyor gibi hissediyordu. Birden karnına giren keskin bir acıyla elini karnına bastırdı. Orkun kızın kayan gözlerine şaşkınlıkla baktı. "İyi misin?" Didar ikinci sancı ile çığlık atarken kafasını olumsuz anlamda salladı. Nefes nefese kalmış terlemeye başlamıştı. Birden içtiği meyve suyu ağzına geldi hepsini adamla arasındaki mesafeye çıkardı. "Bebeğim! Bir şey oluyor Orkun" diye sızlandı. Orkun bir an dehşet içinde baktı genç kadına. "Hayır dur sakin ol bir şey olmayacak." Didar nefesi kesilir gibi olup başının dönmesine daha fazla dayanamadı. Orkun genç kadını daha düşmeden yakaladı ve kucağına aldı. Ağrıyan kasılan sırtına dişlerini sıktı arabaların olduğu yere doğru olabildiğince hızlı yürümeye başladı. Didar'ı kendi arabasına yerleştirdikten sonra şaşkın gözlerle onlara bakan arkadaşlarına döndü. "Bebeğe bir şey oluyor hastaneye gidiyoruz." Sonra arabasına atlayıp hemen yola çıktı. Diğerleri de peşine takılmıştı. Hastaneye vardıklarında Didar'ın kanaması başlamıştı. Orkun panik içinde koştururken nöbetçi doktor kadını muayene odasına aldı. Herkes telaş içinde kapıda yürürken Didar'ın isteği ile Orkun'da odaya alındı. Didar sedyede uzanmış karnı kasıklarına kadar açılmış bir halde duruyordu. Kadın doktor elindeki aleti kızın karnında dolaştırıyordu. "Bir sorun yok annesi, korkma bak burada. Gelişimi de iyi görünüyor. On bir haftalık diyebiliriz. Ama senin bol bol dinlenmen lazım tamam mı? Folik asit ve bazı vitaminler yazacağım düzenli kullan. Beslenmene dikkat et ki istemediğimiz bir sonlanma olmasın." Orkun siyah beyaz ekrana dikkatle bakıyor ama bir şey göremiyordu. "Şey pardon bebek nerede?" dedi daha fazla dayanamamıştı. Doktor ona siyah bir deliğin içindeki belirsiz bir noktayı işaret etti. "İşte burada. Kalp atışlarını duymak ister miyiz?" Orkun dikkatle ekrana bakıyordu. "İsteriz tabii" dedi hevesle. Doktor ekranın altındaki bir tuşla sesi arttırdı. Bazı garip seslerin arasında güçlü bir ses duyuldu "gup gup gup gup gup gup” o kadar seri çıkıyordu ki Orkun büyülenmiş gibi ekrana bakakaldı. "Nasıl güçlü bir kalbi var. Cinsiyeti belli mi?" Didar ona burnunu kırıştırdı. "Fark eder mi?" dedi gözleri dolu dolu. Bu sesi duymamış olsa bu durumu sonlandırmayı düşünebilirdi ama şimdi bu düşünce kendisine milyarlarca ışık yılı uzakta görünüyordu. Cinayet olurdu bu. Yavrusunun kalbi atıyordu. Orkun ona gülümsedi "bilmem belki senin gibi güzel bir kız olur." Didar ona gülümsedi ilk defa gerçekten gülümsedi. "Belki de sana benzer ateş gibi bir erkek olur." Orkun kadının eline uzandı ve avuçlarının içine aldı. "Özür dilerim" dedi. Didar'ın kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Ne için?" Orkun derin bir nefes aldı. "Fazla üstüne geldim." Kıskandım diyemedi. Bu kadının ne yapacağı belli olmuyordu. Didar bir çocuk gibi dudaklarını sarkıttı aşağıya. Orkun'a bu hali çok sevimli gelmişti. Kadına küçük bir çocuğa bakar gibi şefkatle baktı. "Hayvansın ondan." Orkun ona sırıttı "Tamam hayvanım." Doktor bu konuşmaya gülmemek için tutuyordu kendisini. "Eşiniz biraz hassas olur, hamileliği de biraz riskli onu rahat ettirmeye ve üzmemeye çalışın." Didar toparlanırken kadın ultrason çıktısını Orkun'un eline tutuşturdu. Orkun çocuğunun ilk fotoğrafına bir şey anlamasa bile dünyanın en güzel sanat eserine bakar gibi bakıyordu. Çıktıyı katlayıp cüzdanına koyduktan sonra Didar'ın kalkmasına yardım etti. Doktor onlara reçeteyi uzatırken en kısa zamanda randevu alarak bir kadın doğum doktoruna gitmelerini tembihledi. Bir minik kalp atışı kapıdan birbirlerine dayanarak çıkan bu iki insanı görünmez bir bağla çoktan birbirlerine bağlamıştı.

 

Bölüm : 15.12.2024 16:30 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...