HAKKINDA
Bana Özelden taciz etmek için yazmayın!!!
YAZDIĞI KİTAPLAR
tamamlandı 7a önce tamamlandı EMRİNE AMADE TÖRE
@aytengul
Okuma
69.91k
Oy
3.02k
Takip
962
Yorum
456
Bölüm
35
Bir hikayeden daha fazlası ablasının düğünden kaçması ile evlenmek mecburunda kalan Sevilay bir kaç gün sonra kocası ölür ve kayını ile evlenmek mecburunda kalır
tamamlandı 5a önce tamamlandı ASAFZADE GÜZELİ ( BERDEL)
@aytengul
Okuma
102.01k
Oy
5.15k
Takip
592
Yorum
1.23k
Bölüm
46
Ben Şevval. Henüz on altı yaşındayım ama yaşadıklarım, omuzlarıma yaşımdan büyük yükler yüklemiş durumda. Annem öldüğünde, sadece on yaşındaydım. O gün bugündür, evimizde ne düzen kaldı ne de huzur. Annemin ardından, babamın üzerine kuma olarak gelen Hanife kadın, beni hiçbir zaman sevmedi. Bunu biliyorum, hissediyorum. Oysa annem... Annem bambaşkaydı. Annem ince uzun boylu, yüzünde her zaman bir bahar esintisi taşıyan, kocaman yürekli bir kadındı. Saçları koyu kestane, gözleri zümrüt gibi parlayan bir yeşildi. Abilerime düşkündü; başlarına bir şey gelecek diye gözüne uyku girmezdi. Bizimle güler, bizimle ağlardı. Annem, evimizin kalbiydi. Ama şimdi... O kalp durmuştu. Hanife kadın bambaşkaydı. Soğuk, otoriter ve hep hesap kitap içinde biriydi. İşin doğrusu, bu evde kimsenin ondan hoşlandığını sanmıyorum, ama babam sessiz. Belki annemin yokluğunun ağırlığı altında eziliyor, belki de buna boyun eğiyor. Ama benim, asla boyun eğesim yok! Yine çağırdı beni. “Şevval! Gel ortalığı toparla!” diye seslendi salonun bir köşesinden. Sesindeki buğulu ton, her zamanki gibi mideme bir yumruk gibi oturdu. Oysa ortalığı kimin dağıttığı belli; kızlarıyla, gelinleriyle sabahtan akşama kadar oturup dedikodu yapar, her yanı karmakarışık ederler. Ama iş temizliğe, düzenlemeye gelince iş hep bana kalır. Neden onlara söylemez? Neden hep ben? Bilmiyorum. Ya da biliyorum ama kabul etmek istemiyorum. Çünkü benimle uğraşmaktan, bana yük olmaktan keyif alıyor. Ayağa kalktım. Hızlıca salona yöneldim. Yerlerde, halının üzerinde çay bardaklarının izleri, tabakların dökülen kırıntıları vardı. Pencereler, günlerdir silinmemiş gibi kir içindeydi. Derin bir nefes aldım. “Yapacağım,” dedim kendi kendime, “Ama bir gün bu evden çıkıp gideceğim ve hiçbir şey beni geri getiremeyecek.” Bir köşede, yavaşça yere çömelip camları silmeye başladım. Ellerim çalışıyordu ama zihnim annemdeydi. Annem olsaydı... Şimdi yanıma oturur, belki de sessizce saçlarımı okşardı. Gözlerim doldu. Ama ağlamayacaktım. Hanife kadın gözyaşlarımı görse, bunu bile bir zafer sayardı. Son camı sildiğimde bir nefeslik mola verdim. Salondaki sesler kulaklarımda uğulduyordu. Kendi aralarında konuşuyor, arada dönüp beni işaret ediyorlardı. Ama duymuyordum artık. Annem gibi olmayı hayal ettim bir an. Güçlü, sevgi dolu, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın... Belki bir gün... Ama o gün çok uzak gibi görünüyordu.
devam ediyor 1a önce güncellendi Kan kırmızısı ve Kömür karası (Polis ve Savcı)
@aytengul
Okuma
232
Oy
29
Takip
26
Yorum
33
Bölüm
3
Plos ve Savcı Karşımdaki adama bakıyordum. Göz göze gelmiştik bir kez… ve o an zaman durmuştu. Ne ben gözlerimi kaçırabildim ondan, ne de o benden. Sessizlik vardı ama içinde fırtınalar kopuyordu. İkimiz de yerimizde çakılı kalmıştık, bir adım bile atamıyorduk. Ama bu durağanlık, korkudan değil… İçimizdeki yangının birbirine çarpmasındandı. O gözler… Beni tedirgin etmiyordu. Aksine, beni olduğum gibi gören ilk gözlerdi belki de. Karanlık ama dingindi. Derin ama şeffaftı. O an anladım, bu adam beni sınamaya gelmişti. Ama ben, sınanacak kadın değildim. Kavisli kaşları hafifçe kalktı, yüzünde ince bir gülümseme belirdi. Sanki beni baştan ayağa tarttı, sonra bir sırra ortak olur gibi eğildi bana doğru. “Boşuna dememişler,” dedi, sesi alayla karışık hayranlık taşıyordu, “Aslanın erkeği dişisi olmaz.” Sonra başını çevirip yere serdiğim adamlara baktı. Beşi de yerdeydi. Kimisi baygın, kimisi hâlâ inliyordu. O ise bu manzara karşısında bir kez daha keyifle güldü. İçinde korku yoktu. Saygı vardı. Ve o an anladım… Ben artık yalnızca düşmanlarıma değil, beni izleyenlere de korku değil, hayranlık veriyordum.
devam ediyor 2h önce güncellendi YANSIMALARINI KAPANI(MAFYA)
@aytengul
Okuma
1.37k
Oy
209
Takip
101
Yorum
73
Bölüm
3
Benim adım Alara Valeria Freya! Ben sadece kendim için değil, öldürülen Emine için, Rabia için, Özgecan için, Gülistan için, ismini bile duymadığınız yüzlerce kadın için konuştum! Ve şimdi siz beni cezalandırıyorsunuz? Hayır! Siz beni susturamazsınız! Artık bağırmıyordum. Haykırıyordum. Tüm susturulmuş kadınların sesini taşıyordum dilimde: — Biz kadınlar ölmeyeceğiz! Biz kadınlar susmayacağız! Biz kadınlar korkmayacağız! VE BİZ KADINLAR YAŞAYACAĞIZ!
devam ediyor 6g önce güncellendi CAN PARÇALARI TÖRE
@aytengul
Okuma
686
Oy
110
Takip
52
Yorum
290
Bölüm
7
İnsanın kaderi kanla yazılır. Ve bir damla kanla da mühürlenir. Hayat, insana temiz bir başlangıç sunmaz. Sonu da çoğu zaman berrak olmaz. İnsan, hayata bir kan bağıyla gözlerini açar. Çoğu zaman da bir kan lekesiyle bu hayata veda eder. Fırat Nehri o gün durgundu. Ama içinde sakladığı öfke, gökyüzünden sarkan gri bulutlara sinmişti. Dalgalar, sanki derinlerden gelen bir feryadı taşır gibiydi. Nehir, bağırmıyordu ama susarak da acısını anlatıyordu. O kız, çimen yeşili gözleriyle bir zamanlar göğe bakardı. Şimdi gözleri kapalıydı. Elbisesi suya bulanmış, dizlerine kadar sıyrılmıştı. Su, kumaşı bedenine yapıştırmıştı. Saçları nehrin içinde ağır ağır salınıyordu. Her tel, bir yoksunluğu anlatıyordu. Kollarını göğsüne sıkıca sarmıştı. Sanki biri sarılsın ister gibi beklemiş ama kimse gelmemişti. Teninde sıcaklık kalmamıştı. Dudakları soğuktu. Ama hâlâ konuşur gibiydi. Sanki son bir cümleyi yarım bırakmıştı. Yaşayamadan tükenmişti. Sevgiye doyamamış, merhamet görmemişti. Belki de hiç gerçekten sevilmemişti. Onu kimse merak etmemişti. Ardından koşan olmamıştı. Belki annesinin sesi eksikti kulağında. Belki çocukluğunda duyduğu şarkılar geri gelmemişti. Belki de bir sabah uyanıp yeniden başlamak için gücü kalmamıştı. Gökyüzü kararmıştı. Güneş görünmüyordu. Kuşlar susmuştu. Rüzgâr durmuştu. Nehir ise hâlâ akıyordu. Sessizce, kararlı bir şekilde. Fırat her şeyi biliyordu. Çünkü o gün kader, o kıyıya kanla yazılmıştı.
Loading...