Bir miyavlama sesiyle üçümüzün de bakışları yere dönerken yavru siyah beyaz bir kedinin Barun’un bacağına sürtündüğünü gördüm. Bu yüzümdeki gülümsemeyi büyütürken önüne dizlerimin üzerine çöktüm. “Oyy oyy sen nereden geldin öyle” başının üstünü okşadığımda elime doğru sokuldu hemen.
Hoşlandığını anlayıp kucağıma aldım ve ayaklandım. Gülümseyerek başını okşamaya devam ettiğimde bakışlarımı Barun’a kaldırdım. Onun hüzünle parlayan kahveleri ise kucağımdaki kedideydi. Bu yavru… Nisha’nın kedisinin yavrusu olmalıydı… Bakışları yüzüme çıktığında bunun doğru olduğunu anladım.
“Kedi sevmenin hiç sırası değil bence şu an. Gidelim haydi”
Ranvir’in kediye bakıp yüzünü buruşturduğunu görünce gülümsemem sırıtmaya dönüştü “Ne o korkuyor musun?”
“Hayvanları severim ama uzaktan” dedi dudaklarını büzerek.
Başımı kucağımdaki kediye doğru eğerken “Duydun mu minnoş? Ranvir abi seni sevmek istiyormuş” dedim. Beni anlamış gibi miyavladığında sırıtmam büyüdü ve Ranvir’e baktım. Ardından hızla iki adım atıp ona yaklaştım ve parmak uçlarımda yükselip kediyi yüzüne tuttum.
Başta şaşırsa da durumu çabuk kavrayıp geri kaçtı hemen. “Çek şu kediyi tanrı aşkına”
Biraz da biz onunla eğlenelim değil mi? Aslında amacım onunla uğraşarak biraz olsun Barun’u hüzünlü ruh halinden çıkarmaktı.
Tekrar Ranvir’in üstüne yürüdüm. Bu sefer hızla arkasında kalan arabanın sürücü kapısını açtı ve bindi. Koca adam kediden kaçıyordu ya.
Gülüşüm büyürken kediyi geri kendime çektim. Gözlerim Barun’a döndüğünde onun da dudağının kenarının kıvrılmış bir şekilde bizi izlediğini gördüm. Amacımın işe yaramış olması beni de mutlu etmişti.
Bu sırada başka bir miyavlama sesi duyulunca bakışlarımız oraya döndü. Başka bir yavru kedi Barun’un bacağına sürtünüyordu yine. Onun tüyleri tamamen siyahtı.
“Seni özlemişler sanırım” dedim.
Bakışları kedideyken omuzları düştü. Daha fazla kendini tutamamış gibi iç geçirirken usulca yanına diz çöktü sonra. Sol eliyle kedinin başını okşadı yavaşça. Hareketleri sanki onu incitmekten korkar gibiydi. Siyah kedi anında eline sokulmuştu.
“Özür dilerim” diye mırıldandığını duydum.
Onu kurtaramadığı için özür diliyordu…
Burnumun direği sızlarken kucağımdaki kedinin de onları izlediğini gördüm. Onların yanına adımladım ve Barun’un yanına çöktüm bende. Kucağımdaki kedinin ileri atıldığını hissettim, onu istediği gibi kardeşinin yanına bıraktım. O da Barun’un eline sokuldu hemen. Gözlerim dolarken dudaklarımda buruk bir tebessüm oluştu.
Sanki onu teselli ediyor gibiydiler…
“Allah’ım tatlılıklara bak” diğer siyah kedinin yanağına dokundum. Miyavladı bana doğru. Çek elini dedi sanki. Diğer kucağıma aldığım beyazlı kedi bana doğru döndü. Elimi ona uzattığımda o beni geri çevirmedi. Gülümsedim.
Onun bakışlarını üzerimde hissediyordum şimdi. “Dört yavrusu var. Diğerleriyle de tanışmalısın” diye konuştu.
Gözlerim ona döndü, yoğun bakan kahveleri benimkilere tutundu hemen. Bunu istemesine şaşırmadan edemedim. İçime bir sıcaklık yayıldı ve gülümsemem genişledi.
Bir korna sesiyle yerimde irkildim. Ranvir bizi çağırıyordu anlaşılan. Barun’un ağzının içinde homurdandığını duydum ama Hintçeydi anlamadım bu yüzden. Kediyi sevmeyi bırakıp ayaklandım. O da kalktı benimle. Onlar bizi bırakmaya pek hevesli değildiler tabii. Ayrılmadılar yanımızdan. Barun son kez onlara bakıp arabanın önünden geçerek diğer tarafa doğru ilerledi.
“Yine görüşeceğiz” dedim onlara doğru el sallarken. Miyavladıklarında güldüm yine. Ardından onlara sırtımı dönüp arka koltuğun kapısını açtım ve arabaya bindim.
•Mavi Çiçek Bölüm 11 | Geçmemiş Korkular - 9 Mart Pazar Günü yayında 💚
Okur Yorumları | Yorum Ekle |