
Hazan, balayı için geldikleri villada mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Umut duştan yeni çıkmış mutfakta aperatif hazırlayan kadına arkasından sarılıp vücuduna yaslandı. Boynunun kenarına bir öpücük kondurdu. Hazan kafasını sola doğru yatırıp ona alan açtı. Bu dünyada Umut'un onu öpmesinden daha çok sevdiği bir şey varsa o da kızıydı herhalde. Umut ellerini onun göğüslerine uzattığında elinin üstüne bir tane vurdu. "Yok artık daha neler" diye söylendi adama yüzünü dönerken. Umut onu belinden kavrayıp tezgahın üzerine oturttu. "Var artık" dedi dudaklarını dudaklarının üstüne kapatırken. Hazan kafasını geriye doğru çekip kıkırdadı. "Açım ben aç. Yemek yemek istiyorum." Umut onun yanağına bir öpücük kondurdu. "Ben de seni yemek istiyorum." Hazan ona gülümsedi. Kollarını sevdiği adamın boynuna doladı. "Yemekten sonra tatlı niyetine diyelim o zaman." Dudaklarına derin bir öpücük kondurduktan sonra Umut'un geri çekilmesi ile hazırladığı aperatif tabaklarını masanın üzerine bıraktı. "Bir Nazlı'yı arayalım mı?" Umut telefonunu çıkarıp Asya'yı görüntülü aradı hemen. Biraz sonra açılan telefonda kardeşinin sırıtan suratı ve merakla bakan Nazlı'nın yüzü belirdi. "Ne yapıyorsunuz cadılar?" Asya ona sırıttı "Hazırlanıyoruz sinemaya gideceğiz." Hazan kızına gülümsedi. "Nasılsın bebeğim?" Nazlı annesiyle heyecanla konuşmaya başladı. "Çok iyiyim. Birazdan Asya ile sinemaya gideceğiz Eymen de gelecek!" Umut Hazan'ın arkasında yerini aldı. "Ne demek Eymen'de gelecek?" Asya abisine kıkırdadı. "Aşka biraz saygımız olsun lütfen. Gençler sinemaya gitmek istemiş bende burada yardımcı oluyorum." Umut ona kaşlarını çattı "bana bak büyük cadı her şey senin başının altından çıkıyor zaten!" Nazlı araya girdi "hıh! Siz onu beni bırakıp tatile gitmeden önce düşünseydiniz."
Hazan kızına gülümsedi. "Geleceğiz kızım yakında." Umut Nazlı'ya sırıttı "prensesim gelirken sana kardeş alalım mı?" Nazlı heyecanla baktı telefona "kardeş mi? Evet alın! Kız kardeş alın bana." Hazan Umut'a gözlerini devirdi. Umut ona omzunu silkti. "Emriniz olur prensesim." Asya araya girdi "İyi hadi gidin bana yeğen yapın. Geç kalıyoruz çıkıyoruz biz görüşürüz." Umut ve Hazan onlara el sallayıp kapattılar telefonu. Balayının gündüzleri gezmekle geceleri yatakta geçiyordu. Henüz geleli üç gün olmuştu. O yüzden bugün evde kalıp film izlemeye karar vermişlerdi. Hazan ve Umut kafede yapılan sade bir nikahla evlenmişlerdi. Sadece sevdikleri vardı bu nikahta. Hazan ailesinden sadece abisini davet etmişti. Nikahın peşinden basit bir arkadaşlar arasında kutlama yapıp Nazlı'yı Asya ve Hasan'a bırakıp Umut'un balayı için kiraladığı bu villaya gelmişlerdi.
Hazan yemeğinin son lokmasını ağzına attı. Umut tabakları kaldırıp mutfak tezgahına koydu. Hazan ve Umut içeriye geçip filmi başlattılar. Umut ayaklarını ortada duran masaya uzatmış Hazan kafasını onun dizlerine koymuştu. Umut bütün hayallerinin gerçek olduğuna hala inanamıyor kendisini bir rüyada gibi hissediyordu sanki. Hazan'ın sevdiği romantik filmlerden birisi ekranda dönerken bir süre filmi izleyip muhabbet ettiler. Umut Hazan'ın alnına yanaklarına ara ara öpücükler kondurdu. Elinden gelse onu kendine bağlayacak yanından gözünün önünden bir an bile ayırmayacaktı. Öyle tahammülü yoktu bu kadının etrafında olmamasına. Hazan onu kendine çekip dudaklarının üstüne bir öpücük kondurdu. Umut ona yumuşakça karşılık verdi. Hazan kollarını boynuna dolayıp öpücüklerini derinleştirdiğinde Umut kadını kolundan çekip kucağına oturttu. Boynuna kulağının üstüne tüy yumuşaklığında öpücükler kondurdu. Hazan onun çıplak omuzlarına öpücükler kondururken Umut kadını kalçasının altından tutup ayağa kalktı. Hazan ona kollarını ve bacaklarını sıkıca doladı. Umut salonun önündeki kapıdan dışarıya çıkarken Hazan şaşkınlıkla baktı ona "Nereye?" Umut gözüyle evin önündeki havuzu işaret etti. Hazan ona yüzünü astı. "Yatağa gidiyoruz sanmıştım. Yüzmek mi istiyorsun?" Umut ona sırıttı. "Hm, beni baştan çıkarıyorsun kadın." Hazan kucağındayken havuza atladı. Hazan ona sıkıca sarılmıştı. Umut onu havuzun kenarına yaslayıp suyun içinde öpmeye kadının vücuduna yapışmış ıslak kıyafetlerini çıkarmaya başladı. Suyun ılıklığı ile birbirlerine iyice sokulup sevişmeye başladılar. Suyun içinde ritmik hareketlerle en başından beri olduğu gibi bir kere daha birbirlerine ait oldular. Umut sonunda geri çekildiğinde Hazan ona gülümsedi. "Bir kere daha?" diye fısıldadı. Umut derin bir nefes verdi. "seni doyurmak mümkün değil mi? Gerçekten çok arsızsın." Hazan sevişmenin bu kadar lezzetli bir şey olduğunu yeni keşfetmişti. "Sana doymuyorum ben" diye mırıldandı mahcup bir şekilde. Umut onu kucakladı. Çıplak bedenini güçlü kollarıyla bir kere daha sardı ve havuzun merdiveninden dışarıya doğru yürüdü. "Ben de sana. Hadi yatağımıza gidelim." Hazan kıkırdadı. "İyi ki burayı tutmuşsun, yoksa rezil olacaktık." Umut ona sırıttı "neden tuttum sanıyorsun burayı. Tam mahremiyet. Hacı, hoca takımı burada yapıyor tatilini." Hazan onun boynuna gömdü kafasını. "Aşığım sana adam." Umut onun alnını öptü "Ben daha çok kadın. Kadınım, karıcığım!"
***
6 sene sonra...
Hazan, mutfakta oturmuş dedikodu yapan elamanlarını bir süre kapının kenarından izledi. "Kızlar iyi mi böyle? Kaynatıyorsunuz yine" diye söylendi tatlı sert bir tavırla. Sude ayağa kalktı "Kardelen Hanım on beş dakika sonra çift seansımız var ikimizin de, dinleniyorduk sadece" dedi mahcup bir tavırla. Hazan kollarını göğsünde bağladı "gözüm üzerinizde ona göre." Sonra bankoda oturan bilgisayarda işlem yapan kızın yanına yürüdü. "Nesrin, ben çıkıyorum bugün gelmeyeceğim burası sana emanet. Yoğunluk nasıl bugün idare edebilir misin?" Nesrin ona gülümsedi. "On dakika sonra Sude ve Kübra'nın birlikte girecekleri bir masaj seansı var. Sonra ayrı ayrı üçer seansları daha var. Şebnem cilt bakımında şu anda onunda bundan sonra dört seansı daha var. Bensu'nun epilasyon seansları var üç tane. Elçin'in de G5'te var altı kişi." Hazan onu onayladı. "Yeni aldığımız kız, İlknur. Onun hiç müşterisi yok mu bugün?" Nesrin ekrana sıkıntı ile göz attı "Nail art'ı yeni açtık ya ondan sanırım çok yoğun değil, iki kişi var, birisi Çağla Yıldız, diğeri de birazdan burada olur Ayça Kırım." Hazan bir an duyduğu isimle olduğu yerde kaldı. "Kim dedin?" Nesrin kadının beyazlamış yüzüne şaşkınlıkla baktı. "Ayça Kırım. İyi misiniz Kardelen Hanım?" Hazan orta masada duran sürahiden bir bardak su doldurup içti. "Ne zaman randevusu? Ayça Kırım'ın?" O sırada Ayça ağır adımlarla bankoda duran kıza doğru yürüdü. "Merhaba benim nail art randevum vardı. Ayça Kırım." Hazan duyduğu sesle olduğu yere çakıldı arkasını dönemedi. Nesrin gözlerini ondan ayırıp gelen müşteriye gülümsedi. "Hoş geldiniz Ayça Hanım. Buyurun biraz dinlenin birazdan alacağız sizi." Ayça onu onaylarken o sırada Nazlı'nın sesi içeride yankılandı. "Anne! Biz geldik." Ayça sese dönen Hazan'ın yüzünü görünce bir an kulaklarına kadar kızardı. Nazlı büyümüş tıpkı annesine benzeyen bir kıza dönüşmüştü. Ayça daha şaşkınlığını üzerinden atamadan, Umut elinden tuttuğu başka bir kız çocukla girdi içeriye. "Nazan çok acıktı bebeğim..." Ayça adamın elindeki dört yaş civarındaki diğer kıza baktı şaşkınlıkla. Bir küçük Hazan daha vardı Umut'un elinde. Umut kendisine ilgi ile bakan kadına döndüğünde bir an duraksadı. "Ayça?" dedi şaşkınlıkla. Ayça oturduğu yerden ayağa kalktı. Hazan'ın karşısında dikildi. Hazan gözleri dolarken boğazına oturmuş yumruyu sertçe yutkunarak gidermek istedi. Ayça gözünden düşen iki damla yaşı sildi. Hazan, daha ne olduğunu anlamadan kollarını eski dostuna doladı. "Hoş geldin Ayça." Ayça kafasını Hazan'ın omzuna gömdü. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. "Hazan, affettin mi beni?" Hazan onun sırtına ufak ufak vurdu. "Ettim..." Nazlı kollarını göğsünde bağlamış gözlerinde ergenliğin verdiği öfke ile bakıyordu bu kadına. Hazan ona uyaran bakışlarını atsa da Nazlı kardeşi Nazan'ı kucağına aldı Umut'un koluna sıkı sıkı asıldı. "Gidelim baba! Ben şu anda burada durmak istemiyorum bu kadını görmek istemiyorum. Benim bu kadına verecek başka bir babam yok!" diye bağırdı bütün nefreti ile. Umut onu kendine çekip sarıldı "Kızım sen versen de ben gitmem zaten de konumuz bu değil. Geçmiş olsun Ayça. Kardelen biz arabada bekliyoruz seni çok oyalanma." Hazan onu onayladı sonra Ayça'yı omuzlarından tutarak uzaklaştırdı. Bankonun üstünde duran kağıt kalemi eline alıp hızla telefon numarasını yazdı ve kızın eline tutuşturdu. "Gördüğüme sevindim. Geçmiş olsun. Gitmem lazım sonra konuşuruz." Sonra Nesrin'e döndü. "Ayça Hanımdan ücret alma hediyemiz olsun. Kolay gelsin Nesrin buralar sende."
Nesrin Ayça'ya masadan bir peçete uzatıp nail art bölümüne davet ederken, Hazan kendini dışarıda bekleyen arabaya kaçar gibi attı. Nazlı arkada oturmuş Nazan'la oynuyordu. "Anne o kadını tekrar hayatımıza almayacaksın di mi?" diye söylendi sertçe. Hazan kafasını kızına çevirdi "Bebeğim sen bunları düşünme olur mu? Olan biten her şey o kadınla bizim aramızda." Nazlı Umut'a dikti gözlerini medet umar gibi. "Baba sende bir şey söylesene olmaz desene. O kadın hayatımızı mahvetti desene..." Umut Nazlı'ya gülümsedi. "Prensesim güzel kızım şimdi bizi bekliyorlar. Bu konuyu baba kız daha sonra özel olarak baş başa konuşalım olur mu?" Nazlı arkasına yaslanıp kollarını göğsünde bağladı "Ben onu affetmeyeceğim" dedi kafasını camdan dışarıya çevirirken. Nazan'da tıpkı ablası gibi küçük kollarını göğsünde bağladı "ben de affetmeyeceğim" dedi kaşlarını çatarken. Umut ona dikiz aynasından sırıttı "küçük cadıya bak ya! Sana ne oluyor kız sen daha kaç senelik dünyalısın da affetmiyorsun?" Nazan babasına aşık aşık gülümserken Nazlı'da kardeşine gülümsedi ve kafasını camdan dışarıya çevirdi tekrar. Ayça'yı kalbinde affedemiyordu affedeceğini de sanmıyordu. Hayatları onun yüzünden alt üst olmuş çok zorluklar çekmişti. Nazlı soyadını değiştirip artık Umut'un soyadını kullansa bile öz babasına çok kızgın olsa bile kalbinin çok derinlerinde bir yerde o adamın acısını çekiyordu bazen. Bütün nefreti ise Ayça'nın üzerinde toplanmıştı her şeyin sebebi olarak onu görüyordu. Belki de ölen insanla birlikte unutuluyordu yaptığı kötülükler. Ayça hayatta olduğu için onun hesabı kapanmamıştı Nazlı'nın gözünde. Umut ona ara ara dikiz aynasından bakıyor Nazlı ile gözleri buluştuğunda da gözlerini şaşı yaparak kızını güldürmeye çalışıyordu. Bir süre sonra Nazlı'nın da inadı kırılmış kıkırdamaya başlamıştı. Umut o gülünce keyifle gülümsedi. "Heh şöyle ya." Nazlı Ayça'nın yaptığı en büyük iyiliğin bu adamın hayatlarına girmesine vesile olması olduğunu düşünüyordu şimdi. Belki daha sonra sırf bunun için affederdi onu.
Umut karısının elini tuttu ve okşamaya başladı. "Yoruldun mu bebeğim?" Hazan ona gülümsedi "İşler çok iyi gidiyor maşallah" dedi. Andaç'tan kalan bütün parayı güzellik merkezine yatırmıştı. İlk zamanlar biraz zorlansa da şimdi her şey oturmuş ve çok iyi kazanmaya başlamıştı. Umut ona bir daha gülümsedi. "Başında sen olduğun için şüphem yok zaten ama ben onu sormuyorum. Yoruldun mu nasılsın?" Hazan Umut'un elini tutup karnına bastırdı. "Aslında biraz yoruldum." Umut kadının karnını okşadı. "Karnın mı ağrıyor?" Hazan kafasını iki yana salladı "ağrımıyor. İyiyim merak etme."
Umut arabayı villanın garajına park ettikten sonra arka koltuktan Nazan'ı kucağına aldı. Nazlı annesinin koluna girmişti. "Kızdın mı bana o kadına öyle çıkıştım diye?" Hazan kızının kolunu okşadı. "Güzelim benim o cezasını çekti. Bir de sen cezalandırma onu. Hem birisine nefret duymak kin tutmak sana verdiği kadar sıkıntı vermez karşındaki insana. Sen o yükü kendi omuzlarına yükleme. Affet, edemiyor musun o zaman özgür bırak. Bırak gitsin. Senden gitsin ki hayatından gitsin." Nazlı kaşlarını çattı. "Ben de onu diyorum işte siktirsin gitsin!" Hazan kızına gözlerini kırpıştırdı. "Senin gibi tatlı küçük hanımlar böyle terbiyesiz cümleler kullanmadan kendini ifade etse daha güzel olur. Tamam mı?" Nazlı içini çekti. "Tamam özür dilerim."
Villanın ziline bastıklarında biraz sonra çalışanlardan birisi kapıyı açtı ve onları arka bahçeye yönlendirdi. Orkun ve Hasan mangalın başında etleri pişiriyor, Didar, Defne, Serap ve Asya masada sohbet ediyordu. Nazan babasının kucağından inip hemen kuzeni Yağız'a doğru koşturdu. Hasan mangalın başından kalkıp yeğenlerini ıslak ıslak öptü. Yağız ve Nazan arasında sadece yaklaşık bir sene vardı. Onlar bahçede koştururken Doruk birden ağaçlardan birisinden aşağı atladı. "Nazan gelmiş" dedi neşeyle. Orkun oğluna sırıtırken Umut kızının elinden tutan çocuğa yüzünü buruşturdu. "Heh geldi gelinim" dedi Orkun Umut'a sataşarak. Umut ona kaşlarını çattı "kim veriyor kızını acaba senin kuduruk oğluna?!" Orkun ona sırıttı. "Benim canavar bir büyüsünde verir misin vermez misin görürüz." Umut ona tek kaşını kaldırdı "Bana bak bacak kadar çocuğun aklına saçma sapan şeyler sokma delirtme adamı." Orkun ona gevrek gevrek güldü. "Aa, alt tarafı Nazan senin nişanlın büyüyünce evleneceksiniz dedim ne dedim?" Umut kızını yanağından öpen Doruk'a bir göz attı. "Allah sabır ver. Niye herkes benim kızlarımı öpüyor ya!" Masadakiler onlara kıkırdarken Nazlı sırıttı "beni kimse öpmüyor baba merak etme." Umut ona gözlerini kısarak baktı. "Senin de vardı bir ara Eymen de Eymen krizlerin. Oramı öptü buramı öptü..." Nazlı hafifçe kızararak telefonunun ekranına geri dönerken "Halalarına çektilerse demek ki" dedi Asya. Hasan ona tek kaşını kaldırdı. "Çektiler derken seni benden başka kim öptü kadın?!" Asya ona sırıttı "bağlama hemen öküze be! Öpülesi güzellikler olduğumuzu anlatmaya çalışıyorum burada." Defne, Yağız'ın elini tutmaması için Nazan'ı çekiştiren Doruk'a sırıttı. "Yalnız bu çocuk hiç abime çekmemiş. Şuna bak ya şimdiden kuzeninden kıskanıyor kızı." Doruk Yağız'a "bıraksana nişanlımın elini" diye söyleniyor Yağız kuzeninin elini bırakmamakta inat ediyordu. Didar bu yoruma bir kahkaha attı "tabii tabii kıskanmak adeti değildir kocam beyin. O doğrudan dövüyor!" Orkun ona sırıttı "ne yapsaydık hanımefendi oturup gevşek gevşek izlese miydik? Doğrudan döverim benim kadınıma kimse yanaşamaz!" Hasan onun omuzuna hafif bir yumruk attı. "Al benden de o kadar!" Asya homurdandı "ayılar birdi iki oldular. Biraz benim çok beyefendi olan abimden örnek alın be!" Hazan ona gözlerini devirdi "he evet örnek alın ya Umut'umu. Dövmüyor doğrudan tehdit edip korkutuyor!" Umut kaşlarını yukarıya ittirdi. "Kimi korkuttum be ben?" Hazan kollarını göğsünde bağladı "hani şu otobüs durağında üşüdüm diye bana ceketini veren bir çocuk vardı hatırladın mı?" Umut Hazan'a kaşlarını çattı "ee? Evet hatırladım önce ceketini veren, sonra senden ders notu isteyen, sonra okul kantininde sana çay ısmarlayıp en sonda arkadaşça bir öğle yemeği yemeyi teklif eden zibidiyi diyorsun. Sen de ufak ufak sana yürüyen adamı sadece arkadaş olmaya çalışıyor diye kendini avutmuş adamla konuştum diye bana demediğini bırakmamıştın hani. Herif parmağındaki yüzüğe rağmen takılmış benim hatunun peşine neymiş efendim arkadaş olacakmış niye konuşmuşum. Eşeklik bende ne konuşuyorsun direkt dövsene ne işin var nişanlımın yanında diye... " Asya bir kere daha homurdandı. "Evet ayılar üç oldu. Siz bir ara toplanıp birbirinizi dövsenize ya bize de zahmet olmaz hem." Orkun Asya'ya gözlerini devirdikten sonra Umut'u kafası ile onayladı "Aynen bro! Ne konuşuyorsun, dalacaksın Allah ne verdiyse..." Asya ona ters ters baktı "He dalacaksın evet. İnsanlar çünkü konuşarak anlaşıyor malum. Size göre olması imkansız bu eylemin." Yemekler ağır ağır yenip erkekler ve kadınlar kendi köşelerine çekildiğinde Hazan diğerlerine Ayça ile karşılaşmasını anlattı. Serap arkadaşının Ayça'yı affettiğini öğrenince ona sarıldı. Sonra cüzdanından Ayça'nın onun için yaptığı bilekliği çıkardı. "Bu ne?" dedi Hazan. "Ayça bunu senin için yapmıştı. O zaman her ağzını aradığımda ondan öfke ile bahsettiğin konuyu kapattığın için verememiştim." Hazan uzanıp zarif bilekliği aldı arkadaşının elinden. Sonra kolunu uzattı Serap'a. "Ayça çok değişti. Hem yakında evleniyor. Ayşe vardı ya hani yurt dışına gitti üniversite okumak için. Onun abisi ile." Hazan şaşkınlıkla baktı Serap'ın yüzüne. "O kızı da Ayça okuttu zaten. Hapishanedeki onca kadına da iş imkanı sağladı. Şimdi duyduğuma göre kızla birlikte bir takı tasarım atelyesi açmışlar. Hapisten çıkanı yanlarına alıyorlar." Hazan gülümsedi. Ayça'nın değişimine iyi bir insan olma çabasına karşı bir gurur vardı içinde. Evet kalbinin bir yeri hala kırıktı ama şimdi sanki iyi ki de öyle oldu diyordu başka bir yanı. Öyle olması hayırlı oldu. Masadaki bardağın üstüne birkaç kere bıçağının ucu ile vurunca herkesin kafası ona döndü. Hazan ayağa kalktı. Sevgi dolu dostlarına ailesine yüzünde ışıltılı bir gülümseme ile baktı. "Bir haberim var size" dedi kendisine merakla bakan gözlere tek tek gülümseyerek. Sonra kafasını yüzüne vuran allıkla aşağıya eğip tek elini karnının üstüne koydu. "Hamileyim!" Umut bir an olduğu yerde kaldı. Sonra heyecanla kalktı oturduğu yerden "Doğru duydum di mi Ork? Hamileyim dedi." Orkun ona sırıttı. "Oğlum kadını bir boş bırak lan. Evet yine hamile!" Umut ona kocaman sırıttı. Yerinden kalkıp karısını kucakladığı gibi döndürmeye başladı. "Allah'ım çok şükür baba oluyorum!" Hazan bu adamın her baba oluşunda böyle sevinmesine bayılıyordu. Onu kendine çekip dudaklarına bir öpücük kondurdu. "Babalık sana çok yakışıyor." İkinci coşkun tepki Asya'dan gelmişti "üçüncü kez hala oluyorum!" Masa neşe içinde bu haberi kutlarken diğerleri de o anda yeniden çocuk sahibi olmayı düşünmeye başladılar. Onlar artık birbirlerine can bağı, kalp bağı ve sevgi bağı ile bağlanan birbirlerinin ömürlük dostluklarını kazanan, aileden daha öte insanlardı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 30.82k Okunma |
1.95k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |