13. Bölüm

Bölüm 13: Böylesine Yeni Bir Aşka 'Hayır' Denmez.

Sümeyra Akkılıç
belleofuranus

İki hafta bitmişti. Zaman mı yavaşlamıştı yoksa bende mi sıkıntı vardı? Yoo, hayır. Hayır. Bu kadarı olamazdı. Zaman yavaşlamıştı. Lütfen öyle olsun.

Onu unutma zamanıydı. Ama nasıl?

Gel de sen söyle: Nasıl yaşanır sensiz? Kalbim acıyor. Bana sensizliği öğret.

Stajı bırakmıştım. Sadece kendime vakit ayırmak istiyordum. Sabah erkenden kalktım Mia'yı da alıp. Gezdim, dolaştım. İyi gelmişti bana temiz hava almak. Mia'ya mama da alıp eve döndüm. Aklıma Toprak'ın Instagram’ı geldi. Sahte bir hesaptan bakmak istedim. Hesabı gizliydi. Bakmamam lazımmış demek. Telefonda dolaşmaya devam ettim. Karşıma çıkan şarkıya bak. Daniska - Öyle İşte. Evrenin bana kastı vardı. Hayır, şarkı da güzel.

Beni soracak olursan

Paramparça bulutluyum

Ne yağabiliyorum

Ne dinebiliyorum

Öyle işte, öyle işte

Geri dönecek olursan

İncelikler al üzerine

Bazen esiyorum çünkü

Çokça susuyorum

Öyle işte, öyle işte

...

~~~~~~

"Hayatıma devam edeceğim." Kararlı bir şekilde bu cümleyi kurmuştum dün akşam. Bugün o muhteşem bildirimi almam bir işaret mi?

(1 new message - from ...) "Tanışalım mı?" Profiline baktım. Çok yakışıklıydı. Eridim resmen. Gözleri çok güzeldi. Bizim okuldaymış. Kitapları ve şarkıları seviyormuş. Romantik bir prens. Acaba bir şans versem mi? Ne kaybederim ki? "Bırakıp gideceksen kalsın." Bu neydi? Çocuk kaçacak şimdi. Ama benim suçum yok ki. Bilmem lazım. Sonra ben üzülüyorum. "Asla." Pek inandırıcı değil, ama denemeye değer gibi. Aşırı yakışıklıymış ya. "Peki." İşaretlere inanırım.

Yarım saate yakın konuştuk. Hemen buluşmak istedi. Çok erkendi. Bi' korkmadım desem yalan olur. Fakat kendime de hakim olamıyordum. Kalbimin bu sevgiye ihtiyacı vardı. Kaybedecek bir şey yok. Gitmek gerek. Gideyim ki, kapansın yaralarım. Yoruldum aptal gözyaşlarından.

~~~~~~

Bugün misafirim gelecekti. Yeni tanıştığım çocuk. Dün evine gitmiştim. Bayağı samimi davranmıştı. Belki de tarzı böyledir. Kızlarla görüntülü konuşmaya başladım. Bendeki değişimi fark etmişlerdi.

– Papatya? Şükür, iyi görünüyorsun.

– Kızlar. Ben biriyle tanıştım.

– (Hepsi bir ağızdan) Neee?

Onu anlattım. Dünyanın en tatlı insanıydı. Geç rastlamıştım ona. Olsun. Sonunda karşıma çıkmıştı. Kaderim olmuştu. Uranüs.

– Kanka. Uranüs diye isim mi olur?

– Neden olmasın? Kanka çocuk çok romantik. Hatta eve gelecek. Yemek yiyeceğiz. Takılacağız.

– (Endişelenmişlerdi. Ee, haklılar. Hızlı olmuştu.) Kanka. Dikkat et. Lütfen Papatya.

– Tamam, tamam. Çocuk geldi. Kapatıyorum ben. İyi geceler.

Sevgilimi karşılamaya gittim. Üstümde mini, askılı bordo elbisem ve ayağımda bağcıklı ev sandaletlerim vardı. Pofuduk terlik giyemezdim ya. Kapıyı açtım, ellerinde çiçekler.

– Hoş geldin sevgilim.

– (Beni görünce ağzı açık kalmıştı. İyice bir süzdü baştan aşağı.) Hoş… Hoş bulduk. Çok güzel olmuşsun.

– Teşekkür ederim. Şöyle geç.

Akşam yemeğiydi, kahvesiydi derken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık bile. Onunlayken zaman çok farklı akıyordu. Zamanı durdurmak istiyordum. Nihayet birisi böyle hissettirmişti. Hak ettiğim gibi.

Kanepeye geçtik. Kolunu belime doladı. Bir eli elimde, bana yaklaştı iyice. "Çok güzelsin. Benim olmalısın." Bir anda boynumdan öptü kokumu içine çekerek. Kendimi hızla geri çektim. Ağzımı açmama fırsat kalmadan, tekrar yakalayıp sardı bedenimi. Elleri belimde, bana tek bir şey söyledi: "Öp beni Papatya."

– Uzak dur. Daha yeni tanışıyoruz. (Ellerinden kurtulup odama gittim. Peşimden geldi.) Odama giremezsin.

– Bu odada bana ait bir şey var, onu alayım önce.

– Neymiş o?

– Sen.

– Hahaha, ha-yır. O kadar kolay değil.

– Evet! Kolay. (Beni kendine çekip öptü. Sıkıca sarılmıştı. İstesem de kurtulamazdım kollarından.) Çok güzelsin. Ve bu güzellik benim, sadece benim. (Yüzümü öpücüklere boğmuştu.)

– Ya istemezsem?

– Mecbursun. Öyle bir şansın yok Papatya. Gerekirse kaçırırım seni. Gidemezsin.

– (Sesindeki kararlılık beni titretmeye yetmişti. 'Hayır' desem dinlemezdi. Zaten böylesine fazla yakışıklı birine itiraz edemezdim, yeni bir aşka yelken açma zamanıydı.) 2023 yılı ve kaçırmak? Hahahaha, gerek mi var? Gitmek isteyen kim sevgilim?

– (Başını omzumdan kaldırıp gözlerimin içine uzunca bakarak) Gerek olmadığını biliyorum. Gitmek istemediğini bildiğim için buradayım. Gitmeyeceğini bildiğim için. Sen benimsin çünkü, ben de seninim.

– Sen de gitme. (Minik öpücüklerine devam ederken iyice kendimi ona bırakmıştım. O tutmasa yerdeydim resmen.) Ahh, Uranüs. Seni seviyorum. Gitme.

– Gitmem. Söz. Seni seviyorum güzellik.

Story attık fotoğraf çekinip. Bu, beklenmedik şekilde başlayan aşkı herkesin duyma zamanı gelmişti. Arkaya da şarkı ekledik beraber: Sezen Aksu - Hoş Geldin. Kızlar bakalı birkaç dakika olmuştu. Şoktalar tabii. Görüntülü aradılar hemen.

– Selam bebekler. Tanıştırayım. Uranüs.

– Bir 'hoş geldin' yok mu kızlar?

– Tekrardan hoş geldin Toprak.

Tabii ki de onu hemen unutup başkasını sevemezdim. Tabii ki de benim evim bir başkası olamazdı. Ben Toprak'ın Papatya'sıyım, o da Papatya'nın Toprak'ı.

Not: Tabii ki de, gerçek anlamda, yeni tanıştığım birine güvenip, onu evime alacak kadar saf değildim. Üstelik evine gitmek de... Bu devirde deli cesareti. Yalnız kızların aklı çıkmıştı, çok güldüm onlara.

(Ondan vazgeçtiğim gün)

Hayatıma devam etmek istemiyordum, ama bugün ondan vazgeçiyordum. Beni sevmediği için değil. Bir başkasının olduğu için. Kendimi kötü hissediyordum. Onu düşünmem doğru olmazdı. Ama sevgi benim sevgim. Kalbime gömdükten sonra kime ne? Yine de yapmalıydım, unutmalıydım. Yoksa benim için de daha felaket olacaktı. İçimden bir ses 'ona git' diyordu. Ne münasebet? Son bir kez göresim geldi. Yapmamalıyım. Son defa.

Takvime baktım. Şu an işte olmalıydı. Kafeye doğru yol aldım, ama içeri girmeye cesaretim yoktu. Gitse miydim? Erken de gelmiştim. Gidebilirdim. Onu mu beklesem? Hayır. Offf, kafayı üşüteceğim böyle. En iyisi uzaklaşmak.

Arkamı döner dönmez onu gördüm. Toprak karşımda duruyordu. Kalbime bir sancı girdi.

– Papatya?

– İyi günler. (Hemen gitmeliydim.)

– Papatya. (Eyvah!)

– Efendim?

– Biraz konuşalım mı?

– Olur.

Oturup konuşmaya başladık.

– Mutluluklar bu arada. (Şaşkın şaşkın bakıyordu.) Beste’yle barışmışsın.

– Ne? Yok öyle bir şey.

– Sizi öpüşürken gördüm. Yani buraya düşmüştü yolum.

– Papatya. Öyle değil.

Kafeye geçtik, anlatmaya başladı. O anlattı, ben dinledim.

– Senden sonra yoluma bakmaya çalıştım. Seni istemiyor değildim. Güveniyordum da sana. Fakat aşk... Enerjim kalmamıştı birini sevmeye. Bir ilişki yaşayabileceğime dair inancım yoktu. Eğer sana öyle davranırsam benden uzaklaşırsın, unutursun beni diye düşündüm. Çok aptalcaydı. Sonra seni unutmak istedim. Geri dönemezdim. Beste geldi. Beni özlediğini falan söyledi. Tartıştık. O gün, beni bir anda öptü. Sonra duygusal boşluk oluştu iyice. Yazıştık bir iki kere. Ama tekrar beraber olmadık. Pişmanım Papatya. Çok pişmanım. Gerçekten. Seni istiyorum.

– Bilmiyorum Toprak. Çok kalbim kırıldı. Hadi gururu kenara bıraktım, güvenim sarsıldı. Benim suçum yoktu.

– Haklısın.

– Beste peki?

– O bir daha gelemez. (Elimi tuttu.) Lütfen. Bir şans daha ver bize.

– Kafamı toplamam lazım. Biraz zaman. Biraz.

– Peki.

6 saat. Sadece 6 saatmiş düşünme sürem. Bir mesaj: "Tanışalım mı?" Profil fotoğrafı değişmiş. Çok tatlı. Bu tatlılığı reddetmek olmazdı. Gittiğimde Beste oradaydı. Çıkıyordu.

– Kusura bakma. Rahatsız ettim. İyi akşamlar.

– İyi akşamlar.

O gidince Toprak'a baktım.

– Vallaha ben çağırmadım.

– Biliyorum Toprak. Anlaşılıyor. Sesiniz geliyordu dışarıya kadar.

– İyi ki bağırmışım o zaman. (Güldüm.)

– (Evde Semih ve Mahir de vardı. Selamlaştım onlarla da.) Hadi gel aşk. (Toprak sakinlemişti neyse ki. Yüzü kıpkırmızıydı kapıyı ilk açtığında.) İyi misin?

– Evet Papatya.

– Evet Papatya. (Şaşkın şaşkın baktı.) Hahahaha. Bu mu?

– Kalbimin kraliçesi? Bu nasıl?

– Olur.

Odasına geçtikten sonra çantamı ve telefonumu alıp bir kenara bıraktı. Yatağına uzandım. Yanıma uzandı. O yokken olanları sordu. Can mevzusunu söyledim. Sinirlenecek derken gözlerinin önüne hüzün bulutlarının geldiğini gördüm.

– Sinirlenirsin sanmıştım.

– Normal şartlarda evet. Kıskanıp sinirlenirdim. Ama ben bunu hak ettim. Senin değerini bilmeliydim. Eğer biraz daha geç kalsaydım, belki şu an, belki daha sonra, başkasının kolları arasında olacaktın. Seni o öpecekti, o sarılacaktı sana. Onun olacaktın. Sen bir yerlerde olacaktın şarkıda dediği gibi, ben bir şehirde. (Nükleer Başlıklı Kız - Beni Hatırla.) Neredeyse kaybediyordum seni.

– (Yanağından öperek) Ama kaybetmedin. Buradayım sevgilim. Ve gitmeyeceğim.

Başımı boynuna yaslarken aklıma rüya geldi. Ona da anlattım. Rüyanın devamı yoktu. Daha doğrusu, ben öyle zannetmiştim.

– Rüyanın devamını ben gördüm Papatya. Buldum seni.

(Toprak anlatıyor.)

Rüyamda karanlık bir ormandaydım. Buz dağının arkasına sığınmıştım normalde, ama erimişti o. Sonra seni buldum. Etrafı gri ruh sarmıştı. Ortalık yangın yeriydi. Beni kurtarmak istedi. Tam mecbur kalıp ona tutunacakken seni fark ettim. Yerde, kanlar içindeydin. Seni kucağıma aldım. Kolye elime düştü. Almaya çalıştı. Aldı da. Ama kolyenin ruhu ve parıltı oradan çıktılar. Etrafta hortum oluşturdular birleşip. Bizi içeri çektiler. Gözümü açtığımda yemyeşil bir bahçedeydim, ama sen yoktun. Ayağımın dibinde çiçekler vardı. Onları alıp kokladım. Sonra güneş ışınlarını buldum. Bir yere vuruyordu sadece. Dağın ardındaydı. Dağı aşamayacağımı düşünüp pes etmiştim ki, bir geçit olduğunu gördüm. Işınlara ulaştığımda sen yerde baygındın. Üstünde peri kızı elbisesi vardı. Göğsünün üstünde ise yaralı bir kelebek. Elime aldım. Çiçeklerin renginin bulaştığı elime. Çiçeklerin üstüne bıraktım kanadını yavaşça okşayıp. Kolyenin ruhu ve parıltı kelebeğin içine girdiler. Birden canlandı. O canlanınca sen de uyanmaya başladın. Ve bana şunları dedik birbirimize: "Gelmişsin." "Geldim peri kızı."

– Benim kabus dediğim, sende peri masalına dönüşmüş. Sonrası var mı?

– Hayır. (Bana dönerek) Aslında, şey... Bir şey var olmuş olabilir.

– Ne?

– Sanki öptüm seni. Tam hatırlayamadım ama... Bence her şey gerçek olmuşken, mutlu sonu da ekleyelim. Bence.

– Bak sen? Gerek yok bence. Zaten mutlu son olmuş.

– (Surat astı. O surat asarken ben gülmeye başladım. Beni kendine çekip öptü.) Ekleyelim.

– Tamam. (Öptüm onu.) Seni seviyorum.

– Seni seviyorum.

Sonra ruhun tuttu ruhumu. Ve ben bir daha düşmedim sevgilim 💞

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 02.04.2025 12:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...