

" Umay! Umay ne olur! Ne olur... Ölmeeee! Bırakma beniiii! "
Derken duvağının altında boşluğa bakan gözlerin sahibi ölü bedeni kaldırıp göğsüne bastırdı. Son ses haykırdı bir kez daha.
" Umaaay! "
*****
SAATLER ÖNCE.
Oda temizliğini yapan kadının aceleci tavırları dikkatini çekti Jale'nin.
" Ne bu acele. Doğru düzgün temizlesene ortalığı. Bak orada toz bıraktın."
Derken elinde viski şişesi hıçkırdı.
" Afedersiniz efendim."
" Cevap versene ne bu acelen?"
" Otel sahibi Şahin Bey'in nikahı var bi saat sonra."
" Neeh! "
Dedi kız yattığı yataktan doğrulurken.
" Şahin'in nikahı mı?"
" Evet efendim. Telaşım ondan. "
Yataktan kalktığı gibi sendeleyerek yürüyerek kadının yanına gelip kolundan tuttu.
" Doğru mu söylüyorsun? "
" E-evet. Doğru."
Geriye doğru ittiği kadın şaşkın,
" La*et olsun.
La*et olsun!
Çık yeter bu kadar."
Dedi öfkeyle. Kadını kovarcasına yolladı odadan. Saklandığı yer hiç kimsenin aklına gelmeyecek tek yerdi. Şahin'in ikinci otelindeki odası. Şifresine kadar bildiği oda. Tahmin ettiği gibi hiç kimsenin aklına gelmemişti Jale Armin Saruhanlı'yı burada aramak. Arasalarda Armin ismini kimse bilmiyordu. Polis bilsede Şahin'in oteline bakmak akıllarına gelmezdi. Yaptığı uyanıklık ile saklanmayı iyi başarmıştı Jale. Ama şimdi duyduğu şeyler yılanı yeniden çıkaracaktı deliğinden.
Öfkesi ve kıskançlığı alev alev harekete geçerken aklında sadece tek bir şey vardı. Şahin'i kimseye vermem. Hele o kıza asla. Bir yandan düşünürken sinirli sinirli dolaştı odanın içinde ileri geri. Düşünmeye devam ettikçe öfkesi ve kıskançlığı katlanarak arttı. Odadaki tuvalet aynasına yürüyerek karşısına geçip durdu sonra.
" Olmaz!
Seni kimseye vermem Şahin!"
Derken aynadaki görüntüsü önce bulanıklaştı ardından yüzü solarak kaybolurken Umay'ın yüzü belirdi karşısında. Alayla bakıyordu Jale'ye. Ardından bir kahkaha attı.
Şahin artık benim. Sabahlara kadar benim koynumda olacak.
Dedi. Sarhoş zihni yüzünden gördüğü halüsinasyon ile iyice delirdi kız.
Gebetirim seni.
Ellerimle öldürürüm. Sen kim oluyorsun da Şahin'i elimden alıyorsun.
Dedi bağırarak elindeki şişeyi aynaya geçirdi. Hem şişe hem ayna dağılıp parçalanırken geriye sendeledi. Elleriyle saçlarını yolarak geriye alırken acısını duyduğu eline baktı. Cam kırığı kesmiş kanıyordu. Umursamadan odanın içinde turlamaya devam etti. Bir yandan kendi kendine hırlıyordu.
Gebereceksin. Gebertecem seni. Şahin'i sana yâr etmem!
ETMEM!
Aklından binlerce şey geçiyordu Jale'nin. Sonunda dönüşü olmayacak bir şeye karar verdi. Hızlı şekilde yatağının yanına gelip ayakkabılarını giydi. Ayna önüne geri döndü. Malzemelerinin arasından tırnak törpüsünü alıp arka cebine koydu. Hızlı şekilde yürürken sendeledi önce. Sonra kapıdan destek alıp kendini toparladı. Ardından kapıyı açıp koridoru kontrol ettikten sonra asansöre yöneldi. Çağrı düğmesine basıp beklerken bir yandan planlar yapıyordu deliren aklı.
Kapı açılıp asansöre bindi. Zemin kat düğmesine bastı kanlı parmağı ile. Asansör hareket ederken aynada kendine baktı yeniden. Ama yine kayboldu kendi sureti. Yerine Umay'ın yüzü belirdi yine. Alayla güldü.
Ne o? Benimi öldüreceksin?
Yapamazsın.
Şahin benim. Benim. Benim!
Öleceksin fahişe. Ellerimle öldüreceğim seni.
Asansör zemine gelip durduğunda etrafı kolaçan ettikten sonra otelin arka tarafına doğru ilerledi sendeleyerek. Arka çıkışta duran güvenlik görevlisini hedef almıştı. Bu sırada balo salonu hareketlendi. Nikah için hazırlanıyordu herkes. Kızlar ve kameramanlar aşağıya inerken dahada hızlandı Jale. Arka çıkışa ulaştı. Kapıyı açıp dışardaki adamı gördü. Planını devreye soktu. Öne doğru eğildi sonra duvardan destek alarak çıktı dışarıya.
" Yardım edin." Dedi ağlayarak.
" Lütfen bana yardım edin."
Dışardan gelebilecek tehlikelere odaklanan adam nerden bilirdi içerden gelen ölüm tehlikesini. Jale'yi görür görmez yanına geldi.
" Ne oldu? Neyiniz var?"
" Yaralandım elim...
Elim kanıyor yardım edin.."
" Tamam." Dedi adam elini tutarak.
" Sakin olun benimle gelin."
Diyerek içeriye girmek için kapıya dönerken yaptı hayatının hatasını.
Jale sol eliyle arka cebinden çıkardığı törpüyü hiç acımadan adamın boynuna sapladı. Ne uğradığını şaşıran adan can havliyle elini boynuna atarken Jale adamı yana doğru itip yere devirdikten sonra hızla yanına gelip silahını alarak gerisin geri içeriye koştu. Güvenlik kameralarının çektiğini biliyordu. Yakalanmadan önce yapmak istediği şey için koşarak geldi balo salonuna. Nikâh masasının önünde duran Şahin'i ve gelinliği içindeki kızı görür görmez hiç düşünmeden bastı tetiğe. Saniyeler içinde olup bitti herşey. Jale delirmişcesine attığı kahkaha ile gülerken Mahir'in silahından çıkan kurşun Jale'yi olduğu yere düşürsede artık çok geçti. Kız kanlar içinde Şahin'in kucağında kalmış son nefesini vermişti.
*****
Morgda soğuk masa üzerinde hâlen kanlı gelinliği ile yatan kızın başında duran adam gözleri kızda elini uzattı. Kaldırmak istedi duvağını ama taş kesildi eli. Dokunamadı. Açamadı. Otelde olanlardan sonra kızı apar topar en hızlı şekilde hastaneye getirmişlerdi. Ama doktorlar dakikalar önce duran kalbi yüzünden kızın ölmüş olduğunu yapacak birşeylerinin olmadığını söylemişler, Şahin'in yanan yüreğine su yerine benzin dökmüşlerdi. Kız acil müdahale odasında hemşirenin örttüğü duvağı ile morga indirilmişti.
Kaşları çatık dişlerini ve yumruklarını sıkarken nefret etti kendinden Şahin. Koruyamamamıştı sevdiği aşık olduğu gülüşünü kıskandığı kızı. Başına bela olan Jale hiç acımadan canını almıştı kızın. Gözlerinin önünde vurulan kız kanlar içinde düşmüştü kolları arasına. içi yanıyor kalbî sıkışıyordu. Ölmek istiyordu. Onun gibi ölmek, onun yanına gitmek istiyordu.
Morg görevlisi kadın ve yardımcı kız, kızın üzerindeki gelinliğe uzanırken,
" Dokunmayın!"
Diye bağırdı.
" Dokunmayın ona!
Kimse dokunmayacak!"
" Ama şahin Bey. Onu bu şekilde..."
İzin vermedi Şahin kadının sözünü bitirmesine.
" Bu şekilde kalacak! Son anına kadar gelinliği ile kalacak."
" Şahin Bey... "
Dedi kadın sesini yumuşatarak.
" Acınızı anlıyorum. Ama..."
" Sana!
Kimse dokunmayacak dedim!"
Dedi adam her kelimenin üstüne bastıra bastıra. Dışarda ağlayan, Umay! diye feryad eden kızların sesi geliyordu hâlâ kulaklarına. En güzel günü en kanlı günü olmuştu adamın.
Senin gücünüde ağalığınıda sikeyim Şahin. Karını bile koruyamadın. Nasıl adamsın sen?
Başı önüne düştü. Sendeledi. Duvardan destek aldı ayakta durabilmek için.
" İyi misiniz."
Dedi görevli kadın yanına gelerek. Başını iki yana salladı. Nasıl olabilirdi. Değildi!
" Şahin Bey...
İzin verin..."
Dolan gözlerini kaldırdı adam. Masada yatan kıza baktı bir kez daha. Başını salladı bu kez. İzin verdi...
Görevli kadın masanın başına döndü yeniden. Yanındaki kıza Eda... Derken başıyla işaret verdi başlayalım şeklinde. Başını salladı kız. Yüzündeki maskesini ve elindeki eldivenlerini düzeltip kızın baş ucuna geldi.
Eda adındaki kız duvağı çıkarırken diğeri kızın üzerindeki kanlı gelinliği çıkarmaya başladı yavaş yavaş. Onlar işlerini yaparken Şahin çaresiz, sadece izliyordu yanıbaşında.
Eda duvağı çıkarıp sandalye üzerine bıraktıktan sonra ölen kızın yüzündeki makyajı silmeye başlarken diğeride gelinliği ve eldivenleri çıkarıp duvağının üzerine bıraktı.
Böyle mi olacaktı hikâyemiz?
Böyle mi bitecekti Umay...
Dedi Şahin kızın temizlenen yüzünü izlerken. Az sonra diğer kadın elinde beyaz örtü ile geldi. Kızın üzerini örterken Şahin gözleri kızın yüzünde.
" Dur!" Dedi yüksek sesle.
" Umay...
Umay nerede? "
İki kadın anlamaz şekilde bir adama bir önlerindeki kadına bakarken Şahin'in inanamaz gözleri kızın bütün bedenini dolaştı.
Avuçları arasına aldı ölü bedene ait yüzü. İnceleyerek baktı. Ardından kızın sol elini aldı elleri arasına. Sonra bedeninde gezindi gözleri tekrar. Yeniden baktı kızın yüzüne. Yaklaşıp ellerini masaya dayadı. Üzerine doğru eğildi.
" Neden?
Neden yaptın?"
Diye sordu kızarak. Ardından hızla geriye döndü. Kapıdan çıkıp koridorda ağlayanların arasında dolaşan gözleri Mahir'i buldu. Koşar adım yanına gelip kolundan tuttu.
" Mahir!
Mahir Umay yok!
Hemen Umay'ı bulmalıyız! "
Koridordaki herkesin gözü Şahin'e dönerken annesinin gözleri üzüntüyle daha fazla aktı. Ağa oğlu aklını yitiriyordu.
" Abi."
Dedi Mahir acıyan gözlerle bakarak.
" Abi iyi değilsin, gel otur."
" Siktirme lan abini!
Umay yok diyorum sana!
Hemen Umay'ı bulmalıyız!"
Bu sırada gelen polis memurlarını gördü. Silahlı saldırı adli vakaydı. Mecburen adli işlemler olacaktı. Önce de ifadeler... Mahir,
" Abi yenge..."
Derken morg kapısına çevirdi gözlerini. Mahir'in gözlerini gören Şahin bağırarak konuştu.
" İçerdeki Umay değil Mahir!
Benim karım değil!"
Gelen polislerden birini tutup kapıyı gösterdi.
" İçerdeki kız benim karım değil!"
Koridordaki ağlamaya devam eden Umay'ın arkadaşları bakakalırken annesi öne çıktı.
" Ne dersin oğul?"
" Anne! "
Dedi adam annesinin omuzlarını tutarak gözlerine bakarken.
" Anne içerdeki Umay değil!
Dicle anne Dicle! "
Kadın şok olmuş kalırken Şahin annesinden çektiği ellerini saçlarına geçirip kendi etrafında bir tur attı.
" Aklımı kaçıracam lan!
Kafayı yiyecem! Ne oldu?
Nerde nasıl oldu bu iş! Ben nasıl anlamadım. Nasıl? "
Gelip annesinin kolundan tuttu tekrar.
" Anne...
Anne sen evdeyken Umay bizimleydi."
Sonra yanındaki Çiğdem'i tuttu kolundan.
" Evden çıkarken bizimleydi! Öyle değil mi? "
Kızıda korkuttu. Narin'i tuttu sonra.
" Narin! Mağazadayken yanımızdaki Umay dı değil mi?"
Ellerini yeniden geçirdi saçları. Çekiştirek bağırdı.
" Ama içerdeki kız Umay değil Dicle!
Umay değil Dicle. Laaann!
Lan ne oluyor? "
Polislerden birisi kolundan tuttu.
" Şahin Bey sakin olun. İyi değilsiniz. Gelin bi doktor."
" Bırak! "
Diye bağıran Şahin kolunu polisin elinden kurtarıp gerileyerek sırtını duvara yasladı. Kafasının içi darma duman, beyni bin parçaya bölünmek üzere hissediyordu.
" Ne oluyor lan?!
Ne oluyor?
Ne oluyor?!
Mahir ile annesi geldi yanına.
" Oğlum.
Oğlum sakin ol.
Ne oluyor ne anlatıyorsun? "
Polisler de en az bu insanlar kadar şaşkındı.
Ellerini yeniden saçlarına geçiren Şahin kendini yere bıraktı. Hâlâ nasıl oldu diye düşünüyordu. İçerdeki Umay değildi. Dicle'ydi. Ama nasıl?
" Abi."
Dedi Mahir Şahin'in bu hâline üzülerek.
" Abi sen üzüntüden.. Karış.t."
Mahir'i yakasından tuttuğu gibi kendine çekerek hırladı.
" Koynuma aldığım kadını tanımıyor muyum lan ben! İçerdeki karım değil!
Umay değil! Dicle!"
Yüzünü sıvazladı.
" Allah'ım delireceğim.
Ne oldu nasıl oldu?!"
Olduğu yerde donuk gözlerle yere bakarak düşünmeye devam etti. Sabahtan beri olan herşeyi sırayla düşündü. Koynunda uyandığı kadın Umaydı. Kuyumcuya götürdüğü kadında Umaydı. Kahvaltıda kucağında oturan karısı Umaydı. Arkadaşları ile konuşan onları da alıp eve getirdiklerinde yanında olan kadın Umaydı. Annesine ve kardeşlerine kahve yapan kişi de Umaydı. Birlikte mağazaya gittiğide Umaydı. Peki otelde ki nasıl Dicle'ydi?
Ölen kız nasıl Dicle'ydi?
Allah'ım sen aklımı koru.
Derken zihninde tekrar geriye gitti. Otelde ki hazırlanma odasını ve gelinliğin içindeki kızı hatırladı. Sesinden hasta olduğunu düşündüğü kızı. Hızla ayağa kalktı. Kızlara bakarak,
" Siz!" Dedi.
" Siz hepiniz aynı odadaydınız. Hiçbir şey fark etmediniz mi? Ya sen anne? "
Sude ile Çiğdem iyice salakladılar.
" Allah aşkına ne oluyor. Kim bu Dicle. Umay'la ne alakası var? "
Şahin düşünmeye devam ederken, Narin girdi araya.
" Dicle Umay'a tıpa tıp benzeyen biri.
Diclenin annesi bile Umay'ı kendi kızı sanmıştı."
" Neh?" Dedi Umay'ın arkadaşları aynı anda bilmedikleri bir şeyi öğrenirken.
" Umay yaşıyor mu o zaman! "
Dedi Sude. İşin bu tarafı o zaman farketti herkes. İçerdeki Dicle ise Umay büyük ihtimalle yaşıyordu.
" Peki içerdeki ölen kız Dicle ise Umay nerede?"
" Dicle ile Umay nasıl yer değiştirdi. Ne zaman? Ve Neden? "
Diyen Sinan dı bu kez.
İşte esas soru buydu.
" Mağaza!
Ne olduysa mağazada oldu!
Mahir! çıkıyoruz! "
Diyen Şahin koşarak asansöre giderken polislerden biri kolundan tutarak durdurdu.
" Şahin Bey. Böyle gidemezsiniz! Başınıza buyruk hareket edemezsiniz."
Öfkeyle bakan Şahin hırlayarak konuştu.
" Beni burada tutmak için vurman gerekiyor."
İşaret parmağını alnına dayadı.
" Tam buradan hemde."
Diye tamamladı cümlesi.
Sonrada kolunu hırsla çekip devam etti yoluna. Kapısını açık tutarak bekleyen Mahir ile birlikte bindi asansöre. Giriş katına bastı Mahir. Asansör yukarı çıkarken düşünmeye devam etti Şahin.
Mağazaya kadar konuşan Umay'ın mağazadan sonra sessiz hâlini hatırladı. Gelinlik provasında bir şey oldu. Dedi kendi kendine. Asansör durduğunda inip hızlı adımlarla çıkışa yürüdüler.
" Nereye gidiyoruz ağam?"
" Mağazaya."
" Kapanmış olabilir."
Durdu Şahin, Mahir'e döndü.
" Gerekirse duvarlarını yıkar yine girerim içeriye. Ne olduysa orada oldu Mahir."
Önüne dönüp yürümeye devam etti. Hazırda bekleyen adamlarına gidiyoruz! Emri verince herkes diğer arabaya bindi. Direksiyona geçen Mahir motoru çalıştırıp gaza basarken Şahin'in aklı hâlâ karışık, böyle bir şeyin nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Dicle böyle birşeyi neden ve nasıl yapabilirdi. Nasıl olmuştu da Umay'ın yerine geçebilmişti. Dahası herkesin içinde yapmıştı bunu ama nasıl? Nasıl..?
&
Gece trafiğinde kırkbeş dakika süren yol bittiğinde mağaza önünde durdu iki araç. Gece olduğu için kepenklerini indirmeye hazırlanıyordu mağaza çalışanları. Hızla inip koşar adım giriş kapısına geldiler.
" Bekle!"
Dedi Şahin yüksek sesle. Genç çocuk şaşkın adama bakarken sahibi olan kadın çıkageldi.
" Şahinbey. Sizin ne işinizz..?"
" Açın kapıyı. İçeriye gireceğim."
" Ne? Neden?"
Canı iyice burnuna gelmiş olan adam kadının yanına gelip kolunu tuttu. Kendine çekip yine hırlayarak konuştu.
" Bugün karım kayboldu. Hemde burada."
Kadın hiç bir şey anlamamış şaşıran gözlerle bakarken,
" Aaç! "
Diye bağırdı yanındaki adama. Kadın başını sallayarak onaylayınca kapı tekrar açıldı. Şahin hemen içeri daldı. Arkasından adamları girdiler. Tam ortasında durduğu mağazanın içinde gezdi gözleri.
" Dağılın! Heryeri arayın!
Şüpheli olan ne bulursanız söyleyin."
Dedikten sonra deneme bölümü olan alt kattaki yere doğru yürüdü. Başını havaya kaldırıp tavanın dört bir yanını kontrol ederken kadında arkasından geliyordu.
" Şahin Bey. Ne olduğunu söylerseniz daha fazla yardımcı olurum. Anlamıyorum. Eşiniz sizinle çıktı buradan. Ne demek kayboldu. "
Gördüğü kameralardan sonra kadına döndü Şahin.
" Kamera görüntüleri."
" Ne? "
" Sağır mısın? Görüntüleri görmek istiyorum. Buranın bu alanın görüntülerini."
Bir Mahir'e bir Şahin'e bakan kadın,
" T-tamam."
Diyerek kasa bölümündeki yüksek masanın arkasına geçip bilgisayarın düğmesine bastı. Ekranın açılmasını bekleyen Şahin adamlarının heryeri nasıl karıştırdıklarını izliyordu. Sonunda açılan ekranla kadın bir kaç tuşa basarak Şahin'in yanındakilerle birlikte mağazada olduğu saatteki görüntüleri bulup açtı.
" Buyrun hazır."
Şahin duyduğu cümle ile hemen kadının yanına gelip ekranın önüne geçerek ekrana odaklandı.
Karşısında gördüğü Umay ile sol yanında bir ağrı oluşurken işaret parmağını görüntünün üstüne yerleştirdi.
Umay..
Sevdiğim.
Dedi içinden.
Neredesin bir gülüşüne öldüğüm.
Bir süre ekrandaki kızı izlerken gözleri buğulandı. Sonra kendine geldi. Ara tuşuna basıp hareket ettirdi görüntüyü. Deneme bölümündeki büyük kırmızı perdenin arkasına geçen kızı izlemeye devam etti.
Kız içerden üzerine giydiği ilk gelinlikle çıktığında yüzündeki gülüşünü görünce az önceki ağrının yerine zehirli bir hançer girdi sanki. Öldü sanarak nasıl üzüldüğünü hatırlayıp, nasıl özlediğini fark etti.
" Umay." Dedi yine.
Ekrandaki annesiyle olan sessiz konuşmasının ardından perdenin arkasına geri dönen Umay bir süre sonra yeniden çıktı dışarı. Üzerindeki ikinci gelinlikle kendi etrafında dönerken Şahin görüntüyü durdurdu ve büyüttü. Evet bu da Umaydı. Tekrar hareketlendirdi görüntüyü sonra. Umay bir kez daha girdi ve bir süre sonra yine çıktı.
Her gelinliğin içindeki ayrı güzel görünüyorsun.
Dedi adam bu kez içinden. Kız yeniden içeriye girip perde yine kapandı. Bu kez biraz daha uzun kaldı içerde. Sonra yeniden çıktığında Şahin anında durdurdu görüntüyü. Biraz daha büyüttü.
" Dicle!! "
Dedi hemen.
" Bu kız Umay değil!"
Yanıbaşındaki kadın ve Mahir ekrana bakarak anlamaya çalışsada hiç bir şey anlamıyorlardı. Görüntüyü kaydırıp kızın eline odakladı.
" Yüzük!
Burada yüzüğü yok."
Dedikten sonra bir önceki görüntüye geçti.
" Burada yüzüğü var! "
Hemen bir sonraki görüntüyü açtı tekrar.
" Şimdi yok!"
Bir anda yanındaki kadına döndü.
" Umay'a yardım eden kız nerede? Hemen çağırın. Mutlaka birşey biliyor olmalı."
" Sizden sonra bütün kızlar evlerine gittiler. Ama Ayla bir daha gelmemek üzere gitti. Tamamen ayrıldı bizden. "
"Ne?
Hemen arayıp çağır!
Kesin birşeyler biliyor."
Kadın telefonunu çıkarıp kızı ararken Şahin hızlı adımlarla Umay'ın gelinlik denediği bölüme doğru yürüdü.
Perdeyi hızla açıp içeriye girdi. Bölüm boş sadece büyük bir boy aynası vardı o kadar. Kadın,
" Telefon açılmıyor.
Bu numara kullanılmıyor. Diyor."
Dediğinde emin oldu Şahin. O kızda işin içindeydi. Kaşları çatık karşısındaki üç bölümlü aynaya baktı bir süre. Sonra aklına gelen şeyle,
" Mahir silahını ver."
Dedi gözleri hâlâ aynada.
Mahir belindeki silahını çıkarıp, Şahin'e uzatınca adam eline aldığı silahın kabzasını bir anda karşısındaki aynaya indirdi. Tuz buz olan ayna dağılıp yere döküldüğünde arkasında gördüğü boşlukla yanılmadığını anladı adam. Ayna şeklinde bir kapı vardı burada. Aynanın kalan parçalarınıda silah yardımı ile döküp arkaya geçtiğinde gördüğü karanlık koridor hislerinin doğru olduğunun ispatıydı.
Umay'ı buradan almışlar, Dicle buradan girmişti.
**************************
Eveeet canlarım bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın 🤗 🌹
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 30.68k Okunma |
1.99k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |