
Kuaförden çıktıklarında Hazan'ın yüzü gülüyordu. Bu kesim onun düşündüğünden daha çok yakışmıştı ona. Yuvarlak yüzüne yumuşakça dökülen perçemler dolgun yanaklarını olduğundan zayıf göstermişti. Dalgalı bob kesim saçın tek kötü yanı bundan sonra mecburen onlarla uğraşmak zorunda kalacak olmasıydı. Topla çık gibi bir rahatlık sunmuyordu bu saç kesimi ona. Yine de boyanmış kesilmiş fönlenmiş saçlarıyla avrupai bir havası olmuştu şimdiden. Düzeltilen boyanan kaşları güzel gözlerini vurgulamış saçının rengi yumuşak kahvelerini ortaya iyice çıkarmıştı. Şimdiden gençleşmiş hissediyordu kendisini. Bir krizde manikürü yapılmış tırnaklarına oje sürdürmek istemeyince çıkmıştı. Asya gerçekten çok inatçıydı. Katır inadı vardı onda taşı delerdi yani inadı. Her şeye rağmen ondan aşağı kalmayan Hazan bu savaşın galibi olmuş ve ne onun talep ettiği gibi badem tırnak yaptırmış ne de oje sürdürmüştü. Tırnaklarını küt bir şekilde düzelttirmiş, sadece törpü ve yağlarla ile parlatılmalarına izin vermişti. Asya çıldırmış onun dediği işlemin parmaklarını olduğundan uzun göstereceğini iddia etse bile Hazan ona sık sık gözlerini devirdikten sonra dayanamayıp mesaj atmıştı en son. "Adetim geri zekalı adetim, üç gün sonra çıkartacağım ojeye niye o kadar para veriyorum?" Asya kaşlarını çatıp "çıkarmazsın sen de!" diye cevap vermişti. Hazan ona dik dik bakıp "Pis pis mi dolaşayım etrafta? Gusl abdesti denen bir şey var haberin var mı senin? Hani şu ağzımıza burnumuza üç kere su verilmesi ve bütün bedenin iğne ucu kadar kuru yer kalmayacak şekilde yıkanması ile oluşan üçlü kombo halindeki farz." Asya ona tek kaşını kaldırıp "Allah baba diğer tarafa gittiğinde vücudunda iğne ucu kadar kuru yer kalıp kalmadığını mı kontrol edecek sanki!" Hazan bu kızın küçük çocuklar gibi Allah baba demesine içten içe gülse de bunu ona çaktırmayıp yeniden mesajla cevap verdi "pis mi dolaşıyorsun lan etrafta sen? Tövbe tövbe ya!" Asya ona gözlerini devirip "ne bok yersen ye ya!" demiş ve savaşın kazananı Hazan olmuştu. Sonuç olarak Hazan'ın sırıtan suratı Asya'nın düşmüş suratı ile hatırı sayılır bir miktar parayı ödeyerek çıktılar dışarıya. Arabaya bindikleri anda Hazan Asya'nın uçuk pembe sivri uçlu üzerinde bazı desenler bulunan tırnaklarına dikkatle baktı. "Gerçekten pis geziyorsun di mi etrafta? Kaza falan yapmayız inşallah." Asya ona gözlerini devirip bir tövbe estağfurullah çekmişti. Hazan bu konudaki kafa karışıklığı üzerine bir vaaz girişiminde bulununca Asya daha fazla başının ağrımaması için açıklama yapmaya karar verdi. "Gerçekten dilinle öldürürsün insanı he! Hayır şöyle yapıyorum, adet olduğum zaman gidiyorum çıkarttırıyorum bunları ve tırnaklarıma yağlı bakım yaptırıp biraz hava almaları için bir şey sürdürmüyorum. Temizlenince de gidip yeniden yaptırıyorum manikürümü. Hasbi Allah ya!" Hazan ona sırıttı. "He öyle olur o zaman." Asya gözlerini yoldan ayırmadan devirmeyi başarmıştı. Arabayı ünlü bir iç giyim mağazasının önünde durdurdu. Hazan ona sorgular bakışlar atınca sinir etme sırası ona gelmişti. "Madem affettin kocacığını bir kıyak yapalım adama değil mi? Hadi sana seksi bir şeyler alalım." Hazan şapşal şapşal kırpıştırdı gözlerini. "Delirdin mi be sen?" Asya el frenini indirirken sırıttı "Çok ciddiyim hadi in bakalım." Hazan kollarını bağlamış arabada oturuyordu. Asya kapısını açtı "aşağı in hadi." Hazan ona kaşlarını çattı "Affettim mi dedim ben sana? O adam için tek kuruş harcamam." Asya Hazan'ın asılan yüzüne gülümsedi. "Deminki hocalık girişimine karşılık bende sana stil öğretmenliği yapayım bari. Bir kadının kıyafetlerinin düzgün durması seçtiği iç çamaşırı ile doğrudan orantılıdır. Dün gördüğüm üzere sen doğru iç çamaşırlarını kullanmıyorsun bebek! Bildiğin nenem gibi kalın askılı penye sütyen takıyorsun! Paçalı donda giyersen altına tam olur yani." Hazan kaşlarını çatmış kendini savunmaya geçmişti. "Doğum yapta göreyim seni en çok o beğenmediğin nene sütyenleriyle rahat ediyorsun!" Asya ona gözlerini devirdi "görende dün doğurdun sanacak kız okula başlamış yakında evlenecek sen hala saçma sapan çamaşırlar giyiyorsun. İn şuradan hadi." Hazan ona gözlerini devirdi "Abart Asya abart!" dedi. Asya bu sefer de küçük bir kız gibi dil çıkartmıştı ona. Birlikte mağazadan içeriye girdiklerinde Asya ilk olarak mezura istemişti kasiyerden. Hazan'ın göğüslerini ölçtükten sonra kıza döndü. "95C toparlayan dikleştirenlerden olsun. Şık ama rahat olsun ince askılar değil kalın askılı bir şeyler tül ya da dantelli olanlar tercihim. Bir de yüksek belli göbek ve kalçayı toparlayan korseli slip istiyoruz ama vasat bir şey olmasın şık olsun dantelli falan." Hazan Asya'ya anlamadığı bir dilde konuşuyormuş gibi bakarken kız satış elemanlarından birisine seslenip Asya'nın söylediklerini tekrar etti. Eleman onları üst kata yönlendirirken Asya gözüne kestirdiği birkaç parça seksi çamaşırını süzüyordu. "İç çamaşırı ince çizgimiz!" dedi Hazan'a sırıtarak. Hazan yine gözlerini devirmişti ona. Satış temsilcisi tam da Asya'nın istediği türde sütyen ve külotları askılarından çıkararak gösterdi. Asya onları sanki kendi giyecekmişçesine inceledi. Kiminin dantelini çok sert buldu kiminin dikişlerini çirkin buldu. Hazan'ın tercihi her zaman siyah ve beyaz çamaşırlar olmuştu. Asya ise beğendiği modellerin farklı renklerini bir kenara ayırmıştı. İçlerinde sadece bir tane siyah çamaşır vardı. Geri kalan Hazan'a çok yakışacağını düşündüğü pembe, mavi, bordo gibi renklerdi. Danteller farklı olsa da modeller hep aynıydı. Büyük bedende çamaşır bulmak gerçekten çok zordu. Asya siyah olanı uzattı satış temsilcisine "şunu hemen almak istiyorum" dedi cüzdanından kartını çıkartırken. "Temassız var. Diğerlerini buna göre alacağım." Kız aynı çamaşırın bir başka paketli olanını kasaya Asya'nın kartı ile götürürken elindekini Hazan'a uzattı. Asya kabinleri işaret etti kıza. "Dene bakalım rahatsa diğerlerini ona göre alırız." Hazan hiç itiraz etmeden girdi kabine. Çantasından yeni bir ped çıkarıp yeni aldıkları külota yerleştirdi. Sütyenin askılarını da ayarlayıp takınca aynada kendisine döndü. Evet göğüslerini tamamen saran sütyen üzerine çok güzel oturmuştu. Göğüsleri toparlanmış ve dik görünüyordu. Külotun ise tam göbek ve popo kısmında elastik bir kumaş etrafında danteller vardı. Bu kumaş poposunu ve göbeğini güzelce sarmış sıkılaştırmış toparlamıştı. Biraz önce çıkarttığı kıyafetlerini yeniden üzerine giydiğinde şaşırtıcı şekilde iki beden küçülmüş gibi duruyordu. Pantolonundan pörtleyen göbeği yok olmuş gibiydi. Göğüs ve göbeği arasındaki mesafe açılmış ince bir bel çizgisi ortaya çıkarmıştı. "Hakkını vermek lazım sen bu işi biliyorsun" dedi Asya'ya kabinden çıkarken. Asya ona dönmesini işaret parmağı ile işaret ettikten sonra gördüğü görüntüden memnun kaldığını gösteren bir gülümseme yerleşti yüzüne. "Rahat mı?" Hazan gözleri parlayarak onaylamıştı onu. Asya elinde ayırdığı çamaşırları satış temsilcisi kıza uzattı. "Hepsini alacağız." Kız kasaya ilerlerken Hazan daha önce hiç büyük beden olmadığı için bu çamaşırların varlığından bir haber olmasını sorguluyordu kendi içinde. Bu kadar rahat çamaşırları nasıl daha önce fark etmemişti? Asya o sırada kendisi için birkaç parçayı hızlıca seçip Hazan'a gösterdi. Hazan kızın aldığı tangalara sırıttı "onlar götünü kapatıyor mu senin ya?" Asya ona gözlerini devirdi. "Ben götümü kapatmak istiyor muyum acaba? Bunlar bana kendimi seksi hissettiriyor..." Hazan ona takılmadan edemedi. Gerçekten küçük bir kız kardeş edindiğini düşünüyordu artık. "Benim münasip bir yerlerime kaçıp rahatsız ediyorlar..." Asya'nın duyguları da onunla karşılıklıydı. Abisini çok severdi ama hep bir ablası olmasını isterdi. O yüzden cevap verirken hiç çekinmedi. "Münasip yerlerin bunlar için şu anda fazla geniş ondandır." Hazan kendini tutamayıp bir kahkaha attı. "Pisliksin gerçekten." Asya sevimli sevimli gülümsedi ona. "Teşekkürler, efendim teşekkürler. Hislerimiz karşılıklı." Kasaya kıkırdayarak vardıklarında buraya da hatırı sayılır bir para ödemişti Hazan. Asya'nın çamaşırlarını bütün itirazlara rağmen o almıştı. Kendisi için çaba harcayan bu kıza, onları minnetinin ufacık bir karşılığı olarak hediye etmişti.
"Şimdi nereye gidiyoruz?" dedi Hazan emniyet kemerini bağlarken. Asya ona gülümsedi. "Çok şık bir mağaza var büyük beden kıyafetler yapan. Oraya gidiyoruz. Çok uzak değil." Hazan telefonunu çıkardı Serap'ı aradı. Kısa bir muhabbetten sonra kızıyla da konuştu. Keyfi yerindeydi o yüzden rahatladı. "Sen bu kıyafet mağazalarını nereden biliyorsun?" dedi Asya'ya dönerek. Neticede Asya aşağı yukarı elli-elli beş kilo civarında görünüyordu. Asya birden önüne fırlayan taksiyle korna ve frene abandı. "Piçe bak ya! Tabakhaneye bok mu yetiştiriyorsun!" Hazan derin bir nefes aldı. "Bu kız bundan iki üç sene kadar önce kırk dört, kırk altı beden giyiyordu" diye yanıtladı Asya onun sorusunu. "O yüzden büyük beden benden sorulur." Hazan onu tombul bir kız olarak hayal etti. Kafasında oturmamıştı bir türlü. "Nasıl bu kadar zayıfladın?" Asya yola dikkat kesilmişti. Yeni başlayan yağmurla, karanlık hava ve İstanbul trafiği birleşince dikkat etmek elzem oluyordu. "Spor, diyet falan işte. Zahmetsiz rahmet olmuyor." Hazan kafasını camdan dışarıya çevirdi. Karanlığın çökmeye başlaması ile sarı ışıklarla aydınlanan şehre dalmıştı gözleri. Kafası ise bambaşka anılara.
Son zamanlarda Ayça hızla zayıflamış geniş bedeni küçülmüş şekillenmişti. Hazan bu kadar hızlı bir zayıflamaya akıl erdiremiyordu. Arkadaşının sağlığından endişe ediyordu. Diyet yapıyor gibi görünmüyordu çünkü. Ayça tabağındaki her şeyi Andaç'ın şaşkın bakışları eşliğinde silip süpürmüştü. Andaç ona sırıttı "yiyerek zayıflamak bu olsa gerek he." Ayça küçülen yanaklarının ortaya çıkardığı ela gözlerini kırpıştırdı. "Çokta vermedim abartma." Serap mavi gözleriyle süzdü onu. Tam ağzını açacaktı ki Andaç girdi araya. "Çok vermedin mi? Saçmalama kızım resmen kendinin içinden bir sen çıkardın. Güzel oldun ama maşallah. Yani zaten güzeldin de daha güzel oldun." Ayça ona sevimli sevimli gülümsedi. "Teşekkürler. Geçen sene öyle demiyordun ama..." dedi çocuk gibi dudaklarını büzerek. Bu sefer yumuşacık yeşil gözleriyle sırıtmak Andaç'a gelmişti. "Ya güzelim ben senin için söylüyordum öyle be. Seni kırmak için değil. Hani sen daha iyi ol diye." Ayça zarif ellerinden birisini boşver dercesine salladı havaya. "Neyse ben bir tuvalete gideyim." Andaç onun arkasından bir süre bakakalmıştı. "Hazan sen de çok yorgun görünüyorsun iyi misin?" Hazan'ı uyku tutmuyordu son zamanlarda. Mental olarak kendini iyi hissetmiyordu. Kafasını iki yana salladı. "Ben de bir tuvalete gideyim" dedi. Aşk acısı kalbinde katlanarak artıyordu. Bir türlü atlatamamıştı. Kızlar tuvaletine girdiğinde içeriden gelen öğürme seslerine kulak kesildi. Kapıyı birkaç kere tıklattı. "İyi misiniz?" Ayça, Hazan'ın sesini tanımıştı. "İyiyim" dedi yediklerini iyice boşalttıktan sonra. "Ayça sen misin?" Ayça elindeki peçete ile ağzını sildikten sonra bitkin bir şekilde çıktı dışarıya. "İyiyim merak etme." Hazan ona endişeli şekilde bakmıştı. "Miden mi bulanıyor?" Ayça ona sorun yok dercesine gülümsedi. "Fazla yedim galiba ağır geldi. İyiyim merak etme."
"Geldik." Hazan üç katlı mağazaya baktı. "Kusarak zayıflamak hakkında ne düşünüyorsun?" Asya ona kaşlarını çattı. "Saçmalama derim sana." Bir an Hazan'ın bu kadar çaresiz mi hissettiğini düşünmüş karamsarlaşmıştı. Kilolu olmak demek herkesin üstüne vazifeymiş gibi senin hakkında yorumlar yapması demekti. Olduğundan daha yaşlı görünmek ve aynı zamanda yaşlı hissetmekti. Merdiven çıkarken yokuş çıkarken dizlerinin ağrıması nefes nefese kalmaktı. Çok terlemek, terinin kokması, uyurken horlamaktı. Cildinin saçma sapan bir sebum dengesi olması bu yüzden gözeneklerinin büyümesi sivilce ve siyah noktalarla mücadele demekti. Sanki herkesin vücut proporsiyonu aynıymışçasına herkes birer mankenmişçesine dikilmiş kıyafetler içinden hayal kırıklığı içinde heves ettiğin hiçbir şeyi alamamaktı. Toplu halde yenilen yemeklerde çekingen bir şekilde yemek yemek her an bir şişman esprisine maruz kalmak demekti. En yakınlarından en alakasız insanlara kadar herkesin sana zorbalık yapmasını gerektirecek bir durum çıkarıyordu ortaya. Sözde yakınların seni sevdiği için diğerleri ise sadece kötülük olsun diye yapıyordu bu zorbalığı. Sonuç olarak insanlara sorsan herkes dış görünüşten çok iç görünüş önemli derdi. Kocaman bir yalandı bu. Kimse dışıyla ilgilenmediği bir şeyin içini merak etmezdi. Ve şişmanların dışları genelde ilgi görmezdi tabii aşağılanmadıkları sürece. "Duyuyor musun beni? Kız nereye gitti kafan?" Asya bir an kendine geldi. "Dalmışım ya. Kusmak zayıflamak için iğrenç bir yol. Hem ne gerek var herkes zayıf olmak zorunda değil neticede..." Son cümlesini Hazan kendini iyi hissetsin diye kurmuştu. İçinde yaşadığımız toplumda şişmanların her konuda on sıfır geride olduğunu kabul etmek lazımdı. "Yine de, ben de zamanında tombik bir insan olduğum için sana imaj makerlık yapacağım. Özgüven sahibi bir tombiktim en azından ben. Doğru parçalarla olduğundan ince görünürsün." Asya Hazan'a göz kırptıktan sonra kıyafetleri katlayan satış temsilcisine doğru ilerledi. Hazan arkasından söylendi. "Sen bana özgüvensiz mi diyorsun?" sonra bir an düşündü. Haklıydı o şerefsiz yüzünden ne kendine saygısı ne kendine güveni kalmamıştı. Yine de bunu itiraf etmek de kabullenmek de o kadar kolay değildi. Asya ona sadece sırıttı. "Göreceğiz bakalım..." sonra satış temsilcisi kıza döndü ve yine araya virgül bile koymadan vir vir konuşmaya başladı. "Korseli yüksek bel pantolonlara ihtiyacımız var, ispanyol paça olurlarsa sevinirim. Aynı şekilde bel basen korseli mom kesim jeanlere bakmak istiyorum ama bunlar bilek boy olsun lütfen. Bir de kruvaze yaka truvakar kollu bluzlar, polo yaka ya da v yakalı tişörtler kesimleri a şeklinde olsun lütfen." Dönüp Hazan'a bir göz attıktan sonra devam etti. "Bu söylediğim yakalar dışında madonna yaka ya da kayık yaka triko kazaklar ince trikolardan olsunlar ama, hmm, birde göğüs kısmından oturan kloş elbiselere bakacağız hafif kumaşlardan olsunlar ama. Son olarak toparlayan korse atlet ve zıbın bodyleri de bir görmek istiyorum." Kız Asya sustuğunda tıpkı Hazan gibi ağzı açık bakıyordu ona. Satış temsilcisi kız bir an toparladı kendisini "Önce hangisinden başlayalım?" dedi nazik bir şekilde gülümsemeye çalışırken. İçinden ise Oha be dükkanı almaya gelmişler diye geçirmişti. Asya ona sırıttı. "Pantolonlardan başlayalım." Kız beden bilgisini öğrendikten sonra cebine asılı telsizden diğer arkadaşlarına seslendi. "Madonna yaka, kayık yaka, V yaka, kruvaze yaka bir de polo yaka ince triko kazak, tşört ve bluzlardan birer örnek getirir misin Elif üçüncü kata." Asya ona minik bir hatırlatma yaptı "Uzun kollu olanlar truvakar kol olsun lütfen." Kız onu onaylayıp tekrar etti. Sonra devam etti. "Fatma sen de aynı kata bu yakalarda elbiseleri getirir misin kloş ve göğüsten oturanlar belden oturtmalı istemiyorlar."
Hazan kıyafetleri giy çıkar yaparken gerçekten bunalmıştı. Bütün kilolular gibi onun tercihi hep koyu renklerden yana olmuştu. Asya ise onun tam tersine nerde cıvıl cıvıl renkler var onları seçip ayırmıştı kenara. Hazan truvakar kollara, bilek boy pantolonlara da itiraz edecek gibi olmuştu ama Asya ona "vücuduna göre bileklerin ince onları açmalısın olduğundan ince gösterir seni güven bana yaa!" demişti. Hazan bir kere daha bu kıza teslim etmişti kendisini. Bunun en büyük sebebi ise kendi seçtiklerinden ziyade Asya'nın onun için seçip kombinlediklerinin gerçekten onu olduğundan çok daha zayıf gösteriyor olmasıydı. Bir sürü kurtarıcı parçayı kasaya göndermişti Asya. Son olarak Hazan'a geniş kalçalarını kapatacak hoş bir ceket bile almıştı. Bu ceketin tek sorunu ise uçuk bir mavi olmasıydı. Hazan ne kadar siyah diye tuttursa da Asya ona kapa çeneni der gibi bakmıştı.
Asya'nın arabasının bagajı, arka koltuğun üstü ve altı alışveriş çantalarıyla dolmuştu. Hazan artık çok yorulmuştu. Üstüne Asya ona aldığı siyah ispanyol paça pantolonu ve üzerine krem renk kayık yaka asimetrik kesimli trikoyu giydirmişti. Seçtiği topuklu kısa botlarla olduğundan en az üç beden zayıf görünüyordu şimdi Hazan. Aynada gözlerine inanamamış ağlamamak için zor tutmuştu kendisini. Kızın omuzlarına attığı camel renk kaşe uzun manto ile bambaşka birisine dönmüştü sanki. Arabaya bindiklerinde "Yeter bugünlük saat sekiz oldu" dedi Hazan. Asya arabayı park ettiği yerden yavaş yavaş çıkarırken yaptığı alışverişten inanılmaz mutluydu Hazan gerçekten şimdi daha iyi görünüyordu. "Son iki işimiz kaldı" dedi kararlı bakışlarla. "Bazı aksesuarlar alacağız, kemer çanta ve takılar bir de makyaj ve bakım malzemelerine ihtiyacımız var." Hazan ona gözlerini devirdi. "Nazlı Serap'ta kaldı. Herşeyi bugün halletmek zorunda mıyız? Hem çokta acıktım. Onları da sonra alırız." Asya ona sırıttı "Kocan sana o kartı bir daha verir mi sence?" Hazan'ın içine bir sıkıntı çöktü evet bu kartı patlatmak için tek şansı vardı. "Tamam nereye?"
Hazan Serap'ın kapısını çaldığında saat dokuz buçuğu biraz geçmişti. Serap kapıda gördüğü arkadaşına şaşkınlıkla baktı. Yüzündeki gülümseme genişledi. "Ne yaptın kendine çok güzel olmuşsun..." Hazan ona sarıldı. "Teşekkür ederim canım." Nazlı içeriden koşarak gelerek sarıldı annesine. "Anne çok güzelsin" dedi. Hazan kızının pembe yanaklarına öpücükler kondurdu. "Sen daha güzelsin bebeğim." Sonra merakla bakan onu içeriye davet eden arkadaşının gözlerine dikti gözlerini. "Geç oldu canım, gelecektim ama işlerim bitmedi. Yarın kahvaltı yapalım mı?" Serap bu değişimi neler olduğunu merak ediyordu. Hazan ona hala bir şey anlatmamıştı. O da arkadaşının müsait olmasını beklemişti. "Mutlaka bekliyorum o zaman yarın." Hazan onu kafasıyla onayladı arkadaşının içeriden getirdiği montu kızına giydirip çantasını kendi sırtına astı. "Anne makyaj mı yaptın?" dedi Nazlı kocaman gülümseyerek. Hazan kızının gözlerindeki hayranlığın şaşkınlığıyla baktı ona. "Evet Asya ablan yaptı." Asya gerçekten son dokunuş diye diye bambaşka bir şeye çevirmişti onu. Dudağındaki kırmızı ruja bile itiraz edememişti Hazan çünkü gerçekten çok güzel olmuştu. "Asya ablam seni çok güzel yapmış" dedi Nazlı neşe içinde. "Çirkin miydim ben seni küçük maymun?" Nazlı biraz düşünür gibi durdu "Değildin ama şimdi çok daha güzelsin. Oyuncak bebeklerim gibi." Hazan Asya'ya nasıl teşekkür edeceğini bilmiyordu. Ondan alınan özgüveni bir anda yerine koymuştu sanki bu kız. Arabaya bindiklerinde Asya, Nazlı ile Hazan üzerinden tatlı bir sohbete girişmişti. Hazan suskundu o kocasının yüzünün alacağı şekli merak ediyordu. Son damlasına kadar kullanmıştı o kartı. Resmen dolabını en baştan yenilemişti. Asya evlerinin önüne park ettiğinde endişeli bir şekilde sordu "Seninle gelmemi ister misin?" Hazan başını olumsuz anlamda salladı. "Sana çok teşekkür ederim. Pazartesi işe başlamayı düşünüyorum detayları yarın konuşuruz uğrarım sana." Asya yine de endişeliydi "Bir sorun çıkarsa saat kaç olursa olsun ara beni evini öğrendim gelir alırım." Hazan ona güvence vermek ister gibi gülümsedi çıkmayacak merak etme. "Yalnız bu çantaların birazı sende kalabilir mi? Parça parça alırım." Asya onu onayladı. Hazan ayırdığı birkaç çantayı koluna takarak, kızının elini güç almak istercesine sıkı sıkı tutarak girdi apartmandan içeriye.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 30.82k Okunma |
1.95k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |