Toprak kaşları havada şaşırırken kız aniden sımsıkı sarıldı kapattığı gözleriyle.
Göğsüne koyduğu başına beline sarılan kolları eşlik etti.
Sonra gözlerini açtı kız.
Gördüğü şey yine çizgiler şeklindeki görüntülerdi. Anladıki Toprak'ın üzerinde bir etkisi vardı.
O an Toprak kızı omuzlarından tutarak biraz geri iterek yüzüne baktı.
" Birşey olmuş.
Ne oldu söyle.
Yoksa Cansu mu birşey söyledi. "
Dedi kız.
Gerçeği söylemek istemedi.
Onun yerine,
" Doğru düzgün tanımadığın halde beni gerçekten korumaya çalışıyorsun. Teşekkür ederim.
Ama bu kadarına gerek yok. "
Geri çekilip Toprak'ın omuzuna
yalandan vurarak,
" Sonra her haltı yer arkana saklanırım."
Toprak gülümseyerek baktı kızın gözlerine.
Sonra giyinme odasına doğru ilerlerken,
" Günün nasıl geçti." Diye sorarak konuyu değiştirdi.
Nazlı ile bahçedeki kamelyada oturup kahve içip sohbet ettik. Bana kitap okudu.
Maşallah kız biri istesede kitap okusam diyormuş sanki.
Sıkılmadan koca kitabın yarısını okudu. Sonunda ben durdurdum. Yoksa kitabın içindekilerle birlikte çölü geçecektim."
" Nazlı öyledir.
Kitapları ve kitap okumayı çok sever. Kütüphanenin dışında odasında da bir sürü kitabı vardır...
Dedi Toprak gömleğinin düğmelerini açarken.
Toprak odadan çıkıp kıza baktıktan sonra elleri ceplerinde kıza doğru bir adım atıp durdu.
" Ne.? Neden benim yüzümden? "
Kız gülerek yaklaştı sese doğru.
" Senin evinde kahvaltı yaparken bana kendinden bahset demiştim.
Ama sen iki Toprak var diyip kurtuldun.
Nazlı abimin de gözleri yeşil bilmiyormuydun diyince pot kırdım.
Hiç sormadımki, sende söylemedin.
Boyun ve kilon kaç. Gözlerin ne renk.
Saçların ne renk. Yaşın kaç. Hiç birşey anlatmadın."
Yaşı kız için önemliydi, bunu düşündü. Kâğıt üzerinde evli olsada yaşı kız için fazlaydı belkide.
" Yaşım senin için önemli mi? "
" Ben seni seçerken yaşını hiç düşünmedim doğrusu. Yinede bilmek isterim.
Yada dur. Ben tahmin edeyim mi?
" Evet bahse.
Senin yaşını nokta atışı bilirsem benim istediğim bir şeyi yapacaksın. "
Dedi Toprak kollarını göğsünde birleştirerek.
" O zamanda ben senin istediğin bir şeyi yaparım.
Sen şimdi kör bir kız hangi istediğimi yapabilirki diye düşüneceksin."
Dediğinde Toprak gülümsedi. Tamda bunu düşünmüştü.
" Evet bir araban vardır heralde bu zenginlikle. Araba yıkamak kolay. Görmesemde dokunarak yapabileceğim bir iş.
Ne diyorsun? Var mısın bahse.? "
Toprak baktıki kız sıkıntıdan eğlence arıyor,
" Tamam. " Dedi sessiz gülerek.
" Yaşımı tam olarak bilirsen bir isteğini yerine getireceğim.
Ama nasıl güveneceksin bana,
belkide yalan söylerim arabamı yıkaman için."
" Öyle biri değilsin onu öğrendim. "
Dedi kız. Toprak'ı tanımıştı artık.
Kız iki elini öne ve havaya kaldırarak Toprak'a doğru gelirken, Toprak'ın ayakları kendiliğinden kıza doğru yürüdü ve durdu.
Elini Toprak'ın tam göğsünün üzerine doğru uzattığında Toprak sabah Yeşim'in çıplakmısın sözünü hatırlayınca anında tamamem açık olan düğmeli gömleğinin yakasını örttü.
Yeşim sağ elini Toprak'ın tam kalbinin üzerine koydu.
Başını Toprak'ın yüzüne doğru kaldırdı.
Gördüğü şeyle yeniden gülümsedi.
Yine olmuştu işte. Gördüğü çizgiler ve renkler geri gelmişti. Bu işte bir iş var dedi içinden.
Kızın sağ eli dengesiz atan kalbin üzerindeyken, sol elini dahada kaldırarak Toprak'ın sağ yanağına, bir kaç günlük olduğu belli olan sakalının üzerine koydu.
Toprak hissettiği elle bir kaç saniye gözlerini kapattı.
Kızın sıcak avuç içi hoşuna gitti istemeden.
Sonra, yeniden açarak bir eli kalbinde, bir eli yüzünde,
cam yeşili gözleri gözlerinde,
ruhuna bakan kızın gözlerinde hapis kaldı bakışları.
Yeşim bir süre öylece Toprak'a baktı. Toprak'ta Yeşim'e. Sonra kız,
28 yaşındasın ama yakında 29 olacaksın. "
Dedi kız ellerini çekip arkasında birbirne bağlayarak.
Gözleri Toprak'ın gözlerinde devam etti konuşmasına.
Dedi inci dişleriyle sırıtarak.
Toprak kaşları havada kocaman gözlerle kıza baka kalmıştı.
Bilmişti. 28 yaşındaydı. Bir hafta sonrada 7 Temmuz'da da doğum günü vardı.
Dedi kız. Sana dokununca görüntüler renkler geri geliyor diyemedi. Oysaki dalga dalga duran renkli aurasını görmüştü.
28 dalga şeklinde ve yarımdan fazla bir dalga daha.
Şöyle düşün. Bir ağacın yaşını nasıl anlarsın. Kesip gövdesinin içindeki çizgileri sayarsın. Buda benzer bişey."
" Sen kazandın.
Ne istiyorsun söyle, hemen yapacağım. "
" Hakkımı saklı tutmak istiyorum. Çünkü aklıma birşey gelmiyor."
" Boyum 188. Kilomu hiç tartmam. Ama övünerek söyleyebilirim fit bir vücudum vardır. Haftada iki kez spor salonuna gidiyordum. Gözlerim koyu yeşil. Saçlarım koyu kahve. Aslında siyaha yakın daha doğru olur."
Cansu'nun seni neden istediği belli.
Toprak, tekrar giyinme odasına girerek üzerine rahat ev kıyafetlerinden giyip çıktı.
" Senin günün nasıldı?
Babanla aynı şirkette olmak falan. "
" İdare eder. Bu arada balayı istemediğimizide söyledim."
" Bence evet. Ama çaktırmamaya çalışıyor. Yakında alışır."
" Komodin yanındaki çantalarda. "
Diyince kız yataktan tutunarak poşetlerin yanına gelip içindekileri bir bir çıkararak üzerindeki Braille alfabesi ( Körler alfabesi. ) ile yazılı yazılara dokunarak kitapların neler olduğuna okuyarak tek tek çıkarıp yatağa bırakmaya başladı.
Çalışma kitaplarından sonra sıra romanlara geldi. Tek tek çıkararak romanların isimlerini okudu.
Özel olarak körler için hazırlanan kitaplar daha pahalıydı. Bu yüzden Yeşim Toprak'a dönerek,
" Çok teşekkür ederim. " Dedi.
Toprak Yeşim'in yanına gelerek yatağın kenarına oturdu.
" Bir süre hergün babamın yanına gitmem gerekiyor. Bu süre içinde sadece kitap okuma. Bahçeye falan çık. Nazlı ile de vakit geçirebilirsin.
Sıkılma, ama senden ricam ben olmadan evden çıkma."
Baban ve o adi herife güvenmiyorum, Bensiz dışarda olman güvenli olmaz. "
" Hmmm. Ne yapalım?
Katlanacağız artık."
" Abi, babamlar geldi. Yemekte hazır.
Ve Doğu abi kapıda kocaman bir koltukla bekliyor. "
" Tamam Nazlı.
Söyle 10 dakikaya yemek için aşağıdayız. "
" Bende şu koltuk meselesini halledeyim. "
" Tamam.
Bende elimi yüzümü yıkayıp gelirim."
Toprak önden çıkarken Yeşim banyoya girerek işlerini halledip elini yüzünü yıkayıp çıktı.
Sonrada aşağı inen merdivenlere yöneldi.
Bu sırada Suna hanım yanında iki adamla taşınan koltukla merdivenleri çıkıyordu.
Yeşim, yemek odasına geldiğinde kapıdan girmeden önce duyduğu şeyler dikkatini çekince yavaşladı.
" Bu kızın kör olduğuna inanmıyorum.
Başta Toprak olmak üzere hepinizi kandırıyor." Diyordu.
" Kapa çeneni Cansu.
Saçma sapan konuşma. "
" Nedenmiş o Toprak bey.
Yoksa kör olmadığını sendemi biliyorsun? "
Dedi Toprak masaya yumruğunu geçirerek.
Sezai bey araya girdi.
" Cansu.
Nasıl vardın böyle bir kanıya?"
Aynı anda Yeşim girdi kapıdan.
" Evet Cansu.
Nasıl vardın bu kanıya."
" Dinlemeye gerek yokki, sesin yukarı kadar geliyor."
Cansu sinirle bakarken Toprak yerinden kalkıp Yeşim'in yanına gelerek elinden tuttu.
Dedi sandalyesine yönlendirerek.
" Hayır gerçekten hangi hareketim ona bunu düşündürdü merak ettim. "
Yeşim sandalyesine otururken,
Cansu durakladı.
Herkesin gözü üzerindeydi.
Sırma söyledi evden koşarak kaçmış, dese Sırma'nın Yeşim'in babasına yardım edişi ortaya çıkacaktı.
Sabah vuracakken elimi tuttu dese, Toprak anında yakasından tutacaktı.
Sustu bir süre. Sonra en saçma şeyi söyledi.
" Görüyormuş gibi hareket ediyor."
Yeşim gülerek gözlerini Cansu'nun sesinin geldiği yöne çevirdi.
" Biliyormusun Cansu aslında görüyorum."
Bir anda herkes Yeşim'e baktı.
Ciddimiydi?
" Kokuları alarak odama giren fareyi,
hareketleri ve sesleri duyarak arkamdan iş çevirenleri ve hissederek kıskanç ve kötü kalplileri görebiliyorum.
Kaçan balığın arkasından pişman ağlayanları da görüyorum.
Masanın ortasındaki çilekli pastayıda görüyorum mesela.
Mesela Nazlı'ın dayanamayıp pastayı parmakladığınıda görüyorum. "
Nazlı yengesine çevirdi başını.
" Çilekli pasta kokusu uzaktan gelirken Nazlı'nın parmağına bulaştığı için daha yakından geliyor."
Herkes bir Yeşim'e bir Cansu'ya baktı.
" Sana hâlâ inanmıyorum. Bunu ispat edeceğim."
" Cansu!
Seni son kez uyarıyorum! Burda doğruca durmayacaksan Almanya'ya dön."
Dediğinde Cansu sinirle kalktı masadan.
Sonrada hırsla çıkıp gitti.
Nazlı, Sırma ve eniştesine bakarak.
Sırma sinirle dişlerini sıkarak Nazlı'ya bakıyordu.
*****
O geceden sonra Cansu birkaç gün arkadaşında kalma bahanesiyle evden ayrıldı.
Sırma, kocası ve Toprak Sezai beyle birlikte her sabah şirkete gidiyorlar Nazlı ve Yeşim'de günü evde ve birlikte geçiriyorlardı.
Birgün bahçede, bir gün odada kitap okuyarak birgün mutfakta bir gün müzik dinleyip karaoke şarkı söyleyerek geçti gitti günler.
Bu akşamda herkes eve gelmiş akşam yemeği yenmiş, herkes odasına çıkmıştı.
Ama iki kız ve Toprak salonda kalarak film izlemeye karar vermişti.
Daha doğrusu Nazlı izliyor Yeşim dinliyordu. Toprak ise salonun diğer köşesindeki koltukta oturmus başını geriye yaslayarak gözleri kapalı şekilde sigarasını içerek kızları dinliyordu.
Nazlı filmdeki karakterleri ve nasıl göründüklerini anlatıyordu arada.
Yeşim bu şekilde film izlemekten memnun olmuştu.
Evdede arada bir film izlemek daha doğrusu dinlemek isterdi ama yanında kimse olmayınca sıkılıp kapatır sonrada yatar uyurdu.
Sonunda film bitmişti.
" Yengecim film bitti. Abim beni kovalamadan bana musade. "
" Tamam.
Film için teşekkür ederim."
Nazlı koşar adım odasına çıkarken Yeşim:
" Neden burda bekledinki. Gidip dinlenseydinya."
Dediğinde Yeşim sessizce ayağa kalktı.
Toprak kolundan tutarak merdivenlere yönlendirdi kızı.
" Evet bu gece sıra bende, koltukta ben uyuyacağım."
" Olmaz kaç gündür koltukta sen yatıyorsun. Sıra bende.
O boyla sığamadığını biliyorum.
O yüzden ısrar etmeyi bırak.
Sonunda sabah kitlenip kalacaksın. "
" Gerek yok Dedim.
Sen yatakta yat. "
" Bir yıl böyle geçmez...
Tamam o zaman şöyle yapıyoruz."
" Yatağın ortasına yastık koyarak aynı yatakta uyuyacağız. "
" Duydun Toprak. Tekrarlatma."
" Anlaşmayı iki kişi yaptık. Ama sürekli fedakarlık yapan sensin. Bunun kabul etmiyorum. "
Dediğinde Toprak üzgün duran kıza baktı.
Derin bir nefes alıp verdi.
" Tamam.
Aynı yatakta uyuyacağız. "
Kız,
Yarım saat sonra yatağın ortasında yastıklar iki tarafta uyuyan iki kişi ile başladı gece.
*****
Sabah yine üzerinde bir ayak ile ilk uyanan Toprak oldu.
Başını kaldırıp kıza baktığında kızın başı ayak ucunda bir bacağı ise aradaki yastığı aşmış Toprak'ın karnındaydı.
Tam bir deli yatışı yatıyordu kız. Toprak kızın ayak bileğini tutarak yastığın üzerine bırakarak sessizce yerinden kalkarak banyoya gitti.
Ilık bir duş alarak sessizce giyinme odasına geçerek giyindi. Tekrar odaya girdiğinde kız yatakta dizleri üzerinde iki kolu iki yanda gerinerek ağzı bir karış esniyordu.
" Günaydın. "
Dedi kız yerinden kalkarken.
" 8 buçukmu?
Sen niye burdasın. "
" Anladım.
Kafa izni. Nede olsa yarı patronsun. "
" Sen kahvaltıya in istersen bende birazdan inerim."
" Çok oyalanma sende. " Diyerek çıktı Toprak.
" Tamam." Diyen kız yerinden kalkarak banyoya girdi.
Önce işlerini halletti sonra hızlı bir duş aldı. Sonrada çıkıp giyinme odasına girerek üzerine kot pantolon kısa kol badi giyerek aşağıya inmek üzere odadan çıkarak merdivenlere geldi.
Yavaşça aşağıya inerken Cansu'nun sesi geldi yine kulağına.
" Bu kızda amma yüzsüzmüş. Yine gelmiş. Ne derdi var acaba."
Yeşim'in indiğini gören Toprak Yeşim'in yanına gelerek Yeşim'ide alarak yemek odasına geçerken Cansu'da peşlerinden geldi.
Birlikte kahvaltı masasına oturarak sessizce kahvaltıya başladılar.
Diye soran Cansu'yu duyunca Yeşim ne konuştuklarını merak etsede sormadı. Bir süre sonra tanıdık gelen sesle başını kaldırdı.
" Abi, Sezai bey istediğin motorsikleti yollamış. Hediye olarak. "
" Hadi lan!
Babam bana ne zamandan beri hediye alıyor! "
" Ben bilmem abi. Motor kapıda teslim almanı bekliyor."
Toprak hızla yerinden kalkarak salona ordanda bahçeye çıktı. Kapının önünde efsane bir motor bekliyordu.
Toprak önce şaşırsada hızla kendine gelip motorun yanına gelerek baktı
Toprak önce şaşırsada hızla kendine gelip motorun yanına gelerek baktı.
Almayı istediği motorsiklet ayağına gelmişti.
" Bak sen şu işe.
Sezai Karakoç yumuşamayamı başladı yoksa. "
Dedikten sonra gelen kişinin uzattığı belgelerin imzalayarak motoru aldı.
" Vaaayyy... Sen motordamı kullanıyorsun.? "
Dedi Yeşim.
Konuşulanları duymuştu.
Diyince kızın yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi.
" Yakışmazmı çok yakışır...
Bahis isteğimi söylüyorum o halde.
Beni motorla gezdireceksin? Hiç motora binmedim ve çok merak ediyorum. Birde okulun ve Şeyma'nın evinin dışın da bir yere gitmedim."
Toprak tek kaşı havada kıza baktı önce. Söz sözdü.
" Sen burda bekle ben hazırlanıp iniyorum. "
Arkasından Cansu'nun sesi duyuldu.
" Toprak akşam için ne diyorsun? "
Cansu'nun derdi başkaydı.
Yeşim bahçede beklerken Cansu sinsi sinsi Yeşim'e bakıyordu.
Bir süre sonra Toprak üzerinde motora binmeye uygun kıyafetler giyinmiş halde geri döndü. Birde koluna takılı eski kaskı.
" Gel bakalım.
Madem hakkını motora binmeye kullandın sana güzel bir şehir turu arttıralım."
Yeşim'in yüzü güldü. Ellerini çırptı çocuk gibi.
Dediğinde küçük bir çocuğa benzetti kızı, Toprak.
Önce kızın açık saçlarını parmaklarını tarak gibi kullanarak yavaşça geriye doğru aldı. Bu sırada gözleri güneş ışığıyla dahada keskinleşen cam yeşillere takıldı yine.
Bu yeşillerde birşey vardı.
Azar azar içine çekiyordu insanı.
Toprak'ın hâlini Doğu gülümseyerek Cansu dudağını kemirerek çatık kaşlarla izliyordu.
Toprak'ın şu hali görülmüş şey değildi. Bütün gün kaşları çatık, yüzü asık, ne saygı ne sevgi emaresi taşımayan biriyken bu hali neydi böyle.
Toprak başını iki yana salladı kendine gelmek için.
Kızın arkasında topladığı saçlarla,
Kız saçlarını tutarken Toprak koluna geçirdiği kaskı çıkararak yavaşça başından geçirdi.
" Biraz büyük gelebilir.
Sonra sana uygun bir tane alırım."
Önden Toprak bindi motora. Çalıştırarak gaz verirken keyifle dinledi motor sesini.
Sonra Yeşim'e yardım ederek arkasına bindirdi.
" Düşmek istemiyorsan sıkıca sarıl! "
Dediğinde Yeşim önce tereddüt etsede sonra arkadan Toprak'a doladı kollarını.
Anında yine aynı şey oldu. Yeşim'in karanlığı dağılarak çizgiler renkler geri geldi.
" Sıkı tutun."
Diyen Toprak gaz verdiğinde motor yerinden kalkarak bahçe kapısına doğru yöneldi.
" Daha sıkı tutun düşeceksin." Dediğinde kız dahada sarılarak başını adamın sırtına yasladı.
Rüzgar saçlarının arasından geçerken kendini kuşların havada uçtuğu gibi hissetti.
Özgür ve huzurlu.
Toprak bahçeden çıkarak çok hızlı olmadan sürmeye devam etti.
Tek başına olsaydı şimdiye kadar motor çoktan arka lastiğinin üzerine kalkardı.
Ama arkasında oturan kıza zarar gelmesin diye yavaş sürüyordu.
Yeşim yüzünü yalayan rüzgarın verdiği güzel hisssin tadını çıkarırken,
trafikten ayrılarak çevre yoluna çıktı Toprak daha rahat sürmek için. Geçtiği yerlerde durarak nerde olduklarını nasıl bir yer olduğunu, etrafında neler olduğunu anlattı kıza sürekli.
Kız hayalinde canlandırdı duyduklarını. Mutlu oldu.
Toprak tekrar gaz verdi motora. Yönünü sahile çevirdi. Bir süre daha yol gittikten sonra nihayet sahil kenarına geldiler. Toprak denize en yakın yere yaklaşarak motoru durdurdu.
İnerek motorun ayağını açarak sabitledikden sonra kızı kollarının altından tutarak kaldırıp yere indirdi.
" Eveeet."
Dedi kız yine ellerini çırparak.
" Çocuk gibisin. Kimliğini görmesem yaşına inanmazdım. "
Diyince kız kahkaha atarak konuştu.
16 yılı aynı şekilde ev, ve okulda geçiren birinden bu kadar görgüsüzlük beklemek gerekir. "
" Hiç mi?
Hiç bir yere gitmedim mi? "
Babam izin vermedi.
Kör rapunzel gibi düşün, ama kule yerine Hisarlı'larda hapis. "
" Sütlü ve tabakta lütfen, kaşıkla yemek daha güzel oluyor."
" Tamam. Burda bekle geliyorum."
Dedi Toprak kızın yanından uzaklaşarak.
Yeşim başını kaldırıp gökyüzüne çevirdi. Kollarını iki yana açarak denizin kokusunu içine çekti sonuna kadar.
İlk kez bu kadar mutlu ve keyifli hissediyordu.
Toprak'a çarpıp tanıştığı güne şükretti gözleri dolarken.
Yoksa şimdi o adamın yanında ölmek için dua ederken bulacaktı kendini.
" Geldim. " Diyen Toprak'ın sesiyle adama döndü.
" Yeşim.
Niye ağladın. Bir şeymi oldu? "
Yeşim sesin geldiği yere uzanınca Toprak kolunu uzattı tutabilmesi için.
Aynı anda Yeşim Toprak'ın silüetini gördü yeniden. İki elini iki omuza dayadı yaklaştı.
Ayak uçlarına yükseldi. Toprak'ın şaşkın bakışları arasında dudaklarını yüzündeki yaraya dokundu, öptü.
*********************************
Bölüm sonu canlarım.
Umarım beğendiniz.
Beğendiyseniz belli edin lütfen.
🤗🤗🤗🤗
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
27.52k Okunma |
2.24k Oy |
0 Takip |
44 Bölümlü Kitap |