13. Bölüm

12. BÖLÜM

A
azberbatxlw

Atlas Sezgin'in (Şimşek) Ağızından;

 

1 Aralık 2024, 12.30:

 

Evdeydim, İzgi ile ilgileniyordum, hastaneden taburcu olmuştuk, onunla bu sürede çok iyi ilgilenmiştim.

 

Güçlü ve dayanıklı bir kız olduğunu görmüştüm izgi'nin, ama bu duygularının olmadığı anlamına gelmiyordu arya gibi.

 

Arya insan değil ki be atlas, o bildiğin programlanmış bir robott.

 

İzgi yatağına yatmış ve hastanenin verdiği yorgunlukla uyumuştu.

 

Şu an izgi'nin başucuna oturmuş ve saçlarını okşuyordum, bir insanın saçları bu kadar güzel olabilir miydi ?.

 

Olur be atlas, çünkü o saçlar sevdiğin kızın 'yani izgi'nin' saçları.

 

Bir anda telefonum çaldı, arayan yabancı bir numaraydı, telefonu açtım ve soğuk bir şekilde *alo* dedim.

 

*Üsteğmen Atlas Sezgin, uzun zaman sonra sesini duymak ne büyük bir lütuf* dedi albay.

 

Şaşkınlıkla *albayım* dedim.

 

*Evet benim üsteğmen, operasyon nasıl gidiyor ?* diye sordu albay.

 

Ciddi bir şekilde *5 büyük suç çetesini çökertik albayım, ama son çetede takıldık, ne yapacağımızı bilmiyorum* dedim.

 

Albay otoriter bir sesle *İşte ben de seni bu yüzden aradım üsteğmen, 1 saat içinde atacağım konuma gel, bekliyorum* dedi ve aramayı sonlandırdı.

 

Acaba niye çağırıyordu ki beni albay ?.

 

Allah'ım sen bana yardım et.

 

Üzerime deri montumu giydim ve kapının önüne geldim, rüzgar beni gördü, merakla "nereye gidiyorsun atlas ?" diye sordu.

 

Resmi bir şekilde "Önemli bir işim var dışarıda, ha bu arada izgi sana emanet onunla ben gelene kadar iyi ilgilen ve gözünün önünden ayırma, anlaştık mı ?" dedim.

 

Rüzgar "anlaştık, arkadaşıma gözüm gibi bakacağımdan sakın şüpheniz olmasın" dedi gülerek.

 

Rüzgar'ın dediklerine gülümsedim sadece, ayakkabılarımı giydim ve evden çıkıp albay'ın bana attığı konuma doğru yola çıktım.

 

.....

 

Şu anda albay'ın dediği yerdeydim, bir sandalyeye oturmuş albay'ın gelmesini bekliyordum, henüz daha gelmemişti.

 

Beni niye çağırmıştı bu albay ?, ne yapmıştım ki ?.

 

Bilmiyorum be ato, gelince sorarsın albay'a.

 

1 dakika sonra albay ve yanında bir adamla beraber geldi.

 

Ayağa kalktım ve asker selamı verdim.

 

Albay "otur asker !" dedi sakince.

 

Yine yerime oturdum, albay'ın yanındaki adama baktım, benden 1 yaş büyük gibiydi, ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu.

 

"Beni niye çağırdığınız albay'ım ?" diye sordum merakla.

 

Albay "son çete, diğer çetelerden çok daha güçlü, başında ise Gabriel Wallace var, bu herif adam öldürmede baya profesyonel, yaptığı manyakları anlatsam burada destan yazarım üsteğmen, sizin birkaç profesyonelden destek almanız gerekiyor" dedi resmi bir şekilde.

 

Yanındaki adamı gösterdi albay "bu adam bir dedektif, adı; boğaç kıraçoğlu işinde çok başarılı biri, size bu görevde yardımcı olacak" derin bir nefes verdi "şimdi siz burada tanışıp kaynaşın, bana müsade, görüşmek üzere" dedi ve gitti.

 

Yeni adını öğrendiğim boğaç'a elimi uzattım "ben üsteğmen atlas sezgin, tanıştığımıza memnun oldum" dedim.

 

Boğaç uzattığım eli tuttu "dedektif boğaç kıraçoğlu, bende tanıştığımıza memnun oldum üsteğmen sezgin" dedi ciddi bir şekilde.

 

Merakla "Bize nasıl yardımcı olacaksınız dedektif kıraçoğlu ?" diye sordum.

 

Boğaç "yaşadığınız yerin konumunu bana atın, ben ekibim ile geleceğim, o zaman bu konu hakkında konuşuruz üsteğmen sezgin" ayağa kalktı, "akşam üzerinde görüşürüz" dedi.

 

Bende ayağa kalktım "tamam, görüşürüz" dedim.

 

Boğaç hızlı adımlarla mekandan ayrıldı, bende bir kaç saniye sonra aynı mekandan çıkıp eve gittim.

 

                              🤍

 

Zeynep İzgi'nin (Mermi) Ağızından;

 

Karşımda gördüğüm insanları görünce şaşkına dönmüştüm.

 

Gelen kişiler, 3 erkek 1'de kızdı, niye gelmişlerdi buraya anlamamıştım.

 

Erkeklerden biri esmerdi ve sanki kahverengi gözlerinin içinde bir şeytanlık varmış gibi bakıyordu, simsiyah bir takım elbise giymişti, mafyalara benziyordu, bu yüzden ilk o dikkatimi çekmişti.

 

Esmer adamın yanındaki kadına baktım, çok güzeldi, omuzlarına kadar olan siyah saçları dümdüz bir şekilde duruyordu, üzerinde siyah belini hafif gösteren bir gömlek ve krem rengi bir pantolon giymişti, deniz mavisi gözleri etrafına bir ferahlık veriyordu resmen.

 

Diğer erkek ise sarışın ve mavi gözlüydü, açık mavi bir gömlek ve siyah pantolon giyinmişti, ilginç, sanki onu bir yerlerden hatırlıyor gibiydim, memleketten, bakışlarından ise kötü bir enerji alamamıştım.

 

Adını atlas'tan duyduğum dedektif kıraçoğlu ise krem rengi bir trençkot beyaz gömlek ve koyu lacivert bir pantolon giyinmişti, dedektif olmanın hakkını vermişti, esmerdi ve ela gözleriyle ciddi bir şekilde bize bakıyordu.

 

Rüzgar atlas'a "bunlar kim komutanım ?" diye sordu.

 

Bu benim de merak ettiğim bir soruydu.

 

Bu insanlar kimdi ?, burada ne işleri vardı ?, atlas bunları nereden ve nasıl tanıyordu ? gibi sorularda kafama takılmıştı, ama soramıyordum işte.

 

Atlas boğazını temizledi ve bize döndü "bunlar bize son çetemizde yardımcı olacak kişiler ölüm timi" dedi ciddi bir şekilde.

 

Miran "nasıl yardımcı olacaklar komutanım ?" diyerek sordu.

 

Atlas "bunları yarın uzun uzun konuşacağız zehir" dedi.

 

Merakla "ama hâlâ onların kim olduğunu söylemediniz komutanım" dedim.

 

Atlas "tabikide söyleyeyim izgi" dedektif kıraçoğlu'na döndü "bu dedektif boğaç kıraçoğlu" dedektif'in yanındaki sarışın adama dönüp "bu cinayet büro komiseri barbaros şahin" esmer adama döndü "bu büyük iş insanının oğlu ve aynı zamanda eski bir polis olan kartal polat" esmer adamın yanındaki kadına dönüp "bu da savcı büşra şahin" dedi resmi bir şekilde.

 

Adının kartal olduğunu öğrendiğim adam atlas'a "o büşra şahin değil polat, benim resmi nikahlı karım" dedi.

 

Atlas kafasını 'anladım' anlamında salladı.

 

Boğaç kıraçoğlu atlas'a "bizi ekibinle tanıştırdın üsteğmen sezgin, şimdi sen bize kendi ekibini tanıt bakalım" dedi soğuk bir şekilde.

 

Atlas rüzgar'ı gösterdi "teğmen rüzgar koraslan lakabı ise kasırga" miran ve kağan'a döndü "bunlar asteğmen ikizler Miran ve kağan taşkın, lakapları ise zehir ve demir" arya'ya döndü "timin hacker'i arya demirci lakabı ise kule 1" dedi ciddi bir şekilde.

 

Ve son olarak bana döndü, gülümseyerek "bu da F-16 savaş uçağı pilotu ve aynı zamanda benim yardımcım zeynep izgi, lakabı ise mermi" dedi.

 

Boğaç kıraçoğlu'da kafasını 'anladım' anlamında salladı.

 

Kartal küçümseyerek "mermi ha, ilginç bir lakapmış doğrusu" dedi.

 

Arya soğuk bir şekilde "size ne arkadaşımın lakabından, önce sen kendine bak mafya bozuntusu" dedi.

 

Helal be kız arya, lafı ağzımdan aldın çaktın valla doksanaa.

 

Bir gün senin içine o mermiyi sokayım da bak bakalım o zaman beni küçümseyebiliyor musun kartal polat.

 

Kartal arya'nın dediklerine güldü "mafya bozuntusu ha, tanımadığın insanlar hakkında önyargılı olmamalısın bence, tavsiyemdir" dedi.

 

Arya "sizi ilgilendirmez kimin hakkında önyargılı olup olmayacağımı kartal bey, arkadaşıma lakabını bir şey biliyorlardı da öyle koymuşlar, kısa bir süre duracağınız yerde insanların özel hayatı hakkında bu kadar çok şey merak etmeyin, bu da benden size bir tavsiye" dedi sakince.

 

Afferim be kız, beni nasıl da savundun böyle.

 

Resmen yanıma seni karşıma herkesi dedin be ya aryaa.

 

Adının barbaros olduğunu öğrendiğim adam kartal'a "saygısızlık etme kartal" diye uyardı.

 

Kartal ağzına fermuar çekti ve sustu.

 

Barbaros bana döndü "siz onun kusuruna bakmayın, kayınçomun kendisi biraz patavatsızdır da, onun adına özür dileriz" dedi mahçubiyetle.

 

Hatırladım, vallaha da hatırladım billaha da hatırladım, bu trabzon'dan talat amcamın oğlu barbaros'tu yanındaki ise kız kardeşi büşra'ydı, eskiden aynı yerdendik ama talat amca'nın tayini çıkınca taşınmışlardı, küçüklüğümde bana çikolata alırdı talat amca, çok severdim onu, şehit olduğunda ise çok üzülmüştüm.

 

Barbaros'a gülümsedim, "sorun değil" dedim.

 

Barbaros şaşkınlıkla "izgi, tabi ya çilli izgi, şimdi hatırladım seni, nasılsınız ?" dedi.

 

"Biz iyiyiz, asıl siz nasılsınız ?" diye sordum.

 

Barbaros 'biz de iyiyiz izgi şükürler olsun" dedi gülümseyerek.

 

Atlas olduğu yerde öfkeden derin derin soludu, niye öfkelenmişti ki bu adam durduk yere ?.

 

Çünkü barbaros'tan seni deliler gibi kıskanıyor be kızımm, istediğin oldu sonundaa.

 

Boğaç merakla "sen bu kızı nereden tanıyorsun barbaros ?" diye sordu.

 

Barbaros sakince "kendisi memleketten hemşerim abi, küçüklüğümüzden beri tanıyorum onu, kardeşim gibidir benim, ben abisi sayılırım onun" dedi.

 

Atlas barbaros'un dediklerinden sonra derin bir nefes verdi, sevgilim olmadığını öğrendikten sonra rahatlamıştı.

 

O sırada telefonuma mesaj gelmişti, mesaj ise arya, rüzgar, miran, kağan ve benim olduğumuz Whatsapp grubundandı, ilk mesajı rüzgar atmıştı.

 

Ölüm Timi İtiraf:

 

Rüzgar: Benim bu kartal denen herifi hiç gözüm tutmadı.

 

Arya: vallaha benimde, ilk defa seninle aynı fikirdeyim teğmen.

 

Kağan: izgi'ye dediklerini duydunuz değil mi ?.

 

Miran: duyduk, duyduk maalesef.

 

Rüzgar: peki atlas komutanın kartal denen adamın izgi'ye dediklerinden sonraki bakışlarını gördünüz mü asıl siz ?.

 

Arya: evet gördüm, o herife dalmamak için kendini zor tuttu valla.

 

Siz: ben görmedim vallaha ya.

 

Kağan: nasıl görmezsin be kız, adam baya seni o ekipten kıskandı.

 

Miran: niye bilmiyorum, ama sana ilk defa katılıyorum kağan.

 

Arya: komutana da öyle söylersin miran.

 

Rüzgar: yok artık hacker women, atlas komutan nereden duysun bu yazışmalarımızı.

 

Siz: arya sakın komutanı bu gruba ekledim demee.

 

Kağan: nasıl ya ?, komutan yazıştıklarımızı görüyor mu şimdi ?.

 

Siz: arya orda mısın ?.

 

Rüzgar: hacker women cevap versenee, komutan grupta mıı ?.

 

Arya: camış gibi bağırma teğmen, tabiki de hayır, komutan grupta değil.

 

Kağan: ohh be.

 

Siz: şakanı s!key!m arya senin.

 

Rüzgar: korkuttun bizi hacker women.

 

Arya: banane korkmasaydın o zaman teğmen, senin korkunu mu düşüneceğim şimdi.

 

Arya: o değilde ben o mafya bozuntusunu öldürürüm yemin ederim, egoist p!ç.

 

Kağan: bir de evliymiş adam, o kız nasıl sevdi onu hâlâ anlamış değilim vallaha.

 

Rüzgar: bir an önce bize yardım etsinler sonra da s!kt!r olup gitsinler, yoksa o p!ç benim elimde kalacak.

 

Arya: benden sana fırsat kalırsa tabiki de teğmen.

 

Rüzgar: beraber öldürelim o iti, ne dersin hacker women ?.

 

Arya: olabilir doğrusu, hayır demem vallaha.

 

Rüzgar: tamam.

 

Kağan: yanlız adamın karısına yazık olacak.

 

Siz: niye ?.

 

Kağan: kocasını öldürecekler ya, dul kalacak bu yaşta.

 

Siz: anladım, acaba o adamla nasıl tanışmışlardır ?.

 

Rüzgar: bence bu herif suç işledi, sonra da bu kadınla tanıştı, adam mafya kadın ise savcı, yani anlayacağınız mafya-savcı aşkı olmuştur.

 

Arya: @mına koyayım, mafya-savcı kurgusu mu bu teğmen ?.

 

Rüzgar: öyle gözüküyor hacker women.

 

Siz: size ne nasıl tanıştıklarından, birbirlerini sevmişler ve evlenmişler, bizi ilgilendirmez.

 

Miran: İzgi haklı, onların özel hayatı bizi ilgilendirmez.

 

Miran: ha bu arada, az önce atlas komutan bana özelden yazdı, 'ölüm timi sakin o ekipten birine zarar falan vermeye kalkmasın, yoksa olacaklardan mesul olmam' dedi.

 

Kağan: adam zihnimizi okumuş resmen amk.

 

Rüzgar: niye kıskanalım ki biz o ekibi ?.

 

Arya: ilk onlar başlattı ama, şimdi suçlu biz miyiz aq.

 

Siz: valla haklısın be kuşum, o değilde beni nasıl savundun ama.

 

Arya: tabiki de savunacağım izgi, sen benim en iyi arkadaşımsın, bunu sana borçluyum.

 

Siz: eyvallah aryam.

 

Arya: asıl eyvallah bizden.

 

Miran: komutan bakıyor, çaktırmadan telefonlarınızı kapatın.

 

Siz: tamam.

 

Dedim ve yazışmayı bitirip telefonlarımızı kapattık.

 

Kağan boğaç'a "ekibinizin manevi durumlarını söyler misiniz acaba, biz de ona göre davranalım dedektif bey" dedi ilk defa ciddi bir şekilde.

 

Atlas sakince "kağan !" diyerek uyardı.

 

Boğaç gülümsedi "ben evliyim, kartal ve büşra evli, barbaros ise şu anlık nişanlı oda yakın zamanda evlenecek" dedi.

 

Kağan "hayırlı olsun" soğuk bir şekilde dedi.

 

Boğaç "sağol" atlas'a döndü "bize müsade üsteğmen sezgin, yarın tekrar görüşmek üzere" dedi aynı soğuklukla.

 

Atlas gülümsedi, "görüşürüz dedektif kıraçoğlu" dedi.

 

Boğaç yine soğuk bir şekilde "görüşürüz üsteğmen sezgin" dedi ve ekibiyle beraber gittiler.

 

Onlar gittikten sonra bizde odalarımıza dağıldık.

 

                               🤍

 

Şu anda bir kafedeydik, dedektif bey ve ekibini bekliyorduk.

 

Saat 12.30'du, ve biz burada tam tamına yarım saattir bekliyorduk, hiç bir şey yememiştik haliyle.

 

Kağan miran'ın kulağına "bari yemek ısmarlasınlar bize, kaç saattir aç açına onları bekliyoruz abi" dedi fısıldayarak.

 

Miran "kes sesini ve önüne dön kağan" dedi sessizce.

 

Kağan miran'ın dediklerinden sonra sustu ve önüne döndü.

 

Rüzgar "komutanım dedektif bey ve ekibi nerede kaldılar ?" diye sordu atlas'a.

 

Atlas soğuk bir şekilde "bilmiyorum kasırga, gelmelerini bekleyeceğiz" dedi.

 

2 dakika sonra dedektif bey ve ekibi geldi, bizim olduğumuz masaya oturdular.

 

Dedektif boğaç "biraz geç kaldık, kusura bakmayın lütfen üsteğmen sezgin" dedi mahçubiyetle.

 

Atlas her zamanki soğuk ifadesiyle "sorun değil dedektif kıraçoğlu, bu arada hoşgeldiniz" dedi.

 

Boğaç "hoşbulduk üsteğmen sezgin çok uzatmadan konuya giriyorum" atlas'ın önüne pembe karton kapaklı bir dosya koydu, derin bir nefes verdi ve sözlerine şöyle devam etti "gabriel wallace, profesyonel bir seri katil" atlas'a "dosyayı aç" dedi.

 

Atlas dosyayı açtı, kafasından vurulmuş bir adam vardı.

 

Boğaç "Miraç Akay, çeteye sızan bir özel kuvvet askeriydi, 5 yıl önce öldürüldü" dedi soğuk bir şekilde.

 

Atlas diğer sayfayı çevirdi, göğsü ve karnı deşilmiş bir adam ve kadın vardı.

 

Boğaç soğuk bir şekilde "Serkan Demir ve Selin Aydın, ikiside benim meslektaşlarımdı, 4 yıl önce öldürüldü" dedi.

 

Atlas diğer sayfayı çevirdi, kafasından ve kalbinden vurulmuş bir adam vardı.

 

Boğaç "Sinan Kara, Mit ajanıydı, 3 yıl önce öldürüldü" dedi yine soğuk bir şekilde.

 

Atlas son sayfayı çevirdi, kafasından iki kere vurulmuş bir kadın vardı.

 

Boğaç yine aynı soğuklukla "Leyla Kara, o da mit ajanıydı, birkaç gün önce öldürüldü" dedi.

 

Merakla "neden öldürülmüşler ki peki ?" diye sordum.

 

Boğaç ciddi bir şekilde "hepsi gabriel'in arasına sızmış insanlar, gabriel onların gerçek kimliğini öğrenince öldürdü" dedi.

 

Boğaç kartal'ı gösterdi, "bu herifleri en iyi bilen kişilerden kendisi, bundan sonrasını size o anlatacak ölüm timi, sendeyiz kartal" dedi.

 

Çünkü kendiside bir mafya amk, kendi cinsini bilmesi çok normal.

 

Kartal boğazını temizledi, "teşekkür ederim boğaç bey" atlas'a döndü "gabriel gibi herifler zaafı olan insanlara bayılır, ihanetten ise nefret eder, ihanet eden kişilerden intikamını ise zaaflarını öldürerek alıyor" derin bir nefes verdi "sizden, timinizden zaafları ve duyguları olmayan robot gibi olan birini onun arasına sızdırmanı istiyorum üsteğmen sezgin" dedi.

 

O kişinin kim olduğunu tahmin etmiştim hemen, arya'ydı.

 

Atlas uzun bir süre düşündü, oda biliyordu kartal denen adamın bahsettiği kişiyi 'yani arya'yı'.

 

Arya soğuk bir şekilde "bu görev için aradığınız kişi benim, ben yaparım komutanım" dedi.

 

Atlas net bir şekilde "olmaz !" dedi.

 

Rüzgar "sen delirdin mi kızım, ya o wallace senin kimliğini öğrenirse ?, ne yapacaksın o zaman ?" diye sordu endişelenerek.

 

Arya yine soğuk bir şekilde "hepinizin bekleyen aileleri var, zaafları var, ama benim yok teğmen, beni bekleyen kimsem yok sizin var, bu görev için en uygun kişi benim" dedi.

 

Sitemle "saçmalama arya !, anca beraber kanca beraber, öleceksek bu görevde hep beraber öleceğiz, seni yanlız bırakmayız" dedim.

 

Rüzgar "İzgi'ye katılıyorum, ya bu görevde hep beraber öleceğiz ya da beraber sağ çıkacağız" diyerek benden taraf oldu.

 

Miran "sen bir sivilsin arya, bizim gibi profesyonel değilsin, sana bir şey olursa sorumlusu atlas komutan olacak, bunu bilerek düşün" dedi her zamanki soğuk ifadesiyle.

 

Atlas "miran bir yerde haklı, sen bir sivilsin ve seni bu tehlikeye atamam, anladın beni değil mi arya ?" diye sordu.

 

Arya ciddi bir şekilde "anladım komutanım, siz nasıl isterseniz" dedi.

 

Atlas kartal'a döndü, "ben hiç bir askerimi kurbanlık koyun gibi satmam, kartal efendi, anladın mı beni ?" diye sordu hiddetle.

 

Kartal gülümseyerek "anladım üsteğmen sezgin" dedi.

 

O sırada kartal'ın telefonu çaldı, "izninizle" dedi ve telefonuyla konuşmak için dışarıya çıktı.

 

Ve bizde oturmaya devam ettik.

 

                            🤍

 

Yazar'ın Ağızından;

 

Kartal polat gelen aramayı cevaplamak için dışarıya çıkmıştı, arayan kişi gabriel wallace'ydi.

 

Telefonu açtı, *alo* dedi kartal.

 

*Alo, küçük polat nasılsın ?* dedi kalın sesiyle wallace.

 

Kartal *Niye aradın beni p!ç ?* diye sordu.

 

*Niye aradığımı biliyorsun küçük polat, bana arya demirci'yi getireceksin !* dedi wallace sinirli bir şekilde.

 

*Asla !* dedi kartal net bir şekilde.

 

Wallace *Eğer bana onu getirmezsen, öldüreceğim kişi senin karın olur küçük polat, anlaşıldı mı ?* dedi tehdit ederek.

 

Kartal polat gabriel wallace ile muhabbeti eskiye dayanıyordu, erdal polat ve wallace eskiden yaptığı bir işle tanışmışlardı, o zamandan beri wallace polat ailesinin yakasını bırakmamıştı.

 

Kartal dişlerini sıktı, karısı ve o kız arasında kısa bir süre gidip geldi, aklına o kızın 'benim kimsem ve bekleyenim yok' lafı gelmişti, bu sefer wallace'ye boyun eğecekti, karısının yaşaması için arya demirci'yi ona götürecekti.

 

*Tamam, arya'yı sana getireceğim bekle* dedi kartal öfkeden soluyarak ve aramayı sonlandırdı.

 

O sırada kartal'ın arkasından son konuşmalarını duyan rüzgar koraslan'dan kimsenin haberi yoktu.

 

                              🤍

 

Evett, bölümü nasıl buldunuz ?.

Umarım bölümü beğenirsiniz.

Kemerlerinizi takın, uçuşa geçiyoruz.

Sizce bundan sonra neler olacak ?.

Neyse uzatmayayım 13. bölümde görüşmek üzere.

Beklemede kalın hoşçakalın ☘️.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 13.12.2024 11:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...