12. Bölüm
azimet azimet / KARADENİZLİ ( TAMAMLANDI ✔️) / 🌊K.11 Kız kaçırdım babaanne

🌊K.11 Kız kaçırdım babaanne

azimet azimet
azamet_29_2

" Ada.
Benim hemen çıkmam lazım. Bir kaç saat içinde geri döneceğim. O zamana kadar bu odada kal ve hiç ses çıkarma."

" Neden ne oluyor? "

" Dönünce anlatacağım.
Lütfen ben gelene kadar dediğimi yap tamam mı? "

Doğrulup hızlı adımlarla dolabına yürüdü. İçinden bir ceket aldı. Sonrada dayısı ile birlikte çıkıp kapıyı üzerimden kilitledi.

*****
DEMİR

Ada'yı odaya kilitleyip salona
geldiğimde babaannem de içeri giriyordu. Onu görünce durdum.
Bir ihtimal Yalçın'ı kararından vazgeçirmiş olabilir belki diye düşünmüştüm çünkü.

"Ne oldu? "

" Ne olacak beni dinemadi bile. O Alpay denan haysiyetsuz adamla anlasmuş. Bugün şirketa gelecamuş."

Dayıma döndüm.

" Dayı Yalçın'ın zamanı doldu. Hâlâ benimle misin?

" Senunleyum uşak."

" O hâlde hemen şimdi şirkete gidiyoruz."

" Hisselerimu sağa devredeceğum."

" Ve büyük ortak ben olacağım. Bu sayede benden imza almadan çöp bile satamayacak."

" Ne yapacağsanuz çabuk yapun."

Diyen babaannemin ardından evden çıkacakken,

" Demir!"

Diyince durup babaanneme döndüm. Gözleri bacaklarımda işaret parmağı üzerimde,

" Sen...Sen nasul?"

" Gelince babaanne! Gelince. "

Diyerek devam ettim yürümeye. Evden çıkarken,

" Ziya! " Diye bağırdım.

Hem Ziya hem Metin koşar adım gelirken,

" Gidiyoruz! "

Diyince arabaya yöneldiler.
Önden dayım sonra ben araca binip şirkete doğru yola çıktık.

Yolda şirket avukatlarlımızı da arayıp aşağıda bizi karşılamalarını istedim. Ardından genel müdür yardımcılarını arayıp avukatlara katılmalarını söyledim. Alpay iti gelmeden şirkette olmalıydım.

" Ziya hızlan."

Ziya gaza yüklenirken ben şirkette yaşayacakları düşünüyorum. Yapacağım şey Yalçın'ı şok edecekti.

*****

Yarım saat kadar sonra şirket önüne geldik. Araçtan inip içeriye girdiğimde iki avukat ve iki müdür yardımcısı bizi bekliyordu. Asansöre doğru yürürken avukatlarımız Rıfat ve Bekir'e hitaben konuştum.

" Beyler ilk olarak dayımın hisselerini bana devredeceğiz."

İki avukatın gözleri dayıma döndü.

" Ne bakaisunuz ula.
Yeğenum ne dersa o! "

Başlarını salladı ikisi birden. Arada bir geldiğim ikinci ofise çıktık. Yalçın'ın ofisi bir üst kattaydı. İçeri girip masama geçtiğimizde müdür yardımcısı Cemal yanında getirdiği evrakları masaya bıraktı.

" Her şey hazır Demir Bey. İlyas Bey'in ve sizin imzanız yeterli olacaktır."

Bekir girdi araya.

" Demir Bey. Sizin yaptığınız Yalçın Bey'e operasyon oluyor. "

Sinirle baktım yüzüne.

" Evet şuan babamın şirketini ve adını korumak için Yalçın'a operasyon çekiyorum.
Çünkü ya kallesleşti yada beceriksizleşti. Babamın şirketinden bir çöp bile başkalarına gitmeyecek. Bunu yapmasına izin vermeyeceğim. Bundan sonra bütün işlemler iki imza ile olacak."

Bunu söylerken tek tek her birinin yüzüne baktım.

" Anlaşıldımı?"

" Anlaşıldı Demir Bey. Büyük hissedar ve ortak olarak buna hakkınız var artık. "

Önümüzdeki kağıtları imzaladığımızda artık bu şirketin gerçek patronu olmuştum. Kağıt üzerindeki işlemler bitince,

" Şimdi Yalçın beyin yanına çıkalım."

Diyerek kağıtlarıda alıp ofisten çıkarak asansöre yürüdük. Binip bir kat daha çıktıktan sonra inip Yalçın'ın ofisine yürürken sekreteri karşıladı bizi.

" Hoşgeldiniz Demir Bey.
Abiniz şuan müsait değil. Misafiri var."

Sinirle baktım kıza. Belliki tembihlenmişti. İşaret parmağımın ucunu omuzuna dayayıp geriye ittim.

" Bugünden sonra bu şekilde önüme çıkarsan seni kovarım."

Kız anlamaya çalışarak bakarken Cemal girdi araya.

" Bugünden sonra esas patronun Demir Bey. Büyük ortak kendisi çünkü."

Kız şaşkın bakarken önünden geçip ofis kapısının önünde durdum. Önceden olsa kapıyı tıklardım.

Ama bugün yapmayacağım.

Diyerek kapıyı açıp içeriye girdim. Arkamdanda avukatlar ve müdür yardımcıları.

Bizi gören Yalçın anında ayağa fırlayıp başta ben hepimize sırayla bakarken benim gözlerim koltukta bacak bacak üstüne atmış bize bakan Alpay'da idi. Yalçın,

" Dayı?
Demir?
Ne oluyor burada?
Bu ne terbiyesizlik çıkın dışarı! "

Desede kıpırdayan olmadı. Üstüne dayım birde sigara yaktı keyifle. Bunun üzerine masanın yanından geçerek hırsla üzerime yürürken yerimden kıpırdamadım.

Tam karşıma gelip iki adım ötemde durdu. Gözlerinde nefret, burnundan soluyordu.

" Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz? "

Boştaki elimi cebime sokup bir adım öne çıktım. Gözleri bacaklarıma inerken kaşları çatıldı. Rahat şekilde yürümem yeni çekmişti dikkatini.

" Ne yapıyorum biliyor musun? "

Dediğimde gözlerime baktı.

" Sana engel oluyorum. Babamıza ait şirketi azar azar satmana engel oluyorum!"

Gözlerimi Alpay'a çevirdim.

" Bunun gibi leş kargalarının şirketime üşüşmelerine engel oluyorum."

Bir kaşı havada anlamaz şekilde bana bakıyordu.

" Şirketin mi?
Senin şirketin mi? "

Arkamdakilerin üzerinde gezdi gözleri.

" Şaka mı yapıyorsunuz? "

Dedikten sonra,

" Sizde mi onunlasınız?"

Diye sordu. Sessizlik üzerine onun sesi yükseldi.

" Kafayı mı yediniz siz? "

Bana çevirdi gözlerini yeniden.

" Sen kimsin şirket sahibi olmak kim?
Hemen çık odamdan.

" Ve siz! " Dedi arkamdaki müdürlere bakarak.

" İkinizde kovuldunuz! "

" Kusura bakmayın Yalçın Bey.
An itibariyle bizi kovabilecek tek kişi Demir Beydir."

" Ne diyorsunuz lan siz?"

" Şu demek Yalçın Bey! "

Elimdeki kağıdı yüzüne doğru kaldırıp gösterdim.

" Dayım hisselerini bana devretti. Şu andan itibaren hisselerin çoğu ve büyük ortak benim."

Kağıdı dayıma verip devam ettim.

" Yani an itibariyle ben izin vermeden hiç bir şeyi hiç kimseye satamaz, veremez, bağışlayamazsın. Özel mülklerin dışında tabi."

" Demir!
Sen kim oluyorsun da herkesin önünde benimle bu şekilde konuşuyorsun. Sen kim oluyorsunda bana kafa tutup beni rezil ediyorsun lan! "

Derken Alpay denen şerefsizde ayaklandı. Bu hareketi Yalçın'a destekti. Sinirlerim iyice gerildi.

" Herkesin önünde şerefsizlere fabrika satarken rezil olmuyorsunda benim sözlerimden mi rezil oluyorsun? "

" Haddini bil Demir!
Yoksa ben bildiririm! "

" Geçti o günler Yalçın Bey."

Dediğimde öfkeyle bakıp attığı yumruğu havada engelleyip kolunu arkasına kıvırırken diğer kolumu boynuna doladım.

" Bunu bir daha deneme! "

Diye hırladım.

" Sana söylemiştim. Senin karşında eski Demir yok artık. "

Boğazını iyice sıktım.

" Abimsin Yalçın Demirkaya. Ama saygı görmek için saygı göstereceksin."

Öne doğru savurduktan sonra diğer tarafımda bizi izleyen adama döndüm.

" Sana gelince Alpay Denizer. "

Karşımdaki şerefsize doğru yürüyüp önünde durdum.

" Seni bir daha şirketimin veya mülklerimin civarında dolaşırken görürsem diz kapaklarından vururum. Ölmez ömür boyu köpek gibi sürünürsün. Bu da sana son sözüm. "

Kaşları çatılıp bir Yalçın'a bir bana baktı.

" Hiç kimse beni tehdit edemez."

Ellerimi ceplerime sokup öne doğru eğilip alayla gülümsedim.

" Çok geç.
Ettim bile.
Ve biliyor musun?
Ben yapmayacağım hiç bir şeyi söylemem. Şimdi siktir olup git buradan."

Bir kaç saniye gözlerime baktı. Ardından arkasını dönüp kapıya yürüdü. Çarpıp çıktığında daha işim bitmemişti.

" Cemal Bey. "

" Buyrun efendim."

" Bundan sonra özel kalem müdürümsün."

" Ne?
E-emredersiniz efendim."

" İlk iş yandaki odayı bana ofis olarak hazırlayacaksınız. "

" Tabiki efendim. "

" Hepiniz gidebilirsiniz."

Odadaki herkes çıkarken,

" Ve! " Dedim. Ve devam ettim.

" Burada olan biten hiç birşeyi görmediniz."

" Anlaşıldı Demir Bey."

Dayıma attığım kısa bakışla oda çıktı. Kapı kapandığında Yalçın masasına dönerek uç kısmına oturdu önce. Sonra bir dizini yukarı çekerek alaycı bakışları eşliğinde alkışladı.

" Tebrikler küçük kardeşim. Havalı bir giriş, havalı cümleler ve dayımı da kandırıp kendine şirkette daha iyi bir ofis kazandın. Abinin saygınlığınıda beş para ettin. Güzel...

Yanında getirdiğin dalkavuklar da seninle birlik olmuşlar. Bu da iyi...

Ama şirket yönetmek evde yemek masası ile dağınık odanın arasında gidip gelmeye benzemez. Yada hazır para ile otellerde gezmeye masajcı kızları altına almayada benzemez.
Gerçi hakkını vermiş. Böyle ayakta durabildiğine göre. "

Söylediği sözler bir yana bahsettiği kızın Ada oluşu beni sinir etmeye yetti. Dişlerimi ve yumruklarımı sıkarken yüzüne bir yumruk atmamak için zor tuttum kendimi. Yinede sakin olmaya çalışarak derin bir nefes alıp bıraktım.

Bu şekilde konuşması benimle alay etmesi benim yapmak istediğim şeyi başardığımı gösteriyordu. Bu sebeptendi alayları ve aşağılamaya çalışması.

Sakin şekilde ellerimi ceplerime soktum. Geçtiğimiz yılları sandığın gibi yemek masası ve dağınık odam arasında geçirmedim.

Zamanımı hem ruhumu hem bedenimi hemde zihnimi geliştirmeye harcadım. İyileştim, sağlığıma kavuştum.

Ve! Şirket ile ilgili her bilgi, her dosya, her anlaşma, her alış satış, her ticaret, bilgim dahilindeydi.

Odamdaki bilgisayarda sandığın gibi film izlemiyordum yani. Bu şirket ile ilgili A dan Z ye her bilgiyi inceliyordum."

" Yani yıllardır bize sakat, tembel ve beceriksiz numarası yapıyordun. "

Cevapsız bir bakış atarak devam ettim.

" Ve bundan sonra her işin içindeyim Yalçın Demirkaya. Bensiz bir adım dahi atmayacak bu şirket. İstesende istemesende kabul edeceksin bunu."

Sessiz kalsa da kasılan yüz hatlarından çenesini nasıl sıktığı belliydi. Arkamı dönüp kapıdan çıkarken son taşı attım.

" Önümüzdeki toplantı mutlaka olacak. Büyük ortak olarak herkesi o toplantıda göreceğim."

Kapıyı çektiğimde odanın içinde öfke dolu sesi ile birlikte kırılan eşyaların sesini duyuyordum. Günler önce otel odasında yaptığım planlar sayesinde yeni bir dönem başlatıyordum. Dışarı çıktığımda beni bekleyen dayım yanıma geldi.

" Bu gündan sonra tek gözün açuk uyu uşak. Bu Yalçın başta olmak uzere bilendiler sağa."

Gelen asansöre bindik. Zemine inmek için sıfır yüzüne bastım.

" Bu işin buraya gelmesinden bende memnun değilim dayı. Ama oldu bir kere. Yalçın hızlandırdı süreci. Bundan sonra daha dikkatli ve sert olmak zorundayım. Artık yeni bir dönem başlayacak. Ve önümüzdeki toplantıda herkes öğrecek son durumu. Bugündrn sonra bir ayağım burada olacak.

Duran asansörden inip çıkışa yürüdük. Ziya ve Metin kapının önünde bizi bekliyorlardı. Metin'in açtığı kapıdan birlikte çıkıp şirketin önünde duran aracın yanına geldik. Önden dayım ardından ben bindim.

Ziya direksiyona geçerek motoru çalıştırıp gaza bastı.

" Eve mi abi? "

" Evet."

*****

ADA

Demir'in gidişinin ardından bir saat geçmiş hâlâ dönmemişti. Bu süre içinde uzandığım yatakta gözlerim tavanda sadece düşündüm.

Nerede yapmıştım yanlışı?
Düşündüm düşündüm düşündüm. Sonunda buldum. Hayatımın içinde iki hata vardı, onuda ben yapmamıştım.

Birini annem olacak kadın yapmıştı. Beni doğurmakla. İkincisini de cami imamı yapmıştı. Beni avluda bulmakla.

Her zorluğu aşıp, geçte olsa bir meslek sahibi olup hayatımı düzene koymuştum ama yeniden başlamıştı sıkıntılar. Bu sefer hayatımın değişmesine sebep olan faktör Egemendi. Geçmişimi etkilediği yetmezmiş gibi şimdi geleceğimi de etkiliyordu.

O gece o evde olanlar bir kez daha zihnimde canlandığında başıma bir ağrı girerken gözlerime yaş doldu.

Şimdi ne yapacaktım ben? Peşimi bırakmazsa ne yapacaktım? Biliyordumki o manyağı polis bile bulamayacaktı. Bu yüzden polise gitmekte fayda vermeyecekti. Tek çözüm izimi kaybettirmekti. Bende öyle yapacaktım. Raporumun üzerine iki yıllık iznimi de alıp bir kaç ay ortalıktan kaybolacak sonrada başka daha uzak bir şehre tayin isteyecektim. Gerekirse doğu şehirlerinden birine giderdim. Ama burada kalamazdım.

Yerimden yavaşça kalkıp yatağın kenarına oturdum. Yüzümü sıvazlayarak ellerimi geçirdiğim saçlarımı geriye doğru aldım. Derin bir nefes bıraktım.

Evet Ada işte böyle. Sakin olmalı ve sağlam durmalısın.

Komodinin üzerindeki bardağa su doldurup tek nefeste içip bitirdim.

Demir geldiğinde beni evime götürmesini isteyeceğim.

Dedim ama anında vazgeçtim.

Aptal Ada. Eve gidersen anında bulur seni.

Ne yapacağım o zaman. Pelin'in evine gidebilirim bak! Evet evet! Pelinden rica edebilirim. Bir süre yanında kalmama izin verir eminim.

Hayır hayır!

Yine anında vazgeçtim bu düşüncemdende.

Olmaz.

Egemen sorup soruşturup Pelin'in evinide bulursa Pelin'e de zarar verirdi.

O hâlde bi otel falan bulmalıyım. Uzakta bir otel... Demir'in gittiği otel gibi mesela. Trabzon'da bir otel...

Evet bu daha mantıklıydı.

Demir gelir gelmez beni öyle bir yere bırakmasını isteyeceğim derken kapı önünde bir kadın sesi duydum.

Kim olduğunu düşünürken Vildan denen kadının sesini tanıdım.

" Hayır canım şuan çıkamam.
Daha Demir beyin odasını temizlemem lazım."

Demir Bey!

Dedim korkuyla ayağa kalkarken. Tabi acıyan ayağımın üzerinde duramayınca gerisin geri yerde buldum kendimi. Korkudan kocaman olan gözlerim kapıda anahtar sesini duyunca iyice panik oldum.

Olamaz! Buraya girecek!
Ama kapıyı kilitlenmişti Demir.
Olamaz belliki yedek anahtarı var. Şimdi bu kadın içeriye girip görürse ne yapacam ben. Evdeki herkese haber verirdi hemen. Dışardaki adamlar dahil herkes buraya gelir.
O zaman ne söyleyeceğim onlara.

Burada olmamın sakıncası olmasa Demir iki de bir sessiz ol işareti yapmazdı.

O hâlde beni görmemeliler! De! Nasıl. Buhar olup kaybolmazsam girdiği anda görecek beni. Allah'ım ne yapacağım şimdi ben?

Derken etrafıma bakındım.

Hemen bir yere saklanmalıyım.

Gözüme görünen tek ve yakın yer vardı o da yatağın altındaki boşluk. Hızla sırt üstü yattım ve kendimi yana doğru kaydırarak o daracık boşluktan yatağın altına doğru kaydırdım kendimi. Tabi acele edeyim derken çarptığım ayağım yüzünden acıyla inlememi dudaklarımı bir birine bastırarak durdurdum.. Yetmezmiş gibi sırtımdaki yarayıda acıtmıştım. Bu kez dişlerimi birbirine bastırdım. Ciddi ciddi canım yanıyordu.

Bu sırada kapı açılıp kadın içeri girdi. Yatağın altından gördüğüm ayakkabılarını izlerken sesini duymaya devam ediyordum.

İşim var diyorumya.
Olmaaaaz. Yarında çıkamam.

Telefonla konuşurken bir yandanda odanın içinde ileri geri yürüyordu.

Hadi kapatmam gerekiyor.

Diyerek masaya doğru yürüdü.

Immm. Bakalım ne ile uğraşıyormuş Demir Bey.

Klavye seslerine bakılırsa şuan bilgisayarı kurcalıyordu. Kadındaki rahatlığa bak. Resmen Demir'in bilgisayarını kurcalıyordu.

Tüh be. Şifre varmış.

Ne bulmayı bekliyordu acaba. Yada neden kurcalıyordu. Böyle bir şeye nasıl cesaret ediyordu.

" Vildan..."

Duyduğum diğer kadın sesiyle odadaki kadın koşarak yatağın yanına gelip acele ile yatağın üzerini düzeltmeye başladığında kapının önünde diğer kadının ayakkabılarını gördüm.

" Ne yapıyorsun?
Daha bitmedi mi işin? "

" Bitti sayılır Safiye Hanım.
Kirlileri de alıp çıkıyorum."

" Oyalanma."

Kim olduğunu bilmediğim Safiye Hanım giderken Vildan denen kadın hızlı adımlarla girip kapıyı örttü. Sonra yeniden bilgisayar başına gelip bir kaç tuşa daha bastı.

Kahretsin!

Dedikten sonra bu kez hızlı hızlı banyoya doğru yürüdü. İçeriye girip bir süre kaldıktan sonra geri çıktı. Kirlileri almıştı sanırım.

Kapının önüne gelip durdu. Sonra tam açmış çıkacakken,

VİLDAN!

Diye gürleyen sesi duydum. Demir gelmişti. Ve sinirli olduğu açıkça belliydi sesinden.

" Ne işin var senin odamda! "

Derken kapının önünde belirmişti. Hızla içeriye giren ayakkabıları görmemle çıkması ve kapının kapanması bir oldu ve dışardan geldi diğer sesler.

" Be-ben düzenlemek için gi-girmiştim."

"Kimden izin alıp giriyorsun odama!"

" Ben kirliler..."

" Bi dakika.
Sen nasıl girebildin odaya?
Çıkarken kilitlemiştim."

" Ye-yedek...
Anaht..."

" Yedek mi?
VER! "

Diye bağırdı birden.

" Buyrun. "

Kulağıma gelen anahtar sesine bakılırsa anahtarları almıştı.

" Bir daha sakın!
Sakın izinsiz odamın yanından bile geçme! "

Sustuğunda kapıdan dalıp kapıyı çarparak kapattı.

" Ada! "

Dedi kısık sesiyle. Yattığım yerden banyoya gidişini gördüm sonra. Yeniden,

" Ada." Derken,

" Buradayım." Dedim.

Odanın ortasında dikilip kendi etrafında dönüşü ayakkabılarından anladım.

" Nerdesin? "

" Burada yytağın altında."

Hızla gelip yatağın yanında yere eğilip beni buldu bakışları. Bir boşluğa bir bana baktı.

" Nasıl sığdın oraya."

" Korkudan fare deliğine bile girebilirdim. Hepsi senin yüzünden."

" Gel buraya."

Diyerek çıkmama yardım ederken,

" Sırtım."

Dedim bir kez daha acıyınca.

" Afedersin.
Benim yüzümden oldu."

Sürünerek çıktığım boşluktan sonra yerden kucağına alıp yatağa bıraktı.

" İyi misin? "

Başımı salladım evet anlamında.

Yatağın üzerine oturup bana dönünce,

" Ne oluyor.
Anladığım kadarıyla benim burada olduğumu gizliyorsun. Eğer sorunsa beni..."

" Hayır burada olman sorun değil.
Sadece kimsenin bilmesini istemiyorum. En azından şimdilik."

İkimizde kısık sesle konuşuyorduk.

" Bak Ada.
Bizim ailede durumlar oldukça karışık."

" Baya baya karışık olmalı.
Seni karnında kurşunla tanıdım ben.."

" Doğru.
Sonra sanada anlatırım. Ama Şimdilik kimse burada olduğunu bilmese iyi olur."

" Bak. Yardımın için çok teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın ödeşdik.
Senin bu karışık durumunu daha da karıştırmak istemiyorum.
Hem ben zaten gitmek istiyorum.
Senden beni uzak bir otele falan bırakmanı isteyecektim. O yüzden..."

" Olmaz! "

Diyip kestirip attı cümlemi.

" Bu yaralı halinle hiç olmaz.
O peşindeki piçi bulmadan tek başına bırakmam seni."

" Saçmalama.
Hep burada kalacak hâlim yokya.
Eninde sonunda biri farkeder. Hem sen? Burası senin odan. Nasıl kalayım ben burada."

Etrafında gezdirdi gözlerini.

" Kocaman oda. İkimizede yeter."

" Ne?
Aynı odada mı kalacağız?
Olmaz. Ben...
Ben gitmek istiyorum."

" Ada saçmalama.
Söylediklerimi anlamadın galiba. Egemen seni bulmak için önce evine. Sonra arkadaşlarının evine. Sonrada bütün otellere, motellere kalabileceğin her gidip araştırır. Birkaç gün burada kalmak zorundasın. "

" Ya biri farkederse?
Ne deriz, rezil oluruz."

Demiştim ki kapıdan yaşlı bir kadın girdi. Korkuyla yerimde sıçrarken o bize biz ona bakıyor, taş kesilmiştim.
Dilimi eşek arısı sokaydı.

" Uuuyyyyyii...
Ne olayi burda? "

İki adımda içeri girerken gözleri bir bana bir Demir'e gidip geliyordu.

" Ne bu hâl?!
Kim bu kiz uşak?
Hemen bir açıklama bekleirum!"

Ayağa kalktı Demir. Ben korku dolu gözlerle Demir'e o ise bir bana bir kadına baktı. Sonunda beni şok eden o cümleyi kurdu.

" Kız kaçırdım babaanne! "

********************************

Eveet canlarım bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın 🤗🌹🌹

 

Bölüm : 01.12.2024 22:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...