

İki polis memuru Virat’a müdahale etmeye çalıştıklarında Virat onları umursamayıp Barun’a doğru konuşmaya devam etti. Barun yumruk olmuş elleriyle ileri doğru atıldığında Ranvir kolundan tuttu ancak Barun durmadı. Yüzü öfkeden kaskatı kesilmişti. Sadece o adamı görüyor gibiydi karşısında, diğer hiç kimse umurunda değildi.
Polisler ondan önce Virat’ı yerden kaldırıp dışarı sürüklerken Virat konuşmaya devam ediyordu. Bu sırada yüzünü görebilmiştim. Gerçekten ağlıyordu ve yüzünde acı çeker gibi bir ifade vardı. Barun’un aksine o öfkeli bakışlarını sadece onda değil yanındaki polislere ve o takım elbiseli adamlara da değdiriyordu. Resmen Barun’u onların yanında kışkırtıyordu. İnanamıyordum!
Polislerden kırk küsür yaşında gözüken diğerinden yaşlı olanı Barun’un önüne geçmeye çalıştı ama Barun onu pek dinlemedi. Hızlı adımlarla Virat’ın üzerine yürürken bir şeyler söyledi ona. Onu yakalarsa ne yapacağı içime bir korku düşürürken elim kapı koluna gitti. Onu durdurmak istedim. Şu an yapacağı her şey onun zararına olacaktı çünkü.
Arabadan inerken onu nasıl durduracağımı düşünüyordum. Bu kadar öfkeliyken iki katım olan adamı önüne geçerek durduramazdım. Öfkesi beni de yıkıp geçebilirdi. Başka bir yol bulmalıydım.
Neyse ki bana kalmadan Ranvir tekrar önüne geçip onu kollarından yakalamıştı. Gözleri Ranvir’e dönerken öfkeyle soluyup ona dişlerinin arasından bir şeyler söylediğini gördüm. Ranvir yerinden kımıldamazken Barun onun kollarından kurtulmaya çalıştı. Bu sırada Virat’ı bahçeden çıkarmışlardı. Sesi diğer seslere karıştı. Şimdi dışarıda kalan gazetecilerinde azaldığını gördüm. Muhtemelen Virat’ın peşinden gitmişlerdi.
Savcı onların yanına gelirken öfkeli gözüküyordu. Ranvir onun gelmesiyle kollarını çekti Barun’un üzerinden. Barun hala sinirle soluyor bakışlarını bahçe kapısından ayırmıyordu. Savcının konuşmasıyla ona döndü ve kayıtsız bir şekilde yüzüne baktı. Hiçbir şey söylemedi.
Savcı arabaların olduğu sol tarafa bir işaret yaptığında çok geçmeden parlak siyah renk bir Mercedes yanında durdu. Şoförü inip kapısını açtı. Ardından bahçeden ayrıldılar.
Gözlerim tekrar onlara döndüğünde yaşlı olan polisin Barun ile konuştuğunu gördüm. Aralarında tuhaf bir kıvılcım vardı. Sanki birbirlerini tanıyor ve nefret ediyor gibiydiler. Hadi Barun Virat’a öfkesinden bu haldeydi ama polisinde gözlerinde Barun’a karşı bir öfke vardı.
Kaşlarım çatıldı onları izlerken. Polis ne söylüyorsa Barun’un bakışları soğudu ve yüzü ürkütücü bir hal aldı. Ona cevap verdikten sonra yanından geçip hızla bu tarafa ilerlemeye başladı.
Kafasını kaldırdığında göz göze geldik. Gözlerinden gerçekten ateş fışkırıyor gibiydi. Bakışlarını çekip yere dikti. Bu sırada yaşlıca olan komiser arkasından bir şeyler söyledi bağırarak. Bir an sinirle kapayıp açtı gözlerini ama durmadı.
Arabanın önüne geçtiğinde ellerini kaputa yaslayıp üzerine doğru eğildi. Göğsü hızla inip kalkıyordu.
Ranvir biraz ilerimde durup ona bakarken “Tanrı aşkına sakin ol biraz” diye konuştu.
“Nasıl sakin olayım ha! Söyle!” birden ellerini altındaki kaputa sertçe vurduğunda yerimde irkildim “Nasıl sakin olayım!”
Yerinde doğrulup bir eliyle yüzünü sıvazlarken ona doğru dönmüştü. Ellerini iki yana indirdi “Nasıl oynuyorlar benimle görmüyor musun?”
Neden çoğul konuşuyordu?
Bakışlarım o yaşlı polise kaydı istemsizce. Yanındaki diğer polis memuruyla konuşuyordu şimdi.
O muydu bahsettiği kişi?
“Görüyorum. Bu yüzden kendini kaybetmemeni istiyorum ya!” Ranvir’in sesiyle tekrar onlara döndüm.
Virat’ın gittiği yönü işaret ederek “O şerefsizi içeri tıkmadan bana gün yüzü yok!” diye bağırdı.
Onu ilk defa bu denli öfkeli görüyordum. Gömleğinin açıkta bıraktığı teni ve boynu kızarmış damarları belirginleşmişti. Yüzündeki kaslar bile seğiriyordu.
“Evet amacımız bu zaten ama bu şekilde değil! Tutmasam adama saldırıyordun, böyle konuşmamıştık!” Ranvir de artık öfkesini gizlemiyordu.
“Saldırmak mı?” Barun siniri bozulmuşçasına histerik bir şekilde gülerken ellerinin yumruk olduğunu gördüm. Sanki keşke daha fazlasını yapabilseydim der gibiydi. “Söylediklerini yalnız ben mi duydum? Resmen bu yaşananlar için bana hesap soruyor? Bunları sineye çekmemi bekleme benden!”
Ranvir derin bir soluk bıraktı “Oyunlarına geliyorsun Barun. Savcının gözü önünde adamın üzerine yürüdün. Tek istedikleri senin her şeyini kaybetmen ve sen onlara koz veriyorsun”
“Umurumda mı sence bu?!” Ranvir’e doğru bir adım attığında bir an ona yumruk atacak sandım. Yerinde zor duruyor gibiydi. “İstedikleri kadar üzerime oynasınlar geri çekilmeyeceğim!”
Nefesimi tutmuş sesimi çıkarmadan onları izlemeye devam ettim. Bir yandan da Virat denen adama içimden bildiğim bedduaları sıralıyordum.
Ranvir kollarını iki yana açarken “Savcı resmen sana göze battığını ima etti Barun! Üstüne dosya Amir Prabal’ın elinde. Neler yapabileceğini sen benden çok daha iyi biliyorsun!” diye konuştu sinirle. Onun öfkesini anlıyor ama ona zarar gelmesini istemiyordu. Bu yüzden sinirleniyordu onun bu tavrına.
Savcı gerçekten kızmış gibiydi en son. Bir devlet adamının böyle bir meseleye bulaşması ve muhtemelen hakkında duyduğu haberler onu rahatsız etmiş olmalıydı.
Ve tahmin ettiğim gibi o polisle bir derdi vardı. Neden Barun ile uğraşıyordu? Yoksa şu karakol ile olan kötü anıları ile ilgili miydi bu durum?
İkisi de gözlerini birbirine dikmiş öfkeyle solurken Barun onun söylediklerini sindirmeye çalışıyor gibiydi. Ranvir sakinleşmek adına derin bir nefes alıp verdi. “Bu yüzden aklını başına topla. Beni dinle ve bu meseleyi bir süre uzaktan takip et” diye konuştu daha sonra.
Barun öfkeyle bir ses çıkardığında beklemediğim bir anda soluna dönüp öndeki aracın arkasına yumruğunu geçirdi. Kendini alamayıp bir tane daha yumruk attı. Ağzımdan şaşkınlıkla bir nida dökülürken ona doğru bir adım atmıştım istemsizce. Ranvir’e baktığımda kılını kıpırdatmadan onu izlediğini gördüm. Hala dışarıda olan birkaç çalışanın şaşkın ve korkak bakışlarının üzerimizde olduğunu fark ettim.
Barun hızlı hızı soluyarak başını arabanın arkasına yasladığında yumruk olan eli bedeninin yanına düştü. Yaralanmış mı diye elini görmeye çalıştım ama bir şey gözükmüyordu buradan. Birkaç saniye öylece durup sakinleşmeye çalıştı. Ranvir’in de sol elini sağ dirseğine yaslayıp burun kemerini sıktığını gördüm. Bu hali ona yabancı değildi anlaşılan.
• Mavi Çiçek Bölüm 13 | Kanayan Yaralar - 2 Mayıs Cuma Günü yayında 💚
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |