7. Bölüm

6. BÖLÜM

A
azberbatxlw

Atlas Sezgin'in (Şimşek) Ağızından;

 

Zeynep bana 'ona karşı ne hissettiğimi' sormuştu.

 

Sahi, ben ona karşı ne hissediyordum ki ?.

 

'Seviyorsun onu' dedi Habil.

 

'sevemem ben kimseyi' dedim içimden habil'e.

 

'Ama nefret ediyorum da diyemiyorsun be ato' dedi habil.

 

'ona aşık değilim, o benim askerim, dahada ilerisi yok' dedim, yine aynı şekilde habil'e.

 

İzgi'ye "bunu neden sordun ?" diye sordum, soğuk bir şekilde.

 

İzgi "merak ediyorum komutanım, söylemlerin doğru olup olmadığını, edemez miyim ?" diye sordu.

 

"Söylemlerin yalan olduğunu az önce içeride belirttim mermi, sen sadece benim askerimsin, sağ kolumsun, bunu unutma" dedim.

 

"Unutursam ne olur komutan ?, yoksa kağan gibi bana da mı ceza verirsin ?" dedi diklenerek.

 

Karadeniz kızı olduğunu belli etmişti İzgi, dikbaşlılardır oraların insanları, ve ben dik başlı insanları sevmezdim, sadece vatan için dik başlılığı severdim, diğer türlüsü gereksizdi.

 

Sakince "ceza vermemi mi istiyorsun sana ?" diyerek sordum.

 

İzgi "siz bilirsiniz, kime ceza verip vermeyeceğine komutan" dedi.

 

"İyi o zaman, yarın da sen temizlersin tek başına" dedim soğuk bir şekilde.

 

İzgi gülümseyerek "anlaştık" dedi.

 

Oturma odasından rüzgar'ın bağırma sesi gelmişti.

 

İzgi'yle beraber oturma odasına geçtik.

 

Rüzgar baştan aşağı sırılsıklam olmuştu, kağan ve arya sesli bir şekilde, miran ise kafasını koltuğun yastığına gömmüş gülüyordu.

 

İzgi "rüzgar ne oldu sana ?" diye sordu gülümseyerek, oda gülmemek için kendini çok zor tutuyordu.

 

"ne oldu sana ?" diye sordum sadece.

 

Rüzgar "şu kağan lavuğu kafamdan aşağıya paspas suyunu döktü komutanım" gülenlere dönüp "gülmeyin !, gülmeyin ya !, komik değil" dedi kızarak.

 

"Sende kafasına tavayla vur kasırga, benden sana tam yetki, üzerini değiştir 10 dakika sonra gel" dedim.

 

Rüzgar "tamam komutanım, Allah razı olsun" dedi ve odaya girdi.

 

Bende görev dağılımı kağıtlarını almak için odaya gittim.

 

                               🤍

 

Zeynep İzgi'nin (Mermi) Ağızından;

 

Oturma odasındaydım, arya ve kağan hâlâ katıla katıla gülerken miran ise soğuk bir şekilde onlara bakıyordu.

 

Kağan'a "ne oldu burada ?, niye rüzgar'ın kafasından aşağıya paspas suyunu döktün ?" diye sordum.

 

Kağan "haketti, 'temizlediğim yere basma' diyorum o basıyor, bende dedim ki 'sen misin basan ?' döktüm kafasından aşağıya suyu" dedi sitemle.

 

Arya "Valla ellerine sağlık kağan çok güzel oldu, uzun zamandır bu kadar gülmemiştim" dedi.

 

Kağan "birşey değil" dedi gülümseyerek.

 

"Kafana tava yersen şaşırma kağan" dedim.

 

Miran "valla beklerim rüzgar'dan, evde kafalıkla dolaş bir süre" dedi kağan'a.

 

Kağan "o kadar mı kızdı kasırgacım ya ?" diye sordu masumca.

 

Hepimiz kafamızı aşağı yukarı salladık.

 

Kağan arya'ya "ne seviyor arkadaşın ?, söyle de hatamızı telafi edelim" dedi alayla.

 

Arya "sen dersini almadın herhalde olanlardan ?, kasırga benim erkek arkadaşım falan değil o kıt aklına sok, ne sevdiğini falan da bilmiyorum onun, git kendisine sor" dedi sert bir şekilde.

 

Rüzgar ve Arya ne alakaydı, gerçekten onların arasında bir şeyler var mıydı ?, ben ve Atlas gibi.

 

Tabikide yok İzgi, atlas sana karşı bir şey hissetmiyor.

 

Rüzgar en azından arya'ya ondan hoşlandığını belli ediyor, ama o etmiyorr lanet olsun.

 

Atlas ve rüzgar oturma odasına geldiler.

 

Rüzgar yerine oturdu, atlas ise ayakta durmaya devam etti.

 

Üzerini değişmiş ve duş almıştı rüzgar, atlas'ın elinde yine zarflar vardı, ama bu sefer hepimizeydi, geçen seferki gibi değildi.

 

Anlamıştım, yine görev zamanıydı, bu yüzden toplanmıştık, ve açtık, biz sabahtan beri kahvaltı bile edememiştik.

 

Atlas "evet, 2. çetemiz uyuştrucu kaçakçılığı yapıyor her ülkeye ihracat ediyor çetenin başı ise Emily Brown" dedi sözü uzatmadan.

 

Elindeki dosyaları her birimizin önüne koydu ve "hangi kılıkta sızacağımız kağıtlarda yazılı, bakabilirsiniz" dedi kağıtları göstererek.

 

Elimdeki kağıdı açtım, içeriye sızacağım kılık ise yine sekreterlikti.

 

Bıktım @mına koyayım, başka kılık mı yoktu ?.

 

Kesin atlas'ın işiydi bu, sabah dediklerimin intikamını alıyordu herhalde.

 

Atlas "çabuk hazırlanın, vakit kaybetmeden gidelim" dedi, ve hazırlanmak için odalara gittik.

 

 

5 dakika geçmişti, hepimiz hazırdık.

 

Atlas'ın girdiği kılık ünlü bir ceo'nun yakın korumasıydı, giydiği siyah gömlek ve pantolon yine onu olduğunca yakışıklı göstermişti. (Michael Agreste)

 

Rüzgar'ın girdiği kılık ise ünlü bir ceo'ydu, giydiği beyaz gömlek ve siyah kumaş pantolon ile yine yakışıklı olmuştu. (Edward Busby)

 

Miran'ın girdiği kılık ise ceo'nun şoförüydü, giydiği lacivert spor takımı onu farklı göstermişti. (Adam Gosse)

 

Kağan'ın girdiği kılık ise ceo'nun sağ koluydu, giydiği siyah spor takımı onu tatlı göstermişti. (Jack Rave)

 

Arya'nın girdiği kılık ise ceo'nun kişisel asistanıydı, giydiği beyaz crop dizlerinin üstünü biraz geçen kiremit rengi eteği ve beyaz spor ayakkabıları ile girdiği kılığın hakkını vermişti. (Blayke James)

 

Ve son olarak benim girdiğim kılık ise ceo'nun sekreteriydim, yine dizimin üzerinde biten siyah beyaz bir elbise ve

siyah orta boy topuklu botlarımla güzelliğime güzellik katmıştım. (Maria Ammar)

 

Atlas "hazır mısınız ölüm timi ?" diye sordu.

 

Hep bir ağızdan "hazırız komutanım" dedik.

 

Atlas "O zaman gidelim de geç kalmayalım" dedi, ve 2. çetenin olduğu yere doğru yola çıktık.

 

                              🤍

 

Atlas Sezgin'in (Şimşek) Ağızından;

 

Lüks bir restorandaydık, 2. Çetenin başı Emily Brown ve 3 adamı ile yemek yiyorduk.

 

Emiliy kızıl saçlarını ensesine atmış hayranlıkla rüzgar'ı izliyordu, daha doğrusu gözlerini.

 

Bu yüzden görev için rüzgar'ı seçmiştim, emily ayran gönüllü bir budalaydı her şeyden çabuk etkilenirdi, buna insanların fiziksel özellikleride dahildi.

 

Buradaki işimiz çok kolay bitecekti, buna adım gibi emindim.

 

Emiliy rusça "sizinle tanıştığıma memnun oldum Edword bey" dedi.

 

Rüzgar "o şeref bana ait emily hanım, sizin gibi güzel bir kadınla iş yapmak benim için büyük bir onur" dedi rusça bir şekilde.

 

Emily rusça "korumanız en az sizin kadar yakışıklı edword bey" dedi cilveyle.

 

Habil kurtar beni şu kadından lütfenn.

 

Neyim yakışıklı benim gözleri bozuk kadın, aynı kapkaççıya benziyorum.

 

Sakin ol atlas, görevdesin oğlum.

 

Zeynep kadına ters ters baktı. arya ise 'öyle miymiş ?' bakışı attı, kağan ise dişlerinin arasından sırıtıyordu, miran'sa her zamanki gibi soğuk bir şekilde baktı.

 

Rüzgar rusça bir şekilde "aşk olsun, o kadar yakışıklı değil miyim ?, beni çalışanımla mı kıyaslayıyorsunuz emily hanım ?" diye sordu.

 

Emily "sizde yakışıklısınız tabikide ama bende yalan yok edword, çalışanlarının yakışıklılığı beni benden alıyor" dedi rusça.

 

Zeynep elini yumruk yapıp sıktı, ve yine kadına ters bir bakış attı.

 

'atlas, bu kız seni kıskanıyorr' dedi habil.

 

'anladım habil, bin kere söyleme şunu, görevdeyim' dedim içimden habil'e.

 

Emiliy elindeki kadehlerden birini rüzgar'a uzattı ve rusça "bir kadeh almaz mıydınız ?, ortaklığımızın şerefine olsun" dedi.

 

Rüzgar rusça bir şekilde "teşekkürler, ama almayacağım, dokunuyor" dedi.

 

Emily rusça "sen bilirsin" dedi.

 

Bu sefer kıskanan kişi arya'ydı, renkten renge girmişti ve büyük ihtimal bunun farkında değildi.

 

O sırada arya'dan mesaj geldi, mesajda şöyle yazıyordu ; *uyuşturucu ticareti yaptıkları yerlerin koordinatlarını buldum komutanım*.

 

*Bu kadar hızlı mı ?, eminsin değil mi ?* diye cevap yazdım.

 

Arya mesajıma cevap olarak *evet benim işim bu komutanım , sizi bu s!rt!k kadından kurtarıyorum* verdi ve dediği koordinatları attı.

 

Bende atılan koordinatörleri mesaj yoluyla polislere attım.

 

Emily'in adamlarından biri rusça "hainler !" diye bağırarak silahını çıkardı ve namluyu izgi'ye doğrulttu.

 

Hayır ona zarar gelmesine izin veremezdim, koşarak izgi'yi namlunun olmadığı tarafa ittim.

 

İzgi'yi itmemle adamın tetiği çekmesi aynı anda olmuştu, uğursuz bir silah sesi duyuldu, insanlar bağırarak restorandan kaçmaya başladı.

 

Bedenimde bir acı vardı, vurulmuştum, neremden vurulmuştum bilmiyordum ama vurulmuştum.

 

Rüzgar beni vuran adamın kafasına sıktı.

 

Miran ise diğer adama iki el sıkmıştı.

 

Arya ve kağan emily denen kadını tutmuşlardı.

 

İzgi korkuyla bana baktı ve ilk defa "atlas" diye fısıldadı, bilincim elimden kayıp gitmeden önce duyduğum en son söz buydu.

 

                             🤍

 

 

Evet, bölümü nasıl buldunuz ?

Umarım beğenirsiniz.

Atlas'ı vurdum diye lütfen beni sövmeyiniz.

Neyse uzatmayayım, 7. Bölümde görüşmek üzere, beklemede kalın hoşçakalın ☘️.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 05.12.2024 14:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...