Derler ya, "Bir şehre sığamazmış insan," diye. Gerçekten de bazen insanlar bazı şehirlere sığmıyormuş. Önümde ders kitabı, yarınki sözlüye çalışmam gerekiyor. Ama ben uzaktan gözüken sahile dalmış, yaşanmamışlıkları düşünüyordum. Ta ki bir bildirim sesiyle irkilene kadar. (1 new message - from...) Story'ye cevap vermiş. Kar küresini atmıştım story'ye, Kumsal'ın bana doğum günümde aldığı kar küresi. Keman çalan, tatlı, küçük kız motifi vardı üzerinde. O kadar güzeldi ki, onu paylaşasım geldi. Arkaya da duygusal bir şarkı bırakmıştım (Cem Adrian ve Hande Mehan - Sen Benim Şarkılarımsın). Üstte ise esprili bir yazı: 'Gece olunca romantik kızlar.' Merak etmeyin, yakın arkadaşlarla paylaştım. Yani o bunu göremez. (Onu silmeyi unutmuştum ve bunu sonradan fark ettim. Olan oldu.)
– Gece olunca romantik erkekler ne yapsın?
– Sana romantik olduğumu söylemedim ki. Sadece herkes kar küresi ile Jingle Bell paylaşıyor, aklıma geldi.
– Bir de dert olunca... (Derin bir iç çektim.)
– Fazla kaptırma, sonra kötü oluyor, toparlanamıyor insan kolay kolay.
– Hangi burçsun? (Çocuğa da hemen burcunu sormam peki? Hahaha, şoka uğramıştır.)
– Duygusuz gibi konuştun. İkizleri anımsattın.
– Burçlar sence gerçek mi Papatya?
– Karakter özellikleri evet. Hem burç hem yükselen etkiler.
Acaba daha fazla yazmasam mı diye düşündüm. Kafası eminim epey karışmıştır. Hahaha, o kaşındı ama.
– Yükselenimi sormuştum, bilmiyorum.
– Merak edilen bir şeyler işte. (Mesajdaki egoyu hissetmiştim, ama kalpteki kırgınlığı da. Üstelemedim. Kırık kalpler tanır mı birbirini gerçekten?)
Bunu unutmayın kızlar: Bir erkek yükselenini biliyorsa, ya fala ve burçlara aşırı ilgilidir ve bunu belli eder ya da bir kız sormuştur. Ve eğer ikinci ihtimalse, genelde erkeğimizin kalbi zaten kırıktır.
Yazışmamız bir saat falan devam etti. Sonra bitirdik sohbeti. Onunla yazışmak iyi gelmişti. Eğlenmiştim. Aslında o kadar yakın arkadaş değildik, ancak iki yabancı da değildik. İyi hissettirmişti işte. Ona içimi kolaylıkla açabiliyordum ve bu, benim için fazla önemliydi. Kolay değildi çünkü bu devirde birine içini açmak rahatlıkla. Ve bu yazışmamız, aslında benim ona ilk bakışımdı. Yaşayacağım güzel günlere ilk bakışımdı. Tabii kötü günlere de.
Galeride gezinmeye başladım. Çınar'ın bir fotoğrafına denk geldim, diğerlerinden farklı bir fotoğraftı bu. Ah! Miraç çekip bizim arkadaş grubuna atmıştı. 'Kafasına Göre Takılanlar' grubu. Çınar derste öylece boşluğa bakıyordu. Kirpikleri çok güzeldi. Zaten bu erkeklerin kirpikleri de maşallah yani, hahaha. Öylece dalmıştı. Ne geçiyordu aklından, bilmem, ama düşünceli görünüyordu. Bebek gibi gelmişti yüzü. Öyle masum, öyle bakmaya doyamayacak kadar güzel. Dakikalarca o fotoğrafa baktım. Dakikalarca o fotoğrafa, fotoğraflara bakakaldım. Artık öyle bakamayacaktım ona. Sadece fotoğraflarda, sadece fotoğraflarımızda.
Önemli olan mesafe değildir. Yoldur, aşılır. O kapanmaz denen mesafeler bir gün kapanır, iki taraf da istediği sürece. Ama o bahsedilen mesafe kalplerin arasındaysa... İşte bunun çaresi yok.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
343 Okunma |
39 Oy |
0 Takip |
22 Bölümlü Kitap |